• Sonuç bulunamadı

Tropik Ortamlar İçin Öneriler

Belgede ZOR KOŞULLARDA YAŞAM (sayfa 126-129)

Anahtar Kavramlar  Ortamlar

6.4. Tropik Ortamlar

6.4.1. Tropik Ortamlar İçin Öneriler

Yağmur ormanları bir keşfi için çok fazla tehlike içerir ve bu tehlikelerin fark edilmesi de çok kolay değildir. Bir yağmur ormanı yaşamınızı riske atacak birçok tehlikeyi barındırır. Bu nedenle yağmur ormanlarında etkinlik yapacaksanız aşağıdaki tavsiyeleri unutmayın.

 Yağmur ormanları sizi besin zincirinin bir parçası olarak gören Aslan, kaplan, timsah anakonda gibi yırtıcı yabani hayvanlarla doludur.

 Yüksek nemden dolayı vücut zarar görebilir kısa kollu giysiler enfeksiyon kapmanıza neden olabilir. Bu nedenle kapalı giysiler giyilmelidir

 Tropik ortamlarda daima yerden yüksekte uyunmalıdır.  Su kaynaktan alınsa bile bile kaynatmadan içilmemelidir.

 Ormandaki nehirleri takip ederseniz mutlaka küçük bir köye veya büyük bir yerleşim birimine varabilirsiniz. Ancak yağmur ormanlarında nehir takip etmek başlı başına bir yaşam mücadelesi gerektirir.

6.5. Dağ Ortamları

Dağ ortamları, hayatta kalmanın en zor olduğu alanlardan biridir. Bölgelerin en zorlu yerlerinden biridir. Yüksekliği 500- 600 metre olan tepelerden 8000 metrenin üzerindeki yüksek dağlara kadar her yüksek alan ciddi yaşamsal risk taşıyabilir. Düşük sıcaklıklar, kötü hava koşulları, zorlu kayalık alanlar, karla kaplı yamaçlar, belli yüksekliklere kadar yükselen ormanlar, kulakları sağır edercesine müthiş ve ürkütücü bir güçle akan dereler, buzullar ve yüksek kaya duvarlarıyla çevrili derin vadiler; donmadan düşmeye, kaybolmadan mahsur kalmaya kadar birçok tehlikeyi barındırır.

Dağlarda hayatta kalmak için tıpkı çöllerde olduğu gibi bir takım özel tekniklerin öğrenilmesi ve uygulanmış olması gerekir. Örneğin ani bastıran bir fırtınada çadırı patlayan bir dağcı veya kayak yaparken kaybolan bir kayakçının yaşamı hızlı bir şekilde bir kar mağarası yapmayı bilmiyorsa tehlikeye girebilir.

Dağlara ilgisi sadece dağ manzarası izlemek olanlar, bazı insanların neden dağa gittiklerini merak ederler.

"Dağ mı görmek istiyorsunuz? Oturun evinizde televizyonun başında ve en güzel dağ fotoğrafları veya belgesellerini izleyin. “O soğuk ve yüksek yerlere giderek yaşamınızı riske atmaya ne gerek var "

Bu soruyu soranlar o belgeselleri yapmak veya o güzel fotoğrafları çekmek için birilerinin dağlara giderek yaşamlarını riske attıklarını hiç düşünmezler. İnsanoğlu var olduğundan beri dağlara ilgi göstermiştir ve göstermeye de davam edecektir.

Çünkü dağlar insanoğlunun varoluşundan itibaren insan hayatında çok önemli bir yer kaplamıştır. Gün olmuş; sığınak olmuş, bağrına basmış korumuş, gün olmuş engel olarak çıkmış karşımıza dağlar. İnsan yerleşik hayata geçince dağları tek etmemiş. Dağların arasında kalan yüksek düzlükleri yayla olarak kullanmış. Dağların en güzel bitkilerinden beslenen hayvanlar en sağlıklı yiyecekleri üretmişler. Dağların eteklerine yerleşmiş insanlar terk etmemişler dağları tam olarak. Bu durum çok yakın zamanlara kadar devam etmiştir. Yani dağlarla insanlar neredeyse ayrılma ikili olmuşlar. Şimdi de öyle değil midir? En güzel ve lezzetli organik hayvansal ürünleri dağların bağrında saklanmış yaylalarda üretmiyor muyuz? Dağlara gidenler sadece dağcılık amacıyla gitmezler. Yaylaya çıkanlar, pikniğe gidenler ve doğa yürüyüşü amaçlı dağlarda olanlar sorun yaşayacak kitlelerin başında gelir. Dağcılar dağda sorun yaşayacak insanların en son sırasında gelir. Çünkü dağcılar dağda zor koşullarda nasıl davranacaklarına yönelik eğitim alırlar. Zaman içinde ise yılar geçtikçe olgunlaşırlar ve deneyim kazanırlar. Bu olgunlaşma ve deneyim becerilerinin artmasına da neden olur ve zor durumda kaldığında ne yapması gerektiğini bilir.

Oysa dağ dağa sadece kısa süreliğine giden ve zorlu dağ koşullarıyla baş etmesini bilmeyen insanlar, dağda başlarına bir şey geldiği zaman ne yapacaklarını da bilemezler. Çünkü dağ ortamı onlara ve onların yaşam biçimlerine tamamen terstir. Cep telefonu çekmez, yakında bir yerleşim yeri yoktur, giyecek ve yiyecekleri anlık alındığı için az veya yetersizdir. Bu durumda olan insanlar, vasat bir dağcının başına geldiğinde kolayca alt edebileceği bir sorunla karşılaştıklarında ne yapacaklarını bilemezler. Bu durumda panik başlar. Paniğin başlaması ise o insanın bilmediği bir ortamda yaşamının tehlikeye girmesi anlamına gelir. Çünkü ne yapacağını ve nasıl davranacağını bilemezler. Dağda başımıza bir şey geldiğinde nasıl davranmamız gerektiği ilerideki bölümlerde anlatılacaktır.

Dağlık alanlar rakımlarına göre farklı ekosistemlere sahiptirler. Bu farklılık bazen yararlı olabileceği gibi bazen de zararlı olabilir. Bu nedenle hayatta kalmak için vereceğiniz mücadele de dağın rakımına göre farklılık gösterebilir. Dağlık alanlar yaklaşık1800-1900 metreye kadar ormanlarla kaplı olabilir. Bu orman ekosistemi bu tür ortamlara yabancı biri için ciddi tehlikeler barındırır. Aynı zamanda da farklı türden yiyecekler ve meyveler nedeniyle de yaşam mücadelesi veren insanlara yardım eder. Ormanlarda barınak yapmak daha kolaydır çünkü ağaç boldur. Ateş yakmak için odun boldur. Su bulmak daha kolaydır Yukarı çıkılmaya başlandığında ağaçtan barınaklar yerlerini mağaralara bırakmaya başlarlar. Aynı zamanda ağaçsız alanlarda yiyecek bulmak daha da zorlaşmaya başlar.

Yükseklik arttıkça hem yiyecek azalır hem de karlı ve buzlu bölgeler ortaya çıkar. Mevsim ne olursa olsun yazın ortasında bile yüksek dağlık alanlarda oldukça önemli miktarda karlı ve buzlu alan gözlenmeye başlar (Şekil 6.5 a ve b )

Şekil 6.5. a,b: Kaçkar Dağları Dağ Ekosistemi

etmek yaşamımız için çok önemlidir. Buna benzer birçok tehlike dağlarda saklanmış hazır bekliyor. Bu tehlikelere karşı nasıl koruncağımız ilerdeki bölümlerde anlatılacaktır.

Belgede ZOR KOŞULLARDA YAŞAM (sayfa 126-129)

Benzer Belgeler