1.3.5.1. Tarz Zarfları:
Tarz zarfları hâl, durum, nicelik, tekrar, sebep, beraberlik, sebep ve sınırlandırma gibi anlamlar içeren zarflardır. Bunlara suret zarfları da denmektedir. Metnimizde tespit ettiğimiz tarz zarfları şunlardır:
adım adım “ağır ağır; aşama aşama” adım adım yėr ölçer ḥükmi revān içinde 165v4. aḳa aḳa “aka aka, akarak” aḳa aḳa deŋize varmaġ oldı 17v2.
anca “o kadar, öyle”: anca yatasın sinde görince ḳıyāmeti 204v6; dükeli baḳarısaŋ yüz biŋ anca 4v8; yazuḳlarumuz dartıla anca perdeler yırtıla 61v5.
ancılayın “onun gibi, o kadar, öyle”: ki ol da ancılayın māla ṭapar 35r5. ap-arıca “tertemiz”: raḥmet ṣuyıla yudı göŋlüm evin ap-arıca 200v2.
ayru “ayrı”: gelsün yārdan ayru düşen ġurbetle baġrı bişen 146v4; ḥaḳ’dan ayru degülidüm ol ulu dīvāndayıdum 118r3; ma῾şūḳ bizümledür bile ayru degül ḳıldan ḳıla 196r5.
ayruḳ “başkaca, ayrıca”: ḳodı çaġırmaġı ayruḳ çaġırmaz 28v3; özini görmeyen ne göre ayruḳ 47v3; unıda ol şekerini ayruḳ çeyneyüp yutmaya 57v5.
az az “az az, yavaş yavaş” ışıdı nūr ḳandili havāya az az gelür 66r5. azın azın “yavaş yavaş, az az”: azın azın bu ῾ömrüŋ geçesidür 54v4.
başdan ayaġa “tepeden tırnağa”: başdan ayaġa degin ḥaḳ’dur ki seni dutmış 166r5.
bencileyin “benim gibi”: bulınmaya baġdād'da bencileyin bir ῾ayyār 76r2; hīç kimseler bencileyin ῾ışḳa giriftār olmadı 206r4; kim ola bencileyin cāna ḳıyar 20r4.
birden “beraberce, hepsi bir arada”: ayıdan yūnus idük cümle birden eyledi 190v1. bir kezden “birden, hep birden”: seçemedüm andan beni bir kezden ol oldum aḫī 196r2. böyle “böyle”: biŋi ṭoġar biŋi gider buyruḳ böyle geldi meger 81r5; buyuran böyle ḳur’ān-ı ḳadīmdür 49v5; seni daḫı böyle ėde 194v3.
bütün “tamam, mükemmel”: eginleri bütün ḳarınları ṭoḳ 10r2; iḳrār bütün olmayınca erden naẓar olmayısar 67v4; ol ῾ālem faḫri muṣṭafā ṣıdḳı bütün kān-ı ṣafā 198v2.
çep-çevre “çepeçevre”: baḫīller it gibi çep-çevre ülüşdi 39v4.
e’l-ḳalbü mine’l-ḳalbi “kalpten kalbe, gönülden gönüle”: e’l-ḳalbü mine’l-ḳalbi revzenün ṣoruŋ nedür 184r2.
eyle “öyle”: ėrer pīş-keş cāna eyle olıcaḳ 48v3; eyle yazmış celle celāl 113v4; kim ola kendözine eyle ḳıyan 31v2.
eyle ki/eyle kim “öyle ki”: eyle ki dost olmışıdı ol işler düzülmişidi 81r3; eyle kim ḳarġa diler bülbülden ayrılmaġa 184r4; ḫavf ü recā sende yoḳ eyle kim bir tatar’sın 150r6; ṭut eyle kim balıġı ṭaşa ṣaldı 42v1.
eyü “iyi”: ėy baŋa eyü dėyen benem ḳamudan yavuz 97v6; seni senden kim eyü bilebile
42r3; ṭoġurluḳ eyü ėder yavuz işi 52v5.
geŋez “kolay”: geŋez degül kim anı ḳoya düşmen 48r2.
geŋsiz/geŋsüz “istemeyerek, ister istemez”: yoḫsa geŋsiz ölicegez saŋa fermān olur ġassāl
117v3; derdin ṣaḳlıyamadı geŋsüz söyler ῾ışḳ dilin 158r3; geŋsüz söyleyesüm gelür dāimā
anuŋ sözüni 189r3.
