• Sonuç bulunamadı

Okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımı ve okul yöneticilerinin süreçteki yönetimi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımı ve okul yöneticilerinin süreçteki yönetimi"

Copied!
78
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

EĞİTİM YÖNETİMİ TEFTİŞİ PLANLAMASI VE EKONOMİSİ

BİLİM DALI

UZAKTAN EĞİTİM

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE AİLENİN OKULA

KATILIMI VE OKUL YÖNETİCİLERİNİN

SÜREÇTEKİ YÖNETİMİ

REFİK ŞÜKRÜ ÖZSOY

1158258106

PROJE DANIŞMANI

DOÇ. DR. TUNCER BÜLBÜL

EDİRNE 2017

(2)
(3)

Tezin Adı: Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı ve Okul Yöneticilerinin

Süreçteki Yönetimi

Yazan: Refik Şükrü ÖZSOY

ÖZET

İlkokul eğitiminin hemen öncesinde çocukların gelişimleri açısından oldukça büyük bir öneme sahip olan okul öncesi eğitim hizmetlerinin verilmesinde çocuğu tek başına düşünmemek ailesi ile bir bütün içerisinde düşünmek gerekmektedir. Okul öncesi eğitimin çocuklara verilmesini sağlayacak olan eğitimcilerin ve öğretmenlerin çocukların gelişimi açısından bu gelişime aileleri de katmaları gerekliliği doğmaktadır. Çocukların gelişimlerini aileler ile birlikte planlayarak eğitimin eğitim kurumundan sonra ev ortamında da devam etmesini sağlamaları gerekmektedir.

Ailelerin çocuklarının gelişimi açısından çocuklarına destek olabilmeleri için okul yöneticileri ve öğretmenlerin aileleri desteklemeleri ve gerekli tüm donanıma sahip olmalarını sağlamaları gerekmektedir. Yöneticiler bu şekilde aileler ile kuracakları sıkı diyaloglar ile hem çocukların aileleri ile birlikte kaliteli vakit geçirmelerini sağlayacak hem de çocukların gelişimlerine destek sağlamış olacaklardır. Okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklara verilecek olan kaliteli eğitimlerin daha faydalı olabilmesi için ilk öncelik ile ailelerin okula katılımlarının sağlanmasından geçmektedir.

Ailelerin çocuklarının gelişimleri için okula katılımlarının sağlanmasında en büyük pay eğitim veren kişilerdedir. Eğitim veren kişiler yani öğretmenler bu katılımı sağlamak için birçok yöntemi bir arada kullanabilmektedirler. Ayrıca okul öncesi eğitime direk olarak dahil edilecek olan aileler diğer çocukların aileleri ile de iletişim kurarak kendilerini de geliştirme imkanı yakalayabileceklerdir. Bu şekilde ailelerin çocukları ile daha fazla vakit geçirmeleri sağlandığından dolayı çocukların daha kaliteli ve sağlıklı gelişim göstermeleri sağlanmış olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Yönetim, Aile Katılımı, Okul Yöneticisi

(4)

Title of the Thesis: The Participation of the Family in Pre-School Education and the Administrative Management of the School Administrators

Author: Refik Şükrü ÖZSOY

ABSTRACT

The education of primary school children's development in terms of just prior to quite a big importance in the provision of pre-school education services that the child alone to think about needs to be considered in a whole with the family. Will not be given to children of preschool education educators and teachers in terms of children's development that arises the necessity of the development of value added. Children's development plans with their families after the home environment education educational institutions also are required to provide to continue.

In terms of the development of your children the families support their children to become school administrators and teachers have all the necessary hardware to support their families and are required to provide them. Administrators in this way to establish the tight with families and children with the dialogues together with their families to spend quality time and will be providing support to the development of children. Pre-school educational institutions will be given to children in order to make them more useful for the quality education of first priority for ensuring the involvement of families with school.

For the development of children of families in providing the largest share of participation in school education is in people. Providing education to ensure the participation of the people so that teachers are able to use many methods together. Also to be included in pre-school education directly to parents of children with other families who are establishing themselves, they will be able to catch the opportunity to develop. In this way, the children of families with more to spend, since children provided better quality and the healthy development will be provided.

Keywords: Pre-school Education, Management, Family Participation, School Principal

(5)

TEŞEKKÜR

Proje çalışmalarım süresince desteklerini esirgemeyen ve beni yönlendiren proje danışmanım Sayın Doç. Dr. Tuncer Bülbül’e lisansüstü eğitimim boyunca engin bilgilerini bizlere aktaran değerli hocalarıma, çalışmamda desteğini esirgemeyen çalışma arkadaşlarıma ve hayatımın her döneminde beni destekleyen, bana güvenen, varlıklarını her zaman hissettiğim değerli aileme, teşekkürü bir borç bilirim.

(6)

İÇİNDEKİLER

ÖZET ... i ABSTRACT ... ii TEŞEKKÜR ... iii İÇİNDEKİLER ... iii TABLOLAR LİSTESİ ... vi I. BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Problem ... 1 1.2. Amaç ... 1 1.3. Önem ... 2 1.4. Sınırlılıklar ... 3

1.5. Okul Öncesi Eğitimde Aile Katılımı İle Alakalı Yapılan Çalışmalardan Örnekler ... 3

II. BÖLÜM İLGİLİ ALANYAZIN 2. Okul Öncesi Eğitim Hakkında Genel Bilgiler ... 12

2.1. Okul Öncesi Eğitimin Önemi ... 12

2.2. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Önemi ... 13

2.3. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenlerin Önemi ... 14

2.4. Okul Öncesi Eğitim Programının Tanıtımı ... 16

2.4.1. Programın Temel Özellikleri ... 18

2.4.2. Gelişim Özellikleri, Kazanımlar ve Göstergeler ... 20

2.5. Okul Öncesi Eğitimde İletişim ... 21

2.5.1. Okul Öncesi Eğitimde Yöneticinin Rolü ve Yönetici Aile İletişimi ... 21

2.5.2. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenin Rolü ve Öğretmen Aile İletişimi .... 24

(7)

2.5.4. Okul Aile İletişimi Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi Gerekenler ... 30

2.5.5. Okul Aile İş Birliği ... 31

2.5.5.1. Okul Aile İşbirliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler ... 34

2.5.5.2. Okul Aile İşbirliğinin Yararları ... 36

2.5.6. Ailelerin Okula Katılımıında Yöneticilerin Süreçteki Yönetimi... 37

2.6. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı ... 39

2.6.1. Aile Katılımı Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi Gerekenler ... 42

2.7. Aile Katılımının Yararları ... 44

2.7.1. Aile Katılımının Öğretmenler Açısından Yararları ... 44

2.7.2. Aile Katılımının Aileler Açısından Yararları ... 45

2.7.3. Aile Katılımının Çocuklar Açısından Yararları ... 47

III. BÖLÜM YÖNTEM 3.1. Araştırmanın Modeli ... 48 3.2. Çalışma Grubu ... 45 3.3. Verilerin Toplanması ... 50 3.4. Verilerin Analizi ... 50

3.5. Verilerin Geçerliği ve Güvenirliği ... 51

IV. BÖLÜM BULGULAR VE YORUM V. BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER KAYNAKLAR ... 68 EKLER ... 69

(8)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No Sayfa No

Tablo 1. Yöneticilerin Mesleki Kıdemlerine Göre Değerlendirilmesi ... 46 Tablo 2. Ailelerin eğitim durumu demografik değişkenine göre frekans değerleri ... 47 Tablo 3. ‘‘Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz?’’ sorusunun

(9)

I. BÖLÜM

GİRİŞ

1.1. Problem

Okul öncesi eğitim, 0-6 yaşlarını kapsayan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında önemli roller oynayan, çocuğun tüm gelişimlerinin zengin uyarıcı bir ortamda istenilir niteliklere doğru yönlendirileceği gelişim ve eğitim sürecidir.

Eğitim doğumla birlikte başlar, bireyin yaşamı boyunca sürer. Öğrenmenin önemli bir kısmı okul öncesi döneme rastlayan yıllarda gerçekleşmektedir. Bu anlamda yaşamın en önemli dönemi olan okul öncesi yıllarda verilen eğitim çok önemlidir. Erken yaşlarda zengin deneyimlerle elde edilen temel bilgi ve beceriler, çocukların daha sonraki öğrenmelerinde başarılı olma şanslarını arttırmaktadır. İyi bir okul öncesi eğitim yaşamıyla ilkokuldaki uyum ve başarı arasında sıkı bir ilişki olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur. Bu durum özellikle yetersiz sosyoekonomik çevre şartlarından gelen çocuklar için daha önemlidir.

Okul öncesi dönem çocuğunun bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminde sağlanan faydanın daha iyi anlaşılması sonucu okul öncesi eğitim kurumlarına duyulan ihtiyaç giderek artmıştır. Özellikle çalışan anne sayısının artması, oyun alanlarının azlığı ve şehir hayatının sıkışık düzeni okul öncesi eğitim kurumlarının sayısını arttırmıştır.

1.2. Amaç

Çocuğun gelişimi ve eğitimi için okulu ve aileyi birbirinden ayrı düşünülemez. Okul ve aile arasında güçlü bir iş birliğinin olması gerekir. Bunun için okul ve aileler birbirleriyle iletişim kurmalı ve yakın ilişkiler içinde olmalıdırlar. Sağlıklı iletişim ve güçlü bir iş birliği için yöneticilere öğretmenlere ve ailelere ayrı ayrı görev ve sorumluluklar düşmektedir.

(10)

Bu sorumlulukları belirtmek ve ailenin okula katılım süreçlerini değerlendirmek amacı ile bu çalışmamız gerçekleştirilmiştir.

