• Sonuç bulunamadı

Hasretlerin ozanıydı o:Nazım üzerine kitapları yayımlanan Rus yazarlar Nazım'ı anlattılar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hasretlerin ozanıydı o:Nazım üzerine kitapları yayımlanan Rus yazarlar Nazım'ı anlattılar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2002 PAZAR

İLKAY KILINÇ________________ "... kimi insan otların kimi

insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların

kimi insan ezbere sayar

yıldızların adını ben hasretlerin (...) ” diyor otobiyografisinde büyük ozan Nâzını Hikmet.

“1902 yılında doğdum doğduğum şehre dönmedim

bir daha geriye dönmeyi sevmem (...) ” demiş demesine ya, hep memleketi­ ne hasret, halkına özlemle yaşamış hayaünm son 12 yılında. Nâzım Hik- met’in Rusya’daki yakın dostlan ya da onu yalandan tanımış kişilerin anılarından bir kitap derlemeyi iste­ miş eşi VeraTülyakova-Hikmet Onun başlattığı işi ise hem Nâzım, hem de Vera’nın yakın dostu, nikâh şahitle­ ri olan Dr. Antonina Sverçevskaya ve Türk edebiyatı üzerine birçok ça­ lışması bulunan Türkolog Prof. Dr. Svetlana Uturgauri tamamlamış. ‘Kardeşim Nâzım (Çağdaşlarının Anılan)’ adını taşıyan bu kitap Meh­ met Özgül’ün çevirisiyle Cem Yayı- nevi’nden çıktı.

Antonina Sverçevskaya’nm yine aynı yayınevinden Hülya Arslan’ın çevirisiyle çıkan kitabı ‘Nâzım Hik­ met ve Tiyatrosu’ ise, usta ozanın o yıllardaki tiyatro yazarlığını, yapıt­ larını ve İlk Tiyatro Ortaklaşa Çalış­ ma Birliği-METLA ile olan sıkı bağ­ lantılarını anlatıyor.

21. TÜYAP İstanbul Kitap Fu­ arı'mn konuklarından Antonina Sver­ çevskaya ve Svetlana Uturgauri ile yakından tanıdıkları Nâzım Hikmet'i konuştuk.

‘Ülkesini çok seviyordu’

- Nâzım Hikmet'in memleketini onun vapıdarmdan tamdınız. Şimdi buradasınız, neler hissediyorsunuz?

ANTONİNA SVERÇEVSKAYA -N âzım H ikm et'i 1951 yılında M os­

kova’ya geldiği ilk günlerde tanıma mutluluğuna eriştim. Ontınla tanış­ mam hayatımın en pırıltılı anıların­ dan biridir. Kendisiyle ölümüne ka­ dar sürekli görüştük. Hep ülkesini çok sevdiğinden, özlediğinden, îstan- bul’dan, Boğaziçi’nin güzelliğinden söz ederdi. Haklıymış; gerçekten çok güzel bir kent İstanbul.

SVETLANA UTURGAURİ - Üni­ versitede, Türkçe öğrenmeye başla­ dığım 1940’lı yıllarda Türkiye’yi de ilgiyle izlemeye başlamıştım. Yani, Nâzım’dan önce ülkesiyle tanışmış­ tım. Türkiye’nin tarihini, edebiyatı­ nı, kültürünü, önemli insanlarını ta­ nıyorum ve bu ülkeyi çok seviyo­ rum. ikinci yurdum gibi... Nâzım Hikmet’le tanıştıktan sonraysa daha da çok sevdim.

‘Konuksever bir İnsandı'

- Nâzım Hikmet nasıl bir insan, na­ sıl bir dosttu?

