ABDURRAHMAN ŞEREF EFENDİ (1853 — 1925) __ İkinci Meşrûtiyet yıllarında defaatle nazır lıklarda bulunmuş, Büyük Millet Meclisine girmiş, tarihî eserleriyle tanınmış bir zattır ve OsmanlI İm paratorluğunun son vak'anüvisidir. Istanbulda doğ muş ve ölmüş olup babası aslen Safranbolulu ve Tophane Müşirliğinde kalem mümeyyizi Hasan Efendi isminde biridir. Abdurrahman Şeref Efendi Eyübün mahalle mektebinde başlayan tahsilini 1873 te Galatasaray Sultanisinden mezun olarak bitir miş ve Türkçe, coğrafya, istatistik, ahlâk ve bil hassa tarih öğretmeni olarak uzun yıllar yüzlerce ve hattâ binlerce genç okuttuğu gibi ilkönce Mahreci aklâm ve 1878 de yeniden teşkilinde Mülkiye Mek tebi Müdürü olup 1894 te Mektebi Sultanî müdür lüğüne nakledilmiş ve daha genç yaştayken vezaret
müstesna mülkiye rütbelerinin en yükseği olan bâlâ pâyesini ihraz etmiştir. Bu öğretmenlik ve mektep müdürlüğü devresi 10 Temmuz inkılâbıyla nihayet bularak efendi nâzırı vükelâ heyetine dahil bulun- mıyan Defteri Hâkanî Nezaretine tâyin edilecek, âyan heyetinin teşkilinde bu heyete girecek, Kâmil Paşa kabinesinin son zamanında da bir müddet Ma arif Nâzır Vekili olup Paşanın sukutundan iki gün önce bu vazifesine nihayet verilecekti. İhtimal ki bu
sebeple Kâmil Paşayı istihlâf eden Hüseyin Hilmi Paşaca asaleten Maarif Nazırı yapılıp Tevfik Paşa kabinesinde de bu nezareti muhafaza ettikten son
ra tekrar dışarda kaldı, Hakkı Paşa kabinesine gi ren Maarif Nazırlarının üçüncüsü oldu, Küçük Said Paşanın Hakkı Paşayı istihlâf ederek kurduğu ilk kabinede de mevkiini muhafaza ederek bundan sonra Birinci Cihan Harbi sonuna kadar hiç bir hü kümete iştirak etmedi ve bir ara Meclisi Ayanda Bi rinci Reisvekili oldu. Mütareke sırasında kurulan Ah met Izmet Paşa kabinesinde Evfak Nâzırı, Ferit Pa şanın ikinci kabinesinde Meclisi Vükelâya memur, Ali Rıza Paşa kabinesin de Şûrayi Devlet Reisi,
Salih Paşa kabinesinde son bir defa Maarif Nâ zın ve Şûrayı Devlet Re isvekili oldu. 1923 te ise Büyük Millet Meclisi nin ikinci devresinde îs- tanbuldan mebus çıkarı lıp Ankaraya gitti ve Devlet merkezinde has talanıp İstanbula getiri lerek Gureba hastahane- sinde öldü.
Abdurrahman Şeref Efendi Sultan Hamid'in mutlakiyet devrinden I- kinci Meşrutiyete sarsın tısız intikal ettikten son ra pek çeşitli kabineler de fırkacılık ithamlarına maruz kalmadan mutedil ve an’anelere riayetkar, saltanat makamına da gayetle hürmetkâr bir şahsiyet halinde kalmıştı. Sul tan Hamid'in hal’i sırasında padişahın hal’ hakaretine uğramayıp feragate davetle haysiyetinin korunma
sına taraftar olmuş, culusunu müteakip V. Mehmed’e intisap etmiş ve vekayiin seyriyle VI. Mehmed’in Ahmet izzet Paşayı istifaya sevketmesinde müessir olmuş ve bir müddet Damat Ferit kabinesinde de bulunabildikten sonra Büyük Millet Meclisine işti rak ederek Cumhuriyetin ilânı işini kolaylaştıran mebuslar safında yer almıştır. Fakat siyasî hayatı nın bu seyir veya inkişafını kendisinin maruf
tâbi-riyle eyyam reisliğine hamletmemek, geçici şah siyetlere ehemmiyet vermeyerek daima vatan hâdi- mi kalmak arzusuna maletmgk daha doğrudur.
Abdurrahman Şeref Efendinin İlmî hüviyetine gelince, ahlâk, coğrafya ve istatistik hakkında muh
tasar kitapları bulunmakla beraber, şöhretini temin eden yazıları tarihî mevzulardaki eserleridir, ve iti raf etmek icap eder ki şöhretiyle bu kitapların ehemmiyeti arasında da bir tezat yok değildir. Pek mühim bazı eserlerinin bir yangında yanmış oldu ğu hakkındaki iddianın kıymeti olamıyacağına göre, intişar edenler üzerinde duralım: Bunlar, Fezleke! Tarihi Devleti Aliyyei Osmaniye, Fezleke! Tarihi Düveli İslâmlye, Zübde-tül-kısas, Tarihi Devleti Osmaniye, Tarihi A sn Hâzır ve Cumhuriyet dev rinde intişar eden Tarih musahabeleri isimli eserler dir. Bunların haricinde kitap halinde toplanmamış bazı makaleleri ve vak’anüvislikte selef. Ahmet Lûtfi Efendi tarihinin son cildine yazdığı mufassal notları vardır. Şöhretini temin etmiş ilk eseri de 1896 da çıkan iki ciltlik Tarihi Devleti Osmaniye’si olup bu bir ders kitabı olmak a beraber hayli tafsi lâtı havi olup OsmanlI tarihini bir kaç devreye ayı rırken her devre nihayetinde o devrenin medenî hayatı hakkında izahat ilâve ederek o sırada tarihçilerimizin henüz mutadları bulunmıyan bir
usul takip etmiş, (Tarih musahabeleri )nde yakın tarihimize ait değerli malûmat vermiş, Ahmet Lûtfi Efendi tarihindeki zeyillerinde de son asır garp tarihi hakkında vukuf mahsulü teşrihler de bulunmuştur. Muhte lif makaleleri arasında Sultan Hamid’in hal’ine Topkapı sarayına, Alem- ve Topkapı sarayına ait yazıları da zikre lâyık tır. Kendisi Ahmet Lût fi Efendiden sonra im paratorluğun vak’anüvi- si tâyin edilerek bu sı- • fatı Cumhuriyetin ilânı na kadar muhafaza et mişse de zamanın veka- yii hakkında Sultan Re- şad’a takdim ettiği risa leler dışında bir şey yaz dığı bilinmiş değil, o ri saleler ele geçmiş te
de-ff»wır‘ ,^ U geçen Padi§ahın cülusunu müteakiı
^ L T e\ T? ihl
° smanî encümeninin reisi olUInüihim t ı mUhafaZa Ve encümenin —kaldı ki pek t S îS . d a T â V T ^ i l e £ meSaİSİnİ İdarC Ctmi§ bUlUn' pek büvük hir
T»
Efendinin verdiği eserlerin f ö r e h r i L * r arzetmediğini söylediğimize yeni bir siki d l vn , vesika!ar sayesinde baştan naşa C , ı L 5 kÎ xyazml5 büyük bir müverrih oldu- ?„ nh„ r'd^ a tabİÎ kalkl?acak değiliz. Bunun la beraber, butun tarihte ve bilhassa OsmanlI tari-Î 1 a0 6 b l r bilgiye sahip, bir müverrih için tPeferCfidf b *r vaslf teşkil etmek üzere ehemmiyetsiz teferruatı atıp esaslı hatları tesbitte mahir avnı zamanda, bılfni mühim hükümet mevkilerinde bu- 0 ma^. sayesinde siyasetten vukufla bahset- eğe ve mühim çehreleri bihakkın tasvir ve tarife nnhi» df' Ali dilinin en rahat ve ko’ay oku-u fbdlr+,tarZiy e’ Canb ve aklcı bir üslûpla yazışı daymetmı arttıran bir ma^hariyetdir. Bu itibarla kend” siM ^ m İt ıd° 1U ° 'an 6deblyat tartblerimfzin 'yeridir y , r' i a ne derecede hayret edilse
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi T a ha Toros Arşivi