• Sonuç bulunamadı

View of Farmasötik Bileşiklerin Sucul Ortamda Bulunuşu ve Etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "View of Farmasötik Bileşiklerin Sucul Ortamda Bulunuşu ve Etkileri"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Farmasötik Bileşiklerin Sucul Ortamda Bulunuşu ve Etkileri

Behzat BALCI* Ayşe ERKUŞ Fatih Şevki ERKUŞ

Çukurova Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü, Adana, TÜRKİYE

*Sorumlu Yazar Geliş Tarihi : 09.01.2010

e-posta: bbalci@cu.edu.tr Kabul Tarihi : 10.02.2010

Özet Farmasötik olarak aktif olan bileşiklerin atıksu artıma tesisi çıkış sularında ve yüzeysel sularda bulunuşu büyüyen bir endişe haline gelmektedir. Atıksularda ve yüzeysel sularda farmasötiklerin konsantrasyonları µg/L ve ng/L gibi çok düşük seviyelerde olsa da bunların uzun sürelerdeki etkileri geniş ve acil bir araştırma alanı oluşturmuştur. Bazı farmasötik maddeler çok düşük konsantrasyonlarda bile bazı sucul canlılar üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Sentetik bir hormon olan EE2 0,1 ng/L seviyelerinde bazı erkek alabalık türleri üzerinde dişi yumurta proteini ürettirmeyi tetikleyebilmektedir. Farmasötiklerin sucul çevrelere ulaşmasında farklı yollar mevcuttur. Farmasötikler tedavi amaçlı vücuda alınmasından sonra sıklıkla direk ana etken madde formunda yada metabolitler şeklinde vücuttan dışarı atılır. Bazı durumlarda metabolitler esas maddeden daha toksik olabilmektedir. Bu makalede farmasötiklerin atıksularda ve sucul ortamlarda bulunuşu ve akıbeti hakkında literatür çalışmaları derlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Farmasötik, Atıksu, Sucul Çevre

Occurrence and Effects of Pharmaceuticals Compounds in the Aquatic Environment

Abstract The presence of pharmaceutically active compounds in wastewater treatment effluents and surface water is a growing concern. Although the concentration of pharmaceuticals in wastewater and surface water is very low and detected at µg/L and ng/L levels, their potential long-term effects are emerging research area. Some pharmaceuticals have potentional effects on some aquatic organisms even at very low concentrations. EE2, is a synthetic sex hormone, can induce the production of female egg protein in male rainbow trout at 0,1 ng/L. Pharmaceuticals can reach to aquatic environment by different ways. They are often excreted in major forms or as their metabolites from body after therapeutic use. Sometimes the metabolites may be more toxic than the major substance. In this paper; the occurrence and fate of pharmaceuticals in wastewater and environment is reviewed. Keywords: Pharmaceuticals, Wastewater, Aquatic Environment

GİRİŞ

Farmasötiklerin günümüzde insan kullanımı ve veteriner amaçlı kullanımın giderek yaygınlaşıp, artması neticesinde kirleticiler arasında önemli ve acil önlem alınması gereken gruplar arasına girmiştir. Farmasötik olarak aktif olan bileşikler (PhAC), insan ve hayvanlarda görülebilen bir takım hastalıkların, düzensizliklerin, anormal fiziksel durumların veya bunların semptomlarının teşhisi, tedavisi, hafifletilmesi amacı ile üretilen bir veya birkaç etken madde karışımını ihtiva edebilen bileşiklerdir [1]. Farmasötik terimi geniş bir aralık sınıfında, değişken yapıda, fonksiyonda, davranışta ve aktivitede bileşikleri kapsar [2].

Farmasötiklerin çevresel kirlilik olarak ilk ortaya çıkışı 1970’lere dayanır [3]. 1980’lerde yüzey sularında farmasötik kalıntıları ölçmek için analizler yapılmaya başlanmıştır [4]. Ancak 1990’larda farmasötik kalıntıların sucul ortamlarda µg/L ve ng/L seviyelerindeki konsantrasyonlarını tespit edebilecek teknolojiler geliştirilmiştir [5].

Farmasötiklerin Sucul Ortamlara Transferi

Farmasötikler karaciğer, bağırsak, böbrek, akciğer gibi vücut dokularında bir takım enzimatik transformasyonlara uğrarlar. Vücut kendisine yabancı olan bu maddeleri gidermek ve detoksifikasyon amacıyla metabolize ederek tepki verir. Metabolizmanın önemli bir kısmı karaciğerde gerçekleşir. Her ilaç vücutta, etken maddenin bir kısım veya tüm farmasötik aktivitesini giderecek şekilde farklı seviyelerde daha polar metabolitlerine dönüştürülür. Farmasötiklerin sucul ortamlara geçişindeki en yaygın yol insani tüketim neticesinde vücut tarafından kanalizasyon sistemine atılması buradan atıksu arıtma tesislerine ve neticede yüzey sularına ulaşmasıdır. PhAC’ların vücuttan atılması neticesinde bu kimyasal maddeler veya onların vücut içersinde oluşan metabolit ürünleri idrar ve dışkı yoluyla su ortamına karışabilmektedir. PhAC’lar bu yüzden toprakta, yüzey sularında, dip çamurlarında, evsel atıksularda, arıtma çamurlarında ve yer altı sularında tespit edilmektedir [6]. Farmasötiklerin vücut tarafından metabolize edilmesi farmasötik türüne göre değişiklik göstermektedir. Örneğin Karbamazepin %97 metabolize

(2)

olurken bir antibiyotik olan amoksilin %80 – 90 arasında vücuttan ana formda atılmaktadır [7].

Birçok farmasötik faz 1 ve faz 2 şeklinde metabolize edilip vücuttan atılır. Faz 1 reaksiyonları genelde oksidasyon, redüksiyon ve hidroliz basamaklarından oluşur. Metabolitler esas etken maddeden daha aktif ve toksik olabilir. Faz 2 reaksiyonları, konjugasyon basamağını kapsar böyle madde inaktif bir forma geçer [6].

Farmasötik maddeler vücutta glukoronidasyon ile inaktif konjuge yapıya geldikleri zaman bu konjuge bağlar Escherichia Coli ve bazı diğer bakteriler tarafından tarafından üretilen beta- glukoridaz enzimi sayesinde kanalizasyon şebekelerinde ve arıtma tesislerinde glukonorit konjugeleri kolayca parçalanarak esas etken madde ortama verilmiş olur [8].

Farmasötik kalıntıları içeren atıksuların arazilerde sulama amaçlı kullanılması neticesinde farmasötik kalıntıların yeraltı suyuna transferi söz konusudur. Birleşmiş milletlerde çorak alanların verimli hale getirilmesinde evsel atıksuların kullanımı giderek yaygınlaşmakta ve bunun neticesinde yeraltı sularının kirlenme riski doğmaktadır [10]. Kinney ve arkadaşları 2006’da yaptıkları bir çalışmada atıksu ile sulanan topraklardan aldıkları toprak numunelerinde farmasötik kalıntılar tespit etmişlerdir [11]. Karbamazepin ve eritromisin gibi bazı farmasötikler toprakta altı aydan daha uzun sürelerde dirençli olarak kalabilmektedir.

Farmasötiklerin Arıtma Tesislerindeki ve Sucul Ortamlardaki Davranışları

Farmasötik maddeler biyolojik etkiler yaratmak için tasarlanmıştır. Stabil olarak üretilirler ve hücre membranlarından geçebilecek kadar lipofiliktirler. Özellikle ağız yoluyla alınan ilaçlar mide asidinde hidroliz olmaya karşı ve aynı zamanda enzim yapılarına da karşı dirençli bir formda tasarlanırlar. Bu durum farmasötiklerin tiplerine bağlı olarak biyolojik parçalanmaya karşı direnci de oluşturur.

Genel olarak ksenobiyotiklerin atıksu artımında üç tip davranış sergileme olasılıkları vardır;

1- Madde tamamen CO2 ve suya mineralize olur

(aspirin)

2- Madde lipofiliktir kolayca parçalanmaz ve maddenin bir kısmı çamura transfer olur

3- Madde esas lipofilik formdan daha hidrofilik formlara metabolize olur fakat halen dirençlidir ve atıksu arıtma tesisi çıkışına transfer olur [6].

Farmasötiklerin sucul ortamlardaki davranışları, akibetleri ve onların metabolitleri henüz tam olarak tanımlanmamıştır. Atıksu arıtımında iki önemli giderim prosesi vardır. Bunlar askıdaki katılara (arıtma çamuru) adsorbsiyon ve biyolojik parçalanmadır. Adsorbsiyon, farmasötiklerin partiküllerle ve mikroorganizmalarla hidrofobik ve eloktrostatik etkileşimlerine bağlıdır. Steroid dışı ateş düşürücü ilaçlar (NSAID) gibi asidik farmasötikler (asetilsalisilik asit, ibuprofen, fenoprofen, ketoprofen, naproksen, diklofenak v.b), 4.9 ila 4.1

(3)

arasında değişen pKa değerlerine sahiptirler, nötral pH’ da iyonlaşırlar ve arıtma çamuruna adsorbsiyon eğilimleri düşüktür. Ancak adsorbsiyon düşük pH’ da artar. Negatif yüklü asidik farmasötikler nötral pH’ da atıksuda çözünmüş olarak bulunurlar. Bu nedenle farmasötiklerin atıksulardan ve yüzeysel sulardan gideriminde asidik farmasötiklerin arıtma çamuruna sorpsiyonunun çok önemli olmadığı söylenebilir [12].