1.3. Önem

Gerçekleştirilen çalışma kapsamında okul öncesi eğitim kurumlarının çocuklar üzerinde büyük bir öneme öneme sahip olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır. Ayrıca çalışma kapsamında 0-6 yaş arasındaki çocukların evde ve okulda aileleri ve öğretmenleri ile ortaklaşa bir eğitim sistemine dahil edilmeleri ile ülke geleceği açısından ve ayrıca çocuk açısından kazanılacak olan faydalardan bahsedilmeye çalışılmıştır.

Okul öncesi eğitim kurumları ile aileler arasında gerçekleşen iletişim ve işbirliği başta çocuklar olmak üzere okul öncesi eğitim kurumlarında görev alan yöneticiler, öğretmenler ve çocuğu okul öncesi eğitim kurumuna devam eden aileler için kazançlı sonuçlar verecektir. Okul aile işbirliğinin önemi kabul edilmesine ve sık sık okul aile işbirliğinin öneminden bahsedilmesine rağmen, uygulama boyutunda gerek okul öncesi eğitim kurumu yöneticileri ve öğretmenler gerekse aileler çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadırlar.

0-6 yaş dönemi bilgi beceri, tutum ve alışkanlıkların kazanılmaya başlandığı, gelişimin en hızlı ve kritik olduğu insan yaşamının en önemli dönemidir. Erken yaşlarda elde elden kazanımlar, tutum ve davranışlar bireyin ilerleyen yaşamında mutlu, üretken, kendine güvenen, girişimci, araştırmacı, kendisine ve topluma faydalı bireyler olmasına imkan sağlayacaktır.

Ailenin, bireyin yaşamında doğumdan önce başlayan ve yaşamın sonuna kadar devam eden etkileri vardır. Ailenin, çocuğun gelişiminde, kişiliğinin oluşmasında, davranışlarının biçimlenmesinde olumlu ya da olumsuz etkileri vardır.

(11)

1.4. Sınırlılıklar

Araştırmanın sınırlılıkları yalnızca okul öncesi eğitim kurumları ve bu kurumlarda eğitim gören aileler ile birlikte bu kurumlarda yönetici ya da öğretmen olarak çalışan eğitim personelleri olarak belirlenmiştir.

Bu kapsamda devam ettirilen çalışmada okul öncesi eğitim sürecinde ailelerin okula katılımları ve aileler ile okul öncesi eğitim kurumu yönetici ve öğretmenlerinin karşılıklı ilişkilerine değinilmiştir.

1.5. Okul Öncesi Eğitimde Aile Katılımı İle Alakalı Yapılan

Çalışmalardan Örnekler

‘‘Kustra’’ tarafından 1991 yılında gerçekleştirilen ‘‘Başarılı Aileler İçin Okul ve Toplum Ağı’’ konulu araştırmada, araştırmacı çocuklara ve ailelere yönelik sosyal hizmetlerin gelişimi için tavsiyelerde bulunmuştur. Araştırma sonucunda, mali kısıtlamalar nedeni ile daha etkin ve yeterli bir sosyal hizmet sunma sistemini geliştirme yöntemlerinin bulunmasının gerekliliği saptanmıştır. Araştırmacı bu yüzden iki hedef üzerine odaklanıldığını ileri sürmüştür. Bunlar aşağıdaki gibidir;

1. Okul başarısı, yerel yetkilendirme, aile katılımı, çocuk ve aile refahının gelişimi, 2. İş birliği ve koordinasyonun gelişimi.

Araştırmacı, toplumların ihtiyaçlarını değerlendirecek, yerel ihtiyaçları karşılayacak, hizmetleri belirleyecek ve aile odaklı bir hizmet sunma sistemi geliştirecek olan ailelerden oluşan yerel yönetim kurullarını, okul personelini, hizmet tedarikçilerini ve toplum liderlerini şekillendireceği yerel bir program oluşturmayı ve bu programı uygulamadan önce hizmetlerin ekonomik olarak dezavantajlı ilköğretim okulu öğrencileri ile bu öğrencilerin ailelerini sunulduğu beş pilot sahanın oluşturulmasını önermektedir ((Baker, 1995:15-30).

(12)

‘‘Büyükkaragöz’’ tarafından 1993 yılında gerçekleştirilen ‘‘Anne Babalarla, Öğretmenlerin Okul Öncesi Eğitim Programı Hakkındaki Görüşleri’’ konulu araştırmada, araştırmacı çocukları okul öncesi eğitim kurumuna devam eden anne babalarla bu kurumlarda görev yapan öğretmenlerin, okul öncesi eğitime yaklaşımlarına ve bu kurumlardaki amaçların nasıl gerçekleşebildiğine ve çocuklarda meydana gelen davranış değişikliklerine ait görüşlerini karşılaştırmıştır. Araştırmayı 3-6 yaş grubunun eğitimini üstlenen 70 öğretmen ve bu yaş grubu çocuklarının anne babaları oluşturmuştur. Anne-babalarla öğretmenlerin ‘‘Okul öncesi eğitim programı’’ hakkındaki görüşleri anket yoluyla toplanmıştır. Araştırma sonucunda anne babaların okul öncesi eğitim kurumunda yapılan çalışmalar hakkında öğretmenlerle ilişki kurup bilgi alma yoluna gitmedikleri, çocuklarının anlattıkları ile bilgi sahibi oldukları, okul öncesi eğitim kurumlarının amaçlarının gerçekleştiği ve çocukların davranışlarında okul öncesi eğitim kurumuna başladıktan sonra olumlu değişmelerin olduğu konusunda anne babalar ve öğretmenlerin aynı olumlu görüşte birleştikleri saptanmıştır (Bauman, 2002).

‘‘Endsley ve Paminish’’ tarafından 1993 yılında gerçekleştirilen ‘‘Özel Kurumlarda Aile Katılımı Ve Günlük Bakımın Kalitesi’’ konulu araştırmada, araştırmacılar okul aile etkileşimini araştırmışlardır. Araştırmaya yöneticiler, aileler, eğitimciler ve çocuklar alınmıştır. Veriler, yöneticilerle yapılan görüşmeler, personele uygulanan anket ve iki gözlem aracı ile toplanmıştır. Araştırma sonucunda, personelin ailelerle iletişime verdiği değer yüksek olduğunda ve formal iletişime yüksek oranda girdiklerinde, ailenin iletişim yoluyla katılımının da yüksek olduğu, programın kalitesi yüksek olduğunda formal aile katılımının oldukça belirgin düzeyde gerçekleştiği, formal iletişimi ya da katılım faaliyetini teşvik eden yöneticilerin diğer etkinlikleri de destekleme eğiliminde oldukları saptanmıştır (Lines, 1995).

‘‘Wu’’ tarafından 1995 yılında gerçekleştirilen ‘‘Öğretmenlerin Yeterlilik Duyguları İle Öğretmenlerin Tayvan’da ki Erken Çocukluk Dönemi Programlarına Aile Katılımı Çalışmalarına İlişkin Okul Şartları Arasındaki İlişkiler’’ konulu araştırmada, araştırmacı öğretmenlerin yeterlilik duyguları ile öğretmenlerin Tayvan’da ki erken çocukluk dönemi programlarına aile katılımı çalışmalarına ilişkin okul şartları arasındaki ilişkileri incelemiştir. Araştırmaya 397 anaokulu öğretmeni alınmıştır. Veri toplama aracı olarak ‘‘Öğretmenlerin Aile Katılımı Uygulama Araştırması, Öğretmen Yeterlilik Ölçeği,

(13)

İlköğretim Okulları İçin Gözden Geçirilmiş Örgütsel Şartları Tanıtım Anketi (OCDQ-RE) ve Demografik Veri Sayfası’’ kullanılmıştır. Verilerin analizinde istatistiksel yöntem olarak hiyerarşik çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin kişisel yeterliliği ve öğretme yeterliliğinin, kullanılan çeşitli aile katılımı tekniği ve kullanılan tekniklerin etkinliği ile belirgin ölçüde ilişkili olduğu, okul şartlarının öğretmenlerin aile katılımı uygulamalarını etkilediği, kolej öğretmenlerinin davranışlarının, aile katılım tekniklerinin öğretmenler tarafından kullanım çeşitliliği ve etkinliği ile belirgin ölçüde ilgili olduğu, yol gösterici bir okul müdürünün bulunmasının gerekliliği, öğretmenlerin aile katılım uygulamaları ile ilişkili olduğu, okul türünün, hizmet içi eğitimin, sınıf büyüklüğünün, öğretim süresinin ve öğretmenlerin kullandığı aile katılım tekniklerinin aile katılım çalışmalarında etkili olduğu saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:29).

‘‘Doğan’’ tarafından 1995 yılında gerçekleştirilen ‘‘Ankara Merkez İlköğretim Okullarında Okul Aile İletişim Engelleri’’ konulu araştırmada, araştırmacı okul ve aileler arasındaki iletişim engellerini incelemiştir. Araştırma sonucunda karşılaşılan engellerin, okul ve öğrenci ile ilgili bilgilerin velilere öğrencilerle iletilmesi, okulla ilgili kararların alınmasına katılmama, öğretmenlerle rahat iletişim kuramama, velilerin okul ve öğrenciye yeterli zaman ayırmaması, sınıftaki öğrenci sayılarının fazla olması, velilerin her fırsatta öğretmen ve yöneticilerle görüşmeye çalışması olduğu saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:30).

‘‘Turan ve diğ.’’ tarafından 1997 yılında gerçekleştirilen ‘‘Çocukluk Döneminde Ev Ortamının Çocuğunun Eğitimine Etkisi’’ konulu araştırmada, araştırmacılar gecekonduda yaşayan 0-4 yaş çocuklarının ev ziyaretleri yoluyla ebeveynlerini eğiterek, çocuğun gelişimi ve eğitimini desteklemeyi amaçlamışlardır. Araştırmanın örneklemini 114 deney grubu, 114 kontrol grubu olmak üzere 228 anne ve çocuk oluşturmuştur. Çocukların ev ortamlarını iyileştirmek ve gelişimlerini desteklemek amacıyla deney grubu annelerine ‘‘Anne Eğitim Programı’’, çocuklarına ise ‘‘Gelişimsel Eğitim Programı’’ uygulanmıştır. Bu çalışmalar gerçekleştirildikten sonra deney ve kontrol grubuna, çocuğun gelişimine etki eden ev ortamını ve aile çevresini ev ziyaretlerindeki gözlemler yoluyla ortaya koymak amacıyla ‘‘Ev Ortamı Değerlendirme Ölçeği’’ uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, eğitim verilen deney grubundaki annelerin,

(14)

çocukların davranışlarına karşı daha duyarlı, çocuklarına karşı daha fazla ilgili oldukları ve çocuklarının gelişimsel ilerlemesini destekledikleri, çocuklarına oyun araçlarının temininde artık materyallerden yararlanarak oyuncak yaptıkları, bu oyuncakları etkin halde kullandıkları, oyun zamanı planladıkları ve oyuncağın çocuğun gelişimindeki önemini kavradıkları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:31).

‘‘Gökçe’’ tarafından 1998 yılında gerçekleştirilen ‘‘İlköğretimde Okul Aile İşbirliğinin Geliştirilmesi’’ konulu araştırmada, araştırmacı ilköğretimde okul aile işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak okul yöneticileri, öğretmenler ve öğrenci velilerinin beklenti ve önerilerini belirlemeyi amaçlamıştır. Ankara’da ilköğretim okullarında görev yapan 16 okul yöneticisi ve 80 öğretmenin beklenti ve önerilerinin belirlenmesi amacıyla anket formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler gruplandırılarak frekans ve yüzde şeklinde ifade edilmiştir. Araştırma sonucunda, hem okul yöneticilerinin, hem öğretmenlerin hem de velilerin tamamına yakınının sürekli etkileşim ve işbirliğinin sağlanması gerektiği konusunda görüş birliği içinde oldukları, okul yöneticileri ve öğretmenlerin öğrenci velilerinin öncelikle okula ve kendilerine yardımcı olmalarını isterlerken, öğrenci velilerinin ise, okul yönetimine aktif olarak katılmayı ve eğitimin niteliğinin artırılmasını istedikleri, yine okul yöneticileri ve öğretmenlerin, öğrenci velisinin okul etkinliklerine ve toplantılarına katılarak sorumluluklarını yerine getirmesini beklerlerken, öğrenci velilerinin ise, talep ve isteklerinin okul yönetimi tarafından dikkate alınmasını, sosyal faaliyetlerin artırılmasını ve okul aile birliğinin işlevsel hale getirilmesini istedikleri saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:33).

‘‘Küçükahmet’’ tarafından 2000 yılında gerçekleştirilen ‘‘Sınıf Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar’’ konulu araştırmada, araştırmacı öğretmenlerin kişilik özelliklerini belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma sonucunda, demokratik öğretmenin bireysel özelliklerinin, giyimi ve konuşması ile örnek, mesleğini seven, tarafsız, çağdaş, önyargılı olmayan, yardımsever, dürüst, güler yüzlü, eleştiriye açık, espirili, hoşgörülü, adil, dengeli ve sevecen olduğu saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:35).

‘‘Kohl ve diğ.’’ tarafından 2000 yılında gerçekleştirilen ‘‘Okul Kavramına Çok Yönlü Aile Katılımı, Ailelerle İlişkiler ve Demografik Risk Faktörleri’’ konulu araştırmada, araştırmacılar aile katılımının çocukların akademik başarısı üzerindeki

(15)

etkisini ve aile katılımının çocukların sosyal yeterlilikleri ile ilişkisini incelemişlerdir. Bu araştırmaya, anaokulu öğrencileri ve dört farklı yüksek riskli çevrede olan ilkokul birinci sınıf öğrencileri olmak üzere, toplam 387 çocuk alınmıştır. Aile öğretmen ilişkisi, aile öğretmen ilişkisinin niteliği, aile katılımı, öğretmenin aile algısı, ailenin öğrenim durumu gibi faktörler ele alınmış, araştırma sonucunda, aile katılımının çocukların akademik başarısında ve sosyalleşmesinde önemli bir rol oynadığı saptanmıştır (Jaycoks, 2001).

‘‘Biber’’ tarafından 2000 yılında gerçekleştirilen ‘‘İlköğretim Birinci Sınıf Öğrencilerinin Ailelerinin Sosyo-Ekonomik Düzeylerine Göre Öğretmen Aile İletişimi’’ konulu araştırmada, araştırmacı ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin ailelerinin sosyo ekonomik düzeylerine göre öğretmen aile iletişiminin şeklini belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma sonucunda, alt sosyo ekonomik düzeyde bulunan ailelerin, öğretmenlerle öğrenci aracılığıyla iletişim kurdukları,bu ailelerin büyük bir bölümünün okul ziyaretlerinden çekindikleri, okul ziyaretlerinde bulunan ailelerin ise ziyarette bulunma sıklıklarının düzensiz, ziyaretlerinin süresi ve görüşmelerin yapıldığı yerin belirsiz olduğu, ailelerin veli toplantılarına daha çok not öğrenmek için katıldıkları, üst sosyo ekonomik düzey ailelerin ise öğretmenlerle öğrenci ve telefon aracılığıyla iletişlim kurdukları, okul dışında karşılıklı ev ziyaretlerinde bulundukları, veli toplantılarında çocuklarının katılımını ve arkadaşlık ilişkilerini öğrenmek istedikleri saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36).

‘‘Canpolat’’ tarafından 2001 yılında gerçekleştirilen ‘‘Öğretmen Aile İş birliği İle Ailelerin Eğitim İhtiyaçlarının Belirlenmesi’’ konulu araştırmada araştırmacı, öğretmen aile iş birliği ile ailelerin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesini amaçlamıştır. Araştırmaya ilköğretim okullarına çocuğu devam eden 600 aile alınmıştır. Veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, ailelerin okul aile iş birliği için bir programa ihtiyaç duydukları, ailelerin kendi ihtiyaçları doğrultusunda okulla görüştükleri, öğrenim seviyesine göre incelendiğinde; öğrenim düzeyi yüksek olan ailelerin çocuklarının eğitimi konusunda yeterli oldukları, eğitim düzeyi düşük olan ailelerin ise okul aile iş birliğine istekli oldukları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36).

(16)

‘‘Gürşimşek ve diğ.’’ tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen ‘‘Çocuğun Eğitiminde Aile Katılımının Önemi Bir Pilot Çalışma’’ konulu araştırmada, araştırmacılar alt sosyo ekonomik bölgelerde risk altındaki 5-6 yaş çocuklarının çeşitli alanlardaki gelişiminde ve çocuğun eğitiminde aile katılımının önemini incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini 5-6 yaş grubu 20 çocuk ve annelerinden oluşan grup oluşturmuştur. Araştırmada, çocuklar okul öncesi eğitim alırken, anneler haftanın üç günü yapılan toplantılara katılarak çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili konularda 4 haftalık sürede bilgilendirilmiş, ayrıca annelere çalışılan konulara paralel olarak basit ev çalışmaları verilmiştir. Toplantılarda sınıfta çocuklarla çalışılan konular annelere ayrıntılı olarak anlatılmış ve bu konuları ev ortamında nasıl pekiştirebilecekleri konusunda bilgi verilerek anneler görevlendirilmiştir. Annelerin eğitim öğretim etkinliklerine aktif olarak katılımları sağlanmıştır. Araştırmada üç bölümden oluşan form ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, anne ve çocuklarda olumlu düzeyde davranış değişikliği olduğu, özellikle çocukların öz bakım, temizlik, beslenme, sosyal beceri alanlarında çalışma sonrasında olumlu değişimlerin olduğu, ailenin çocuğun eğitim ve gelişimine ilişkin duyarlılık düzeyinin çeşitli alanlardaki gelişimi hızlandırdığı, okul öncesi çocukların motivasyonunu, sosyal becerilerini, gelişimini ve ilkokula hazırlık sürecini olumlu yönde etkilediği saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36).

‘‘Ömeroğlu ve Can Yaşar’’ tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen ‘‘Ev Merkezli Aile Çocuk Eğitimi Programının Ev Ortamına Etkisi’’ konulu araştırmada, araştırmacılar gece kondu bölgelerinde yaşayan 0-3 yaş çocuklarının ev ziyaretleri yoluyla ebeveynlerini eğiterek, çocuğun zengin uyarıcısı olan bir ev ortamı içerisinde gelişim ve eğitiminin desteklenmesini ve ev ortamındaki değişikliklerin incelenmesini amaçlamışlardır. Araştırmanın örneklemini 46 deney grubu, 46 kontrol grubu olmak üzere toplam 92 anne ve çocuk oluşturmuştur. Örneklemdeki annelerden iki deney grubu, iki kontrol grubu oluşturulmuştur. Veri toplama aracı olarak ‘‘Aile Bilgi Formu’’, ön test ve son test olarak ‘‘0-3 Yaş Ev Ortamı Değerlendirme Ölçeği’’ kullanılmıştır. Deney grubu, kendi içlerinde tesadüfi örneklem yöntemi ile iki gruba ayrılmıştır. Birinci deney grubundaki annelere, haftada bir ev ziyaretleri yoluyla ve ayda bir de Keçiören Çok Amaçlı Okul Öncesi Eğitim Merkezi’n de grup tartışması yoluyla eğitim verilmiştir. İkinci deney grubundaki annelere, yalnızca haftada bir ev ziyaretleri yoluyla eğitim verilmiştir. Kontrol grubundaki annelere hiç eğitim verilmemiştir. Araştırmada deney

(17)

grubundaki annelerin, kontrol grubundaki annelere göre çocuklarının davranışlarını kabul ettikleri, onlara sözel ve duygusal tepkide bulundukları ve çocuklarına karşı daha ilgili oldukları, çocuğun çevresini düzenledikleri, çocuklarına oyun araçları temin ettikleri ve evde oyuncakları kendilerinin yaptıkları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36).

