affection for Beykoz ever since they captured the region around seven centuries ago. Ottoman sultans and states men built many hunting lodges and country houses in this beautiful area facing the Bosphorus strait to the west and surrounded by woods.
The 17th century Turkish w riter Evliya Çelebi describes at length the beauty o f Tokat Garden, established here by Sultan Mehmed II in the 15th century in commemoration o f the conquest o f T o ka t Castle. T h is garden set in extensive forest was surrounded by a fence, and here were kept game animals. There was a pavilion, a large pool, a fountain whose w ater spouted up to a gold bowl suspended from the dome, and a hamam [Turkish bath].' O ne h u n d re d gardeners w e re e m p lo ye d in T o k a t Garden, which the 17th century Sultan Murad IV also loved to visit. On its lawns he played cirit, an equestrian team game involving the tossing o f javelins. The historian Inciciyan w rote in his book, Pages from Byzantium, that the area along the Bosphorus shore between Hünkâr İskelesi and Tokat Garden was as beautiful as paradise. He ascribed its beauty to Sultan Süleyman, who had built a cascade o f fo u r terraced pools which had later been neglected and fallen into ruin. These pleasure gardens were restored in 1746 by Sultan Mahmud I.
The many springs in Beykoz were a principal source o f drinking w ater fo r Istanbul, the w ater being carried in boats down the Bosphorus. W ith so much water, Beykoz naturally possessed scores o f fountains, most notably Is- hak Ağa Fountain, Anadolu Kavağı İskele Fountain, and the Mahmud II Fountain from which still pours the water
İster denizden gidin, ister karadan, Beykoz’a ulaş
tığınızda bir başka atmosfere girdiğinizi hissedersi
niz. Havası, suyu derler ya... Kentin kalabalık be
ton yığınlarından uzaklaşıp da harikulade bir yeşi
lin içinde bulduğunuzda kendinizi, “işte,” diyorsu
nuz, “Beykoz’a geldim.”
Beykoz’un tarihini 2700 yıl önceye götürenler var.
İlk kimlerin yerleştiği kesin olarak bilinmiyor. An
cak, Roma Dönemi’nde Anado
lu Kavağı’nda, bir adak yerinin
bulunduğu biliniyor. O dönem
de Karadeniz’e çıkmak isteyen
lerin elverişli bir rüzgârla seya
hat edebilmek için Zeus ve Po-
seidon adına kurbanlar kestik
leri de biliniyor. Bundan yakla
şık 2000 yıl ö n ce K arade
niz’den o kadar korkulurmuş
ki ilah veya ilahelere bir adak
adanmadan bu “kara” sularda
yolculuğa çıkılmazmış. Adanan
kurban karşılığında sağ salim
W h e th e r you travel to Beykoz by boat down the Bosphorus o r by road, the distinctive atmosphere o f this outlying district o f Istanbul strikes you immediately. You leave the crowded concrete city behind, and find your self enveloped by forest. Then you know you have arrived. It has been claimed that Beykoz was settled 2700 years ago, although by whom is uncertain. W hat is known is that during Roman times there was a votive al
tar at Anadolu Kavağı at the m outh o f th e Bosphorus. H ere sailors heading into the Black Sea made sacri fices to Zeus and Poseidon for fair winds and stormless seas. The tem peram ental Black Sea was so feared that no seaman w ould think o f entering its waters w ithout calling upon divine assis ta n ce to ensure his safe
return.
The Turks have felt a deep
1 !
4
i
t-!
«Si
i *Í
j
geriye dönüleceğine inanılırmış.
Beykoz’u Türklerin de çok sevdiğine kuşku
yok. Yaklaşık 700 yıl önce bu yörenin Türkle
rin eline geçmesinden sonra Beykoz onlar i-
çin de ihtişamıyla göz kamaştıran bir mekân
olup çıktı. Osmanlı padişah ve vezirleri için
yaptırılan av köşklerinin çokluğuna bakıldı
ğında, buranın tarih boyunca bir av ve eğlen
ce merkezi olduğu anlaşılıyor.
Evliya Çelebi “Seyahatname”sinde Tokat Kale-
si’nin fethi dolayısıyla Tokat Bahçesi adı veri
len ve Fatih Sultan Mehmed’in yaptırdığı bah
çenin güzelliğini anlata anlata bitiremez: “Ge
niş bir orman içindeki bu bahçe çitle çevril
mişti ve içinde av hayvanlan saklanıyordu.
Bu bahçede bir köşk, büyük bir havuz ve suları kubbede asılı al
tın bir tasa kadar fışkıran bir şadırvan ve de bir hamam vardı.”
Yüz tane bostancı tarafından bakımı yapılan bu bahçeyi IV. Mu-
rad da çok sever ve çimenliğinde cirit oynarmış. Tarihçi incici
yan, “Bizans Sahifeleri” adlı yapıtında Hünkâr İskelesi’nden To
kat Bahçesi’ne kadar olan sahanın yeryüzünde cenneti andıran
güzelliğini överek, onun Süleyman Han’ın dehasının bir mahsulü
Ak yelkenli teknelerin, balıkçı kayıklarının sığınağı Beykoz Koyu, hâlâ yeşiliyle anılıyor (en üstte). Tho mas Allom’dan 1839 yılına tarihlenen bir gravür; “Hünkâr İskelesi’nin önünden süzülen saltanat kayı ğ ı” . Arkada Bahçeköy Kemeri görünüyor (üstte). Sailing boats and fishing boats in Beykoz Bay (top). An engraving by Thomas Allom dated 1839 depicting a royal barge skimming past Hünkâr İskelesi, with Bahçeköy Aqueduct in the background (above).
31
A li İ h sa n G ö k ç e n
o f Karakulak spring. The picturesque villages around Beykoz nestle in a sea o f green. There is Mahmutşevket Pa şa, fo rm e rly inhabited by Greeks, C u m h u riy e t (th e fo rm e r Çavuşlu Ç iftliği), Çavuşbaşı which grew up around a hunting lodge built by Yusuf İzzettin Paşa, Kılıçlı established during the tim e o f Tamerlane's invasion o f Anatolia and Bozhane. The village o f Polonezköy was established by the Polish Adam Çartoriski in 1842, and is still home to a Polish community. Today Polonezköy is famous fo r its chen-ies and pork products, and the inhabitants also make a living from running guest houses fo r the many city fo lk w h o com e to enjoy th e beautiful countryside.
T he d is tric t o f Beykoz is a lm o st entirely forest, looking from a dis tance like a sea o f trees. In 1994 a study was made o f the monumental ancient trees o f Beykoz, and several 200 year-old trees were identified, including a chestnut with a girth o f 6.3 m etres, a d ia m e te r o f 1.97 metres and a height o f 19.5 metres at Kaymakdonduran, a popular picnic area; an oriental plane on Beykoz Meadow with a girth o f 6,4 metres, a diam eter o f over 2 metres, and a
olduğunu, suların dört kat havuzdan aktığını, fakat sonradan
yüzüstü bırakılarak harap olduğunu belirtir. Harap haldeki bu
yer ancak I. Mahmud döneminde 1746 yılında restore ettirilir.
Beykoz, İstanbul’a içme suyu sağlayan hayati önemde bir pı
narlar cennetidir de. Osmanlı döneminde buradan çatanalarla
İstanbul’a su taşınırmış. Su olur da çeşme olmaz mı! Yüzlerce
çeşme var, Beykoz’da. İshak Ağa Çeşmesi, Anadolu Kavağı İs
kele Çeşmesi ve Karakulak suyunun aktığı II. Mahmud Çeşme
si ünlü çeşmelerden yalnızca birkaçı.
Beykoz’un köyleri de yeşillikler denizi içinde yüzer. Eskiden
Rumların oturduğu Mahmutşevket Paşa köyü, eski adı Çavuşlu
Çiftliği olan Cumhuriyet köyü, Yusuf İzzettin Paşa’nın av yeri
olarak yaptırdığı Çavuşbaşı köyü, kuruluşu Timur dönemine u-
zanan Kılıçlı köyü, Bozhane köyü ve 1842’de Polonyalı Adam
Çartoriski tarafından kumlan Polonezköy... Günümüzde Polo-
nezköy’iin sakinleri pansiyonculuk yaparak, kiraz yetiştirip do
muzdan mamül şarküteri ürünleri üreterek geçimlerini sağlı
yor.
Bir ağaç denizidir, Beykoz. Aslında ilçe, on binlerce ağacı ba
rındıran dev bir koruluktur. 1994 yılında Beykoz’da tarihî
de-Beykoz, Boğaz’ın enfes balıklarından “nasiplenir” . Dal yanlar ise ilçenin vazgeçilmez görüntülerindendir (en üstte). Evet, balıklar tezgâha geldi. Çok taze ve lez zetli; “Derya kuzusu bunlar!” (üstte). / Beykoz gets its share of the delicious and v arie d fish of Bosphorus, and net fisheries known as dalyan are a common sight in the area (top). The fish reach the market, where the fishmongers attract customers with the call, ‘Lambs of the sea!’ (above).
3 2
Co ur tes y o f A li İ h sa n Gökçe n
ğer taşıyan ağaçları saptamak için yapılan bir araş
tırmada bazı anıt ağaçlar belirlendi. Çevresi 6.30
metre gelen 197 santimetre çap ve 19.5 metre bo
yundaki bir kestane ağacı, Kaymakdonduran pik
nik yerinde bulunuyor ve 200 yaşında. Beykoz Ça-
yırı’nda bulunan Doğu çınarının çevresi ise 6.40
metre, çapı 204 santimetre, boyu 25 metre ve o da
200 yaşında. 200 yaşındaki bir başka Doğu çınarı,
Çocuk Hastanesi’nin bahçesinde yaşıyor. Ancak o-
nun boyu tam 33-5 metreye yükseliyor. Paşabah-
çe’deki fıstık çamı 170, eski mezarlık içindeki diş
budak ise 150 yaşında. Anadolu Kavağı’ndaki
Do-bile sızamaz yapraklar arasından (üstte solda). Beykoz, bugüne dek a- yakta kalmayı başarabilmiş anıt ağaçlara da kucak açıyor (üstte sağ da). Beykoz Korusu’nda 19 18’de çekilmiş bu fotoğraf, adeta cennetten bir görüntü (altta). / The famous Hıdiv Park, which is so thickly wooded that in summer little sunlight filters through the canopy of foliage (above left). Beykoz is home to numerous ancient trees of monumental size (above right). This photograph of Beykoz Park taken in 1918 shows a place of romantic beauty (below).
height o f 25 metres; and another oriental plane to w e r ing 33.5 m e tre s in h e ig h t in th e g rounds o f th e Children’s Hospital. A stone pine 170 years o f age can be seen in Paşabahçe, and an ash tree o f 150 years o f
Son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’ya ait olan Hıdiv Kasrı I9 0 6 ’da inşa edildi. Mısırlı aile kasrın işini 1900’lerin Art Nouveau tarzından esinlenerek yaptırdı. / Hıdiv Kasır was built in 1906 by the last khedive of Egypt Abbas Hilmi Paşa (top). The interior of this art nouveau style mansion.
ğu çınarı ise 6.80 metrelik çevresi ve 34 metrelik
yüksekliğiyle yaşayan bir dev. Bu ağaçların da için
de bulunduğu korular, betimlemesi zor güzellikler
sunuyor izleyenlere. Dal ve yaprakların kapattığı
gökyüzünden bazen ışık bile zor sızıyor. Abraham
Paşa Komşu, Hıdiv Kasrı’nın bulunduğu Saip Molla
Korusu ve 200 dönüme yayılan Beykoz Kasrı’nın
bulunduğu koru günümüzde de önemli ölçüde bü
yüklüklerini koruyor. Akbaba köyü de aslında ta-
mamiyle bir koru görünüm ünde. Beykoz’un en
şanslı yanlarından biri de bu güzelliklerin üzerine
titreyen bir vakfa, Beykoz Vakfı’na sahip olması.
Beykoz doğal güzelliklerinin yanı sıra sakinleriyle
de ünlü bir yer. Ahmed Midhat Efendi Beykoz’a ki
raz ve vişne fidanlarını, kuluçka makinesini, fenni
arı kovanlarını getiren kişi. Arazisinden çıkan Sır
makeş suyunun çatanalarla İstanbul’a götürülerek
halkın kullanımına sunulduğu da biliniyor. Ali Sua-
vi, Mareşal Fevzi Çakmak, Divan Şiiri’nin ünlü ismi
Fıtnat Hanım ve bugün evi hâlâ korunan şair Or
han Veli Kanık da Beykoz’u ünlendiren isimlerden.
Beykoz’u anlatan en güzel anekdotlardan biri de
şudur: Ahmed Midhat Efendi’ye sorarlar, “Dünya
nın en güzel şehri neresidir?” diye. Ünlü yazar “Ta
bii ki İstanbul’dur” der. Bunun üzerine “Peki, İstan
bul’un en güzel yeri neresidir?” derler. Yanıt Bey
koz’dur. Herkes birbirine bakarken muzip edebi
yatçı ekler, “Beykoz’un en güzel yeri de benim ya
lımın olduğu yerdir.”
•
* Metin Gülbay, gazeteci.
age in the old cemetery. Tallest o f all these ancient trees is an oriental pine at Anadolu Kavağı with a height o f 34 metres and a girth o f 6.8 metres.
The woods and forests around Beykoz are beautiful in every season. In spring and summer the foliage is so thick that the sky is barely visible from the forest floor. There are several wooded parks in the area, such as İbrahim Paşa Park, Saip Molla Park where the mansion o f Hıdiv Kasır stands, and the 50 acre Beykoz Kasır Park. The village o f Akbaba is a beautiful spot set deep in unspoilt woodland. The district is fortunate in having the Beykoz Trust, an organisation devoted to protecting the district’s woodland and beauty spots fo r future genera tions to enjoy.
As well as its natural beauty, Beykoz has been home to many famous figures, such as Ahmed Midhat Efendi, who planted cherry and sour cherry orchards here and introduced new farming techniques such as incubators and modern beehives. It was he who first to o k water from the Sırmakeş spring which rose on his estate to Istanbul by boat. Journalist and w rite r Ali Suavi, Field- Marshal Fevzi Çakmak, the poetess Fıtnat Hamm, and the poet Orhan Veli Kanık - whose house can still be seen - all lived in Beykoz.
O ne day someone asked Ahm ed Midhat Efendi to name the loveliest city in the world, to which he replied 'Istanbul o f course'. Then they asked w hat was the loveliest place in Istanbul, and he replied Beykoz, adding, 'And the loveliest place in Beykoz is my house!’ •
* Metin Gülbay is a journalist. 3 6
S K Y L IF E M A R T M A R C H 2 0 0 1
t
*
1
Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi