• Sonuç bulunamadı

B. Din Sosyolojisinin Doğuşu

1. ZİYA GÖKALP

Ziya Gökalp 1875’de Diyarbakır’da doğdu. Şehrin ileri gelen ailelerinden birine mensup olan Gökalp, iptidai ve rüştiyede eğitim gördü, 1890’da Diyarbakır mülki idadisine girdi. O dönemde özellikle Ahmet Mithad ve Namık Kemal’in eserlerini okuyan Gökalp, bu düşünürlerden fikri hayatında hayli etkilenecektir.

Yine bu dönemde Arapça ve Farsça eğitimi alan Gökalp, el-Kindi’den, İbn Haldun’a kadar İslam klasiklerini okumuştur. Bu daha sonraki din sosyolojisi çalışmalarında hayli işine yarayacaktır. İntihar girişiminden sonra, İstanbul baytar mektebine giren Gökalp, bu dönemde gizli teşkilatlara ilgisiz kalamamıştır. Bu yüzden hayatının önemli bir kısmı sürgünde geçen Gökalp’ın malta sürgünü hayatında önemlidir. Bu dönemde Kuran dışında hiçbir kitap okumasına izin verilmeyen Gökalp’ın Arapça bilgisinin de etkisiyle Kuran üzerine uzun uzun düşüme fırsatı olmuştur. Ve bunun din sosyolojisi çalışmalarında önemli katkısı olmuştur.

Katkısı;

Ziya Gökalp 1914’de kurmuş olduğu dünyanın ikinci sosyoloji kürsüsünde din sosyolojisi dersleri de vermiştir. Hatta “İlm-i İçtima-i Dini” adlı kitabı da derste verdiği konuları içerir. Bu kitap ilk din sosyolojisi kitabı sayılabilir. Bununla birlikte din sosyolojisiyle ilgili birçok makale de kaleme almıştır.

Durkheim sosyolojisinden etkilenenen Gökalp, bunu din sosyolojisine de uygulamıştır. Gökalp’a göre bir milletin kültürü altı sosyal kurumdan oluşur.

Bunlar; din, ahlak, dil, hukuk, iktisat ve güzel sanatlardır.

Ziya Gökalp bugünü anlamak için dünü tanımak lazımdır der. Ona göre bir milletin kendi toplumsal hadiselerini tanıyabilmesi için, milli tarihini iyi bilmesi gerekir. Ayrıca Gökalp’a göre “milliyet”in oluşumunda dinin büyük bir önemi vardır.

Ziya Gökalp’in Darülfünunda verdiği din sosyolojisi ders notlarını43 ihtiva eden ve Tamamlanmamış Eserler’i içinde yer alan din sosyolojisi kitabının ilk konusu

“Cahiliyet Ailesi ve İslamiyet’in Aile Hukukunda Yaptığı Yenilikler” dir. Bu bölümde, Arap topluluklarında İslamiyet’ten önceki kabile yapısı ve kültürleri ile aile ve akrabalık ilişkileri değerlendirilmektedir. Ayrıca İslamiyet’in bu yapılar üzerinde meydana getirdiği değişiklikler ve Türk topluluklarındaki aile ve akrabalık yapı ve türleri ele alınmaktadır.44

Eserin “Dinin İçtimai Hizmetleri” adlı bölümünde ise dinin toplumsal hizmetlerinin toplumun türüne göre değiştiğini söyler. Buna göre iki çeşit toplum vardır; İlkel toplum ve gelişmiş toplum. İlkel toplumlarda yalnız dini makamlar vardır kültürel ve siyasi makamlar tam olarak ortaya çıkmamıştır.

Aynı şekilde ilkel toplumlarda yalnız dini kamuoyu vardır siyasi kamuoyu oluşmamıştır.45

Dini bir kamuoyu ile dini bir makama bağlı topluluğa da ümmet denir. Siyasi bir kamuoyu ile birleşerek siyasi bir makama bağlı topluluğa da devlet denir. Harsi kamuoyu ile birleşerek kültürel makamlara bağlı topluluğa da millet denir. İlkel toplumlar bu anlamda yalnız ümmettir. Onlarda henüz devlet ve millet bilinci

43 Toplamacıoğlu bu taşbasmanın elde edilemediğinden söz eder. bkz., Mehmet Toplamacıoğlu, “Din Sosyolojisi Çalışmaları(Batıda ve Bizde)”, A.Ü.İ.F.D., C.VII, Ankara, 1960, s.55-60.

44 Serdar Sağlam, “Ziya Gökalp”, Der. M.Çağatay Özdemir, Türkiye’de Sosyoloji, Phonix Yayınları, Ankara 2008, s.96–7.a.g.e., s.179; Ziya Gökalp,Tamamlanmamış Eserler- 1. Cilt(Haz.: Ş. Beysanoğlu) Ankara: Neyir Matbaası s.85–93.

45 Aynısı

oluşmamıştır. Gelişmiş bir toplumda ise ümmet devlet ve millet hallerinin üçü de birbirinden bağımsız olarak bulunur.46

Gökalp’e göre dinin ilkel toplumlarda gelişmiş cemiyetlere göre daha faydalı bir görevi olduğu fikri yanlıştır. Dini kamuoyu ilişkili olduğu kurumlara mucizevî bir kuvvet ve değer verir. Bu kuvvetin toplumun ortak vicdanına yansıması ne kadar faydalıysa bu kuvvetin maddi kurumlara yansıması da bir o kadar zararlıdır. Çünkü bu kurumların hayata ayak uydurmasına engel olur.47 Gelişmiş toplumlarda da dini kamuoyu yine mevcuttur. Ancak sadece ruhani ve kutsi duygulara karşılık gelir. Maddi ve insani yapıya sahip olan kurumlarda yoktur.48 Din, ibadetler ve inançlardan meydana geldiği için dinin toplumsal hizmetlerini bu iki çeşit hadisenin dünyevi faydalarında aramak gerekir. Dinin uhrevi faydalarını göstermek ise sosyologların değil, fakihlerin görevidir. Görülüyor ki Ziya Gökalp, bu derslerde o dönemin toplumunda İslamiyet’in inanç ve ibadetine ait bazı meseleleri tartışmaktadır. Bu konulardan biri de “ibadetlerin maddileştirilmesidir.” Gökalp’ın ifadelerine göre, bazı kimseler, namazın faydasını jimnastikle, orucun faydasını midenin sağlığıyla görürler ki dini bu şekilde maddileştirmek hatadır. Gökalp’e göre dini vazifelerin toplumsal hizmetlerini maddi faydalarında değil manevi faydalarında aramak gerekir.

Çünkü toplumsal hadiseler esasen manevi ve ideali hadiselerden ibarettir.

Ziya Gökalp, “İslamiyet ve Asri Medeniyet” isimli makalesinde Weberci bir yaklaşımla, Protestanlığın toplumun kalkınmasına yardım ettiği gibi, İslamiyet’inde Müslüman toplumların kalkınmasında, gelişmesinde ve ilerlemesinde etkili olacağını, ancak bu şekilde modern olunabileceğini söyler.

Din sosyolojisiyle ilgili bu makale, yıkılmaya yüz tutan Osmanlı toplumunun modernleşmesi, modern kurumlarını kurması, kısaca yıkılmaktan kurtulması için

46Gökalp, a.g.e., s.94–95.

47Gökalp, a.g.e., s.95.

48Gökalp, a.g.e., s.95–6.

çözümler getirir. Ancak Gökalp, aynı yaklaşımını fazla sürdürmez, din ve fonksiyonları hakkında görüşlerinin çerçevesi zamanla daralır ve din, bazı ibadetler ve dini cemaatlerle sosyal hayatta kendini gösteren bir kültür unsuru haline gelir.49 Böylece İslamiyet, Gökalp’in sosyolojisinin konusu olmaktan çıkmış, çalışmaları insanlığın ilk dini ve dinlerin tekâmülüne odaklanmıştır.50 Gökalp’in “Din ve Şeriat”, “İslamiyet ve Asri Medeniyet”, “Diyanet ve Kaza”,

“Dinin İçtimai Hizmetleri” adlı makalelerinin hepsi din sosyolojisinin konularını içermektedir.

Sonuç olarak Gökalp, Durkheim’in basit bir taklitçisi değildir, sosyolojik açıdan ondan farklı yanları da bulunmaktadır nitekim Gökalp, Durkheim’in ilgilenmediği konularla da ilgilenmiş ve bunları incelemiştir.51

49 Er, a.g.e., s.43.;

50 Er, a.g.e., s.44.

51 Niyazi Berkes, “Ziya Gökalp’in Sosyolojisi”, Yurt ve Dünya, s.9.

2.İSMAİL HAKKI BALTACIOĞLU