‘‘Çeviş’’ tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen ‘‘Denizli Merkez İlköğretim Okullarındaki Okul Aile İşbirliğinin Yönetici Öğretmen ve Veli tarafından İdeal Ve Pratik Düzeyde Değerlendirilmesi’’ konulu araştırmada, araştırmacı Denizli merkez ilköğretim okullarındaki okul aile iş birliğinin yönetici öğretmen ve veli tarafından ideal ve pratik düzeyde değerlendirilmesini amaçlamıştır. Araştırmanın örneklemini yöneticiler, öğretmenler ve ailelerden oluşan 180 kişi oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, okul ile aile arasında işbirliğinin olduğu fakat ideal okul aile işbirliği ve iletişim düzeyine ulaşılamadığı, öğretmenlerin okul aile işbirliğine daha olumlu yaklaştıkları, velilerin okul aile işbirliğine olumlu bakmadıkları, yöneticilerin ise okul aile iletişimine olumlu baktıkları bu nedenle yöneticilerin görevleri gereği okul aile iletişiminde okulun geleceğini belirlemede etkili olduklarından daha idealist tutumla beklentilerini yüksek düzeyde tuttukları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36).

‘‘Çelenk’’ tarafından 2003 yılında gerçekleştirilen ‘‘Okul Aile İş birliği İle Okuduğunu Anlama Başarısı Arasındaki İlişki’’ konulu araştırmada, araştırmacı ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinde, okul aile yardımlaşmasının okuduğunu anlama başarısıyla ilişkisini incelemiştir. Araştırmanın örneklemini, amaçlı örnekleme tekniği ile seçilen 233 ilköğretim okulu birinci sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Araştırma sonucunda; aile üyelerinden eğitim yardımı alan ve okulla yakın iş birliği içerisine giren ailelerden gelen çocukların, okuduğunu anlama başarısının daha yüksek olduğu saptanmıştır (Aslanargun, 2007:119-135).

‘‘Aksu ve Baysal’’ tarafından 2005 yılında gerçekleştirilen ‘‘İlköğretim Okulu Müdürlerinde Tükenmişlik’’ konulu araştırmada, araştırmacılar İzmir ilinde görev yapmakta olan ilköğretim okulu müdürlerinin tükenmişlik düzeylerini belirleyerek, ilköğretim okulu müdürlerinin tükenmişlik düzeylerinin bazı değişkenlere göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğini belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırma betimsel

(18)

niteliktedir. Araştırmanın evrenini, 2002-2003 eğitim öğretim yılında İzmir ili merkez ilçelerinde görev yapan resmi ilköğretim okulu müdürleri oluşturmuştur. Araştırmada, yöneticilerin sosyo-demografik durumlarını ve mesleki bilgilerini içeren ‘‘Bilgi Formu’’ ile ‘‘Maslach Tükenmişlik Envanteri Eğitimci Formu’’ kullanılmıştır. Toplam 218 veri değerlendirmeye alınmış, SPSS istatistik programında aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri bulunmuş, t testi tek yönlü varyans analizi ve scheffe testi yapılmıştır. Araştırma sonucunda; okul müdürlerinin tükenmişliklerini algılamalarının öğrenim düzeylerine, kıdemlerine, görev yaptıkları ilçeye ve yöneticilik kıdemlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği, tükenmişliği algılamalarının, okul müdürlerinin cinsiyetlerine ve ekonomik gelirlerine göre anlamlı farklılıklar göstermediği saptanmıştır (Aslanargun, 2007:119-135)..

‘‘Hill’’ tarafından 2007 yılında gerçekleştirilen ‘‘Öğrencileri Geliştirecek Sonuçlar İçin Okul Ve Aileler Arasındaki Derin İşbirliği’’ konulu araştırmada araştırmacı, eğitimcilerin ailelerin katılım uygulamalarına ilişkin görüşlerini değerlendirmiş, ailelerin çocuklarının eğitimindeki tutumlarını, inançlarını ve katılımlarını incelemiştir. Araştırma, Hillville Bölge Okulu olarak nitelendirilen bir şehir bölge okulunda yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini, New Jersey şehri ilkokul, ortaokul ve lisesine kayıt olan 822 öğrencinin aileleri ile 153 eğitimci oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak ailelerin, okulda ve evde çocuklarının eğitimine katılımlarına ilişkin görüşlerini almak için anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, ailelerin evdeki katılım uygulamalarının okul içindeki katılım uygulamalarından daha fazla olduğu, okul aile işbirliğinin ilkokul öğrencilerinin aileleri arasında en yüksek, ortaokul ve lise öğrencilerinin aileleri arasında ise düşük olduğu, ailelerin çocuklarının okulları hakkındaki memnuniyetlerinin, ilkokulda en güçlü seviyede, ortaokul ve lisede ise düşük seviyede olduğu, neredeyse tüm eğitimcilerin aile katılımının öğrencilerinin başarısı ve iyi bir okul için önemli olduğunu ileri sürdükleri saptanmıştır. Aile katılımını arttırmak için toplum liderlerinin, eğitimcilerin ve ailelerin görüşleri ve tavsiyeleri ile bir plan geliştirilmiştir (Aslanargun, 2007:119-135).

(19)

II. BÖLÜM

İLGİLİ ALANYAZIN

Bu bölümde okul öncesi eğitim hakkında genel bilgiler, okul öncesi eğitimde iletişim ve okul öncesi eğitimde aile katılımı ile alakalı yapılan çalışmalardan örnekler konularına yer verilmiştir.

2. Okul Öncesi Eğitim Hakkında Genel Bilgiler

Okul öncesi eğitim 0-6 yaş arası çocukları kapsayan en önemli dönemdir. Bu dönem kimlik gelişiminin oluştuğu, çocuğun zihinsel ve bedensel olarak etkileşimde bulunduğu dönemdir. Bu yüzden bu dönem aralığında ki çocukların gelişimini destekleyen bir ortamda bulunması gerekmektedir. Okul öncesi dönemde çocuklar öz bakım becerilerini geliştirebileceği fırsatlara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu dönemde çocuk için önemli olan kendisine değer verilmesi, desteklenmesi ve başarılarıyla gurur duyulmasıdır. Çocuğun toplum içinde kendini birey olarak hissetmesi sorumluluk alabilmesine ve kendi seçimlerini yapabilmesine en büyük teşviktir. Özgüven sahibi olmasına yardımcı olarak bir şeyleri kendi keşfetmeye, yaşayarak öğrenmeye başlamaktadır. Okul öncesi dönem çocukta dil gelişimine ve hareket etme becerilerini geliştirmekte imkanlar yaratmaktadır. Ayrıca paylaşmayı ve yardımlaşmayı öğrenmesinde en önemli dönemdir. Bu eğitimi alan çocukların okula devam oranları ve okul başarılarının daha yüksek olduğu da gözlemlenmektedir.

2.1. Okul Öncesi Eğitimin Önemi

Eğitimin ilk basamağını oluşturan okul öncesi eğitim çocuklar, aileler ve toplum açısından oldukça önemlidir. Çocuğun doğduğu günden, temel eğitimi almaya başladığı zamana kadar ki (0-6 yaş) sürece okul öncesi eğitimi denilmektedir. Bu dönem çocukların bedensel, psikomotor, zihinsel, sosyal ve dil gelişiminin büyük ölçüde tamamlandığı dönemdir. Erken çocukluk döneminde çocukların okul öncesi eğitim alması kişilik

(20)

temellerinin oturmasında ve kendilerine güven duymasın da önemli bir rol sağlamaktadır. Bu dönemde çocuklar daha yaratıcı olurlar ve öğrenme motivasyonları yükselir.

2.2. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Önemi

Okul öncesi dönemde çocuğa çeşitli kazanımlar sağlayan temel kurum ailedir. Çocuk aile içinde temel kazanımları öğrenirken bunları pekiştirme fırsatını da okul öncesi eğitim programlarında bulmaktadır.

Aile katılımı; ailelerin desteklenmesi, eğitilmesi ve eğitime katılımlarının sağlanmasına, çocukların deneyimlerinin, evleri ile eğitim kurumları arasındaki iletişim artışı ve sürekliliği ile arttırılmasına ve programların velilerin katılım ve katkıları ile zenginleştirilmesine yönelik sistematik bir yaklaşımdır. Aile katılımı, bilgi paylaşma ve ilişki kurma işlemidir; görünmeyen programın temel bir kurum olduğu kadar çocukların dünyaları arasında da bir tutarlılık köprüsü oluşturur. Veliler, öğretmenlerin kendilerini dinlemesinden, çocuklarıyla ilgili bilgileri paylaşmaktan, çocukların bakım sorunları ile ilgili öneriler almaktan ve veli olarak rolleri teşvik edildiğinde, desteklendiklerine inanırlar. Programda diğer ailelerle iletişim ve etkileşim içinde olmaları da veliler için destek ve teşvik oluşturur (Ensari-Zenbat, 1999:180).

Ailenin eğitim sürecine katılımının sürekliliği, hazırlanan programların iyi planlanmış ve tüm kategorileri içerecek biçimde düzenlenmiş olmasına bağlıdır. Bu görüşten hareketle aile katılımının gerçekleşebileceği alanlar, temel olarak beş kategoride incelenebilir:

 Öğrenen Olarak Aile: Ailenin, öğretim programlarının hedef ve içeriği, öğrenme süreçleri, okulun politikası ve etkili ebeveynlik becerileri konusunda bilgi ve etkililik düzeyini geliştirmesi.

 Öğreten Olarak Aile: Ailenin, çocuğun ilk ve temel eğiticisi olduğu görüşünden hareketle evde öğrenme etkinliklerinde görev ve sorumluluk üstlenme becerilerinin gelişmesi,

 Bilgi Kaynağı Olarak Aile: Okul-aile arasında çocuğun gelişimini sağlayıcı iletişim kanallarının açık tutulması yoluyla, sürekli bir paylaşımını sağlama.

(21)

 Destekleyici Olarak Aile: Okulun çeşitli gereksinmelerinin karşılanması açısından ailelerin, okul ve sınıf etkinliklerinde görev almaları,

 Danışman ve Karar Verici Olarak Aile: Ailenin, çocuğun gelişimi ile ilgili temel konularda okul yönetimi ve öğretmenle görüş alışverişinde bulunması, öneriler sunması ve karar verme sürecine etkin katılımı.

Öğrenme sürecine aile katılımını hızlandırıcı öğelerin başında öğretmen yaklaşımının yer aldığı bilinmektedir. Öğretmenin açık, tutarlı ve kararlı bir yaklaşımla gereksinim alanlarını belirlemesi, tüm grubu kapsayacak çeşitlilikte etkinlikler plânlaması ve ebeveynlerle ilişkide takındığı olumlu yaklaşım velilerin katılımını sağlamada etkili olabilmektedir. Aileler açısından etkili bir iletişim kurmada öğretmende aranan temel özeliklerin; sıcaklık, duyarlılık, açıklık, güvenilir ve tutarlı olma, öğrenci merkezli olma, etkili disiplin anlayışı ve öğretim yöntemlerinde yeterlik olduğu görülmektedir. Galinsky (1990), bu özelliklerin yanı sıra öğretmenin gelişime açık olması, hizmet içi eğitimlerden yararlanma istekliliği ve kişisel yeterliliğin de etkili olduğunu belirtmektedir (Akt. Gürşimşek, 2002:38).

2.3. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenlerin Önemi

Çocukların eğitim ve gelişim dönemlerinde anne ve babalarının ardından en önemli olma özelliği gösteren kişiler öğretmenleri olmaktadır. Çocuklar öğretmenleri yardımıyla çeşitli bilgi ve beceriler kazanmaktadır. Öğretmenlerinin duygusal tepkilerinden, düşüncelerinden, alışkanlıklarından etkilenmektedir. Bu durum sonucunda çocuk için öğretmen rol model olmaktadır. Özellikle okul öncesi eğitimde ve ilköğretimde çocuk bilerek ya da bilmeyerek öğretmeni gibi davranmaya başlamaktadır. Çocuk için öğretmen bu dönemlerde anne-babanın bile önüne geçebilmektedir. Bu nedenle öğretmenin özel ilgi ve becerilere sahip olması gerekmektedir.

Öğretmen sınıfta öğrencilere en yakın olan onlara kılavuzluk eden kişidir. Bu sebeple eğitimin niteliğini yükseltmek ve sadece bilgi kaynaklı değil aynı zamanda tutum ve davranışlarıyla da yol gösterici olması gerekmektedir. Öğretmenlerin öğrenciler üzerinde belirli başlı bazı rolleri mevcuttur. Bu roller aşağıda belirtildiği gibidir;

(22)

 Öğretmenin öncelikle görevi çocukların temel bilgi ve becerileri kazanarak evden okula oradan da topluma geçişlerini kolaylaştırmak olmalıdır,

 Öğretmen etkinliklere katılmalı ve çocukları etkinliklerde sorumluluk almaya, roller üstlenmeye ve zaman zaman liderlik rolünü de oynamaya teşvik etmelidir,  Ortamda her çocuğa yetecek ve zengin yaşantılar sağlayacak çeşitlilikte malzeme

bulundurmalıdır,

 Çocukların gelişimlerini ilerletecek eğitsel atmosferi yaratmaya çalışmalıdır,  Çocukları daha sonraki öğrenmeler için cesaretlendirmeli ve istekli hale getirmeye

çalışmalıdır,

 Öğretmen kendi grubundaki çocukları her yönüyle çok iyi tanımalı ve yeteneklerinin farkında olmalıdır,

 Çocuklara yönelik hedeflerini iyi seçebilmeli onları hedef davranışlara dönüştürebilmeli ve bunlara uygun etkinlikler planlayabilmelidir,

 Her gün programını değerlendirmeli ve bundan sonraki hedef ve hedef davranışlarını oluşturabilmelidir,

 Aileler ile iş birliği yapmalıdır.

Her şeyden önemlisi, okul öncesi öğretmeni çocuk gelişimi ve eğitimi konusunda iyi bir eğitim almış olmalı, çocukları sevmeli, sürekli öğrenmeye açık, genel kültürünü, yaratıcılığını geliştirmeye istekli olmalı ve yaşam sevincini yitirmemiş olmalıdır (MEB, 2016).

2.4. Okul Öncesi Eğitim Programının Tanıtımı

Okul öncesi eğitim programları, eğitim ve öğrenim gören çocukların; sosyal, duygusal, bilişsel ve psikomotor alanların da gelişmelerinin en üst düzeyde olmasını sağlamak için geliştirilmiştir. Okul öncesi eğitim programı ile çocuğa öz bakım becerileri ve kazanımlar öğretilerek ilkokula hazır hale gelmesi sağlanmaktadır. Bu program çocukların özelliklerine, gelişim seviyelerine bakılarak hazırlanan bir program olmalıdır. Programda kazanım ve göstergeler temel alınmalıdır. Gelişim özellikleri çocuklarda yaş gruplarına göre alınırken, kazanım ve göstergeler ise bütün olarak ele alınmalıdır. Öğretmen çocuğun gelişim özelliklerini dikkate alarak programdaki kazanım ve

(23)

göstergeleri kendi grubundaki çocuğa göre değiştirebilmelidir. Bu değişimi eğitim planına ekleyebilmektedir.

Bu programla beraber öğretmenin hazırlayacağı etkinliklere örnek olması amacıyla farklı yaş gruplarındaki çocuklar için ‘‘Etkinlik Örnekleri’’ hazırlanmıştır. Bunun yanı sıra programla birlikte kullanılmak amacıyla ‘‘Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Programı ile Bütünleştirilmiş Aile Destek Eğitim Rehberi (OBADER)’’ oluşturulmuştur (Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi eğitim programı, 2013). Oluşturulan bu rehber doğrultusunda okul öncesi eğitim programı kapsamında uygulanmasına dikkat edilmesi gereken ilkeler mevcuttur. Bu ilkeler aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir;

 Öğretmen her zaman sorular sorarak çocukları düşünmeye sevk etmelidir,

 Çocuklara soru sormaları için fırsat verilmeli ve soruları hemen yanıtlanmamalıdır,

 Öğretmen etkinliklere bizzat katılıp çeşitlendirmelidir,  Gün içinde çeşitli etkinliklere yer verilmelidir,

 Etkinlikler aktif-pasif sıralamasını takip etmelidir,

 Programa her zaman için çocukların ilgisini çekecek bir materyalle başlanmalıdır,  Öğretmen uygulama sırasında mimik, jest ve ses tonlamaları kullanmalıdır,  Her çocuğun etkinliklere mümkün olduğunca katılması teşvik edilmeli ancak

zorlanmamalıdır,

 Çocuğun önerileri öncelikle kabul edilmeli daha sonra neden böyle düşündüğünü açıklaması istenmelidir. Kabul edilemeyecek düzeyde olan durumlarda da öğretmen kabul etmeme nedenini açıklamalıdır,

 Etkinlikleri çocukların kendilerinin yapmaları sağlanmalıdır,  Gerektiği zaman çocuklara model olma görevi sağlanmalıdır,  Estetik değerlere önem verilmelidir,

 Çevreye duyarlı olmaları sağlanmalı, farkındalık eğitimi yapılmalıdır,  Yeni öğretilecek bir beceri basamaklar şeklinde öğretilmelidir,

(24)

 Çeşitli eğitim yöntemleri (panel, tartışma, beyin fırtınası vb.) kullanılarak çocukların gün içinde farklı uygulamaları yaşaması sağlanmalıdır. Programın çoklu zeka kuramı anlayışını benimsediği unutulmamalıdır,

 Çocuklar arasında gruplandırma yapılırken eşitlik ilkesine uyulmalıdır,  Program uygulanırken çocukların yaratıcılıkları her zaman desteklenmelidir,  Bir işi yapmada sadece bir yol olmadığı mesajı verilerek alternatif düşünme

yollarını bulması sağlanmalıdır,

 Çocuklara tanımlama yapmaları için fırsatlar yaratılmalıdır (Bu olmasa ne olurdu? Ya da bak ve anlat çalışmaları),

 Her çocuğun ilgi alanının ve öğrenme stillerinin farklı olduğu unutulmamalıdır,  Öğretmen etkinliğe başlarken çocukları teşvik etmeli, etkinlik bitiminde

övmelidir,

 Yapılan etkinlikler üzerinde sohbet edilmelidir (neler öğrendik? nasıl yaptın? niçin böyle düşündün? vb.),

 Etkinlikler ya da yapılan işler anlatılarak, ortam düzenlenerek ve uygun materyal seçilerek çocuklar için kolaylaştırılmalıdır,

 Çocukla konuşurken göz seviyesine inilmeli ve dikkatli bir şekilde dinlenmelidir. Çocukların öğretmeni dinlediği kadar, öğretmen de çocukları dinlemelidir,  Etkinlikleri uygulamada farklı mekanlar, farklı ortamlar kullanılmalıdır,  Uygulama sırasında duyu eğitimine önem verilmelidir,

 Programın esnekliği ve geliştirilmeye açık oluşu iyi değerlendirilmelidir,

 Uygulama sırasında güler yüzlü olunmalı, çocuklarla hoş zaman geçirildiği hissettirilmelidir.

2.4.1. Programın Temel Özellikleri

Okul öncesi eğitim programların bazı temel özellikleri vardır. Bu özellikler tüm eğitim kurumları açısından ortak değerler olması sağlanmalıdır. Bu kapsamda programın temel özellikleri aşağıdaki şekilde maddeler halinde belirtilmiştir (MEB, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 2015);

(25)

 Çocuk merkezlidir,  Esnektir,  Sarmaldır,  Eklektiktir,  Dengelidir,  Oyun temellidir,

 Keşfederek öğrenme önceliklidir,  Yaratıcılığın gelişmesi ön plandadır,

 Günlük yaşam deneyimlerinin ve yakın çevre olanaklarının eğitim amaçlı kullanılmasını teşvik eder,

 Temalar ve konular amaç değil araçtır,  Öğrenme merkezleri önemlidir,

 Kültürel ve evrensel değerleri dikkate alır,  Aile eğitimi ve katılımı önemlidir,

 Değerlendirme süreci çok yönlüdür,

 Özel gereksinime ihtiyacı olan çocuklar için uyarlamalara yer vermektedir,  Rehberlik hizmetlerine önem vermektedir.

Çocuğun okula, öğrenmeye ve araştırmaya dair olumlu tutumlar kazanabilmesi için; olumlu benlik algısı geliştirmesi, kendini değerli hissetmesi, akran ve öğretmenleriyle karşılıklı etkileşime girebilmesi önemlidir. Bunun yanı sıra çocuğun etkinliklere aktif katılması, eğitim ortamlarında yapacağı etkinlikleri ve oynayacağı materyalleri seçmesi için çocuğa özgürlük tanınması gerekmektedir.

Program; çocuğun, fiziksel çevrenin ve ailenin değişen özelliklerine göre uyarlanmaya ve bireyselleştirilmeye uygundur. Program, ortaya çıkabilecek günlük ve anlık değişimlere göre eğitim sürecinde öğretmenin gerekli düzenlemeler yapabilmesine fırsat vermektedir. Bu programı kullanan öğretmen eğitim planlarını kendisi hazırlar, uygular ve değerlendirir.

Sarmal bir program kazanım ve göstergelerin süreç boyunca ihtiyaç duyulduğu durumlarda farklı etkinlikler aracılığıyla tekrar tekrar ele alınmasını gerektirir. Böyle

(26)

yapıldığında kazanımların gerçekleşmesi, pekiştirilmesi ve kalıcılığının sağlanması mümkün olur.

Çeşitli ülkelerdeki okul öncesi eğitimi programları incelendiğinde, programların farklı yaklaşım ve modelleri temel alarak oluşturulduğu görülmüştür. Bu programda 21. yüzyılın gereksinim duyduğu bireyi yetiştirmek, ulusal özellik ve gereksinimleri karşılamak amacıyla farklı öğrenme kuram ve modellerindeki çocuk merkezli uygulamalardan yararlanılarak bir senteze ulaşılmıştır.

Program çocukların gelişimini çok yönlü desteklemeyi hedeflediği için bütün gelişim alanlarıyla ilgili kazanım ve göstergelerin eğitim planlarında dengeli bir şekilde ele alınması gerekmektedir.

Çocuk oyun aracılığıyla öğrenir, kendini ve içinde yaşadığı dünyayı oyunla tanır ve kendini en iyi oyun sırasında ifade eder, kritik düşünme becerilerini oyun içinde kazanır. Çocuğun dili oyundur, diğer bir deyişle oyun, çocuğun işidir. Programda kazanım ve göstergeler ele alınırken oyunun bir yöntem ve/veya etkinlik olarak kullanılması özellikle önerilmektedir. Oyun aracılığıyla öğrenme bu programın ve okul öncesi eğitimini ayrılmaz parçası olarak görülmektedir.

Keşfederek öğrenmede çocuğun öğrenme sürecine etkin katılması, öğrendiklerini farklı durumlara transfer etmesi ve yeni durumlarda kullanması önemlidir. Program çocuğun çevresinde olanları fark etmesini, merak ettiği konulara ilişkin sorular sormasını, araştırmasını, keşfetmesini ve oynayarak öğrenmesini teşvik eder. Böylece ezbere dayalı öğrenme yerine anlamlı öğrenme gerçekleşmiş olur.

Çocukların öğrenme gereksinimleri ve öğrenme stillerine uygun ortamlarda kendilerini farklı yollarla ve özgün bir biçimde ifade etmeleri için gerekli olan fırsatlar yaratılmalıdır. Bu amaçla öğrenme sürecinde farklı materyaller, farklı yöntem ve tekniklerle çocukların bireysel farklılıkları desteklenmelidir.

(27)

2.4.2. Gelişim Özellikleri, Kazanımlar ve Göstergeler

Gelişim özellikleri çocuğun sosyal, duygusal, psikomotor, bilişsel, dil gelişimi ve öz bakım becerilerini planlamaktadır. Okul öncesi eğitimde çocuğun gelişimsel düzeyleri belirlendikten sonra ilgi alanları ile yaşadıkları çevresel koşullar ele alınmaktadır. Kazanım ve göstergelerle ise çocukların farklı eğitim süreçleri oluşturulmaktadır. Bu süreç sonunda amaçlanan çocuğun gelişim düzeyini en üst aşamaya taşımaktır. 2013 yılında düzenlenen programda ‘‘amaç ve kazanımlar’’ yerine ‘‘kazanımlar ve göstergeler’’ şeklinde ifade değişikliği yapılmıştır. Bu programın çocuk merkezli bir program olarak güncelleşmesiyle kazanımlarda çocuk merkeze alınarak belirlenmektedir. Kazanımlar çocuk için gereken bilgi, beceri ve olgunluğu tanımlamaktadır. Göstergeler ise kazanımlara bağlı oluşmuştur ve kendi içinde basitten karmaşığa, somuttan soyuta ve birbirine bağlı aşamalar şeklinde sıralanarak kazanımın gerçekleşmesine hizmet etmektedir.

Kazanımlar ise çocuğu merkeze alarak belirlenir ve çocuklar tarafından ulaşılması gereken sonuçları gösterir. Yani çocukların öğrenmeleri gereken bilgi, beceri ve yetkinlikleri tanımlar. Kazanımlara dayalı olarak oluşturulmuş olan göstergeler genellikle kendi içinde basitten karmaşığa, somuttan soyuta ve birbirini izleyen aşamalar hâlinde sıralanarak belirlenen kazanımın gerçekleşmesine hizmet ederler. Göstergeler, kazanımların gözlenebilir hâlidir. Öğretmenler belli bir kazanımla ilgili olarak etkinlik oluştururken göstergeler onlara yol gösterecektir. Bu durum, kazanımı kapsayıcı nitelikte etkinliklerin yazılmasını ve uygulanmasını kolaylaştıracaktır.

Kazanım ve göstergelerle farklı eğitim süreçleri oluşturularak çocukları desteklemek ve onları bulundukları gelişim düzeyinden ulaşabilecekleri en üst aşamaya taşımak bu programın hedefidir (MEB, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 2015).

2.5. Okul Öncesi Eğitimde İletişim

Aileler ile çocuklar arasındaki ilişkilerin sağlam temeller üzerine kurulması için erkek ve kadın arasındaki iletişimin temelinin sağlam olması gerekmektedir. Doğduğu

(28)

günden itibaren çocuk, yaşayabilmek için anne ve babasına ihtiyaç duymaktadır. Çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilmesi, özgüvenini geliştirebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde, barışık olabilmesi, kendisini doğru ifade edebilmesi, ailenin vereceği eğitime ve ailesiyle olan iletişime bağlıdır. Aynı zamanda çocuğun gelişimi açısından aileler ile okul öncesi eğitim kurumlarında görevli olan yöneticiler ve öğretmenler ile de etkili bir iletişimin kurulması gerekmektedir.

2.5.1. Okul Öncesi Eğitimde Yöneticinin Rolü ve Yönetici Aile İletişimi

Geçtiğimiz dönemler de okul öncesi eğitimin genel anlamda geniş bir yelpazeye yayılmasını sağlama çalışmaları çerçevesinde ilkokul içlerinde açılması planlanarak faaliyete geçirilen ana okulları sayesinde okul yöneticilerinin bu süreç içerisindeki rolleri de oldukça fazla derecede önem arz etmeye başlamıştır. Okul döneminde öğrenciye verilmesi gereken eğitimin kalitesinin ölçülmesi direk olarak okul yöneticilerinin tutumu ile alakalı olduğu gerçeği açıkça belirtilmelidir. Eğitim ile alakalı gerçekleştirilmesi gereken bütün faaliyetleri okul yöneticilerinin yürütmesi gerekmektedir. Yöneticilerin bu süreçleri en etkin bir şekilde yürütebilmesi ve yönetebilmesi açısından ciddi bir şekilde bilgi birikimine ve bu konu hakkında yeterli seviyede yeterliliğe sahip olması gerekmektedir (Arslan, 2003:396, Canerik, 2004:16, Başaran, 1992:113).

Okul içerisinde gerçekleştirilmesi gereken tüm işlemlerin asıl amacı eğitim gören öğrencilerin ülke genelinde gelecek planlaması oluşturulması konusunda verimli, ahlaklı ve becerisi yüksek nesillerin gelişmesini sağlamak ve eğitimin daha üst seviyelere taşınmasını gerçekleştirmektir. Bu öğrencilerin daha üst seviyeler de yetiştirilmesini sağlamak adına gerçekleştirilecek olan tüm faaliyetlerin yönetilmesinde en etkili kişiler okul yöneticisi pozisyonunda çalışan öğretmenlerdir. Yöneticilerin sahip oldukları beceri ve yetenekler eğitim vermiş oldukları öğrencilere direk olarak katkı sağladığından dolayı yöneticilerin gelişimlerinin en üst düzeyde olması oldukça fazla öneme sahip olan bir konudur. Türkiye’de ve Dünya genelinde eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi hususunda en önemli yeri ve eğitimin temel yapısı okul birimlerinden meydana gelmektedir (Töremen ve Kolay, 2003:28).

