• Sonuç bulunamadı

Zorunlu Varl k’ n Bilgisi Tamd r

2.4. ZORUNLU VARLIK’IN N TEL KLER

2.4.8. Zorunlu Varl k’ n Bilgisi Tamd r

Kur’an, Allah’ n âlemde var olan gizli-aç k, büyük-küçük her eyi ezelî bilgisiyle bildi ini ve O’nun bilgisi d nda hiçbir eyin bulunmad n aç k bir ekilde ifade etmektedir. Örne in “Allah karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi

d nda bir yaprak bile dü mez. O, yerin karanl klar içindeki tek bir taneyi bile bilir.”

(En’am, 6)“Gerçek u ki, insan biz yaratt k ve nefsinin kendisine f s ldad klar n biliriz

ve biz ona ah damar ndan daha yak n z” (Kaf, 50) ayetleri gibi, Allah’ n âlemde var

olan her eyi, hatta zihnimizde bulunan dile getirilmemi cümlelerimizi bile bildi ini bildiren birçok ayet mevcuttur.

Bunun yan nda birçok slâm filozofunun dü üncesini olu tururken yararland Aristoteles metafizi inde Varl k, salt dü üncedir. Yani Varl k sadece zat n dü ünür ve bilir. Ayn ekilde bn Sînâ metafizi inde de Zorunlu Varl k salt dü üncedir. Ancak bn Sînâ’n n Aristoteles’in bu dü üncesini hiçbir de i iklik yapmadan aynen kabul etmesi mümkün de ildir. Çünkü bn Sînâ bir müslümand r ve Kur’an da Allah’ n dünyadan habersiz olmad n , aksine dünyada var olan zerre miktar ndaki eylerden bile haberdar oldu unu bildirmektedir.

bn Sînâ’ya göre Allah önce kendini bilir, sonra genel bir ekilde dünyay bilir; yani öz olarak dü ünülebilen her eyi bilir. Di er taraftan, Zorunlu Varl k’ n sahip oldu u bilgi insan n bilgisiyle k yas edilemeyecek kadar farkl d r. O’nun bilgisi zaman içinde parça parça ve nesneye ba l olarak meydana gelmi de ildir. O’nun bilgisi mutlak ve evrenseldir. Bu nedenle O’nun bilgisini bizim bilgimizle k yaslay p anlamaya çal mak yanl t r (Alt nta , 2002: 67).

Biz bilgiye zaman içerisinde sahip oluruz. Yani biz an ya ar z. Allah ise zaman-üstü bir varl kt r. bn Sînâ bunlar Güne tutulmas örne iyle aç klar.

“Güne tutulmas na ili kin bilgi, henüz meydana gelmemi olmas bak m ndan gelecek, meydana geldi i anda imdi, ortadan kalkt ktan sonra da geçmi zaman söz konusudur.

te insan n güne tutulmas na ili kin bilgisi bu türden bir bilgidir. Oysa, âlemdeki bütün varl klar ve sebepleri en iyi ekilde bilen Tanr , Güne tutulmas n küllî olan tek bir bilgiyle bilir” (Sînâ, 2005: 106-107).

bn Sînâ Zorunlu Varl k’ n her eyi bilip bilmedi i meselesini aç k bir ekilde

=ifa ve Necat’ta ifade eder. Allah’ n bilgisinin tam oldu unu ve her eyi sebepleri ile

bildi ini belirtir. Ayr ca, bn Sînâ’ya göre

“Zorunlu Varl k, cüz’iler de dâhil olmak üzere her eyi tümel (küllî) bir tarzda bilir. Bununla birlikte, hiçbir tikel ey, O’nun bilgisinden habersiz olamaz. Göklerde ve yerde zerre a rl ndaki bir ey bile Allah’ n bilgisi haricinde de ildir” (Sînâ, 2005: 105).

bn Sînâ’n n kendi felsefi dü ünceleri ile slâm’ n temel kayna olan Kur’ân’ n ayetleri aras nda bir sentez yapmaya çal t görülmektedir.

Ayr ca bn Sînâ Er-Risaletü’l-Ar iyye’de Zorunlu Varl k’ n bütün cüz’ileri bildi ini öyle bir ak l yürütme ile aç klar:

“O, zorunlu varl k ve “bir” oldu u için, her ey varl n O’ndan ald için; ayr ca zat n bildi i ve zat n bildi inde de, bütün gerçekliklerin ve varl klar n ilkesi oldu u için, ne gökte ne yerde hiçbir ey O’nun bilgisi d nda kalamaz; bilakis her ey O’ndan var olur. O, bütün nedenlerin sebebi oldu undan; sebebi, var edicisi ve yarat c s oldu u her eyi de bilir” (Sînâ, 2004: 52).

bn Sînâ ayn eserinde Zorunlu Varl k’ n cüz’ileri bilmesi ile zât n n de i meyece ini de söyler ve öyle devam eder:

“O, varl klar de i mez bir ekilde bilir. Çünkü bilinenler O’nun bilgisine tâbidir; aksine, O’nun bilgisi bilinenlere tâbi de ildir, ki bilinenlerin de i mesiyle O’nun bilgisi de de i sin. O’nun varl klar bilmesi, onlar n varolmas n n sebebidir” (Sînâ, 2004: 53).

bn Sînâ’n n Allah’ n Aristoteles’te oldu u gibi sadece kendi zat n de il cüz’ileri de bildi ine dair bütün bu aç klamalar onu ele tirilerden özellikle de Gazzâlî’nin ele tirilerinden kurtaramam t r. Bunun nedeni ise, bn Sînâ’n n ba lang çta Allah’ n sadece zat n bildi ini, zat n n d ndaki eyleri, cüz’ileri bilmesi durumunda zat nda bir de i ikli e sebep olaca n aç klamas d r. Di er yandan da Kur’an’dan ayetlerle Allah’ n cüz’ileri de bildi ini aç klamaya çal r. Bunu da u ekilde formüle eder: “Allah cüz’ileri küllî bir biçimde bilir.” Bu nedenle Gazzâlî ba ta bn Sînâ olmak

ilan eder. Onlara ele tirilerde bulunur.

Gazzâlî, Fârâbî ve bn Sînâ gibi filozoflar n, Allah’ n cüz’ileri bildi ini söylemekle birlikte bunu kan tlayamad klar n belirtir. Filozoflar n, Allah’ n cüz’ileri küllî bir bilgiyle bildi i iddias n n, O’nun zat nda bir çoklu un bulunmad dü üncesine dayand n n fark nda olan Gazzâlî, onlar kaç nmak istedikleri tehlikenin içine dü mü olmakla suçlar. O’na göre filozoflar bu yakla mlar yla Allah’ n sonsuz say da küllîleri bildi ini kabul etmek durumunda kalacaklar ve böylece O’nun bilgisinde yine bir çokluk ortaya ç kacakt r. Bilindi i gibi Aristoteles, çoklu u ça r t rmamak için lk Hareket Ettirici’nin sadece zat n bildi ini ve âlemdeki varl klar hiçbir ekilde tan mad n iddia ediyordu. Gazzâlî’ye göre, e er filozoflar felsefî tutumlar n tutarl olarak sürdürmek istiyorlarsa Allah’ n kendi zât ndan ba ka varl klar bilmedi i görü ünü benimsemek zorundad rlar. Bu çerçevede Gâzzâlî, bn Sînâ’n n Allah’ n cüz’ileri küllî bir biçimde bildi i görü ünü, gerçekte O’nun cüz’ileri bilmedi inin bir itiraf olarak de erlendirmi tir(Ross, 1993: 221, Gazzâli, 2006: 221).

Benzer Belgeler