Asıl hedef, Türkiye’yi parçalayıp
bağımsız bir Ermeni devleti kurmak
-
1
-Beyrut’un en merkezi yerin de, bir zamanların dillere des tan kentinin Champs—Elysees 'i
Hamra Caddesi yakınlarında
yüzyıllık bir konak vardır. Üç katlı beyaz konak bir zamandır geceleri ışıldaklarla aydmlatı yor. Burası Ermenilerin dünya çapındaki en büyük örgütü Taş nak’ın Beyrut’un mtislüman ke simindeki en önemli karargâ hı. Kültür Evi. Kapısında te dirgin kişiler nöbette. Binanın ikinci katında dışarıya uzanan bir kameranın objektifi sokak tan gelip geçenleri binanın için deki TV cihazına yansıtıyor.
Türkiye’yi intikamcı terörün
dehşetinde yaşatmayı amaçla
yanlar yaratmak istedikleri
dehşetin kâbusunun altında
ışıldaklara, kameralara, nöbet çilere sığmıyorlar.
Bu partinin yöneticilerinden
biriyle görüşme olanaklarım
araştırıyoruz. Terörün kaynağı nı, nedenlerini ve hedeflerini Ermeni eyleminin en etkili ör gütünün kendi ağzından dinle mek için.
Bu niyetimizi kime açıkladıy sak, ilk karşılaştığımız tepki, «S«n çıldırdın mı?» oluyor. «Sen bir Türksün. Üstelik gazeteci. Yani. Ermenilerin gözünde ka muoyunu oluşturanlardan. Bu ralarda bulunduğunu bilseler başına neler geleceğini biz bi lemeyiz.»
En sonunda Lübnan kamu
oyunda hayli tanınan bir Erme ni gazeteci, görüşme isteği mizi Taşnak yetkililerine ulaş tırmayı kabul ediyor. Yanıt te lefonla bildirilecek. İlk gün ses yok. İkinci gün kimliğini bilmediğimiz ses telefonda kısa ve kesin bir yanıt veriyor: «Ge rek yok.» Ve telefon kapanı yor.
Lübnanlı Hıristiyan basın
mensuplarının gözünde bu tavır
anlamlı. «Ermenilerin Türk
unsuruyla, kim olursa olsun, diyaloga girmeme kararlılığın da olduklarını göseriyor.» Bir başka değerlendirmeye göre ise, «Bu tavır Ermenilen kendi iç Çekişmelerinden de kaynaklanı yor olabilir. Ermeni hiziplerin den biri, diğerini bir Türk’le görüştüğü için ihanetle suçla yabilir. Görüşmeyi red, belki de bu suçlamayla karşılaşma kor kusundan..»
BİR ERMENİ İLE SÖYLEŞİ
Bu korkîı yabana atılır bir duygu değil. «Hiçbir örgüt adı ua konuşmadığını, ancak bütün Ermenilerin ortak duygularını dile getirebileceğini» iddia e- den bir Ermeni basın mensu bu isminin yazılmamasını «ba sın ahlakı» gereğince rica edi yor. Korkusu, söyleyeceklerine tepki duyabilecek Türklerden değil. Bir Türkle görüştüğü için kendisini «ihanetle» suçlayabi lecek Lübnan'daki Ermeni si
yasi çevrelerinden. Hınçak Par tisi yanlısı. Belki de üye. Bu nu sormuyoruz. O da bu konu da ayrıntıya girmiyor. Soruyo ruz:
«!Ben, Türkiye’nin en yetkili kişisiyim. Bir an için böyle var sayalım. Ve, ben tüm dünyaya Xi)15’te olup-bitenlerin bir soy kırım olduğunu, bundan üzün
tü duyduğumuzu ama tarihte
her ulusun başına böyle talih sizliklerin geldiğini ilân etsem ve desem ki, bu gerçeği bugün değiştirmek mümkün olmadığı na göre, kabul etmek ve ibret almak gerekir. Böylece hiç de ğilse, tekerrürünün önüne geç meye çalışmış ve insanların kardeşçe yaşayacağı bir dünya ya katkıda bulunmuş oluruz.
Mesele hallolacak mi?» DİYALOGUN KOŞULU Ermeni siyasi coğrafyasında ki havayı yakından bilen ve
«Tüm Ermenilerin ortak duy
gularım yansıttığını» söyleyen muhatabımız, sorumuza. «Me seleyi halletmez ama diyalog başlayabilir» karşılığım veriyor.
