• Sonuç bulunamadı

2. YAPILANDIRMACILIK ÇEŞİTLERİ

2.1. BİREYSEL YA DA BİLİŞSEL YAPILANDIRMACILIK

Yapılandırmacı öğrenme kuramları arasında en yaygın olarak kullanılan kuramlardan biri Piaget’nin bilişsel yapılandırmacılığıdır.20 Piaget’nin yapılandırmacılığı bilişsel kuramına dayanır. Piaget, eğitim düşüncelerine yönelik bir çalışmasında öğretmenlerden, çocuğun zihninin gelişim basamaklarını dikkate almalarını istemiştir. O’na göre, öğrenmenin temeli keşiftir. “anlamak keşfetmektir ya da yeniden keşfederek yeniden yapılandırmaktır. Bu itibarla geleceğin bireylerinin yaratıcı bireyler olarak yetiştirilmelerinde bilgiyi yapılandırmak önem taşımaktadır.” Piaget’e göre çocuklar temel olgunun anlamına ulaşabilmek için sonrasında doğru olarak nitelendirmeyebilecekleri fikirleri kabul etme basamaklarından geçmelidirler. Çocuklar özerk aktiviteleri içeren sınıf koşullarında ilişkileri ve fikirleri keşfetmelidirler.21

Piaget’ye göre çocuklar, kendi bilgilerini kendi aktiviteleri sonucu yapılandırırlar. Yani, Piaget’ye göre bilgi, kişinin çevresiyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir üründür. Piaget’nin çalışmalarının çoğu küçük çocukların fikirlerini nasıl geliştirdikleri üzerine yoğunlaşmıştır. Piaget çocuklarla çalışırken aslında bilginin gelişimini incelemiştir ve ona göre bilginin gelişimi kişinin gelişimi ile (yaşı) bağlantılıdır.22

Piaget’ye göre bilişsel gelişim, çevre ile etkileşimimiz sayesinde sürekli gelişen, değişen ve etkinliklerimize yön veren şemalar ya da zihinsel yapılar yoluyla

19 Matthews, nak., Muhittin Okumuşlar, Yapılandırmacı Yaklaşım ve Din eğitimi, Konya, 2008, 32-33 20 Bünyamin Yurdakul, Eğitimde Yeni Yönelimler, Ankara, 2005, 42

21 Arslan, “a.g.m.”, 47

22 Halil Aydın, Muhammet Uşak, “Fen Derslerinde Alternatif Kavramlarının Araştırılmasının Önemi:

ilerler. Piaget, öğrenmeyi özümseme, uyum ve bilişsel denge kavramları ile açıklamaktadır. Yeni bilgi bireyin önbilgileri ile çelişmiyorsa özümsenir ve yeni bir bilişsel denge oluşur. Eğer yeni bilgi ön bilgi ile çelişiyorsa, yeni bilgi var olan yapıya özümsenemediği için dengesizlik yaşanır. Birey bu dengesizlikten kurtulmak için bir çaba içine girer ve bunun sonucunda yeni bilişsel yapı oluşturur. Özümseme zihindeki yaşantıları dönüştürmeyi içerir. Uyum ise yeni yaşantılar için zihni değiştirmeyi gerektirir.

Bilişsel gelişim denge sonucu oluşur. Piaget’nin araştırmasında bilgi şemaları, dünya ile giderek daha karmaşık etkileşimler kurma sonucunda gelişmektedir. Eski şemalar yeni şemaları etkileyerek eski bilginin yerini yeni bilgiler almaktadır. Piaget’ye göre bilginin örgütlenmesi, bilinçli bir zekaya sahip olan organizma ile çevre arasındaki etkileşim sonucunda gerçekleşir.

Piaget “zihinsel işlemlerin dil gelişimine katkı sağladığına, tam tersinin söz konusu olmadığına” inanmaktadır. Piaget’e göre, dil zihinsel işlemler sonucu ortaya çıkmaktadır. Piaget’ye göre yapılandırma, bireyin insansız bir ortamdaki etkileşiminden diğer bireylerle etkileşimine doğrudur. 23

Bilişsel yapılandırmacı yaklaşım, öğrenmeyi temelde bireysel bir girişim olarak görmektedir. Her öğrenci önceden edindiği bazı bilgi ve deneyimlerden oluşan bir zihinsel yapıyla sınıfa gelmekte, öğrencinin yeni bilgileri nasıl özümseyeceği ve önceden öğrenmiş olduğu bilgilerle nasıl bütünleştireceği öğretimde asıl önemli noktayı oluşturmaktadır. Öğretim sırasında öğretmenin görevi, çeşitli öğrenme görevleri ve sorular yardımıyla öğrencilerde yeni karşılaştıkları bilgilerle var olan zihinsel yapıları arasında bazı çelişkiler yaratmak, ardından da öğrencilerin bu çelişkili durumları çözmelerini sağlamaktır. Öğrencilerin bireysel olarak bilgileri yapılandırması, bu çelişkili durumlara çözüm seçenekleri üretmeleri sırasında gerçekleşmektedir. 24

Eğitimsel yapılandırmacılığın temel iki yaklaşımı olmakla birlikte radikal yapılandırmacılık da bu grupta ve bireysel yapılandırmacılık olarak ele alınmaktadır.

23 Koç,“a.g.m”., 177

Nesnel gerçekliğin bulunmadığı, bilginin de öznel olarak oluşturulduğunu iddia etmesi nedeniyle bu yaklaşım radikal olarak adlandırılmakta ve yapılandırmacılığa yapılan eleştiriler genellikle bu görüş yüzünden yapılmaktadır. Bu sebeple radikal yapılandırmacılığı ayrı bir başlık olarak inceleme yerinde olacaktır. 25

2.1.1. Radikal Yapılandırmacılık

Ernst von Glasersfeld yapılandırmacılığın radikal versiyonunun en önemli savunucusudur. Glasersfeld kendisini radikal yapılandırmacı olarak tanıtmış, Piaget’nin çalışmalarını geliştirerek kendi yapılandırmacı kuramını oluşturmuştur. Von Glasersfeld’e göre; bilgi bilmekten ayrılamaz bilgi öğrenenin bir yapılandırma ürünüdür. Diğer bir deyişle: “bilgi pasif olarak alınamaz, bilen tarafından aktif bir şekilde yapılandırılır. Bu nedenle bilginin doğrudan öğrencinin kafasına aktarılması mümkün değildir. Öğrenciler bir olay ya da olgu karşısında anlam çıkarma durumuyla karşılaştıklarında, kafalarında o olayla ilgili eskiden var olan bilgiler merkezi önemli bir yere sahiptir. Bilgi fonksiyonel ve değişkendir, mutlak değildir. Kişinin kafasının dışındaki gerçek elbette vardır ancak kişi için önemli olan o gerçeği kendi öznel açısından değerlendirmesidir. 26

Radikal yapıcılığa göre insan dış dünya gerçeğini bire bir yansıtmayabilir. Radikal yapıcılara göre birey, kendi zihninde kendi gerçeğini oluşturur. Bireyin kendi gerçeği de dış dünyadaki gerçeğe benzemeyebilir.27 Radikal yapılandırmacılık, bilginin pasif olarak toplanmadığı, bilakis birey tarafından aktif olarak oluşturulduğu görüşünü vurgular. Biliş, bu süreçte bireyin davranışlarını belli bir çevrede daha uyumlu olmasını sağlayacak fonksiyonda bulunan bir adaptasyon sürecidir ve bireyin deneyimlerini organize etmekte ve anlam oluşturmaktadır. Bilme, hem biyolojik hem de sosyal, kültürel ve dile dayalı etkileşimlerle meydana gelir. Bilginin doğası, sosyal olarak paylaşılan deneyimlere, dile ve üzerinde fikir birliğine varılan anlamlara dayanır. Öğrenenler bilgiyi zihninde aktif olarak oluştururlar. Bireyin oluşturmuş olduğu bu

25 Okumuşlar, a.g.e., 37

26 Von Glasersfeld, nak., Aydın, “a.g.m.”, 126

27 Murat Ataizi, “Çevrimiçi (Online) Yapıcı Öğrenme Çevreleri, Açık ve Uzaktan Eğitim Sempozyumu”,

anlamın, dışsal gerçeklik denilen şeyle uyuşması beklenemez. Çünkü bireysel olarak deneyimlerimiz değiştiğinden doğruluğun ya da gerçekliğin tek bir doğru görüşü yoktur. Bütün bunlar gösteriyor ki; radikal yapılandırmacılık açısından dışsal bir gerçekliğin varlığı tartışmalıdır. Dolayısıyla nesnel geçekliğin varlığından söz edilemez. Oluşturulan bilgi de sübjektiftir. Anlam bireyler tarafından verilir. Birey kendi geçeklerinin ve sembolik formların yaratıcısıdır. Gerçekliğin tek bir bağımsız anlamı yoktur; sadece deneyimde bulunanlarca empoze edilen anlamlar vardır. Öğrenme bireysel çabanın ürünüdür.28