• Sonuç bulunamadı

DEĞERLER EĞİTİMİNDE KAHRAMANLARIN KULLANIMINA BİR ÖRNEK: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DEĞERLER EĞİTİMİNDE KAHRAMANLARIN KULLANIMINA BİR ÖRNEK: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DEĞERLER EĞİTİMİNDE KAHRAMANLARIN

KULLANIMINA BİR ÖRNEK: MUSTAFA KEMAL

ATATÜRK

An Example of Using in Values Education: Mustafa Kemal

Atatürk

Cengiz DÖNMEZ

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, Ankara-TÜRKİYE

ÖZET

Değerler kısaca birey, grup ve toplum olarak tercihlerimize yön veren yargılarımız olarak ifade edilebilirler. Bu sebeple, bir toplumun geleceğinin şekillenmesinde oldukça önemli bir yere sahiptirler. Dolayısıyla değerler eğitimi denilen, yani değerlerin gelecek kuşaklara öğretilmesi ve aktarılmasını öngören eğitim faaliyetinin, istenilen niteliklerde bireyler yetiştirilmesini sağladığı için, bir devlet ve milletin bekası söz konusu olunca, oldukça bilinçli, planlı ve programlı bir şekilde yapılması icap eder. Bilinçli bir şekilde ve planlı olarak gerçekleştirilmesi gereken bu eğitim çalışması sırasında birçok eğitimsel araç, gereç ve kaynağın kullanılması işin önemi gereğidir. Bu kapsamda, faydalanılabilecek unsurlardan birisi de topluma önder olmuş kişilerdir ki; Mustafa Kemal Atatürk, Türk milleti için, hem kişisel özellikleri hem de ilkeleriyle değerler eğitimi konusunda, kullanılabilecek en önemli kaynak durumundadır. Bu çalışmada, değerler eğitimi konusunda, Atatürk’ün bizzat kendisi ve kişisel özelliklerinden bazıları ile ilkelerinden nasıl faydalanılabileceğine dair görüşler ortaya konulmuş ve eğitim esnasında, konuların pekiştirilmesi için hangi sözlerinin kullanılabileceğine ilişkin örnekler verilmiştir.

Anahtar Sözcükler: Değerler eğitimi, Kahraman, Atatürk. ABSTRACT

Values can briefly be described as the judgements that direct our decisions as an individual proup or society. For this reason, they have a critical role a shaping a

(2)

society’s future. That is, called as values education or the process requiring coding and transforming values to the posterity which gives opportunity to grow up individual with the expected features, when a staties or nation’s future is in questions, it is essential for this process to go on in a very conscious, planned and programmed way. During this educational study which should be carried out in a conscious and planned way, it is because of the importance of the process to use plently of educational material resources. In this contex, one of the elements that can be benefited is the people who has become a leader (chief) to the society and Mustafa Kemal Atatürk is the most important sourc that can be used in values education when his both personel features and principles are taken into concideration. In this study, in the matter of values education, some ideal about Atatürk’s himself, his personel features and how can be benefit from his pinciples are identified and during the the instruction some examples related to which speeces of Atatürk can be used to reinforce the subjects are given.

Key Words: Values Education, Hero, Atatürk.

1. Giriş

Eğitimin nihai amacı öğrenci davranışlarını olumlu biçimde etkilemektir. Davranışların oluşmasında ise, değerlerin çok önemli bir yeri vardır. Çünkü öğrencilerin sahip oldukları değerler, onların davranışlarının şekillenmesine yardımcı olur (Saterlie,1988:46). Bu sebeple, değerler ile eğitim-öğretim faaliyetleri arasında çok sıksı bir ilişki vardır ve birbirlerinden ayrı düşünülemezler. Hatta değerler, eğitimin her alanında ele alınacak temel konulardan birisini oluşturmaktadır.

Değerler, sosyal bilimler alanında sürekli ilgi çekmiş konular arasındadırlar. Bu ilgi, birçok sosyal bilimcinin değerleri, insan davranışlarını açıklamada temel bir öneme sahip olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır (Çetin,2004:1). Ayrıca, insanın toplumsallaşması ve sosyalleşmesinde de değerlerin önemi, onlara olan ilgiyi arttırmaktadır.

Sosyal hayatta bireyi toplumla uyumlu kılmak ve o toplumun bir parçası haline getirerek, toplum için çalışmasını sağlamak ve bunun için toplumun sahip olduğu değerleri benimsetmek bir yerde toplumsal varoluşun olmazsa olmazlarındandır. Bu

(3)

noktada, aile, toplum ve okulun başlıca görevleri; temel toplumsal ve insani değerleri benimsemiş bireyler yetiştirmektir. Bu bakış açısından hareketle; özellikle okulların iki temel amacını ortaya koymak hayati öneme sahiptir. Bunlar: 1. Akademik açıdan başarılı bireyler, 2. Temel değerleri benimsemiş bireyler yetiştirmektir (Ekşi, 2003:79). Okulların bu temel amaca ulaşmak noktasında uygulayacakları yöntemler ve kullanacakları araç ve gereçler, bu hayati konuda, hedefin yakalanıp yakalanamaması gibi oldukça kesin sonuçların ortaya çıkmasını sağlayacağı için son derece önemlidir. Çünkü hem yapısalcı yaklaşım, hem de eleştirel pedagoji alanında yapılan araştırmalar, öğretmenlerin, öğrencilerine istenilen değerleri doğrudan aktaramadıkları sonucunu ortaya çıkarmıştır (Veugelers;2000:41). Dolayısıyla değerlerin öğrencilere kazandırılmasında, yardımcı materyal ya da dolaylı kullanılacak araç, obje, yöntem vb gibi hususlara ihtiyaç duyulmaktadır.

İşte bu noktada kahramanlar, bir yerde öğretmenlerin ve okulun imdadına yetişmekte ve onlara kazandıracakları değerler için büyük bir kolaylık ve somut bir örnek teşkil etmektedirler. Çünkü bu bakış açısıyla kahramanlar, kendilerinde bulunan özellik haline gelmiş bir çok değerle, öğretmenler tarafından derslerde kazandırılacak olan değerin, öğrencilere somut olarak gösterilmesi için elverişli bir araç olarak kullanılabilirler. Bu noktada, kahramanların seçimi ve seçilen kahramanlar aracılığıyla hangi değerlerin aktarılacağı ve kazandırılacağı hususu, değerler eğitiminde karşılaşılan bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, Türk milletinin en önemli kahramanlarından birisi olan Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat varlığı bile, Türk milli eğitim sisteminde gerçekleştirilecek değerler eğitimi için önemli bir şans ve imkân durumundadır. Çünkü Onun kişisel özellikleri ve ilkeleri, değerler eğitiminde kullanılabilecek eşsiz bir kaynak durumundadırlar.

Atatürk’ün değerler eğitiminde kullanımına geçmeden önce, değerlerin ve değerler eğitiminin özelliklerinin kısaca açıklanmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz.

(4)

Değerler; bireyin objeleri, insanları, fikirleri, durumları ve hareketleri iyi yada kötü, istenilen yada istenmeyen ve bunun gibi yargılarını oluşturan standartlarını ve prensiplerini ifade eden terimlerdir (Halstead  Taylor, 2000:169).

