• Sonuç bulunamadı

B. ZEKÂ VE ÇOKLU ZEKÂ KURAMI

1. ZEKÂ

2.2. GARDNER’IN ÇOKLU ZEKÂ KURAMI ÜZERİNE ÇALIŞMALARI

Nöropsikoloji ve gelişim uzmanı Gardner, geleneksel zeka anlayışını inceledikten sonra, 70’li ve 80’li yıllarda bireylerin bilişsel kapasitelerini araştırmaya başlamıştır. Aynı zamanda Harvard Üniversitesinde “Project Zero” adlı projede normal ve üstün yetenekli çocuklarla ilgili araştırmalar yapmış, bilişsel yeteneklerin gelişimini incelemiştir. Gardner, 1983 yılında yayınlanan “Zihnin Çerçeveleri” (Frames of Mind) kitabında yedi ayrı ve evrensel kapasite önermiştir. Bu kapasite ya da zekâlar her bireyde doğuştan var olmakta ama farklı kültürlerde farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Gardner’ın geliştirdiği kurama göre zekâ biyopsikolojik bir potansiyeldir ve şöyle tanımlanabilir. “Zekâ, bir veya daha fazla kültürel değeri olan bir ürüne şekil

verme ya da problemleri çözme yeteneğidir. ” Bu tanıma göre zekâ, bireylerin kişisel

kararları olduğu kadar aynı zamanda bir potansiyeldir ve değerlere, fırsatlara bağlı

82 Yüksel Özden, Öğrenme ve Öğretme, Ankara, 2003, s.111 83 Selçuk, Kayılı, Okut, a.g.e., 11

olarak ortaya çıkar. Kültürel değerler zekâ olarak ele alınan davranışları derinden etkiler. 84

Gardner, kitabında her insanın az ya da çok belli bir düzeyde, tekil ve genel bir kapasiteye sahip olduğu ve bu kapasitenin standartlaştırılmış sözel birtakım araçlarla, örneğin kısa cevaplar, kalem-kâğıt kullanılan sınavlarla ölçülebileceği varsayımı anlayışını eleştirmiştir. Gardner, zekâyı şu şekilde tanımlamıştır; “zekâ bir ya da birden fazla kültürel çerçeve içinde değerlendirilen bir sorun çözme veya ürün yaratma becerisidir.” Ona göre “zihin birkaç farklı alanla başa çıkma potansiyeline sahiptir, ancak insanın bir alanda gösterdiği performansın, diğer alanlardaki performansıyla ilgili yürütülecek tahminlerde yararlı olma gücü pek azdır. Kaza ya da hastalık sonucu bir bölümü hasar görmüş beyinlerde birbirinden bağımsız çalışan ayrı ayrı yetenekler vardır. Bu bilgiye örnek olarak Gardner, kitabında beş yaşında olan Nadya’yı vermiştir. Nadya bir otistiktir ve çizim becerisi için gerekli kavramsal bilgilerden yoksundur. Ancak kendinden beklenmeyen bir biçimde çizimler yapabilmektedir. Ayrıca bu çizimleri basit şekillerde değil ayrıntılarıyla yapmaktadır. Buradan hareketle bir birey matematiksel zekâsını kullanamazken uzamsal zekâsını kullanabilir yani beynin bazı bölgeleri hasar gördüğünde diğer bölgeleri işlerliğini sürdürebilir. 85

Gardner, çoklu zekâ teorisi ile zekâ teorisine daha geniş bir bakış akışı kazandırarak insanların farklı şekillerde sahip oldukları yetenekleri, potansiyelleri veya kabiliyetleri “zekâ alanları” olarak adlandırmıştır. Gardner, neden özellikle müziksel, görsel, bedensel veya sosyal gibi alanları sadece “yetenekler” veya “beceriler” olarak değil, fakat farklı “zekâ alanları” olarak kavramsallaştırdığını Weinreich-Haste (1985, s.48) ile yaptığı bir görüşmede şöyle açıklar: İnsanlar birbirini tanımlarken genellikle “O, mükemmel bir müzik yeteneğine sahip olmasına rağmen çok zeki değil” gibi ifadeler kullanır, çünkü uzun yıllar “zekilik”, sadece sözel ve sayısal becerilerle sınırlandırılmış ve özdeşleştirilmiştir der ve ekler eğer ben de “insanlarda sekiz farklı yetenek vardır” deseydim, birçok kimsenin sahip olduğu zekâ anlayışına farklı bir bakış açısı kazandırmış olmayacaktım. Gardner bu alanları “farklı zekâlar olarak

84 Bümen, a.g.e., 3.

tanımlamakla daha önceden tekil olarak algılanan, fakat gerçekte çoğul olan zekâ olgusuna yeni bir bakış açısı getirerek insanların dikkatini çekmeyi başarmıştır.

86Burada Gardner’ın Çoklu Zekâ Kuramında büyük önem taşıyan anahtar kavram olan

çoğul kelimesiyle karşılaşmaktayız. İnsan zekâsı çok yönlüdür. Pek çok farklı alanda işlerlik gösterilebilir. Bu kısmen genetik olabileceği gibi dışarıdan gelen faktörlerin etkisi de büyüktür.

Dünya tarihine şöyle bir bakıldığında Gardner’ın teorisini destekleyen pek çok önemli ayrıntıya, olaya rastlayabiliriz. Dünyanın en ünlü atletleri, en büyük müzisyenleri girdikleri IQ sınavlarından çok düşük puanlar almışlardır. Bu başarılı insanların zihinsel yeterliliği farklı ilgi ve beceri alanları ile yeniden tanımlanabilir. Her insan farklıdır, tektir ve özeldir. Her insanın da insanlık kültürüne katkısı farklı yönlerdedir. Prof. Gardner, yıllar boyu hâkimiyetini sürdüren, insanların tek bir zekâya sahip olduğu IQ denen zekâ anlayışını kırmış çoklu zekâ anlayışını getirmiştir.87

Zekânın özellikleri, nitelikleri ve sınırları hakkında Gardner (1983, 1999) aşağıdaki görüşleri ileri sürmektedir:

1) Her insan, kendi zekâsını arttırma ve geliştirme yeteneğine sahiptir.

2) Zekâ, sadece değişmekle kalmaz, aynı zamanda başkalarına da öğretilebilir. 3) Zekâ, insandaki beyin ve zihin sistemlerinin birbiriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan çok yönlü bir olgudur.

4) Zekâ çok yönlülük göstermesine rağmen kendi içinde bir bütündür. 5) Her insan, çeşitli zekâ alanlarının tümüne sahiptir.

6) Her insan, çeşitli zekâ alanlarından her birini yeterli bir düzeyde geliştirebilir.

7) Çeşitli zekâ alanları, genellikle bir arada ve belli bir uyum içinde çalışırlar.

86 Saban, a.g.e., 6 87 Yavuz, a.g.e., 14

8) Bir insanın her alanda zeki olabilmesinin birçok yolu bulunmaktadır.88

Gardner çoklu zekâ teorisini ortaya atmadan önce pek çok bilimsel araştırma sonucundan faydalanmıştır. Beyin araştırmalarından, insan gelişiminden, kültürler arası karşılaştırmalardan faydalanmıştır. İlk çalışmalarında yedi ayrı zekâ tespit etmiştir. Bunlar sözel-dil zekâsı, mantık-matematik zekâsı, bedensel zekâ, uzamsal zekâ, müziksel zekâ, sosyal ve özedönük zekâdır. Daha sonra sekizinci zekâ olan doğacı zekâyı da diğerlerine eklemiştir. Dokuzuncu zekâ olan varoluşsal zekâ da halen araştırılma aşamasındadır.89 Gardner kitabında çoklu zekâ kuramının kısıtlı kaldığı

yönleri de belirtmiştir. Çoklu zekâ kuramı halen gelişmekte olan bir kuramdır. Bugün sekiz alandan oluşuyorsa bu alanlar çeşitli araştırmalarla artabilir. Gardner ÇZK’ya yapılan eleştirilere değinmiştir. Ve ÇZK’yın sosyal psikoloji, kişilik psikolojisi, mizacın psikolojisi, etki ya da duygunun psikolojisi, karakterin gelişimi alanlarında kısıtlı kaldığını belirtmiştir. ÇZK bu araştırma alanlarının tamamlayıcısı olamayacağını fakat ÇZK’yı bu geleneksel ilgi alanlarından tümüyle ayrı değerlendirmenin de yanıltıcı olacağını belirtir.90