• Sonuç bulunamadı

Eski İstanbul kartpostalları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski İstanbul kartpostalları"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

f

E

Rumelihisarı ve yalıları.

« önlerinden geçtiğimiz bütün bu yalılar gecenin sularında, nasıl bir şiir iklimine hülya, musiki ve mehtaptan hâsıl olmuş ve yetişmiş bir takım nebatlarmış gibi görünüyorlardı. Hepsi de Boğaziçi'nin emsalsiz bir kudretle yetiştirdiği manolyalar gibi bütün bir tabiat ve hilkat kede­ rini duyuyor, bazısı hususî bahçelerin kokuları içinde, uyuşmuş ve rüya gören bir uykuya dalmış görünüyorlardı.» *

* : Abdülhak Şinasi Hisar - Boğaziçi mehtapları - 1978 sahife : 136.

Rumeli fortress and yalls. « All of these yalls that we passed in the night looked like some strange vegetation nurtured by dreams, music and moonlight Numbed by the fragrances of the gardens, some of them appeared sunken into a dream - filled sleep.» (Quoted from page 136 of Abdülhak Şinasi

Hisar's Boğaziçi Mehtapları, 1978). * : Abdülhak Şinasi Hisar - Boğaziçi mehtapları - 1978 sahife: 136.

G

ündelik hayatımızda yaşadığımız bir çok hadise bugün bize gayet tabii gelmekte. Alış-veriş, işe gi­ diş geliş, seyahat, boş vakitleri­ mizi değerlendirişimiz. Bugün bunları ga­ yet tabii olarak îfa ediyoruz. Eskiden İs­ tanbul'un kendine has havası içinde bu işler acaba nasıl görülüyordu?

Uğur GÖKTAŞ

Alış-veriş, pazarlarda veya dükkânlarda dürüstlük, karşılıklı güven içinde yürütü­ lüyordu. Esnafın bağlı olduğu bir takım teşkilatlar alış veriş hayatını düzenleyen bir öğe olarak dikkati çekiyordu. Boğaz­ içi'nde yaşayan dedelerimiz ihtiyaçlarının büyük bir kısmını satıcı kayıklarından kar­ şılıyorlardı. Bugün işe gidip gelirken

(2)

cad-Bugün iş dünyasının kalbi olan Eminönü Meydanı, ö n tarafta o zamanın nakil vasıtalarından atlı tramvaylar görü­ lüyor.

Eminönü Square, the heart of the business district today. In the foreground are the horse - drawn trams of the time.

Topkapı Sarayı Bâb-ı Hümâyûn Kapısı. Sol tarafta Nâziki Tekkesi görülüyor. Kartpostalın alt kısmında ise, eski harflerle «İstanbul manzaraları eski saray kapısı» ibaresini görmek mümkün.

The Imperial Gate of Topkapi Palace. A t the left, the lodge of the Nazlkl dervishes. W ritten in Ottoman script at the bottom of the postcard are the words, «Views of Istanbul - Gate of the Old Palace.»

deler üzerinde gördüğümüz dükkân ve ma­ ğazaların bir çoğu eski hayatımızda bu ka­ dar renkli değildi. Yine nakil vasıtaları çok değişikti. Çok eskilere baktığımızda vasıta hiç yok. 19.yy'ın başlarında tram­ vaylar gündelik hayatın yükünü çekmek­ teydi.

(3)

« •

Eski bir Türk kahvesi.

Tiryakilerin kahveleri ayrı idi. Buralarda yoğurt çanağına yakın büyüklükte kahve fincanları ocağın etrafına dizilir, çubuklar, nargileler köşeleri doldu­ rurdu. Tömbeki mübtelası olan meraklılardan bazıları kahvecinin kullandığı nargileyi hemen içmez, kollarını sıvar, nargilenin sürahisini, lülesini, mar- pucunu tem izler, sürahisine suyu kendi koyar, lüleyi doldurur hatta ken­ disi ateşler.

An old Turkish coffeehouse. The c a fe s frequented by coffee addicts were special. Here coffee cups as big as yoghurt bowls were lined up around the fire, w hile pipes and nargilehs (water - pipes) filled the corners. Some tobacco addicts refused to smoke a nargileh used previously by a coffee drinker until all its parts had been thoroughly cleaned.

(4)

Erkekler boş vakitlerini geçirmek için umumiyetle kahveleri tercih ederlerdi. Bu kahvelerin hemen hepsinde:

Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül ahbâb ister kahve bahane veya

Ehl-i keyfin keyfini bilmem ki kimler tazeler Taze elden taze pişmiş taze kahve tazeler gibi levhalar asılırdı. Tiryâki meşreb kim­ seler kahve, tütün tömbeki ile enfiyeyi hafif keyif verici maddeler sayarlardı.

Bir zamanlar zevkine düşkün şair ruhlu, tabiata aşık olan İstanbul halkının mesiresi GÖKSU, iç açan, gönül çeken Göksu'nun yeşil oyalı mavi sularında sandal sandal beyaz yaşmaklı güzeller, ferraceli, maşrahlı, yarı baygın mahmur hanımlar; daima meftun, erkekler canlı, hisli bir sel halinde akıp giderdi. Göksu bu hali ile edebiyatımızda bir çok şairimize ilham kay­ nağı olma vasfını uzun müddet muhafaza etm iştir. İşte bir kaç misâli :

Göksu - once the pleasure - ground and picnic area of the nature - loving, poetic Istanbul population, now immortalized in the couplets of such Ottoman poets as Enderünlu Vasif, Esrar Dede and Nedim and the more

modern Yahya Kemal.

Endurûnlu V a s ıf:

Sâgar çekerek zevk ile Kandilli suyundan Göksu'ya gel ey çeşm-i kebûd âlem-i âb et. Esrar Dede :

Gice Kandilll'de gök handil olup ol mehrû Mâhitâb eyliyerek eyledi azm-i Göksi. Nedim :

Ey şûh Nedimâ ile bir seyrin işittik Tenhaca varıp Göksu'ya işret var içinde. Yahya Kemal :

Gâh akarken hüznü eyyâm-ı hazânın Göksu'dan Tek teselli mutribin elhân-ı nâyından gelür.

Eski İstanbul, gayet sade olan gündelik unsurları ve kendi ananelerinin bugün ne kadarını muhafaza ediyor? Bizi o günler­ den bugünlere bağlayacak olan mimarîmiz, klâsik sanatlarımızın bugün büyük bir kıs­ mı yok olmuştur. Kalan çok az bir kısmı ise de yok olmak üzeredir. Eski ictimâî hayatımızla İlişkili olarak bahsetmeye ça­ lıştığımız bu unsurlar artık tarih sahnele­ rinde yer almaktadır. Bir şeyde daha; es­ ki kartpostallarda...

(5)

Eski Türk mahallesinin çarpıcı bir numunesi, Bozdoğan kemeri ve çevresi.

A striking example of an old Turkish quarter with the Bozdoğan arch and surroundings.

İstanbul’la ilgili fotoğrafların tesbiti 1852 yılında başlar.* Bu ilk fotoğrafları E. Ca- ranza adlı bir kimse çekmiştir. 1865-1870 yıllarından itibaren artık yavaş yavaş fo­ toğrafçılığı bir ticaret dalı olarak yapma­ ya başlayan firmalar karşımıza çıkmakta­ dır. Yine İstanbul ile ilgili fotoğrafların düzenli bir şekilde meydana getirilmesi Sultan II. Abdülhamîd tarafından sağlan­ mıştır. Bugün «Yıldız Kolleksiyonu» veya «Yıldız Albümleri» denilen ve Kargopulo' ya çektirilen binlerce fotoğraf halen İs­ tanbul Üniversitesi Merkez Kütüphane­ sinde muhafaza edilmektedir.

Eski İstanbul’a ait kartpostallarda biz bü­ tün şehir hayatını, insanlarının kıyafetle­ rini, esnafını, sokaklarını görebiliriz. Bir şehrin gittikçe değişen çehresinin safha­ larını kartpostallarda görüyoruz. Bu kart­ postallar yalnız İstanbul şehrine münhasır değildir. Memleketimizin bir çok şehirleri için de tertib edilm iştir. 1900 ile 1920 yıl­ ları arasında Avrupa'nın çeşitli şehirlerin­ de bastırılmıştır. Kartpostal editörlerinin en mühim olanları şunlardır:

Max Fruchterman E. F. Rochat Henry’s M.J.C. Bon Marché M. Azriki Isaac M. Ahitouv J. Ludwingsohn Georges Papantonie (*)

Editörler içinde İstanbul ve Türkiye’nin çeşitli vilayetlerine ait yayınladığı binler­ ce kartpostalı ile tanınan Max Fruchter- man’dır. 1852 yılında Avusturya'da doğdu. 1868 yılında Yüksek Kaldırım Sokağı'nda 13 numaralı dükkânda bir resim çerçeve- cisi dükkânı açtı. Bu arada Avrupa'da ya­ pılmış kartpostallar da satıyordu. Kartpos­ tal çekimine ise Aynaroz Papazlarından

Galata Kulesi'nln bugün işyeri olan bu dar sokağı o zamanın mütevazı bir mahallesini teşkil ediyordu.

The Galata Tower. The narrow street in which the tower is located is a bustling business district today. A t the tim e of the postcard it was a modest residential quarter.

(6)

aldığı büyük sipariş üzerine başladı. Ay- naroz Manastırı’nın fotoğraflarını çekerek, kartpostal olarak Avrupa’da bastırdı. Ka­ zandığı parayı ise dâima Avusturya pa­ rasına çevirerek muhafaza ediyordu. I. Dünya Savaşı sonunda Avusturya İmpara­ torluğu parçalanınca Avusturya parasının değeri düştü ve Max Fruchterman iflas etti. Bu üzüntü ile arkasından İstanbul ve Türkiye ile ilgili 600.000 kartpostal bıra­ karak öldü. Babasının ölümü ile firma oğ­ lu Paul’e kaldı. Paul’ün 1912 yılında ölü­ mü ile de karısı Anna'ya intikal etti. Bu- lunduklaıı dükkân borçlarını ödeyemedik­ lerinden dolayı tahliye edildi. Ellerinde bu­ lunan 600.000 kartpostal hiç fiyatına es­ kicilere satıldı.

Hakkında izahat vermeye çalıştığımız es­ ki İstanbul kartpostallarını başlıca iki bö­ lüm halinde incelemek mümkündür: 1. Fotoğraf çekilmesi sureti ile basılan

kartpostallar.

A — Siyah-beyaz olanlar: Hiç bir renk­ lendirmeye tabi tutulmadan ol­ duğu gibi basılanlar.

B — Renkli olanlar: Siyah-beyaz fo­ toğraf çekildikten sonra renklen­ dirilip basılanlar. Sonradan renk­ lendirilen bu kartpostallarda çok fazla rötuş yapıldığından kart­ postalların fotoğraf olmayıp çiz­ me şeklinde olduğu kanaati yay­ gındır.

O günlerde gayet tehna olan bugün binlerce kişinin gelip geçtiği Galata Rıhtımı. The Galata Ouai then utterly deserted, used today by thousands of people.

2. Röprodüksiyonlar: Bunlar İstanbul’un çeşitli köşelerine ve bir takım manza­ ralara ait tablolardan yapılan röprodük- siyonlardır.

Kartpostalların ön ve arka yüzlerinde de bilgiler vardır. Ön yüzde umumiyetle iki türlü izahat vardır. Bu izahatlardan birisi gösterilen yere ait olup bir yabancı dilde diğeri ise Türkçe’dir. Türkçe izahatlar esk; yazı ile verilm iştir. Arka yüzde kartpos­ talı yapan firmanın ve editörünün ismi, her firmanın İstanbul şehrine verdiği kod numarası ile kart numarasını görebiliriz. Bugün içinde yaşadığımız bunaltıcı şehir hayatı bizi kartpostallarda gördüğümüz eski İstanbul'un büyüleyici, sükûn ve hu­ zur dolu havası içinde yaşamayı hayal et­ tiriyor. O günlerden bugünlere intikâl et­ mesi lâzım gelen bir çok şey kalmadı. Hatta o eski günleri gösterecek bu kart­ postallar dahi bugün bulunması imkânsız hale geldi. İstanbul'un dillere destan gü­ zelliğini, şehir hayatını, insanlarının du­ rumunu, kıyafetlerini gösteren bu kart­ postalların bir kataloğunun yapılıp geniş kitleler tarafından faydalanılmasının te­ min edilmesi en büyük dileğimizdir.

* Sedat Hakkı Eldem-İstanbul Anıları

Cilt: 1 shf.: XI

<" s Editör isimleri kartpostalların arka­

sından olduğu gibi alınmıştır.

* * * Herman Boyacıoğlu İstanbul Ansiklo­

pedisi Sayfa 5838 - 39.

Bugün adeta İstanbul'un simgesi haline gelen Galata Köprüsü. Galata ile İstanbul arasındaki ilk köprü 1836 da II. Mahmud'un emriyle Kaptan-ı derya Ahmet Fevzi Paşa tarafından ahşap olarak yaptırılm ış. Daha sonra 1870 yılında 105 bin altın sarf edilerek kısmen demir akşamlı olarak dubalar üzerine kurulmuştur. 1912 senesinde ise Sütlüce’de yapılan yeni bir köprü hizmete girmiştir.

The Galata Bridge, symbol of present • day Istanbul. Admiral Ahmet Fevzi Pasha had the first Galata • Istanbul bridge, made of wood, built in 1836 at the behets of Sultan Mahmud II. Later, in 1870, the bridge was floated on pontoons with partially steel parts at a cost of 105 gold pieces. Then in 1912, the new bridge, built at Sütlüce, was put into services.

(7)

P icture P ostcard s

of Old

Istanbul

By Uğur GÖKTAŞ

G

oing shopping, travelling to and from work, taking trips, making use of leisure time - all these as­ pects of our daily lives seem quite normal to us today. But it was not always so. How was daily life in the unique atmosphere of old Istanbul? Shopping, for example, which was cha­ racterized by utter honesty and mutual trust, was done in open markets or in shops, and commercial life was regulated completely by a few tradesmen’s orga­ nizations. Many of our forefathers who lived along the Bosphorus supplied their daily needs from itinerant salesmen who plied up and down the shores in small boats. Most of the shops that line our streets and avenues today were not so colorful in the past. Transport vehicles too were quite different from those we use, and if we go back far enough there were none at all. A t the beginning of this century, the bulk of the load was handled by trams.

The men usually passed their free time in coffeehouses, almost all of which boas­ ted signs reading, for example :

«The heart seeks neither coffee nor coffeehouse The heart seeks friendship-coffee is

merely a pretext» Today few traces remain of this simple lifestyle and its related traditions. The major part of the architecture and clas­ sical arts that might afford some conti­ nuity between those days and our own time has been destroyed, and what little remains is gradually falling into ruin. As for our traditional forms of social life, these too have been consigned to the pages of history books. And to old post­ cards...

The earliest known photographs of Istanbul date back to 1852 and were taken by a man named E. Caranza. Then, between 1865 and 1870, commercial photography gradually developed and photographic firms emerged. But it was

not until the time of Sultan Abdulhamid II that Istanbul was photographed system­ atically. Today thousands of such photog­ raphs, known as the «Yıldız Collection» or «Yıldız Albums,» are preserved in the Central Library of Istanbul University. These old photographs afford us a detailed picture of the life of the city - its people, their costumes, its trade and its streets. They also show us the city's slowly changing face. Such postcards are not limited to Istanbul either. Similar collections have been put together for many of Turkey's cities. The main editors

of these collections of postcards, which were printed in various cities of Europe, include Max Fruchterman, E.F. Rochat, Henry's, M.J.C., Bon Marché, M. Azriki, Isaac M. Ahitouv, J. Ludwigsohn and Georges Papantonie.

Among these editors, Max Fruchterman is well known for the thousands of postcards he published of Istanbul and various other provinces of Turkey. Fruch­ terman, who was born in Austria in 1852, opened a picture framing shop at Yüksek Kaldırım No. 13 in 1868, where he also sold picture postcards printed in Europe.

(8)

Elektrikli tramvaylar çalınmaya başladıktan sonra Köprüden bir görünüş. A view of the bridge after the introduction of electric trams.

Kadıköy Kilise Meydanı.

He started taking his own postcard photographs when he received a huge order from the priests of the Aynaroz monastery, photographs of which he took and had printed as postcards in Europe. He always saved the money he earned from this business by changing it into Austria Schillings. When the Austrian Empire collapsed at the end of the first world war, its currency became worthless and Fruchterman went bankrupt. Leaving behind over 600,000 picture postcards of Istanbul and other parts of Turkey, Fruchterman died of grief, and his son Paul took over the firm . With Paul’s death

in 1921, ownership passed to his, wife Anna. Since she was unable to pay the shop's debts, it was liquidated and the 600,000 postcards were sold to a second­ hand dealer for a pittance.

The picture postcards of old Istanbul that I have described here fall into two main groups :

1. Postcards with photographs

A. Black and white (without coloring added later)

B. Colored (Black and white photos to which color was later added. The

Kilise Meydan in Kadıköy.

.

colors are so exaggerated that these are often assumed to be drawings.)

2. Postcards with reproductions. These are reproductions of paintings of various quarters and scenes in Istanbul.

Such postcards also have Information both on the back and on the front. On the front, for example, the quarter of the city depicted is usually identified both in Turkish (Ottoman script) and in a foreign language, while the name of the producing

(9)

Çemberlitaş in eski hali Çemberlitaç in form er times.

Ayasofya Camiî ve mollalar. The Hagia Sophia Mosque with mullahs.

firm and of the editor together with the firm ’s Istanbul code number and the card code number are given on the back. The hectic pace of contemporary urban life often awakens in us a longing for the

magical atmosphere of peace and repose of old Istanbul as depicted on these postcards. Many reminders of those times are now vanished forever. In fact, even the postcards themselves, which afford us a small taste of bygone days, have

become practically impossible to find. In view of this, we hope that a catalog w ill be produced of these postcards attesting the legendary beauty of Istanbul, to be made available on a wide basis for the enjoyment of all.

26

Referanslar

Benzer Belgeler

Muhar- 'ir, Mahmud Ragıb’ın Türk edebiyatı çinde musikiden ilham alarak yazıl- nış yazılar hakkında yapmakta oldu­ ğu bir etüd dolayısile şöyle bir

Saatlerce kalmağa gelen misafir için hususî odaya lüzum olmadığı gibi, bayram ve kabul gün- lerimiz için evin içinde hususî tertibat alabiliriz.. Misafir odası lüzumsuz ve

TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulunun açıklamasında, &#34;12 Eylül düzeni bütün temsilcileri ve kalıntıları ile tasfiye edilmeden, toplumsal adalet, e şitlik

Bireysel etiğin kaynağını genelolarak kişinin ailesi, dini, arkadaşları, kişiliği, yaşam deneyimleri, kişisel değerleri, durumsal faktörler ve aldığı terbiye belirler... •

Kültür ve Turizm Bakanlığının belirlemiş olduğu turizm stratejisine göre turizm bölgelerindeki altyapı ve konaklama ihtiyaçlarının karşılanması durumunda 2023 yılında

Zaman geçtikçe ve başka tür feminizmleri keşfettikçe Duygu Asena ile feminizme yaklaşımım örtüşmemeye başladıysa da hep onun kadınların bugün

Koca Yaşar, seni elbette çok seven, yere göğe koya­ mayan çok sayıda dostların, milyonlarca okuyucun ve ardında koca bir halk var.. Ama gel gör ki onların

Matching of Red, Green, and Blue Features of Img_12 with Red feature of Img_10 image From Table 6, it is observed that the distance between Red band features of both images is