SVERÇEVSKAYA - Çok güzel bir insandı Nâzım. Dostluğunu da çok yalandan tamdım, gördüm. Ve ger­ çekten çok değer verdiğim bir dost­ luk oldu. Büyük bir yüreği vardı; bi­ zim ressamlarımıza, şairlerimize, ya­ zarlarımıza çok yakınlık gösterdi, onları hep yüreklendirdi. Nâzım’ın sayesinde yazmaya, çizmeye girişmiş ve başarılı olmuş çok sanatçımız var­ dır. Son derece konuksever bir insan­ dı. Evine kim gelirse gelsin, dostla­ rı ya da gençler, onları kucaklar, ra­ hat etmeleri için elinden geleni ya­ pardı. Son derece sıcakkanlıydı. En­ der rastlanan bir insandı.

UTURGAURİ -N âzım ’ı daha çok yapıtlarından tanıyorum. Çok bilgi­ li, kültürlü, insanları seven bir kişiy­ di. ‘Kardeşim Nâzım’ adlı kitapta in­ sanları ne kadar çok sevdiği, onlara

X ürkolog

Svetlana

Uturgauri’nin

‘Kardeşim

Nâzım’,

Antonina

Sverçevskaya’nın

‘Nâzım Hikmet

ve Tiyatrosu’ adlı

kitapları Cem

Yayınevi’nden

çıktı.

Büyük ozan, yakın dostlan Yun Grigoroviç, Arif Melikov, Simon Mirsaladze ve Niyazi Takizade ile birçok çalışmada birlikte olmuştu. ne kadar dostça davrandığı, Rus dost­

larının ruhlarında nasıl bir iz bırak­ tığı çok belirgin biçimde anlaşılıyor. Biz de Rusya Bilimler Akademisi Doğu Bilimleri Enstitüsü’nün onur doktoru sanını vererek gösterdik ona olan sevgimizi ve saygımızı. Ensti­ tümüze gelmeyi çok isterdi, çünkü öz­ lediği dilini konuşurdu. Biz de onu dört gözle beklerdik. Gelişi bizim

için bir olaydı, çünkü Rusya’da son derece tanınmış, önemli bir kişiydi. Bu arada Orhan Kemal üzerine dok­ tora tezimi yazmaya başlamıştım. Fakat Orhan Kemal hakkında yazıl­ mış hiçbir yazı bulunmuyordu ülke­ mizde, yalnızca yapıtları vardı. Zor durumdaydım. Arkadaşlarımın yü­ reklendirm esiyle Nâzım ’a telefon ettim. ‘‘Buyuran gelin” dedi. Bir yan­

dan Ruhi Su’nun plaklarını dinle­ dik, bir yandan da üç saat boyunca Orhan Kemal ’ in yanı sıra birçok ko­ nuda konuştuk.

- İnsanlarla sürekli sarmaş dolaş ol­ ması, evinin kalabalıklığı onun ha­ piste geçirdiği yalnızlıktan mı kay­ naklanıyordu sizce?

SVERÇEVSKAYA - İnsanlara çok yakın davranırdı, onları kucaklardı. Bunun nedeni hapiste çektiği yal­ nızlık da olabilir, ama tabii ki ya­ bancı ülkede olmasının da büyük bir etkisi var. O Türkleri hiç unutmadı, her yönüyle gerçek bir Türktü.

‘Konuşmaktan korkmazdı’

- Nâzım Hikmet Türkiye’den kaç­ tıktan sonra Moskova’da çok güzel karşılanmış. Kaçışı konusunda sîz­ lerle konuşur muydu?

SVERÇEVSKAYA - Kendisiyle defalarca görüşmemize karşın bu ko­ nuda hiç konuşmadık. Diğer dostla­ rıyla da öyle. Kaçışı konusunda sa­ dece eşi Vera’ya bir bant doldurmuş. Kitabımda ben de bu banttan yarar­ landım. Anlatmaması onu kaçıran kişileri tehlikeye atmak istememesin­ den kaynaklanıyor olabilir. Bir de sanırım ülkesinden kaçmak zorunda kalması dokunuyordu ona. Ayrıntı­ ları biz de Refik Erduran’ın kitabın­ dan öğrendik.

- Moskova ya da sürgün yaşamı onun sanatım nasıl etkiledi?..

UTURGAURİ - Öyle olgunlaşmış, gelişmiş bir şairdi ki... Moskova’da­ ki yaşam onu değil, Nâzım oradaki genç yazarları, şairleri, ressamları etkiledi. Bunu Yevtuşenko da dile getiriyor. Nâzım Hikmet’e Mosko­ va’nın etkisi ise Moskova ile ilgili son derece lirik şiirlerinde görülebilir.

SVERÇEVSKAYA - Moskova onun yaşamında ve sanatında çok önemli bir kilometre taşı oldu. 1921 ’de dost olduğu Meyerhold’un kuşku­ suz üzerinde büyük etkisi olmuştur, özellikle öğrencilik yıllarında. Ti­ yatrosunda Meyerhold’un izleri açık­ tır.

- Peki, tiyatro konusunda idolü olan Meyerhold’u savunması Nâzım’a za­ rar verdi mi?

SVERÇEVSKAYA - N âzım 1951 ’de Moskova’ya geldiğinde ön­ ce kimi görmek istediğini soruyor­ lar. O da ‘‘Meyerhold’u’’ diyor. Ya­ şamının acı bir ölümle sona erdiği­ ni gizliyorlar. Nâzım onun öldüğü­ nü öğrendiğinde çok üzülmüştü. Ka­ tıldığı sanat akşamlarında M eyer­ hold’un alanında bir dev olduğunu söylerdi. Nâzım çok korkusuzdu, özgür düşünceliydi. “Birisi bana ne der” diye düşünmeden söylemek istediklerini dile getirirdi, çekin­ mezdi.

Aşka âşık bir şairdi

- Yevgeni Yevtuşenko, Nâzım Hikmet’in birçok şürinin sahnelenmeye uygun özellikler taşıdığını söylüyor. Sizce onun tiyatrodaki başarısında şiirinin

büyüklüğü ne kadar etkiliydi?

SVERÇEVSKAYA - Mustafa Suphi’nin öldürülmesiyle ilgili bir şiir yazmıştı Nâzım Hikmet. Şiirlerinin sahnelenmeye uygun oluşuna iyi bir örnektir.

UTURGAURİ - ‘Kuvayi Milliye Destanı’, ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ gibi şiirlerinde birçok insan, birçok karakter var. Bunlar büyük, uzun şiirler. Bu karakterleri sahnede canlandırmak olası. Şiirlerinin derinliği, büyüklüğü, birçok karakteri canlandırıyor olması sahneye uyarlanabilmelerini sağlıyor.

- ‘İvan İvanoviç Var mıydı?’ oyununu halk çok beğenmiş, ama Sovyet hükümeti tepki göstermişti. Nâzım bu oyunla an kovamna çomak mı sokmuş oldu? SVERÇEVSKAYA - Evet, parti yönetimi onaylamadığı için, Kültür

Bakanlığı’ndan oyunu durdurma emri gelmişti. Yapacak bir şey yoktu, oyun sahneden çekildi. Aslında oyun rejime karşı değildi, yalnızca bürokrasinin

insanları bozduğunu anlatıyordu, ama ülkede güçlü bir bürokrasi olduğu için partinin hoşuna gitmedi. Victor

Komissarjevski diye çok ünlü bir tiyatro yönetmeni var. O bu konuda şöyle söylüyor: “Nâzım Hikmet bizim ülkemizde kendisini bir konuk olarak hissetmiyor, bizden birisi olarak, bu ülkenin bir yurttaşı olarak görüyor, o yüzden eleştirilecek ne varsa söylemek istiyor, bizim iyiliğimiz için. Ama karşı taraf bunu anlamıyor.”

- Nâzım Hikmet’in aşkı en güzel anlattığı oyunlarından biri de Rusya’da ‘Bir Aşk Masalı’ adıyla oynayan “Ferhad, Şirin, Mehmene Banu ve Demirdağ Pınan’mn Suyu”. Yapıtlarında aşkı böylesine güzel işleyen ozan gerçek yaşamında, dostlan arasında aşktan söz eder miydi? SVERÇEVSKAYA / UTURGAURİ - Nâzım bize aşktan söz etmezdi ama Münevver Hanımia, Piraye Hanım la olan mektuplaşmalarından aşkla ilgili düşüncelerini öğrenebiliyorduk. Dahası Vera’yla ilişkisini, ona olan sevgisini zaten sürekli olarak görebiliyorduk. O aşka âşık bir şairdi.

Nâzım Hikmet, Leningrad Kirov Balesi’niıı 1961’de oynadığı ‘Ferhad ile Şirin’in galasından sonra besteci Arif Melikov, orkestra şefi Niyazi Takizade, koreograf Yuri Grigoroviç ve sanatçılarla birlikte.

ABD’de Nâzım

Hikmet haftası

Kültür Servisi - Nâ­ zım Hikmet’in 100. doğum yılı, 2-6 Ara­ lık günlerinde, büyük şairin onuruna Indi- ana Üniversitesi-Blo- omington “Osmanlı ve Çağdaş Türk Ça­ lışmaları Kürsü­ sü” nce düzenlenen etkinliklerle kutlan­ dı. Kutlama haftasın­ da bilimsel bildiriler, film gösterimi, mü­ zik ve şiir dinletileri yer aldı.

Etkinliklere Türki­ y e’den Afşar Timu­ çin, Ataol Behramoğ- lu ve İbrahim Baştuğ katıldı.

Etkinlik 3 A ralık Salı akşam ı açılış kokteyli, kürsü baş­ kanı Prof. Dr. Kemal Sday ve kürsü kurucu­ larından Prof. Dr. Il­ han Başgöz’ün sunuş ve açılış konuşmala­ rıyla başladı.

Ardından kürsüye davet edilen A. Beh- ram oğlu, “ Nâzım Hikmet’in Düşünce Dünyası” başlıklı bil­ dirisini sundu. 5 Aralık Perşembe günü öğleden sonra gösterilen “Nâzım Hikmet” belgeselini “Şarkılarda Nâzım” başlıklı müzik dinle­ tisi ve A fşar Tim u­ çin’in “Nâzım Hik­ m et” , Christine Oğan’ın “NâzımHik­ met Döneminde San­ sür” başlıklı bildirile­ ri izledi.

Kutlama haftası, 5 Aralık Cuma günü tb- rahim B a ştu ğ ’un “ Nâzım H ikm et’in Özgünlüğü” başlıklı bildirisinden sonra, N âzım H ik m et’in Türkçe ve çeşitli dil­ lerde okunan şiirle­ rinden örneklerle so­ na erdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Nine apansızın ölüp varı yo ğu ka­ panım elinde kalınca baskısız kalan Sadi, K avuklu H am dinin orta oyun­ larında, Şevkinin tiyatrosunda aktör lüğe

A number of independent practice tasks can be suggested for the client following the first consultation, for example, collection of stuttering severity scores during everyday talking

birlerini pencereden, kapıdan göre göre birbirlerine gönül verdikten son ra mektuplaşmağa girişmiş, bundan bir müddet sonra daha ötelere gittik leri halde

Teneesse Williams, Paul Bowles gibi yazulut sahneleyen Visconti, klasiklerle olan iligkisinden de giig alarak'Yeni Gergekgilifi' kendi inan&ft. "Yeni

Tablo 8: "Türk iĢletmeleri yabancı sözcük içeren marka adını dıĢ pazara açılırken tercih etmemelidir." Fikrine Katılma Düzeyi Türk işletmeleri yabancı sözcük içeren

Kassing ve Avtgis [11], içsel kontrol odağına sahip çalışanların orta derece ya da dışsal kontrol odağına sahip çalışanlardan daha fazla açık muhalefet

İnsanlığın başlangıcından bugüne değişime uğrayan doğada görülen farklılıklar, değişen toplumsal değerler ve doğa insan ilişkisi ve sanat- sal

Sabık serasker ve Tophanei âmire müşiri Ali Saip paşanın hafidi ve Sa­ di paşanın ikinci oğlu Osman bey, etrafa bambaşkalık, yepyenilik olsun diye