• Sonuç bulunamadı

İlginç Yayın Özetleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlginç Yayın Özetleri"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ilginç Yayın Özetleri

0 The American Journal o f Clinical Nutrition ctLT 24/ 1971

© Glikoneogenesisde T riptofan M etabolitlerinin R o lü . L ardy, H . A . sayfa 764

© K adınlarda Vit. B6 ihtiyacı. D onald E. A . M cB ean , L. D . et al. sayfa 1028

© Ekmekteki Fitik Asidin Çinko Ü zerine Etkisi. R e in h o ld , J . G . sayfa 1204

© V itam in B6 nin M etabolik R olü . G yörgy, P. sayfa 1250

© Protein K alori M alnütrisyonunda G likoz K ullanılm ası Ü zerin e K rom u n Etkisi. Gürson, C. T . Saner, G . sayfa 1313

© C vitam ini ve Soğuk A lgınlığı. Pauling, L. sayfa 1294

Glikoneogenezisde Triptofan M etabolitlerinin Rolü

Elzem A m in o asitlerden biri olan triptofanın, b irçok en zim lerin sen­ tezini azaltıcı etkisi vardır. Bu yüzden glikoneogenezisin, m eta bolik olarak triptofandan türeyen bileşikler tarafından in h ibe ed ilebileceğ i düşünülm ektedir. Bu am açla yapılan çalışm ada, kynurenine, 3 h y d ro x y kynurenine, hiydroxy anthranilic acid, q u in olin ic acid ve q u in a ld ic acid bileşiklerinin hücrede glikoz sentezi ile ilgili bazı reaksiyonları inhibe ettiği görülm üştür. Q u in olin a te; p h osp h oen ol pyru vate ca rb o x y - kinase enzim ini bloke ederek, quinaldat d a karaciğer m ito k o n d ria - smdaki pyruvate oksidasyonunu bloke ederek glikonegenisisi in h ibe etm ektedirler.

K adınlarda Vit. B6 İhtiyacı

G ü n d e 2 m g olarak tavsiye edilen B6 vitam ini ih tiyacı b u g ü n e k adar hep erkekler üzerinde yapılan çalışm alarla saptanm ıştır. Bu araştırm a, kadınlar için bu ihtiyacın ne kadar old u ğu n u anlam ak a m a cı ile y a p ıl­

(2)

mıştır. Yaşları 21-30 arasında olan 8 genç kadına 43 gün B6 vitam inin­ den düşük bir diyet verilmiş daha sonra diyetlerine, 7 gün 0,6 mg, 3 gün 1,2 m g ve 1 gün 30 m g olm ak üzere pyridoxine hydrochloride ilâve edilmiştir, id ra rd a kreatinine, 4 p yridoxic acid ve vit. B6 tayin­ leri yapılm ış, kanda periyodik olarak eritrositlerdeki vit. B6, glutamic o x a lo a ce tic transaminase ve glutam ic pyruvic transaminase aktivite- leri ile plasm a am in o asitleri ölçülmüştür. Sonuç olarak orta derecede proteinli diyet alan kadınlarda vit. B6 ihtiyacının günde 1,5 m g olduğu saptanmıştır.

Ekm ekteki Fitik Asidin Çinko Üzerine Etkisi

S on on sene için d e İran ve M ısır A rap Cum huriyeti köylerinde çinko yetersizliği görü ldü ğü rapor edilmektedir. Yetersizliğin klinik belir­ tisi bodu rlu k ve cinsiyet organlarının gelişememesi şeklindedir. Kent ve köylerdeki yem e alışkanlıkları hem en hemen aynıdır. Fakat köy­ lerde kentdekinden ayrı olarak değişik tipte ekmek tüketilmektedir. K ö y le rd e yenilen ekmek, m ayalandırılm adan yapılm akta ve kentler- dekine göre daha fazla fitik asit kapsamaktadır. K öylerde diyetle ye­ terli çinko alınm asına karşın çinko yetersizliği görülmesinin nedeni, m ayalandırılm am ış ekmekteki fitik asidin çinkoyu bağlayarak kul­ lanılm asını engellediği şeklinde açıklanmıştır. Ekmek m ayalandırı­ larak yapılırsa bu sırada, fitik asit parçalanarak miktarı azalmakta ve çin koyu bağlam a oranı düşmektedir.

V ita m in B6 nm M etabolik Rolü

V ita m in B6’ nın m etabolik rolü, özellikle gebelikte önem lidir. V ita ­ m in B6 yetersizliğinde, triptofanın niasine dönüşmesi bozulm aktadır. Ç ünkü bu dönüşüm ile ilgili enzimatik reaksiyonlarda B6 vitam ini de g örev alm aktadır. Analitik bulgular gebe ve doğu m kontrolü hapı alan k adınlarda plazm a pridoksal fosfat d ü zey:n ;n azaldığını göstermek­ tedir. Bu duru m , gebelîktek: ve koruyucu haplardaki horm onlar ile triptofanın niacine dönüşm esi sırasında fonksiyon gören vitam in B6 koen zim i arasındaki zıt etkiden ileri geliyor gibi görünm ektedir. Bu n edenle sürekli d oğ u m kontrolü hapı alanlarla, gebe kadınlar için gün­ lük 2 m g vitam in B6’ nm yeterli olm adığı, bu durum larda günlük 25-30 m g vitam in B6 alınması gerektiği ileri sürülmektedir. A yrıca, rom a­ tizm a ve osteoartiritde, yaşlılarda, m enapozda, böbrek taşlarında, hom osistinüride ve konvulsiyon belirtisi gösteren hastalıklarda gün­ lük diyetle alınabilen 1,5-2.0 m g vitam in B6 nm yeterli olm adığı ve ek vitam in B6 verm enin gerekliliği belirtilmektedir.

(3)

Protein K alori Malnutrisyonunda Glikozun K ullanılm ası Üze­ rine K ro m u n Etkisi

K ro m u n , karbonhidrat m etabolizm asındaki rolü, açık olarak bilin­ m ektedir. N ijerya ve Ü rdü n ’ de yapılan çalışm alarda kvvashiorkor ve p rotein kalori malnutrisyonunun marasmik tipi husulünde, krom y e­ tersizliğinin önem li bir faktör olduğu gösterilmiştir. Fakat M ısır’ da kvvashiorkorlu çocuklarda glikozun iyi kullanılmaması krom yeter­ sizliğine bağlanamamıştır.

T ü rkiyede’ de böyle bir araştırma yapılmış ve m arasm ik tipte protein kalori malnütrisyonu olan çocuklarda krom un, kan şeker d ü ­ zeyi ve glikozun taşınma hızı üzerine olan etkisi araştırılmıştır. 14 Ç ocuktan 9 unda günde glikoz taşınma hızı, krom verilm esi ile ö n e m ­ li ölçüde artmıştır.

Yazarlar bulgulara göre, glikoz m etabolizm asında k rom un ö n e m ­ li rolü olduğunu ve T ürkiye’de marasmik çocu klarda krom yetersiz­ liğinin düşünülmesi gerektiğini belirtm ektedirler.

C Vitam ini ve Soğuk Algınlığı

Bu yazıda Dr. Pauling 1970 yılında yayınladığı “ V ita m in C ve Soğuk A lgınlığı” kitabına karşı tıp ve beslenme otoritelerince gösterilen o lu m ­ suz tepkiyi cevaplandırm aktadır. Dr. Pauling adı geçen k itabın da çok m iktarda (günlük 3-5 gr.) alınan G vitam inin soğuk algınlığı ve benzeri enfeksiyon hastalıklarının korunm a ve tedavisinde büyük değer taşıdığını yazmıştı. Bu görüş tıp ve beslenm e otoritelerin in te p ­ kisi ile karşılaştı. Ö rneğin Am erikan T ıp D erneği (A . M . A .) Besin­ ler ve Beslenme K onseyi G enel Sekreteri D r. W h ite görüşün ü söyle açıklam ıştı: “ M aalesef, gereğinden çok vitam in C a lın ım ın ın yaln ız soğuk algınlığını önlem ekle kalm ayıp grip ve diğer enfeksiyon has­ talıklarının şiddetini ve süresini azalttığı in an cı hala y a ygın d ır. Bu g ib i hastalıkların ilk belirtilerinde yüksek d ozla rd a C vitam in i a lın ­ sa bile bir yararı yok tu r” . A m erika Birleşik D evletleri Besin ve ilâç yön etim i başkanı D r. Edvvards yüksek d ozd a vitam in C ku llan m an ın soğuk algınlıklarını önlediği ve tedavi ettiği hakkında h iç b ir bilim sel verinin bulunm adığını ve yüksek d ozd a C vitam in i alınm asını ö n e r­ m enin kom ik oldu ğu n u basm a açıklam ıştı. D r. P au lin g’ in görü şü n e karşı çıkan buna benzer çok sayıda yayın yapılm ıştır.

Bu yazısında D r. Pauling bazı ra p orla rd a n örn ek ler vererek g ö ­ rüşünün bilim sel verilere d a yan dığın ı ve vitam in C nin soğuk a lg ın ­ lığın a yakalanm a sıklığını, hastalığın şiddetini ve süresini a za ltm a d a d eğer taşıdığını belirtm ektedir.

(4)

B iz bu konudaki görüşümüzü şöyle özetleyebiliriz. Am erika Birleşik D evletleri ve İngiltere’ de yapılan deneysel araştırmalar yeterli C vi­ tam ini alan kimselerde yüksek dozd aki G vitam ininin grip ve benzeri hastalıklarda bir etkisi olm adığını işaretlemektedir. N orm al bir kişinin C vitam ini ihtiyacı üzerinde yapılan araştırmalar günlük 10 m g lık d ozu n yeterli old u ğu n u göstermiştir. Fakat Enfeksiyon hastalıkları, yaralanm alar, zehirlenm eler ve benzeri streslerde C vitam ini ihtiyacı 3-4 kat artm aktadır. A yrıca C vitam ini çok dayanıksızdır ve yanlış pişirm e ve hazırlam a işlemleri vitam inin kolayca kaybına yol açar.

İngiltere Sağlık ve Sosyal G üvenlik Bakanlığı kişi için günlük 30 m g, A m erika Birleşik D evletleri Ulusal Araştırma K onseyi günlük 75 m g. C vitam in i tavsiye etmektedirler. Birleşmiş M illetler Besin ve T a rım ile Sağlık Ö rgütü U zm anlar K urulunun yetişkinler için C vi­ tam ini tavsiyesi günlük 50 m g dır.

Bu m iktarlar günlük gerçek ihtiyacın 3-5 katıdır. Fakat bu değerler yiyeceklerin hazırlanm asında ve pişirilmesinde C vitamininde m ey­ d an a gelen kayıplar göz önüne alınarak saptanmıştır. Yalnız bazı kim selerin sandığı gibi m eyvalar dalından kopunca C vitaminin tü­ m ü n ü kaybetm ezler. U zu n süre özellikle 10- C nin üstünde bekleyen M ey v a la rd a C vitam ini miktarı yavaş yavaş azalır. Ö rneğin mevsi­ m in d e p a za rd a n alıp kestikten sonra bekletm eden yediğim iz orta bü­ yüklükte bir potakal vücu du m u za 50-75 m g arasında vitam in C sağ­ lar. V ita m in C den zengin olan yeşil sebzeler bol suda kaynatılır, su­ yu atılırsa vitam in değerinin % 80-90 nını kaybeder. Suyunu atmadan, kesildikten sonra fazla hava temasında bekletm eden, pişirildikten sonra hem en yenen sebzelerdeki C vitam ini kaybı % 50 yi geçm ez. K a b u ğ u için d e sıcak suya atılarak kaynatılıp hem en yenen orta büyük­ lükte iki adet patates 25-30 m g arasında G vitam ini sağlar.

G örü ld ü ğ ü üzere soğuk algınlığı ve benzeri hastalıklara yakalan­ m a d u ru m u n d a veya hastalık anında norm al olarak yediklerim ize ek olarak fazladan gü nde 1 adet portakal yem em iz yeterlidir.

Gastroenterology C1LT 6111971

© Fosfatlar ve C vitam ininin D em ir Em ilim ine Etkisi. Peters, T . A pt, L. R os, J . F. sayfa 315

Fosfatlar ve G Vitam ininin D em ir Em ilim ine Etkisi

O rta m d a C vitam ini olm ad ığın d a ferrik dem irin em ilim i çok dü ­ şük olm akta, C vitam ini eklendiğinde ise artmaktadır. Fakat C vit. ile birlikte diğer yiyecekler de verilirse em ilim yine azalmaktadır. İn ­

(5)

organ ik fosfat, yum urta sarısı veya vitelin, dem ir em ilim inin azalm a­ sına sebep olm aktadırlar. Fosfatlar proteinle karıştırılarak verildiğin­ de fosfoprotein olarak bağlandığından dem ir em ilim i artmaktadır. Y azarlara göre dem irin emilmesini alındığı form dan çok, barsaklar- daki duru m etkilemektedir. En yüksek emilimi temin için ferros sül­ fat, 200 m g dan fazla olm am ak üzere yem ekden 1-2 saat ön ce C vita­ m ini ile birlikte ağızdan verilmelidir.

Nutrition Reviews ctLT 29/1971

© Fenülketonüride Erken D iyet Tedavisinin R o lü , sayfa 203

Fenilketonüride Erken Diyet Tedavisinin Rolü

Bu çalışma, 1970 de 69 u klâsik ve 13 ü değişik tarzda olm ak üzere 82 çocuk üzerinde yapılmıştır. Çocuklardan 39 u yeni doğan devrede teşhis edilmiş 27 si 3, 12 si 3-6 haftalık iken diyet dedavisine alınm ışlardır. D iğer çocuklara hem diyet tedavisi uygulanm am ış hem de tedavilerine geç teşhis yüzünden 8 aylık iken başlanmıştır. D oğ u m d a n 3 aya kadar olan devrede teşhis edilmiş ve düşük fenil alaninli diyet alan çocu klarda zekâ bölüm ü 62 ile 125 arasında bulunmuştur. 3-6 ay arasında diyete başlayanlarda bu değerler çok az olm akla beraber biraz daha düşüktür. Tedavilerine 8 aydan sonra başlanan çocuklarda zekâ bölüm leri 46-66 dır.

Bu durum erken diyet tedavisininin önem ini gösterm ektedir. Fakat diyet tedavisine ne kadar zam an devam edilecektir? Erken tedavi­ ye alınan çocuklardan 26 sı 51 aylık iken diyetleri kesilmiş ve 2-2,5 senelik gözlem sonucu, zekâ bölüm lerinde herhangi bir bozukluk g ö rü l­ memiştir. Eğer beyin ; gelişiminin erken devrinde korunabilirse kandaki yüksek fenilalanin düzeyinin zararlı etkisine karşı korunabilecektir. Y azarlar bu konu üzerinde daha ileri çalışm aların yapılm ası gerektiğini ileri sürmektedirler.

0 The Lancet li0: ”22/1971

© Folik Asit Yetersizliği ve A ngular K eylozis. R ose, J . A . sayfa 453

Folik A sit Yetersizliği ve Angular Keylozis

47 sağlam ve 50 angular lezyonlu hastanın serum unda folat m iktarı ölçülm üştür. H er iki grupta da yaş ve cins dağılım ı hem en hem en aynıdır. A n gu lar lezyonu olan hastalarda serum folat düzeyi kontrol gu ru bu n a göre önem li derecede düşük bulunm uştur. Bu bulgu, düşük serum folatı ile angular lezyon arasındaki ilgiyi açık olarak gösterm ektedir. H asta­ lardan 2 si folic asitle tedavi edildiğinde bir ayda lezyon ortad an kalkmıştır.

