• Sonuç bulunamadı

Sahneye çıkan ilk Türk kızı:Afife

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sahneye çıkan ilk Türk kızı:Afife"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

y y ¿ j

Bugünden, Dünden

Sahneye çıkan

ilk

Türk

kızı: A F İ F E

r7

m

Yeni evli bir mektep arkadaşımın Beyoğlundaki apartımanı — Kadıköyiü iki S

hemşire ile apartımanı boylayışımız — Orada Tasladığımız tazeler — Gözüm ısı- 5

ran Tombalisa kimmiş? — Hüngür hüngür niçin ağlıyormuş? — Jale adiyle

Z

Hale tiyatrosunda sahneye çıkan Afife — Bîçarenin seril sefil ölümü

Kıymetli tiyatro sanatkârımız

Bedia’nm sahneye intisabının 25 İnci yıldönümü münasebe­ tiyle gazetelerde neşredilen ya­ zıları okuduk; bazı eski dostla­ rın radyoda konuştuklarını din­ ledik; nihayet Açıkhava Tiyat­ rosunda jübilesini kutladık. Bi­ ricik Bediamıza Tanrıdan sıh­ hat, afiyet, uzun ömür dilerim. Bizzat onun da itirafı veçhile, birinci defasahnemlze çıkan ilk Türk kızı, Afife’dlr. Ben şimdi burada, 33 yıl evvel kendisiyle nasıl tanıştığımı anlatmak, er­ ken çağında ölüp giden zavallı­ cığı rahmetle yâdettirmek İsti­ yorum.

* * *

1917 senesinin kışıydı. Çok a- zlz, canciğer bir mektep arkada­ şım vaktiyle Rumeli kazaların­ da müddeiumumi muavinliğin­ de bulunduktan sonra mesleğin­ den ayrılmış, bir sürü koyun, 1- nek, manda satın alıp toptan süt ticaretine başlamıştı. Kârı tıkırında, yeni de evlendiğinden, Beyoğlunda Ağahamammda, hiç unutmam, Fahrlbey apartı- manının 3 numaralı dairesini kiralamış, döşemiş dayamıştı.

Arasıra evine uğrardım. Ku­ lakları çınlasın, beni kolay salı­ vermez, yeminlerle alıkor, ba- zan gece de bırakmazdı. O za­ manlar Viyana Opereti, mahut primadonnası Milovlç, Halep Çarşısındaki tiyatroda temsiller verirdi. (Çardaş), (İstanbul Gü­ lü), (Şen Dul) operetleri orta­ lıkta moda. Yenge hanım piya­ noda bunlardan morsolar, ar­ dından utla şarkılar çalar; ek­ seriya ufak bir poker çevirir, hoş vakit geçirirdik.

Bir akşam, Saraçhanebaşın- daki evimize arkadaşım pürtelâş damladı. Haremi, samimî ah­ baplarından birkaç hanımı er­ tesi gün öğle yemeğine çağırmış; benim de bulunmamı arzu edi­ yorlarmış. Bundan sekiz on se­ ne önce rahmete kavuşan mu- maileyha adam evlâdı, epeyce varlıklı, kibar, İkram ve izzeti sever bir kadındı.

O tarihte kaç göç keyfiyeti hükümferma, sosyete hayatı Şişli, Harbiye semtlerinde tek tük cilvenüma amma pek az kimselere münhasır. Taksim, Sıraselviler, Ağahamamı gibi Beyoğlunun göbeği sayılan mu­ hitlerde mukim Türk aileleri kıt, hattâ ender.

Fırsatı kaçırmadım. Sabahle­ yin sinekkaydı tıraş oldum, gi­ yindim kuşandım; davete ica­ bet eyliyeceğim, fakat zihnimde düşünce: Acaba kimleri ça­ ğırmışlar? Alafranga gldişatlı hanımlardan kimleri görece­ ğim? Ukalâ dümbeleği, kendini dev aynasında gören, azametin­ den geçilmiyen takım mutlaka. Baş köşelere kurulacaklar, ayak ayak üstüne atıp 18 düğmeli botlarını buruna sokacaklar, müstehzi müstehzi etrafı süze­ cekler. Çaresini de buluyorum: Pek sinirlenirsem sokağa fırla­ ması zor mu?

girgin şeylerdi; sözleri, sazlan da yolunda.

Sordular:

— Böyle nereye bey amca? Söyledim. İkisi de can atıyor: — Ne olur, bizi de beraber gö- türsenlz?

Anneleri, dünden razı:

— Zaten Beyoğlu diye çırak­ manlara çıkıyorlar. Sizce mah­ zur yoksa benden yana izin, git- | sinler; pek karanlıklara kalma­ dan dönersiniz tabiî!

Uzatmıyalım, kızları peşime taktım; Ağahamamını boyladık. Yammdakilerin dili durmuyor: j

— Bugüne kadar Beyoğlu a- partımanlarından birinin içini görmemiştim.

— Yalnız dişçi Bari’nin atel- yesi müstesna...

— Çarşafları, peçeleri çıkara­ cak mıyız? Yabancı erkek var­ sa?

yana eğer, Direklerarasında Ce~ maliye kırtasiye dükkânına — Sinemacı Kadri Bey merhumun o vakitki ticarethanesine — gi­ rip çıkardı. Tâ kendisi; adını bilmezdim, meğerse Arifeymiş.

Söz sohbet, piyano, ut derken sofraya buyur edildik; âlâ ye­ mekleri yedik; biraları, şarapları içen içene, neşelenen neşelene. Kadıköylülerde telâş:

— İçki sakın başımıza vur­ masın, ya sarhoş olursak!

— Akşama kadar uçar, lâkin ağzımızda kokusu kalırsa anne­ ciğim burnumuzdan getirir!

— Giderken nane şekeri a- lalım!

Sofradan kalkıldı. Kadıköyiü kardeşlerin biri mükemmel ut çalar, öbürü de gür sesiyle refa­ kat ederdi. Udi taze taksime gi­ rişip Bimen Şen’in Kürdili Hi- cazkârdan:

Koparan sinemi ağyar elidir, Dost elinden yüreğim yarcüdir.

(

— Zannetmem! deyip geçiyo­ rum.

şarkısını tutturunca, Afife hün­ gür hüngür ağlaya ağlaya ka- napenin üzerine yıkılmasın mı? Rum hizmetçi kapıyı açtı. An­

trede bizi karşılıyan kan kocay­ la yabancı misafirlerini tanış­ tırdım. Ötekiler sökün etmişler bile; salonda. lâkırdı, gülüşme, kahkaha gırla. Daldık salona. Ev sahibi hanım davetlilerine üçümüzü prezante etti, araya karıştık.

Şimdi hazırunu tarif edeyim: Yünden örme kırmızı hırkalı, lâcivert eteği diz kapaklarında, 12 - 13 yaşında bir kız çocuğu cüsseli, koııuşuşundan hayli fazla yaşlılığı besbelli, ufacık tefecik, çok bilmiş, cin gibi bir küçük hanım. Boylu boslu, dal­ yan endamlı bir taze; ona mü­ temadiyen abla diye hitabından kız kardeşi olduğu aşikâr, pap­ yon gözlüklü, çıtı pıtı bir sarı­ şın (devri sabıkın saadetlfı pa­ yenlerinden bir zatın kerimeleri imiş). Üç hemşire daha: Büyü­ ğünde, yaıadana kurban olayım yemyeşil, şahane gözler; ortan­ casında etil canlı, küçüğünde narin vücut (bunlar da kişiza­ de). Bir de semizce, siyah krep döşin fistanlı bir tombalisa...

Tombalisayı gözüm ısırıyor; birkaç kere raslamıştım tazeye amma nerede? Düşünürken bul­ dum: Şehzadebaşmda. Her hal­ de civarlımızdı. Dârülmuallima- ta devam eden talebelervari yünlüden, eteği kısacık çarşaf giyer, çarşafın tepesini büzüp

Darülbedayi artistlerinden bilmem kime gönül çekiyor, ya- ! nıp tutuşuyormıış. Kolonyalar serperek, limonlar koklatarak güçlükle ayılttılar Artık dökü­ lüp saçıldı, derdini apaçık an­ lattı: Sevdiği, öyle ince ruhlu, vefalı delikanlı imiş ki (... Si­ nin) sözünü dilinden düşür- müyormuş. Yakında evımecek- lermiş; şayet mümkün olmazsa muhakkak intihar edecekmiş.

Muradına nail otamadı Gü­ nün birinde, tuluat aktörlerin­ den, genç yaşında gürleyip gi­ den Ziya’ya vardı. Afife, mü­ tevazı bir ailenin kızış di Evini .Emniyet Sandığına rehin etti­

ğini, aldığı parayı düğüne har­ cadığını söylerlerdi

1923 te, Kadıkövünün ıHale tiyatrosu) , nda Darülbedayi sanatkârları arasında Jale is­ miyle, ilk Türk kızı olarak sah- . neye çıkmıştı. Hemen zabıta karışıp oyunu yarıda bıraktır­ mış, zavallı karakola götürül­ müş, mesele büyütülmeden ört­ bas edilmişti.

Bu vaka çındaki saııaı aşkım yine söndürmemiş Şadi Fikrc- tin, Raşit Rızanın truplarında büyük roller başarmış sonrala­ rı morfin iptilâsına kapıldığın­ dan bütün kıymetini Kaybet­ mişti. Müteverrim, perişan, se­ ril sefil, 1941 de düıı.-. aya göz­ lerini yumdu bîçare.

SİSIII3 S » S » B Í « i a B E Í S S * l » « ] i

Evden çıkarken taşlıkta bil­ diklerden Kadıköyiü bir hatun ve İki kızıyle karşılaştım. Tek­ lifsiz görüşürlerdi, gece yatısı­ na gelmişler. Kızlar yetişkin, yirmisini aşkın, uyanık, civelek,

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu güçlüğü büyük arkadaşınız Namık Kemal bile duymuş, si­ ze hitap için isminizden başka kelime bulamamıştı.” diyerek, o kendine has üslûbiyle yeni

Çün­ kü davet değil, Pollini hayran­ ları uzun süre önce biletleri ka­ pıştıkları için son günlerde tek bir yerin bile bulunamadığı bir konser.. Yani izleyici tümüyle

Fosil yakıtla çalışan motorla kullanılan elektrik motor, bazen tek başına bazen de diğer motora destek olarak sadece benzinle çalışan modellere kıyasla gaz

rmdan da durulmuyor. Güle güle çek stncıyı, buruntuyu. Dün getirdiğin ‘ pastırma eşek etinden miydi, neydi? Bakkalın kokmuş yumurtalarını üstü­ ne kırıp

39) Karpat, K.H. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Muhaciri İskân Politikası, Osmanlı Ansiklopedisi, IV, s.. Devleti’ni suçlamaları için bir vesile haline getirildi.

Sultan Mustafa ll'n in emriyle önce devrin ilmiye ricalinden Mirza Mustafa Efendiye, sonra sırasıyla Mehmet Emin Salim Efendiye, Şeyhülislâm Vassaf Abdullah

Olgu 2: Kırk beş yaşında, erkek hasta, 15 gün önce başla- yan ateş, kas ve eklemlerinde ağrı ve sağ testiste şişlik şikayeti ile kliniğimize yatırıldı.. Fizik

Çizelge B.14 : B binasına ait üçüncü katta bulunan kolonların X doğrultusunda moment kapasiteleri ve etki/kapasite oranları ile r sınır değerleri.. Çizelge B.15 : B