geŋsüzin “istemeyerek, ister istemez”: ῾ışḳa döyemedi özüm geŋsüzin söylerin sözüm 59r3. giŋ “geniş”: eger varısa ῾amelüŋ giŋ olısar sinüŋ senüŋ 115r6.
gine “yeniden, yine, gene”: eyleridi ṣatu bāzār bir pūliçün gine bozar 81r4; ma῾nā berātın alduḳ uş gine elümüze 177v6; ten fānīdür cān ölmez gidenler gine gelmez 111v5.
göŋülsüz “gönülsüz”: göŋülsüz girdüm yola ḥālümden gelmez dile 130r4; kimse ῾āşıḳ mı olur göŋülsüz ḳalmayınca 163v4.
gücin “güçlükle, zorlukla”: ḳırḳ kişi bir aġacı ṭaġdan gücin indüre 183v2.
güle güle “güle güle, gönül rızasıyla”: şākirem derdümile ṣataşdum güle güle 130r5; şol ḳahırla ḳazananlar güle güle yėdürenler 99v5.
ḥazīn ḥazīn “hüzünlü hüzünlü”: menzile ėrsem dėyen bilürsin ḥazīn ḥazīn 151r6.
ḫoş “hoş”: ḳazanduġuŋ vėrüben yoḫsulları ḫoş görüben 110v4; ne verüp ḫoş görinem iki cihāndan fāriġ 101v3; yūnus ne ḫoş dėmişsin bal u şeker yėmişsin 155r6.
ḳana ḳana “kana kana, doya doya”: bir ḳadeḥ ṣundı cāna cān içdi ḳana ḳana 191v3.
ḳatı “katı, sert, güçlü; çok”: deŋiz mevci ḳatı olsa taḫta uşanasıdur 70v3; işitdi ῾aḳl anı ḳatı sevindi 19r4; ḳatı uyurısaŋ dīvār dele 23r1.
ḳolayınca “zahmetsizce, kolay bir şekilde”: bilür bellü ki ḳolayıncadur yol 23r3; girür çıḳar baḫınmaz ḳolayınca 23r5.
ne deŋlü “ne denli, ne kadar”: ne deŋlü ḳuvveti olursa bıŋar 17v3; ne deŋlü yėriseŋ çoḳ
ol deŋlü yüriseŋ ṭoḳ 74r1.
niçeme “ne kadar, nereye kadar”: mażarratdan niçeme kim o ḳaçar 31r7; uṣaŋ olma niçeme yol emīndür 31r2.
ol deŋlü “o kadar”: ne deŋlü yėriseŋ çoḳ ol deŋlü yüriseŋ ṭoḳ 74r1.
onca “o kadar, öyle”: ya ben onca ḳaçan olam anuŋ buyruġın buyuram 121r6; yūnus imdi sen bir nice eksükligüŋ yüz biŋ onca 62v1.
öyle “öyle, o şekilde”: ῾aceb öyle kim ola bulanmadın ṭurula 167v5; çün öyle buyurur yoluŋ ulusı 40v6; çün öyle varamazsın ḳo ṣaġıncı 46r1.
pāre pāre “parça parça”: ṭaġı eyledi panbuḳlayın ḳaya pāre pāre 177r5. ṣaf ṣaf “saf saf”: ḫalāiḳ ṣaf ṣaf ṭurduġı ῾ışḳ şükrānesidür zīre 171r5. sehel “kolay”: eger dirlügüŋ ḥaḳḳısa ṣırāṭı geçe sehel 114r1.
sencileyin “senin gibi”: ḥaḳ çalab’um ḥaḳ çalab’um sencileyin yoḳ çalab’um 128r6; kim ola sencileyin saŋa yaḳın 19v3.
ser-be-ser “baş başa; baştan başa”: ῾amelüm maḥalleleri ser-be-ser ḳalmış issüz 98r1; erişür bizümile ser-be-ser düşmān olur 89r6.