(6)

© The British Journal o f Nutrition c t L T 26/1971

Süt Ç ocu kların da Beslenme Şeklinin Gelişimleri ve Sağlıklarına Etkesi. D u gdale, A . E. sayfa 423

Süt Çocuklarında Beslenme Tipinin Gelişmeleri ve Sağlıklarına Etkisi

Bu araştırma M alaysia’ da Sosyo ekonom ik düzeyi düşük ailelerin çocu kları üzerinde yapılmıştır. Ç ocuğun cinsi, ailenin genişliği ve beslen­ m e şeklinin, gelişme ve sağlıklarına etkisi araştırılmıştır. Araştırmaya 250 çocu k alınmış ve 40 haftalığa kadar izlenmiştir. Anne sütü alan çocuk­ larla, anne sütü alm adan beslenenler arasında ağırlık artışı yönünden ön em li bir fark görülm em iş ve beslenme şeklininin, solunum yollan veya beslenm e yetersizliği hastalıklarına yakalanm a sıklığı üzerine önem li b ir etkisi olm ad ığı bulunmuştur. Bu toplum da, ailenin geçim i genellikle annenin kazancına bağlıdır. A nne ya çocuğunu bizzat besleyecek veya işini tercih edecektir. G rup çalışmalarında anne sütü ile beslemenin anne sütü olm ad an beslenmeden daha avantajlı olduğu gösterilememiştir.

Food Technology CÎLT 25/1971

© P aylarda K oyulaştırıcı ve Lezzet V erici Olarak Elma Ezmesi K u l­ lanılm ası. B om ben, L. J. G uadagni, D . C. Harris, J. G ., N ovem ber, sayfa 34

Paylarda Koyulaştırıcı ve Lezzet Verici Olarak Elma Ezmesi K u llan ılm ası

Y a zıd a m ey vali pay yapım ında m eyve yanında önceden hazırlanmış elm a ezm esinin kullanılm aya başlandığından bahsedilmektedir. Bu ezm e, p a y ham uru arasına konulan m eyva karışımını koyulaştırmak ve dah a kokulu yapm ak için kullanılmaktadır. Bunun am acı, halen koyu- laştırıcı olarak kullanılan nişasta yerine elma ezmesinin kullanılm a­ sını gerçekleştirm ektir. A m erika’ da elma işlenmesi endüstrisinde en ön em li m am ül elm a ezmesidir. Bu ezme elma kabuğu ve elmanın çekir­ d ek kısm ından (elm a soyulduğunda atılan kısımlar) yapılm aktadır. E lm a kabuğu iç kısmına nazaran bazı vitam inlardan daha zengin ve daha k okuludur ve pektin miktarı daha yüksektir. Am erikada senede yaklaşık olarak 1 m ilyarın üstünde pay tüketilmekte, 250 m ilyon kg kadar da elm a ezmesi im âl edilm ektedir. Böylece elma ezmesininin değerlendiril­ mesi olanağı ortaya çıkm aktadır. Nişasta yerine elm a ezmesi konul­ d u ğ u n d a p a y çok daha güzel olm aktadır. D aha kullanışlı olması için b u ezm e toz haline getirilm eye başlanmıştır.

(7)

(Bu yön tem ülkem izde günden güne artan elma üretimini değer­ lendirm ek için düşünülücek tedbirlerden birisi olabilir kanısındayız.)

The Journal o f the American Medical Association clLT 218/1971 © D üşük K alsiyum Alınım ı Osteoporozise Sebep O lu rm u ?

M ah an , K . N o : II sayfa 263

Düşük K alsiyum Alınımı ve Osteoporozis

O steoporozis, kemiklerdeki mineralin % 30 oranında azalması halinde ortaya çıkar. Yetişikin kimseler yaşamları boyu n ca günde 400 m g dan az kalsiyum alırlarsa teorik olarak yaşlılıklarında osteoporozis görülebilir. Fakat düşük kalsiyum alan bazı kişilerde bu durum görülm em ektedir. Bu belkide genetik olan bir uyum mekanizması ile ilgilidir. Buna rağm en, osteoporozise karşı koruyucu bir tedbir olarak 30 yaşma kadar günde 800-1000 mg. kalsiyum alınması gerektiği ileri sürülmektedir.

