• Sonuç bulunamadı

Eski Türklerde Vakıf İmaretlerinde Toplu Beslenme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski Türklerde Vakıf İmaretlerinde Toplu Beslenme"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Beslenm a ve Diyet D ergisi-/ J. Nutr. and Dİet., 15 : 113 - 122, 1986.

E S K İ TÜRKLERDE '" I K I F İM ARETLERİNDE TOPLU BESLEN M E

Arş. Görv. Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU*

Bu yazıda Anadolu Selçuklular’ı ve Osmanlı İm ­ paratorluğu döneminde kurulan bazı Vakıf im aretle­ rinde çalışan personel, yemek vakitleri ve hazırlanan yem ekler hakkında bilgiler verilm iştir.

G İR İŞ

Günümüzde teknolojik gelişmeler, tarım toplum undan sanayi toplum una geçiş, insanların b ir çoğunun ev dışında ve başkaları ta­ rafından beslenm elerine yol açm ıştır. Bugün toplu beslenme genel- nellikle sanayi ve kam u kuruluşları, yatılı ve yarı yatılı okullar, has­ taneler, silahlı kuvvetler gibi yerlerde yapılm aktadır. Buradaki en büyük amaç, insanların yeterli ve dengeli beslenmesine, sosyal ve psikolojik doyum un sağlanmasına yardımcı olm aktır (1).

Türkler, O rta Asya’dan beri sosyal hayata önem vermişler, top­ lum u b irlik altında ve sağlam tem eller üzerinde tutm aya çalışmış­ la rd ır’ T ürkler'in ruhunda ve vicdanında bulunan yardım etme, esir­ geme sibi duygular islam iyetten sonra daha da gelişerek kutsal b ir şekil alm ıştır. Bu nedenlerden dolayı vakıf ku ru m lan gelişmiş, va­ kıflarda sözü geçen im aretler b ire r halk ve kam u m utfağı olm uştur. Türk m utfağı denilince, Türk tarihi ve bu tarihin oluştuğu coğ­ rafya ile, dünyanın sayılı m utfakları arasında lezzetli yemeklerin hazırlandığı, çeşit yönünden zengin olan Türk mutfağı akla gelmek­ ted ir Bugün m utfağım ızın dünyada bu yeri alm asının nedenleri çok eskilere dayanır. Çünkü Türkler insana, sanata, bilime, dinî inanç­ lara, sosyal yapı ve kültürel faktörlere önem verm işlerdir.

(2)

114 Sürücüofllu, M. S.

Toplu beslenm e «ev dışında ve çok sayıda kişinin b ir yemek­ hanede yemek yem esine denm ektedir» (1). Bugün bu şekilde tanı­ mı yapılan toplu beslenmeyi atalarım ız, asırlard an beri im aretlerde ücretsiz ve b ir karşılık beklem eden uygulam ışlardır.

I — VAKIF N EDİR

Selçuklular ve Anadolu Beylikleri zam anında daha çok darüş'- şifa (hastane), m edrese (üniversite), im are t (aşevi) ve h an lar yaptı­ rılm ıştır. Selçuklular dönem inde kam u hizm eti yapan vakıflar ol­ dukça gelişmiş, devrin üniversiteleri sayılan m edreselerde çeşitli dersler öğretildiği gibi tıp dersleri de verilm iştir. H arran Üniversi­ tesi X. yüzyılda O rtadoğu’da büyük b ir üne sahipken, A vrupa'da üniversite ancak X II. yüzyılda k urulabilm iştir. Yine bu dönem lerde Kayseri Gevher Nesibe Şifaiyesi (1205), Amasya Şifaiyesi. (1228) gibi vakıf eserlerde hastalara, düşkünlere bak ılm ıştır (2).

Islam da vakıf «faydası Allah’ın k ullarına ait olacak o'nun m ül­ kü sayılacak» şekilde b ir bina, arsayı, vb. kişisel m ülk olm aktan çı­ k arm ak tır. Böylece Allah'ın m ülkünü toplum un faydasına bağışla­ yan kim se «vakfeden», bu hale konan şeylere de «vakf» (vakıf) edil­ m iş sayılırdı. O halde vakfı «kişinin m alını kendi m ülkiyetinden çı­ karıp b ir h ayır işine bağlam ası» diye tanım layabiliriz (3). Vakıf ku­ rum u insanoğlunun esirgem e, k o ru m a ve yardım etm e duygularının ü rü n ü d ü r.

İsta n b u l’un alınm asından sonra XV. yüzyıl'da Fatih Medresesi yapılm ıştır. H alk sağlığına büyük önem veren padişah, vakfiyesin­ - de; h astalar, gelip geçen yolcular, yoksullar, çevre halkı için iki adet

büyük aşevi yaptırdığını b e lirtm ek ted ir (2). V akıf şartnam elerinde belirtilen esaslara göre yem ek pişirilip, hazırlanan b in alara «aşevi» veya «aşhane» denm ektedir.

Cum huriyet dönem inde bu im are tler kapatılm ıştır. Sonradan Kızılay ve V akıflar Genel M üdürlüğü İdareleri tarafın d an aşevleri yapılm ışsa da eskisi gibi b ir yardım y apılam am aktadır (4).

II — AŞEVLERİNDE ÇALIŞAN PERSONEL

Aşevlerinde çalışan personelin m aaş ve sosyal h a k la n , kişilerin günde alacakları p ara m iktarı, yiyecek istihkakları, yapacakları iş­ ler, uyulm sı gereken k u ra lla r ve alınacak personelin nitelikleri açık

(3)

VAKIF İM ARETLERİND E BESLENME

115 ve kesin olarak vakıf şam am elerinde belirtilm iştir. XV. yüzyılda yaşayan Ishak Paşa’nın b ir aşevine personel almımı ile ilgili ola­ rak (5) :

— im arete gelip gidenlere şeyhlik hizmetini yapacak b ir şeyh, — her tü rlü ekmek yapmasını bilen iki ekmekçi,

— her tü rlü yemek yapmasını bilen iki aşçı, — kapıları açıp kapatacak ve bekleyecek bir kişi,

— im aret için hazırlanm ış yemekleri, gıdayı, buğdayı vs. m u­ hafaza edecek b ir kiledar,

— gelir gideri tutacak b ir kâtip, gelir gidere bakacak emniyet­ li b ir vekilharç,

— buğday döven ve kaseleri yıkayan b ir hizmetçi,

— vakıf gelirlerini tahsil edecek üç kişi ve diğer çalışan per­ sonel toplam ı ile birlikte 32 kişi alınm ıştır.

Görüldüğü gibi aşevlerinde çalışan personelin nitelikleri açık­

ça belirtilm iştir. Genellikle im aret m üdürü veya vakıf başkanı

«şeyh», «dede» gibi isimlerle anılır, yemek işlerine bakan kişilere de im aret nazırı denirdi. Bu kişiler yemeğin hazırlanması, pişiril­ m esi gibi h er aşam ada yemekleri kontrol eder, kurallara uymayan personeli im aret m üdürüne haber vererek yapılan hataların tek rar­ lanm am asını tem in ederdi (4).

Fatih Sultan M ehmet’in im aret kadrosunda ise; 1 kâtip, 1 ve­ kilharç, 2 kıdemli şeyh, 2 kapıcı, 6 aşçı, 6 ekmekçi, 1 et hamalı, 2 buğday ayıklayıcısı, 2 çanak yıkayıcısı,, 2 aşevi ahırında hademe,

1 am barcı ile toplam 35 kişi çalışm aktaydı (6).

B ir vakfiyede; işlerine gelmeyenlerin isminin altına nokta ko­ narak, gelmediği günün ücreti ve yemeği verilmezdi. Yine bu kişi­ lere yerlerine vekil tayin etmiş olsalar bile terkettiği günün yemeği ve ücreti verilmezdi (7).

Yine b ir başka vakfiyede personel tayin olduğu işte çalıştıkça kişi azledilemez, eğer kural dışı hareket ediyorsa o vakit vakıf he­ yeti önce 2 - 3 kez nasihat ve ih tar eder, bu kişi yine aynı harekette ısra r ediyorsa vakıf o kişiyi azlederdi (5).

Şartnam elerde çalışm a şartlarının belirtilm esinden başka per­ sonelin yem ekleri açıklanm ıştır. Bunların dışında bazı vakfiyelerde

(4)

116 Sürücüoğlu, M. S. bunlardan ayrı olarak personele günlük veya aylık verilecek öde­ nekler de belirtilm ektedir.

I. A bdülm ecit’in, 1845 yılında annesi için yaptırdığı hastanenin açılışından iki ay önce vakfiyesi hazırlanm ış yönetm elikler, h asta­ ne doktorları, kadrosu, m aaşları, verilecek yem ekleri ve m iktarları belirtilm iştir. Bu personele yönetm elik gereği aylık verilecek öde­ nekler şu n lard ır (2) :

— 22.5 okka (yaklaşık 30 kg) ekm ek,

— 1 okka 170 dirhem (yak. 1756 g) sade yağ, — 6 okka (yak. 7680 g) et,

— 30 dirhem (yak. 85 g) zeytin,

— 8 okka 10 dirhem (yak. 10 kg) pirinç, — 240 dirhem (yak. 670 g) nohut.

B ir başka vakfiyede ise yöneticilere 10, kâtip ve okul hocala­ rın a 4 ve diğer personelle b irlik te 62kişiye 120, aşevlerine gelip gi­ denlere, yolculara 80 adet ekm ek verilm esi şa rt k o şulm uştur (8). I II — AŞEVLERİNDE YEMEK, YİYECEKLER ve

MUTFAK ÖZELLİKLERİ

M üslüm anlarda fakiri görüp gözetm ek ve yedirip içirm ek yar­ dım severlik duygusudur. Bu sebeplerle b ir çok im arethane mey­ d a n a getirilerek fak ir ve düşkünlere bakılm ıştır. İm aretler, h asta­ neler, tekkeler yoksullara ve m edrese öğrencilerine ücretsiz yemek veren halk m u tfak larıd ır.

Bu ku ru lu şların m u tfak p la n la n ve düzenleri görecekleri işlere göre saptanırdı, içinde yemek pişirecekleri büyük ocakları yiyecek ve erzak koym ak için büyük kilerleri, aşçıların ve m utfak ları idare edenlerin o tu ra c a k la n odaları, yemek yiyecekler için yem ekhaneleri vardı (9).

Isa Bin Ish ak Bey’in (XV. yüzyıl) vakfiye şartnam esinde «fakir, yoksul, gazi ve yolculardan ib aret olan fukaraya yem ek verilm esi­ ni» istem ektedir (10).

Yine b ir b aşk a vakfiyede; «fakirler, öğrenciler, garipler, aciz ve h a sta kişiler için aşevi y a p tırılarak hergün 120 kap yemek dağı­ tılm ası» ş a rt k o şu lm u ştu r (11).

(5)

V A K IF İM A R ET LER İN D E BESLENME 117

dir. Y em ekten başka yoksul ailelere m aaş veren vakıf im aretleri de vardı. Öncelikle fakir, yetim, yoksul kim sesizler, yolcular, öğrenci­ ler, h astalar, gaziler gibi kişilere ücretsiz olarak vakıf şartnam ele­ rinde geçen esaslara göre besin istihkakları verilm ekteydi. Böylece b ir yolcunun im p arato rlu k içinde ülkeyi b ir b aştan b ir başa ker­ vansaray ve han lard a kalarak, aşevlerinde yemek yiyerek, yiyecek ve y atm a parası verm eden yaşam ası m üm kündü.

IV — A ŞEV LER İN D E Y EM EK VAKİTLERİ

İm aretlerd e birisi kuşluk, diğeri akşam vaktinde olm ak üzere iki vakitte yemek pişm ekteydi. Kuşluk yemeği sabah ve öğle vakit­ leri arası, akşam yemeği ise ikindi nam azından sonra akşam a \a k in b ir zam andır. Bu öğünlerin vakfiye esasları içinde tevziiname deni­ len tüzükleri aşevlerinin çalışm a şartların ı ortaya koyardı.

Ayrıca Regaip, B erat, K adir geceleri, bayram günleri, cuma geceleri için özel yem ekler pişirilm ekteydi. Yine bu özel günler için zam anım ızda ram azanlarda, kandil günleri ve aşure ayında yaygın b ir şekilde yörelere has yem ekler yapılm aktadır.

B ir vakfiye'şartnam esinde ;«Regaip, B erat ve K adir gecelerin­ de, b ay ram lar gibi kutsal günlerde fakir m üslüm anlar için pişirile­ cek yem ek ve bal helvasının fakir ve kimsesizlere taksim edilmesi istenm ektedir» (12).

Yine b ir vakfiye şartnam esinde; öğünlerle ilgili olarak im arete gelen m isafirler ile çevre halkı için günde iki defa yeterli m ik tard a b ir öğün kuşluk zam anında, diğeri m isafir ve herkesin toplandığı b ir vakit olan ikindi nam azından sonra akşam a yakm b ir zam anda pişirilm esi şart koşulm uştur (13).

V — A ŞEV LER İN D E ÇIKAN Y EM EK Ç EŞİTL ER İ ve BUNLARLA İLG İLİ ESASLAR

Selçuklular, Anadolu Beylikleri döneminde aşevleri giderek ço­ ğalm ış, O sm anlılar zam anında ülkenin sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyinin yükselmesiyle birlikte daha da gelişmiş ve zenginleşmiştir.

V akıflar Genel M üdürlüğü Arşivinde bulunan ve XVIII. yüzyıla a it 330 vakfiye incelenmiş, b u kuruluşların yıllık gelirinin söz ko­ nusu yüzyılda hem en hem en devlet gelirinin y an sın a eşit olduğu gösterilm iştir. Bu hesaplam ada vakıf clarak kurulan b inalara h a r­

(6)

118 SGrUcüofllu, M. S.

canan p a ra la r gözönüne alınm am ıştır. Yine bu yüzyılda Anadolu ve R um eli’de 6000 yeni vakfın kurulm uş olduğu tahm in edilm ekte­ d ir (14).

Vakıf sosyal duygu ve am açlarla m eydana getirilm iş hukuki ve sosyal b ir k u ru lu ştu r. H er vakıf, vakfiyesinde yazılı esaslara gö­ re yönetilir. İm a ret açm ak ve bunları işletm ek vakıf şartların a göre vakfın en önem li sosyal hizm etlerindendir. Osm anlı İm p arato rlu ğ u ­ nun yükselm esine paralel olarak ilerleyen vakıflar, im paratorluğun gerilemesiyle zayıflam ıştır (15). V akıfları varlıklı kişiler y a p tırır ve bu tesislerin büyüklüğüne göre gelirler b ıra k ırlard ı. Böyle hayır ve sosyal yardım ı y ap tıra n la rın b aşında padişah, vezirler, paşalar, beyler, zengin kişi ve aileler gelirdi.

Toplu beslenm e T ü rk le r’de ilk çağlardan beri sürüp gelm ekte­

dir. O rta Asya'da T ürk K ağanları h aftanın belli günlerinde veya

kutsal günlerde yemekli ziyafet v erirler ve m üzik eşliğinde toplu olarak yem ek yerlerdi.

- H alkı doyurup giydirm ek T ürk K ağanlarının hem görevi, hem

de b ir T ürk geleneğiydi. Bu konuda, K utadgu Bilig’de Yusuf Has Hacip, b u tö re ile ilgili olarak; «Yiyecek, içecek ver, eli dard a ise ihtiyacını karşıla, fakire iyilik et, b ir kağan kuldan fak ir adını kal­ dırm azsa nasıl h ü k ü m d a r olur» dem ektedir (16).

Bu in an çlar ve gelenekler T ürklerde vakıf yoluyla yardım etm e duygusunu geliştirm iştir. X V III. yüzyılda İstan b u l'd a k i aşevlerinde günde yaklaşık 30.000 kişi yem ek yiyordu (14, 17). Yine İznik’te I. M urat im areti günde 2000 kişi için yem ek çıkartm aktaydı. Süley- m aniye im aretinin 1586 yılı bütçesi bugünkü parayla 238 milyon TL idi. Bu paraya göre en çok h arcan an yiyecekler un, et, pirinç, buğday, bal, tereyağı idi (17).

K astam onu'da Ç andarlıoğlu İsm ail Bey im aretinde ekm ek kır­ mızı buğdaydan yapılır, b u n u n yanında bal, ceviz, peynir, buğday çorbası, et yemeği, pirin ç çorbası gibi yiyecekler dağıtılırdı. K ütah­ ya G erm iyan Bey'inin im aretinde yiyecek dağılım ı ile ilgili olarak hergün 2 kap yem ek ve 4 ekm eğin dağıtılm ası ş a rt koşuluyordu. E t yemeği, pirinç çorbası, pilav, ıspanak, un helvası, ballı kadayjp hergün yapılan yemek çeşitlerindendi. Yemek ve ekm eklerin kaliteli olm ası

istenir, kişi istediği k a d a r im aret m utfağından faydalanabilirdi,

çünkü b ir çok im are tler kişileri üç gün süreyle m isafir etm ektey­ di (18).

(7)

VAKIF İMARETLERİNDE BESLENME 119

X II. yüzyılda Artuklu Beylerinden îlgazi’nin yaptırdığı aşevin- de ise buraya gelen herkese yiyecek, içecek ve yol p arası verilir­ di (3).

Vakıflar Genel M üdürlüğü Arşivinde 1522-23 tarihli, Ferahşad îb n i Korkmaz B eye ait vakfiyede yemek çeşitleri, öğünleri, kim lere servis yapılacağı açıkça belirtilm iştir. Vakıf, günde iki vakitte buğ­ day çorbası, cum a günleri ikindi vaktinden sonra zerde ve pirinç pilavı, kuşluk vaktinde ise sadece pirinç pilavı pişirilm esini şart koşm uştur. Yine zerde ve pirinç pilavının Regaip gibi kutsal gece­ lerde de pişirilerek dağıtılması, ram azan gecelerinde buğday çor­ basına ilaveten pirinç pilavı ve kabuğu soyulmuş buğdaydan yapı­ lan keşkek aşının sahurda verilmesi isteniyordu (13). Bu im arette yukarıda anılan günlerde çıkacak olan zerde için her seferinde;

— 6 okka s a n pirinç (yak. 7680 g),

— 5 okka ravak bal(yak. 6400 g) ve sade yağ kullanılm aktaydı. G örüldüğü gibi yemeklerin türleri, içine giren malzemenin m ik­ ta rı ve taşım ası gereken özellikler, hangi öğünlerde ve günlerde han­ gi yemeğin çıkacağını vakıf şartnam elerinde bulm ak m üm kündür. B urada s a n pirinç diye anılan kanım ıza göre zerde içindir ve saf­ ran la sarartılm ıştır. Yine bu vakıf ram azan ve kurban bayram ların­ da b ire r kara sığm n yarısı ile keşkek, diğer y an sı ile ekşi aşı pişi­ rilerek üçüncü b ir yemek çıkarılm asını şart koşm uştur (3).

H aşan Paşa’nın H atay’daki im aretinde, pişirilecek olan ekm e­ ğin h er birisinin pişirildikten sonra 125 dirhem (yaklaşık 350 g), iki tanesinin 240 dirhem (yaklaşık 580 g) olması gerekm ektedir (8).

V akıflar Genai M üdürlüğü Arşivinde bulunan Halil Beyoğlu P ir P aşa’ya ait vakıf (1438 tarihli), sabah pişirilecek çorba için; 1125 kilo buğday, 8.5 batm an (66 kg) et, 24 batm an (187 kg) un, soğan ve nohut, ikindi vakti pişirilecek olan yemek için; 8.5 b atm an (66 kg) pirinç, 7 batm an (55kg) et, 24 batm an (187 kg) un, aynca yoğurt, koruk, turunç, sarım sak.tuz, karabiber, k u ru nane alınm a­ sını şa rt koşm uştur. B unlardan ay n olarak baharlı pilav için her- gün; 1.5 b atm an (12 kg) pirinç, 1.5 batm an (12 kg) et, 320 dirhem (900 g) yağ ve 5 dirhem (14 g) karabiber, ram azan ayında buğday çorbası ile b irlikte keşkek ve pirinç çorbası pişirilm esi için isten­ m iştir. Yine bu im arette her cum a gecesi baharlı pilav ve zerde pi­ şirilirdi (7).

(8)

120 Sûrücüoğlu, M. S. Kanuni Sultan Süleyman devri valilerinden Sinan Paşa, aşevine gelip giden m isafirler için sabah akşam ; 150 g karabiberli pilav, 75 g et, 90 g bal verilmesini, cum a günleri, bayram ve kandillerde zerde pişirilm esini istem ekteydi (19).

Kanuni kendi adına yaptırdığı Süleymaniye vakfiyesinde; im a­ rette yemek yiyenlerle dışarıya verilen yem ekler arasında hiç b ir fark gözetilmemesini, yine b u rad a pişirilen yemeklerle verilen ek­ m eklerin m edrese m üderrisleri tarafın d an kontrol edilmesini, eğer düzeltilm esi gereken b ir konu varsa hem en düzeltilm esini şa rt koş­ m u ştu r (20).

F atih ’in im aretinde günde iki defa yemek pişirilir, pişmeyen yem ekler ise dışarıdan alınırdı (örneğin paça yemeği). Yemek çeşit­ leri arasında maydonozlu pirinç çorbası, buğday aşı, zerde, zirbaç, koyun eti, koruklu kabak, bal, ekşi aşı, kabak reçeli (yarçm ve ka­ ranfilli), paça, üzüm turşusu, patlıcan turşusu, soğan turşusu, tu r­

şular, m isafirler ve m edresede ihtisas yapan öğrencilere verilir­

di (21).

I. A bdülm ecit'in 1845 yılında annesi Bezmi Alem Sultan adına yaptırdığı h astanenin vakfiyesinde h asta la rın gıdalarından tasa rru f yapılm am asını, h a sta la ra et gibi zengin gıda verilm esini şa rt koş­ m uştur. H astalara pirinç çorbası, lapa, et suyu, ızgara et, francala, süt, m uhallebi, elmasiye, sebze yemeği, piliç, kaya balığı, rafadan yu m u rta gibi yem ek çeşitleri d o k to r denetim inde verilm ekteydi (2).

SONUÇ

Eski T ü rk ler’de toplu beslenm e, islam iyetten sonra vakıf aşev­ lerinde giderek gelişmiş, b ire r halk m utfağı özelliğini alm ıştır. Bu yerlerin çalışm a şa rtla rı şartnam elerle belirlenm iş, o esaslara göre yönetilm iştir. Çoğunlukla iki öğün yem ek verilirdi; birinci öğün kuşluk yemeği, ikinci öğün akşam yem eğidir. K utsal gün ve gece­ lerde de her gün çıkan yemeğe ek olarak özel yem ekler pişirilm iş­ tir. Bu aşevlerinden her insanın faydalanm ası sağlanm ış, fakir, ye­ tim ve yolcular birinci planı alm ıştır.

(9)

VAKIF İMARETLERİNDE BESLENME 121

SUMMARY

COMMUNITY FEEDING IN THE SOUP KITCHEN (Vakıf İm areti) OF OLD TURKS

Sürücüoğlu, M. S.

This article is an attem pt to give inform ation about eating

times, num ber of personnel; types of food prepared and some

related m atters about soup kitchen (Vakıf İm areti) in the period of Anatolian Seljuks and Ottoman Empire.

K A Y N A K L A R

1 — Kutluay, T., Birer, S . : Kurum Beslenmesi, MEB Meslekî ve Teknik Öğretim Kitapları, Etüd ve Program lam a Dairesi Yayınları N o : 3. Millî Eğitim Basımevi, İstanbul, 1981.

2 — Bayram, S . : Sağlık Hizmetlerimiz ve Vakıf Guraba Hastanesi, Vakıf­ lar Dergisi S a y ı: XIV, Önder Matbaası, Ankara, 1982.

3 — Çağatay, N . : Sultan M urat Hüdavendigâr Adına, Vakıflar Dergisi Sa­ yı : X II, Mars Matbaası, Ankara, 1978.

4 — Berki, A. H .: Istılah ve Tabirler, Vakıflar Gn. Md. Neşriyatı, Doğuş ve Ticaret Ltd. Şirketi Matbaası, Ankara, 1966.

5 — Tamer, V .: Fatih Devri Ricalaindeki İshak Paşa’nın Vakfiyeleri ve Va­ kıfları, Vakıflar Dergisi S a y ı: IV, Doğuş ve Ticaret Ltd. Şirketi M at­ baası, Ankara, 1958.

6 — Ünver, S . : Fatih Külliyesine Ait Diğer Mühim Bir Vesika, Vakıflar Dergisi C ilt: 1, Ankara, 1938.

7 — Vakıflar Gn. Md. Arşivinde 961 No’lu Tercüme Defterinden 5. Cilt, Say­ fa 396 «646 num aralı defterin 7. sahife 2. sıra num arasında kayıtlı Halil Beyoğlu P ir Bey'e Ait 974 Tarihli Vakfiye».

8 — Ateş, I . : Haşan Paşa’nın Hatay K aram ut'taki Vakıf ve Vakfiyesi, Va­ kıflar Dergisi S a y ı: XVI, Önder Matbaası, Ankara, 1982.