şöyle “şöyle, onun gibi, olduğu gibi”: çöpi depretmeye yėr şöyle baṣa 21v3; nėtsün ezel bezminde şöyle çalındı ḳalem 142r4; şol şīrīn ḳılıncıla göŋlümi şöyle yaḳdı 192v4.
tīz “tez, çabuk”: ecel ėrer ḳurur baş tīz dükenür uzun yaş 75v2; tīz indürürler taḥte’ŝ-
ŝerāya 184v6; tīz tevbeye gelmek gerek 110r5.
tīz tīz “tez tez, çabuk çabuk”: üstüŋe tīz tīz yumalar dünyānuŋ ḫāk ü sengini 182r5. ṭolu ṭolu “dolu dolu”: badyalar ṭolu ṭolu içelüm 95r3.
uŋat “onat, doğru, uygun, layıkıyla, iyi”: uŋat gör ḥaḳ yolı göŋlüŋde sırdur 13r2.
yaluŋuz “yalnız, tek başına”: ḥażrete degin yaluŋuz yüz süriyi varan benem 122r5; yaluŋuz sübḥānıdı peyġam-berler cānıdı 134r5; yūnus ḳuluŋ ögürsüz kimsesi yoḳ yaluŋuz 198r3.
yana yana “yana yana, yanarak”: ῾ışḳ odına yana yana 162v3.
yėgrek “yeğrek, daha iyi”: andan yėgrek ne vardur 151r5; ḳamusından saŋa ol ola yėgrek
24r6; ḳanda bulam senden yėgrek 109v6.
yene “yine”: āḫir yene sensin 60r4; yene bu bād-ı bahār ḫoş nev῾ile esdi yene 172v7; yene yūnus’a ṣordum 136v4.
yine “yine, tekrar”: yine geldi bu yeŋi yaz ḳutlu ḳadem baṣdı yine 173r2; yine ḳışuŋ ṣovuḳluġı fużūllıġın kesdi yine 173r1; yine vėrildi yėŋi cān ot u şecer ṣündi yine 173r3.
yoḫsulca “yoksul gibi, yoksulmuşçasına”: ῾azrā’īl niçesine bir yoḫsulca doyamaz 98v6.
1.3.5.2. Miktar Zarfları:
az az “az az”: ışıdı nūr ḳandili havāya az az gelür 66r5.
azın azın “yavaş yavaş, az az”: azın azın bu ῾ömrüŋ geçesidür 54v4. becid “çok, fazla”: ḫayırdan şerri çoḳ sever işlemege becid iver 114v6.
bir bir “birer birer”: dünyeye gelen göçer bir bir şerbetin içer 96v3; ecel bir bir yudadurur bu dünyeye maġrūr nedür 91r2.
birin birin “birer birer”: birin birin anı saŋa dėyeyin 4v6; birin birin saŋa göŋülde varın
20r1; ῾ışḳıla diŋleyene aydayın birin birin 157v3.
bir ẕerre “bir zerre”: bir ẕerre ḳayurmazam 121r4; saŋa kimse ṣuçı bir ẕerre ėrmez 51r3; tozını yėl almaya bir ẕerre ayrılmaya 161r3.
çoḳ “çok”: ḫayırdan şerri çoḳ sever 114v6; kişi gerek çoḳ bile ol gerek ögüt ala 151r6; ya῾ḳūb’ıla çoḳ aġladum bulınca fiġāndayıdum 118v1.
delim “çok, pek, ziyade”: delim geçdi zamān derdi yėrinde 16v6. ḫayli “hayli, epey”: buşu ḫayli zamāndur yolı almış 26v2.
iŋen “çok, pek, daha çok”: bize bizden ulular iŋen eyü ḫūlulara 75r6; iŋen āvārasın dölenmegüŋ yoḳ 51v2; yūnus ol ῾ışḳ badyasından sen iŋen esrük olmışsın 107v5.
key “pek, çok”: erile yoldaş olan key olası göŋülden 167v6; key demür yürek gerek bu ṣarp yola varası 199r3; key ṣaḳın ki dilüŋile cānuŋa dāġ ėde bir söz 95v4.
öküş “çok”: ῾ışḳdur yėre göge direk ḳalanı hep söz öküşi 191r3; öküşdür ma῾ṣiyet endīşe dāim 39r1; pādişeh ḫaznesinde metā῾ öküş 44v3.
1.3.5.3. Yer ve Yön Zarfları:
ara “ara, orta; yer, mekân”: benüm arada nem var 67r2; hīç ḳalmadı ansuz ara ṭolu göründi cümle yėr 90v1; ḳomaduġuŋ aradan nesneyi götürmegil 162r5.
ard “art, geri, arka”: ardına baḳmaz 9r1; cihānı arda ṣaldı 172r3; öŋüm ardum 185r4. aşaġa “aşağı”: aşaġada maḳāmı ṭaş u ṭopraḳ 28v2; yedi ḳat yėrden aşaġa ṭuran 18r6; yüce yerde ṭurur aşaġa inmez 11v3.