0 British Medical Journal NO: 578o/i97i

© Epileptik Çocuklarda Kalsiyum M etabolizm ası. H unter, J. M axw ell, J. D . et al. O ctober, 16, sayfa 202

Epileptik Çocuklarda Kalsiyum M etabolizm ası

Çalışma, yaşları 10 ile 16 arasında olan 105 epileptik çocu k üzerinde yapılmıştır. Antikonvulsan ilâç kullanan bu çocuklarda serum kalsiyum düzeyi % 30 oranında düşmüş, alkalen fosfotaz aktivitesi ise % 24 oram nda artmıştır. Bulgular antikonvulsan ilâçların hipokalsem i ve so­ nuçta osteomalasia oluşum unda önem li bir faktör oldu ğu n u gösterm ekte­ dir. Bu durum un karaciğerdeki D vitam ini m etabolizm asının bozulm ası sonucu m eydana geldiği sanılmaktadır. Bu yü zd en epileptik çocu k la rd a D vitam inine olan gereksemenin daha çok oldu ğu ileri sürülm ektedir. 0 Circulation clLT 44/1971

© Şişmanlık ve K olesterol Sentezi. M iettinen, T . A . sayfa 842

Şişm anlık ve Kolesterol Sentezi

Şişmanlık, kolesterol sentezini arttırm aktadır. Z a y ıfla m a ile kolesterol sentezi norm ale dönm ektedir. Bu bulgular, 10 ar kişilik 3 gu ru p insan üzerinde yapılan çalışm alarla elde edilmiştir. B irinci gu ru p n orm al (kontrol g u ru bu ), ikinci gurup şişman fakat kan lipidleri n orm al dü zeyd e, ü çü n cü guru p ise trigliseritleri yüksek ve düşük kolesterollü diyet alan kişilerden seçilm işlerdir. V ü c u t ağırlığı ile, gaita ile atılan n ötral, asidik

(8)

ve total steroidler arasında önem li bir korelasyon görülmüştür. Buna göre, vü cu t ağırlığı ne kadar fazla ise kolesterol sentezi de o kadar fazla olm aktadır. Şişman kişilerde, günde yağ dokusunun kilosu başına 20 mg kolesterol sentez edilm ektedir. K ontrol gurubunda bu değer günde kilo başına 12 m g dır. Serum kolesterol konsantrasyonu ile kolesterol sentezi arasında düşük bir korelasyon görülmüştür. Bu da, sentez edilen koles­ terol m iktarının tesbitinin serum kolesterol düzeyi tayininde tek faktör o la m ıya ca ğın ı gösterm ektedir.

Qf Kitap Ö zeti:

© (T h e Profession o f Dietetics) T h e A m erican D ietetic Association, 620 N orth M ich ig a n A venue, C hicago, Illinois 606 11, Fiatı $ 2

M eslek O larak Diyetisyenlik

A m erikan D iyetisyenler Derneği yönetim kurulu kararı ile diyetisyenlik m esleği ve diyetisyenlerin yetişmesi ile ilgili faktörleri incelem ek üzere

1970 yılın da bir kom isyon kurulmuştur. K om isyon üyeleri, değişik ça­ lışm a alanlarında, örneğin, kliniklerde ve halk sağlığı örgütlerinde, beslenm e ve sağlık bilim leri ile ilgili öğretim kurum larında, besin sa­ n ayin de çalışan tecrübeli diyetisyenlerden ve yöneticilerden oluşmuştur. K o m isy o n üyelerinin hepsinin am acı, sağlam insan yetiştirmek için çeşitli yıllarda ça b a gösterm eye yöneliktir.

K om isy on ilk çalışmasına 1970 yılı baharında, diyetisyenlere, beslen­ m e konusunda ve halk sağlığında çalışanlara, hemşirelere, sosyal hizmet elem anlarına, doktorlara, sağlık idarecilerine, gıda sanayi elemanlarına, gıd a servisi ile ilgili elem anlara eğitim cilere ve öğrencilere anket uyguluya- rak on ların diyetisyenlik mesleğindeki fikirlerini almakla başlamıştır.

