• Sonuç bulunamadı

B. ZEKÂ VE ÇOKLU ZEKÂ KURAMI

1. ZEKÂ

1.1. ZEKÂ VE ZEKÂ’YA İLİŞKİN ÇEŞİTLİ YAKLAŞIMLAR

Zekâ yüzyıllar boyu üzerinde çalışılan ve pek çok tanımı yapılmış soyut bir kavramdır. Ancak bilim adamları tarafından üzerinde hemfikir olunmuş bir tanımı yoktur. Zekâ sözlükte İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, dirayet, feraset anlamına gelir.74 Çeşitli bilim adamlarının zekâya ilişkin tanımlarına geçmeden önce Gardner’ın şu düşüncelerine yer vermek zekâya ilişkin tanımları anlamak adına çok önemlidir: “ her şeyden önce şunu belirtmek gerekiyor ki, insan zekâlarına ilişkin herkesin üzerinde anlaştığı ve evrensel olarak kabul gören tek bir liste yoktur ve asla da olamaz. Üç yedi ya da üç yüz zekâyı kapsayan, bütün bilim adamlarının destekleyeceği bir ana liste olamaz.” 75 Fakat yüzyıllar boyu üzerinde çalışılan bu konu hakkında farklı farklı görüşler vardır.

74http://tdk.org.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F75456518CA&K elime=zekâ

Zekâ konusunda üzerinde görüş birliğine varılmış bir ana liste olmasa da pek çok bilim adamı zekâyı farklı şekillerde tanımlamışlardır. İbn Sina’ya göre zekâ; hem öğrenme sürecinden ayrı hem de dış dünyadan gelen algıların insana verdiği bilgiyi öğrenmeyle ortaya çıkmaktadır. Galton’a göre; bireysel farklılıklar, duyusal yeteneklerdeki farklılıklardan kaynaklanır, bireyin duyuları ne kadar keskin olursa zekâsı o kadar iyi gelişir. Zekâ testi kavramını ilk kez ortaya atan Cattel’e göre; duyum keskinliği ve tepki hızındaki farklılıklar zihinsel farklılığı yansıtır. Sperman zekâyı “s” ve “g” faktörü olarak ikiye ayırmıştır. “g” faktörü bütün zihinsel etkinliklerde rol oynayan genel bir zekâdır. Belirli zihinsel etkinliğin gösterilebilmesi için genel zihinsel yeteneğin dışında gerek duyulan zihin gücüne “s” faktörü denir.76

Alfred Binet ve arkadaşları ilk zekâ testini hazırlamış, bunun sonucu olarak insan zekâsının objektif olarak ölçülebileceğini ve zekâ seviyesinin de IQ puanı olarak bilinen tek bir sayıya indirgenebileceği görüşünü savunmuşlardır.77 Zekâyı ilk kez kuramsal düzeyde açıklayan Guilford zekâyı açıklarken 120 bağımsız faktör ele almış, günümüzdeki sosyal ve özedönük zekâların temelini oluşturmuştur. Thorndike; zekâyı soyut, sosyal ve mekanik olmak üzere birbirinden bağımsız üç faktör olarak açıklamıştır.78 Görüldüğü gibi bu bilim adamlarından bazıları zekâyı tek bir faktörle açıklamış, bazıları ise zekânın tek bir faktörle açıklanamayacağını ileri sürmüşlerdir.

Zekâya gelişimsel açıdan yaklaşan Piaget, geleneksel zekâ anlayışına karşı çıkmış ve zekânın zekâ testinden alınan puan olmadığını belirtmiştir. Zekâyı zihnin değişme ve kendini yenileme gücü olarak tarif etmiştir. Goleman duygusal zekâ kavramını ortaya atmış ve bu zekânın insandaki kötü duyguları iyiye çevirdiğini belirtmiştir. Biyo-ekolojik yaklaşımı savunan Ceci, zekânın tek bir faktörden oluştuğu anlayışına karşı çıkmış ve zekâyı biyolojik temelleri olan çoklu bilişsel potansiyel, bağlam ve bilgi bütünlüğünde değerlendirmiştir.79

76 Ziya Selçuk, Hüseyin Kayılı, Levent Okut, Çoklu Zekâ Uygulamaları, Ankara, 2004, 2 77 Ahmet Saban, Çoklu Zekâ Teorisi ve Eğitimi, Ankara, 2004, 5

78 Nilay T. Bümen, “Çoklu Zekâ Bölümü” Eğitimde Yeni Yönelimler, Ankara 2005, 2 79 Selçuk, Kayılı, Okut, a.g.e. 3

Yapılan bu zekâ tanımlarının çoğunda zekânın, tek faktörden etkilendiği ya da zekâ testleri ile ölçülebileceği anlayışı ağır basmaktadır. Ancak bu tanımlarda bireysel farklılıklara ya da bir konuda başarılı olamayıp diğer konularda başarılı olan insanların bu başarıyı nasıl sağladıkları hiç gündeme gelmemiştir. Tanımların çoğu IQ denilen Matematiksel-Mantıksal ve sözel-dilsel beceriler çerçevesinde gelişmiştir. Yapılan araştırmalar sonucu beynin işleyişi üzerinde pek çok bulgu elde edilmiş ve eski teoriler önemini kaybetmeye başlamıştır. İnsan zekâsı, bu bulgular ışığında yeniden değerlendirilmeye başlanmıştır.

Howard Gardner, zekâ konusunu geniş bir şekilde ele almış ve bu konu ile ilgili “Zihin Çerçeveleri” adlı kitabı yazmıştır. Çoklu zekâ üzerine yapmış olduğu çalışmalar yoğun ilgi görmüştür. Gardner, kitabın birçok okuyucuyla buluşacağını tahmin etmiş fakat bu kadar geniş bir çevrede kabul göreceğini ummamıştır. 80

Bir öğrenme psikoloğu olan Howard Gardner zekâ kavramına farklı bir boyut getirmiş ve insanlardaki zekânın tek bir boyutta değil çok farklı boyutlarda değerlendirilmesi gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Prof. Gardner, çalışmaları sonucu zekâyı yeniden tanımlamıştır. “Zekâ değişen dünyada yaşamak ve değişimlere uyum sağlamak

amacıyla her insanda kendine özgü bulunan yetenekler ve beceriler bütünüdür. Zekâ yaşadığınız toplumda faydalı şeyler yapabilme kapasitesidir.”81

Özden’e göre zekâ; önceleri tek bir etmenle açıklanırken sonraları çok etmenli kurama göre açıklanır olmuştur. Gardner, zekâya çoğul bir anlayış getirmiştir. O, Gardner’ın yapmış olduğu tanımı şu şekilde maddelemiştir:

Gardner’a göre zekâ:

1. Gerçek bir problemi çözmek için gerekli yetenekler kümesi

2. Bir veya daha çok kültürde değer verilen bir ürün veya hizmet ortaya koyma yeteneği

80 Gardner, a.g.e. IX.

3. Yeni bilgi üretmek için problem keşfetme, çözme veya problem yaratma kapasitesidir.82

Gardner’ın ortaya koyduğu zekâ kuramı ile daha önceden var olan zekâ anlayışlarını karşılaştırdığımızda şu farklar ortaya çıkmaktadır:83

Zekâya İlişkin Eski Anlayış Zekâya İlişkin Yeni Anlayış

• Zekâ sabittir.

• Zekâ niceliksel olarak ölçülebilir. • Zekâ tekildir.

• Zekâ gerçek yaşamdan soyutlanarak ölçülür.

• Zekâ öğrencileri sıralamak ve olası başarılarını kestirebilmek için kullanılır.

• Zekâ geliştirilebilir.

• Zekâ herhangi bir performansta veya problem çözme sürecinde

sergilendiğinden sayısal olarak hesaplanamaz.

• Zekâ çeşitli yollarla ortaya konabilir. • Zekâ gerçek yaşam durumlarında

ölçülür.

• Zekâ bireylerin gizil güçlerini ve onların başarılı olabilecekleri farklı yolları anlamak için kullanılabilir.