Değerler, bireylerin düşünce, tutum, davranış ve yapıtlarında birer ölçüt olarak ortaya çıkarlar ve toplumsal bütünselliğin ayrışmaz bir öğesini oluştururlar. Bir toplumun yaşamında, her şey değerlere göreli olarak algılanır ve diğerleriyle karşılaştırılır. Bireyler, içinde yaşadıkları grup, toplum ve kültürün değerlerini genellikle benimseyerek, bunları muhakeme ve seçimlerinde birer ölçüt olarak kullanırlar (Tolan,1983:233). Bu anlamda insanın bütün hayatının şekillenmesinde ve doğru – yanlış kavramlarının ve yargılarının oluşmasında en önemli belirleyici durumundadırlar. İnsanların değerlere sahip olmaları ve onlara dair kazanımları elde etmeleri bir süreçtir. Bu itibarla, tıpkı değişik bilgi ve fikirleri öğrendikleri gibi, değerleri de öğrenir ve paylaşırlar. Daha sonra da o değerlerle amaçlarını tanımlarlar, belli yönde bir faaliyet akışını seçerler ve başkalarını değerlendirirler. Böylece değerler, insan hayatına yön verirler ve aynı zamanda, bir toplumun normlarını tutarlı bir sistem halinde bütünleştirmeye yardımcı olurlar (Ünal,1981:2).

2.1. Değerlerin Özellikleri ve Fonksiyonları:

Değerleri daha iyi anlayabilmek ve onların birey ve toplum üzerindeki etkileri hakkında daha iyi fikir sahibi olabilmek için değerlerin özellik ve fonksiyonlarına bakmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz. Çünkü böylelikle değerler hakkında daha kesin ve somut bilgilere sahip olmak mümkün olabilecektir. Silah, (2000:324-326) değerlerin özelliklerini ve fonksiyonlarını söyle belirtmiştir:

2.1.1.Değerlerin Özellikleri; 1. Değerler kalıcıdır. 2. Değer bir inançtır.

(5)

4. Değer bir tercihtir.

5. Değerler kişisel-sosyal tercih edilebilirdir. Değerlerin Fonksiyonları;

1. Standart Olarak Değerler:

 Değerler, sosyal olaylar karşısında bir takım pozisyonlar almamızı sağlar.  Belirgin bir politik ya da dinsel ideolojiyi diğerine yeğlememizi sağlar.  Kendimizi başkalarına sergilememize rehberlik eder.

 Değerlendirme yapmamızı, yargıya varmamızı sağlar.

2. Karar Verme ve Çatışmaları Çözmede Planlar olarak Değerler Sistemi: Belirli bir durum karşısına kişinin değerler sistemindeki değerlerden yalnızca biri değil birkaç değer birden harekete geçer. Değerler sistemi, seçenekler, çözülmüş çatışmalar ve karar verme açısından seçim yapmaya yardımcı olan öğrenilmiş kurallar ve yasalar düzenidir. 3. Değerlerin Motivasyonel Fonksiyonları: Araç değerler idealize davranış biçimlerini motive ederler. Çünkü arzu edilen son hedef bu değerlerle elde edilir. Değerlerin Motivasyonel görevleriyle ilgili olarak şu işlevlerinden söz edilebilmektedir:

a. Değerlerin Uyum Sağlayıcı İşlevi b. Değerlerin Ego Savunma İşlevleri

c. Değerlerin Bilgi yada Kendini Gerçekleştirme İşlevi

4. Yüksek ve Alçak düzeyli Değerler: Bir değerin yüksek bir yerde olması onun daha iyi olduğunu göstermez. Maslow’un hiyerarşik motivasyon teorisine göre, değişik değer alt grupları, Maslow’un fizyolojik, güvenlik, sevgi, benlik saygısı ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarını değişik biçimlerde karşılayabilir.

5. Davranış Yaptırımları Olarak Değerler: Bir değer Eylem veya davranış biçimleri arasında seçim yapmamıza yardım eden bir davranış standardı olarak tanımlanabilir. Çünkü tek bir standart farklı kişilere göre daha fazla ya da daha az önemli olabilir.

(6)

Bir eğitimci grubuna göre ise, değerlerin toplum içinde ki fonksiyonlarını şöyle sıralayabiliriz:

1. Bireye amaç ve yön tayin eder,

2. Bireysel ve toplumsal faaliyetlerin esaslarını ve genel yönünü verir, 3. Bireylerin davranışlarını yargılamaya yardımcı olur,

4. Bireyin başkalarından ne beklemesi gerektiğini ve kendisinden ne beklediğini bilmesini sağlar,

5. Bireyin doğru ve yanlışı, haklı ve haksızı, hoşa giden ve gitmeyeni, ahlaki ve ahlaki olmayanı ayırt etmesini sağlar (Tezcan,1974:15).

3. Değerler Eğitimi

Çocuklar, içinde bulundukları grupta hangi davranışın iyi ve doğru ya da kötü ve yanlış olarak algılandığını ve insanın bunları gerçek hayatta nasıl yaşadığını öğrenmek ve yaşamak zorundadır (Beill, 2003:17).

Bu sebeple, demokratik toplumlarda eğitim kurumları öğrencilerini sadece bilişsel amaçlara ulaştırmak için çaba sarf etmemeli, bunun yanında eğitim faaliyetlerini, öğrencilerine insanı insan yapan bütün değerleri kazandırmayı hedefleyecek şekilde planlamalıdırlar. Böylelikle çocuklara bu konuda verilecek bilgiler ve yapılacak rehberlik ile amaçlanan sonuçlara ulaşılabilecek ve onların gerek bireysel gelişimlerine, gerekse toplumsal uyumlarına katkı sağlanabilecektir. Aksi takdirde, beklenen fayda konusunda sıkıntılar yaşanabilecek ve örneğin eğitim için değerlerden arınarak tümüyle teknolojik olmaya çalışmak, ya da yalnızca geleneksel ve alışılagelmiş değerlere tutunmak gibi durumlar, değerler karmaşasına neden olabilecektir. Hâlbuki eğitim, bireyin kişisel ve toplumsal gelişimine katkıda bulunarak, en azından iyi bir insan, iyi bir yaşam ve iyi bir toplum oluşturmak yolunda gösterilen çabaları içermelidir (Maslow, 1996) (Akt; Oktay, 2004:4).

Sosyoekonomik gelişmelerin kaçınılmaz sonucu (ve kimi zaman da aracı) olarak ortaya çıkan yeni toplumsal düzenlemelerin sağlıklı işleyebilmesi, bireylerin sahip oldukları

(7)

değerlerin, bu türden düzenlemelerle uyumlu olmasıyla yakından ilişkilidir. Bu uygunluk sorunu; toplumsal ve siyasal başarı için toplumun iyi tanınmasını, dolayısıyla da değerlerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesini gerekli kılmaktadır (Çetin 2004:1). Bu incelemenin temel esprisi de bireyin toplum ile çatışmasını önlemek ve bu çatışmaya meydan vermeyecek değerlerin seçilerek, planlı ve sistemli bir şekilde öğretilmesini sağlamakla ilgilidir. Bu noktada değerler eğitimi önem kazanmakta ve değerler eğitimi konusundan, görevlerini doğru bir şekilde yerine getirmesi beklenmektedir.

Değerler eğitimi dediğimiz alanın temelde iki görevi söz konusudur. Bunlar:

1. Okullar, eğitimciler ya da toplum içerisinde seçilmiş olan kişiler tarafından; beğenilen, istenilen değerlerin kimlikleştirilmesi,

2. Uygun bulunan bu değerlerin öğrencilere nakledilmesidir (Halstead,1996:6).

Hem uygun değerlerin seçimi hem de seçilecek olan değerlerin aktarımı, değerler eğitiminde kahramanların kullanımını gündeme getirmektedir. Çünkü kahramanlar, genel olarak üzerlerinde toplumsal ittifakın sağlandığı, ulusa yön veren kişilerdir. Türk milli eğitim sisteminde değerler eğitimi alanında kullanılabilecek en büyük kahraman, şüphesiz pek çok değeri bünyesinde barındırması ve üzerinde toplumsal ittifak bulunması sebebiyle Atatürk’tür. Dolayısıyla Atatürk’ün değerler eğitiminde kullanılabilecek en önemli kahraman olduğunun ortaya konulmasından sonra sıra, Atatürk’ün değerler eğitimindeki yerinin saptanmasına ve bu kapsamda hangi özelliğinin hangi değerin öğretiminde kullanılabileceğinin planlanması ve konuların Onun söz ve icraatlarından birebir örneklerle somutlaştırılmasına gelmiştir. Şimdi bu konuları ele almaya çalışalım.

4. Atatürk’ün Değerler Eğitimindeki Yeri:

Genç kuşaklara aktarılacak değerlerin, somut işlem döneminden soyut işlem dönemine geçiş döneminde verilmeye başlanması, kazandırılmak istenilen değerlerin (soyut kavramlar) kalıcılığını azaltır. Bu sebeple, derslerde, verilmek istenilen değerlerin doğrudan soyut değerler şeklinde değil; topluma mal olmuş, üzerinde görüş birliğine

(8)

varılmış, önde gelen kişiler, ya da en somut olarak kahramanlar vasıtasıyla verilmesi gerekir.

Kahramanlar, kişilikleri ile bilgi ve becerileri yönünden diğer insanlardan farklıdırlar. Çünkü onlar, bu vasıfları ve çeşitli özelikleri ile bir toplum için örnek alınabilecek çok önemli kişilerdir. Her insanda bulunmayan değişik özelliklere sahip olan kahramanların, özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür:

a)Yaptığı işin nereye varacağını, ülkeye ne gibi yarar sağlayacağını önceden kestirebilmek,

b) Yalnız bu günü değil, gelecek kuşakları da düşünmek, c) Çağdaş uygarlığı amaç edinmek,

d) Hayale ve gurura kapılmamak, e) Uzak görüşlü olmak,

f) Zaman, mekan, imkan faktörlerini en iyi biçimde değerlendirebilmek (Baydar, 1973:12).

Kahramanlar bu özellikleriyle insanları peşlerinden sürüklerler ve toplumların kaderinin belirlenmesinde önemli rol oynayarak, tarihin akışını etkilerler. Bu noktada, tarihin, kahramanların eseri olduğunu, onlar olmasa, tarih diye bir kavramdan bile bahsetmenin mümkün olamayacağını iddia edenler vardır (Turan, 1996:6).

Kahramanların bu özelliklerinin yanında özellikle eğitim alanında faydalanılabilecek birer değer durumunda olmaları da son derece önemli bir husus ve toplumlar için avantajdır. Çünkü onlar başta inançlarımız ve kimliğimizin tespit edilmesi konusu olmak üzere, değerler eğitimi alanında öğrencilerimizin nasıl olması gerektiğinin belirlenmesi noktasında örnek olarak gösterilebilecek şahsiyetler olmaları bakımından da önemlidirler. Kahramanlar aracılığıyla öğrenciler, özellikle onların toplumumuz için olan önemlerini ve olumlu etkilerini görerek bir çok değeri onlar vasıtasıyla daha kolay öğrenebilirler (White and O’Brien,1999:81-83).

(9)

Kahramanlar, duygusal bir bağlantı sağlayarak, sadece sahip olduğumuz potansiyeli ilerletmek suretiyle ahlak bağımızın bir bölümünü oluşturmakla kalmazlar aynı zamanda bizi kahraman yapabilecek değerleri ve bu değerlerin özelliklerini özümsememizi de sağlarlar (Sanchez, 1998:3). Dolayısıyla gelecek kuşakların istenilen vasıflarda yetiştirilebilmesi için böyle önemli ve etkili bir eğitimsel kaynak durumundaki kahramanların kullanılması, toplumsal var oluşun olmazsa olmazı durumundaki değerlerimizin kazandırılması için göz ardı edilemeyecek kadar mühimdir.

Bu noktada kahramanlık özellikleri ve vasıflarını bünyesinde fazlasıyla taşıyan Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsı, değerler eğitimi için eşsiz bir araç ve amacımıza ulaşmada bize çok büyük kolaylık sağlayacak önemli bir kaynaktır. Onun hem askeri hem de insani vasıfları, örnekler ve değer eğitiminin kıstasları göz önüne alınarak anlatılırsa; en başta Türk milletinin bir ulusal değeri durumundaki Atatürkçülüğün öğretilmesinde büyük kolaylık ve başarı sağlanacak ve Atatürkçülüğün, hem ulusal hem de evrensel değerleri içerdiği, hoşgörü, milliyetçilik, misafirperverlik vb gibi değerler örnek gösterilerek öğrencilerin dimağlarında daha kolay yer tutması sağlanabilecektir.

Atatürk’e göre; insan aklının ortak değerlerinden çıkan bir uygarlık vardı. Bu uygarlık da Batı uygarlığıydı. Ancak cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen inkılaplar ve Batılılaşma çalışmaları kapsamında yapılan işler sırasında, bu uygarlığa ait değerler olduğu gibi aktarılmamalı; milli benliğimizden, akla ve ilme uymayan unsurların temizlenmesiyle elde edilen öz, bu uygarlığın akılcı değerleriyle yeniden işlenmeliydi (Yavuz,1990:85). Bu değerlerin genç kuşaklara aktarılması ve işlemesi sırasında Atatürk’ün ortaya koyduğu yöntem ve dikkat edilmesi gerektiğine dair vurguladığı hususlar, hiç şüphe yok ki, kendisinin gerek icraatları gerekse davranışları sırasında duyarlı olduğu noktalardı. Dolayısıyla Onun bu dikkati ve duyarlılığı göz önünde bulundurulduğunda da, bizzat kendisinin Türk tarihi içerisinde faydalanılabilecek en önemli kahramanların başında geldiği, kazandırmamız gereken değerlerin hangi vasıfları taşıması gerektiği de düşünüldüğünde, şüphe götürmez bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

(10)

Ünlü Alman filozofu Fichte; “Zaferler; orduların büyüklüğü, silahların kudretiyle değil, zaferler kalp ve ruhun kudretiyle kazanılır” demektedir. Bu vecizede dikkat çekildiği gibi, insanlarda kalp ve ruhun kudretini sağlamak, bir yerde milli değerleri benimsetebilmekle mümkündür. Milli değerleri kazandırabilmek ise, ancak değerler eğitiminde doğru değer ve örnekleri seçebilmekle gerçekleştirilebilir.

Napolyon Bonaparte da, bir sözünde “Hayatın elemine, kederine karşı, fütursuz kalmayı ve ağır hadiselerin acılarına göğüs germeyi bilen Türkler, işte bu çeşit kahramanlardır ki Türkler, öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler” (Karakoyunlu,1993:24) demiştir. Türklerin böyle tasvir edilmelerini sağlayan özellikleri, şüphesiz yüzyıllardan beri kendilerine has değerlerini, yeni nesillerine doğru bir şekilde aktarabilmeleriyle mümkün olmuştur. İşte bir milletin geleceği için son derece önemli olan bu konunun, günümüzde modern eğitimin istediği ve sunduğu yöntem, teknik, araç, gereç ve kaynaklarla öğretilebilmesi, kuşkusuz bu alanda daha iyi sonuçlar alabilmemizi sağlayacaktır.

Bu hususta Türk eğitim sisteminin en büyük şansı, Atatürk gibi bir lider, bir kahramana sahip olmasıdır. Çünkü Atatürk, tarihin yetiştirdiği büyük kahramanlardan birisidir. O, bir taraftan hürriyet, istiklal, millî birlik ve irade, öbür taraftan da millî şahsiyet, din, kültür, tarih diyerek her ferde hitap etmiş ve herkesi bir inanç altında toplamayı başarmıştır. Atatürk’ü diğer kahramanlardan farklı kılan özellikleri de mevcuttur. Bu özelliklerin başında da, Türk milletini çağdaş uygarlıklar seviyesine ulaştırmak maksadıyla gerçekleştirdiği Türk İnkılâbını, millî, dinî ve Avrupaî fikirleri yanına alarak ve onların senteziyle yapabilecek kadar geniş bir ufuk sahibi olması gelmektedir. O, aynı zamanda Anadolu’da tek irade, tek devlet, tek hakimiyet, tek kumandan, tek meclis, tek millet fikirlerinden hareket ederek (Kodaman, 1986:30), o dönemde düşünülmesi bile çok zor bir hareketi başarıya ulaştırmıştır. Dolayısıyla Atatürk, başta askerî ve siyasî dehası olmak üzere, engin genel kültürü ve değişik konulardaki bilgi birikimi sayesinde, Türk milletine önderlik yapmış olan bir kahramandır.

Bu durum, Atatürk’ün Türk milletinin her ferdine, her seviyedeki öğrencisine, değişik noktalardan hitap edebildiğini gösteren önemli bir husustur ve böyle bir değere sahip

(11)

olduğumuz halde bu değerin, istenildiği gibi planlı ve bilinçli bir şekilde eğitimin bu alanında kullanılmaması bir eksikliktir.

5. Atatürk’ün Değerler Eğitiminde Kullanılabilecek Özellikleri ve

İlkeleri

Değerler eğitiminde Atatürk iki farklı boyutta kullanılabilir. Birincisi; Kişisel özellikleri, İkincisi ise ilkeleridir.

Kişisel Özellikleri; Akılcı olması, Barışçıl olması, Sevgi dolu olması, Çalışkan olması vs. İlkeleri ise; Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, İnkılâpçılıktır.

5.1. Atatürk’ün Değerler Eğitiminde Kullanılabilecek Bazı Kişisel Özellikleri Burada Atatürk’ün bütün kişisel özelliklerini ele alarak incelemek mümkün olamayacağından, Onun bazı özellikleri örnek mahiyetinde alınarak incelemek yoluna gidilmiştir. Bu bağlamda, örnek alınan konularla ilgili kendi sözlerinden de alıntılar yapılarak derslerde nasıl kullanılabileceğine dair örnek oluşturulmaya çalışılmıştır. 5.1.1. Akılcı olması:

Atatürk, yaptığı her işte akla ve mantığa uygun hareket etmeyi bir düstur haline getirmiştir. En büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni akıl ve mantığın somut ve sistematik bir ifade şekli olan bilim ve bilimin doğrularından oluşan temel üzerine oturtmuş olması bunun en güzel ispatı durumundadır. Bu konuyla ilgili değişik zamanlarda yaptığı açıklamalarda da ifade ettiği gibi, akıl, mantık ve bilim, Onun ilham aldığı en önemli kaynakları olarak, yeni nesillerimize örnek gösterilebilecek bir kişisel özelliğidir. Bu özelliğinin öğrencilerimize kazandırılması sırasında özellikle aşağıda verilen sözleri de örnek olarak kullanılabilir.

Akılcılıkla ilgili sözlerinden örnekler:

 İlim ve Fennin yaşadığımız her dakikadaki aşamalarını, gelişmelerini kavramak ve ilerleyişini zamanla takip etmek şarttır (Feyzioğlu, 1987:41).

(12)

 Faziletlerin başı olan ve mantığın çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur (Ersanlı,1993:6).

 Akıl ve mantığın çözümleyemeyeceği mesele yoktur (M.G.S.B.,1988:259). 5.1.2. Barışçıl olması:

Atatürk; gençlik yıllarını savaşın en acımasız yönlerini bizzat görerek ve yaşayarak geçirmiş ve savaşın insanlık için ne anlama geldiğini kuşkusuz en iyi bilen askerlerden birisidir. O, kırk bir yaşında Kurtuluş Savaşını kazanana kadar ömrünü cephelerde geçirmiş ve zaferden sonra da kendisini uğruna adadığı Türk milletini en iyi barış ortamında kalkındırabileceğini bildiği için, samimiyetle ve özveriyle dünyada barış ortamını sağlanması için çalışmış bir asker ve devlet adamıdır. Özellikle Yurtta Sulh Cihanda Sulh vecizesinde ifadesini bulan anlayışıyla, dünya savaşı yaşamış olan insanlığa, refah ve mutluluğun yolunu göstermiştir. Ancak, her zaman adil bir barışın olması gerektiği anlayışında olmuş ve her türlü meseleleri barış havası içinde çözmeyi amaçlamıştır. Barış için hoşgörü, karşılıklı güven ve sevginin olması gereğine inanmış, barışı sağlamak ve korumak için, bazen savaşmanın gerekliliği üzerinde durmuştur. Bu gün bütün dünyanın özlemini çektiği ve barışa inanmış yeni nesillerin yetiştirilmesi için çalışılması ve sağlam ve tutarlı örneklerin ortaya konulması gerektiği bir ortamda, Atatürk’ün bu özelliği de bu amaca hizmet edebilecek mahiyettedir. Özellikle sözlerinden verilebilecek şu örnekler de konunun öğrenciler nezdinde somutlaşmasını sağlayacak ve bu değerin Onun kişisel özelliğinin yardımıyla daha kolay kazandırılabilmesi mümkün olacaktır.

Barış ile ilgili sözlerinden örnekler:

 Yuta sulh, Cihanda sulh (Aksan,1986:171).

 Biz cenkçi insanlar değiliz. Barışseveriz. Biz cenk değil, barış istiyoruz. Barış yapmaya hazırız ve bence bunu yapmaya engel olacak bir sebep yoktur… Türk halkı, T.B.M.M. ve onun hükümeti uşak muamelesine tahammül edemez. Her uygar millet ve hükümet gibi Türkiye’de varlığın, özgürlük ve bağımsızlığının tanınmasını

(13)

istemekle kesin surette ısrar edecektir… ve bütün davası da bundan ibarettir (Yavuz,1990:76).

5.1.3. Sevgi dolu olması:

Atatürk için insan; devlet, millet ve diğer bütün değerlerin temelini oluşturur. İnsanın düşünülmediği bir sistemde, hiç bir şeyin kıymeti yoktur. Bu sebeple, Atatürk’ün en önemli kişisel özelliklerinden birisi de, insana ve insanlığa karşı duyduğu sevgi ve insan ve insanlık sevgisine verdiği değerde görülür. O, "Biz kimsenin düşmanı değiliz, yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız" sözüyle bunu açıkça ortaya koymuştur. İnsan sevgisiyle ilgili bunları ifade eden Atatürk, Türk milletine karşı da büyük bir sevgi duymuş ve ömrünü milleti için adamıştır. Cephelerden başlayıp, gerçekleştirdiği inkılâplara kadar her alanda milleti için çalışmış olan Atatürk’ün, hiç kuşku yok ki, millet sevgisinin ölçüsünü ifade edecek kelime bulmak son derece zordur. O, millet menfaatleriyle, bütün insanlığın değerlerinin birleşeceğini savunmuş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin şahsında bunu dünyaya göstermiştir.

Atatürk vatan sevgisi konusunda da oldukça duyarlı olmuş ve başka milletlerin de bize ve ülkemizin bağımsızlığına saygı duymasını isteyerek, bunun için vatan topraklarından bütün düşmanı atana kadar mücadelesini sürdürmüştür. Bu anlayışın hakim olduğu bir ortamda her şeyin çözüleceğini düşünerek, Türk inkılâbına bütün insanlığa kucak açan, sevgi ve barışı arzulayan bir karakter kazandırmıştır.

İnsan ve insanlık, millet ve vatan sevgisi gibi hem ulusal hem de evrensel anlamda çok önemli olan değerlerin kazandırılması konusunda da, Atatürk’ün bu özelliği ve sözleri, konunun örneklendirilmesi ve öğrenciler tarafından benimsenmesine yardım edebilecek niteliktedirler.

Sevgi ile ilgili sözlerinden örnekler:

İnsan Sevgisi:

(14)

 Biz kimsenin düşmanı değiliz! Yalnız, insanlığın düşmanlarının düşmanıyız. Bizim intikamımız, zalimlerin zulmüne karşıdır. Onlar da zulüm hissi yaşadıkça, bizde intikam hissi devam edecektir.

Millet Sevgisi:

 Ne Mutlu Türküm Diyene

Vatan Sevgisi:

 Vatanını malından canından daha çok seven bu millet, “ecdadının kanıyla yoğrulmuş bu yurt, semasında kanat çırpan son canlısı da yok olmadıkça düşmana yurt olmayacak” (Ersanlı,1993:4-5).

 Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı kanımızla sulanmadıkça onu düşmana terk olunamaz (Aksan,1086:140).

5.1.4. Çalışkan olması:

Daha ilkokul sıralarındaki çalışkanlığıyla öğretmenlerinin takdirini kazanmış olan Atatürk, bütün hayatı boyunca gerek askeri, gerekse devlet hayatında gerçekleştirdiği işler sırasında bu özelliğiyle dikkati çekmiştir. Dolayısıyla her zaman çalışkan olmalarını istediğimiz çocuklarımızın bu değeri kazanmalarında kendisi, en önemli örnek ve rehberimiz durumundadır. Gerek kısacık ömrüne sığan icraatları, gerekse bu konudaki sözlerini bu değeri kazandırmak için rahatlıkla kullanabiliriz.

Çalışkanlıkla ilgili sözlerinden örnekler:

 Bir insan, hayatında büyük bir başarı kazanabilir, fakat yalnız onunla övünerek kalmak isterse, o başarı da unutulmaya mahkûmdur. Onun için çalışmak ve daima başarı aramak, herkes için esas olmalıdır.

 Şüphesiz, herkes aynı sağlık, aynı karakter ve kabiliyette değildir. Fakat herkes aynı hayat kanununa tabidir. Çalışmadan hiçbir şey kazanılamaz. Herkes belirli bir şekil ve sınır içinde, bir taraftan yeteneğinin, gücünün, kaynak ve çevresinin etkisi altındadır. Diğer taraftan da ihtiyaçlarının esiridir. İşte insan, bu zıt şartlar içinde, faydalı bir

(15)

sonu elde etmeye çalışmak zorundadır. Faydalı bir sonuçtan söz ediyoruz. Evet çünkü sonuçsuz uğraşmak çalışma sayılmaz. Hiçbir şey yapmamak veyahut sonuçsuz, manasız şeyler yapmak, çalışma kanununa karşı büyük bir kabahattir (M.E.G.S.B.,1988:389-393).

5.2. Atatürk’ün Değerler Eğitiminde Kullanılabilecek İlkeleri

Atatürk ilkeleri, 1935 Mayısında Cumhuriyet Halk Fırkasının yeni programının üçüncü maddesine yazılan : “Türkiye, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılâpçı bir cumhuriyettir.” ifadesiyle devlet hayatımıza ve 5 Şubat 1937’de de Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılâpçılık olarak da Anayasaya girmiştir (Özkaya,1981:235). Böylelikle toplumsal bir üst değer durumuna gelmişlerdir. Atatürk’ün temel ilkeleri olan Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılâpçılık aynı zamanda, Türk milletinin birer toplumsal değeri durumundadırlar. Bu sebeple, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun varlığının devamı için, hem bu değerlerin (ilkelerin) bizzat kendilerinin, hem de bu ilkeler vasıtasıyla devlet ve toplum hayatına girmiş olan çeşitli konular, bu kapsamda; cumhuriyet ve onun kazanımları, millet ve onun değişik vasıfları, Türk halkı ve ona ait hususlar, devlet, devletçilik ve özellikleri, laiklik ve laiklik ile ilgili hususlar ve inkılâplar ve getirdikleri gibi konuların öğretilmeleri son derece önemlidir. Dolayısıyla, konuya bu açıdan bakılmalı ve ilkelerin bizzat kendileri ile birlikte, içerdikleri hususların kazandırılmasına da dikkat edilmelidir.

Tabii ki, gerek bu ilkelerin, gerekse bu konuların, yani topluma mal olmuş olan sözü edilen değerlerimizin kazandırılmasında kaynak, Atatürk’ün ilkelerinin kendileridir. Aşağıda değerler eğitiminde kullanılabilecek ilkeler ile ilgili Atatürk’ün bu konularda söylediği bazı sözlere yer verilmiştir.

5.2.1.Cumhuriyetçilik:

Atatürk’ün en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatmayı amaç edinen Cumhuriyetçilik ilkesinin benimsenmesi, gelecek kuşakların ona sahip çıkması

(16)

sonucunu doğuracak, bu ise doğrudan devletin ömrüyle ilgili olacaktır. Dolayısıyla bizim için büyük bir değer olan ve kıymete haiz bulunan cumhuriyetin ve devletin bekası için Cumhuriyetçilik ilkesinin benimsetilmesi hayati önemdedir.

Yukarıda ifade edilen hususlar da göz önünde bulundurulduğunda, Atatürk’ün birinci temel ilkesi olan Cumhuriyetçilik fikrinin, hem bir değer olarak öğretilmesi hem de değerler eğitiminde cumhuriyetle ilgili diğer değerlerin kazandırılması aşamasında bir araç olarak kullanılabilmesi mümkün olacağından, bu ilkenin genç kuşaklara benimsetilebilmesi için daha çok çaba sarf edilmelidir. Bu sebeple, Atatürk’ün konuyla ilgili sözlerinden örnekler de vererek, gerekli duyarlılığın gerçekleşmesini sağlamalıyız. Cumhuriyet ve cumhuriyetçilikle ilgili sözlerinden örnekler:

 Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. Yasama ve yürütme gücü milletin yegâne temsilcisi olan mecliste tecelli ve temerküz etmiştir. Bu iki kelimeyi bir kelimede hulasa etmek kabildir. “Cumhuriyet” (Tüfekçi,1981:84).

 Türk milletinin tabiat ve şiarına en mutabık (uygun) olan idare Cumhuriyet idaresidir (M.E.B.,1980:14).

 Cumhuriyet rejimi demek demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir (İnan,1998:159).

 Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir (Karakoyunlu,1993:23).

5.2.2. Milliyetçilik:

Bütün ömrü boyunca Türk milleti için çalışmış ve onu her şeyin üstünde tutmuş olan Atatürk, gerçekleştirdiği köklü inkılâplarla Türk toplumunu çağdaş milletler seviyesine yükseltirken, bu anlayışa uygun olarak Milliyetçiliğe de yeni bir anlam ve çağdaş bir muhteva kazandırmış ve onu Türkiye cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden biri haline getirmiştir. Atatürk milliyetçiliği genel hatlarıyla, mensubu bulunduğu milleti sevmek

(17)

ve onun için çalışmak şeklinde ifade edilebilir. Bu tanım, her milletin milliyetçilik anlayışına uyacak nitelikte evrensel bir mahiyettedir.

O, Türk milletinin oluşumunda etkili olan tabii faktörleri de şöyle sıralamıştır: a- Siyasi varlıkta birlik

b-Dil birliği c- Yurt birliği d-Irk ve menşe birliği

e- Tarihi karabet (yakınlık-akrabalık),

f- Ahlaki karabet (yakınlık-akrabalık) (Ertan,1999:371).

Gerek Türk milletini meydana getiren unsurların öğretilmesi ve gerekse bu unsurların bilinip sevilerek benimsenmesini ve sahip çıkılmasını sağlamak, milletimizin varlığı için son derece önemlidir. Dolayısıyla öğrencilerimizin Türk milletinin mensubu olmaktan gurur duymalarını sağlayacak bilince ulaşmaları ve bu noktada milletimizi tanıyarak, sevme duygusunun oluşabilmesi ve yeni nesillerin Türk milleti için çalışılmasını temin edebilmek için Milliyetçilik ilkesinin layıkıyla kavranabilmesi önemlidir. Atatürk’ün konuyla ilgili sözlerinden de örnekler verilerek milliyetçilik duygusu kazandırılmalıdır.

Milliyetçilik ile ilgili sözlerinden örnekler:

 Biz doğrudan doğruya milletperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin mesnedi Türk topluluğudur (M.E.B.,1980:30).

 Benim hayatta yegâne fahrim (şerefim), servetim Türklükten Başka bir şey değildir.  Türk, Öğün Çalış Güven (Eroğlu,1987:159).

5.2.3. Halkçılık:

Atatürk’ün temel ilkelerinden olan Halkçılık, milliyetçilik ve cumhuriyetçilik ilkelerinin bir sonucudur. Zira bu ilkenin düşünce gücü demokrasilere esas olan Milli Hâkimiyet

(18)

şuuruna dayanmaktadır. Dolayısıyla halkçılık, Atatürk’ün yaptığı millet tanımı ve milli benlik şuuru ile sıkı sıkıya bağlıdır. Halkçılık, imtiyazsız ve sınıfsız millet parolası şeklinde siyasi hayatımızda değer kazanmış ve rol oynamıştır. Türk inkılabı halkçılık anlayışı ile toplumu millet mefhumu içinde imtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitle haline getirmiş ve kanun önünde herkesin eşitliğini savunmuştur (Ünal ve Halaçoğlu,1997:154-155).

Gerek imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir toplum oluşması, gerekse kanun önünde herkesin eşit haklara sahip olması gibi, bir toplumun düzen içinde, adil ve hakça paylaşımın olduğu bir ortamda yaşayabilmesi için olmazsa olmaz durumdaki bu anlayışın oluşabilmesi zaruridir. Bu anlayışla, Halkçılık ilkesinin varlığı ve bu ilkeyle toplum hayatımıza giren değerlerin benimsenmesi vazgeçilmezdir. Sözü edilen değerlerin kazandırılabilmesi noktasındaki bu ilkenin öğretilmesi, Atatürk’ün sözlerinden örneklerle de desteklenerek gerçekleştirilebilir.

Halkçılık ile ilgili sözlerinden örnekler:

 Toplumsal uğraş yönünden düşündüğümüz zaman, biz yaşamını, bağımsızlığını kurtarmak için çalışan kimseleriz, zavallı bir halkız! Kendimizi bilelim. Kurtulmak yaşamak için çalışan ve çalışmaya zorunlu olan bir halkız! Bundan ötürü her birimizin hakkı vardır. Yetkisi vardır. Fakat çalışmakla bir hakkı elde ederiz. Yoksa arka üstü yatmak ve yaşamını çalışmaktan uzak geçirmek isteyen kişilerin bizim toplumumuz içerisinde yeri yoktur. O halde söyleyiniz baylar! Halkçılık toplumsal düzenini emeğine, hukukuna dayatmak isteyen bir toplumsal uğraştır (Kili,1998:248).  Bugünkü mevcudiyetimizin mahiyeti asliyesi milletin temayülatı umumiyesini ispat

etmiştir, o da halkçılıktır ve halk hükümetidir (M.E.G.S.B.,1988:92). 5.2.4. Devletçilik:

Atatürk, kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin tam bağımsız olarak yaşayabilmesi için ekonomik bağımsızlığın şart olduğunu görerek, Türkiye’ye özgü bir ekonomik model olan Devletçiliği benimsemişti. O, 1 Aralık 1920 de yeni Teşkilat-ı Esasiye Kanununu Mecliste savunurken, bu kanunu, haklarımızı savunmak, egemenliğimizi elimizde

(19)

bulundurmak ve “bizi mahvetmek isteyen emperyalizm ile bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı koyan bir yolu tutan insanların ” kanunu olarak nitelendirmişti. Atatürk, 1935 de İzmir Ulusal Sergisinin açılışında Celal Bayar’a okutturduğu nutkunda “Türkiye’nin tatbik ettiği Devletçilik sistemi 19. asırdan beri sosyalizm nazariyatçılarının ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir” diyerek, bunun Türkiye’ye özgü olduğunu belirtmiştir (Özkaya,1981:235). İşte, Türkiye’ye özgü bir sistem ve değer olan bu ilkenin, kendi anlamının yanında, özellikle, gerek sosyalizm ve gerekse emperyalizme karşı verilen mücadelede, Türk milleti için bu ilke ve uygulamalarının ne anlam taşıdığının bilinmesi ve bu gün dahi içinde bulunduğumuz şartlarda, ekonomik özgürlüğün ne kadar önemli olduğunun anlaşılarak, Devletçilik ve onda saklı anlam ve değerlerin öğrencilerimize aktarılabilmesinin önemi malumdur. Dolayısıyla bu değerlerin kazandırılabilmesi için Atatürk’ün konuyla ilgili sözlerinden de faydalanarak sonuca ulaşmak gerekmektedir. Devletçilik ile ilgili sözlerinden örnekler:

 İktisat Politikamızın önemli gayelerinden biri de kamu yararını doğrudan doğruya ilgilendirecek iktisadi teşebbüs ve müesseseleri maliyemizin ve teknik kudretimizin müsaadesi oranında devletleştirmektir (Kaynar,1988:35).

 Devletçilik bilhassa içtimai, ahlaki ve millidir. Milli servetin dağıtımında, daha mükemmel bir adalet ve emek sarf edenlerin daha yüksek refahı, milli birliğin muhafazası için şarttır. Bu şartı daima göz önünde tutmak, milli birliğin mümessil olan devletin mühim vazifesidir (Eroğlu,1988:309).

5.2.5. Laiklik:

Atatürk’ün değerler eğitiminde kullanılabilecek bir diğer ilkesi ise laiklik, yani çağdaş bir Türk devletinin bir dine bağlı olamayacağı düşüncesidir. Halifeliğin ve aynı şekilde şeriatın, yani İslam hukukunun kaldırılması bu konunun kapsamına girmektedir. Laiklik, devlet ile din işlerinin birbirinden tümüyle ayrılması anlamına gelmektedir (Aytaç, Karadana vd,1997: 130). Bu bağlamda çağdaş dünyaya ayak uydurmak, ancak

(20)

ve vazgeçilmez olarak laiklik ilkesiyle mümkündür. Bu ilke Atatürk inkılabının da temelini oluşturmaktadır (Yavuz, 1990:92).

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Atatürk İnkılâbının temeli niteliğindeki Laiklik ilkesinin ve buna bağlı olarak laik anlayışın, bir toplumsal değer olarak benimsetilebilmesi ve bu noktada toplumsal ortak bir anlayışın oluşturulabilmesi, toplumsal barışın sağlanabilmesi için gereklidir. Bu noktada, hem bu değerlerin benimsenmesi hem de toplumsal birliktelik için, Atatürk’ün sözlerinden de örnekler vererek, konunun üzerinde her zamankinden fazla durulması lazımdır.

Laiklik ile ilgili sözlerinden örnekler:

 Baylar ve ey Ulus, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensup (tarikata bağlı)lar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır (Kili,1998:270).

 Türk devleti laiktir. Her reşit, dinini intihaba serbesttir (Aksan,1986:80). 5.2.6. İnkılâpçılık:

Atatürk, İnkılâpçı bir anlayışla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin çağın gerisinde kalmaması için, her zaman yeniliklere açık olması gerektiğini düşünmüştür. Bu düşüncenin eseri olarak da, bir yerde bütün ilke ve inkılâplarının sigortası olarak İnkılâpçılık ilkesini koymuştur. Bu ilke, her zaman çağdaşlığın, hiçbir zaman çağın gerisinde kalmamanın yani çağı yakalamanın bir güvencesi niteliğindedir. Dolayısıyla muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hedefinin motor gücünü oluşturmaktadır. Çağdaş dünyada var olabilmenin vazgeçilmez gereği ve gericilik, yobazlık ve hurafelerin önündeki en büyük engel olan bu ilkenin ve inkılâpçı anlayışın mutlaka yeni kuşaklara benimsetilmesi gerekmektedir. Bunun için de, gerçekleştirilecek çalışmalar esnasında hem bizzat bu ilke ve anlayışın üzerinde durularak ve açılımlar yapılarak hem de Atatürk’ün konuyla ilgili sözleri kullanılarak, gerekli duyarlılık kazandırılabilir. İnkılâpçık ile ilgili sözlerinden örnekler:

(21)

 Şimdiye kadar milletin dimağını paslandıran bu zihniyette bulunanlar olmuştur. Herhalde zihinlerde mevcut bütün hurafeler tamamen atılacaktır. Onlar çıkarılmadıkça dimağa hakikat nurlarını aşılamak imkânsızdır (M.E.B.,1980:45).  İnkılâp, var olan müesseseleri zorla değiştirmek demektir. Türk milletini son asırlarda

geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni gereklerine göre ilerlemesini sağlayacak yeni müesseseleri koymuş olmaktır (Ertan vd., 1999:413).

Sonuç

Öğretmenler eğitimsel içerik bilgilerini oluşturan belirli değerleri öğrencilere aktarmak isterler (Veugelers;2000:41) ve öğrenciler de özellikle ilköğretim kademesinde öğretmenlerini kendilerine model olarak alırlar. Bu yüzden öğrencilere kazandırılmak istenilen değerlerin her şeyden önce öğretmenlere aktarılması gerekmektedir.

Geleceğin yetişkinleri olacak olan öğrencilere kazandırılmak istenilen değerlerin ve bu eğitimle verilmek istenilen amaçların sadece öğretmenlerin, okul idarecilerin insiyatiflerine bırakılması, değerler eğitiminden beklenen yararların etkisini azaltacaktır. Dolayısıyla bu konunun daha sistematik ve planlı şekilde yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda mümkün olan her türlü eğitimsel malzeme, araç, gereç, olay, olgu vs kullanılmalıdır. Özellikle kazandırılmak istenilen değerleri bünyelerinde barındıran topluma örnek kişilikler, yani liderler, kahramanlar, komutanlar, sanatçılar, eğitimciler vs bu alanda kullanılabilecek en önemli eğitimsel değerler durumundadırlar.

Türk milleti için her alanda önemli bir önder olan Atatürk de, örneğin bir kahraman olarak değerler eğitiminde kullanılabilecek çok kıymetli bir eğitimsel değer durumundadır. Bu itibarla Onun özellikleri ve ilkelerinin değerler eğitimi konusunda kullanılması, yetiştireceğimiz yeni nesillerin istediğimiz vasıflara sahip olmaları sonucunu doğuracağından, devlet ve millet olarak geleceğimizi güvence altına alma noktasında önemlidir.

(22)

AKBAŞ, O. (2004). Türk Milli Eğitiminin Duyuşsal Amaçlarının (Değerlerinin) İlköğretim II. Kademedeki Gerçekleşme Derecesinin Değerlendirilmesi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Programları ve Öğretimi Bilim Dalı. Ankara.

AKSAN, Â. (1986). Atatürk Der ki. Kültür Ve Turizm Bakanlığı Yayınları: 461, Atatürk Dizisi: 8, İkinci Baskı, Aslımlar Matbaası, Ankara.

AYTAÇ,G.; KARADANA, Ö, KAHRAMAN, vd. (1997). Mustafa Kemal Atatürk 1881–1981, Almancadan Çeviri, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara.

BAYDAR, M. (1973). Atatürk ve Devrimlerimiz, 2. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

BEILL, B. (2003). İyi Çocuk, Zor Çocuk (Doğru Davranışlar Çocuklara Nasıl Kazandırılır ?) Çev: Cuma Yorulmaz. Arkadaş Yayınevi. Ankara.

ÇETİN, Ş. (2004). Değişen Değerler ve Eğitim. Milli Eğitim Dergisi. Sayı:161, Kış. EKŞİ, H. (2003). Teme lİnsani Değerlerin Kazanılmasında Bir Yaklaşım: Karakter

Eğitimi Programları. Değerler Eğitimi Dergisi. Cilt I, Sayı 1, Sayfa:79-96 EROĞLU, H. (1987). “Atatürk’e Göre Millet ve Milliyetçilik” Atatürk Yolu.

(Koordinatör: Turhan Feyzioğlu) Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

EROĞLU, H. (1988). “Atatürk ve Devletçilik”, Atatürkçülük (İkinci Kitap), Atatürk ve Atatürkçülüğe İlişkin Makaleler. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları, Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi, M.E.G.S.B. Yayınları, İstanbul.

ERSANLI, K. (1993). Atatürkçü Düşünce Sistemi, Atatürk Haftası Armağanı. Genel Kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları.Genel Kurmay Basımevi, Ankara.

(23)

ERTAN, Timuçin F. vd. (1999). Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. Siyasal Kitabevi, Ankara.

FEYZİOĞLU, T. (1987). “Atatürk Yolu: Akılcı, Bilimci, Gerçekçi Yol”, Atatürk Yolu. (Koordinatör: Turhan Feyzioğlu) Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

HALSTEAD, J. M. (1996). Values and Values Education in Schools. Values in Education and Education in Values. The Falmer Press, London.

HALSTEAD, J. M.  TAYLOR, J. M. (2000). Learning and Teaching about Values: a

review of recent research. Cambridge Journal of Education, Vol. 30, No.2.

(169-202)

İNAN, A.(1998). Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi. 4.Baskı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, T.T.K. Basımevi, Ankara.

KARAKOYUNLU, S. (1993). “Cumhuriyet ilkesinin uygulanması ve bu ilkenin

Atatürk’ün diğer ilke ve inkılâpları ile olan ilişkisi”. Atatürk Haftası

Armağanı. Genel Kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları.Genel Kurmay Basımevi, Ankara.

KAYNAR, Reşat (1988). “Atatürkçülük Nedir” Atatürkçülük (İkinci Kitap), Atatürk ve Atatürkçülüğe İlişkin Makaleler. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları, Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi, M.E.G.S.B. Yayınları, İstanbul.

KİLİ, S.(1998). Atatürk Devrimi (Bir Çağdaşlaşma Modeli). Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Minpa Yayıncılık, Ankara.

KODAMAN, B. (1982). Atatürk ve Tarih, Atatürk ve Kültür, H. Ü. Yayınları, Özel Sayı, Ankara.

(24)

M.E.G.S.B. “Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı” (1984). Atatürkçülük (Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri). Birinci Kitap, Genel Kurmay Başkanlığınca Hazırlanmıştır. Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.

ÖZKAYA, Y.(1981). Türk İstiklâl Savaşı ve Cumhuriyet Tarihi. Atatürk’ün 100. Doğum Yılına Armağan. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Yayını, Sayı:414, Ankara.

SANCHEZ, T. R. (1998). Heroes, Values, and Transcending Time: Using Trade Books to Teach Values. ERİC Documnent No: ED 426 923.

SATERLIE, M. E. (1988). Developing a Community Consensus for Teaching Values. Educational Leadership. May, P.44-47.

SİLAH, M. (2000). Sosyal Psikoloji. Gazi Kitabevi, Ankara.

TOLAN, B. (1983). Toplum Bilimlerine Giriş. Savaş Yayınları, 3. Baskı

TURAN, R. (1996). Yunus Emre ve Türk Kültürü Gerçeği, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, C. 16, Sayı 1-1996, Ankara.

TÜFEKÇİ, G.D.(1981). Atatürk’ün Düşünce Yapısı. Tes-İş Federasyonu’nun 100. Yıl Armağanı, Aydın Matbaacılık Sanayi. Ankara.

ÜNAL, C. (1981). Genel Tutumların veya Değerlerin Psikolojisi Üzerine Bir Araştırma. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları No:301, Eğitim Psikolojisi-1

ÜNAL, M.A. ve HALAÇOĞLU, A.(1997). Türk İnkılâbı ve Atatürk İlkeleri. Baskı-Cilt Tugçe Ofset, Isparta.

VEUGELERS, W. (2000). Different Ways of Teaching Values. Educational Review. Vol.52, No.1, 37-46

WHITE, H. S. and O’BRIEN, J.E.(1999). What is a hero? An exploratory study of

students’ conceptions of heroes. Journal of Moral Education. Vol.28,

(25)

YAVUZ, Ü. (1990). Atatürk İmparatorluktan Milli Devlete. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları, XXIV, Dizi- Sa.10, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

Referanslar

Benzer Belgeler

giren öğretmenin adı da Mustafa’ydı. - Bir gün matematik öğretmeni Mustafa’yı yanına çağırdı. —Oğlum Mustafa! Senin adın Mustafa, benim adım da Mustafa. Bundan

A) EVET, EVET, HAYIR, EVET, EVET B) EVET, EVET, HAYIR, HAYIR, EVET C) EVET, EVET, HAYIR, HAYIR, HAYIR D) HAYIR, EVET, HAYIR, EVET, EVET.. Meltem rüzgârları birbirlerine komşu kara

Cumhuriyet idaresiyle yönetim, Fransız îhtilali ’ nden sonra Avrupa'da ortaya çıkmış ve sadece Fransa'da değil Avrupa'nın diğer pek çok dev ­ letinde bizden çok

Genel merkezi İstanbul’da olmak üzere doğuda Erzu- rum ve Elazığ’da Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti kurulmuştu. Trabzon’da Muhafaza-i Hukuk adında

Stratejik planın temel yapısı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından önerilen format temelinde, okulumuz Stratejik Planlama Üst Kurulu, eğitimin üç temel bölümü

Engeliler merkezi Çevresinde Çim bicimi sulanması ve cevre düzenlemesi faliyetlerinde bulunuldu. Seramızdaki Biberiye bitkilerinden aldığımız çelikleri toprakla buluĢturduk

a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak. b) Kanunların belediyeye verdiği

Üniversitemiz, 11 Temmuz 1992 tarihinde Niğde Üniversitesi adı ile Selçuk Üniversitesine bağlı Eğitim Yüksekokulunu Eğitim Fakültesine dönüştürerek ve İktisadi ve