Dil Bahisleri
Sinasi Merhumun
Hakikî Hizmeti
Bize Avrupa’dan edebiyatımızın ıslahı için yalnız iyi ve
doğru
bir
fikir getiren, fakat herkesin garazına hedef
olup
4
8 yaşında kahrından ölen Şinasi şerefi yoluna rekz
olunmuş ve eliîe gayeyi gösteren bir heykele benzer
G
eçen seferki makalemde arz et »'••'i oldutian bazı tarihi mü D. hazalar bugünkü makalemin sıomıain: hazırlamak niyeti ¡icy a z ıi pek mıihtas.vr bir mukaddeme ğiüi ’-üı. İniniz o mülâhazalardan •sonra - -muhterem okuyucularımın nazarı dikkat İşe-- bir mühim nokta arzetieo-kUm: m eler unutmuşum, o- au şimdi .kısaca araetnıek istiyorum.E . ue —Avrupaya nispetle-- iki üç asır sonra basayan (İntibak dev ru Avrupaam (Renaissancej ı gibi zevk sa:!:asile eski Yunanla güzel sa n&tlânnı taklit ve ihya etmek yüzün ■:ietı doğmamıştı. Varlığımızı tehdit •-'ten korkunç bir izmihlal tehlıkesiie yüzvfıze gelen ricali devletin o mia- zara ■ karşıcında birdenbire uyanma sında» hasıl olan heyecanla tevlit et mis okluğu kuvvetli :ı det eseri idi. Onun içindir ki ikinci Sultan Mah mut zamanında Türkiyeyi idare eden büyük adamlar, o emsalsiz buhran ] s i y a s î nen "ânımda can kor- kusilc tehlikenin ııe mahiyette bir mu sibet olduğunu ve nereden geldiğini, sebeplerde beraber pek vazıh olarak görebilmişler, ve kurtuluş çarelerini, (Avrupa usulü idaresini ve kültürü nü benimseyip ) kalkınmak gayretin de bulmuşlardı. Demek ki inkılâp zaruri görünmüş ve inkılâp siyasetin de hedef ittihaz olunması iktiza e- dca ıgaye) de hakkile tayin edilmiş
ti. O gayeyi tek bir kelime ile ifade etmek için (Avrupalılaşmak!) de mek kifayet cicr.
E.zde (uyanıklık ve kalkınma dev r:> tarihine felsefe! tarih gözlüğü ite bakacak olursak, en ziyade göze çarpau keyfiyet şudur ki memleke timiz, yüz elli senedenberi haricî â- lemlerin ve uygunsuzlukların ve ken di sui idaremizden neşet eden bazı muvazenesiğ'.üslerin ve rahatsızlıkla rın saikasiie hariçte muharebelere! mecbur olmuşuz, dahilde de ihtilâl lere, kargaşalıklara maruz, kalmışız. ÜÇ padişah' ‘lâi'eîfci.şriı’ itc fftrı »- ■>!:>'• metin seklini değiştirmişiz, fakat
= =^-"-= Y a z a n :
---Filozof
RIZA TEVFİK
(Avrupalılaşmak 1 gayesini hiç bir zaman hatırdan çıkarmamış ve on dan vazgeçmemişiz. Bu memleket bunca sadomelere rağmen siyasi ha yatını büsbütün sekteye uğratma dan ilâmaşallah bu âna ka dar muhafaza edebilmiştir. Daima değişmekte bulunan ahval ve zurufa mutabakat, edebilmek ve yeni yeni vaziyetlere kendini uydurmak, fevka iâde bir (plasticité plastisite) ye ya ni (hamur gibi her kalıba uymak) kaSilyetine malik bulunduğumuzu is bat eder. (Canlılık Vitahté m en kıy metli hâ3iyeti olan bu (tetabuk — adaptation) kabiliyeti, sahibine, çok yaşamak salâhiyetini kazandırır. Lâ k'n siyasi ve milli benliğimizi idame eden (muhafız kuvvetler = forces conservatrices) ile (Avrupalılaşmak) gayesinin iktiza ettiği değişmeleri at "iKlfcştiımek ve ahenkleştirmek yar tile hayat muvazenesi mümkündür i Avrupalılaşmak) bir gaye ifade fi den düsturdur. Program değildir. O sebepten dolayı olsa gerektir ki tat bikat sahasına gelince, dairei ihata sı ---kat'î bir surette— tâyin edile miyor. Fakat hiç şüphe yok ki git tikçe o daire genişliyor. Mâııeviyeti- mizin emellerini okşıyan ve tatmin eden yüksek bir kültür ve hayatımız için daha ziyade (rahat ve refah = confolt) temin eden mükemmel bir medeniyet, er geç eski medniyetle re ve fcnük kültürlere galebe çalıp onları iptal ediyor. Elektrik ile kolay ea tenvir etmek varken kimse, oda sında yağ mumu yakmakta çok vnüa det ısrar euemez Cüdan mâda şıı da muhakkaktır ki medeniyet yekpare
t ' " * kütç- f ı r B » a k r-b ilir mı ayırıp
da d'ğeı itlini bırakamayız. Onun i cindir ki bu niyet -ile kapı biraz ara lık edildi mi çarçabuk ardına, kadar açı'ıyov ve bir daha kapatılması mürr.kiin olamıyor. Ben böyle biı hüsnüniyetle kapının ardına kadar a- çı.’masırdsn korkar bir adam deği- iim, fakat, sert ve soğuk şimal rüz gârının ceryanına maruz olmaktan korkarım. Onun için rahatımızı, ahla ki ’'İzi bozacak fikir cereyanlarından nıüîryeünıizi korumalıyız.
Şimdi edeniyaümızı (Avrupajılaş tlrmak» teşebbüsünde bulunan mer hum Şinasinia ne yapabiidiğini tah- edelam. Ömrünü bu hizmet uğ- 'der eden ve sadrâzam biı- 'sanla ve maarifperver '»aşanın himayetine ■siierle beraber Âli
paşa gibi bir adamın hasedini uyan- Cı'i-an bu zavallı adama çok acırım; çünkü Avnıpadaa îstanbnia avdet ettiği gündenberi bedbaht yaşamış ve esasen şair doğmuş bir adam ol madığı halde bedbahtlığını bir tek beyit ile pek beligane bir surette ifa de etmiş, ve:
Bedbaht ana derler ki, elinde cühe lanın
Kahrolmak için kespi kemâli) hüner'
eyler! j demiş. Hicretin (12-10) senesinde do ğan ve kırk sekiz yaşında ölen bu edibin mufassal ve en doğru tercü me' hali, — pek aziz ve fazıl dos tum İbnülemin Mahmut Kemal be yin (on dokuzuncu asrın Türk şair leri) hakkında telif etmiş olduğu bü yük ve kıymetli kitabında mimderiçj tir. Pek vukuflu ve âdil bir münek kit olan Kemal bey Şinasiiiin hizme tini ve eserini lâyıkile tetkik edip hak kile kıymet biçmiştir. Bıı hususta o- mın reyi ile benimki tamanjen teva fuk ediyor. Ben yalnız onun müspet t olan hizmeti halikındaki fikrimi muh i tasaı-an arzedeceğim.
Tahkikatımdan öyle anladım ki I Avıııpaya iktisadiyat ve maliyyat j tahsili için gönderilmiş olan Şinasi merhum, bu ilimlere çalışmış, fakat Pariste hocalarında nbirinin delâletile meşhur şairlerden (Lamarlin) ve muharrilerden (Ernest Renan) ve o \
zamanın meşhur müsteşriklerinden (Garcin de Tassy = Garsen dö Ta- si) gibi büyük adamlardan bir kaçı nı tanımış ve teveccühlerine nail ol muş. Şüphe yok ki cazibelerine tııtu! i muş olduğundan dolayı edebiyata j meyletmiş. İstanbula avdetinde bü- i yük Reşit paşanın himayetine rnaz ! har olmuş. Fakat onun teklif ettiği! maliye ve maarif âzalıklarından yal i nız maarifi ihtiyar etmiş ve (Encü- ! ııeni dan iş yani akademi) ye de me i »mır olmuş. Fakat maliye ve ikt:sa- : d yata dair hiç bir hizmeti ve yazısı, olmadığı gibi maarifte de pek sönük': bir şahsiyet olarak beyhude vakit [ geçirmiş ve kıskanç akranının göz- j leı ine batmış. Ve Âli paşanın şada- j rttınde de hakaretle azl ve tarde- clilmiş. Zaten seciyesi kavi ve gözü pek ve mücadeleci bir adam değil, bilâkis, hassas, titiz, çekingen ve 1 (melul -- mélancolique) bir adamca ğız imiş. Şiirimizi ıslah hususunda he men hiç tesiri olmamış. Divanı mey danda ve değersizdir. Ona Namık Kemal her hususta ve her teşebbü sünde yardım etmiş, muhaliflerine karşı şiddetle müdafaa etmiş. Şinasi merhum müspet hizmeti gazetecilik tedir. (Tasviri Efkâr) ın (müntaha- ¡bat> ma bakılırsa o gazetecilik lisa nının ve üslûbunun Şinasiden ziyade Kemalin olduğuna inanmak doğru olur; çünkü Şinasi merhumun (edebi ıslahat) meselesinde başlıca prensipi ve iddiası, sade Türkçeye rağbet idi. Halbuki Kemalin kalemi tantanalı ve rengin ve sade Türkçeye benze mekten çok uzak bir üslûp icat ve *■ 'i-viç ederek herkese beğendirmiş ve linin başlıca davasını fiilen ip- :ştir. Lisan ıslahı bahsinde etini unutturmak istemi-
'Şi*. kendinden biraz -v paşaların him Çmlş olan resmî I •kip çevirerek j 'da getirmiş- ' oha kıvrak, bir şekli- lisanıdır. T . Ben •rhum :
r =|
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi