• Sonuç bulunamadı

Zilyedlik Ve Zamanaşımı Kanun Taslağı

Belgede İslam hukukunda zilyedlik (sayfa 158-165)

H. ZİLYEDLİK DAVALARINDA ZAMANAŞIMI (MÜRÜR-I ZAMAN)

6. Zilyedlik Ve Zamanaşımı Kanun Taslağı

Konuyu derinlemesine araştırarak, “İslam Hukukunda zilyedlik ve zamanaşımı” isimli büyük bir çalışma ortaya koyan Abdülcevad Muhammed, kitabının sonuna çeşitli İslam mezheplerinin görüşlerini esas alarak; “Zilyedlik ve Zamanaşımı Kanun Taslağını” hazırlamıştır. Mecelle’nin çeşitli maddelerinde de gördüğümüz bu prensipleri, şimdiye kadar anlatılan konulara toplu bir bakış açısı sağlaması ve yeni oluşumlara çalışmalara zemin hazırlaması açısından buraya almayı uygun bulduk501.

500 Oğuzman/Seliçi, Eşya Hukuku, sh:93; Serozan, Taşınır Eşya Hukuku, sh: 153-154.

Madde 1: Zilyedliğin tarifi:

“Zilyedlik, bir şeye el koyup onun üzerinde mâlik gibi tasarruf etmektir” Tarif zilyedliğin maddi unsuru olan “fiili el koymak ve tasarrufta bulunmayı içeriyor. Ancak manevi unsur olan “mülk edinme niyetini” içermiyor.502 Maliki fakihlerden Derdîr’in tarifi esas alınmıştır.

Madde 2: Zilyedin Tasarrufu:

“Zilyedin, zilyedlik konusu şey üzerindeki tasarrufu şunlardan biri ile gerçekleşir: Oturmak, başkasını oturtmak, tarlayı sürmek, ekmek, ağaç vb dikmek, satmak, yıkmak, bina yapmak, ağaç kesmek”.

Zilyedliğe konu olan malın, tabiatına uygun olarak gerçekleştirilen tasarruf şekilleri esas alınmıştır.503 Mâlikî fukahasından Mevvak’ın görüşü. Daha çok gayr-i menkuller üzerindeki tasarruflar zikredilmiştir.

Madde 3 : Faydalanma izni ve müsâmaha:

“İzin ve müsâmaha durumlarında zilyedlik müessir olmaz” Kendinden istifadenin mübah olduğu kimseye ait olmayan bir malın kabzdan önce zilyedlik iddası hükümsüzdür.504

Sahibinin izniyle başkasının malına zilyed olan (emâneten o malı elinde bulundurma durumunda) kimsenin bu zilyedliğe dayalı mülkiyet iddiası geçersizdir.

Madde: 4: Zilyedliğin şartları:

“Zilyedliğin hukukî sonuç doğurabilmesi için zilyedin, mal üzerinde mâlik gibi tasarruf etmesi, evvelki zilyed ve mâlikin mevcut ve durumdan

502 Mecelle : mad. 1679

503 Mecelle : mad.312-325, 359, 1659 504 Mecelle, md : 1248 – 1252 – 1253.

haberdar olması, bir engelin bulunmadığı halde zilyedlik süresi içinde itiraz etmemiş olması şarttır.” Malikilerden Halil’in görüşü. Buradaki engelden kastedilen şer’î mazeretlerdir.505

Madde 5: Zilyed konusu olan şeyler:

“Taşınır ve taşınmaz mallar zilyedlik konusu olduğu gibi irtifak, intifa vb. aynî haklar da zilyedlik mevzûuna dahildir.” Derdîr, Uleyş, Hattab (malikî alimleri)

Zilyedliğe konu olan şeyler, dinimizin mülk edinmeye veya kendisinden istifadeye izin verdiği şeylerdir. Burada mülkiyet konusu eşyaların dışında onlarla ilgili haklar ve menfaatlerin de zilyedlik konusu olarak alınması önemlidir.

Madde 6: Zilyedlik konusuna dahil olmayan şeyler:

“Hayır vakıfları, camiler, yollar vb.leri zilyedlik konusu olamaz” Kamuya ait olup, kimsenin tek başına sahip olma hakkının bulunmadığı mallar, zilyedliğin konusu değildir506. Hattâb, Düsükî, Saîd el-Adevî gibi malikî alimlerin görüşü. Çünkü bu mallar bir tek kişinin değil. Umumun istifadesine sunulan mallardır.

Madde 7: Üçüncü şahıs adına zilyedlik:

“Bir şahıs, bir şeye, kendi adına zilyed olabileceği gibi velisi bulunduğu şahıslar veya üçüncü şahıslar adına da zilyedlik tesis edebilir.” Günümüzde özellikle ticari sahada, çok sık karşılaşılan bir hadise vekâleten başkaları adına zilyed olunabiliyor.507 Hâricîlerden İbâdi’ye’nin görüşü. Burada da zilyedlik çeşitlerinden kısmen bahsedilmiştir.

505 Mecelle, md. 1600-1675. 506 Mecelle : md. 1675. 507 Mecelle : md. 1460-1515.

Madde:8: Sebebi belli zilyedlik:

“Zilyedliğin müessir olabilmesi için sebebinin bilinmemesi şarttır. Zilyed, gâsıb, kira, âriyet alma gibi bir zilyedlik sebebi biliyorsa zilyedlik hukukî sonuç doğuramaz”. Mâlikî mezhebinden. Burada zilyedliğin tesirinden kasıt mülkiyet iddiası gibi durumlardır. Çünkü hakka dayanmayan zilyedliği hiçbir şekilde hukukilik vasfı tanınmaz.

Madde 9: Zilyedliğin tesirini önleyen mazeretler:

“Zilyede karşı ileri sürülen tehdit, kayıplık, küçüklük, akıl hastalığı vb. mazeretler mûteberdir.”508 Malikîlerden Derdîr, Dusukî ve Hattab’ın görüşü.

Madde 10: Zilyedlik süreleri:

a) Akar konusunda, akraba ve ortaklar arasında etkili zilyedlik süresi yirmi, başkalarına karşı ise on yıldır.

b) Taşınır mallar konusunda etkili zilyedlik müddeti akraba ve ortaklar arasında üç, diğer şahıslara karşı iki yıldır.

c) Hayır için olmayan vakıflar ile miras konusunda etkili zilyedlik süresi otuz yıldır.

Bunlar mûrur-ı zaman (zamanaşımı) açısından davada etkili olan sürelerdir.509 Malikî, Hanbeli ve İbâzîyye mezheplerinin görüşü.

Madde 11: Zilyedlikte halefiyet:

“Zilyedlik mûris-mirasçı arasında olduğu gibi kişiden halefine geçer ve ikisinin zilyedlik süresi birbirine eklenir”. Malikîlerden; Huraşî, Hattâb, Uleyş,510

508 Mecelle : md. 1663, 1664, 1665 509 Mecelle : 1660, 1661, 1662, 1663 510 Mecelle : 1670, 1671.

Madde 12: Zilyedlik süresinin durması:

“Zilyedlik, aleyhine işleyecek olan şahsın, bir mâzeret veya engel ileri sürmesi halinde, bunlar ortadan kalkıncaya kadar zilyedlik süresi durur (işlemez), bunlar ortadan kalktıktan sonra işleyen süre, öncekine eklenir.”511 Malikî ve Ebaziyye mezheplerinin görüşü. Farklı süreler birleştirilerek herhangi bir hakkın kaybı önlenmiştir.

Madde 13: Zilyedliğin doğurduğu hukukî sonuçlar:

Taşınmaz mallarda zilyedliğin tesiri konusunda iki ictihad vardır:

a) “Davacıya karşı, bir şey üzerinde on yıl zilyedliği bulunan şahıs, bu şey üzerinde ondan daha fazla hak sahibidir.”

b) “Akarlar için, şartlarını haiz on yıllık zilyedlik mülkiyet delilidir. Bir başkası on yıllık zilyedlik konusu akar üzerinde mülkiyet iddia ederse isbat kendisine düşer. Dâvacı ile dâvalının (zilyedin) delilleri birbirine denk olursa zilyedin delili tercih edilir.” Bazı Malikî alimleri ve diğer mezheplerden bazı fakihlerin görüşü. Mutlak mülk davalarında durum böyledir.512

Madde 14: Taşınır mallarda zilyedliğin hukukî sonucu:

“Kimin elinde taşınır bir mal varsa, o kişi bu malın mâliki kabul edilir.” Çünkü zilyedlik taşınır mallarda açıkça görünmektedir. Çünkü zilyedlik taşınır mallarda mülkiyetin delillerinden sayılmıştır.