Bu çalışm aların sonunda, Am erikan Diyetisyenler Derneğinin diyetis­ yenlik m esleği için bazı özel koşullar getirmesi ve eğitim yapan kurum- larda bazı değişiklikler yapılm asının gereği ortaya konmuştur. Herne- kadar kom isyon, derneğin bir isteği üzerine çalışmalara başlamış ise de bu çalışm a sonucunun, doktorlar, diş doktorları, hemşireler, halk sağlığı idarecileri, öğretm enler, eğitim ciler üniversite ve yüksek okul idarecileri, hastane idarecileri ve bu saha ile ilgili bir çok kimselere de yararlı ola ca ğ ı görüşü belirtilmiştir.

K om isyon , A m erikan Diyetisyenler D erneğinin sağlık hizmetleri sahasında yapm ış oldu ğu ilerlem eyi kutlarken derneğin sağlık alanında dah a yararlı olabilm esi için gösterdiği istek ve çabayı da büyük bir takdir ile karşılamıştır. K om isyon çalışmaları sonucu elde edilen bu lgu ­ lar ve ön eriler:

(9)

Bulgular

1. Diyetisyen, beslenme ilm indeki esasları, yeterli ve dengeli bes­ lenm eyi sağlamak için insanlara aktaran meslek mensubu olarak tanım ­ lanm aktadır.

Bu işin kapsamı fikirlerin bir aktarması ya da bir hareket haline sokulması şeklinde olabilir. Beslenme ilm i bu hareketin ya da fikrin başlangıç noktası olup, sonuç bireyin yeterli ve dengeli beslenmesidir. Bu süreç herhangi bir kurumda ve herhangi bir alanda çalışan diyetisyen tarafından uygulanır.

2. K om isyonun fikrine göre bugünkü eğitim sistemi ve pratik uygulam alar diyetisyenin yetişmesi için çeşitli yönlerden eksiktir.

Am erika Birleşik D evletleri’ nde halen uygulanan diyetisyenilk eğitim in de; öğrenci, beslenme ve diyet bölüm ünü hiç saha uygulam ası olm adan bitirir ve mezuniyetten sonra diyetisyen olm ak istiyenler derneğin gösterdiği hastanelerde bir yıl çalışarak sertifika alırlar.

Böylece öğrencinin dört yıllık eğitim süresinde sağlam ya da hasta, hiç bir kimse ile diyetisyenlik mesleği yönünden bir çalışması olm am akta­ dır. K om isyon bu sistemin uygun olm adığı kanısına varmıştır. Ö ğretim sistemindeki diğer yetersizlikler ise şöyle özetlenm ektedir:

a. Öğretilen beslenme konularının kapsamı, kalitesi, ve süresi yetersiz olup sağlık hizm etinde çalışmak ve başarılı olabilm ek için kuvvetli bir temel oluşturamamaktadır.

b. H alen uygulanan öğretim program ında temel bilgiler ve pratik uygulam alarla, saha çalışmaları, değişik zam anda ve değişik koşullar altında yapılm aktadır. Bu sistemin etkin olm adığı görüşü ortaya çıkmıştır.

c. Bilgilerin öğretilm esinde ve öğrenm e sürecinde öğretim kurum ­ la n arasında büyük ayrılıklar gözükm ektedir. Bu durum bazen öyle büyük olm aktadır ki, kabul edilem iyecek kadar düşük d ü zeyd e bir eğitim kalitesini ortaya çıkarm aktadır.

d. Beslenme ve diyetetikle ilgili m ezuniyet sonrası eğitim i konusu yeterli bir açıklam adan yoksundur. Bu da m ezuniyet sonrası eğitim in ilgi çekiciliğini ve çalışma potansiyelini bozm aktadır.

e. Bir sağlık bilim i olarak diyetisyenlik eğitim i, diğer sağlık b ilim ­ leri ve diğer sağlık mesleği mensupları ile de yeterince ilgili g ö rü lm e ­ miştir.

3. B ugünün koşulları ve bilim deki gelişm enin etkisi altında sağlık hizm etlerinde yapılan değişiklikler, gelecekte diyetisyenin çalışm ala­ rında da çeşitli şekilde değişiklik yapılm ası gerçeğini ortaya k oym ak tad ır:

(10)

a. D iyetisyenin çalışm alarında ve fonksiyonlarında bir değişik­ lik olm alıd ır.

b . D iyetisyen bazı konularda uzmanlaşmalıdır.

c. M eslekte yeni gelişmeler ve ilerlemeler gerekmektedir.

d. D iyetisyenler bazı günlük işler için kendilerine yardım ede­ cek teknik personel yetiştirip çalıştırmalıdırlar.

e. D iyetisyenlerin diğer sağlık personeli ile daha çok ve yakın­ dan iş birliği yapm aları gerekmektedir.

Öneriler

1. K o m isy o n diyetisyen yetiştirme program ının dört yıllık bir sürede tam am lanan temel eğitim inde klinik bilgilerin sevilmesi ve saha u ygulam alarının yaptırılarak gerekli becerinin kazandırılması y ö n ü n d e değiştirilm esinin gerekli olduğunu önermektedir.

2. K om isy on lisans eğitim program ının daha çok insan ve yaşamı ü zerin de hazırlanm ası görüşünü savunmaktadır. D öllenm eden ölün­ ceye kadar insan organizm asında besinlerin ve diyetin önemi büyük­ tür. B esinler; büyüm ek, gelişmek, olgunlaşmak, enfeksiyon ve diğer hastalıklara karşı korunm ada ve m eydana gelen bazı bozuklukları d iyet ile dü zeltm ede bütün bir yaşam süresince gereklidir.

3. K om isy on , A m erikan Diyetisyenler Derneğine üye olm a ko­ şullarının değiştirilmesini ve hastane diyetisyenliğinin dışında aktif olarak diğer beslenme ile ilgili örgütlerde, eğitim de, çeşitli bes­ len m e araştırm alarında çalışanlara ve bilim adamlarına, yönetici­ lere ya da insan sağlığı ile ilgilenen kimselere üye olm a fırsatını tanı­ m an ın yararlı olacağı kanısındadır.

4. K om isy on , A m erikan Diyetisyenler Derneğinin dört genel kon­ sey olarak çalışmasının yararlı olacağını önermektedir.

1. D iyetisyenler konseyi. 2. D iyetetik eğitim konseyi. 3. D iyetetik araştırma konseyi. 4. H aberleşm e konseyi.

Konu Üzerindeki Görüşümüz: A dı geçen kom isyonun Am erika Bir­ leşik D evletleri’ nde Diyetisyen yetiştirme konusunda önermiş olduğu p rog ra m halen H acettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölü­ m ü n d e uygulanm aktadır. Bu bölü m de saha ve hastane pratik çalış­ m aları 5 yıllık öğretim süresince yapılmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sportif aktivite öncesi pasif ısınma ve motivasyon için Sportif aktivite sonrası yorgunluğun

Tablo 6’da yer alan ANOVA sonuçlarına göre anlamlılığın müşteri odaklı risk dışında kalan girişimsel pazarlama boyutlarının anlamlılıklarının

gün basınç dayanım sonuçlarına göre ise, S100-28A (laboratuvar ortamı) Geopolimer numunelerinin basınç dayanımı 24.10 MPa iken, S100-28W (su içinde) Geopolimer

 1930 yılında sosyal planlamaya parklar, oyun alanları, spor alanları stadyumlar, yüzme merkezleri, kış spor olanakları, konut oyun alanları, kamplar ve kapalı

Bu tabletlerden biyoyararlanırn da normal tablet- lere göre anlamlı olarak daha düşük bulunmuş, fakat bir yıl bekleme ile biyoyararlanım belirli derecede

SAP 2000 V8.2.5 ile yapılan çözüm sonucu mevcut bulonlara taşıma kapasitesinden fazla kuvvet geldiği için yapılan modelde taşıma kapasitesini aşan bulonlar göz

• Wideröe’nin alternatif akım kullanma fikri çok önemli fakat tasarladığı hızlandırıcı parçacıkları yüksek enerjilere çıkartmak için yetmiyor!!. Yeni

F-jel ve kontrol grubunda daha anlaml& olmak kayd&yla, FS grubunda ba lang&ç ve 2.y&l DMFS de/erleri aras&ndaki de/i im istatistiksel olarak anlaml&