9 — Arseven, C .: Türk Sanatı, Cem Yayınevi, M urat M atbaası, İst. 1973. 10 — V akıflar Gn. Md. Arşivinde 961 No’lu Tercüme Defterinden 5. Cilt, Isa

Bey Bin İshak Bcy'in 866 Tarihli Vakfiyesi».

(10)

1 2 2 Sürüeüoğlu, M. S. 12 — Vakıflar Gn. Md. Arşivinde 961 No’lu Tercüme Defterinden «Pir Ahmet

Bey Çelebi 482 N um aralı Sivas Sani Adlı Defterin 115. Sayısı 3. Sıra N um arasına Kayıtlı 882 Tarihli Vakfiyesi».

13 — Vakıflar Gn. Md. Arşivinde 961 No'lu Tercüm e Defterinden 5. Cilt «Ferahşad Bey îbni Korkmaz Bey'e Ait Hicri : 938 tarihli».

14 — Yediyıldız, B .: Vakıf Müessesesinin XV III. Asır Türk Toplumundaki Rolü, V akıflar Dergisi S a y ı: XIV, Önder M atbaası, Ankara, 1982. 15 — Abide ve Yapı Hizmetleri, Vakıflar ve Vakıf Hizmetlerimiz, Vakıflar

Gn. Md. Yayınlan, K ültür M atbaası, Ankara, 1978.

16 — Kafesoğlu, 1.: K utadgu Bilig, K ültür Bakanlığı Yayınlan, 368, S e r i: 13, İstanbul, 1980.

17 — Kafesoğlu, I., öztuna, Y .: Türk Tarihi - 1, Yaygın Yüksek öğretim Ku­ rum u, Güneş M atbaası, Ankara, 1977.

18 — Ünvcr, S . : Selçuklular, O sm anhlar ve Beylikler'de Yemek Vakitleri, Türk Mutfağı Sempozyumu Bildirileri, K ültür vc Turizm Bakanlığı MFAD Y ay ın lan : 41, Sem iner Kongre Bildirileri Dizisi: 12, A.U. Ba­ sımevi, Ankara, 1982.

19 — Eyice, S . : Sincanlı’da Sinan Paşa İm areti, V akıflar Dergisi Ci l t : 10, V akıflar Gn. Md. Yayınları, Ongun K ardeşler M atbaası, Ankara, 1973. 20 — Kürkçüoğlu, E . : Süleymaniye Vakfiyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü

Y ayınlan, Posta M atbaası, Ankara, 1962.

21 — Ünver S . : Fatih Aşhanesi ve Tevziinamesi, İstanbul Fetih Derneği Ya­ yınları No : 7, İstanbul, 1953.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu itibarla, gerek plânın tertiblen- mesinde gerekse mimari motif ve kitle- sinde tesir ve ifade tamamer... Bu projede düz satıh ve hacımlarm

Haricî şekil her ne kadar çok eski mimarî âbidelerden mülhem bir tesiri malik ise de kesimden ve iç mimarî şekillerinden ancak betonarm.e ile kabili tatbik hacimler nazarı

Binada kalorifer, sıcak su, telefon vesaire tesi- sat yapılmış, cephede mağaza katı Kütahya ve Marmara mermerlerile kaplanmış, pencere ve balkon. şambranları keza beyaz

Mektebin plânı L şeklinde olup esas kısımda bir antre, kat merdiveni ve arkada toplantı ve spor salonu vardır.. Diğer kola,

Servis kısmı binanın ortasına yapılan büyük bir aydın- lık yeri üzerinde toplanmıştır, ö n cephe salonlara ve yemek odasına tahsis edilmiştir.. Yatak odaları ve diğer

Bina iki kattan ibaret olup zemin katı şömineli bir ka- bul salonu, oturma köşesi ve çalışma odasile yemek salonu ve servisi ihtiva etmekte, birinci katta ise yatak odaları

Bu imtizaç ve ahenk ise, artık hem teknik, hem konstrüksiyon ve hem de fonksiyon unutulur: artık mimarî vardır, artık san'at vardır ve bu, diğer iptidaî şeylerden

Zemin katında plânından anlaşılacağı veçhile kabul dai- resi ve servis kısmı vardır, üst kat doğrudan doğruya yatak odalarını ve banyoyu ihtiva edip ailenin hususî