Madde 15: Zilyedliğe Şâhitlik

“Şahitlikle zilyedliğin ısbatı caizdir. Zilyedin zıddına olan duyumla şahitlik kabul edilmez.” Mâlikî ve İbâziyye mezheplerin görüşü budur.

511 Mecelle : 1665, 1666, 1672. 512 Mecelle : Md : 1756 – 1770

Madde 16: Zilyedliğin korunması:

“İyi niyetli zilyed, zilyedliğin sebebi ne olursa olsun bunun korunmasını talep hakkına sahiptir” Hanefi mezhebinin görüşü.

Madde 17: Kiracı ve rehin alanın korunması:

“İyi niyetli kiracı ve rehin alan alacaklının zilyedlikleri altında bulunan mal, bunların rızâları dışında ellerinden alınamaz”

Yapılan kira ve rehin şartları çerçevesinde tarafların şartlara uyması gerekir. Hanefi ve Maliki’lerin görüşü.

Madde 18: Müdahalenin men’i:

“Akar üzerinde üç yılı doldurmuş zilyedlik, sahibine müdahaleyi engelleme hakkı verir.” Hariciler’den İbâziyye’nin görüşü.

Madde 19: Malın zilyede iâdesi:

“Zilyedin elindeki mala bir başkası el koysa, yahut malı zilyedin elinden alsa, zilyedin mâlik olup olmadığına bakılmaksızın mal kendisine iâde edilir.” Malikîlerden İbn Ferhun’un görüşü.

Dava sonucunda, mutlaka zilyedliğin asıl sahibine iadesi gerekir. Bu dava’nın sonuçlarından birisidir.

Madde 20: Zilyedlik konusu malın olduğu gibi korunması:

“Zilyede karşı açılan dâvada haklılık ihtimâli bulunursa hâkim, mülkiyet isbat edilinceye kadar mal üzerinde yapılacak yenilikleri ve işlemeleri durdurabilir. Zilyedden başkasının bu fiillerini hâkimin durdurması ise daha haklı bir hükümdür.” İmâm-ı Mâlik’in görüşü.

Madde 21: Malın semeresi:

“İyi niyetli zilyed, zilyedlik konusu malın semeresine sahip olur.” İmâm- ı Mâlik’ten.

Madde 22: Kiralanmış mala üçüncü şahsın sahip çıkması:

Kiradaki bir arazi üzerinde üçüncü şahsın mülkiyet hakkı sâbit olursa (istihkâk dâvasını kazanırsa) bu mâlik, iyi niyetli kiracıyı –ekim mevsimi geçtikten sonra– topraktan çıkaramaz.

Kira müddeti bir yıldan fazla ise, geri kalan yıllar için mâlik önünde şu şıklar vardır.

a) Sonraki yıllar için kira akdini kabul ederse müddetin sona ermesinde ya ağaç, bina vb. leri sökülmüş olarak değerlendirilir ve toprak sahibi bunları satın alır, yahut ta kiracıdan söküp götürmesini ister.

b) Sonraki yıllar için kira akdini kabul etmezse, toprak üzerinde kiracının yaptığı binayı ne söktürebilir ne de sökülmüş durumdaki değeri ile satın alabilir. Bu takdirde ya yıkılmamış durumdaki değeri ile satın alır, (toprak sahibi bunu istemezse) ya kiracıya toprağın bedelini ödeyerek ona da sahip olması teklif edilir, (kiracı da bunu kabul etmezse) yahut da ikisi toprak ve binaya ortak olurlar. Bu hükümler İmam-ı Malik’in görüşlerine dayanır.

Madde 23: Borcun zamanaşımı ile düşmesi:

Bu konuda iki ictihad vardır;

a) “Ne kadar süre geçerse geçsin hak (alacak) düşmez.”

b) “Alacaklı mevcut, alacağı hakkında bilgi sahibi olup bir engel de bulunmadığı halde on yıl sükût etmiş bulunursa borç düşer”

Burada borcun düşmesi hukukendir. Ama alacaklı helal etmediği sürece (diyâneten) ödenmedikçe asla düşmez. Uhrevî cezayı gerektirir. Maliki Fukasından Hattab, Sâvî, Dusukî’nin görüşü.

Belgede İslam hukukunda zilyedlik (sayfa 158-165)