Arıtma çamurları ve sedimentlerdeki farmasötik konsantrasyonları nispeten düşüktür. Ancak temel farmasötikler ve ikiz iyonlar çamura önemli miktarda adsorblanabilir. Hidrofobik özellikteki EE2 (log Kow 4.0) nin atıksudan gideriminde arıtma çamuruna sorpsiyonu muhtemelen önemli bir rol oynamaktadır. Burada çamurdaki biyolojik parçalanma önemsiz olarak değerlendirilebilir. EE2’nin arıtma çamurunda 17 ng/g seviyelerine ulaştığı bildirilmiştir [13].

Farmasötiğin atıksuda çözünmüş fazda bulunuşu atıksu arıtımındaki gideriminin büyük oranda biyolojik parçalanma yoluyla gerçekleştiğini gösterir. Bu durum hem aktif çamur arıtımının aerobik (ve anaerobik) bölgelerinde veya hem de arıtma çamurunun anaerobik arıtımında gerçekleşir. Genellikle farmasötiklerinde dahil olduğu mikro kirleticilerin biyolojik ayrışması aktif çamur prosesindeki hidrolik bekletme süresi ve çamur

yaşının artmasıyla artar. Örneğin diklofenak çamur bekletme süresinin en az 8 gün olması durumunda önemli ölçüde biyolojik olarak parçalanmıştır [14]. Buna karşın Metcalf ve diğerlerinin (2003) verilerine göre biyolojik olarak zor parçalanabilen nötral ilaç karbamazepin, hidrolik bekletme süresinden bağımsız olarak %10’dan daha az giderilmiştir [15].

Arıtma tesislerinden farmasötik maddelerin yüzey sularına verilmesi arıtma tesisinin tipine bağlı olarak değişmektedir. Konvansiyonel aktif çamur tesislerinde çamur yaşının artırılması mikrobiyal olarak parçalanabilen bezafibrat gibi bazı farmasötiklerin gideriminde artış sağlarken karbamazepin gibi mikrobiyal parçalanmaya karşı dirençli olan farmasötiklerde etkili olmamaktadır [16].

Üçüncül arıtma olarak aktif karbon, klorlama, ozonla oksidasyon ve membran filtrasyon sistemlerinin kullanılması bazı farmasötiklerin giderimini %95 üzerine çıkartabilir. Ozon ve klor ile oksidasyon neticesinde risk etkileri tam olarak bilinmeyen bazı yan ürünlerin oluşması bu uygulamada dezavantaj olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin klorlama neticesinde oluşan naproksen yan ürünleri biyofilmler üzerine ölümcül etkilere sahiptir. Bu durum biyofilmlerin önemli rol oynadığı bazı doğal sistemlerde negatif sonuçlar oluşturmaktadır [17].

İlaç etken madde Giriş Konsantrasyonu, µg/ Çıkış Konsantrasyonu, µg/l Giderim, % Referans

Ağrı kesici ve Ateş Düşürücüler

Acetylsalicylic acid 3,2 0,6 81 [23] Diclofenac 3 2,5 17 [24] 2,8 1,9 23 [25] İbupfofen 38,7 4 >90 [15] 28 3 >90 [26] Ketoprofen 0,47 0,18 62 [25] Naproxen 40,7 12,5 66 [27] Paracetamol 6,9 0 100 [26] Lipid Düzenleyiciler Clofibric acid 0,25 0,25 0 [28] 1 0,85 18 [29] Bezafibrate 2,6 0,24 92 [25] Fenofibric acid 0,44 0,22-0,4 6-45 [30] Çizelge 1. Farklı Ülkelerdeki Atıksu Arıtma Tesislerinde Farklı Tip İlaçların Konsantrasyonları Ve Giderim Oranları

(4)

Hidrofobik farmasötikler çamura tutunarak sudan ayrılabilir. Örneğin lipofilik farmasötik olan 17 α etinilestradiol atıksudan çamura tutunarak ayrılabilir [18]. Ancak bu çamurların toprak alanlara serilmesi veya gübre amaçlı kullanılması neticesinde yeraltı sularının kirlenmesinde potansiyel bir risk ortaya çıkmaktadır [19].

Farmasötiklerin yüzeysel sularda biyolojik parçalanma ile biyo dönüşümlerinin gerçekleştiği ancak abiyotik dönüşüm reaksiyonlarının daha önemli olduğu söylenebilir. Yüzeysel sularda hidrolizin ilaç giderimi ile ilgili etkileri ihmal edilebilecek seviyede iken su yüzeyinde fotodegradasyon bazen önemli rol oynayabilir. Yüzeysel sularda diklofenak giderim prosesinde fotolizin en önemli giderim prosesi olduğu bildirilmiştir [20]. Laboratuar ölçekli yapılan çalışmalarda bazı farmasötikler için (sulfamethoksazole, ofloksasin, propranolol) fotolizin doğrudan veya dolaylı önemli bir giderim prosesi olduğu görülmüştür [21]. Fotodegradasyonun verimi maddenin özelliklerine, güneş ışınları şiddetine dolayısıyla coğrafi yerine, iklime ve suda fotosentezi hızlandıran hidroksil radikalleri ve single oksijen üreten bileşiklerin varlığına ( nitrat ve hümik asitler) bağlıdır.

Farmasötiklerin partiküllere adsorbsiyonu gerçekleşebilir. Karbamazepin, diklofenak ve ibuprofenin sorpsiyon özelliklerinin karakterize edilmesi için yapılan laboratuar ölçekli kesikli çalışmalarda sorpsiyon sabitlerinin genellikle çok düşük olduğu görülmüştür [22]. Diclofenak ve ibuprofen su ve sediment ortamının pH’ ında negatif yüklü, pKa değerleri sırasıyla 4.16 ve 4.52 olan zayıf karboksilik asitlerdir.

Bazı Önemli Farmasötik Grupları ve Çevresel Açıdan Durumları

Analjezik ve Anti-inflamatuar

Çoğu analjezikler (ağrı kesiciler) anti-inflamatuar ve antipiretik özelliklere sahiptir. Pek çok ağrı kesici ilaç grupları pek çok ülkede çok miktarlarda kullanılıp aynı zamanda reçetesiz olarak satılmaktadır. Parasetamol ve asetilsalisilik asit dünyada en yaygın kullanılan ağrı kesicilerdir.

Almanya’da 2001 yılında yıllık asetilsalisilik asit satışı 500 tonun üzerinde olarak hesaplanmıştır. Bunu yanında yine Almanya’da diğer ağrı kesicilerden ibuprofen veya diclofenağın yıllık satış miktarları yaklaşık olarak 75 ve 180 ton olarak hesaplanmıştır. Ternes 1998’de yaptığı çalışmasında Asetilsalisilik asit konsantrasyonunun Almanya atıksu arıtma tesisi çıkış sularında yaklaşık olarak 0,22 µg/L olarak saptanmıştır. Yine aynı çalışmada asetilsalisilik asitin konsantrasyonu yüzey suyu örneklerinde tespit limitlerinden altında kalmıştır [27]. Heberer ve arkadaşları yaptıkları bir çalışmada Berlin atıksu arıtma tesisi giriş ve çıkış sularında diklofenak konsantrasyonlarının sırasıyla 3,02 ve 2,51 µg/L olarak tayin etmişlerdir. Bu %17’lik düşük giderim oranı, diklofenağın evsel arıtma tesislerinde giderime karşı dirençli olduğunu göstermektedir.

Antibiyotikler

Antibiyotikler ekosistem üzerinde bakteriyel toksisitelerinden dolayı potansiyel etkiler gösterir [31]. Sucul ortamlarda antibiyotiklerin düşük konsantrasyonlarda bulunuşu bakterilerin antibiyotik dirençliliği kazanmasında önemli bir faktördür. Witte, 2000 yılında yaptığı bir çalışmada atıksularda ve atık çamurda bulunan mikroorganizmaların antibiyotiklere karşı dirençli hale geldiğini kaydetmiştir [32]. Sacher 2001’de yaptığı bir çalışmada Almanya’da yeraltı suyu örneklerinde sulfametoksazol ve dehidroeritromisin konsantrasyonlarını sırasıyla yaklaşık olarak 410 ng/L ve 49 ng/L olarak tespit etmiştir [33].

Antiepileptikler

Bir antiepileptik ilaç olan karbamazepin çevresel ortamlarda sıkça tespit edilmektedir [27][34] . Ternes 1998 de yüzey sularında 1,1 µg/L, Sacher 2001’ de yer altı suyunda 900 ng/L, Ternes 2001’de içme sularında 30 ng/L karbamazepin tespit etmişlerdir [35]. Atıksu arıtma tesislerinde karbamazepinenin giderim oranı %7-40 arasında değişmektedir [33].

Beta Blokerlar

Yapılan pek çok çalışmada beta blokerlar ( metoprolol, propanolol, betaksolol, bisoprolol ve nadolol) evsel atıksu arıtma tesisi çıkış sularında µg/L seviyelerine kadar tespit edilmiştir [36]. Sadece metoprolol, propanolol, bisoprolol yüzey sularında düşük konsantrasyonlarda tespit edilmiştir [37]. Propranolol, bisoprolol ve metoprolol Almanya yüzey sularında sırasıyla 0,59 μg/L, 2,9 μg/L 2,2 μg/L tespit edilmiştir [27].

Lipid Düzenleyiciler

Lipid düzenleyiciler sucul çevrelerde en çok tespit edilen ilaçlardır klofibrik asit bir lipid düzenleyici olan klofibratın metaboliti olup Berlin musluk sularında 10-165 ng/L konsantrasyonlarında tespit edilmiştir [30].

Lipid düzenleyici ilaç aktif maddeleri; klofibrat, etofilin klofibrat ve etofibratın aktif metaboliti olan klofibrik asit 1970 lerde ABD’ deki bir evsel atıksu arıtma tesisinde tespit edilmiştir [9].

Klofibrik asit çok dayanıklıdır ve atıksu arıtımına karşı oldukça direnç gösterir. Yarı ömrü yaklaşık olarak 21 yıldır. Arıtma tesislerinde % 15 – 51 oranlarında giderime uğrar [29] [38]. Klofibrik asit dışında ayrıca bezafibrat, gemfibrozil ve enofibrik asit de kanalizasyon çıkış sularında ve yüzeysel su numunelerinde μg/L seviyelerinde saptanmıştır [39] [40].

Sentetik Hormonlar

Sentetik hormonlar çok düşük konsantrasyonlarda bile sucul çevrelerde bazı canlı türleri üzerinde potansiyel olumsuz etkilere sahiptirler. Çevresel ortamlarda tespit edilen en önemli sentetik hormon doğum kontrol ilaçlarında kullanılan 17α etinilestradiol (EE2) dir. Diğer sentetik hormonlar mestranol gibi çevresel ortamlarda

(5)

nadiren tespit edilirler. EE2 insanlarda vücuttan inaktif glukonorid konjugeleri olarak atılır [9]. Ancak kanalizasyonda ve arıtma tesislerinde Escherichia Coli tarafından kolayca dekonjuge edilirler [8].

EE2’nin önemli olmasındaki en büyük neden çok düşük konsantrasyonlarda bile bazı canlı türlerinin eşey sistemleri üzerinde etkili olmasıdır.

Örneğin 0,1ng/L EE2 bazı alabalık erkek bireylerde dişi yumurta proteini üretmeyi indükleyebilmektedir [41]. Baronti ve arkadaşları 2000 yılında yaptıkları bir çalışmada EE2’nin aktif çamur arıtma sisteminde %85 oranında giderildiğini hesaplamışlardır [8]. Ancak Ternes 1999’da yaptığı bir çalışmada aerobik kesikli deneysel çalışmasında EE2’nin gideriminde önemli bir oran tespit edememiştir [23].

Farmasötiklerin Ekotoksikolojik Etkileri

Farmasötikler insanlarda ve hayvanlarda spesifik metabolik ve moleküler yollar hedeflenerek geliştirilmiştir. Fakat önemli yan etkileri de bulunmaktadır. Farmasötikler çevreye verildiğinde hayvanlarda benzer veya aynı hedef organlar, dokular, hücreler veya biyomolekülleri etkileyebilir. Ayrıca ilaç metabolitlerinin çevrede oluşturdukları etkiler ilaç etken maddesinden daha toksik etkileri olabilmektedir. Naproksenin fototransformasyon ürünlerinin ilaç etken maddesinin toksisitesinden daha yüksek olduğu görülmüştür [42]. Ancak bu konudaki çalışmalar çok sınırlıdır. Geleneksel olarak atıksu arıtma teknolojisi aşırı nutrient ve mikrobiyal kirlilik problemlerini yakın tarihlerde ise azot ve fosfor giderimi hedef alınarak geliştirilmiştir. Ancak farmasötikler gibi birçok doğal ve sentetik bileşikler bu sistemlerde giderilememekte ve sucul ortamlara deşarjı önlenememektedir. Çok düşük konsantrasyonlardaki bileşikleri tespit edebilecek analitik yöntemlerin geliştirilmesi ile (LC/MS) arıtma tesisi çıkış suları, nehirler, yeraltı suları ve içme suları gibi sucul ortamlarda farmasötik konsantrasyonları ile ilgili raporlar artmıştır. Bu raporlar ışığında geliştirilen Habibat Direktifi (EC 2000 ve Su Çerçeve Programı) su şirketlerini bu konuda daha ciddi yaklaşımlara sevk etmiştir. Mevcut atıksu arıtma proseslerine ek olarak ozonlama, granüler aktif karbon veya klorlama gibi üçüncül arıtma işlemleri yapılabilmekte ancak çoğunlukla kurulması ve işletilmesi pahalıdır. Mevcut arıtma teknolojilerinin farmasötik giderimlerinde mümkün olan en yüksek giderimi sağlayacak şekilde işletilmesi üçüncül arıtım ihtiyacını azaltabilir. Arıtma prosesleri içerisinde ikincil biyolojik proses farmasötiklerin gideriminde en yüksek optimizasyon potansiyeline sahip olduğu bildirilmiştir. İki tür ikincil biyolojik arıtma sistemi mevcuttur: askıda büyüyen sistemler (aktif çamur gibi) ve bağlı biyofilm sistemleridir (dönen biyodiskler veya biyolojik filtreler. Her iki sistemdeki biyokütle oluşumu ve içeriği farklı olduğundan farmasötiklerle etkileşim yolları da farklı olacağından sorpsiyon ve biyodegredasyon verimleri farklılık göstermektedir.

SONUÇ

Sucul ortamlardaki ilaç kalıntılarına yeterince hassasiyetin gösterilmemesinin nedeni sularda çok düşük konsantrasyonlarda bulunmasıdır. Bundan dolayı akut değil uzun vadeli kronik etkiler araştırılmalı ve ön plana çıkarılmalıdır. Sıradan bir insanın günde 2 litre su içtiği farz edilirse kalıntı şeklinde alınması mümkün olan ilaç miktarları tedavi amaçlı alınan miktarların çok altında kalmaktadır. Ancak bu kalıntı miktarlarının sürekli alınması ayrıca bir ilaç kokteyli şeklinde alınması da önem arz etmektedir. Burada etken maddelerin birbirleriyle sinerjistik etki sergilemesi söz konusu olabilmektedir. Ayrıca bu durum yetişkinlerin yanında bebek ve çocuklarda daha büyük önem arz etmektedir Gelişmiş ülkelerde yavaş yavaş bu konu ile ilgili yönetmelikler düzenlenmeye başlanmıştır. Türkiye de bu konu ile yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Özellikle bölgesel olarak kalıntı ilaçların konsantrasyon tayini araştırması yapılıp ülkemizdeki mevcut durum bilim insanları tarafından ortaya konulmalıdır. Ortaya konulan bilgiler çerçevesinde gerekli düzenlemelerin yapılması için adımlar atılmaya başlanmalıdır.

KAYNAKLAR

[1] Bila, DM., Dezotti, M., 2003. Pharmaceuticals Drugs in the Environment. Quim. Nova 26:523-530. [2] Derksen, JGM, Rijs, GBJ, Jongbloed, RH., 2004.

Diffuse Pollution of

Surface water by Pharmaceutical Products. Water Sci. Technol, 49:213–221.

[3] Tabak, HH, Brunch, RL., 1970. Steroid Hormones as Water Pollutants I.

Metabolism of Natural and Synthetic Ovulation İnhibiting Hormones by Microorganisms of Activated Sludge and Primary Settled Sludges. Developments in Industrial Microbiology, 11: 367-376. [4] Richardson, ML, Bowron, JM., 1985. The Fate of Pharmaceutical Chemicals in The Aquatic Environment. Journal of Pharmacy and Pharmacology, 37:1-12. [5] Stan, HJ, Heberer, Th. 1997. Pharmaceuticals in the Aquatic Environment. ın: Suter, M.J.F. (Ed.), Dossier Water Analysis. Analysis 25, pp. M20– M23.

[6] Halling-Sorensen B, Nors Nielsen S, Lanzky PF, Ingerslev F, Lutzhoft HC, Jorgensen SE., 1998. Occurrence, Fate and Effects of Pharmaceutical Substances in the Environment a Review. Chemosphere, 36:357–93.

[7] Bound, JP, Voulvoulis, N., 2004, Pharmaceuticals in the Aquatic Environment a Comparison of Risk Assessment Strategies. Chemosphere, 56:1143-1155.

[8] Baronti, C, Curini, R, D’Ascenzo, G, Di Corcia, A, Gentili, A, Samperi, R., 2000. Monitoring Natural

(6)

and Synthetic Estrogens at Activated Sludge Sewage Treatment Plants and in a Receiving River Water. Environmental Science and Technology, 34(24):5059-5066.

[9] Heberer, T., 2002. Tracking Persistent Pharmaceutical Residues from Municipal Sewage to Drinking Water. Journal of Hydrology, 266:175-189.

[10] Daughton, CG., 2004. Non-regulated water contaminants: emerging research. Environmental Impact Assessment Review, 24 (7-8): 711-732. [11] Kinney, CA, Furlong, ET, Werner, SL, Cahil, D.,

2006. Presence and Distribution of Wastewater-Drived Pharmaceuticals in Soil İrrigated with Reclaimed Water. Environmental Toxicology and Chemistry, 25(2):317-326.

[12] Urase, T, Kikuta, T, 2005. Separate estimation of adsorption and degradation of pharmaceutical substances and estrogens in the activated sludge process. Water Res, 39 (7): 1289–1300.

[13] Ternes, TA, Andersen, H, Gilberg, D, Bonerz, M, 2002. Determination of estrogens in sludge and sediments by liquid extraction and GC/MS/MS. Anal. Chem, 74 (14):3498–3504.

[14] Kreuzinger, N, Clara, M, Strenn, B, Kroiss, H., 2004. Relevance of the Sludge

Retention Time (SRT) as Design Criteria for Wastewater Treatment Plants for the Removal of Endocrine Disruptors and Pharmaceuticals from Wastewater. Water Science and Tecnology, 50(5): 149-156. [15] Metcalfe, CD, Koenig, BG, Bennie, DT, Servos, M,

Ternes, TA, Hirsch, R., 2003. Occurrence of Neutral and Acidic Drugs in the Effluents of Canadian Sewage Treatment Plants. Environ. Toxicol. Chem, 22 (12):2872–2880.

[16] Clara, M, Strenn, B, Kreuzinger, N., 2004. Carbamazepine as a Possible Anthropogenic Marker in the Aquatic Environment: İnvestigations on the Behavior of Carbamazepine in Wastewater Treatment and during Groundwater İnfiltration. Water Research, 38:947-954.

[17] Boyd, GR, Zhang, S, Grimm, DA., 2005. Naproxen Removal from Water by Chlorination and Biofilm Processes. Water Research, 39:668-676.

[18] Taro, U, Kikuta, T., 2005. Separate Estimation of Adsorption and Degradation of Pharmaceutical Substances and Estrogens in the Activated Sludge Process. Water Research, 39:1289-1300.

[19] Dizer, H, Fischer, B, Sepulveda, I, Loffredo, E, Senesi, N, Santana, F., 2002. Estrogenic Effect of Leachates and Soil Extracts from Lysimeters Spiked with Sewage Sludge and Reference Endocrine Disrupters. Environmental Toxicology, 17:105-112. [20] Buser, HR, Poiger, T, Muller, MD., 1998. Occurrence

and Fate of the Pharmaceutical Drug Diclofenac in Surface Waters: Rapid Photodegradation in a Lake. Environ. Sci. Technol. 32 (22):3449–3456.

[21] Andreozzi, R, Raffaele, M, Nicklas, P., 2003. Pharmaceuticals in STP Effluents and their Solar Photodegradation in Aquatic Environment. Chemosphere, 50 (10):1319–1330.

[22] Scheytt, T, Mersmann, P, Lindstadt, R, Heberer, T., 2005. Determination of Sorption Coefficients of Pharmaceutically Active Substances Carbamazepine, Diclofenac, and İbuprofen, in Sandy Sediments. Chemosphere, 60 (2):245–253. [23] Ternes, TA, Stumpf, M, Mueller, J, Haberer, K,

Wilken, RD., Servos, M., 1999. Behavior and Occurrence of Estrogens in Municipal Sewage Treatment Plants. Investigations in Germany, Canada and Brazil. Sci. Total Environ, 225 (1/2):81–90.

[24] Heberer, T, 2002. Occurrence, Fate, and Removal of Pharmaceutical Residues in the Aquatic Environment: a review of recent research data. Toxicol. Letters, 131 (1/2):5–17.

[25] Quintana, JB, Weiss, S, Reemtsma, T., 2005. Pathways and Metabolites of Microbial Degradation of Selected Acidic Pharmaceutical and their Occurrence in Municipal Wastewater Treated by a Membrane Bioreactor. Water Res, 39:2654–2664. [26] Roberts, PH, Thomas, KV., 2005. The Ocurrence of

Selected Pharmaceuticals in Wastewater Effluent and Surfacewaters of the Lower Tyne Catchment. Sci. Total Environ, 356(1/3):143-153

[27] Ternes, TA., 1998. Occurrence of Drugs in German Sewage Treatment Plants and Rivers. Water Res, 32:3245–3260.

[28] Tauxe-Wuersch, A, de Alencastro, LF, Grandjean, D, Tarradellas, J., 2005. Occurrence of Several Acidic Drugs in Sewage Treatment Plants in Switzerland and Risk Assessment. Water Res, 39:1761–1772. [29] Stumpf, M, Ternes, TA., Wilken, RD, Silvana

Vianna Rodrgues Baumann, W., 1999. Polar Drug Residues in Sewage and Natural Waters in the State of Rio De Janeiro. Brazil. Sci. Total Environ, 225 (1/2):135–141.

[30] Stan, HJ, Heberer, T, Linkerhagner, M., 1994. Vorkommen von Clofibrinsaure im aquatischen System -- Fuhrt die therapeutische Anwendung zu einer Belastung von Oberflachen-, Grund- und Trinkwasser. Vom Vasser, 79:57-68.

[31] Kümmerer, K., 2001. Drugs İn The Environment: Emission of Drugs, Diagnostic Aids and Disinfectants into Wastewater by Hospitals in Relation to Other Sources - A Review. Chemosphere, 45:957-969.

[32] Witte, W., 2000. Ecological impact of antibiotic use in animals on different complex microflora: environment. International Journal of Antimicrobial Agents, 14: 321- 325.

[33] Sacher, F, Lange, FT, Brauch, HJ, Blankenhorn, I., 2001. Pharmaceuticals in groundwaters. Analytical

(7)

methods and results of a monitoring program in Baden- Wurtemburg, Germany. Journal of Chromatography A, 938:199-210.

[34] Ollers, S, Singer, HP, Fassler, P, Muller, RS., 2001. Simultaneous quantification of neutral and acidic pharmaceuticals and pesticides at the low-ng/l level in surface and waste water. J. Chromatogr. A 911:225–234.

[35] Ternes, TA., 2001. Pharmaceuticals and metabolites as contaminants of the aquatic environment. In C. G. Daughton & T. L. Jones-Lepp (Eds.), Pharmaceuticals and personal care products in the environment: Scientific and regulatory issues (pp. 39-54). Washington: American Chemical Society. [36] Sedlak, DL, Pinkston, KE., 2001. Factors affecting

the concentrations of pharmaceuticals released to the aquatic environment. Water Resources Update, 56–64.

[37] Hirsch, R, Ternes, TA, Haberer, K, Mehlich, A, Ballwanz, F, Kratz, KL., 1998. Determination of antibiotics in different water compartments via liquid chromatography– electrospray tandem mass spectrometry. J. Chromatogr. A 815:213–223.

[38] Zuccato, E, Calamari, D, Natangelo, M, Fanelli, R., 2000. Presence of therapeutic drugs in the environment. The Lancet, 355:1789-1790.

[39] Ahrer, W, Scherwenk, E, Buchberger, W., 2001. Determination of drug residues in water by the combination of liquid chromatography or capillary electrophoresis with electrospray mass spectrometry. J. Chromatogr. A 919:69–78.

[40] Farre, M, Ferrer, I, Ginebreda, A, Figueras, M, Olivella, L, Tirapu, L, Vilanova, M, Barcelo, D., 2001. Determination of drugs in surface water and wastewater samples by liquid chromatography– mass spectrometry: methods and preliminary results including toxicity studies with Vibrio fischeri. J. Chromatogr. A 938:187–197.

[41] Purdom, CE, Hardiman, PA, Bye, VJ, Eno, NC, Tyler, CR, Sumpter, J. R., 1994. Estrogenic effects of effluents from sewage treatment works. Chemical Ecology, 8:275-285.

[42] Isidori, M, Lavorgna, M, Nardelli, A, Parrella, A, Previtera, L, Rubino, M, 2005. Ecotoxicity of naproxen and its phototransformation products. Sci. Total Environ. 348 (1–3):93–101.

Referanslar

Benzer Belgeler

NOT : Ek1'de verilen örnek olarak yapılan hesaplamanın Excel çıktısı, kullanılan formüllerin okunurluğuna katkıda bulunabilmesi için satır adı, sutun adı ve hücre

rinliğinde toprak kesmekle 100.000 tuğla yapılabilir.. Topraktan yapılan tuğlalar şayanı dikkta derecede

A Anday'ın "Mevlânâ klasik değildir" görüşüne ise; Attilâ İlhan, Selim İleri, Tomris Uyar Asım Bezirci karşı çıktılar?. sikler” ve “ M evlânâ” ile

Su Ürünleri Kanunu ile esas yetki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na verilmiş olmasına karşın, Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı,

Enstitümüz, denizlerde ve iç sularda su ürünleri konusunda bilimsel araştırmalar yapmak ve su ürünleri araştırmaları için ülkesel bazda veri toplamak amacıyla 1987

In this study, a SEIQRVS epidemic infectious disease model with nonlinear saturation incidence rate is proposed and analyzed the effects of the virus which are

(1998) yapmış oldukları bir çalışmada süt proteini ve yağ çeşidi farklı olan ve nisin içeren peynir benzeri ürünler ambalajlanmış olarak beş ay boyunca

Globally production and consumption of these compounds are considered around 100.000 ton/year (Kummerer 2004).Parallel to the increase in the extensive usage of