• Sonuç bulunamadı

Çölovası'nın erken iskân tarihi (Neolitik çağ'dan ilk tunç çağ sonuna kadar)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çölovası'nın erken iskân tarihi (Neolitik çağ'dan ilk tunç çağ sonuna kadar)"

Copied!
104
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

ÇÖLOVASI'NIN ERKEN İSKÂN TARİHİ

(NEOLİTİK ÇAĞDAN İLK TUNÇ ÇAĞ SONUNA

KADAR)

Gülay UYAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Özdemir KOÇAK

(2)

ii

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Gülay Uyar

Numarası 154202011006

Ana Bilim / Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı Çölovası’nın Erken İskân Tarihi (Neolitik Çağ’dan İlk Tunç Çağ Sonuna Kadar)

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

iii

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Gülay Uyar

Numarası 154202011006

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/ Eskiçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Özdemir Koçak

Tezin Adı Çölovası’nın Erken İskan Tarihi (Neolitik Çağ’dan İlk Tunç Çağ Sonuna Kadar)

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Çölovası’nın Erken İskan Tarihi (Neolitik Çağ’dan İlk Tunç Çağ Sonuna Kadar) başlıklı bu çalışma 08/07/2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(4)

iv

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Gülay Uyar

Numarası 154202011006

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/ Eskiçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Özdemir Koçak

Tezin Adı Çölovası’nın Erken İskân Tarihi (Neolitik Çağ’dan İlk Tunç Çağ Sonuna Kadar)

ÖZET

Çölovası kesimi, Afyonkarahisar ilinin güneyinde, Karakuş ve Kumalar Dağları arasında nispeten kapalı bir havza görüntüsündedir. Bu alan İç-batı Anadolu, Göller Yöresi, Ege Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi gibi kesimleri birbirine bağlayan güneybatı-kuzeydoğu doğrultusundaki tarihi bir doğal yol güzergahı üzerindedir. Bu kesimdeki tarihöncesi dönem yerleşmelerinin de bu yol hattı üzerinde konumlandığı görülür. Nitekim güneyde Çataltepe kesiminden başlayan ve muhtemelen ovanın içerisinde iki ana güzergaha sahip olan bu yolu takip etmek mümkündür. Bunun yanında Taşçeşme, Tüysüz ve Emirkuyusu yerleşmeleri üzerinden mevcut dağ yolları da gözlenmektedir. Çölovası’nda tarihöncesi dönem kültürlerini barındıran çok sayıda yerleşme vardır. Bunlar arasında Çataltepe Mevkii, İsmail Höyük ve Alparslan Höyüğün isimleri öncelikle sayılabilir. Bu ovadaki yerleşmelerde Neolitik, Kalkolitik ve İTÇ’ye ait zengin bir kültürel doku gözlenir. Neolitik ve Kalkolitik Çağa ait ve çoğunlukla Göller Yöresi örnekleriyle karşılaştırılan bu buluntular arasında “S” profilli çömlekler, tüp biçimli tutamaklar, çeşitli boya bezemeli seramikler önemli bir yer tutar. Ayrıca İç-batı Anadolu çevresinde hemen hemen hiçbir yerde görmediğimiz sayıda obsidyen alet parçaları da bölgenin konumu ile ilgilidir. Bu zenginlik İTÇ’ye ait farklı form ve mal özellikleri gösteren materyallerde de karşımıza çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Tarih öncesi dönemler, Çölovası, seramik, yerleşim özellikleri

(5)

v

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Gülay Uyar

Numarası 154202011006

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/ Eskiçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Özdemir Koçak

Tezin İngilizce Adı Early Settlement History of Çölovası (From Neolithic Age to Last of Early Bronze Age)

SUMMARY

Çölovası section is a relatively closed basin between Karakuş and Kumalar Mountains in the south of Afyonkarahisar province. This area is on a historical natural road route in the southwest-northeast direction connecting the regions such as Inner-Western Anatolia, Lakes Region, Aegean Region and Central Anatolia Region. It is seen that the prehistoric settlements in this section are located on this road line. As a matter of fact, it is possible to follow this road starting from Çataltepe section in the south and possibly having two main routes within the plain. In addition, the existing mountain roads are observed over Taşçeşme, Tüysüz and Emirkuyusu settlements. There are many settlements in Çölovası that contain prehistoric cultures. These include Çataltepe Position, İsmail Mound and Alparslan Mound. The settlements in this plain show a rich cultural texture of Neolithic, Chalcolithic and Early Bronze Age. Among the Neolithic and Chalcolithic Age finds, which are mostly compared to the Lakes Region, are pots with “S” profile, tubular handles and various paint decorated ceramics. In addition, the number of obsidian tool fragments that we have not seen anywhere in Central-Western Anatolia is related to the location of the region. This richness can also be seen in materials that show different forms and properties of Early Bronze Age.

(6)

vi

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... ii

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu ... iii

ÖZET ... iv

SUMMARY ... v

GİRİŞ ... 1

1.AFYONKARAHİSAR VE ÇÖLOVASI ÇEVRESİNİN JEOLOJİK VE JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ ... 2

2.1.Dağlar ... 6

2.2.Akarsular ... 7

2.3.Tarihi Doğal Yol Güzergâhları ... 7

2.NEOLİTİK, KALKOLİTİK VE İLK TUNÇ ÇAĞ YERLEŞMELERİ ... 9

2.1. Bölge Yerleşmeleri ... 9

2.1.1. Örenler ... 10

2.1.2. Büyük Çataltepe ... 11

2.1.3. Küçük Çataltepe ... 12

2.1.4. Akpınarlı Tepe Höyük ... 12

2.1.5. Alparslan ... 13 2.1.6. Tepeardı ... 14 2.1.7. Haydarlı Karatepe ... 15 2.1.8. İsmail Höyük ... 16 2.1.9. Bırçaklı ... 17 2.2. Diğer Yerleşmeler ... 17

3.YERLEŞİM ÖZELLİKLERİ VE KÜLTÜREL GELİŞMELER ... 19

3.1. Yerleşim Özellikleri ... 19

3.1.1.Neolitik ve Kalkolitik Çağlar ... 23

3.1.2.İlk Tunç Çağı ... 24

3.2. Kap Formları ve Mal Özellikleri ... 25

3.2.1. Neolitik ve Kalkolitik Çağlar ... 26

3.2.2. İlk Tunç Çağı ... 28

SONUÇ ... 29

(7)

vii

ENVANTER LİSTESİ ... 35 HARİTA RESİM VE ÇİZİMLER ... 55

(8)

1

GİRİŞ

Çalışma alanımız olan Çölovası kabaca kuzey ve kuzeydoğuda Kumalar ve Çamur Ova (Karadilli Ovası), güneyde Karakuş dağları ve batıda Dombayova ile çevrelenmiştir. Burada, ovalık alanın içerinde yer alan ve Neolitik Çağdan İlk Tunç Çağa kadar tarihlenen başlıca dokuz yerleşme konu edinmiştir. Bu ovanın çevresindeki dağlık kesime doğru uzanan yükseltiler üzerinde yer alan Tüysüz, Taşçeşme ve Emirkuyusu gibi iskanlardan yeri geldiğinde kısaca bahsedilecektir.

Çölovası yerleşmelerinin Neolitik, Kalkolitik ve İlk Tunç Çağ buluntuları ile ilgili karşılaştırmalar için öncelikle en yakın kazı merkezlerinden başlıcaları kullanılmıştır. Bundan dolayı çalışmamızda Afyonkarahisar çevresinden Kusura, Denizli Beycesultan ve Göller Yöresi yerleşmelerinden Hacılar, Kuruçay, Höyücek ve Bademağacı buluntuları öncelikle değerlendirmeye alınmıştır. Bunun yanında gerektiğinde Konya Ovası, Kütahya-Eskişehir çevresi, Batı Anadolu’dan da ilgili örneklerle karşılaştırmalar yapılmıştır.

Aşağıda da ifade edileceği gibi Afyonkarahisar kesimi farklı coğrafi bölgelerin kesişme noktasındadır. Bu havzanın yer şekilleri, kültürel, ekonomik ve siyasal gelişiminde belirleyici olmuştur. Bu bölgede farklı kapalı havzalar bulunmaktadır. Ancak bunlar doğal yol güzergahları aracılığıyla diğer bölgelerle iletişim içerisindedirler. Ayrıca oluşan bu doğal geçişler ticaretin de bunların üzerinden yürütülmesini sağlamış ve sözünü ettiğimiz bölgenin gelişmesinde belirleyici olmuştur. Aslında Çölovası için de benzer değerlendirmeleri yapmak mümkündür. Kumalar ve Karakuş Dağ silsileleri arasında adeta sıkışmış bir görüntü veren bu ova aynı zamanda Ege Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi arasındaki ana ulaşım yolunu oluşturmaktadır. Ovanın kuzeyinden itibaren mevcut Şuhut bağlantısı Afyonkarahisar’a uzanan yolu, güneye doğru uzanan hat da Sandıklı Ovası, Isparta, Denizli yol kavşaklarına işaret etmektedir.

Çölovası’ndaki yerleşmelerin büyüklükleri ve elde edilen buluntuların çeşitliliği de bu alanın tümüyle içine kapalı bir havza olmadığına ve hem kendi kaynaklarını verimli kullanmasına ve hem de çevre ile ilişkilerine işaret eder. Aşağıda da ifade edeceğimiz gibi ova yerleşmelerinin 7 tanesinin büyük yerleşmeler olması bu bakımdan dikkat çekicidir

(9)

2

1.AFYONKARAHİSAR VE ÇÖLOVASI ÇEVRESİNİN JEOLOJİK VE JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ

Afyonkarahisar, bulunduğu coğrafi konum nedeniyle doğal ortam şartlarında kısa mesafede değişimlerin gözlendiği; Ege, Akdeniz ve Orta Anadolu olmak üzere üç coğrafi bölgede toprakları bulunan ve yaklaşık 14000 km² yüzölçümüne sahip, geniş bir il idari alanıdır1. Ana hatlarıyla bu ilimizin doğu sınırında Konya ili, batı

sınırında Uşak ili, kuzey-kuzeybatı sınırlarında Eskişehir ve Kütahya illeri, güney sınırlarında Isparta, Burdur ve Denizli illeri bulunmaktadır.Bu ilimiz Ege Bölgesi, Akdeniz Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi sınırlarına kadar yayılım göstermektedir. Bu alanın ve Menderes Irmağı’nın kaynaklarının güneyinde yer alan kesimin bir bölümü Akdeniz Bölgesi içerisinde yer alır. Sultandağı-Emirdağ hattına doğru uzanan doğu-kuzeydoğu kesimlerde kısmen İç Anadolu sınırlarındadır.

Bu ilimizin kapladığı alanın büyük kısmını dağlar ve platolar oluşturur (% 47,5 oran dağ, % 32,6 oran plato). Ovalar ise % 19,9’luk bir oranla yer almaktadır. Bölgede büyük dağ silsileleri vardır. Bunlar arasında Emirdağları, Karakuş Dağları, Kumalar Dağları, Sultandağları’nın isimleri sayılabilir. Karakuş Dağları ve Kumalar Dağları Çölovası’nı ortaya çıkaran ana dağ kütleleridir. Afyonkarahisar ili merkezinde Akarçay havzası yer almaktadır ve bu havza çevresinde güneydoğu kuzeybatı yönünde uzanan doğal yol güzergahı İç Anadolu çevresi ile Batı Anadolu arasındaki ulaşımı sağlamaktadır. Bunun yanında Sincanlı Ovası, Sandıklı Ovası, Şuhut Ovası, Çölovası gibi kapalı havzaların alçalan kısımlarının sağladığı doğal yol hatları Ege Bölgesi, Göller Yöresi, Kütahya-Eskişehir çevresi ile de ulaşımın sağlanmasına imkan tanımaktadır2.

Bu havzada kış aylarının soğuk olduğu, yaz aylarının ise kurak ve sıcak olduğu bir karasal iklimin hüküm sürdüğü gözlenir. Bu ilimizin çevresi İran-Turan

1 Taş-Yakar 2010, 70.

(10)

3

floristik geçiş bölgesi üzerinde yer almaktadır. Bu durum bölgenin doğal bitki örtüsünün belirmesinde ve zengin olmasında da etkili olmuştur3.

Yerleşim alanlarının kurulmasında doğal etmenlerin önemli bir yeri olduğu bilinmektedir. Su kaynaklarının varlığı, yeterli tarım alanı, hayvancılık için uygun meraların varlığı, maden yatakları, yol güzergahları bu etmenler arasında sayılabilir. Bu özellikleri kendisinde barındıran alanlar en erken dönemlerden itibaren yerleşim görmüşlerdir4. Doğal çevrenin böylesine etkisi ve yerleşim alanlarını oluşturan

insanların çevreye uyum sağlaması kimi zaman hemen gerçekleşmemiş ve uzun dönemler içerisinde olabilmiştir5. Çölovası çevresinde de erken yerleşmelerinin hemen yakınlarında modern köy ve kasabaların yer alması iskan sürekliliğine işaret eder6. Buna verilecek en güzel örnek Alparslan Köyü’nün hemen güneybatı çıkışında yer alan Alparslan Höyük’tür.

Yukarıda Afyonkarahisar çevresinin geçiş bölgesi görüntüsü verdiğinden bu bölgenin farklı kesimleri arasında yeryüzü şekilleri ile beraber doğal ortam koşulları açısından da değişimler gözlendiğinden söz etmiştik. Yine bu değişimler bölgedeki mevcut arazilerin kullanılmasında da farklılıklar gözlenmesine neden olur. Bu durum yükselti değişmelerinde de açıkça gözlenir ve nüfus, yerleşim alanları, yerleşim tipleri ve bu alanlarda yürütülen ekonomik faaliyetler (ziraat, hayvancılık gibi) yer şekillerinin özelliklerine göre farklılıklar gösterir. Yükseltinin çok fazla olmadığı alanlarda kent ya da kasaba denilebilecek alanlar yer alırken, yüksek alanlarda daha küçük iskanlar bulunur. Yükseltinin artmasıyla beraber ortaya çıkan fiziki ortam insan yaşantısı ve yürütülen faaliyetleri kısıtlamaktadır. Bu durum da yüksek yerlerde yerleşme sayılarının azalmasına, alan olarak küçülmesine, arazi kullanım tarzlarının sadeleşmesine ve nüfusun düşmesine neden olur7. Bu durum tarihöncesi

dönem yerleşmeleri için de benzerdir. Nitekim ovada yer alan Çataltepe, Alparslan, İsmail Höyük yerleşmeleri ile dağlık kesimdeki Taşçeşme, Tüysüz Emirkuyusu yerleşmeleri arasında bu karşılaştırmaları yapmak mümkündür.

3 Yazıcı- N. Koca- M. Koca 2010, 116. 4 Taş-Yakar 2009, 146.

5 Taş-Yakar 2009, 146; Ayrıca bk. Orcutt s.315. 6 Taş-Yakar 2009, 146.

(11)

4

Afyonkarahisar çevresinde 900-1000 m yükselti basamağı, bu ilimizin yaklaşık %17’sini kaplar. Bu yükselti basamağı bir öncekinde olduğu gibi tarım alanlarının geniş yer kapladığı bir basamaktır. Bu basamakta tarım alanları %66 oranı ile birinci sırada yer almaktadır. 900-1000 m yükselti basamağı aynı zamanda su kaynaklarının toplandığı bir yükseltidir. Bu nedenle tarım alanları ve yerleşmeler bu yükselti basamağı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu yükselti basamağı üzerinde yer alan kesimler Akarçay Havzası’nın Afyonkarahisar ilinin doğusunda kalan kesimi ve Eber-Akşehir gölleri yakın çevresi, Emir Dağları’nın kuzeydoğusunda uzanan Yukarı Sakarya Havzası tabanındaki dalgalı düzlükler, Acı Göl ile Dinar tektonik çöküntü oluğu arasında yer alan plato sahası, Sandıklı Ovası’nın en alçak kesimleridir8.

Afyonkarahisar il merkezinin doğusundaki düzlük alanlar, su kaynaklarının elverişliliğinin de etkisiyle büyük ölçüde tarımsal faaliyetlere ayrılmıştır. Afyonkarahisar, Çobanlar, Çay, Bolvadin, Sultandağı, Emirdağ, Sandıklı, Dinar, Evciler, Dazkırı ve Başmakçı ilçelerinin verimli tarım arazilerinin bu basamakta olduğu gözlenir9.

1000-1100 metre yükselti basamağı içerisindeyer alan kesimler ise kabaca Afyonkarahisar Ovası, Sinanpaşa Ovası, Sandıklı Ovası, İscehisar ve İhsaniye platolarının güney kesimleri, Bayat ve Emirdağ platoları, Sultan Dağları’nın kuzeybatı ve kuzeydoğusunda kalan birikinti koni ve yelpazeleri kuşağı ile Dinar ilçesinde Dombayova, Çamurovası gibi üniteler ve yakın çevreleridir. Özellikle Afyonkarahisar il merkezinin bulunduğu Afyonkarahisar Ovası, ilgenelinde yerleşmelerin yoğunlaştığı kuşak görüntüsündedir. Arazi kullanımı bakımından çeşitliliğin en fazla olduğu bölümler Afyonkarahisar Ovası’nın daha çok batısında kalan kesimleridir. Afyonkarahisar il merkezi çevresinde tarım, otlak, yerleşme ve sanayi alanları iç içe girmişlerdir. Bu alanın en önemli özelliği, orman alanlarının çok az bir yer tutmasıdır10.

1500-1600 metre yükselti basamağı dağlık alanların yüksek kesimlerindeki eğimli yamaçları içine almaktadır. Bu yükselti basamağında arazi kullanımında,

8 Taş-Yakar 2010, 62

9 Taş-Yakar 2010, 62-63. 10 Taş-Yakar 2010, 64-65

(12)

5

orman ve otlak alanların hâkim olduğu gözlenir. Bu yükselti içerisindeki Ahır Dağı, Kumalar Dağı ve Emir Dağlarının yüksek kesimlerinin içine alan orman alanları Ahır Dağı çevresinde genişlediği, Kumalar ve Emir Dağları çevresinin ise daha çok otlak alanları olarak kullanıldığı gözlenmektedir. Yerleşme sayısında yükselti ve eğim ile birlikte iklimin sınırlandırıcı etkisi de kendisini göstermektedir. Nitekim Sandıklı ve Dinar ilçelerine bağlı sadece 3 köyde bulunduğu 1500-1600 metre yükselti basamağında, hayvancılık en önemli ekonomik faaliyet durumundadır11.

Çalışma konumuzu oluşturan Çölovası ise kuzeyden Afyonkarahisar volkanitlerinin, güneyden de üst Mezozoik formasyonların teşkil ettiği yüksek dağlarla çevrili alüvyal bir ovadır. Bu ovanın eğimi genel olarak kuzeyden güneye doğrudur. Kuzeyde eğimin fazla olmasından dolayı alüvyonların kalınlığı azalır ve yer yer ana kayalar belirginleşir12.

Ovanın kuzeyi büyük oranda Kumalar Dağ silsilesi ile güneyi ise Karakuş Dağları ile sınırlanır. Bu ova kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan çöküntü alanı Kızkapan boğazı ile Çamur ovasına bağlanır.

Anadolu’da 1000 m üzerindeki alanlar çok yer tutar. Yaklaşık deniz seviyesinden yükselti 1132 m’dir ve bu haliyle ülkemiz genel yükseltisinin fazla olduğu bir yerdir. Araştırma alanımız olan Çölovası kesimi de bu ortalamalara yakın gözükmektedir. Nitekim bu havzanın kuzeybatısında yükselti 1170 m’ye kadar çıkmaktadır. Güneydoğusunda ise bu yükselti değerleri 1108 m’ye kadar inmektedir.

Çölovası kabaca güneybatı-kuzeydoğu yönünde uzanan bir dikdörtgeni andırmaktadır. Bu dikdörtgen ana hatlarıyla kuzey-güney yönünde Haydarlı-Kadılar arasında 6,2 km, güneybatı-kuzeydoğuda Çürüklü-Kınık arasında 16,4 km kadar olan bir alandır. Çölovası’nın batısı dağlık bir yükselti şeklinde kendini gösterir. Donbayova ile sınır teşkil eden bu yükseltiler yer yer 1500 m’ye kadar ulaşırlar. Çölovası’nın doğu sınırlarında Çamur Ovası ya da Karaadilli Ovası ismiyle bilinen ve çalışma alanımızın kuzey-kuzeybatı bağlantılarını sağlayan kesim yer alır. Bu ovanın en alçak kesimlerini yazın kuruyan Alparslan Sazlığı oluşturmaktadır. Bu

11 Taş-Yakar 2010, 70.

(13)

6

ovada sürekli bir su kaynağı bulunmamaktadır. Bundan dolayı günümüzde tarımsal faaliyetlerdeki sulama için taban suyu kullanılır13.

Yerleşmeleri, bulundukları konumlara göre de sınıflandırmak mümkündür. Doğal ve beşeri coğrafya özelliklere göre bulundukları konumlar göz önüne alınarak yerleşmeler gruplandırılabilmektedir. Bu şekildeki gruplandırmada en çok kullanılan coğrafi fenomenleri; akarsular, denizler ve göller, morfolojik birimler, ulaşım güzergâhları oluşturur14.

2.1.Dağlar

Çölovası çevresi kuzey, kuzeydoğu ve güneyden dağlarla çevrilidir. Ovanın kuzeyinde Afyonkarahisar’dan başlayarak Çölovası’na doğru 60 km boyunca uzanan ve çok engebeli bir görünümde olanvolkanik Kumalar Dağı yer alır. Kumalar Dağı Afyon-Sandıklı-Dinar istikametinde başka bir deyişle kuzey-güney yönünde il topraklarını iki büyük havzaya ayırarak uzanan 50-60 km uzunluğunda ve 30-35 km genişliğinde bir dağ kütlesidir15.Bu dağ silsilesinin batısında Sandıklı Ovası,

doğusunda Şuhut Ovası ve güneyinde Çölovası gibi ovalar görülmektedir.Çölovası çevresinin en büyük yükseltileri Kumalar Dağı üzerinde yer alır. Bu kesimde yükseltiler sık sık 2000 m’nin üzerine çıkar. Kumalar silsilesinin en yüksek kesimini güneyindeki Klimatan zirvesi oluşturur (2247 m)16.

Ovanın kuzeydoğu ve doğusundaki kalkerlerden meydana gelen yükseltiler Karakülah Tepesi civarında 1800 m’ye ulaşır17. Ovayı güneyden kuşatan Karakuş

Dağlarında ise yükseltiler 2000 m’ye kadar çıkar18.

13 Ardos 1978, 177. Ayrıca bk. Keçeci 2015, 19-21; Tanoğlu 1947, 48; Taş-Yakar 2010, 60; Atalay

1997, 4.

14 Taş- Yakar 2009, 149; Ayrıca bk. Toroğlu 2009, 259 15 Akçiçek-Vural 2007, 79.

16 Kumalar Dağı’nın daha ziyade kuzey ve güneyinde bir takım münferit tepeler kümeler halinde

sıralanmışlardır. Bunların güneyindekiler arasında Büyük Kilimatan, Küçük Kilimatan, Büyük Toklu, Kurt Kayası, Ayran ve Döngel Tepeleri sayılabilir. Bk. Ardos 1978, 1, 177.

17 Ardos 1978, 1, 177. 18 Ardos 1978, 1, 177.

(14)

7

2.2.Akarsular

Yukarıda ifade edildiği gibi Çölovası kapalı bir havzadır ve burada daimi akan akarsu yoktur. Genellikle kuru dereler ve sel yataklarına rastlanır. Bunlardan en önemlisi Bahçe deresidir. Ovaya dahil olan sular güneydeki en alçak kesimde birikerek Alparslan Sazlığı ismi verilen bataklık alanı oluşturur. Fakat suların büyük bir kısmı alüvyonlardan sızarak kaybolmaktadır. Ovanın doğusunda kalan küçük bir kısım ise, Kızkapan Deresi vasıtasıyla sularını doğudaki Çamurovası’na göndermektedir.Çölovası’ndan Buruncaya ve İncesu düdenlerinden gelen sular Gökçe- göl (Karakuyu)bataklığına girmekte, buradan da Dinar ovasına suçıkanlar halinde boşalmaktadır19.

2.3.Tarihi Doğal Yol Güzergâhları

Çölovası Kumalar Dağı ve Karakuş Dağları arasında sıkışmış kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan doğal bir koridor görüntüsündedir. Modern Dinar-Çay yolu bu ovanın ortasında, ovanın uzantısıyla paralel olarak kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanır. Bu yol ülkemizin önemli ana yollarından birisidir.

Yaptığımız çalışmalar sırasında bölgede var olan tarihöncesi dönem yerleşmelerinin de bu güzergahla çok fazla farklı olmadığı görülmektedir. Ovanın içerisindeKarabedir Köyü Örenler Mevkii’nden itibaren izlenebilen bu güzergah Büyük Çataltepe, Alparslan Höyük üzerinden Tepeardı ya da Haydarlı Karatepe kesimine ulaşıyor olmalıydı. Buradan Karacaören ve Karaadilli kesimine bağlantısıyla ilgili kesin kanıtlarımız yoktur. Ancak kuzeydoğuda Kınık çevresinde İsmail Höyük ve Bırçaklı’ya bir bağlantı olduğu düşünülebilir. Bırçaklı yerleşmesinden sonra Karaadilli kesimiyle (Çamur Ova) bağlantının Malkazığı Mevkii’nden sağlandığı düşünülmektedir20. Burası bölgenin önemli bir bağlantı

noktasıdır. Çünkü Malkazığı Mevkii’nden sonra Hasanlı ve Cafer Höyük çevresine ulaşılır. Buradan yol Kepir Höyük üzerinden Çay ilçesine doğru, kuzeyde de Şuhut Ovası üzerinden Afyonkarahisar’a doğru uzanır.

Akpınarlı Tepe yerleşmesi üzerinden Kumalar Dağı’nın güney yamaçlarını izleyerek doğuya doğru uzanan bir yolun varlığı da düşünülebilir. Haydarlı kesimine

19 Ardos 1978, 177. Ayrıca bk. Keçeci 2015, 21. 20 Koçak-Bilgin-Küçükbezci 2019.

(15)

8

uzanan bu yol, kuzeydeki Kumalar kesimine doğru uzanan dağ yollarıyla da bağlantıyı sağlıyor olmalıydı. Nitekim yapılan yüzey araştırmaları sırasında dağlık kesimde Tüysüz ve Taşçeşme Mevkilerinde tespit edilen tarihöncesi dönem yerleşmeleri bu durumun kanıtıdır.

Çölovası’nın hemen güneyinden Karakuş Dağları üzerinden Göller Yöresi’ne olan bağlantının izlerini de görmek mümkündür. Bu bağlantı Çataltepe-Örenler kesiminden güneydoğuda Karakuş Dağlarının güney eteklerinde Çapalı Köyü Emirkuyusu yerleşmesi/ Sancar Yaylası üzerinden Senirkent kesimine doğru uzanıyor olmalıydı.

Çölovası’nın en güneyinde Örenler kesiminden sonra bölgenin en önemli kavşak noktalarından birisi karşımıza çıkar. Burada Akgün Tepe Höyük merkezi bir konum gösterir21.Buradan kuzeyde Sandıklı Ovası, güneyde Göller Yöresi, batıda

Dinar kesimine doğru uzanan ana yollar vardır.

(16)

9

2.NEOLİTİK, KALKOLİTİK VE İLK TUNÇ ÇAĞ YERLEŞMELERİ

2.1. Bölge Yerleşmeleri

Çölovası çevresinde günümüzde toplam 7 kasaba ve 9 köy bulunmaktadır22.

Modern iskanların sayı ve nüfus olarak fazlalığı bu alanın insanlar için yeterli olduğunu gösterir. Bu durum tarihöncesi dönemlerle de kıyaslanabilir. Nitekim havzada bizim tespit ettiğimiz 9 yerleşme bu açıdan değerlendirilebilir.

Modern yerleşmeleri yükselti basamaklarına göre değerlendirirken alçak kesimlerde şehir ve kasabaların, yüksek kesimlerde ise köy yerleşmelerinin yoğunlaştığı gözlenir23. Bu durum tarihöncesi dönem yerleşmeleriyle ilgili olarak

karşılaştırmada da kullanılabilir. Nitekim biraz yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Çölovası’ndaki erken iskanların büyük yerleşmeler olduğu, bunun yanında daha yüksek alanlardaki iskanların bunlara göre küçük yerleşmeler olduğu anlaşılır.

İsmail Höyük 440x510 m; Alparslan Höyük 400x430 m; Haydarlı Karatepe 300x320 m; Büyük Çataltepe 300x300; Küçük Çataltepe 300x300; Akpınarlı Tepe 270x320 m; Kadılar Tepeardı 250x250 m; Bırçaklı (yamaç), Karabedir Örenler 120x160 m ölçülerindedir. Burada dikkat çekici olan “büyük boyutlu” sayılabilecek yerleşimlerin günümüzde olduğu gibi fazlalığıdır. Çölovası’nın içerisinde ve büyük çoğunlukla 1100-1200 m yükseltileri arasındaki bu 9 yerleşmeden 7 tanesi bu şekilde büyük boyutlu yerleşme olarak tanımlanabilir. Yerleşim alanının hangi dönemlerde bu genişliğe ulaştığı yüzey araştırmalarıyla kesin olarak belirlenemez. Ancak yine de bu ölçüler bize bir fikir verebilir. Muhtemelen tarih öncesi dönemlerde de Çölovası bereketli tarım alanlarına sahipti ve bu yerleşmelerdeki ana geçim kaynağını ziraat oluşturmuş olmalıydı.

22 Afyonkarahisar İl Yıllığı; Bu bölümde modern köy ve kasabalarla ilgili değerlendirme yaparken

sadece 1970’lerden bir örnek verilmektedir. Bunun nedeni son yıllarda gerçekleşen göçler sonunda nüfus ve yerleşim özelliklerinde oluşan değişmelerdir. Bunlar genellikle tarımla geçinir

(17)

10

Çölovası’nı kuzey ve güneyden kuşatan dağlık alana doğru uzanan ve 1200-1467 m yükseltilerde yer alan Tüysüz 1 (140x110 m), Taşçeşme (150x150 m) ve Emirkuyusu’nun (180x150 m)kapladığı alanların küçüklüğü bu duruma işaret eder.

Çölovası’nın bulunduğu alan verimli alüvyal bir tarım arazisine sahiptir. Ayrıca kuzeydoğu-güneybatı yönünde Çay-Dinar yol bağlantısının da üzerindedir. Bölgenin ziraate elverişli olması ve tarihi doğal yollarla bağlantısından dolayı bu alanda Neolitik Çağdan itibaren bir yerleşim yoğunluğu gözlenir. Bu ovalık kesimi çevreleyen yükseltiler üzerinde, Çölovası’ndaki kadar büyük ve zengin olmasa da erken iskana işaret eden yerleşmeler vardır. Kumalar Dağı yükseltilerine doğru uzanan Tüysüz ve Taşçeşme yerleşmeleri ile Karakuş Dağlarının batı eteklerine doğru uzanan Emirkuyusu yerleşmesi bunlar arasında sayılabilir. Bu bölümde ovalık alanın içerisinde yer alan ve başlıca Prehistorik kültürleri veren dokuz yerleşme üzerinden değerlendirmeler yapılacaktır.

2.1.1. Örenler

Örenler Mevkii, Karabedir Köyü’nün hemen güneyinde, Dinar-Çay ana yolunun kuzey bitişiğinde, ana yoldan köye ayrılan yolun batı kenarında ve Akça Köyü’nün 2500 m doğusunda yer almaktadır. Burası kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda ana yola doğru uzanan doğal bir burun üzerinde yer alan bir tepeüstü yerleşmesidir24. Yerleşmede GNÇ/EKÇ, İTÇ, M. Ö. II. Bin yıl ve Demir Çağına ait

buluntular vardır. Örenler yerleşmesinin kuzeybatı-güneydoğu uzantısı 160 m, kuzeydoğu-güneybatı uzantısı ise 120 m civarındadır.

Neolitik ve Kalkolitik dönem seramikleri; çömlekler, “S” profilli çömlekler, omurgalı çanaklar ve çanaklardan oluşmaktadır. Bu dönem seramiklerinde hamur rengi kahverengidir ve orta kumlu örnekler çoğunluktadır. Buradaki seramiklerin katkı maddesinde mika, kireç, taşçık ve bitki ağırlıktadır. Ağırlıkla kırmızı ve bunun yanında kahverengi astarlılar vardır. Ayrıca az sayıda bej renkli örneklerde vardır. Burada birisi yassı diğeri de yuvarlatılmış iki adet üç ayak parçası tespit edilmiştir (Resim 4: Örenler (Karabedir) seramikleri). Ayrıca 7 adet obsidyen, 6 adet de çakmaktaşı alet parçası vardır (Resim 5-6: Örenler (Karabedir) taş alet parçaları).

24 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 31-32.

(18)

11

İlk Tunç Çağı seramiklerinde de kırmızı astarlı renk ağırlıkla görülmektedir. Bunlar arasında ilmik kulp ve makara biçimli tutamak parçası vardır. İTÇ seramikleri iyi arıtılmış kilden yapılmıştır. Bu dönem seramiklerinde mika katkısı sık görülmemekle birlikte kireç, taşçık, bitki katkısı hemen her malzeme de görülmektedir.

2.1.2. Büyük Çataltepe

Büyük Çataltepe, Çay-Dinar yolunun 500 m kuzeybatısında, Bağcılar Köyü’nün 1800 m. güneydoğusunda, Çürüklü Köyü’nün 1900 m. güneydoğusunda, Akpınarlı Tepe Höyük’ün 2800 m güneydoğusunda, Alpaslan Höyüğün 4900 m. güneybatısında yer alır. Burada GNÇ/EKÇ, İTÇ, M. Ö. II. Bin yıl ve Roma dönemlerini temsil eden parçalar bulunmuştur25. Yaklaşık 300 m. çapındadır.

Büyük Çataltepe’de yaklaşık 360 parça değerlendirmeye alındı. Bunların yaklaşık 65 tanesi boyalı malzeme olmak üzere 64 tane çakmaktaşı, 69 tane de obsidyen alet parçasıdır. (Resim 8-9: Büyük Çataltepe taş alet parçaları).Bu malzemelerden 2 tane ip biçimli, 10 tane de dikey ve yatay tüp biçiminde tutamak vardır. Yine burada 10’un üzerinde de dikey yuvarlatılmış küçük tutamaklar vardır. Boyalı malzemelerde krem ve kahverengi astar üzerine, kırmızı ve koyu kahverengi boya bezemeler yoğundur. Bezemeler arasında içiçe paralel bantlar baklava dilimli motifler vardır.

Geç Neolitik ve Kalkolitik dönem seramiklerinde çömlekler, “S” profilli çömlekler ağırlıkla görülür26. Bunun yanında yüksek ve düz kaide parçaları da

görülmektedir. Ayrıca çok sayıda dikey ve yatay ip ve tüp biçimli tutamaklar, kabartı şeklinde tutamaklar da mevcuttur. Üç tane de yassı üç ayak parçası vardır. ( Resim 16: Büyük Çataltepe üç ayak parçaları)

Bu dönem seramiklerinin hamur rengi çoğunlukla kırmızı ve kahverengidir. Seramiklerin iyi arıtılmış kilden yapılmış olanları ağırlıkda olup, orta kumlu

25 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 31. 26 Koçak-Bilgin-Küçükbezci 2016, 234.

(19)

12

örnekleri de mevcuttur. Katkı maddelerinde ise daha çok mika, kireç ve taşçık görülmektedir.

İlk Tunç Çağı seramikleri Neolitik ve Kalkolitik dönemi seramiklerine göre çok daha azdır. Buluntuların hemen hepsi içe dönük ağızlı ve omuz kısmından yuvarlatılmış çanaklardır. Örnekler arasında makara biçimli bir tutamak da vardır.

Bu dönem seramiklerinin hamur rengi genellikle kırmızıdır. Seramikler ince kumlu olup, katkı maddesi mika, kireç, ve taşçıktır. Astar renkleri ise kırmızı ve kahverengidir.

Malzeme değerlendirilmelerindeki bu sonuçlar doğrultusunda Büyük Çataltepe’nin Neolitik Çağ yerleşmesi olduğu görülmektedir.

2.1.3. Küçük Çataltepe

Küçük Çataltepe, Büyük Çataltepe’nin hemen batı-kuzeybatısında yer almaktadır. Yaklaşık 300 m çapındadır. Yerleşme Çay-Dinar ana yolunun 600 m kuzeybatısında, Bağcılar Köyü’nün 1700 m güneydoğusunda yer alır. Burada GNÇ/EKÇ, İTÇ, M. Ö. II. Bin yıl, Demir Çağı, Roma dönemi buluntuları vardır27.

Bu yerleşmede M. Ö. II. Bin yıl ve Demir Çağı malzemeleri ağırlıktadır.

Küçük Çataltepe’de Prehistorik malzeme az sayıda vardır. Yine çok az sayıda obsidyen alet parçası ele geçmiştir (Resim 19: Küçük Çataltepe obsidyen alet parçaları). Seramik buluntular Kalkolitik Çağ ve İlk Tunç Çağ dönemine aittir. İTÇ malzemeleleri kırmızı ve kahverengi astarlıdır.

2.1.4. Akpınarlı Tepe Höyük

Akpınarlı Köyü’ndeki Tepe Höyük (Akpınarlı Tepe Höyük), köyün güney bitişiğinde, Akpınarlı-Çürüklü yolunun hemen güneydoğusunda, Çataltepe yerleşmelerinin 3 km kuzeybatısındadır28. Kalkolitik Çağ, İTÇ, M. Ö. II. bin yıl,

ODÇ, Erken Bizans dönemi malzemeleri görülür. Yerleşmenin ana kültür dokusunu İTÇ’ın oluşturduğu söylenebilir. M. Ö. II. Bin yıl buluntularının çoğunluğu bead-rimli çanaklardır. Yerleşmenin kuzeydoğu-güneybatı uzantısı 270 m, kuzeybatı-güneydoğu uzantısı 320 m’dir. Yüksekliği 8 m’dir.

27 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 31. 28 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 28.

(20)

13

Akpınarlı Tepe Höyük’de yaklaşık 110 parça değerlendirmeye alındı. Bu höyükte Kalkolitik ve İTÇ malzemeleri yoğunluktadır. Kalkolitik Çağ buluntularında kahverengi ve kırmızı astarlı malzemeler çoğunlukta olup, az sayıda da krem astarlı malzemeler vardır. Bu seramikler; “S” profilli çömlekler, çömlekler ve çanaklardan oluşur. Bu dönem seramikleri ince kumlu olup katkı maddelerinde mika, kireç ve bitki vardır.

İTÇ seramikleri hem form hem de mal özellikleri yönünden çeşitlilik göstermektedir. Burada az sayıda dışa dönük ağızlı ve kapalı iri çömlekler vardır. Belirgin formlar arasında açık ağızlı çanaklar dikkat çekicidir. Bu çanaklarda dışta ağzın hemen altında farklı formlarda tutamaklar görülür. Bunlar arasında 3 adet makara biçimli tutamak, 1 tane yatay ve 2 tane dikey ip delikli tutamak, 3 adet de yassı yatay tutamak görülür (Resim 31: Akpınarlı Tepe seramikleri) Çanak formları arasında kapalı ve üç-dört sıra omurgalı olanlar da görülür. Bunun yanında dışa açık ağızlı şişkin gövdeli çömlekler de görülür. Bu çömleklerin bir kısmının gövdeleri üzerinde dar ve geniş oluk bezemeler en yaygın motifi oluşturur. Bir adet iri küp parçasının gövde kısmında paralel dört oluk bezemenin üstünde ve altında birer sıra bir aletle yapıldığı anlaşılan yuvarlak baskı bezeme vardır (Resim 23: Akpınarlı Tepe seramik parçası). Yine burada iyi arıtılmış kilden yapılmış 2 adet kırmızı mal grubundun saklı astar bezemeli parça mevcuttur (Resim 24: Akpınarlı Tepe seramikleri).

İTÇ çanakları arasında ilmik ve sepet kulplu 9-10 civarında örnek mevcuttur. Bir adet yüksek üç ayak parçası vardır. İTÇ’nin ana mal grubunu kırmızı astarlı örnekler oluşturur. Bunun yanında kahverengi örnekler ve 14-15 civarında da gri astarlı seramikler vardır. İTÇ seramikleri ince ve orta kumlu olup, katkı maddelerinde mika, kireç, taşçık ve bitki görülmektedir.

2.1.5. Alparslan

Alparslan Köyü’nün kuzeybatı girişinde yer alan Alparslan Höyük, Çay-Dinar ana yolu yerleşmesinin güney kıyısından geçer. Kuzeybatı-güneydoğu uzantısı

(21)

14

430 m, doğu-batı uzantısı ise 400 m’dir. Yüksekliği yaklaşık 10 m’dir. Yerleşmede İTÇ ve M. Ö. II. Bin yıl buluntuları vardır29.

Alpaslan Höyük’de 9 parça değerlendirilmeye alındı. Bu höyükte M.Ö. II. Bin Yıl yerleşmesi ve sonraki iskanlardan dolayı yüzeyde çok az sayıda prehistorik seramik tespit edebildik.

Kalkolitik dönemde çömlekler ve “S” profilli çömlekler görülür. Hamur rengi açık kahverengidir. Seramiklerin geneli ince ve orta kumludur. Katkı maddesine baktığımızda ise mika, kireç, taşçık görülmektedir. Kalkolitik dönem seramikleri çoğunlukla kırmızı renkte olup bir tane bej astarlı örneği de mevcuttur.

İlk Tunç Çağı seramiklerinde ise birisi omurgalı olmak üzere yayvan çanaklar vardır. Bu dönem seramikleri hamur rengi kırmızıdır. İTÇ seramikleri orta kulu kilden yapılmış olup, mika, kireç, taşçık ve bitki katkısı vardır. Astar renginde ise kırmızı renk hakimdir.

2.1.6. Tepeardı

Tepeardı Höyük, Kadılar Köyü’nde yer almaktadır. Bu yerleşme Çoraklık mevkiinin 500 m kuzeydoğusunda, Okçular Köyü’nün 1250 m doğusunda, Kadılar’ın 1100 m kuzeybatısında, Çay-Dinar ana yolunun 250 m güneydoğusundadır. Yaklaşık 250 m çapında ve 3 m yüksekliğinde yayvan bir yerleşmedir. Burada GNÇ/EKÇ, İTÇ, M. Ö. II. Bin yıl, Roma/Geç Roma malzemeleri vardır30.

Tepeardı Mevkii’nde yaklaşık 48 parça değerlendirmeye alındı.Neolitik ve Kalkolitik dönem seramikleri çanaklar, “S” profilli çömlekler, düz ve hafif içe dönük dip parçaları, tutamaklar vardır. Tepeardı Mevkii’nde 2 adet yassı üç ayak parçası tespit edilmiştir (Resim 42: Kadılar Tepeardı üç ayak parçaları). Bunlardan yassı ve büyük olan örnek “kült ocağı ayağı” olarak düşünülebilir. Hamur rengi

kahverengidir. Bu dönem seramiklerinin mal grupları iyi arıtılmış kilden yapılmış

29 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 29. 30 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 29-30.

Bu malzemenin değerlendirilmesi hususunda yardımlarını esirgemeyen Arkeolog Enver Akgün’e

(22)

15

olup, katkı maddesi çoğunlukla mika, kireç ve taşçıktır. Neolitik ve Kalkolitik dönem seramikleri kırmızı ve kahverengi ağırlıkta olup bej ve siyah astarlı örnekler de mevcuttur. Tepeardı Mevkii’nde daha çok Neolitik ve Kalkolitik parçalar mevcuttur. Ayrıca boyalı olabilecek malzemeler de vardır.

İlk Tunç Çağ malzemeleri arasında yuvarlatılmış omurgalı ve keskin omurgalı çanaklar, dışa dönük ağızlı çömlekler vardır. Hamur rengi kırmızı ve kahverengidir. İTÇ malzemeleri iyi arıtılmış kilden yapılmıştır ve kakı maddelerinde mika, kireç, taşçık yoğunluktadır. Bu seramik parçalarındaki astarlarda hakim renk kırmızıdır fakat az da olsa kahverengi astarlılar da vardır.

İTÇ örnekleri arasında ağzın alt kısmından bütün boynu saran oluk şeklinde “>” bezemesi görülür.

2.1.7. Haydarlı Karatepe

Haydarlı Kasabası’nda bulunan Karatepe Höyük, Haydarlı’nın 2300 m güneydoğusunda, Haydarlı-Okçular yolunun 650 m güneybatısında, Çay-Dinar yolunun 3.5 km kuzeybatısında, Alpaslan Höyüğü’nün 3.5 km kuzeyinde ve İsmail Höyüğün 6.8 km güneybatısında yer almaktadır31. Kalkolitik Çağ (?), İTÇ, OTÇ

seramikleri vardır. Yaklaşık 250 m çapında ve 7 m yüksekliğindedir.

Karatepe Höyük’de yaklaşık 140 parça değerlendirilmeye alındı. Bu malzemelerden Kalkolitik Çağ çanak çömlekleri arasında iri dışa dönük dudaklı çömlekler ve düz ağızlı yayvan çanaklar ile omurgalı çanaklar yaygındır. 2 adet yüksek kaide parçası vardır. 3 adet yassı üç ayak parçası vardır (Resim 51: Haydarlı Karatepe üç ayak parçaları). Hamur renginde kırmızı ve kahverengi tonları hakimdir. Malzemelerin geneli bu dönemde ince ve orta kumlu olup katkı maddelerinde mika, kireç ve taşçık yoğunluktadır. Kalkolitik Çağ seramiklerinin astar renginde koyu kırmızı ağırlıklı olup kahverengi örnekler de mevcuttur.

İlk Tunç Çağ parçaları arasında kapalı çanaklar yoğundur. Bunlar ağız altında yuvarlatılmış ya da keskin omurgalı form verirler. Bunun yanında dışa açık ağızlı çömlekler görülür. Özellikle İTÇ parçaları arasında oluk bezemeli örnekler de

31 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 27.

(23)

16

mevcuttur. İTÇ III dönemine tarihlenen bir adet de tava vardır. Bu dönem seramiklerinin hamur renginde kırmızı tonları görülmektedir. Seramiklerin çoğunluğu iyi arıtılmış kilden yapılmış olup katkı maddelerinde mika, kireç ve taşçık görülmektedir. İTÇ seramiklerinin astarlarında hakim renk koyu kırmızıdır.

Karatepe Höyük malzemelerinin hem Kalkolitik Çağ seramiklerinde hem de İlk Tun Çağ seramiklerinde koyu kırmızı astarlı malzemeler dikkat çekmektedir.

2.1.8. İsmail Höyük

İsmail Höyüğü, Göçerli Köyü’nün 3.5 km güneydoğusunda, Kınık’ın 3 km batısında, Tatarlı’nın ve Tatarlı Tümülüsü’nün 5 km kuzeybatısında yer alır. Üzerinde tarım yapılmaktadır. Burada GNÇ/EKÇ, İTÇ, M. Ö. II. Bin yıl, Demir Çağ, Hellenistik Dönem buluntuları görülmektedir32. Kuzeydoğu-güneybatı uzantısı 510

m, doğu-batı uzantısı 440 m’dir. Höyük 13 m yüksekliğindedir.

İsmail Höyük’de 25 parça değerlendirilmeye alındı. Bu höyüğün Kalkolitik döneminde genellikle çanaklar vardır. Bunlar arasında ağız kısmının hemen altından omurgalı olan örnekler dikkat çekicidir. Hamur renginde kahverengi ve kırmızı ağırlıktadır. Seramikler ince ve orta kumlu olup katkı maddesinde mika, kireç, taşçık ve bitki görülmektedir. Astar rengi ise yoğunlukla kırmızıdır.

İki adet ortası delik taş baltanın yarısı bulunmaktadır. Bir adet de ilmik kulp vardır (Resim 57: İsmail Höyük taş balta parçaları).

İlk Tunç Çağı parçaları çanaklar ve dışa dönük ağızlı çömlekler olmak üzere iki gruptur. Bunlardan çanaklar arasında omurgalı bir örneğin dışında yüksek makara biçimli tutamak dikkat çekicidir33. İTÇ döneminde seramik malzemeleri iyi arıtılmış

kilden yapılmıştır ve katkı maddelerinde mika, kireç, taşçık bulunmaktadır. Bu dönem seramiklerinde kırmızı renkli astarlar çoğunlukta olmak üzere kahverengi astarlı seramikler de vardır. İTÇ dönemine ait parlak kahverengi mallar Göller Yöresi’ndeki malzemeler ile benzeşir.

32 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 26. 33 Koçak-Bilgin-Küçükbezci 2016, 246.

(24)

17

2.1.9. Bırçaklı

Kınık Köyü’nün 5 km kadar kuzey-kuzeybatısında Bırçaklı yerleşmesi yer almaktadır. Yıprak Köyü’nün 3 km güneydoğusunda, Göçerli Köyü’nün 4.5 km kuzeydoğusunda, Kınık’ın 5 km kuzeyinde, Andıksapı Mevkii’nin 2.5 km güneyindedir. Bu alanda Roma ve Ortaçağ mimarisi baskındır34. “Afyonkarahisar İli

ve İlçeleri 2016 Yılı Yüzey Araştırmaları” çalışmaları sırasında İTÇ’ı veren seramik parçası az sayıda görülmüştür. Bu İTÇ seramikleri arasında çömlekler ve çanaklar ilk sırada yer alır. Genellikle kırmızı astar hakimdir. Kahverengi ve 2 adet de gri astarlı seramik parçası ve bir tane de çakmaktaşı alet parçası vardır (Resim 62: Bırçaklı Mevkii seramikleri ve taş alt parçası).

2.2. Diğer Yerleşmeler

Çalışma konusunu teşkil eden ovalık alanın kuzey, kuzeydoğu ve güney çevresi dağlarla çevrilidir. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi bu yükseltilerin eteklerinde ve Çölovası’na doğru bakan kesimlerde de “dağlık” sayılabilecek yerleşmeler vardır. Bu yerleşmelerin Kumalar Dağı’nın güney eteklerine doğru uzanan kesimlerinde Tüysüz ve Taşçeşme yerleşmeleri yer alır.

Bunlardan Taşçeşme yerleşmesi Haydarlı Kasabası’ndan kuzeybatıya doğru uzanan vadinin üzerinde yer alır. Taşçeşme Mevkii, Haydarlı Kasabası’nın 4.5 km kuzeybatısında, Kızılin Mevkii’nin 1 km kuzeydoğusunda, Tüysüz’ün 4 km kuzeydoğusunda bulunur. Yerleşmenin 50 m kuzeyinde bir çeşme bulunmaktadır. Taşçeşme, küçük bir cep içerisine yerleşmiştir. Arazinin topoğrafik yapısı burasının tarihöncesi dönem yerleşmesi olmasına uygundur. Yerleşme güneydoğusundaki vadiye hakim, su kaynağına sahip ve korunaklıdır. Nitekim GNÇ/EKÇ’ye tarihlenebilecek çok az sayıda seramik vardır. Buluntuların çoğunluğu İTÇ ve OTÇ’ye ait olanlarıdır. İTÇ buluntuları dağlık kesimin özelliklerini yansıtır. Mal grupları daha sınırlı ve tekdüzedir. Burada tek bir tane obsidyen alet parçası ele geçmiştir. Yaklaşık 90 m çapında bir yerleşim alanıdır35.

Haydarlı’dan 5-6 km sonra dağlık kesimde yerleşmeye müsait bir havza belirir. Burada yapılan çalışmalar sırasında birbiriyle ilişkili 3 ören yeri tespit

34 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 30. 35 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 28

(25)

18

edilmiştir. Bunlardan ortada yer alanı bir kale görünümündedir (Tüysüz 1). Bunun güneybatısında bir OTÇmezarlığı, kuzeydoğusunda ise küçük bir yerleşme (Tüysüz 2) yer alır.Bunlardan ilki Tüysüz 1 diye isimlendirilenidir. Burası Haydarlı Kasabası’nın 4 km kuzeybatısında, Yeniköy Mahallesi’nin de 1200 m güneydoğusundadır. Üzerinde İTÇ ve OTÇ seramikleri bulunmaktadır. Tüysüz 1 yerleşmesi KG/DB 140x110 m boyutlarındadır. Bu yerleşmenin 50 m güneybatısındaki meyilli yamaç üzerinde bir OTÇ mezarlığı yer alır (Tüysüz Mezarlık)36. Tüysüz 1 yerleşmesinin 240 m kuzeyinde küçük bir tepeüstü yerleşmesi

vardır. Burasının çevresi farklı büyüklükte taş kitleleri ile çevrilidir. Bu taş sıralarının bazı bölümleri in-situdur. Bu yerleşme üzerinde Kalkolitik Çağ, İTÇ, OTÇ ve Antik Çağa ait seramiklere rastlanmaktadır. Burasının kuzey-güney uzantısı 140 m, doğu-batı uzantısı 110 m, yüksekliği 7 m’dir.

Çölovası’nın güneydoğusunda, Karakuş Dağlarının en batı yamaçlarında Emirkuyusu isimli bir yerleşme vardır. Çapalı Köyü sınırlarında ve 6 km kadar kuzeydoğusundaki bu yerleşme Büyük Sancar Yaylası’nda yer almaktadır37. Bu

yerleşme dağlık kesimden Göller Yöresine uzanan bir dağ yolu üzerinde yer alır. Burada GNÇ/EKÇ’ye ait tek bir parça, İTÇ ve Roma/Geç Roma malzemelerine rastlanmaktadır. Burada İTÇ’a ait kırmızı boya bezemeli örnekler, Burdur Yöresi turuncu astarlı mallar, ağız kısmı keskin omurgalı çanaklar görülür. Höyüğün kuzey-güney uzantısı 180 m, doğu-batı uzantısı 150 m’dir. Yüksekliği 5 m’dir.

36 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 27. 37 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2015, 23.

(26)

19

3.YERLEŞİM ÖZELLİKLERİ VE KÜLTÜREL GELİŞMELER

Araştırma alanımızda arkeolojik kazı çalışmaları yapılmış herhangi bir yerleşme bulunmamaktadır. Bundan dolayı bizim başlıca karşılaştırma örneklerimiz Çölovası’na en yakın sayılabilecek Sandıklı Kusura, Denizli Beycesultan ve Göller Yöresi yerleşmeleri olarak görülmektedir. Çölovası’nın hemen güneyindeki Göller Yöresi çevresinde son elli yıldan bu yana çok önemli prehistorik iskanlarda çalışmalar yürütülmüştür. 1960’lı yıllarda J. Mellaart’ın Hacılar kazısı ile başlayan çalışmalar 1980’li yıllarda R. Duru ve G. Umurtak’ın Kuruçay, Bademağacı, Höyücek ve yinelenen Hacılar kazılarıyla sürdürülmektedir.

Aynı şekilde 1955’li yıllarda S. Lloyd-J. Mellaart ve 2010’lu yıllardan itibaren de E. Abay’ın Denizli Çivril’deki Beycesultan Höyük’te yaptıkları kazılar da bizim için önemli bir karşılaştırma merkezi olarak görülmektedir.

3.1. Yerleşim Özellikleri

Çölovası’nda ovanın ana yerleşmelerinin 1033-1168 m yükseltilerde konumlandığı görülür. Kuzeydoğuda Malkazı Mevkii’ne doğru yükselen kesimde Bırçaklı yerleşmesi 1272 m yükseltidedir. Kuzeyde Kumalar Dağı yükseltilerine doğru uzanan Tüysüz 1 1455 m, Tüysüz 2 1466 m, Taşçeşme 1467 m yükseltide, güneydoğuda Karakuş Dağı yükseltilerine doğru uzanan Emirkuyusu ise 1203 m yükseltide yer alır. Ovanın ana yerleşmelerinin yükseltileri şöyledir: Akgün Tepe Höyük (1033 m), İsmail Höyük (1161 m), Karatepe Höyük (1158 m), Akpınarlı Tepe Höyük (1154 m), Alpaslan Höyük (1142 m), Tepeardı (1131 m), Büyük Çatatepe (1131 m), Küçük Çataltepe (1110 m), Örenler (1168 m), Bırçaklı (1272 m) (TABLO 1-2).

(27)

20

TABLO 1*: Çölovası ve Çevresindeki Bazı Yerleşme ve Mezarlıklar

* Bu tabloda Afyonkarahisar çevresi ile ilgili olarak kullanılan kodlama sistemi verilmiştir.

Ko d no / K öy -Ka sa ba /İsi m Dönemler Doğrultu Y ük sekl ik ( m) Y er le şi m Şe kl i (Y ük se lt i me tr e) Ka y n a k N eo li ti k Ka lk o li ti k Tunç Çağı D emi r Ç ı Hel le n ist ik / R o m a İT Ç OTÇ/ST Ç E şi t KG /D B KD -GB /KB -GD 313.13 Çapalı Köyü Emirkuyus u + + + + + 180x15 0 5 Höyük (1203) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 22-23 313.14 Akgün Köyü Tepe Höyük + + + + + 260x26 0 7 Höyük (1033) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 23-24 313.19 Göçerli Köyü İsmail Höyük + + + + + + ?/440 510/? 13 Höyük (1161) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 26; Koçak- Bilgin-Küçükbezci 2016, 11; Koçak- Bilgin-Küçükbezci 2017, 246. 313.20 Haydarlı Kasabası Karatepe Höyük + + + 300x32 0 14 Höyük (1158) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 27

(28)

21

TABLO 2: Çölovası ve Çevresindeki Bazı Yerleşme ve Mezarlıklar

Ko d no / K öy -Ka sa ba /İsi m Dönemler Doğrultu Y ük sekl ik ( m) Y er le şi m Şe kl i (Y ük sel ti m et re ) Ka y n a k N eo li ti k Ka lk o li ti k Tunç Çağı D emi r Ç ı Hel le n ist ik / R o m a İT Ç OTÇ/ST Ç E şi t KG /D B KD -GB /KB -GD 313.21 Haydarlı Kasabası Tüysüz 1 + + 140x110 7 Tepeüstü (1455) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 27 313.22 Haydarlı Kasabası Tüysüz Mezarlık + - Nekropol (1438) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 27 313.23 Haydarlı Kasabası Tüysüz 2 + + + - Tepeüstü (1466) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 28 313.24 Haydarlı Kasabası Taşçeşme + + + + 150x150 4 Höyük (1467) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 28; Koçak-Esen-Bülbül 2018, 361-362. 313.25 Akpınarlı Köyü Akpınarlı Tepe Höyük + + + + 270x320 8 Höyük (1154) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 28-29; Koçak-Esen-Bülbül 2018, 361.

(29)

22

TABLO 3: Çölovası ve Çevresindeki Bazı Yerleşme ve Mezarlıklar

Ovanın en geniş yerleşim alanının Çataltepe Mevkii olduğu açıktır. Bu alanda yer alan ve birbiriyle ilişkili iki yerleşme olan Büyük Çataltepe ve Küçük Çataltepe yerleşmelerinin her ikisi de yaklaşık 300x300 m genişliğinde bir alanı kaplarlar.

Ko d no / K öy -Ka sa ba /İsi m Dönemler Doğrultu Y ük sekl ik ( m) Y er le şi m Şe kl i (Y ük sel ti m et re ) Ka y n a k N eo li ti k Ka lk o li ti k Tunç Çağı D emi r Ç ı Hel le n ist ik / R o m a İT Ç OTÇ/ST Ç Eşi t KG /D B KD -GB /KB -GD 313.26 Alpaslan Köyü Alpaslan Höyük + + ?/400 ?/430 10 Höyük (1142) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 29; Koçak- Bilgin-Küçükbezci 2016, 11 313.27 Kadılar Köyü Tepeardı + + + + + 250x25 0 3 Höyük (1131) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 29-30 313.28 Kınık Köyü Bırçaklı + + + Yamaç (1272) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 30 313.29 Bağcılar Köyü Büyük Çatatepe + + + + + 300x30 0 7 Höyük (1131) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 30-31; Koçak- Bilgin-Küçükbezci 2016, 4-5, 11; Koçak 2016, 1-13; Koçak- Bilgin-Küçükbezci 2017, 234, 246. 313.30 Bağcılar Köyü Küçük Çataltepe + + + + + + 300x30 0 6 Höyük (1110) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 30-31; Koçak- Bilgin-Küçükbezci 2017, 234, 246. 313.31 Karabedir Köyü Örenler + + + + 120x16 0 5 Höyük (1168) Koçak- Küçükbezci-Kızgut 2016, 31-32

(30)

23

Ovanın diğer büyük yerleşmeleri İsmail Höyük ve Alparslan Höyük’tür. Bunlardan İsmail Höyük 440x510 m, Alparslan Höyük 400x430 m genişliğindedir. Bu yerleşmelere göre daha az bir alan kaplayan ve 250-300 m kadar çapında olan diğer yerleşmeler gelir. Bunlardan Haydarlı Karatepe 300x320 m, Akpınarlı Tepe Höyük 270x320 m, Akgün Tepe Höyük 250x250 m, boyutlarındadır. Örenler yerleşmesi ise bunlara göre çok daha küçük bir alan kaplar (120x160 m) (TABLO 1-2)38.

Bu yerleşmelerin sonraki dönemlerde ve özellikle MÖ II. bin yılda alan olarak genişledikleri düşünülebilir. Ancak yine de saydığımız başlıca ova yerleşmelerinde yoğun tarihöncesi dönem buluntularının varlığı bu konuda değerlendirme yapmamız için referans olmaktadır. Buna göre ovanın büyük yerleşmeleri Çataltepe Mevkii, İsmail Höyük ve Alparslan Höyük’tür. Bu yerleşmeler yaklaşık 400-450 m’den fazla bir çapa sahiptirler. Bunlara nispeten daha küçük bir alan kaplayan diğer üç yerleşme ise 250-300 m kadar bir çapa sahiptir. Bu küçük kapalı havzada çoğunluğu büyük boyutlu, bir kısmı ise nispeten orta boyutlu yerleşmelerin fazlalığı dikkat çekicidir. Dağlık kesime konuşlanmış yerleşmeler ise ortalama 150 m kadar çapındaki küçük iskanlardır.

Yerleşmelerin yükseltileri de kabaca şu şekildedir: Akgün Tepe Höyük 7 m, İsmail Höyük 13 m, Karatepe Höyük 14 m, Akpınarlı Tepe Höyük 8 m, Alpaslan Höyük 10 m, Tepeardı 3 m, Büyük Çatatepe 7 m, Küçük Çataltepe 6 m, Örenler 5 m.Dağlık kesim iskanlarının yükseltileri ise şöyledir: Tüysüz (1) 7 m, Taşçeşme 4 m, Emirkuyusu 5 m.

3.1.1.Neolitik ve Kalkolitik Çağlar

Tarihöncesi uygarlığında, Epipaleolitik/Mezolitik Çağ’dan sonra gelen, Pleistosen’den Holosen Dönemi’ne geçişle birlikte oluşan yeni iklim şartlarına ve onun oluşturduğu çevreye uyum sağlayan insanoğlunun besin üretime geçtiği ilk döneme Neolitik Çağ adı verilmiştir. Eski tanımlarda tarım, hayvan evcilleştirme, yerleşik yaşam ve çanak çömleğin olduğu döneme Neolitik Çağ adı verilmekteydi. Son yıllarda yapılan araştırmalar bu dönemin birbirinin içine giren karmaşık yapı

38 Koçak-Küçükbezci-Kızgut 2016.

(31)

24

taşlarından oluştuğunu ve dönemi simgeleyecek tek bir olayın var olmadığını göstermiştir. Doğaya bağlı asalak bir yaşamdan, doğayla ortak bir yaşama geçiş pek çok bilim adamı tarafından uzun yıllar bir devrim olarak nitelendirilmiştir. Kültürel ve geleneksel değişimlerin çok yavaş olduğu ve pek çok yerde bu devrimin belirgin aşamalardan geçtiği saptanmıştır. Neolitik devrimin karmaşıklığı, bu dönemin daha çok kuramsal olarak açıklanmasına yol açmış ve oluşturulan modellerin bir kısmı günümüzde artık geçerliliğini kaybetmiştir39.

Neolitik ve Kalkolitik Çağlar Yakındoğu’da güçlü bir şekilde yerleşik düzene geçildiği, köy iskanlarının yaygınlaştığı, zirai faaliyetlerin yoğunlaştığı ve ticaret faaliyetlerinin de belirginleşmeye başladığı dönemlerdir. Bu dönemlerle beraber Anadolu’da da uzun bir süre boyunca devam edecek bir sosyal düzen ortaya çıkacaktır. Bunlardan Neolitik dönemi tarif ederken mimari, seramik, taş aletler vb unsurların bir bütün olarak ele alındığı ve malzeme kültürünü ifade etmek için kullanılan bir tanım olduğu anlaşılmaktadır40.

Çölovası bölgesinde Neolitik-Kalkolitik Çağı temsil eden en önemli yerleşme olarak kabul ettiğimiz Büyük Çataltepe yerleşmesi yaklaşık 9 hektarlık bir alana yayılmıştır (300x300 m). Yüzeyde yoğun bir şekilde Geç Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ buluntularına rastlanması bu yerleşmenin ana kültür dolgusunun bu döneme ait olması gerektiğini düşündürmektedir. Ayrıca Göller Yöresi buluntuları ile çok yakın malzemeler bu tarihlemeyi ve yaptığımız karşılaştırmayı doğrulamaktadır. Büyük Çataltepe sadece Çölovası’nın değil aynı zamanda da İç-batı Anadolu çevresinin prehistorik döneme ait en büyük yerleşmelerinden birisi sayılmalıdır.

3.1.2.İlk Tunç Çağı

Mezopotamya ve Anadolu çevresinde MÖ 4. bin yılın son çeyreğinde önemli siyasal ve ekonomik gelişmeler yaşanmıştır. Başlıca madencilik, üretim, ticaret ve kentleşme gibi alanlarda görülen bu değişmeler yeni bir dönemin işareti sayılmaktadır. Tunç Çağı ismi verilen bu dönem kendi içerisinde üç bölüme ayrılır (İlk Tunç Çağ, Orta Tunç Çağ, Son Tunç Çağ). Bunlardan İlk Tunç Çağ (İTÇ)

39 Harmankaya-Tanındı-Özbaşaran 1997, 13. 40 Sevin 2003, 18 vd; Çilingiroğlu 2005.

(32)

25

Anadolu’da kabaca MÖ 3200/3000-2000 yılları arasına tarihlenir41. Bu dönem

özellikle Anadolu’da irili ufaklı yerleşmelerin sayıca arttığı bir dönemdir. Bu dönemde Orta Anadolu başta olmak üzere Anadolu’da kentleşme ve şehir devletlerinin ortaya çıkışı ile ilgili önemli siyasal ve sosyal gelişmeler yaşanmıştır. Ancak bu olaylarla ilgili bilgilerimiz bütünüyle arkeolojik yorumlara dayanmaktadır. Araştırmalarımız sırasında elde ettiğimiz verilerÇölovası kesiminde de Anadolu’daki bu gelişmelere paralel değişimler yaşandığını düşündürmektedir.Nitekim araştırdığımız prehistorik iskanların hemen hepsinde İTÇ kültürlerine rastlanmaktadır.

Ateşin kullanımına ilişkin bilinçlenmenin ardından, ocak ve daha sonrasında ise fırın için kullanım biçimi değişmiştir. Ateşin bulunması ısınma, aydınlanma ve yiyecek pişirme gibi temel ihtiyaçların giderilmesi konusunda önemli bir gelişmedir. Mekanların içlerinde, olasılıkla mekanın ortasına konumlandırılmış ocaklar yer alır. Burada yanan ateş muhtemelen odun kömürü kullanılarak tutuşturulur. Pişirme işlemi için yerleştirilen kap, ısıdan dengeli şekilde etkilenmesi amacıyla, oturduğu alanında dengeli olması sağlanmıştır. Kullanılan kaba uygun biçimde seçilmiş taş ve pişmiş toprak ayaklar yardımıyla denge sağlanmıştır. İlk Tunç Çağı’na kadar benzer yöntemlerle pişirme yapılmış olmalıdır42.

3.2. Kap Formları ve Mal Özellikleri

Çalışma bölgesinin tarihöncesi dönemlerindeki kültürel gelişmeleri ile ilgili en önemli kanıtlarımızı arazide topladığımız küçük buluntular oluşturmaktadır. Bunlar arasında pişmiş topraktan yapılmış çanak-çömlek parçaları ilk sırada yer alır. Bunun yanında çakmaktaşı ve obsidyenden yapılmış alet parçaları ve yer yer de tezgah ağırlıkları değerlendirilmektedir. Bu bölümde seramik buluntuların form ve mal özellikleri üzerinden bölgenin kültür özelliklerinin yanı sıra çevre bölgelerle ilişkiler de değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Bu bölümde bölgede tespit ettiğimiz seramik buluntular Neolitik-Kalkolitik çağlar ve İlk Tunç Çağı şeklinde iki bölüm halinde ayrılarak incelenmektedir. Böyle

41 Harmankaya-Erdoğu 2002, 11. 42 Sarı-Arslan 2017, 2.

(33)

26

bir ayrımın yapılmasının nedeni, elimizdeki malzemelerin yüzey buluntusu olması, Geç Neolitik Çağ ve Erken Kalkolitik Çağ geçişlerinde tam anlamıyla bir ayrım yapılmasının zor olmasından dolayıdır. Aslında bu durum yer yer Geç Kalkolitik Çağ ve İTÇ geçişi için de söylenebilir.

Kap formlarıyla ilgili karşılaştırma için en güçlü referanslarımız Göller Yöresi ve Beycesultan kazılarından gelmektedir. Hem Göller Yöresi ve hem de Denizli çevresi çalışma alanımızla doğrudan ilişkilidir. Çünkü Çölovası’nın doğusundaki yüksek Karakuş Dağlarının geçit verdiği yerlerden özellikle Tatarlı, Sancar Yaylası veya Çapalı kesimlerinden doğrudan Göller Yöresi uzanan yollar bulunmaktadır. Bu yüzden kap formları ile karşılaştırma açısından Göller Yöresi buluntuları büyük önem arz etmektedir. Aynı şekilde batıdaki Çivril Ovası ile de doğal bir yol güzergahı vardır. Bu güzergah başlıca Menderes Nehri’nin kaynaklarından başlayıp Işıklı Göle doğru uzanan hattır.

3.2.1. Neolitik ve Kalkolitik Çağlar

Bu dönem kap formları arasında “S” profilli çömlekler ilk sırada yer alır (Çizim 1-2). Bunlar yaklaşık 9-22 cm arasında değişen ağız çaplarına sahiptir. Bunların ağız kısmı hafif dışa dönük ve küresel gövdeli örneklerdir. Ancak bunların arasında diğerlerine göre daha dik form veren iki örnek vardır (Çizim 1: 1, 5). Bu kap formlarının karşılaştırması Kuruçay yerleşmesinin GNÇ-EKÇ seramikleri ile yapılabilir. Bunlar arasında dik ağızlı ve hafif küresel gövdeli örneğimiz (Çizim 1: 1) Kuruçay’ın 9-13. kat örnekleri ile43, dışa açık ağızlı ve küresel gövdeli örneğimiz

(Çizim 1: 9) 7-13. kat44, dik ve ağız kısmı hafif şişkin örneklerimiz de (Çizim 1: 3-4,

7)7-13. kat örnekleri ile45 benzer.GNÇ-EKÇ’ye tarihlenen kap formlarının bir diğeri

43 Duru 1994, Lev. 35: 1, 13. Kat, A2 keramiği; Lev. 36: 6, 13. Kat, A3 keramiği; Lev. 61: 1, 11 alt,

A2 keramiği; Lev. 64: 3, 11 alt, B keramiği; Lev. 70: 17, 11 üst, A1 keramiği; Lev. 123: 5, 10: 9. Kat, B keramiği; Lev. 152: 7, 8. Kat, A3 keramiği; Lev. 159: 2, 7. Kat, A1 keramiği.

44 Duru 1994, Lev. 35: 10, 13. Kat A2 keramiği; Lev. 48: 10, 12 üst, A1 keramiği; Lev. 116: 3, 10-9.

kat, A1 keramiği; Lev. 168: 5, 7. Kat, A3 keramiği.

45 Duru 1994, Lev. 34: 4-11, 13. Kat, A1 keramiği; Lev. 39: 8, 13. Kat, A3 keramiği; Lev. 57: 4, 11

alt, A1 keramiği; Lev. 76: 1, 11 üst, A1 keramiği; Lev. 78: 7, 9, 11 üst, A1 keramiği; Lev. 84: 4, 6, 11 üst, A2 keramiği; Lev. 79, özellikle de 4-5, 12, 14-15, 17 numaralı seramiklerle daha yakındır;Lev. 80: 1-2, 8, 11 üst, A1 keramiği; Lev. 86: 2, 11, 11 üst, A3 keramiği; Lev. 109: 10, 10-9. Kat, A1 keramiği; Lev. 131: 3-4, 10-9. Kat, D keramiği, Kuruçay’daki örnekte ağızdan başlayıp gövdeye

(34)

27

derin ve sığ çanaklardır. Bunlar dışa açık ağızlı ve “S” profil yapan örnekler ile kapalı ağızlı ve dirsekli çanaklardır. Bunlar arasında çömleklerdeki gibi kabaca “S” profil yapan iki örneğimizin (Çizim 3: 2-3) benzerleri Kuruçay buluntularında görülür46. Neolitik ve Kalkolitik Çağa ait kaide parçaları da çok sayıda görülür.

Bunun yanında dönemin karakteristik yatay ve dikey ip delikli tutamakları, üçgen tutamakları vb de Büyük Çataltepe yerleşmesi başta olmak üzere çok sayıda görülür.

Çataltepe mevkiinde özellikle Büyük Çataltepe ismi verilen kesimde İTÇ ile birlikte zengin bir Neolitik-Kalkolitik buluntu grubu karşımıza çıkar (Çizim 2). Bunlar arasında “S” profilli çömlekler, yatay ve dikey tüp biçimli tutamaklar, boya bezemeli seramikler ön sırada yer alır. Buradaki krem astar üzerine kahverengi ve koyu kırmızı boya bezemeli örnekler daha çok Göller Yöresi seramikleri ile karşılaştırılabilir47. Bu yerleşmedeki yoğun obsidyen alet parçaları da sözü edilen

dönemdeki hareketliliğin işareti sayılabilir.

Ağız kısma dışa dönük ve geniş boyunlu (28, 38 cm ağız çapları) iki çömleğimizle ilgili olarak da Kuruçay’ın GKÇ buluntularıyla karşılaştırmalar yapılabilir48. Aynı şekilde Haydarlı Karatepe’de ele geçen 20 cm çapındaki bir

çömlek parçası da Kuruçay malzemeleri ile karşılaştırılabilir49.

Çölovası GKÇ kap formları arasında çanakların önemli bir yeri vardır. Bunlar arasında İsmail Höyük’ten 26 cm ağız çapındaki örneğimizin benzerlerini Kuruçay’dan görebiliriz50.

doğru dik inen tutamak vardır; Lev. 142: 8-9, 8. Kat, A1 keramiği; Lev. 145: 1, 6, 11, 8. Kat, A1 keramiği; Lev. 146: 10-11, 8. Kat, A1 keramiği; Lev. 171: 8, 7. Kat, B keramiği; Lev. 166: 9, 7. Kat, A1 keramiği.

46 Duru 1994, Lev. 47: 7-12, 12 üst, A1 keramiği; Lev. 48: 6-10, 12 üst, A1 keramiği.

47 Bu konuda bilgi için bkz. Duru 1994, Plate 105 vd.; Duru-Umurtak 2005, 86 vd.; Duru 2008, 11

vd.;Mellaart 1961, 170 vd.; Mellaart 1970, 358 vd.; Koçak-Bilgin 2010, 23 vd.; Koçak 2012, 246 vd.; Koçak vd. 2016, 30 vd.

48 Duru 1996, Lev. 69: 2-4, 6. Kattan H türü mallar; Lev. 90: 3, 4. Kattan H türü mallar.

49 Duru 1996, Lev. 70: 1, 5, 6. Kattan H türü mallar; Lev. 89: 8, 4. Kattan H türü mallar; Lev. 90: 1, 4.

Kattan H türü mallar (1-4). Kuruçay’daki örnekte ağzın hemen üzerinde ip delikli tutamak vardır.

Şekil

TABLO 2: Çölovası ve Çevresindeki Bazı Yerleşme ve Mezarlıklar

Referanslar

Benzer Belgeler

Uşak İli Merkez İlçede yapılan araştırmalarda tespit edilen yerleşmeler içerisinde sadece Altıntaş Höyük yerleşimi Neolitik Çağ ve Kalkolitik

Yoğun bakım ünitelerinde en sık görülen nozokomiyal enfeksiyonlar ve oranları ünitelere göre değişmekle birlikte; sıklıkla pnömoni, üriner sistem

切記不可一次服用兩份的藥量。 副作用 1.每一種藥都有副作用,若有下列狀況請勿驚慌:頭

eski taş çağı olarak da adlandırılan paleolitik dönemde insanın hayatta kalmasının tek yolu avcı-toplayıcı bir yaşam tarzı sürdürmekti.. Aslında ata- larımızın

) continuent eux toujours à exercer leurs métiers de «m archands errants» en met-. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

NiTi (Nitinol) alloys are important biomaterials favored by the biomedical field because of their feature reminders, superelasticity, good corrosion resistance,

Ayrıca, oyun alanındaki güç objelerinden tamamen habersiz oldukları için, ancak şans eseri güç objelerini toplayabilmişlerdir ve bu da test eden kişinin

Two different organic additives; namely, ethylene glycol and citric acid (Figure 2) were used to test their influence on the stabilisation of H 2 O 2... All the