(29)

Okullarda eğitim gören öğrencilerin geliştirilmesi ve gelecek nesillere çok daha iyi hizmet verilmesi açısından sağlanması gereken yönetici gelişimleri aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir;

• Yöneticinin liderlik anlayışı, • Amaçlar ve misyon belirlenmesi, • Beklentiler, • Karara katılma, • Zaman kullanımı, • Program, • Planlama, • Akademik başarı, • Öğretim süreci, • İletişim, • Kaynaşma, • Bütünleşme, • Uyum, • Moral, • Yenilik, • Değişme, • Özerklik, • Esneklik, • Kültür, • İklim, • Değerlendirme, • Okul çevresi,

• Aile katılımı üzerinde en çok durulan boyutlardır (Akçay ve Başar, 2004:173).

Yukarıda belirtilen hususların tamamının değerlendirilmesi sonucunda öğrencilerin yetiştirilmesinde en etkili kişilerin eğitim gördükleri okulların yöneticileri olduğunu anlamak pekte güç olmayan bir sonuçtur. Öğrencilerin eğitim hayatları boyunca edinecek oldukları bilgilerin düzen içerisinde yürütülmesini sağlamak amacı ile oldukça planlı ve kapsamlı bir çalışmanın yapılmasından geçmektedir. Planlama ve öğrencilerin

(30)

gelişimlerinin desteklenmesi işlemlerinin yürütülmesinde en sorumlu olan kişiler yönetici vasfı altında çalışan yöneticilerdir (Balcı, 1993:23).

Yönetim anlayışı çeşitli literatürlerin taramaları sağlandıktan sonra açıklanması hususunda tanımlamaların incelenmesi ile şu sonuçlara ulaşılmıştır. Yönetim direk olarak insan ilişkilerinden kaynaklı bir husus olduğundan dolayı insanlar arası kurulacak olan ilişkilerin önemi tüm kişiler tarafından en iyi şekilde benimsenmelidir. Öğrencilerin okul içerisinden edinecek oldukları her türlü bilgiyi ve davranışı okul yöneticilerinin örnek olarak sergiledikleri tutum ve davranışlardan kaynaklandığı belirlenmiştir (Akçay ve Başar, 2004:173; Çetinsoylu, 1998:46).

Artık birçok ilkokul dahilinde kurulan ve açılan ana okullarının sayesinde okul yöneticilerine daha fazla işlem yürütme ve yönetme sorumluluğu da yüklenmektedir. Bu şekilde yöneticiler öğrenciler ve öğrencilerin velileri ile daha iyi bir ilişki kurmak durumunda ve kendi bilgilerini öğrenciler ile beraber ailelerine de aktarmalıdır. Yöneticilerin görev tanımları bu faaliyetler ile genişlik kazanmaktadır. Yöneticiler okul içerisinde eğitim gören bütün çocukların ailelerini tanımalı ve gerekli ise her çocuğa ayrı bir gelişim planı uygulanmasını sağlamalıdır. Her çocuk özeldir bilinci ile bütün çocukların topluma kazandırılmalarının sağlanması okul yöneticilerinin başarısından geçmektedir. Yöneticilerin bu tutum ve davranışlarından dolayı ailelerde çocuklarını göndermiş oldukları eğitim kurumuna güven duyacak ve eğitimin geliştirilmesi faaliyetlerine direk olarak katkı sağlayabileceklerdir (Çetinsoylu,1998:46; Tutkun ve Köksal, 2002:220).

2.5.2. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenin Rolü Ve Öğretmen Aile

İletişimi

Eğitim ve öğretimi en iyi seviye de vermek ile sorumlu olan kişiler yani öğretmenler, vermiş oldukları eğitimden keyif duymalıdırlar, eğitim kurumu içerisinde oluşabilecek olan olumsuz davranışlar ve tutumlara karşı önlem alabilme katsayılarının yüksek olması ve süreci yönetebilmeleri gerekmektedir, öğretmenlerin kurum içerisinde ya da kurum dışarısında tüm kişiler ile iletişim seviyelerinin en üst düzeyde olması

(31)

gerekmektedir, karşılaşabilecekleri her türlü olumsuzluğa anında müdahale edebilmelidirler ayrıca eğitim gören bütün çocukların aileleri ile de gerekli tüm paylaşımları sağlamaları gerekmektedir. Bu kapsam da öğretmenlerin sorumlulukları tartışılamaz derecede yüksektir (Özabacı ve Acat, 2005:213).

Çocukların öğretim hayatına hazırlanması ve gelişimlerinin daha iyi olabilmesi adına verilen okul öncesi eğitim içerisinde görevli olan öğretmenler aslında çocukların eğitim hayatının en önemli dönemini oluşturduklarını unutmamalı ve verecekleri eğitimin çocukların bütün hayatlarını etkileyeceği bilincinde olmaları gerekmektedir. Bu eğitim döneminde göreli olan öğretmen yalnızca öğrenciye değil ailelerine karşıda birtakım sorumluluklar altına girmelidir. Eğitimi bütün literatürlerin sonuçları kapsamında incelediğimizde kesin suretle okulda verilen eğitim olarak kısıtlamamalıyız. Eğitim öğrencinin yaşamı boyunca her alanda verilmeli ve bu verilen eğitim her öğrenci adına farklı aşamalardan oluşmalıdır. Bu konuda en önemli görev yine öğretmenlerimize düşmektedir. Öğretmenler ne kadar geniş kapsamlı bilgi birikimine sahip ise eğitim verdikleri çocukların ve ailelerin gelişimi de o derece önemli olacaktır (Avcı ve diğ, 2000:52; Karakaş, 2002:39; Ömeroğlu, 1992:5).

Öğretmenler açısından görev tanımlamaları yapıldığı takdirde üzerlerine düşen en önemli görev olarak karşımıza eğitim verdikleri öğrencilerin aileleri ile gerçekleştirilecek olan iletişim olduğu sonucuna ulaşmaktayız. Bu iletişim faaliyetlerinin iyi seviyeler de gerçekleştirilmesi öğrencinin okula adapte olmasında ve geleceğe yararlı yetişmesi açısından oldukça önemlidir. Öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kuracakları etkili iletişimler sayesinde bilgi paylaşımı sağlanacak ve her iki tarafın gelişmesine katkı sağlanırken en önemli katkı öğrencilere sağlanmış olacaktır (Seplocha, 2004:96).

İnsanlar arasında güçlü ve önemli derecede bir bağ kurulabilmesi açısından o kadar iyi derecede iletişimin sağlanması gerekmektedir. Tüm insanlar arasında iletişimin önemi vurgulandığı gibi aynı şekilde öğretmenler ve öğrencilerinin aileleri ile kurulacak olan iletişimde bir o kadar önemli bir seviyeye sahiptir. İnsanlar arasında kurulacak olan iletişimin önemi gelişim sağlamak ve devamlılık arz etmesi bakımından önem taşımaktadır. Bu iletişim kavramının sağlanması ile insanlar kendilerinin eksik olan

(32)

yönlerini belirleyebilecek ve gelişim sağlayabileceklerdir (Aral ve diğ, 2000:171; Güngör 2001:319; Özgüven, 2001:18-19).

İletişim kuramayan insanların literatürlerce gerçekleştirilen tanımlamaları içerisinde çoğunlukla kendi içlerine kapanık ve güven hissetmeyen kişiler olarak tanımlanmaktadırlar. Bunun tam tersi olarak düzgün bir iletişim becerisine sahip olan insanların ise olayları daha iyi kavrayabildiği ve çözüm üretebildiklerinden bahsedilmektedir. İnsanlar arasında kurulan iletişimin düzgün olabilmesinin en önemli sebebi iletişim kurulan kişiler arasında fikir birliğinin yaratılmasından geçmektedir. Ulaşılmak istenen fikir ve amaç belirsiz bir şekilde iletişim kurulmaya çalışıldığında konu alakasız yerlere gidebilmekte ve ulaşılmak istenen sonuca layığı ile ulaşılamamaktadır (Bilen, 2004:39-40).

Okulda öğrencilere eğitim vermekle sorumlu olan öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kuracakları iletişimin etkili olabilmesi için düzenli ve planlı bir sürecin takip edilmesi gerekmektedir (Aral ve diğ., 2000:171). Öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile etkili bir iletişim kurmaları çocukların gelişimlerinin en iyi şekilde yönetilebilmesini sağladığından dolayı oldukça önemlidir. Farklı kaynakların daha önceden yapmış oldukları çalışmalar incelendiğinde ortak sonuçlara ulaşıldığı gözlemlenmiştir. Bu sonuçlar; öğretmenin yalnızca öğrenciler ile değil de öğrenciler ile aynı görevi paylaştıkları diğer öğretmenler ve öğrencilerin aileleri ile de etkin bir iletişim kurmaları gerekliliği belirtilmiştir. Ayrıca iletişim kabiliyeti yüksek olan öğretmen aynı zamanda oluşabilecek olan olumsuzluklara karşı da en etkili çözümü en hızlı şekilde üretebilmesi gerekmektedir (Kuru,2000; Karakaş, 2002:39).

Öğrencilerin okul öncesi eğitim aldıkları dönemler de ve ilköğretim çağlarında kendilerine rol model edindikleri kişilerin öğretmenleri ya da aileleri olduğu yapılan çalışmalar sonucu belirlenmiştir. Bu kapsamda ailelerin ve öğretmenlerin kendi tutum ve davranışlarına çocuklara örnek olduklarından dolayı dikkat etmeleri gerekmektedir (Akbaba ve Samancı, 2004:1431).

(33)

Öğrencilerin öğrenim hayatları boyunca en etkili bir şekild gelişimlerinin sağlanması açısından en iyi şekilde planlama yapılması ve bu konu hakkında öğretmenler tarafından ailelerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu konunun sağlanmasında en önemli yöntem öğretmen ile aile arasında birebir iletişimin kurulması ile sağlanabilmektedir. Okul öncesi eğitim vermekle yükümlü olan öğretmenler her çocuğun gelişimini en üst seviyeye taşımak için birbirinden farklı metotlar uygulaması ve bu metotları da aileleri ile paylaşmaları gerekmektedir. Bu paylaşılan bilgiler öğrencinin kendi benliğini oluşturuncaya kadar etkili bir biçimde sürdürülmesi de öğretmen tarafından takip edilmelidir. Öğretmenler çocukların gelişimleri için planladıkları eğitim ve öğretim planlamalarını aileler ile eksiksiz olarak paylaşmaları en iyi yol olacaktır (Decker ve Decker, 2005:359; Jackman, 2005:18; Essa, 2003:67).

Okul öncesi eğitimden sorumlu olan öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kurdukları iletişim içerisinde daha çok ortak amaç doğrultusunda yapılması gereken işlemlerin paylaşılmasıdır. Tamamen öğrencilerin gelişimi amacı ile gerçekleştirilen bu iletişim ile çocukların ne kadar önemli oldukları her iki taraf tarafından da belirtilmelidir. Öğretmenlerin aileler ile kuracakları iletişimler de aileler akıllarına takılan bütün her şeyi çocuklarının öğretmenleri ile paylaşmalı ve bunun için çözüm üretilmesini istemelidir. Öğretmenler de bu istekler karşısından ellerinden gelenin fazlasını ortaya koymalı fakat bu durumu ailelere de belirterek ortak hareket edilmesini sağlamalıdırlar. Öğretmenler ayrıca aileleri aşağıda belirtilen hususlar da teşvik etmelidirler;

 Ailelere çocuğun okulda daha iyi olması için duyduğu isteği ifade etmeli,

 Okul ve sınıf programlarına ailelerin ilgilerini arttırmak için aileleri teşvik etmeli,  Çocukların eğitimleri ve öğrenmeleri için yardımcı olacak yolları önermeli,  Okul programlarını anlatmalı,

 Okul projeleri ve toplantıları hakkında bilgi vermeli,

 Disiplin hakkındaki düşüncelerini ifade etmelidir (Kostelnik ve diğ, 2004:212; Aksoy:2001: 361; Morrison, 2002:370).

Okul öncesi eğitim kurumları içerisinde öğrencilerin gelişimlerinin tüm aşamalarından sorumlu olan öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kurdukları iletişim

(34)

sayesinde güven ortamı yakalanabilecek ve çocukların gelişimine en önemli katkının sağlanması karşılıklı görüşlerin bildirilmesi doğrultusunda gerçekleştirilecektir. Bu anlatılan tüm gelişimin doğru bir şekilde planlanabilmesi okula eğitim almaya gelen her çocuğa gelecek nesillerde ülkenin çeşitli alanlarında hizmet verecek büyük kişilermiş gibi davranma konusunda kendisini eğitmiş öğretmenlerden geçmektedir. Öğretmenlerin bu bilinç üzerine aileler ile kuracakları tüm iletişimleri kendilerinde saklı tutmaları ve farklı aileler ile paylaşmamaları karşılıklı oluşacak olan güvenin daha da katlanmasına sebep olacaktır (Aksoy, 2001:361).

2.5.3. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Rolü Ve Aile Okul İletişimi

İnsanlığın doğası gereği her türlü faaliyetlerini gerçekleştirmek adına sürekli olarak diğer insanlar ile iletişim kurmaları ve bu iletişim neticesinde yaşamlarını planlamaları gerekliliği mevcuttur. İnsanlar hayatları boyunca sahip oldukları görüşlerin birçoğunu etraflarından duydukları gibi benimsemektedirler. Bu etraflarından edindikleri bilgiler çerçevesinde görüşlere sahip olan insanların büyük çoğunluk ile görüşlerini örnek aldıkları kişiler aileleri olmaktadır. İnsanların küçük yaşlarda belli bir görüşe sahip olmalarındaki en büyük pay ailelerdedir (Özyürek ve Tezel Şahin, 2005:20).

Farklı kaynaklardan yapılan literatür incelemeleri kapsamında ulaşılan ‘‘Gordon’’ tarafından 1993 yılında yapılmış bir çalışma ışığında, ‘‘anne ve babaların yani çocukların ebeveynlerinin çocuk üzerinde yarattıkları etki alanları oldukça fazla genişliktedir. Bir bakıma anne babalar 0-6 yaş döneminde hem çocuklarının tüm gereksinimlerinin yerine getirilmesinde en yakın olan kişiler olmakta ve ayrıca ilk eğitim veren öğretmenleri olarak benimsenmelerine olanak sağlamaktadır. Kişilik gelişiminin temellerinin 0-6 yaş döneminde atıldığı göz önüne alındığında, eğitsel kimliklerin belirlenmesinde anne baba rolünün önemi daha da iyi anlaşılmış olacaktır’’ (Akt: Çelenk, 2003:33).

Çocukların küçük yaşlarda gelişim sağladıkları ve kendileri açısından önemli olan sosyal ortamın yaratılması hususları oldukça önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Küçük yaştaki çocukların yukarıda belirtilen sosyal ortam kavramının

(35)

gelişmesini sağlayabilmek için en önemli etkenler çocukların aileleri ve eğitim gördükleri öğretmenleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Okul öncesi eğitim almakla yükümlü olan her çocuğun eğitimi ilk öncelikle aile ortamın da ayni evde başlamalıdır.

Çocuklar hayatlarına ilk başladıkları günden itibaren ailelerin sahip olduğu tüm tutum ve davranışları kopyalayarak kendilerine benlik kazandırmaya çalışmaktadırlar. Bu tutum ve davranışlar aileler tarafından ne kadar önemli olduğu bilinci sağlanmalıdır. Okul öncesi dönemde, büyüme ve gelişmenin her aşamasında çocuğu korumak, yetiştirmek, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak, yaşam koşullarını iyileştirmek, gelişmesi için olanaklar sağlamak, ailenin olduğu kadar, yakın çevresinin, eğitim kurumlarının ve üyesi olduğu toplumun da görevleri olduğu unutulmamalıdır (Ural ve Efe, 2006:342; Ömeroğlu ve Yaşar, 2005).

Tüm çocuklara bütün aileler tarafından kesinlikle en önemli yerde tutulmakta ve oldukça fazla önem verilmektedirler. Ülkemizde genel anlamda geleneksel bakış açısı ile incelemelerde bulunulduğunda her annenin evladı oldukça değerli ve en önemli noktada tutuldukları sonucuna ulaşmamız gayet mümkündür. Fakat bu kadar önem verilen çocukların gelişim planlamaları yapılırken eğitim açısından düşük seviye de kalan bazı ailelerin çocukların gelişimlerini farkında olmadan olumsuz etkileyebilme durumlarının da oluşabilmesinden bahsetmek gerekmektedir. Bilinçsiz olan ailelerin öğretmenler tarafından yönlendirilmesi ve çocukların gelişimlerine katkı sağlamalarının gerçekleştirilmesi oldukça önemlidir (Gökçe, 1991:208).

Çocukların gelişimlerini desteklemek ve her türlü fedakarlıklarda bulunulması ailelerin en önemli görevlerinin başında gelmektedir. Çocukların gelişimlerinin en etkin bir şekilde planlandığı yıllar olan okul öncesi eğitim dönemlerinde ailelere düşen görevler kat ve kat artmaktadır. Ailelerin üzerlerine düşen görevleri en iyi şekilde planlayabilmek ve bu dönemi en iyi şekilde geçirmelerinin sağlanması amacı ile çocuklarının eğitim gördükleri okul birimlerinin yöneticileri ve öğretmenleri ile iletişim kurabilmeleri yolundan geçmektedir (Hamamcı, 2005:29).

Referanslar

Benzer Belgeler

AİLDE DEĞERLER EĞİTİMİ DOĞRUDAN YA DA DOLAYLI OLARAK İKİ FARKLI TÜRDE GERÇEKLEŞİR... AİLEDE DEĞERLER

A) Amaç ve kazanımlara B) Bireysel etkinliklere C) Gelişim alanlarına D) İlkelere 2- Okul öncesi eğitimde öğrenme sürecinin belli bir düzen içinde sistemli bir

64 Tablo 32: Ailelerin çocukların sorunları ile ilgili olarak öğretmen çağrısına gerek kalmadan öğretmen ile ne tür bilgi alışverişleri

Bununla birlikte anne-babaların aile katılım çalışmalarına yönelik inançlarının ayrıca aile katılım çalışmalarının yürütülmesinde belirleyici olduğu (Hornby ve

Marketing research to understand the library's future development, the author viewed by LISA after 1990 included the relevant literature published in English Version, has been found

Amaç: Prematür bebeklerde sık görülen, soldan sağa şant ve mortalite ile morbiditenin önemli bir nedeni olan patent duktus arteriozusun, mekanik ventilatörde

Kalitenin sağlamada en önemli unsur ise çocuğun öğrenime hazır oluşudur (Bekman ve Gürselel, 2005). Buradan hareketle okul öncesi eğitim kurumlarının kalite

Velilerin oluşturduğu metaforlar sonucunda oluşturulan kategorilere göre okul kavramının veliler tarafından en çok yetiştiren-geliştiren okul, disiplinli okul, olumsuz