«Bu yapılmadıkça Türkler ve
Ermeniler arasında diyalog o- lamaz. Sözünü ettiğimiz gibi bir tavrın ortaya konması di yalogu başlatabilir.»
«Bakın» diyoruz, «varsaydık ki, ben Türkiye'nin yetkilisiyim, Adım belli, sanım belli. Sıfatım ortada. Adresim belli. Bütün dünya beni tanıyor. Ben kimin le diyaloga oturacağım? Düşü nün ki, Arap Zirvelerinde ve Birleşmiş Milletler'de Filistin Kurtuluş örgütü’nün Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğuna ilişkin kararlar alın dı. 100’den fazla ülkeyle FKÖ arasında diplomatik ilişkiler var. Yine de FKÖ’nün bu sta tüsüne meydan okunuyor. Rea- gan kalkıyor, «kim seçti onla rı» diyor, Filistin halkının meş ru temsilcileri olarak görmedi ği için Ortadoğu barış görüş melerinin dışında tutuyor.
Ermenilerin böyle bir kuru luşu bile yok. Bir sürü siyasi parti ve örgüt var. Taşnak, Hin çak, Ramgavar. ASALA gibi giz li örgütler. Ve çeşitli ülkelerde yaşayan Ermeniler. Kim kimi temsil ediyor, belli değil. Ben, Türkiye’nin yetkilisi olarak sö zünü ettiğim açıklamayı yap tım. Kim gelip oturacak benim karşıma diyalog için?»
Hmçak yanlısı ya da üyesi tanınmış Ermeni, «İş buraya g«lsin, gerisi kolay» yanıtını ve riyor. «Erivan'daki Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti oturabilir. Ne de olsa bir Ermeni devleti dir.»
Ermenistan Sovyet Cumhuri yeti bağımsız bir devlet değil. Sovyetler Birliği'nin federal ya pisi içinde. Bağımsız bir dış politikaya sahip olamaz. Bu du rumda, Ermeni meselesine bir
çözüm bulunması amacıyla
Türkiye Cumhuriyeti ’nin Mosko va ile mi görüşmesi gerektiğini söylüyorsunuz?
Muhatabımız bir an duralıyor. Belli ki, Ermenilertie henüz bu konuda netlik yok. «Katolikos bütün Ermenileri temsil eder. Bu sorun değil. Eğer Türkiye ile bir diyalog başlayabilirse, Katolikos tüm Ermeniler adına konuşabilir. Dünyadaki bütün Ermeniler, tüm siyasi örgütler Katolikos’un otoritesini kabul ederler.» sözleriyle Sovyet Erme nistan hükümeti olmazsa, Tür kiye ile diyalog halinde Erme ni tarafının temsilciliği sorunu nu «çözüyor.»
Katolikos, Hıristiyanlığın Gre goryen mezhebine bağlı olan Ermenilerin en yüksek dini oto ritesi. Ermenilerin iki Katoli- kosluğu var. Biri Ağrı Dağı e- teklerınde Erivan yakınların daki Eçmiyazin’de. Eçmiyazin’ deki Katolikos’un adı Vasken 1. Ermenilerin ikinci Katoli- kos’u Beyrut’un kuzey banliyö sü Antelias'ta Antelias, Katoli kos Karekin II Serkisyan'ın geçici ikametgâhı sayılıyor. Çün kü, Antelias’daki Katolikosıu- ğun adı Kilikya Ermeni Kili sesi. Kilikya bilindiği gibi Çu
kurova. Ermenilerin Fransız
kuvvetleriyle birlikte Çukur ova’yı boşaltmalarından sonra Sis’ye (bugünkü Kozan) bulu nan Kilikya Katolikosluğu da «geçici olarak» Antelias’a nak ledilmiş.
GERÇEK AMAÇ
! Türkiye Cumhuriyeti’nin tem silcisi olarak Ermeni sorununa ilişkin diyalogdaki muhatabı mız da belirlendi. Ermeni Ka- tolikosu. Sıra gündemde.
«Peki» diye doruyoruz. «Otur duk masaya. Neyi görüşeceğiz?»
Yanıt bu kez tereddütsüz. «Ge ri dönüş biçimini ve şartları nı.»
«Yani, dünyanın orasına bu rasına yayılmış Ermeniler ara smda Türkiye topraklarına dön meye niyetli olanlar var mı?»
«Yeni kuşakların hepsi, bu ufukla yetiştiriliyor. Geri dönüş ve tarihi Ermenistan toprakla rında yeniden yerleşme umu duyla. Bunu benim kuşağım gör meşe bile, benim çocuklarımın kuşağı görür. Onlar görmezse, ondan sonrakiler.»
«Yani mese'eniz sadece geri
dönüp yerleşmekle kalmaya
cak. Tarihi Ermenistan toprak larından söz ettiğinize göre, amacınız Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bir dini azınlık olarak yaşamakla sınırlı olma yacak. Yanlış mı anladım?»
«Doğru anladınız. Elbette ki, amaç bağımsız, birleşik Erme nistan devletini kurmaktır.»
Dünyadaki Ermeni topluluk ları arasında yayılmak ve ayak ta tutulmak istenen amaç, bu kısa cümlede ifadesini buluyor. Türkiye üzerinde oynanan ya da oynanmak istenen ulus'ararası oyunların. Ermeni terörünün, Türkiye’ye karşı derinden deri ne hazırlanan yeni «Haçlı Sefe rin in sonunda ulaşmak istedi
ği nokta işte bu. Türkiye top rakları üzerinde bağımsız bir Ermeni devleti kurma düşü.
1915 olaylarının bir «Ermeni soykırımı» olarak kabul edilip edilmemesi bu amaca gidecek yolu meşru kılması açısından anlam taşıyor. Başlıbaşına ya da kendi başına bir amaç ol madığı anlaşılıyor.
LOZAN’A KARŞI SEVR Ermenistan neresi? Bunun na sil bir huhuki ve tarihi dayana ğı şar? Bu soruya da yamt ha zır: «Bağımsız bir Ermenistan’ m doğması 1920 Sevr Anlaşma-
sı'nda öngörülüyor. Ayrıca,
ABD Başkanı Wilson'un ünlü 14 ilkesine göre de Ermenilerin böyle bir hakkı bulunuyor. Da hası Ermenistan sınırlan biz zat Başkan YVilson tarafından saptanmıştı.»
Mustafa Kemal Atatürk’ün
önderliğindeki Ulusal Kurtuluş Savaşımızla değersiz bir kağıt parçası haline getirilen Sevr, Ermenilerin elinde sanki bir ta pu senedi.
Lozan’a dayalı Türkiye Cum huriyeti ve Sevr’e dayalı bağım sız Ermenistan hedefi...
Sevr’in Ermeniler için ne an lam taşıdığı biri İsviçreli din adamı, diğeri bir Fransız ga- zeteci-yazar, iki Ermeni davası sempatizanının Türkiye’ye Em peryalist güçlerin dayattığı o ka ra ünlü anlaşmaya ilişkin satır larıyla ortaya çıkıyor. «Ermenis tan için Cenevre Komitesi»nin
başkanlığını yapmış olan ve
1920’lerde Anadolu’yu gezen İs viçreli din adamı Antony Kraft -Bonnard Sevr’den şöyle söz edi yor: «Ermeni ulusunu kolayca feda eden Lozan Anlaşması'nı protesto etmeliyiz. Oysa 1920’- deki Sevr Anlaşması bu talih siz ulusa Başkan Wilson’un ha kemliğiyle mükemmel biçimde çizilen sınırlar içinde tam ba ğımsızlık ve özgürlük vermişti.» «Armeniens» (Ermeniler) ad lı, 1982’de Paris’te Fayard ya yınevinden yayınlanmış kitabını Tunus’tan Beyrut’a tüm kitapçı
ların raflarında gördüğümüz
Fransız gazeteci - yazar Jean - Pierr»; Richardot ise Sevr'den «hiçbir zaman uygulanamamış bir anlaşma» o'arak söz ettikten sonra şu satırları ekliyor: «Er meniler, bu anlaşmayı tarihi top Taklarının büyük bölümünü on lara iade eden ve bağımsızlık larını tanıyan bir diplomatik olay olduğu için hâlâ özlemle hatırlıyorlar.»
Dolayısıyla, nihaî hedef ola
rak Türkiye Cumhuriyeti’nin
parçalanmasını, toprak bütün lüğünün yok edilmesini öngören bir eylemle karşı karşıyayız.
Sorunun çapı ve boyutları,
Türk diplomatlarının canını a- lan terörü de aşıyor. Terör, bu sorunun gündeme getirilmesin de ve gündemde tutulmasında haince bir araç sadece.
YARIN: FALANJİST — TAŞ
NAK İŞBİRLİĞİ
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi