• Sonuç bulunamadı

Ortaokul Öğrencilerinin Kadına Yönelik Aile İçi Şiddete İlişkin Tutumları: Beyşehir İlçesi Örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ortaokul Öğrencilerinin Kadına Yönelik Aile İçi Şiddete İlişkin Tutumları: Beyşehir İlçesi Örneği"

Copied!
131
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

ORTAOKUL ÖĞRENCĠLERĠNĠN KADINA YÖNELĠK AĠLE ĠÇĠ

ġĠDDETE ĠLĠġKĠN TUTUMLARI: BEYġEHĠR ĠLÇESĠ ÖRNEĞĠ

Muhammet Ali GEDĠK

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

AĠLE VE TÜKETĠCĠ BĠLĠMLERĠ EĞĠTĠMĠ ANA BĠLĠM DALI

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

(3)

i

TELĠF HAKKI VE TEZ FOTOKOPĠ ĠZĠN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koĢuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 12 (Oniki) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Muhammet Ali

Soyadı : GEDĠK

Bölümü : Aile ve Tüketici Bilimleri Eğitimi

Ġmza :

Teslim Tarihi : 30.12.2016

TEZĠN

Türkçe Adı : Ortaokul Öğrencilerinin Kadına Yönelik Aile Ġçi ġiddete ĠliĢkin Tutumları: BeyĢehir Ġlçesi Örneği

Ġngilizce Adı : Attitudes of Secondary School Students‟ About Family Violence Against Women: Sample of BeyĢehir District

(4)

ii

ETĠK ĠLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dıĢındaki tüm ifadelerin Ģahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı : Muhammet Ali GEDĠK

(5)
(6)

iv

(7)

v

TEġEKKÜR

Bu araĢtırmanın geliĢtirilmesi ve tamamlanmasında fikir ve görüĢleri ile büyük katkıda bulunan ve bana yol gösteren Sayın Prof. Dr. Hacer TOR‟ a, çalıĢmalarım sırasında bana sürekli destek olan ve beni yalnız bırakmayan sevgili eĢim Esma‟ya, desteğini ve yardımlarını esirgemeyen değerli arkadaĢım Murat GÜLEÇ‟e, kadına yönelik Ģiddet tutumları anketini çalıĢmamızda kullanmamıza izin veren öğretim görevlisi Sayın Elif IġIK ve arkadaĢlarına, anket formunu titizlikle doldurarak çalıĢmamın gerçekleĢmesini sağlayan öğrencilerimize ve tüm meslektaĢlarıma sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

Aralık, 2016

Ankara

(8)

vi

ORTAOKUL ÖĞRENCĠLERĠNĠN KADINA YÖNELĠK AĠLE ĠÇĠ

ġĠDDETE ĠLĠġKĠN TUTUMLARI: BEYġEHĠR ĠLÇESĠ ÖRNEĞĠ

(Yüksek Lisans Tezi)

Muhammet Ali GEDĠK

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

Aralık 2016

ÖZ

„‟KarĢı tutumda olanlara karĢı kaba kuvvet kullanma, bir kiĢiye güç veya baskı uygulayarak isteği dıĢında bir Ģey yapmak veya yaptırmak‟‟ olarak ifade edilen Ģiddet insanlık tarihiyle birlikte ortaya çıkmıĢtır. Kendini çok farklı biçimlerde gösterebilen Ģiddet günümüzde gerek bireysel gerekse toplumsal boyutta sık sık karĢılaĢabildiğimiz bir olgudur. ġiddet evde, okulda, iĢyerinde kısaca yaĢamın her alanında görülmekle birlikte; fiziksel, psikolojik ve ekonomik Ģiddet, cinsel saldırı ve kadın cinayetleri Ģeklinde ortaya çıkabilmektedir. Yapılan araĢtırma ortaokul öğrencilerinin kadına yönelik aile içi Ģiddete iliĢkin tutumlarını saptamak amacıyla altı farklı ortaokulda öğrenim gören 647 öğrenci üzerinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Veri toplama yöntemi olarak iki bölümden oluĢan anket kullanılmıĢtır. Anketin birinci bölümünde öğrencilerin demografik özelliklerini belirlemeye yönelik 16 soru; ikinci bölümünde ise öğrencilerin kadına yönelik tutumlarını belirlemeye yönelik 30 soru bulunmaktadır. Anketten elde edilen veriler SPSS programı kullanılarak analiz edilmiĢtir. Katılımcıların babalarının üçte birlik kısmı, annelerinin ise yarıya yakını ilkokul mezunu olup, öğrencilerin yarıdan fazlası merkez mahallede ikamet etmektedir. Katılımcıların tamamına yakın bir kısmının anne ve babası arasında yaĢanan Ģiddete tanık olmadığını, büyük bir kısmı anne ve babasından Ģiddet görmediğini ve yarıya yakın bir kısmı herhangi bir kiĢiye Ģiddet uyguladığını belirtmiĢlerdir.

(9)

vii

ġiddet denilince öğrencilerin aklına sırasıyla vurma-tokat atma-tekme gibi fiziksel Ģiddet davranıĢları, kavga etme, yaralama-kiĢinin kendi bedenine herhangi bir aletle zarar vermesi ve kadın cinayetleri gelmektedir.

Katılımcıların kadına yönelik Ģiddeti onaylamadıkları ve yarısından fazlasının özgürlükler, eĢitlikler, iĢ bölümleri ve eğitim gibi konularda kadınları destekledikleri belirlenmiĢtir. AraĢtırmaya katılan katılımcıların büyük bir bölümü kadına yönelik fiziksel Ģiddetin varlığından rahatsız olduklarını, fiziksel Ģiddeti tasvip etmediklerini ve aile içi Ģiddetin önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirtmiĢlerdir. Sözel ve fiziksel Ģiddete merkez mahallelerde ikamet eden öğrencilerin daha fazla karĢı çıktığı; öğrencilerin farklı kardeĢ sayısına sahip olmasının ve farklı sınıf düzeylerinde bulunmasının kadına yönelik aile içi Ģiddete iliĢkin tutumlarını etkilemediği saptanmıĢtır.

Anahtar Kelimeler : ġiddet, öğrenci, tutum ve aile.

Sayfa Adedi : 113

(10)

viii

ATTITUDES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ ABOUT

FAMILY VIOLENCE AGAINST WOMEN: SAMPLE OF BEYġEHĠR

DISTRICT

(MASTER’S THESIS)

Muhammet Ali GEDĠK

GAZI UNIVERSTY

EDUCATION SCIENCES ENSTITUTE

December 2016

ABSTRACT

As stated using brute force against opposite attitudes, making someone, something or making him/her do something by applying force or press without his/her will, violence has emerged together with the humanity history. Violence that can show itself in various forms nowadays is a phenomenon in which we can often run into social dimensions both on individual and social dimensions. Together with seen at home, school and workplace, briefly seen in all fields of life, physical and economical violence can emerge in forms of sexual assault and women murders. This research aims at determining the secondary school students‟ attitudes towards the violence against women. It was conducted on 647 students that have been taught at six different schools. Two parts public surveys have been used as gathering data. There are 16 questions to determine the features of students in the first part of the survey, there are 30 questions to determine the secondary school students‟ attitudes towards the violence against women. Data that obtained from the survey has been analyzed through SPSS programme. One third of students‟ fathers and nearly two fourth of their mothers are graduates of primary school, more than half have been living in the central neighbourhood. Almost all students have stated that they have not witnessed the violence between their mothers and fathers, a large amount stated that they have not seen violence from their mothers and fathers and nearly half of them stated that they have implemented violence.

(11)

ix

When violence is mentioned, they think of, in raw, physical violence behaviours like hitting-slapping, fighting, and wounding-wounding him/her with an instrument and women murders. It is determined that the participants do not approve the violence against women, and more than half of the students support women about subjects like freedom, equality, work divisions and education. A large amount of the participants have stated that they have discomfort from the violence against women and they do not approve the physical violence and the family violence is a major health problem. It is determined that the central province participants have objected to oral and physical violence more; participants‟ that have different numbers of brothers/sisters and their belonging to different class divisions have not affected their attitude towards the family violence.

Key Words : Violence, student, attitudes and family.

Page Number : 113

(12)

x

ĠÇĠNDEKĠLER

ÖZ………. ... vi

ABSTRACT ... viii

TABLOLAR LĠSTESĠ... xii

KISALTMALAR LĠSTESĠ ... xiv

BÖLÜM I ... 1 GĠRĠġ 1.1.Problem Durumu ... 1 1.2.AraĢtırmanın Amacı ... 4 1.3.AraĢtırmanın Önemi ... 6 1.4.AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 7 1.5.Varsayımlar ... 7 BÖLÜM II ... 9

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR ... 9

2.1. ġiddet ... 9

2.2. Kadına Yönelik ġiddet ... 10

2.3. Kadına Yönelik Aile Ġçi ġiddetin Nedenleri ... 15

2.4. Kadına Yönelik ġiddetin Önemi ... 18

2.5. ġiddetin Kadınlar Üzerine Etkisi ... 25

2.6. Türkiye’de Kadına Yönelik ġiddeti Önlemeye Yönelik Yasal Düzenlemeler 27 2.7. Çocuk ve ġiddet ... 31

2.8. Ortaokul Çağı Öğrencilerinin Genel Özellikleri ... 35

2.9. Ġlgili AraĢtırmalar ... 36

BÖLÜM III ... 41

(13)

xi 3.1. AraĢtırmanın Modeli ... 41 3.2. Evren ve Örneklem ... 41 3.3. Verilerin Toplanması ... 43 3.4. Verilerin Analizi ... 44 BÖLÜM IV ... 45 BULGULAR VE YORUMLAR ... 45 BÖLÜM V... 91 SONUÇ VE ÖNERĠLER ... 91 5.1. Sonuçlar ... 91 5.2. Öneriler ... 93

(14)

xii

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1 Örneklem Büyüklükleri ... 42 Tablo 2 Katılımcıların Demografik Özelliklerinin Dağılımı ... 45 Tablo 3 Katılımcıların Anne ve Babalarının Birlikte Yaşama, Anne ve Baba Arasındaki

Şiddete Tanık Olma, Bir Başkasına Şiddet Uygulama, Anne ve Babadan Şiddet Görme Durumlarının Dağılımları ... 48

Tablo 4 Katılımcıların Şiddet Türlerine İlişkin Tercihlerinin Dağılımı ... 49 Tablo 5 Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle İlgili Tutum Maddelerine Verilen Cevapların

Dağılımları ... 50

Tablo 6 Kadına Yönelik Aile İçi Fiziksel Şiddetle İlgili Tutum Maddelerine Verilen

Cevapların Dağılımları ... 53

Tablo 7 Kadına Yönelik Aile İçi Sözel Şiddetle İlgili Tutum Maddelerine Verilen

Cevapların Dağılımları ... 55

Tablo 8 Kadına Yönelik Aile İçi Ekonomik Şiddetle İlgili Tutum Maddelerine Verilen

Cevapların Dağılımları ... 56

Tablo 9 Katılımcıların Cinsiyetleri ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Yönelik Tutumlarına

İlişkin Khi-Kare Bulguları ... 57

Tablo 10 Katılımcıların Cinsiyetleri ile Kadına Yönelik Aile İçi Fiziksel Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 60

Tablo 11 Katılımcıların Cinsiyetleri ile Kadına Yönelik Aile İçi Sözel Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 62

Tablo 12 Katılımcıların Cinsiyetleri ile Kadına Yönelik Aile İçi Ekonomik Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 63

Tablo 13 Katılımcıların Eğitim Durumları ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Yönelik

Tutumlarına İlişkin Khi-Kare Bulguları ... 65

Tablo 14 Katılımcıların Eğitim Durumları ile Kadına Yönelik Aile İçi Fiziksel Şiddete

İlişkin Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 67

Tablo 15 Katılımcıların Eğitim Durumları ile Kadına Yönelik Aile İçi Sözel Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 68

Tablo 16 Katılımcıların Eğitim Durumları ile Kadına Yönelik Aile İçi Ekonomik Şiddete

(15)

xiii

Tablo 17 Katılımcıların Yaşları ile Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle İlgili Tutum Maddeleri

Arasındaki Khi-Kare Bulguları ... 70

Tablo 18 Katılımcıların Yaşları ile Kadına Yönelik Aile İçi Fiziksel Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 72

Tablo 19 Katılımcıların Yaşları ile Kadına Yönelik Aile İçi Sözel Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 73

Tablo 20 Katılımcıların Yaşları ile Kadına Yönelik Aile İçi Ekonomik Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 74

Tablo 21 Katılımcıların Baba Eğitim Durumları ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Yönelik

Tutumlarına İlişkin Khi-Kare Bulguları ... 75

Tablo 22 Katılımcıların Baba Eğitim Durumları ile Kadına Yönelik Aile İçi Fiziksel

Şiddete İlişkin Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 76

Tablo 23 Katılımcıların Baba Eğitim Durumları ile Kadına Yönelik Aile İçi Sözel Şiddete

İlişkin Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 77

Tablo 24 Katılımcıların Baba Eğitim Durumları ile Kadına Yönelik Aile İçi Ekonomik

Şiddete İlişkin Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 78

Tablo 25 Katılımcıların Anne Eğitim Durumları ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Yönelik

Tutumlarına İlişkin Khi-Kare Bulguları ... 79

Tablo 26 Katılımcıların Anne Eğitim Durumları ile Kadına Yönelik Aile İçi Fiziksel

Şiddete İlişkin Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 80

Tablo 27 Katılımcıların Anne Eğitim Durumları ile Kadına Yönelik Aile İçi Sözel Şiddete

İlişkin Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 81

Tablo 28 Katılımcıların Anne Eğitim Durumları ile Kadına Yönelik Aile İçi Ekonomik

Şiddete İlişkin Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 82

Tablo 29 Katılımcıların Yaşadığı Yer ile Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle İlgili Tutum

Maddeleri Arasındaki Khi-Kare Bulguları ... 83

Tablo 30 Katılımcıların Yaşadığı Yer ile Kadına Yönelik Aile İçi Fiziksel Şiddetle İlgili

Tutum Maddeleri Arasındaki Khi-Kare Bulguları ... 84

Tablo 31 Katılımcıların Yaşadığı Yer ile Kadına Yönelik Aile İçi Sözel Şiddetle İlgili Tutum

Maddeleri Arasındaki Khi-Kare Bulguları ... 85

Tablo 32 Katılımcıların Yaşadığı Yer ile Kadına Yönelik Aile İçi Ekonomik Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 86

Tablo 33 Katılımcıların Kardeş Sayıları ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Yönelik

Tutumlarına İlişkin Khi-Kare Bulguları ... 87

Tablo 34 Katılımcıların Kardeş Sayıları ile Kadına Yönelik Aile İçi Fiziksel Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 88

Tablo 35 Katılımcıların Kardeş Sayıları ile Kadına Yönelik Aile İçi Sözel Şiddete İlişkin

Tutumlarının Khi-Kare Bulguları ... 89

Tablo 36 Katılımcıların Kardeş Sayıları ile Kadına Yönelik Aile İçi Ekonomik Şiddete

(16)

xiv

SĠMGELER VE KISALTMALAR LĠSTESĠ

ABD Amerika BirleĢik Devletleri

ASPB Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı

BAAK BaĢbakanlık Aile AraĢtırma Kurumu

Kadındv Kadın DayanıĢma Vakfı

KAMER Kadın Merkezi

KSGM Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü

MEB Milli Eğitim Bakanlığı

ND Nüfus Bilim Derneği

SAĞLIKSEN Sağlık ve Sosyal Hizmet ÇalıĢanları Sendikası

SHÇEK Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu

SPSS Statistical Packagefor Social Sciences

TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi

TDK Türk Dil Kurumu

UNICEF United Nations International Children's Emergency

Fund (BirleĢmiĢ Milletler Çocuklara Yardım Fonu)

UNFPA United Nations Population Fund (BirleĢmiĢ Milletler

Nüfus Fonu)

(17)

1

BÖLÜM I

GĠRĠġ

Bu bölümde araĢtırmanın; problem durumuna, amacına, önemine, varsayımlarına, sınırlılıklarına ve tanımlarına yer verilmektedir.

1.1. Problem Durumu

Ġnsanlık tarihiyle birlikte ortaya çıkmıĢ olan Ģiddet olgusu, birçok bireysel ve toplumsal öğe ile birlikte karmaĢık bir yapı ortaya koymaktadır. Bu nedenle Ģiddet olgusunu tanımlamak ve ortaya çıkarmak kolay olmamaktadır. Kendini çok farklı biçimlerde gösterebilen Ģiddet olgusu, günümüzde gerek bireysel gerekse toplumsal boyutta sık sık karĢılaĢabildiğimiz bir olgudur (Kocacık, 2001, s. 1).

ġiddet „‟Sert ve katı davranıĢ; karĢı tutumda olanlara karĢı kaba kuvvet kullanma, sertlik, bir kiĢiye güç veya baskı uygulayarak isteği dıĢında bir Ģey yapmak veya yaptırmak.‟‟ olarak ifade edilmektedir (BaĢbakanlık Aile AraĢtırma Kurumu BaĢkanlığı [BAAK], 1998, s. 9). Sosyo-kültürel manada ise Ģiddet; bir kiĢinin ya da topluluğun, fiziksel ve ahlaki bütünlüğüne, mülkiyetine, kültürel veya sembolik değerlerine karĢı; herhangi bir birey, grup ya da örgütlü bütünlük tarafından verilen fiziksel ve/veya psikolojik zarar olarak tanımlanmaktadır (Eren, 2005, s. 27). Ayrıca bireysel ve toplumsal bir sorun olarak ortaya çıkan Ģiddet bir kiĢiye maddi ya da manevi açıdan zarar vermek amacıyla gerçekleĢtirilen cinsel, sözel, fiziksel, psikolojik ve ekonomik biçimde gerçekleĢebilen kasıtlı hareketler olarak ifade edilebilir (ġahin, 2013, s. 1).

(18)

2

ġiddet evde, okulda, iĢyerinde kısaca yaĢamın her alanında görülmektedir. ġiddet ailede; çocuk istismarı ve ihmali, kadına yönelik Ģiddet, tecavüz, yaĢlı istismarı; okulda ve iĢyerinde kaba kuvvet kullanma/zorbalık, adam öldürme gibi birçok Ģekilde gerçekleĢmektedir (Tel, 2002, s. 1-2).

Dünyada milyonlarca kadının Ģiddete maruz kaldığı, son yirmi yıldır yapılan çalıĢmalarla ortaya çıkmıĢtır. Kayıtlara yeterince geçmemekle birlikte kadınlara yönelik Ģiddet olaylarına pek çok ülkede sıklıkla rastlanmaktadır. ġiddet temel özgürlükleri ve insan haklarını ihlal edip engellediği gibi, kadınların haklarını kullanmalarını da olanaksızlaĢtırmaktadır (Demir, 2000, s. 57).

Yoksulluk ve Ģiddetin, kadınları yaĢamları süresince her yönüyle sarstığı dünya çapında yapılan araĢtırmaların ve çalıĢmaların sonuçlarıyla da desteklenmektedir. Ancak kadınlara uygulanan Ģiddet konusunda yapılan araĢtırmalar, uygulanan Ģiddetin sınıf, etnik köken ve sosyo-ekonomik düzey gözetmeksizin uygulandığını ortaya çıkarmıĢtır. Dünyada uygulanan Ģiddet örneklerine bakıldığında: Fransa‟da Ģiddet kurbanlarının %95‟i kadınlardır ve bunların %55‟i koca Ģiddetinin kurbanlarıdır. BangladeĢ‟te kocaları tarafından öldürülen kadınların sayısı ülkedeki tüm cinayetlerin %50‟sini oluĢturuyorken, Rusya‟da hükümetin açıkladığı resmi rakamlara göre 1994 yılında eĢlerin Ģiddeti sonucu ölen kadınların sayısı 15000‟dir (Erkan ve Bozgöz, 2004, s. 224-225).

Dünyada son 20-30 yıl içinde aile içi Ģiddet psikologlar, hukukçular ve feministler tarafından üzerinde çalıĢılan güncel bir konu olmuĢtur. EĢe uygulanan Ģiddet ile çocuklara uygulanan Ģiddet arasında ayrımlar yapılmıĢ, Ģiddetin Ģekil ve niteliği üzerinde durulmuĢtur (Öztürk, 2008, s. 76).

Aile içi Ģiddetin endüstrileĢmiĢ batı toplumlarında büyük bir sorun olduğu bilinmektedir. Kadına yönelik ev içi Ģiddetin gerçek yaygınlığının tahminlerin belki de iki katı olduğunu kabul edilmektedir. ÇeĢitli nedenlerden dolayı haberdar olunamayan ve aile içinde kalan Ģiddet olayları olabileceği tahmin edilmektedir. ÇalıĢmalar bütün kadınların 1/5‟i ile 1/3‟ünün yaĢamları süresince eĢleri ya da eski eĢleri tarafından fiziksel saldırıya uğrayacağını düĢündürmektedir (Erkan ve Bozgöz, 2004, s. 224-225).

Kadınlara uygulanan Ģiddet sanıldığının aksine sadece tokat, tekme, yumruk gibi fiziksel Ģiddet türleri ile kısıtlı kalmamaktadır.

(19)

3

Fiziksel Ģiddetin yanı sıra psikolojik Ģiddet, ekonomik Ģiddet, cinsel Ģiddet ve kadının evden çıkmasını yasaklayarak veya evden çıktığı zaman her hareketini denetleyerek kadının çevresiyle görüĢmesini engelleme gibi Ģiddet türleri de, genellikle fiziksel Ģiddetle beraber uygulanarak birbirini besleyen ve üreten mekanizmalardan oluĢan bir “Ģiddet çemberini” oluĢturmaktadır (Erkan ve Bozgöz, 2004, s. 223).

Aile içi Ģiddet bireylerin yaralanmasına, sindirilmesine, öfkelendirilmesine veya duygusal baskı altına alınmasına yol açan fiziki veya herhangi bir Ģekilde hakaret, davranıĢ veya muamele olarak tanımlanmaktadır. ġiddetin biçimi dövme ve yaralamadan sakatlamaya, cinsel saldırı, tecavüz ve öldürmeye kadar değiĢmekte; diğer yandan ise gözle görülmesi somut olarak saptanması daha güç olan sözlü, duygusal ve zihinsel eylemleri kapsamaktadır (BAAK, 1995, s.7).

ġiddetin en sık görüldüğü ortamlar arasında aile de yer almaktadır. Aile içinde kadına yönelik Ģiddet çok eski zamanlardan beri görülen bir olgudur. Toplumların ve ülkelerin gündeminde olmayan bu sorun son yıllarda pek çok ülkenin gündeminde yer alan önemli bir halk sağlığı sorunu olarak yer almaktadır (Nüfus Bilim Derneği [ND] ve BirleĢmiĢ Milletler Nüfus Fonu [UNFPA], 2013, s. 9).

Tarihsel olarak bakıldığında Eski Roma‟da erkekler eĢlerini dövebilir hatta boĢayabilirdi. Ayrıca erkekler eĢlerini zina, toplum içinde sarhoĢluk ya da halka açık oyunlara gitme gibi durumlarda öldürme hakkına da sahiplerdi. Ġngiltere‟de 17. Yüzyılda yasalar erkeklere, doğru yoldan ayrılan karısını fiziksel olarak cezalandırma hakkını vermekteydi. Bu uygulama 19. Yüzyılda Amerika BirleĢik Devletleri‟nde (ABD) uygulanmıĢtır. Güç eĢitsizliği ve aile meselelerinin, karıĢılmaması gereken özel hayat sayılması genel kabulü, bu sürecin devamlılığını sağladığı, hatta sağlık ve adalet sisteminde görev yapanlarında 1960‟lı yıllara kadar kadına yönelik Ģiddeti görmezden geldiği kabul görmektedir (Güleç, Topaloğlu, Ünsal ve AltıntaĢ, 2012, s. 122).

GeçmiĢte birçok ülkede kadına yönelik Ģiddet aile içi bir mesele olarak değerlendirilmiĢ ve herhangi bir yasal düzenleme yapılmamıĢtır (DiĢsiz ve Hotun ġahin, 2008). 20. Yüzyılın ortalarından sonra kadına yönelik Ģiddet bir kadın problemi olarak algılanmıĢ ve daha çok bireysel çözümler üretilmiĢtir. Bu problemin toplumsal boyutunu öne çıkaran çalıĢmalara son yıllarda yer verilmeye baĢlanılmıĢtır (ġenol ve Yıldız, 2013, s.12). 1970‟li yıllardan sonra baĢta ABD ve Kuzey Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın baĢka bölgelerinde birçok ülkede kadına yönelik Ģiddet kadın hareketlerinin baĢlıca konusu olmuĢtur (DiĢsiz ve Hotun ġahin, 2008, s. 50).

(20)

4

Dünya genelinde her üç kadından birinin dövüldüğü, cinsel iliĢkiye zorlandığı ya da baĢka Ģekilde istismar edildiği bilinmektedir (Ağçay, 2009, s.3). Dünyada kürtaj, öldürme ya da ihmal nedeniyle 60 milyon kız çocuğunun kayıp olduğu tahmin edilmektedir. Kadınların yaklaĢık % 47‟sinin ilk cinsel iliĢkilerinin zorla gerçekleĢtirildiği, kadın cinayetlerinin yaklaĢık % 70‟inin kocaları ya da birlikte yaĢadığı erkekler tarafından gerçekleĢtirildiği, ABD‟de her 15 saniyede bir kadının kocası ya da birlikte yaĢadığı erkek tarafından dövüldüğü, Kanada‟da aile içi Ģiddetin maliyetinin tıbbi bakım ve verim kaybı dâhil yılda 1,6 milyar dolar olduğu yapılan araĢtırmalar sonucunda ortaya konulmuĢtur (Çakır Parmaksızoğlu, 2011, s.8).

Kadına yönelik Ģiddetin kapsamlı bir Ģekilde ele alınması 1985 yılında Nairobi‟de toplanan 3. Kadın Konferansı‟nda olmuĢtur. Kadına yönelik aile içi Ģiddet çeĢitli toplum kuruluĢların gayretleriyle 1990‟lı yıllardan itibaren uluslararası gündemde yerini almıĢ, araĢtırma ve çalıĢmalar hız kazanarak artmıĢtır (Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü [KSGM], 2012, s. 11).

Aile içi Ģiddet 1996 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bir halk sağlığı sorunu olarak ilan edilmiĢ ve 2000 yılında Ģiddetin önlenmesinde dört ana konu belirlenerek çocuk ve kadınlara yönelik Ģiddetin azaltılması programlarının desteklenmesi kararı alınmıĢtır (Çakır Parmaksızoğlu, 2011, s.8).

1.2. AraĢtırmanın Amacı

Aile içi Ģiddet özel alanda yaĢanan ve eĢler arasında çözümlenmesi gereken bir sorun olarak görülmektedir. Bu nedenle kadına yönelik aile içi Ģiddet tabu olarak kabul edilmiĢ ve gündeme gelememiĢtir. Kadınlara karĢı aile içi Ģiddet, kadınların insan haklarını ve temel özgürlüklerini ihlal etmekte, kadınların fiziksel, psikolojik ve/veya cinsel bütünlüklerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Dünyada 1960‟lardan itibaren etkili hale gelmeye baĢlayan kadın hareketinin çabalarıyla kadına yönelik aile içi Ģiddet toplumların gündemine girmeye baĢlamıĢ ve son 30 yılda da en önemli insan hakları ihlallerinden birisi olarak kabul edilmiĢtir. Türkiye‟de ise kadına yönelik aile içi Ģiddet konusu 1980‟li yılların sonunda etkin olmaya baĢlayan kadın hareketinin çabalarıyla ülke gündemine girmiĢtir (Tezcan ve Tunçkanat, 2009, s. 851).

(21)

5

KiĢilerin beslenme ve bakım gereksinimlerini karĢılayan, güven duygusu veren, beden ve akıl sağlığını koruyan ve geliĢtiren bir birim olması gereken aile çoğu kez her çeĢit Ģiddetin beslendiği ve uygulandığı tek odak olmaktadır. Aile dıĢında gerçekleĢen Ģiddet için toplum sorumlu tutulurken aile içinde oluĢan Ģiddet gizli kalmakta, özel hayat olarak kabul edilmekte, çoğu kez de olağan ve yasal olarak karĢılanmaktadır (Ünal, 2005, s. 78).

Aile toplumun temel birimi olarak kabul edilmekte olan sosyal bir kurumdur. Ailenin birçok görevi olmakla birlikte bunların en önemlileri arasında çocuk yetiĢtirmek gelmektedir. Aile içinde yaĢanan Ģiddet çocukları doğrudan etkilemektedir. Doğrudan Ģiddet görmeseler bile aile bireyleri arasında yaĢanan Ģiddet çocukları olumsuz etkilemekte, Ģiddet ortamında bulunan çocuk, içinde bulunduğu bu olumsuz durumu içselleĢtirmektedir. Aile içi Ģiddet kuĢaktan kuĢağa geçmekte ve yalnızca Ģiddet gören kiĢiyi değil, tanık olan kiĢilerin psikolojik durumlarını, özellikle çocukların psiko-sosyal geliĢimini etkilemektedir (Arıkan, 2014, s.18-19).

Kadına yönelik Ģiddete iliĢkin yapılan çalıĢmaların pek çoğu kadınlar üzerinde gerçekleĢtirilmiĢ olduğu görülmektedir ve çoğu büyük Ģehir merkezlerinde gerçekleĢtirilmiĢ olan araĢtırmalardır. Ġlçelerde yaĢayan erinler üzerinde aile içi kadına yönelik Ģiddete iliĢkin yapılmıĢ araĢtırmalar yok denecek kadar azdır. Bu nedenle bu araĢtırmada; Konya ilinin BeyĢehir ilçesinde yaĢayan ortaokul öğrencilerinin kadına yönelik aile içi Ģiddete iliĢkin tutumlarının ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır.

Bu amaca yönelik olarak aĢağıdaki hipotezler kurulmuĢtur.

Kadına yönelik aile içi Ģiddetle ilgili tutum maddelerine verilen cevaplarla öğrencilerin yaĢlarına, cinsiyetlerine, sınıflarına, anne ve babalarının eğitim durumlarına, yaĢanılan yere ve kardeĢ sayısına göre anlamlı düzeyde bir farklılık vardır.

Kadına yönelik aile içi fiziksel Ģiddetle ilgili tutum maddelerine verilen cevaplarla öğrencilerin yaĢlarına, cinsiyetlerine, sınıflarına, anne ve babalarının eğitim durumlarına, yaĢanılan yere ve kardeĢ sayısına göre anlamlı düzeyde bir farklılık vardır.

Kadına yönelik aile içi sözel Ģiddetle ilgili tutum maddelerine verilen cevaplarla öğrencilerin yaĢlarına, cinsiyetlerine, sınıflarına, anne ve babalarının eğitim durumlarına, yaĢanılan yere ve kardeĢ sayısına göre anlamlı düzeyde bir farklılık vardır.

Kadına yönelik aile içi ekonomik Ģiddetle ilgili tutum maddelerine verilen cevaplarla öğrencilerin yaĢlarına, cinsiyetlerine, sınıflarına, anne ve babalarının eğitim durumlarına, yaĢanılan yere ve kardeĢ sayısına göre anlamlı düzeyde bir farklılık vardır.

(22)

6 1.3. AraĢtırmanın Önemi

Birçok ülkede karĢımıza çıkan kadına yönelik Ģiddet, ülkemizde de önemli toplumsal sorunların baĢında gelmektedir. Kavram, Dünya‟da 1970‟lerin baĢında ortaya çıkarken, Türkiye‟de ilk çalıĢmalar 1980‟lerin ortalarına rastlamaktadır. ġiddete maruz kalan kadınlar çaresiz, bazı konularda bilinçsiz, ekonomik özgürlüklerini çoğu zaman elde edememiĢlerdir. ġiddete uğramıĢ kadınlar aile yaĢantılarının zedelenmemesi ve dahası gurur meselesi yaptıkları için tam oranları saptanamasa da, gazete manĢetlerinden ya da ana haber baĢlıklarından da görülebileceği üzere azımsanmayacak derecede fazladır (MemiĢ, 2010, s. 35). ġiddetin oluĢmadan önce engellenmesi toplum sağlığı yönünden öncelik verilmesi gereken en önemli bölümüdür. Ancak aile içi Ģiddetin önlenmesi, toplumların böyle bir sorunun varlığının farkında olması ile baĢlar (Beliner, 2006, s. 33). Çocukların Ģiddet olan aile ortamında yaĢamaları, çocukluk dönemi sosyal ve ruhsal sağlıklarını önemli ölçüde etkilemektedir. Çocukluk döneminde Ģiddet yaĢanan ailede büyüyen çocukların yetiĢkinlik dönemlerinde Ģiddet davranıĢlarına daha fazla eğilimli oldukları, ayrıca ruhsal sağlık durumlarının yaĢam boyu olumsuz olarak etkilendiği bilinmektedir. Kadına yönelik Ģiddet davranıĢlarının ortaya çıkmasına neden olan „‟toplumsal cinsiyet‟‟ algısı bu dönemde belirlenmektedir. Çocukların “toplumsal cinsiyet”, “Ģiddet” ve “kadına yönelik aile içi Ģiddet” algılarının değerlendirilmesi onların olaylardan nasıl etkilendiklerinin bir göstergesi olarak tanımlanabilir. ġiddetin nedenlerinin temelinde yatan algı müdahale alanlarını iĢaret etmektedir. Aile içi kadına yönelik Ģiddetin önlenmesinde çocukluk döneminde müdahalelerin baĢlatılması ve çocukların olumlu yaĢam davranıĢlarını benimsemeleri gerekmektedir. Bu nedenle ergenlik dönenimin baĢında ve sonlarına doğru olan gençlerin aile içinde kadına yönelik Ģiddet konusundaki görüĢlerinin değerlendirilmesi özellikle çocuklara yönelik sosyal politika önerileri için önem taĢımaktadır (ND ve UNFPA, 2013, s. 10).

Aile içi Ģiddetin yaĢandığı bir ortamda büyümüĢ çocukların yetiĢkinlik dönemlerinde diğer insanlara oranla daha fazla Ģiddet eğiliminde oldukları ve ruhsal sağlık durumlarının tüm yaĢam boyu olumsuz etkilendiği bilinmektedir. Ayıca kadına yönelik Ģiddet davranıĢının ortaya çıkmasının nedeni olan „‟toplumsal cinsiyet algısı‟‟ çocukluk döneminde oluĢmaktadır. Kadına yönelik Ģiddete iliĢkin kız ve erkek çocuklarının görüĢlerine ve tutumlarına yönelik çalıĢmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

(23)

7

Yapılan olan bu çalıĢmada BeyĢehir ilçesinde yaĢayan ortaokul öğrencilerinin aile içerisinde kadına yönelik Ģiddet konusundaki görüĢlerini ve tutumlarını belirlemesi ve Ģiddeti önlemede öneriler geliĢtirilmesi açısından oldukça önemlidir.

1.4. AraĢtırmanın Sınırlılıkları

AraĢtırma, Konya Ġli BeyĢehir Ġlçesinde yaĢayan tesadüfî örnekleme yöntemiyle seçilmiĢ olan kız ve erkek öğrencilerle sınırlıdır.

AraĢtırma 2013-2014 eğitim öğretim yılında BeyĢehir ilçesinde eğitim öğretim gören ortaokul öğrencileri ile sınırlıdır.

AraĢtırma planlanan zaman ve maddi imkânlarla sınırlıdır.

AraĢtırma ortaokul öğrencilerine uygulanan kadına yönelik Ģiddet tutumları anketiyle sınırlıdır.

1.5. Varsayımlar

AraĢtırmanın Konya‟nın BeyĢehir Ġlçesinde eğitim öğretim gören ortaokul öğrencilerinin kadına yönelik Ģiddete iliĢkin tutumlarını belirlediği,

Örneklemin evreni temsil etme kapasitesine sahip olduğu,

Örneklem grubundaki katılımcıların ölçekteki sorularına içten ve samimi yanıt verdikleri, Ölçekteki soruların kadına yönelik Ģiddete iliĢkin tutumları belirlediği varsayılmaktadır.

(24)
(25)

9

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

AraĢtırmanın bu bölümünde Ģiddet ve çeĢitleri, kadına yönelik Ģiddet, kadına yönelik Ģiddetin nedenleri, Dünya‟da ve Türkiye‟de kadına yönelik Ģiddet, kadına yönelik Ģiddeti önlemeye yönelik yasal düzenlemeler, kadın sığınma evleri, çocuk ve Ģiddetle ilgili kuramsal bilgilere yer verilmiĢtir.

2.1. ġiddet

19. Yüzyıla kadar tek baĢına ele alınan bir kavram olmayan Ģiddetin sosyal bilimler tarafından çeĢitli boyutlarıyla ele alınması yeni bir olaydır (Kula, 2009, s. 2). Sorunun ele alınıĢında saldırganlık ve Ģiddet kavramlarının farklı anlamlar içerdiği noktasından hareketle tanımlar yapılmıĢtır (Çubukçu ve Dönmez, 2012, s. 90). En yalın haliyle Ģiddet „‟fiziksel ya da fiziksel olmayan biçimlerde, fiziksel ve ruhsal acı ve zarar veren saldırgan davranıĢ‟‟ olarak tanımlanmıĢtır (BAAK, 1998, s. 9). (Yıldırım, 1998).

6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karĢı Ģiddetin önlenmesine dair kanunda Ģiddet; kiĢinin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini içeren toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü davranıĢ olarak ifade edilmiĢtir (T.C. Anayasası, 1982).

DSÖ ise Ģiddeti „‟kendine, bir baĢkasına, grup yada topluluğa yönelik olarak ölüm, yaralanma, ruhsal zedelenme, geliĢimsel bozukluğa yol açabilecek Ģekilde fiziksel zorlama, güç kullanımı yada tehdidinin amaçlı olarak uygulanması‟‟ olarak tanımlamıĢtır (Sağlık ve Sosyal Hizmetler ÇalıĢanları Sendikası [Sağlık-sen], 2013, s. 24).

(26)

10

Sözlük anlamı „‟bir hareketin veya bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik, bir hareketten doğan güç, karĢıt görüĢte olana kaba kuvvet uygulama, duygu veya davranıĢta aĢırılık‟‟ olan Ģiddet (Türk Dil Kurumu [TDK], 2015); fiziksel, psikolojik, ekonomik ya da cinsel içerikli bir takım eylemlerde bulunmak suretiyle, bu eylemlere maruz kalan kimselerin maddi-manevi bütünlüğünü, temel hak ve özgürlüklerini ihlal eden ya da geçici süre ile bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü eylemi ifade etmektedir (Bozkurt ġener, 2011, s. 9).

2.2. Kadına Yönelik ġiddet

Kadına yönelik Ģiddet 20. Yüzyılın en önemli sağlık problemlerinden biri olarak görülmektedir. Dünyada ve ülkemizde oldukça yaygın bir sorun olup ırk, din, sınıf, dil, etnik ve kültürel özellikler fark etmeksizin pek çok ülkede ortaya çıkabilmektedir (Bulucu ve Aymelek Çakıl, 2013, s. 36). Kadına yönelik Ģiddet iliĢkin farklı tanımlar yapılmaktadır. Kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan ve kadınları etkileyen cinsiyete dayalı ayrımcılık ile fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmeleriyle veya acı çekmeleriyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel her türlü tutum ve davranıĢ kadına yönelik Ģiddettir (T.C. Anayasası, 1982).

1993 Tarihli BirleĢmiĢ Milletler kadına yönelik Ģiddetin yok edilmesi bildirisinde kadına yönelik Ģiddet “ister kamusal alanda ister özel yaĢamda meydana gelsin, kadının fiziksel, ruhsal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine, acı çekmesine neden olan, onurunu zedeleyen, temel hak ve özgürlüklerini kullanmasını engelleyerek, kadına yönelik ayrımcılığın sürmesine yol açan eylem‟‟ olarak tanımlanmıĢtır (Karınca, 2011, s. 21). DSÖ ise kadına yönelik Ģiddeti „‟cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarda bulunan, toplum içinde ya da özel yaĢamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıĢ‟‟ olarak tanımlamıĢtır (Kadın DayanıĢma Vakfı [Kadındv], 2008, s. 19).

Kadına yönelik Ģiddet bir kadına sırf kadın olduğu için yöneltilen ya da orantısız bir Ģekilde kadınları etkileyen ve çoğu zaman erkekler tarafından uygulanan kadının vücuduna, özgürlüğüne, benlik duygusuna (kiĢiliğine) ve özgüvenine zarar veren tüm tutum, davranıĢ ve sözleri içeren ırk, yaĢ ve ülke gözetmeyen eylemlerdir (Kıykaç AltınbaĢ ve Altun Ensari, 2013, s. 1).

(27)

11

Kadına yönelik Ģiddet olaylarına iĢyerinde, sokakta, okulda, gözaltında, savaĢlarda rastlanmaktadır. Ancak kadınların en korunduğu yer diye düĢünülen “aile içinde” kendi evinde sevgi ve saygı beklediği insanlar tarafından daha yaygın bir Ģekilde Ģiddete uğramaktadırlar (Moroğlu, 2012, s. 358).

EĢin güç ve kontrol sağlamak ya da kaybettiği gücü yeniden kazanmak üzere karısına uyguladığı Ģiddet; fiziksel, duygusal, sözel, cinsel ve ekonomik gibi birden fazla biçimde olabilmektedir (Bulucu ve Aymelek Çakıl, 2013, s. 36).

AĢağıdaki bölümde kadına uygulanan Ģiddet türleri ayrıntılı olarak incelenmiĢtir.

2.2.1. Fiziksel ġiddet

Fiziksel Ģiddet kaba kuvvetin bir korkutma, sindirme ve yaptırım aracı olarak kullanılması (Yetim ve ġahin, 2008, s. 50); karĢıdaki kiĢinin canının yanmasına, yaralanmasına ya da ölümüne sebep olan, kasıtlı olarak yapılan davranıĢ ya da davranıĢlardır (Sağlık-sen, 2013, s. 25).

Fiziksel Ģiddet aile içi Ģiddetin en sık görünür biçimidir. Fiziksel Ģiddet daha çok bedene yöneliktir ve bedensel güce dayalıdır. Kontrol etmeyi, acı ve korku yaĢatacak istekleri gerçekleĢtirmeyi hedefler. Fiziksel Ģiddete tehdit, aĢağılama ve cinsel baskı gibi öğelerde eĢlik edebilir (Öztürk, 2008, s.42).

Kadına yönelik fiziksel Ģiddet, uygulayanın fiziki gücüne bağlı olabildiği gibi kesici alet ve silahla da gerçekleĢebilmektedir. Fiziksel Ģiddeti vurmak, yumruk-tokat atmak, tekmelemek, bıçaklamak, öldürmek, üstünde sigara söndürmek, yakmak, üstüne kaynar su dökmek gibi yaralanmadan öldürmeye kadar çeĢitli Ģekillerde gerçekleĢmektedir (Sağlık-sen, 2013, s. 26).

Kadına yönelik fiziksel Ģiddetin en ağır biçimlerinden biri, töre/namus bahanesiyle kadına uygulanan Ģiddettir.

Töre ve namus baskısıyla uygulanan Ģiddet kadının giydiği kıyafet, gittiği yer, yabancı kiĢilerle konuĢması, evlilik dıĢı iliĢkinin olması, evlilik dıĢı hamile kalması, bakire olmaması, ailenin ya da akrabalarının uygun gördüğü kiĢi ile evlenmek istememesi,

boĢanması gibi bahanelerle kadına eĢi ya da akrabaları tarafından

gerçekleĢtirilebilmektedir. Bu Ģiddet bazı durumlarda töre/namus cinayetleri Ģeklinde gerçekleĢebilmektedir (KSGM, 2013, s. 7).

(28)

12 2.2.2. Sözel ġiddet

Sözel Ģiddet birçok kadının yaĢadığı ancak kadınlara bunu yaĢatanlar tarafından farkına varılmayan, varılsa da önemsenmeyen, bu sebeple boyutlarının farkına varılması son derece zor olan bir Ģiddet Ģeklidir (ġenol ve Yıldız, 2013, s. 10).

Sözel Ģiddet, söz ve hareketlerin düzenli bir Ģekilde korkutma, sindirme, cezalandırma ve kontrol aracı olarak kullanılmasıdır (Yetim ve ġahin, 2008, s. 49). Ġğneleyici ya da aĢağılayıcı sözler söylemek, kadının kendisini kötü hissetmesine neden olan cümleler kullanmak, sürekli eleĢtirmek ve sorguya çekmek, tehdit etmek, alay etmek, görüĢlerini ve çalıĢmalarını küçümsemek, suçlamak, kadının özgüvenini yitirmesine neden olmak, ruhsal açıdan zedelemek gibi eylemler sözlü Ģiddettir (KSGM, 2013, s. 8).

KiĢinin zaafları ile alay etmek, lakap takmak, küfür etmek, hakaret etmek, yüksek sesle bağırmak gibi davranıĢlar da sözel Ģiddeti oluĢturmaktadır. Sözel Ģiddet çoğu kaynakta duygusal Ģiddetin içerisinde değerlendirilmektedir (Olgun Ġzmirli, 2013, s.10).

2.2.3. Cinsel ġiddet

Cinsel Ģiddet, mağdurla iliĢkisi ne olursa olsun birinin bir baĢkasının cinsel kimliğine karĢı yönelttiği zorba davranıĢlardır (Gülmez, 2014, s. 33). Cinsel Ģiddet kadını istemediği zamanda ve yerde, istemediği cinsel davranıĢa zorlamak, cinsel iliĢki sırasında incitmek, acıtmak, tecavüz etmek, baĢka kiĢilerle cinsel iliĢkiye zorlamak, doğum kontrol yöntemlerini reddetmek, cinsel organına zarar vermek, fahiĢe veya frijit olmakla suçlamak, ensest, cinsel içerikli tacizde bulunmak, cinsel nesne muamelesi yapmak, namus ve töre nedeni ile baskı uygulamak ve öldürmek Ģeklinde ortaya çıkmaktadır (Öztürk, 2008, s. 49). Cinsel Ģiddet, genellikle kadının basit bir gönülsüzlük sorunu olmayıp cinselliğin baskı ve korkutma aracı olarak kullanılmasıdır.

Aile içinde kocanın kadına yönelik cinsel Ģiddeti üç sınıfta ele alınabilir. Bunlardan birincisi kadının zor veya tehdit kullanılarak cinsel iliĢkiye zorlanmasıdır. Bu tür cinsel Ģiddetin amacı cinsel birleĢme istediğidir. Ġkincisinde cinsel Ģiddet uygulayan kiĢinin amacı cinsel iliĢkide bulunmaktan ziyade fiziksel güç kullanarak kadın bedenini cezalandırmaktadır. Üçüncüsünde ise fiziksel Ģiddetin sapıklıkla birleĢmesi ile sadisttik bir cinsel Ģiddet ortaya çıkmaktadır (Gülmez, 2014, s. 33).

(29)

13 2.2.4. Ekonomik ġiddet

Ekonomik Ģiddet; kadının emeğine, yarattığı/ürettiği değere, varlıklarına, kazanma gücüne, kazancına ve karar alma hakkına el koymaktır (Bilican Gökkaya, 2011, s. 133). Sahip olunan ekonomik kaynakların veya paranın, kiĢi üzerinde tehdit veya yaptırım aracı olarak istikrarlı bir Ģekilde kullanılmasıdır. Kadının çalıĢmasına veya iĢ hayatında ilerlemesine engel olmak, para vermemek veya kısıtlı Ģekilde para vermek, ailenin tasarrufları gelir ve giderler hususunda bilgi vermemek, aileyi ilgilendiren ekonomik konularda tek baĢına karar almak, çalıĢmayı reddedip kadının gelirlerini harcamak ekonomik Ģiddet olarak değerlendirilmektedir (Akın, 2013, s. 28-29).

Kadınların ekonomik olarak erkeğe bağımlı olmaları, kadınları Ģiddet iliĢkisinde kalmaya zorlar. Çok kısıtlı para ile mümkün olmayan Ģeyleri istemek ve gerçekleĢtirilemediğinde istediği halde çalıĢtırmamak, iĢe yollamamak veya zorla çalıĢtırmak, eline hiç para vermemek, parasını almak ve geri vermemek, mal alıp satmalarını engellemek ekonomik Ģiddetin biçimleridir (Öztürk, 2008, s. 52).

2.2.5. Psikolojik Ģiddet

Psikolojik Ģiddet, bir kiĢinin tehdit etme, aĢağılama, hakaret etme, kısıtlama gibi yollarla bir baĢkasının öz-benliğini sistematik olarak zayıflatma veya yıkma sürecidir. Psikolojik Ģiddet bazı iliĢkilerde tek baĢına görülse de çoğunlukla fiziksel Ģiddet öncesinde görülmekte ve fiziksel Ģiddete eĢlik etmektedir (Gülmez, 2014, s. 34).

Psikolojik Ģiddet aĢağılama, vurmak veya bir Ģey atmakla tehdit etme, bir Ģeyi fırlatma, parçalama, vurma, tekmeleme gibi sözel veya sözel olmayan, mağdura yönelik direkt bir fiziksel saldırıyı içermeyen Ģiddet davranıĢlarını kapsamaktadır (Baykal, 2008, s. 7).

Bağırmak, korkutmak, hakaret etmek, ailesiyle akrabalarıyla, komĢularıyla, arkadaĢlarıyla ya da baĢkalarıyla görüĢtürmemek, eve kapatmak, küçük düĢürmek, çocuklarından uzaklaĢtırmak, kıskançlık bahanesiyle sürekli kontrol altında tutmak, baĢka kadınlarla kıyaslamak, kadının nasıl giyineceği, nereye gideceği, kimlerle görüĢeceği konusunda baskı yapmak, kadının kendini geliĢtirmesine engel olmak gibi eylemlerde psikolojik Ģiddettir (KSGM, 2013, s. 8).

(30)

14

Kadının duygularını, düĢüncelerini, algılarını hedef alan, kasıtlı ve tekrar tekrar gerçekleĢen psikolojik Ģiddet, onun benlik ve gerçeklik algısını derinden etkileme potansiyeline sahiptir. Bu nedenle pek çok kadın için psikolojik Ģiddetle baĢ etmek fiziksel Ģiddetle baĢ etmek kadar zordur. Hatta bazı araĢtırmacılara göre, fiziksel Ģiddete kıyasla psikolojik Ģiddetin kadın üzerindeki olumsuz etkileri daha fazla ve uzun sürelidir (Gülmez, 2014, s. 34-35).

2.2.6. Kadın Cinayetleri

Yirminci yüzyılda insan hakları ve özgürlük kavramları üzerinde fazlaca durulmuĢ ve bu haklar geliĢtirilmeye ve iyileĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır. Ġnsan haklarının bir ihlali olan Ģiddet ve Ģiddet sonucu meydana gelen kadın ölümleri siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel birçok alanda tartıĢmalara yol açmıĢ ve çözüm yolu aranır hale gelmiĢtir (Ġnci, 2013, s. 283). Cinsiyet temelli rol farklılaĢmasına kaynaklık eden erkek egemen aile ve dolayısı ile toplum yapılanması, Ģiddetin bazı Ģekillerinin meĢrulaĢtırılmasına ve devam ettirilmesine zemin hazırlamaktadır. Bu meĢrulaĢtırma öyle istenmeyen sonuçlara sebebiyet vermektedir ki baba kızını, erkek karısını öldürebilmekte ve bunu toplumun isteğini yerine getirebilmek adına yaptığını düĢünmekte ve toplumda erkeğin uygulamıĢ olduğu bu Ģiddeti meĢru bir eylem olarak algılamakta, Ģiddet olarak algılamamaktadır. Töre ve namus cinayetleri olarak adlandırılan pek çok cinayet sonrasında öldürülen bu kadınların cenazelerinin en yakınları tarafından dahi kaldırılamaması cenazelerin kadın dernekleri tarafından kaldırılması bu durumu en iyi Ģekilde izah etmektedir (ġenol ve Yıldız, 2013, s. 13-14). Kadın cinayetleri kavramı kadınların toplumsal rolleriyle bağlantılı nedenlerle öldürülmeleri anlamına gelmektedir. Kadın cinayetleri kadından nefret etme, küçümseme, tiksinme ya da kadına sahip olma duygusu, namus kavramı, ırkçılık, mirastan pay vermek istememe, ailenin rızası dıĢında evlilik yapma, aile üyesi olmayan bir erkekle iletiĢime kurma gibi nedenlerle gerçekleĢtirilmektedir (Gazioğlu, 2013, s. 93).

Kadınların eĢleri ya da birlikte yaĢamıĢ oldukları partnerleri tarafından öldürülmesi, kadın ve erkek cinsleri arasındaki eĢitsizliği aĢmayı hedefleyen ve diğer ülkelere göre daha baĢarılı olan Ġsveç‟te bile yaĢanmaktadır (Çiftçi, 2011, s. 40). Dünya bankası verilerine göre dünya genelinde Ģiddet nedeniyle hayatını kaybeden 15-44 yaĢ grubundaki kadınların sayısı kanser, sıtma, trafik kazası ve savaĢlar nedeniyle ölen kadınlardan daha fazladır (Karahanoğlu, 2015).

(31)

15

Ülkemizde sıkılıkla iĢlenen ve namus cinayetleri olarak adlandırılan cinayetler, kadına yönelik Ģiddetin en zalim boyutudur ve temel insan hakları ihlali olan yaĢam hakkının ihlalidir. Namus adına aile meclisi tarafından yeri, zamanı ve failleri belirlendikten sonra iĢlenen cinayetler, töre cinayetleridir. Kadın cinselliğinin denetlenmesi amacı taĢıyan ve yargısız infaz türü olan cinayetlerde değiĢik yöntemlere baĢvurulur (Çiftçi, 2011, s. 40). Kadın cinayetleri 2002-2008 yılları arasında % 1400 artmıĢtır. 2002‟te 66 kadının namus adına öldürüldüğü, 2008‟de806 kadının namus adına öldürüldüğü tespit edilmiĢtir (Yüce Tar, 2012, s. 26).

Töre ve namus cinayetleri en çok Ġstanbul, Ankara, Ġzmir, Bursa, Antalya ve Diyarbakır gibi nüfus yoğunluğu fazla ve yoğun göç alan büyük illerde görülmektedir. Türkiye‟de gerçekleĢen namus cinayetlerinin yarıdan fazlası bu illerde gerçekleĢmiĢtir (Çiftçi, 2011, s. 33).

Türkiye‟de kadına yönelik Ģiddetten ölen kadınların anısını yaĢatmak için internet üzerinden kurulmuĢ dijital sayaç adlı veri toplama merkezinin verilerine göre Türkiye genelinde 2008 yılında 62, 2009 yılında 109, 2010 yılında 182, 2011 yılında 122, 2012 yılında 137, 2013 yılında 226 ve 2014 yılında 286 kadın, kadın cinayetleri sonucu hayatını kaybetmiĢtir (Anitsayac, 2015).

2.3. Kadına Yönelik Aile Ġçi ġiddetin Nedenleri

Kadına yönelik Ģiddet kamusal ve özel olmak üzere hayatın her iki alanında da yer almaktadır. Aile içinde ve dıĢında Ģiddetin coğrafi sınır, ekonomik geliĢmiĢlik, öğrenim düzeyine bakılmaksızın bütün toplumlarda son derece yaygın olduğu görülmektedir (Demir, 2000, s. 58).

Kadına yönelik aile içerisindeki Ģiddetin nedenleri çok çeĢitli ve karmaĢıktır. ġiddetin nedenlerini biyolojik, psikolojik, sosyal, ekonomik, çevresel ve toplumsal nedenler baĢlıkları altında incelenmektedir.

2.3.1. ġiddetin Biyolojik Nedenleri

ġiddetin biyolojik nedenlerinde cinsiyet ve hormon farklılıkları etkilidir. Bütün toplumlarda erkeklerin kadınlara göre daha saldırgan tutum sergiledikleri görülmektedir. Erkeklik hormonları ile saldırganlık arasındaki bağlantı daha anne karnında iken görülmektedir.

(32)

16

Kadınlık hormonları ise erkeklerin tam tersine saldırganlığı bastırmaktadır (Ömek, 2013, s. 23-24). Biyolojik nedenler arasında erkeklik hormonlarının etkisi, Ģizofreni, paranoid Ģizofreni gibi bazı akıl hastalıkları ile anti sosyal kiĢilik bozuklukları gibi ruhsal bozukluklar da sayılabilir (Öztürk, 2008, s. 53).

Erkeklik hormonu testosteronun Ģiddet kullanma eğilimini artırdığı yönünde tezler vardır. Erkeklerde saldırgan davranıĢların yaĢla birlikte düĢüĢ göstermesi, testosteron hormonunun Ģiddet uygulamada etkili olduğunu düĢündürmektedir. Ayrıca Ģizofreni alt tipleri gibi psikotik durumlar ve kiĢilik bozuklukları da anti sosyal narsistik Ģiddeti yükseltebilmektedir. Madde kullanımı ise diğer biyolojik nedenler olarak gösterilebilir (Kavcar Sırmalı, 2015).

2.3.2. ġiddetin Psikolojik Nedenleri

Duygusal baskı ve sorumluluklardan kurtulma, hayal kırıklıkları için çıkıĢ yolu bulma, isteklerini gerçekleĢtirme, empati yeteneğinin olmaması ve aile içi Ģiddetin olduğu bir ailede büyüme gibi nedenler psikolojik Ģiddetin nedenleri olarak sayılmaktadır (Akkaya ġahin, 2010, s. 8).

ġiddet uygulayan çoğu eĢ aile birliğinin ilk dönemlerinde bunu uygulamaz. Ne zaman arada derin ruhsal bağlar kurulmaya baĢlar, iĢte o zaman Ģiddet eğilimleri kendini gösterir. ġiddeti uygulayan kiĢiler, uyguladıkları bu Ģiddet karĢısında elde edecekleri kazancın, Ģiddetin maliyetinden daha fazla olduğunu düĢünürlerse Ģiddet uygulamaya devam ederler (Yetim ve ġahin, 2008, s. 49).

2.3.3. ġiddetin Sosyal Nedenleri

Aile içi Ģiddeti üreten dinamikler, yalnızca aile içindeki iliĢkilerden değil toplumsal yapı içerisinde kadını ayrımcılığa uğratan ve onu erkeğe bağımlı kılan mekanizmalardan da kaynaklanmaktadır. Erkeğin yasalardan ve toplumun ataerkil yapısından kaynaklanan kadına göre üstün konumu Ģiddeti besleyen diğer faktördür (Okutan, 2007, s. 26).

ġiddetin toplum tarafından paylaĢılan bir değer yargısı olması “Kızını dövmeyen dizini döver.‟‟, „‟Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.”, “Dayak cennetten çıkmadır.” annesini ve kız kardeĢini döven erkek çocuğunun itibar görmesi sosyal bir neden olarak öne çıkmaktadır (Kavcar Sırmalı, 2015).

(33)

17

ġiddet uygulama öğrenilebilen bir davranıĢtır. En önemli öğrenme kaynağı ise Ģiddeti uygulayan kiĢinin kendi ailesidir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde, aile içi Ģiddetin uygulandığı bir ortamda yetiĢenlerin Ģiddet eğilimine sahip oldukları görülmüĢtür (Öztürk, 2008, s. 56).

Toplumların sahip oldukları iletiĢim becerilerinin yetersizliği, duygu ve düĢüncelerinin kıĢkırtıcı biçimde ifade edilmesi alıĢkanlığı, bilinçsizce yapılan suçlamalar, hatalı namus ve ahlak algılayıĢları da Ģiddetin sosyal nedenleri arasında sayılabilir (Akkaya ġahin, 2010, s. 9).

2.3.4. Ekonomik nedenler

Kadına yönelik Ģiddetin en önemli sebeplerinden bir diğeri de ekonomik kökenlidir. Ailelerin gelir seviyeleri düĢtükçe, sosyo-ekonomik sebepler daha fazla yaĢanmaktadır. Ekonomik sıkıntı durumlarında erkekler evin geçiminden kendilerini sorumlu hissettikleri için çok daha fazla travmalar yaĢamakta, evin geçimini olması gerektiği biçimde gerçekleĢtiremediklerini düĢündüklerinde ise kendilerini yetersiz hissetmektedirler. Böyle bir durumda tüketici konumunda gördükleri kadına Ģiddet uygulayarak kendilerini rahatlatmıĢ, kadın üzerinde hâkimiyetlerini ekonomik olmasa da fiziksel olarak devam ettirmiĢ kabul etmektedirler. Hayata dair beklentilerin karĢılanamamasından kaynaklanan gerilimin Ģiddeti körüklediği kabul edilmektedir (ġenol ve Yıldız, 2013, s. 8).

Ekonomik olarak iĢsizlik, mesleğe sahip olmama, gidecek yerin olmaması, yıllardır kazandıklarını bırakmak istememe gibi sebepler Ģiddetin devamına neden olmaktadır (Okutan, 2007, s. 63).

2.3.5. Çevresel nedenler

Çevresel ortamdan gelen saldırganlığı arttırıcı uyaranlar saldırganlığı ortaya çıkaran dürtüleri Ģiddetlendirmektedir (BAAK, 1998, s. 2).

Sanayi devrimi sonucu geliĢen kimyasal ve endüstriyel ürünler, rahatsız edici kokular Ģiddet davranıĢını tetikleyebilmektedir. AĢırı sıcaklık, kalabalık ortamlar, gürültü kirliliği, alıĢveriĢ merkezlerindeki fazla elektrikli ortam kiĢilere negatif elektrik yüklemekte ve kiĢide olumsuz davranıĢların çıkıĢını sağlamaktadır (Kılıç, 2009, s. 32).

(34)

18 2.3.6. Toplumsal nedenler

YaĢanılan toplumsal kesim Ģiddete yatkın ise bireyler Ģiddet sevmese ve Ģiddete yatkın olmasa bile o tür davranıĢlar sergileyebilmektedir. Toplu protestolarda toplumsal psikoloji devreye girmekte ve bireysel olarak Ģiddete eğilimli olmayan bireyler toplum içerisinde saldırganlaĢabilmektedirler. Bunun çok farklı sebepleri olmakla birlikte; bireyler bir topluluğa ait olmayı daha kolay ve güvenli görmektedirler. Ait oldukları kesimden farklı görünmek ve onlara zıt düĢmek istemezler. Bir topluluğa ait olunca kiĢi bireyselliğinden sıyrılabilmekte, toplum içine gizlenmiĢ olabilmekte ve kontrol altında tuttuğu saldırganlığı gün yüzüne çıkarabilmektedir (Kılıç, 2009, s. 32).

Sosyo-kültürel yapı içerisinde genelde erkek çocuğun sosyalizasyonunda kazandırılan „‟erkeklik‟‟ rolünde kadını küçümseme, eve hakim olma ve gerektiğinde kadına Ģiddet uygulama sıklıkla öğretilebilmektedir. Hatta karısına karĢı Ģiddet kullanan erkek bazı çevrelerde ayıplanmamaktadır. Birçok çevrede sosyalleĢme süreci boyunca erkekler öfkelerini çevrelerine yansıtmayı, saldırılara karĢı koymayı, kavga etmeyi öğrenmektedirler. Buda aile içerisinde özellikle kadına yönelik Ģiddetin öğrenilmesi sürecinde toplumun önemine iĢaret etmektedir (BAAK, 1998, s. 21).

2.4. Kadına Yönelik ġiddetin Önemi

Aile içinde kadına yönelik Ģiddet çok eski zamanlardan beri görülen bir olgudur. Toplumların ve ülkelerin gündeminde olmayan bu sorun son yıllarda pek çok ülkenin gündeminde yer alan önemli bir halk sağlığı sorunu olarak durmaktadır (ND ve UNFPA, 2013, s. 10).

Kadınlar en güvenli olmaları gereken yerde, yani evlerinde, en çok güvenmeleri gereken kiĢilerden, yani babalarından-erkek kardeĢlerinden ve özellikle de hayatlarını paylaĢtıkları eĢlerinden çeĢitli Ģekillerde ve derecelerde Ģiddet görmektedirler. Kadına yönelik aile içi Ģiddet, kadınları baskılayan-bağımlı hale getiren, özgüvenlerini yok eden, benlik saygılarını azaltan, ailenin gelecek nesillerine olumsuz model oluĢturan, özellikle kadınların ve çocuklarının beden ve ruh sağlıklarını bozan, sosyal ve kültürel temelleri ağır basan ciddi bir halk sağlığı sorunudur (KSGM, 2009, s. 13).

(35)

19

Aile içi Ģiddet her ülkede, her ırkta, bütün dini ve etnik guruplarda yaygın olarak görülebilen evrensel bir sorundur. Kadına karĢı Ģiddet ya da toplumsal cinsiyete dayalı Ģiddet sağlık, hukuk, eğitim, geliĢim ve her Ģeyin üstünde bir insan hakları sorunudur. Bu aynı zamanda dünyanın en yaygın ama en az tanımlanan, en çok gizlenen ve gözden uzakta tutulan evrensel bir sorundur. Kadına karĢı Ģiddet kadının enerjisini tüketen, fiziksel sağlığını tehlikeye atan ve özsaygısını kemiren bir sağlık problemidir (Altun, 2006, s. 4). Bu durum yalnız Ģiddet gören kiĢiyi değil tanık olan kiĢilerin psikolojik durumlarını, özelliklede çocukların psiko-sosyal geliĢimini etkilemektedir (Kanbay, IĢık, Yavuzaslan ve KeleĢ, 2012, s. 110). DSÖ de toplumun en küçük soysal yapısı olan aile içinde yaĢanan Ģiddetin toplum yapısında da derin ve kalıcı izler bıraktığını belirtmektedir. ġiddetin hem ölümcül, hem de ölümcül olmayan sonuçları baĢta Ģiddet mağduru olmak üzere aile ve toplumda, hatta fail üzerinde pak çok olumsuz değiĢimlere yol açmaktadır (Olgun Ġzmirli, 2013, s. 2).

Çok yakın bir zamana kadar bireysel bir sorun olarak algılanan kadına yönelik Ģiddet ailenin ve toplumun bir sorunu olarak algılanması çok uzun bir zamanı almıĢtır. 20. Yüzyılın ortalarından sonra kadına yönelik Ģiddet bir kadın problemi olarak algılanmıĢ ve daha çok bireysel çözümler üretilmiĢtir. Bu problemin toplumsal boyutunu öne çıkaran çalıĢmalara son yıllarda yer verilmeye baĢlanılmıĢtır (ġenol ve Yıldız, 2013, s.13).

ġiddetin önlenmesine yönelik çalıĢmaların planlanması ve yaĢama geçirilmesi, süregelen Ģiddet alanına müdahale edilebilmesi, Ģiddet mağdurlarına gerekli psiko-sosyal destek hizmetlerinin etkin biçimde sunulabilmesi için de sorunun yaygınlık, boyut ve dinamiklerini aydınlatmaya yönelik çalıĢmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Aile içi Ģiddet tüm toplumlarda, ülkelerde, kültürlerde, her demografik kesimde görülse de; özellikleri, biçimi, aldığı formlar, destek ve güçlenme kaynakları önemli farklılıklar gösterebilmektedir. Sorunun yaygınlığı ve biçimi, boyutu ve etkileĢtiği faktörlerin aydınlatılmasına yönelik çalıĢmalar, önleme ve mağdurlara hizmet sunma çalıĢmalarına önemli katkılar sağlayabilecektir (Baykal, 2008, s. 4).

ġiddetin kadın sağlığı üzerinde kısa ve uzun vadede olumsuz etkileri vardır. ġiddet kadın sağlığı üzerinde kalıcı hasarlar bırakabileceği gibi depresyon, aĢırı alkol kullanımı, anksiyete, intihar davranıĢı, istenmeyen gebelikler, cinsel yollarla bulaĢan hastalıklar gibi kadının psikolojik ve davranıĢsal problemler geliĢtirmesine de neden olur (Okutan, 2007, s. 1).

(36)

20

Herhangi bir sosyal problemi anlamanın ve önlemenin ilk yolu onun nedenlerini ortaya çıkarmaktır. ġiddetin nedeni ne olursa olsun sonuçları itibariyle tüm dünyada aynı Ģekilde ortaya çıkmaktadır. Konunun önemine dikkat çekilmesi ve Ģiddetle mücadele edebilmede sonuçların ayrıntılı Ģekilde ele alınması önemli görülmektedir. ġiddet mağduru kadınların neler yaĢadığından, Ģiddetin kadın üzerindeki etkilerinden yola çıkarak kadına nasıl yardımcı olunabileceği konusunda ipuçlarının elde edilmesi onların Ģiddetle baĢ etmelerinde destekleyici olacaktır. Kadına yönelik Ģiddet aynı zamanda önemli bir sağlık sorunu olduğundan bireyin ve toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesi açısından da yapılan çalıĢmalar önem taĢımaktadır (Okutan, 2007, s. 2).

2.4.1. Kadına Yönelik ġiddetin Tarihsel GeliĢimi

ġiddet her toplumda ve her dönemde var olmuĢ ve var olacak bir sosyal olgudur. Kadının fiziksel istismarı ise binlerce yıl öncesine dek uzanmaktadır. ġiddet olgusunun ortaya çıkıĢı insanlık tarihi ile paraleldir. Arkeologların yaptığı araĢtırmalara göre kadınların fiziksel Ģiddet yaĢamalarının kökeni 3000 yıl öncesine kadar gitmektedir (Yörük, 2010 s. 20). Eski Roma‟da erkekler eĢlerini dövme, boĢayabilme ve hatta çeĢitli nedenlerle eĢlerini öldürebilme haklarına sahiplerdi. 1700‟lü yıllarda Ġngiltere‟de yasalar kocaya karısını dövme hakkı vermekteydi (SubaĢı ve Akın, 2003 s. 4-5). 20. Yüzyılın baĢlarına kadar ABD ve Ġngiltere‟de erkeğin eĢine Ģiddet uygulamasına yasal olarak hiçbir engel yoktu (DiĢsiz ve Hotun ġahin, 2008, s. 52). Türkiye‟de de yıllar boyunca erkeğin eĢini ya da kızını dövmesi, erkeğin hakkı ve hatta görevi olarak kabul edilmiĢ, kızını dövmeyen dizini döver anlayıĢı hakim kılınmıĢtır (Yörük, 2010, s. 21).