berü/beri “beri, buraya”: gel berü miskīnlige geç 62r3; gelsün berü dosta giden 78v4; mü’miniseŋ gel gel berü 92r3; beri gel barışalum yadısaŋ bilişelüm 161v3; fidā ḳılam yüz biŋ cānı ıraḳlıḳdan beri gelem 127v4; hevā vü kibr yolından beri ḳaç 15v4.
dapa “doğru, taraf”: ῾aḳıl dapa cāsūs ḫaber iletdi 19r2; ῾āşıḳlaruŋ göŋli gözi ma῾şūḳ dapa gitmiş olur 143r5; ḥükm eyleye cebbār-ı vaḳt maḥşer dapa hep sürile 170v2.
gėrü/gėri “geri”: senden gėrü ḳalan māluŋ saŋa aṣṣısı olmaya 173v4; ṣınıḳdı cümlesi gėrü ḳayıḳmaz 9r1; tīz gėrü döndi 17r3; dost elinden ölürisem hīç gümānsuz gėri gelem 127v3; gėri git ėtmedüŋ göŋül bāzārın 14v2.
ıraḳ “uzak”: gözi görmez kişi sevgüden ıraḳ 48r3; ıraḳ olma ehillerden 116v2; istemegil ḥaḳḳ’ı ıraḳ göŋüldedür ḥaḳḳ’a ṭuraḳ 93r6.
içerü “içeri, içeride”: gel ıraḳ isteme anı cānıŋdan içerü cānı 94r5; içerü gizlüdür cümle yavuz ḫū 45r2; ne oturursın ṭaş ḳapuda gör içerü neler gezer 82v6.
içre “içinde, arasında; içine”: gāh birlik içre birlik eyleyem ol birile 138v1; kim ki ġaflet içre geçer cān zevāl ṣuyın içer 93v5; ki ṣabr içre bulınur dürlü hüner 29v2.
ilerü/ileri “ileri”: ilerü vardı mūsā gördi la῾īni aġlar 187v1; ilerü yola geldüm 136v3; süleymān’dan ilerü olmayasın 32r6; biŋ daḫı ölürisem yüz biŋ kez ileri gelem 127v5; mürebbīsüz ileri varmaya iş 19r6.
ḳancarı “nereye, ne tarafa”: her ḳancarı varurısam cümle işüm ḫoş eyleyem 134v1.
ḳancaru “nereye, ne tarafa”: her ḳancaru baḳarısam gördügüm seni ṣanayın 153r1; her ḳancaru baḳarısam oldur gözüme görinen 90r3; ḳancaru baḳarısa gündüz ola gėcesi 183r4.
ḳanda “nerede”: her ḳandasam anda ḥāżır ḳanda baḳarsam andadur 93r5; kibir ḳandayısa anuŋla ṣavaş 12v2; sen ḳandayısaŋ teslīm ol ḳamulardan aşaġa ṭur 83r2.
ḳarşu “karşı”: bülbül güle ḳarşu ṭurup cān budaġa aṣdı yine 173r6; ῾ışḳ elin kirişe ursa oḳına kim ḳarşu ṭura 177r6; ḳarşuma gele ῾amelüm nėtdümise görem birgün 147r2.
öŋ “ileri, huzur”: gelüp ῾aḳl öŋine yüz yėre urdı 38v5; öŋüŋde ḳaṭrān deŋizi ḳıldan ṣırāṭ da gerile 170v5; yürürsem öŋümdesin söylersem dilümdesin 72v5.
öŋe ṣoŋa “sağa sola”: ḳayıḳmaz öŋe ṣoŋa şuŋa kim dīdār gerek 106r1.
öte “öte, ileri”: adımum atdum yėdi dört on sekizden ben öte 137v2; bu devrāndan öte gör kervān getdi yetegör 79v5; ki sevdügüŋden öte menzilüŋ yoḳ 6v4.
ṭaşra “dışarı”: gel imdi ḥicābuŋ yıḳ ḥırṣ evinden ṭaşra çıḳ 106r2; göŋüllerden seni sen ṭaşra atduŋ 14v1; ḳalur ṭaşra bu şardan ῾aḳl-ı ma῾īş 43v4.
1.3.5.4. Zaman Zarfları:
āḫir “son, en sondaki”: dut miskīnlik etegin āḫir saŋa gerekdür 82r2; evvel āḫir hemān benem 131v1, 135v4; hem evvelsin hem āḫir ḳamu yerlerde ḥāżır 157r3.
aḫşam “akşam”: yeŋi ