• Sonuç bulunamadı

Sovyet Ortaasyası'nda Aile Hayatının Bir Ritüeli Sünnet Ewa A. Chylinsi-Ejder Çelik-Reşide Gürses

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sovyet Ortaasyası'nda Aile Hayatının Bir Ritüeli Sünnet Ewa A. Chylinsi-Ejder Çelik-Reşide Gürses"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HAYATININ BİR RİTÜELİ: SÜNNET

Sovyetler Birliği, sosyal ve politik yönden, bütün vatandaşları için tek tip bir sistem ya­ ratm ış olmasına rağmen, birliğin çok uluslu ve farklı kültürlere sahip yapısı, a lt ulusal alanlarda (sub-nationa!) çok açık bir şekilde temsil edilir.

Farklı bir ulus (supranational) ideolojisi­ ne sahip olan Birliğin bütünü, millet seviyesi­ ne sadece bazı n o k ta lard a ulaşabilm iştir. M ahallî unsurlar, Sovyet kimliğine a it sem­ bollere kendilerini ya uydurm uşlar veya on­ la rla b ir paralellik kurm uşlardır, Böylece yaygınlaştırılm ış Sovyet sembol ve ritüelleri, özellikle politik ve ideolojik alanlar ile çalış­ m a ahlâkı ve toplum ahlâkı ile ilgilidir. Bun­ lar, Sovyet kurum lanm n bütün vatandaşları­ nı entegre etmek için araştırdığı vasıtalardır. Buna karşın, hayat akışı içindeki ritüeller, ai­ le ve toplum un a lt ulusal a la n la n n ı ifade eden unsurlardır,

Etnicity ve etnik kü ltü r fonksiyonu oto* nom olarak, m ahalli şartları sınırlayan farklı ulusal (supra-national) unsurları zorlar. Kül­ tü r ve halk kültürü, farklı ulusal (supra-nati- onal) ve a lt ulusal (sub-nâtional) alanların birbirlerini etkilediği ve çarpıştığı sahalardır. Öyle ki, yeni bayram lar ve ritüeller, gelenek­ sel biçime göre şekillenirler. Pakhta Bayramı (Pam uk H asadı Bayramı) veya Nevruz (Ba­ h ar Bayramı) gibi bazı ritüeller, değiştirilmiş biçimlerle ortak resmî alan a girmektedirler.

M ahallî geleneklere bağlı olan ve ifa edi­ len ritüeilerdeki farklılıklar, herhangi bir kimsenin Birlik'te çeşitlilik olarak adlandırdı­

* Cultural Chang* and Conttnuity in Central Atia (Has. Şi­ rin Akta ar, Londra 1991,377 m) adh kitabın at.160-170. •ayfalannda yar alan va Ewa A. ChyiinaU tarafindan ya- ulnuf olan “Kltueliaro of Family Lift in Soviet Central Asla: The Su miat (Circumciaion)" adlı makaleden çevril­ miştir.

ğı Sovyet gerçeğini yansıtır. Bu durum , farklı ulusal alanda, etniğin, tinguistiğin veya dinin birbiri ile yakın m ünasebetinden kaynakla­ nan özel niteliğinin Sovyet sistemiyle entegre olmamasından dolayıdır, ö rneğin Bir Mayıs Tatili veya Ekim Devrimi ile ilgili olan ortak Sovyet ritüelleri Sovyetler Birliğfnin her ye­ rinde aynı dönemde yapılır. Aşağıda belirti­ len kutlam alardaki (resmî geçit, gösteri vs.) millî ve m ahallî unsurlar, özellikle millî spor ve oyunlarda ağır basar.

Orta Asya Cumhuriyetleri ve halkları İçin millî m utabakat; etnicity, ortak kültürel özel­ likler ve İslam dini üzerine kuru lm u ştu r. 1930 sonlarından itibaren, Bağımsız Cumhu­ riyetler kurulduğu zaman, millî inkişaf, cum­ huriyetlere ait şuurlu hareketler etraftnda ce­ reyan etti. Günümüzde etnisiti, özellikle geç­ mişle ilişkide, O rta Asya kültürel kimliğinde önemli rol oynamaktadır. O rta Asya Toplum- la n n ın -Göçebe ve yerleşik h alk lar olarak- tarih î organizesi, sosyal ilişkilerin birçok te ­ zahüründe hâlâ kendini gösterir. Uygulamak­ ta olan bugünkü etnik bölümlemeler için Ta- cikler ile geride kalan diğer O rta Asya halkla­ rı tezat teşkil edebilir. Hayvancılığı ve tarım ı kapsayah bu bölümlemeler, etkisini kültürel seviyede sürdürür. Bu bölümleme, asaletin önemli bir rol oynadığı -örneğin tesis edilen aile ilişkileri (Kazaklar ve Kırgızlar arasında­ ki evlilik)- aile hayatının m uhafazakarlığını gösteren sembolik bir değer taşır.

Genelde O rta Asya toplıım lannda aile ri- tüalizmi özel bir öneme sahiptir. Bütün Müs- lüm anlar ve İslâm î kültüre göre şekillenmiş olan O rta Asya toplumlar* içinde aile, belli başlı sosyal bir birimdir. Gerçekten hiç kimse aile dışında v ar olamaz.

(2)

Aile, aslî Üretim amacıyla birlikte sosyal ve cin Bel fonksiyon bakımından kadın ve er­ kek için bir çevre yaratır. O rta Asya’da aile soyunun devamı çok önemlidir. Şöyle ki, bü­ tün çocuklar, özellikle erkek çocuklar, sevinç­ le karşılanır. Çocuklar Allah'ın bir bağışıdır. Çok çocuk ailenin geleceğinin, refahının bir tem inatıdır. Bu sebeple, toplum ilişkilerinde çocukları kuşatm akla beraber, çocukluk ve gençlik ritüelleri ile çocuklar için toplum için­ de özel bir durum sağlanması amaçlanır.

Bu hususta çocuklar, toplumun yardım ı­ na ve korumasına güvenebilir. Aynı zamanda onlar kendi kendilerine toplum sal kara rla ra tabi olmayı ve toplum un ilgisine bir karşılık olarak saygılı olmayı öğrenir. Bu yüzden, bü­ tü n aile ritüelleri sadece aile ile ilgili değil, aynı zam anda toplum un bütünüyle de ilgili­ dir. Bu belki de Sovyet ritüellerinin hayata geçmesinde, geleneksel olanla yer değiştirme­ sinin çok yavaş şekilde gerçekleşmesinden dolayıdır. Sovyet döneminde, ekonomik ve kültürel değerlerdeki değişmeler, aile ritüel­ leri üzerinde çok büyük etkilere sahip olma­ m ıştır. H atta çoğu kez çağdaşlaşma, geleneği çok geçerli hale getirmektedir. Çok yakın za­ m anlarda oluşturulm uş bir çok Sovyet ritüeli, onların yasal gücünden ve kutlam alar için y aratılan ek fırsatlardan dolayı özel alanlaja da girdi. Umumiyetle biz, doğum kayıtlan, ad verme, evlilik ve ölüm gibi Sovyet kutlam ala­ rının ve geleneksel kutlam aların iç içe oldu­ ğunu gördük. Bununla beraber bunlar arasın­ da Sovyet ortak ritüellerine paralel olmayan­ ları da vardır. Onlardan biri sünnet (khatna, ugiljtir. Diğer İslâm î ritüeller uygulansalar da uygulanm asalar da bu ritüel, O rta Asya erkek nüfusunun yaklaşık %100'ü tarafından uygulanır. Nüfusun bazı kesimleri için ayin­ lerin dinî Wahiyeti belirsizken, bugün ifa edi­ len sünnet kutlam aları güçlü bir sosyal yaptı­ rım a sahiptir. Bununta beraber, özellikle top­ lum ilişkilerine gelince, ortak k ü ltür m irası­ nın bir sembolü olarak İslam; hem dinî bir unsur hem de sosyal bir gelenek olarak belir­ tilir.

Sünnet, O rta Asya'nın farklı bölgelerinde, farklı şekillerde kutlanır ve Sovyet L iteratü­

rü, onun m uhtelif m ahallî varyantlarını kay­ detm ektedir (balcdipnotlâr). Bu araştırm alar genellikle etnografik tanım lam alar üzerine yoğunlaşmaktadır.

A raştırılm ış olan bir çok geleneksel v ar­ yant hâlâ köylerde sergilenmektedir. Dinî tö­ renler, genel anlam da çok ilginç bazı özellik­ leri y a n sıtm a ların a rağm en, şehirlerdeki farklı sosyal gruplar tarafın d an uygulanan sünnet, hali hazırda ne Sovyet etnografları­ nın ne de Batılı bilim adam larının dikkatini çekmemiştir.

Bu bölüm, yazarın Özbekistan'daki ara ş­ tırm aları sırasında toplanm ış olan ve onun 1985'te Taşkent civarındaki şahsî gözlemleri­ ni içeren malzemeler üzerine kurulm uştur.

SÜNNET VE KUTSAL KUR'AN

K utsal K ur'an'da İslâm î ritü eller içinde sünnetten bahsedilmez. Tarihî olarak sünnet, İslam öncesi dönemde Sami bölgesinde gelişti ve Arap fatihler ile yakın m ünasebetten dola­ yı yönetim altındaki (tâki) halklar, sü n n et üzerinde kendi insiyatiflerini kullandı ve onu kendi k ültür şartlarına uydurdular. Kutlam a­ lardaki çeşitlilik, farklı Müslüman gruplarda­ ki erkek çocuklarına alışılmış olan sünnet ya­ şı, İslam ritüelleri dahilindeki 4bn açıklam a­ lara göredir. İslâm î kanunların, Ş eriat hü- .kümlerinin sünneti teyidi çoğu kez, m ahallî geleneklere ve âdetlere göredir, örneğin A ra­ bistan'daki erkek çocuklar, doğum larından itibaren S gün ila 3 yaşm a kadar olan zaman dilimi içinde sünnet edilir, K ürtler 3 ila 7 yaş arasında sünnet yapar, Afganlar 7 yaş civa­ rında, tra n h la r 1*6 yaşlarında. K ur'an erkek veya kız çocuklarının (Afrika'nın bazı bölüm­ lerinde olduğu gibi) sünnet vecibesi hakkında hiçbir şey beyan etmez, fakat M üslüm anların ekserisi için büyük bir değer tanıyan sünnet, bir zorunluluk olarak adledilir. İslam iyet'in yayılmasıyla birlikte, sünnet, Müslüman top­ luma üyeliğin bir sembolü oldu. Bı sıfatla sünnet, Kazaklar gibi İslamiyet! yüzeysel ola­ rak kabul etmiş olan gruplar tarafından bile uygulanmaktadır.

Şeriata göre erkek çocuğun ergenliğe u la­ şıp da kendi k ara rla rın ı kendi verebileceği zam ana kadar sünnet ettirm e görevi, erkek

(3)

çocukların ailesine, özellikle babaya (veya bü­ yükbabaya), yakm akrabalara ve topluma ve­ rilmiştir. O rta Asya'da son dutum sadece top­ lum un dışında yetiştirilmiş olan erkek çocuk­ lar için geçerlidir, örneğin yetimhanede yaşa­ yan yetim ler veya kim sesizler yurduna yer­ leştirilen çocuklar gibi.;. Bu kurum lar, devlet ve dinî konularda ikmal edilmiş olan resmî idareler tarafından yönetilir. Eğer erkek ço­ cuk toplum içinde yetiştirilm ekte ise, onun için sünnet düzenleyen kişi (çoğunlukla onun kendi oğluyla birlikte) hem o çocuk hem de toplum tarafından büyük bir saygıyla karşıla­ nır. M üslüm anlar için sünnetin önemi, yük­ sek derecede ritüel bir karaktere sahip olma­ sındadır. Bu ritüel, erkek çocuğun salahiyeti­ ni ortaya çıkarm a işi olarak addedilir. Bazı Müslüman toplum larda (Endonezya, Tacikis­ ta n ) sünnetsiz erkek çocuklar, herhangi bir kimsenin sağlığı için tehlike olarak düşünü-' lür. N itekim herhangi biri sünnet olmayan bir erkek çocuk tarafından verilmiş olan suyu içmez. O rta Asyalı her aile erkek çocuklarını sünnet ettirm eyi bir görev bilir, fakat onun ritüel anlamı her toplulukta değişmektedir.

ORTA ASYA'DA SÜNNET

O rta Asya'da sünnet yaşı .genelde, 1 ila 13 yaş arasında değişebilir. Özbekler'de bu yaş 7 ila 9 arasındadır, bazı gruplar arasında sün­ net tek «ayih yaşlarda yapılır. Eğer erkek ço­ cuk, herhangi bir m akul Bebep olmaksızın sünnet edilmez ise ailesi toplum tarafindan kınanır.

Tacikler, genellikle çocuklarını, onlar okula başlam adan önce yani çocuk 7 yaşm a gelinceye k ad ar sünnet ettirirler. Burada il­ ginç olan nokta, sünnetin hayvanî işaretlerle birleştirm iş 12 yıllık bir zaman dilimi üzerine kurulm uş olan hayatın akışının bir geleneği olmasıdır. Bu geleneğe göre sünnet İlk devir­ ler içinde y ap ılm aktadır (Pisarchİk 19.49, ss.173-91).

O rta A syalılann çoğu tarım da çalıştığı için sünnet ve diğer kutlam alar, işlerin azal­ dığı zam an olan sonbahara veya kışa kadar ertelenir. Ailelerin çoğunun köylerde oturan­ larla ilişkileri olduğu için şehirlerde bile, ge­ nelde bu prensip uygulanır.

Kutlama hazırlıkları, ailenin düğün tertip ettiği ve yapacağı kararıyla birlikte başlar. Bu yüzden k u tlam alar birbiriyle çakışm az. Köyün en büyüğü aksakal-veya m ahallenin lideri (kasaba havalisi) planlanan bu k u tla­ m alar için sorumludur.

K ararlaştırılan tarihte, yakın akrabalar, kom şular ve genellikle ev sahibinin arkadaş­ larının akrabaları arasında farklı görevler üstlenilir -Dzhura. Dzhura üyelik temelde ya aynı yaşlarda veya yakm sosyal ilişkilerde ve­ ya aynı toplum daki farklı yaşlardaki erkek­ lerle ilgilidir. Bir kimse aşçı olarak seçilir; pi­ lav ve bazı diğer yem ekler erkeklerin işidir. Bir diğeri çayın tedariki ile yüküm lüdür. Bir diğeri de diğer bir ihtiyacı karşılam akla gö­ revlidir. Şehirlerde düğünlerin bu kısmı nis­ peten sadedir. Yiyecekler, doğrudan doğruya bakkal veya pazardan eve taşm ır ve onların alınmasıyla ilgili ritüeller tam am ıyla yapılsa bile, bunlar sembolik bir değer taşım aktadır. Bazen dağıtımı sağlayan sürücüye eğer yükü boşaltmaya yardım etmiş ise, biraz p ara veya belki küçük b ir hediye verilir. O rta Aayalıla- n n geniş sosyal yapısı içinde, bir aile bireyi, yiyecek satan mağazadan kaliteli, iyi ürünleri sağlam ada yardımcı olan ibrini daim a bilir. Çoğunlukla çevre; ev sahibi dzhuranın üyesi­ dir (Bir kimse, dzhuranın sosyal ve halk faali­ yetinin farklı alanları üzerinde etkisini, onun yerleştirilm elerini ve de üyelerin işini seçme hakkının ne kadarına onun shaip olduğunu merak edebilir).

Komşu kadınlar ve ailedeki k adınlar di­ ğer yem eklerin hazırlanm asında görev alır, bazen onlar ekmek pişirir. B ir çok insan ek­ meğin geleneksel toprak bir fırında pişirildiği iyi bir fırından satın alır, Cum a günü gelen ilk misafirlerle birlikte k utlam alar hafta sonu yapılır.1 Diğer akrabalar ve toplum un üyeleri kotaşunun evinde geçici olarak m isafir edilir­ ken, yakm aile üyeleri, ev sahibinin yakınla­ rının evinde (büyükbaba, babanın erkek kar­ deşinin ailesi ys.) tarafından ağırlanır. Kırsal alanda bu problem kolay çözülmektedir. Çün­ kü her köy bir misafirhaneye sahiptir ve eko­ nomik durum u iyi olan insanlprm evlerinde, çoğunlukla a y n bir misafir odası bulunur. Bu

(4)

evlerde misafirler, üç gün boyunca tamâmıyla ev sahipleri tarafindan ağırlanır.

Cum artesi günü öğleden sonra herşey ha­ zırdır. K adınlar genç çocuklarla beraber ilk kutlam alar için toplanır. Sünnet kutlam aları olan erkek çocuk veya çocuklar, yaklaşan kut­ lam alar için zam anında iyileşmesi hesaplanıp bir veya birkaç gün öncesinden sünnet edilir. Sadece 10-11 yaşlanndaki çocuklar anneleri­ nin yanında, bu yaşın üstündekiler babalan­ ın yanında bulunur. Ve onlar ertesi güne ka­ dar beklemek zorundadırlar. Pazar sabahının ilk saatlerinden itibaren, erkekler için avluda m asalar hazırlanır. Aşçı m utfağın dışında, avluda pilav hazırlam aya başlar. Umuma ait) iç avluya kadar olan geniş bir alanda oturan­ la r (ailelerden 20 rub civannda), büyük k u t­ lam a için gerekli teçhizatı satın alacak mik­ tardaki parayı aralarında toplarlar. İç avluda güneşe, yağm ura veya k ara karşı korunm ak için bir çatı inşa edilmeli, mutfak araç ve ge­ reçleri ve depo sağlanmalıdır; çay kasesi, çay­ danlık, çorba kaseleri, tabaklar, pilav için bü­ yük kaplar, kaşıklar, pilav için büyük kazan­ lar, Avrupa tipi m asalar ve sandalyeler veya mahallî üslupta sedirler ve alçak bacaklı m a­ salar gibi. Bodrumlarda saklanm ası kolay ol­ duğu için, büyük çoğunluk Avrupa m asaları ve sandalyeleri tercih eder.

Benim şahsen ta n ık olduğum ve şahsî gözlemlerde bulunduğum bir törende, gelene­ ğe göre bir adam, iç avlunun dışına geçti. Ka­ dınlar için ev sahibinin kızkardeşinin ap art­ m anında birkaç oda ayrıldı. Cinslerin ayrıl­ ması çok katıydı ve yemek servisinde öncelik erkeklerde idi. B ir yabancı olarak ben hem kadınlar hem de erkekİpruplar arasında dola­ şabildim. Ben kadınlar tarafından samimiyet­ le karşılanırken, erkekler bana daha soğuk davrandılar ve benim yanımda birbirleri ile konuşmadılar.

M isafirler geldi ve sunulan yemekten bir porsiyon yemeğe başladılar. İç avluda erkek­ ler yaşlarına göre yerleştirildi ve yemek ge­ linceye k a d a r oturdular. Çay servisi yapılma­ dan önce de avluya alındılar. Ev sahibi iç av­ luda ve ailenin iyi Bub mobilyalarıyla döşen­ miş en iyi odasında dolaştı. Orada ben ev

aa-hibinin arkadaşlarıyla birlikte şeref misafiri olarak bulundum. Ev sahibesi ise diğer kadın misafirlere baktı.

Bu blokta tipik aile ocağı gelişti. Beş k a r­ deşin tüm ü aileleriyle birlikte orada yaşıyor­ du. Ebeveyn Ölmüş olmasına rağmen, bu alı­ şılmamış bir durum değildi. B irbirlerini des­ tekleyebilecekleri ve birbirlerine yardım ede­ bilecekleri düşüncesiyle ebeveynler, bütün ço­ cuklarının birbirleriyle yakın ilişki içinde ya­ şam asını tercih ederler. H er ne k adar en kü­ çük erkek çocuğun ve onun ailesinin baba evinde kalm ası beklense de, bu sürdürülen gelenek için problem lere sebep olabilir. Bu çok hızlı şekilde gelişen şehirlerin m oderni­ zasyonundan ve genç insanların kendilerine ait apartm anlara Bahip olmak istemelerinden kaynaklanır.

Ailenin oturm a odası, özel m isafirler için düzenlenir* Ev sahibi ve kansı, onun erkek ve kız kardeşleri de eğitim gördüğü için zerafete ilişkin Avrupa nosyonu, eşyada, yeşil bitki vs. üzerinde görülür. Hediyeler vererek (diğer misafirlerin hediyeleri kabul edilirken, benim hediye olarak verdiğim para kabul edilmedi) çocukları sünnet edilmiş olan aileye bir firsa- tın ı bulup saygılarım ı su nduktan ve onları tebrik ettikten sonra, alkollü içecekler brandy ve votka ile beraber yiyeceklerin servisi yapıl­ dı. Son yiyecek pilav, sadece çayla sulandırıl­ mış olarak ve sadece gerekli ise. Düğünde pi­ lav yağlı şekilde hazırlanır. Bu benim için bir deneyimdi, çünkü burada ev sahibi elini yıka­ yarak m isafirlere işaret verinceye k ad ar sof­ radan kimse ayrılamaz. Ritüel haline gelmiş kutlam alara m ukavem et edilmekle birlikte, çok modern aileler de bile bu ritüel tam m a­ nasıyla görülür. Evsahibi çiftin hiç biri yemek esnasında bizimle birlikte değildi. Ev sahibesi yemekle birlikte geldi ve diğer odadaki kadın­ lara katılm ak için tek rar kayboldu. Ev Sahibi sembolik olarak bir votka şişesini kırm ak için geldi ve içeri girdi. "Niçin içiyorsun?" diye so­ rulduğunda o bunun, benim tem sil ettiğim Avrupa geleneğine saygı göstermek olduğunu söyledi. Ne ev sahibesi ne de diğer kadınlar alkol almadı, içki içmedi. Son çay kasesinden sonra biz oradan ayrılmak için hareket ettik,

(5)

ev sahibinin görevi, misafirleri memnun edici şekijde tam am landı. Son günün öyle sonra­ sında parti yavaş yavaş son buldu. Akşamle­ yin yakm arkadaşlar ve ev sahibi ve dzhura- nın üyeleri hanım larıyla birlikte görülmeye başladı ve modern müzik ve dansların yapıl­ dığı yeni bir parti verildi.

BAYRAM VE SOSYAL G0REV ARASIN­ DA

1917 ve ondan bir müddet sonra, hayat ri- tüelleri -doğum evlilik ve ölüm- dinî ideoloji ile bağlantılıydı. Din, karm aşık ritüellerin ay­ rılmaz bir parçası idi. Bugün dinin önemi, bü­ yük ölçüde zayıflan, fakat onlar yani ritüel­ ler, sosyal gelenek olarak hâlâ çok büyük bir güçtür. O rta Asya topluîuklannm sosyal de­ ğişim ve modernizasyondan dolayı m aruz kal­ dığı değişiklikler, aile ritüel hayatını etkile­ mektedir. Bazı ritüeller çok sadeleştirildi, ba- zılan yok oldu, bazılan sadece sembolik değer taşır. Bugün sünnet böyle bir ritüeldir. O h a ­ kiki bir dinî bayram ifadesi olarak müslü- m anlığı çağrıştırır. A rtık sosyal grupların hepsinde görülmüyor. Dini olmayan aileler bile sünneti bir görev olarak görmektedir. Şe­ hirlerde eğitilmiş genç nüfusun çok azı sün­ neti m üalüm anlarla olan yakın ilişkilerini gösterm ek için yerine getirilm esi gereken, tam m anasıyla dinî bir hareket olarak görür. Geniş bir kitlede sünnet, sosyal bir etnik ge­ lenektir ve aileye ve topluma gösterilen saygı­ nın bir sembolüdür. Ebeyeyn tarafından veri­ len p arti de özellikle cemiyetin bir faaliyeti olduğu için sembolik bir değere sahiptir. Kut­ lam a için hazırlıklar, köy ve kasaba üyeleri arasında taksim edilir. Bütün harcam alar ev sahibi tarafindan karşılanm asına rağmen, tö­ rene davet edilen misafirleri doyurma ve ba- nndırm a için gerekli ekonomik yük toplumsal bir görevdir. Bu konuda resmî olarak yapılan eleştiri, sünnet düğününe (ve diğer düğünler­ de de) bu kadar fazla harcam a yapılmasıdır.

Bununla beraber bu harcam alar, iştirak­ çiler tarafından yapılan yatdım lar; özellikle para veya diğer hediyeler şeklinde yapılan çe­ şitli katkılarla sağlanır. Sembolik olarak da D ostarkhaı^ şeklinde (kural olarak ekmek ve meyve)dir. Bunlar m isafirler tarafından teklif

ediljr ve ev sahibi tarafından düğünün sonun­ da iade edilir. Aynca bu çeşit düzenlemeler, hiç bir toplumda sık olarak görülmez. Bu yüz­ den verenler ve alanlar eşit orandadır. Ü re­ tim ve diğer unsurlar (misafir için hediyeler) yetersiz olduğu takdirde yakın akrabalardan veya dzhuradan bile talep edilir. Buna toy ko­ misyonu (kengaBh komisyonu) k a ra r verir. (Snesarev 1971, s.258).

Bazen büyük düğünlerde eğlenceler te rtip ’ edilir. Bunların en yaygın olanı Pehlivan gü­ reşidir. D aha geleneksel veya resm î bir p arti bittiğinde, yeni semtlerdeki şehir sakinleri ne ortak bir gösteriye ne de ^ rtak bir organize ile gerçekleştirilen modern dans ve müziğe sahip değilken bu tü r eğlenceler, kolhozlarda sıklık­ la görülür.

Sünnetin sosyal mahiyeti o k ad a r güçlü- dür ki, sünnet yapmayan yani düğün yapm a­ yan aileler kınanır ve m ahallî topluluğun sos­ yal yaptırım ından m ahrum bırakılır. Böyle bir durum sadece kom şuluk, a rk a d aşlık , dzhura ve akrabalık ilişkilerinde değil, aynı zam anda sünnet olmayan erkek çocuk veya çocuklar için de zordur. Onlar yaşam lanm n geri kalan kısm ında dışlanabilirler ve aileler sünnet edilmemiş kişilere kızlarını verm ek­ ten çekindikleri için eş bulmakta zorlanabilir­ ler (Khamidzhanova 1981, s. 105). Bu durum o kimsenin ne eşine ne de eşinin ailesine k a r­ şı saygı duymayacağı anlam ına gelir. Bu aynı zamanda o kişinin babasının da kendi ailesi­ ne ve geleneğe saygı duymadığı anlam ını ifa­ de eder. D üğünü şahsileştirm ek, toplum un hareketini kısıtlam ak yönündeki teşebbüsler boykot peklinde k ın a n ır -bir uily (Snesarev 1960, s. 135). Bu tü r yenilikçiler yardım dan ve diğer düğünlerden ve de toplum un diğer faa­ liyetlerinden men edilme tehlikesini göze alır. Özbekistan'daki son araştırm alar veçhile, çok genç Özbek gruplan (18 ila 19 yaşlar) kaçınıl­ maz olarak sünnet yapm aktan yanadır. (Soc- yalnokutumyj... 1986, 8,274). Bü sünnetin sa­ dece dinsel anlam ından dolayı değilt aynı za­ m anda, sünnetin yapılm am ası halinde mey­ dana gelen olumsuz tavırlardan ve onun sos­ yal sebeplerinden dolayıdır.

Bu toplum sal geleneğin gücü, Estonyalı

(6)

b ir m ühendisin kızı ile evlenm iş olan ve m ahallî ve geleneksel yapıya uygun bir parti veren Kolhoz'un Alman yöneticisi örneği ile izah edilebilir. O ne Orjta Asya'nın yerlisi ne de m üslüm an olm am asına rağmen, çalıştığı topluma saygı duyuyor. O bana, eğer mahallî geleneklere göre davranm az ise, ailesine ve kendisine saygı duyulmasını bekleyemeyece- ğini veya çalışm alarını başarıyla yapam aya­ cağını söyledi.

Bu sistemde, sünnetin kendi içindeki ro­ lü’. ikinci dereceden önemliymiş gibi görülüp. Bununla beraber sünnet, düğünden sonra ya­ kın ak rab alar huzurunda yapılır. (Snesarev 1971, s.261; Khamidzhova 1981, s.101) veya benim şah it olduğum gibi düğünden önce, İkincisi şehirdeki durum u gösterir.

HAYATIN İÇİNDEKİ RtTÜELLERDEN SÜNNET: GELECEKTEKİ DURUMU

Ekim devrim i zaferinden Bonra, Sovyet otoriteleri, yeni ideoloji ile uyum içinde olan, dinle hiçbir şekilde bağlantısı olmayan yeni h ay at düzeni ve aile ritüelleri üzerinde belli n o k ta lard a çalıştı. K ilisenin ve devletin 1918’de ayrılması, sivil kutlam alara yasal ni­ telik kazandırdı. Dinin rolü özel bir karakter taşırken, devrimsel ritüeller, eski gelenekler, nezaket vs. ile ilgili birçok örnekte radikal idi. Bu, İslam ’ın kanunî gücü 1928'e k adar m uhafaza edebildiği zaman, özellikle sivil devrimsel ritüellerle paralellik kurulm uş olan H ristiyan dinin gerçeği idi. 1930 başlarında, Ş e ria t hüküm leri yürü rlü k ten kalkm asına rağm en, İslam k anunları ve sivil ritüeller usulen devam etti. Sovyet otoriteleri, Sovyet kültürü ile onları özdeş kılan evlilik, İsim ver­ me, cenaze gibi seromonileri bu geleneklere eklemek için birtakım yeni gelenekler ve ritü ­ eller oluşturm aya çalıştılar. İnsanların onlan kabul etm esi zor olmakla beraber bu zor gö­ rev, gerçekleştirilmeye çalışıldı ve gerçekleş­ tirildi. Etnograflar bu programa dahil edildi­ ler ve onlar, yeniden giren evvelki ritüellerin bazı unsurları ile halk geleneği üzerinde yo­ ğunlaşan ve elemine edilen dinî unsurların <da bu kutlam alar içine alınmasını teklif e tti­ ler.

Günümüz yaşantısına a it ritüeller, ekse­

riya dinî seromonilerle paralelleştirilm iş olan Sovyet unsurları ile geleneksel u n su rlan n bir karışım ıdır. Birçok durum da bunlar, aile ve toplumun dine ait Bosyal görevlerini şekillen­ dirir. Bu paralelliğe ve bütünleyiciliğe rağ­ men sünnet, özel bir durum dur. M üslüm an olan bir in ıa n için sünnet dinî ve kültürel bir phenomendir; onun Sovyetlerde karşılığı yok­ tur. Aynı zam anda, otoritelerin böyle gele­ neklere k a rşı p ro p ag an d aların a rağm en, onun güçlü sosyal yapısı, onu yok etm ek için onların oluşturdukları u n su rları fazlasıyla zorlar. Sünnet, şehitliğin bir fiziksel ifadesi olarak ve H ristiyan veya herhangi bir başka g ru p tan farklı olarak m üslüm an bir şahıs üzerinde baskı k u ra r. B u n a ila v eten o, m ahallî cemiyetlerin organik bağlarını kuv­ vetlendirir.

Bundan dolayı sünnetin terk edilmesi ve­ ya terk edilmesi sağlansa bile buna (sünnete) yönelik bu tü r teşebbüslerin, başarılı olma ih­ tim ali çok düşüktür. Bu tü r teşebbüsler, sa­ dece dinî kutlam alardaki insan ilişkilerinde değil, hem ortodoks hem yaygın İslam ’da de­ rin şekilde kökleşmiş olan insan ilişkilerinde de köklü değişmeleri gerektirir, bundan baş­ ka böyle gayretler, O rta Asya toplum lannm fiziksel ve kültürel bir planlam asına ihtiyaç gösterir. Şayet O rta Asya bu günkü gelişme­ ler doğrultusunda ilerleyecekse bu, şu u rlu ideolojik hareketlerden daha çok bir zam an problemiymiş gibi görülür.

KAYNAKLAR

Khataidshanova M A (1981), "Tui Khatna: obrezanie u tada* hikov Verkhnega Zeravıhana", in: Pisarcbik A.K. (ed) iıtoria i etnografta narodov Srednei Asii. Sbomlk 8ta- tai, Duıhanbe, pp.90-10fi.

Kerimov O M (1978) Shariat i ego cocnalnayaıuıhchnoıt Mo*kow,pp. 87-92

PUarchik A K (1949), Tabliey dvenadtaatiletnego ehivotnogo cikla ■ privodoniom »ootvatitVMyu»hchikh im godoy »ov- remennogo leitois chiglenya", in material Yu*hno-Turk- menakoi kompleklnoi ekspedidi, Aahkhabad, pp. 173-81. Snesarev O P (1080) "Materily o pervobytnoobechinnykh pe- reshitkakh v obirctudakh i obrliadakh utbekov Khoret- {08”, MKHE, t o I . 4 , p.136.

Snesarev G P (1971), "K voproiu o proiskhozhdenii prazd- neatva Sunnat-toi v ego sredneariatekom vanan te”, in Zaniatia i byt naradov Srednei AılkSredneaıiatıklj sbomik III, Leningrad, pp.256-72.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ülkemizde dini ve külturel nedenlerle yaygın olan bu operasyon için Kocaeli Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen karn- panyada sünnet edilen 251 çocuğun ilk

Anestezi ve lokal anesteziye bağlı komplikasyonlar: apne, aspirasyon pnömonisi, hipoksi, laringeal spazm, konvulsiyon, malign hipertermi, kardiyak arrest, prilocaine

Hayri, İslam Düşüncesinde Sünnet, Erul Bünyamin, Sahabenin Sünnet Anlayışı, Özafşar M.. Emin, Hadisi Yeniden Düşünmek, Görmez Mehmet, Metodoloji Sorunu, Carullah

Ömer, lbn Mes'ud ve Ali tarafından Sünnet tabiri, daha çok ıstılahi anlamda kullanılmışbr.. Gittikçe yaygınlaşan tabir, rivayetlerde de görüldüğü gibi, bazen

Sü ıınetın anla~ılması ve yon ımlıuıına s ıııda da lıir ınc:ıodoloji ıılarnk Usul-i Fıkh 'a ha~\'ltnılmu~ıur Öylc:ysc: sü nnet ve hadısııı anla~ılması

bazı tabiün alimleri sahabenin uygulamalarının ve davranışlarının sünnet olarak nitelendirilmesine bile karşı çıkmışlarefırB. Şu halde sahabenin uy- gulama ve

Namazdan sonra bir kere sağa ve iki kere (sağa ve sola) selam verilmesi rivayetleri gibi…bazen bir adam Resulüllah bir şeyi emrederken hazır bulunur. Sonra Resulüllah o adam

Bekir Kuzudişli, Hadis Tarihi (İstanbul: Kayıhan Yayınları, 2017)4. Özafşar, Mehmet