Çok yakın bir zamana kadar bireysel bir sorun olarak algılanan kadına yönelik Ģiddet ailenin ve toplumun bir sorunu olarak algılanması çok uzun bir zamanı almıĢtır. 20. Yüzyılın ortalarından sonra kadına yönelik Ģiddet bir kadın problemi olarak algılanmıĢ ve daha çok bireysel çözümler üretilmiĢtir. Bu problemin toplumsal boyutunu öne çıkaran çalıĢmalara son yıllarda yer verilmeye baĢlanılmıĢtır (ġenol ve Yıldız, 2013, s. 13). 1970‟li yıllardan sonra baĢta ABD ve Kuzey Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın baĢka bölgelerinde birçok ülkede kadına yönelik Ģiddet kadın hareketlerinin baĢlıca konusu olmuĢtur (DiĢsiz ve Hotun ġahin, 2008, s. 50).

(37)

21

1980‟lerde kadın hareketi ve kadına Ģiddete baĢkaldırılar küçük gruplar halinde yapılan bilinç yükseltme toplantıları, sokak gösterileri, kısa ömürlü dergi ve yayınlarla kendini göstermeye baĢlamıĢtır. 1980 Sonrası dayağa karĢı kampanya ile baĢlayan ve Ģiddet gören kadınlar için sığınak açma emeliyle yol alan süreç 1990‟da Ġstanbul‟da Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfının, 1991‟de Ankara‟da Kadın DayanıĢma Vakfı‟nın açılmasıyla devam etmiĢtir (Altınay ve Arat, 2007, s. 17-21). 1997‟de Diyarbakır‟da Kadın Merkezi (KAMER) kurulmuĢtur. 1998 yılında kadın sığınakları kurultayı Ġstanbul‟da toplanmıĢ ve 1999 yılında Ġstanbul Barosu kadın hakları komisyonunun giriĢimiyle Türkiye Barolar Birliği Kadın Hakları Komisyonu kurulmuĢtur. Kadın kuruluĢlarının sayısı bu dönemde hızla artarak 2004 yılında 350‟nin üzerine çıkmıĢtır. 1990 tarihinde ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı‟na bağlı Kadının Statüsü ve Sorunları BaĢkanlığı kurulmuĢ ve 1991‟de genel müdürlük olarak doğrudan BaĢbakanlığa bağlanmıĢtır. Bu gün KSGM olarak çalıĢmalarına devam etmektedir (Olgun Ġzmirli, 2013, s. 38).

2.4.2. Dünyada Kadına Yönelik ġiddetin Boyutları

Bir insan hakları ihlali olan kadına yönelik Ģiddet eğitim düzeyleri ve gelir seviyeleri ne olursa olsun tüm toplumlarda görülmektedir. Kadına yönelik Ģiddet dünya genelinde farklı bölgelere, kültürel yapıya ve toplumsal normlara göre çeĢitlense de genel olarak duygusal istismar, ekonomik Ģiddet, fiziksel ve cinsel Ģiddet pek çok ülkede yoğun bir biçimde yaĢanmaktadır. Bunların yanı sıra savaĢ bölgelerinde kadınlara yönelik sistematik tecavüzler, insan ticareti, seks iĢçiliğine zorlama, töre cinayetleri, yiyecek, sağlık, eğitim gibi hizmetlere eĢitsiz eriĢim gibi pek çok Ģekilde karĢımıza çıkmaktadır (Karal ve Aydemir, 2012, s. 42).

Dünya genelinde kadınlar kocaları, akrabaları ve yakın çevresinde bulunan bireyler tarafından Ģiddete maruz kalmaktadır (Kadındv, 2008, s. 19). DSÖ‟nün 2005 yılında yayınladığı rapora göre kadınların yaĢamları boyunca fiziksel Ģiddet görme sıklığı % 6-59 arasında saptanmıĢ ve bu Ģiddetin ileri boyutlarda olduğu kadınların oranlarının % 4-49 arasında olduğu belirtilmiĢtir. Cinsel Ģiddetin de fiziksel Ģiddetle aynı oranda görülme sıklığına sahip olduğu tespit edilmiĢtir (DiĢsiz ve Hotun ġahin, 2008, s.53).

(38)

22

DSÖ‟nün 48 ülkede yapmıĢ olduğu araĢtırma sonucu kadınların % 10‟u ile % 69‟u hayatlarının bir bölümünde eĢleri tarafından fiziksel saldırıya maruz kaldıkları belirlenmiĢtir. Bunun yanı sıra eĢleri tarafından fiziksel Ģiddete maruz kalan bu kadınların mağduriyeti çoğunlukla bir seferden fazla yaĢadıkları ve genelde birden çok Ģiddet biçimlerine maruz kaldıkları görülmektedir. Japonya‟da yapılan bir araĢtırma kadınların % 10‟nundan azının sadece fiziksel Ģiddete maruz kaldığını, % 57‟sinin hem fiziksel, hem de psikolojik Ģiddete maruz kaldığını ve cinsel istismara uğradığını göstermiĢtir (Page ve Ġnce, 2008, s. 82).

DSÖ‟nün 10 ülkede (BangladeĢ, Etiyopya, Japonya, Brezilya, Peru, Namibya, Samoa, Sırbistan, Karadağ, Tayland, Tanzanya ) 24000 kadın ile görüĢerek gerçekleĢtirdiği baĢka bir araĢtırmada, eĢleri tarafından fiziksel Ģiddete maruz kalan kadınların oranı % 13-61, cinsel Ģiddete uğrayan kadınların oranı % 6-59, duygusal Ģiddetle karĢılaĢan kadınların oranı ise % 20-75 aralığında olduğu saptanmıĢtır. Mısır‟da 15-49 yaĢ arasındaki kadınların % 35‟i evlilikleri sırasında kocaları tarafından en az bir defa dövüldüklerini belirtmektedirler. Ġspanya‟da tüm öldürme olaylarının % 10‟u kadın ölümleridir. Mahkemeye sevk edilen dosyaların % 36‟sı kadın mağduriyetlerini içermektedir. ABD‟de her 15 saniyede bir kadın genellikle kocası/partneri tarafından dövülmektedir. Norveç‟te 20-49 yaĢları arasındaki kadınların % 18‟i her hangi bir yakın iliĢki içerisinde fiziksel olarak Ģiddete maruz kalmakta ve dört milyon nüfusa sahip olan ülkede her sene 10.000 kadın aile içi Ģiddet sebebiyle meydana gelen yaralanmalar yüzünden sağlık tedavisi yoluna gitmektedir. Finlandiya‟da kadınların % 40‟ı aile içi Ģiddete maruz kalmıĢ veya bu yönde bir tehditle karĢılaĢtıkları belirlenmiĢtir (Sarı, 2010, s.35).

Belçika‟da 959 denek üzerinde yapılan bir araĢtırmada kadınlardan % 3‟ünün çok fazla Ģiddete maruz kaldığı, % 13‟ünün daha az Ģiddete maruz kaldığı, % 25‟inin ise çok az Ģiddete maruz kaldığı ortaya çıkmıĢtır.

Kanada‟da yapılan bir araĢtırmaya göre 428 Kanada‟lı kadınların % 17‟sinin fiziksel Ģiddet yaĢadıkları tespit edilmiĢtir. Ġngiltere‟de 1476 kadın üzerinde yapılmıĢ olan bir araĢtırmaya göre bu kadınların % 11‟i tecavüze uğradıklarını belirtmiĢlerdir (Öztürk, 2008, s. 77-78). Aile içerisinde kadına yönelik Ģiddetin kıta, ülke, din, geliĢmiĢlik düzeylerine bakılmaksızın tüm dünyada seviyesi, türü ve oranları değiĢse de önemli bir ölçüde var olduğunu görülmektedir.

Şekil

Tablo 1   Örneklem Büyüklükleri  Evren  Büyük  lüğü  +    0.03  örnekleme  hatası (d)  + - 0.05 örnekleme hatası (d)  + - 0.10 örnekleme hatası (d)  p=0.5  q=0.5  p=0.8  q= 0.2  p=0.3 q=0.7  p=0.5 q=0.5  p=0.8  q= 0.2  p=0.3 q=0.7  p=0.5 q=0.5  p=0.8  q= 0

Referanslar

Benzer Belgeler

Hemşirelikte lisans eğitimi verilen bir devlet üniversitesinde öğrenim gören hemşirelik öğrencilerinin özsaygı düzey- leri ile aile içi şiddete karşı tutumları

Data were collected with a questionnaire and the Attitude Scale for Violence (ASV). In addition to.. descriptive analysis, Mann Whitney U, Kruskal Wallis tests and Spear- man’s

Öğrencilerin şiddete uğramış kadına yaklaşımda bulunabilme durumuna göre şiddete ilişkin tutum ölçeği toplam puan ortalaması ve alt boyut puan

Tekfen, aile içi şiddet ile mücadele konusunda, şiddete maruz kalan ve şiddet uygulayan çalışanları için, kendi talepleri doğrultusunda bu maddede yer alan şirket içi

Kadınlara yönelik şiddet, kadınların ve kız çocuklarının, maddi ve manevi bütünlük hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, ifade özgürlüğü

Bu çalışmada, bir devlet üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik ve Ebelik Bölümü son sınıf öğrencilerinin gebelikte kadına yönelik AİŞ konusunda bilgi

Bu aşamaya kadar elde edilen bulgular katılımcıların demografik özelliklerini ve geçmiş yaşantılarında gerek aile bireyleri, gerekse aile dışından

Ülkemizde de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunda şiddet, “kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik