• Sonuç bulunamadı

Zihinsel Hazırlık

Belgede ZOR KOŞULLARDA YAŞAM (sayfa 56-60)

Anahtar Kavramlar  Planlama

3.2. Etkinlik Öncesi Hazırlanma

3.2.2. Zihinsel Hazırlık

Zihinsel hazırlık da en az fiziksel hazırlık kadar önemlidir. Vücut istediğiniz kadar fiziksel olarak hazır olsun, eğer zihinsel olarak beyin hazır değilse etkinliğiniz hüsranla sonuçlanabilir. Motivasyon doğada çok önemlidir. Ancak sadece “başaracağım” motivasyonu yani “aşırı motivasyon” başarısızlığın önemli nedenlerinden biridir. Bu durumda fiziksel olarak hazır olmayan bir doğa sporcusu aşırı motivasyonla doğaya gidip geri dönemeyebilir. Zihinsel hazırlık, sınırları bilme veya zorlama arasında bir tercih yapar ve her zaman pozitif bir tutum sergiler.

İster uzak bir bölgeye, isterseniz daha yakın tanıdığınız bir bölgeye bir etkinlik düzenlediğinizde, psikolojik olarak buna hazır olmanız gereklidir. Hiçbir sorun yokken yaşadıklarınız, sizi "psikojenik şok" olarak bilinen, ağır psikolojik ve duygusal strese sokabilir. Bir anda sizin de tanıyamadığınız bir kişiye dönüşebilirsiniz. Problemi anlamak, onunla daha iyi başa çıkmanız ve etkisinden kurtulmanız için size yardımcı olacaktır. Bu nedenle bazı tepkileri incelemek gereklidir.

3.2.2.1. Bireysel Tepkiler

İnsanlar yaşamları için mücadele etmeye başladıklarında kaldıkları durumlara ve kişiliklerine göre farklı tepkiler verirler. Ancak zor durumda kalan mağdurlarda bazı ortak duygusal reaksiyonlar da görülebilir. Bazen bu reaksiyonların birkaçı ile birden karşılaşmak mümkündür. Bir insan yaşamı için mücadele etmeye başladığında aşağıdaki tepkilerden birkaçını aynı anda gösterebilir. Hayatta kalma deneyimi veya travması sırasında veya sonrasında bir veya daha fazlasıyla karşılaşabilirsiniz.

Panik: Panik, doğada yaşamı için mücadele eden birinin başına gelebilecek en kötü

şeydir. Panik daha çok deneyim ve bilgi yoksunluğundan kaynaklanır. İnsanlar doğada sıkıştıklarında hele bir de zamana karşı bir yarış içinde iseler paniğin olması kaçınılmazdır. Panik olan biri eğer bir takım yöntemlerle paniğini yenemezse ölüme kadar gidecek bir süreç başlayabilir.

Depresyon: Doğada veya bir doğa kaynaklı bir olayda depresyona maruz kalanlar

anlamsız, boş bakışlarla bakarlar ve sorulara bazen yanıt veremezler. Durumlarından habersizler. Bu yüzden daha fazla yaralanma tehlikesi olabilir. Depresyon, hayal kırıklığı ve öfke ile yakından bağlantılıdır.

Korku; Ölüm, yaralanma ya da hastalık ihtimali gibi tehlikeli koşullara verdiğimiz

duygusal bir yanıttır. Bu zarar fiziksel hasarla sınırlı değildir; Birinin duygusal ve zihinsel refahı için tehlike de korku yaratabilir.

Ne yazık ki, korku da bir insanı hareketsiz kılabilir. Hayatta kalması için gerekli olan faaliyetleri yerine getirememesi onu korkak hale getirebilir. İyi bir eğitimle güvenimizi arttırmak ve böylece korkularımızı yönetmek için gerekli bilgi ve beceriler kazanmamız mümkün olabilir.

Hiperaktivite: Hiperaktivite kurbanları kolaylıkla yönlendirilir ve konuşma, fikirler ve

çoğu zaman yardımcı olmayan önerilerle doludur. Şiddet uygulayan kişiler bir depresyon durumundan sonra bu aşamaya gelebilir

Öfke: Saldırganlık, öfke ve düşmanlık travmaya ortak reaksiyonlardır. Genellikle

mantıksızdırlar ve kendilerine yardım etmeye çalışan kurtarıcılara veya tıbbi personele yönlendirilebilirler.

Hayal kırıklığı; Bir kişinin hedefine ulaşmak için verdiği mücadelenin çeşitli etkenler

tarafından sürekli olarak engellenmesiyle ortaya çıkar. Hayatta kalmanın hedefi, size yardım ulaşana veya siz yardım edebilecek birilerine ulaşıncaya kadar geçen süre içinde mücadele etmektir. Bu mücadele sırasında başarısızlık hayal karıklığına yol açar. Kişi bu aşamadan sonra hayal kırıklığı ile de baş etmek için mücadele eder. Hayal kırıklığı da hızla öfkeye dönüşebilir. Kişi öfke ve kızgınlık ile yapacağı işe odaklanamazsa hayatta kalma şansını harcamış olur.

Kaygı: Korku ile bağlantılı endişe kaynağıdır. Korkumuz doğal olduğu için, endişe

yaşamak da doğaldır. Kaygı, tehlikeli durumlarda (fiziksel, zihinsel ve duygusal) karşılaştığımızda hissettiğimiz huzursuzluk ve endişedir. Sağlıklı bir şekilde kullanıldığında, kaygı, varlığımızı tehdit eden tehlikeleri sona erdirmek veya en azından duruma hâkim olmak için harekete geçmemizi sağlar.

Eğer hiç endişe etmediysek, hayatımızda değişiklik yapmak için çok fazla uğraşmayabiliriz de. Aynı şekilde doğada başımıza gelen bir olay bir endişe yaratmıyorsa durumun farkında değiliz demektir. Böyle bir durumda Endişe iyidir. Bununla birlikte, endişe yıkıcı bir etkiye de sahip olabilir.

Suçluluk Hissi: Bazı hastalar hayatta kalmaktan ve kendilerini başkalarını

yaptırmaktan dolayı suçlu hissederler - bazıları da olay hakkında kuşkucu davranırlar.

İntihar Eğilimi: Felaket kurbanlarının kurtarıldıktan hemen sonra, bazı durumlarda

zaten hastanede güvende olduğunda intihar ettiği bilinmektedir. Mağdurların yakından gözlemlenmesi gerekir

3.2.2.2. Zor Durumlara Yanıt ve Psikolojik Devamlılık

Doğada zor durumda kalanların gösterdiği psikolojik tepki çok önemlidir. Kişinin fiziksel durumu ne olursa olsun psikolojik zayıflık yüzünden yaşamını kaybedenlerin sayısı hiç de az değildir. Psikolojik travmalar hayatta kalma isteğini olumsuz etkiler. Psikolojik dengesizlik başladığı an başınıza gelen bir olayla baş etme olasılığınız azalacaktır. Bu da tehlikeyi artırır. Psikolojik davranışınızın sağlıklı olabilmesi için her hangi bir yerde başınıza gelecek bir olay hakkında bilgi sahibi olmanız ve nasıl davranacağınızı bilmeniz gereklidir. Bu durumda bilgi ve deneyim arttıkça psikolojik direnç de artar. Doğada fiziksel olarak hazır olmanız zor bir duruma iyi bir yanıt vereceğiniz anlamına gelmez. Doğru tepki için bilgi ve deneyimin olması gerekir. Bu durum da ister etmez sağlıklı psikolojik tepki doğurur. Popüler inancın aksine, insanlar normalde kolay kolay panik yapmazlar. Özellikle doğayla barışık olan insanlar panik konusunda daha dayanıklıdır. Ancak gruptan birisinin paniklemesi kısa süre içinde bu panik durumunu bulaşıcı hale getirebilir.

Sağlıklı bir psikolojik davranış için yapılan en büyük hatalardan biri anti - depresan kullanarak rahatlamaya çalışmaktır. Bu durum kişinin karar verme yetisine büyük zarar verir. Bu tür olaylarda psikolojik ilk yardım çok önemlidir.

Psikolojik ilk yardım sadece iyileşemeyen kişiler için gereklidir. Akılcı olmayan davranış birçok biçimde karşımıza çıkabilir. Bunun en büyük nedeni psikolojik travmalardır. Bir depremde yaralılara yardım etmek yerine çiçek toplayan deprem mağdurları bu travmalara iyi bir örmektir.

İnsanların başlarına gelebilecek olumsuz olaylarla ilgili verecekleri olası fiziksel ve psikolojik tepkileri önceden bilmeleri ve buna göre hazırlık yapmaları yaşama tutunma şanslarını artırır. Özellikle zihinsel hazırlık yaşama tutunma isteğinin doğrudan etkiler. Sağlıklı bir psikolojik yapı ile en kötü durumda bile olumsuz olayın etkisini azaltmak mümkündür. Olaya karşı verilen normal psikolojik tepkiler, dört aşamada görülebilir. Ön etki aşaması, etki aşaması, tepki dönemi ve travma sonrası aşama

Ön etki aşaması: Beyin henüz herhangi bir psikolojik darbeyle karşılaşmamıştır. Bu

aşama iki farkı evreye bölünmüştür.

Tehlike evresi: Tehlikenin varlığının farkında olamama hali, inkâr halidir. Bu nedenle

Tepki Aşaması: İnsanların olaya doğrudan tepki verdikleri aşamadır. Akıl yürütme

becerileri ve farkındalık düzeyi insanların vereceği tepkinin dozunu belirler.

Travma Sonrası Aşama: Bu aşamada önemli olan tepki aşamasında alınan sonuçtur.

Sağlıklı bir tepki başarılı sonuçlar doğurarak travma sonrasında zarar görülmesini engeller. Eğer tepki sağlıklı değilse Post Travmatik Stres –bozuklukları gelişebilir.

3.2.2.3. Açlık

Plan gereği alınan yiyecek stoku, kişiye bir yiyecek sorunu yaşamayacağını düşündürür. Ancak kaybolma, yaralanma vb bir olay sonuncunda hareket kabiliyeti kısıtlandığında zaman hızla geçmeye ve yiyecek azalmaya başlar. Uzun vadede meydana gelecek bu yiyecek eksikliği paniğe yol açabilir. Bu da durumdan kopma, ilginin dağılması, sinirlilik, saldırganlık ve öfke nöbeti gibi bir takım psikolojik değişiklikler olarak kendini gösterir.

3.2.2.4. Susuzluk

Susuzluk her ortamda ciddi bir sorundur. Özellikle denizde bir kayığın içinde veya salın üzerinde kalanlar ile çölde kalanların karşısına ciddi bir problem olarak çıkar. Susuzluk yaşanmaya başlandığına fiziksel olarak olumsuz etkilenme kadar psikolojik olarak da kişinin dayanıklılığı azalır.

3.2.2.5. Yorgunluk

Birçok durumda fiziksel yorgunluk önemli bir sorun olarak karşımıza çıkar. Fiziksel yorgunluk performansı oldukça düşürür ve ancak dinlenmeyle geçer. Psikolojik yorgunlukla birleştiği andan itibaren vücut ciddi sorun yaşamaya başlar. Kişi uyumak istemez, istese de uyuyamaz. Zihinsel bozulma fiziksel performansı olumsuz etkiler. Doğada sorun yaşayıp da hayatta kalanların büyük bir çoğunluğu deneyimlerini paylaşırken, zihinsel olarak kendilerini rahatlattıktan sonra fiziksel yorgunluğunu üstesinde gelebildiklerini ifade etmişlerdir.

3.2.2.6. Hipotermi

Hipotermi ya da donma doğada kaybolan birinin başına gelebilecek bir olaydır. Donma için mevsimin kış olması gerekmez. Yaz aylarında bile hipotermi vakaları yaşanabilir. Bu konu ilerideki bölümlerde özel olarak ele alınacaktır. Fiziksel kadar psikolojik etkiler de devrededir. Hipotermiye yol açan birçok etken vardır ama yanlış karar verme psikolojik bir etkendir ve çok önemlidir.

3.2.2.7.Motivasyon

Zor koşullarda yaşamını kurtarmaya çalışan kişilerde genellikle "hayatta kalma isteği" olarak bilinir. Motivasyon, ölümü kabul etmeyi reddetmek ve zor koşullar altında ölmek istemediğinize inanmaktır. Motive bir insan hem duygusal ve fiziksel açıdan güçlüdür ve başına gelen olayla baş etmesi daha kolaydır. Zor koşullarda hayatta kalmaya çalışan birinin

motivasyonu; hedefler belirleyebilme, bu hedeflere yönelik adımları atma ve bu adımları takip etme becerisidir, Hayatta kalma için en güçlü motivasyondan biri, yaşamınızdaki temel bağları bir araya getirme isteğidir. Bunlar arasında hobiler, iş ve aile gibi etkenler kişiyi umutlandırır ve motivasyonunu olumlu etkiler.

3.2.2.8. Umut

Zor koşullarda yaşamını kurtarmaya çalışanların en büyük desteği umut etmektir. Umut en büyük motivasyon unsurudur. Umut etmek, ortaya çıkan olumsuz bir durumun önce kabul edilmesi sonra da iyileşeceği fikrini uyandırmak demektir. Herhangi bir hayatta kalma mücadelesinde bilgi ve deneyim çok önemlidir ama kişi umut etmiyorsa motive olması zor olabilir. Bu tür olaylarda umut etmek, psikolojik travmayı önlemeye yardımcı olacaktır

3.2.2.9. Kabul

Kabul önemli bir psikolojik etkendir. Olaya daha gerçekçi bakmayı ve var olan durumu olduğu gibi kabul etmeyi ve böylece zor durumdan kurtulmayı sağlayan önemli bir önemli bir adımdır. Birinin durumunu kabul etmemesi veya durumunu kabul etmede yetersiz kalması; hayal kırıklığı, öfke ve akılcı olmayan davranışlara yol açar.

Belgede ZOR KOŞULLARDA YAŞAM (sayfa 56-60)

Benzer Belgeler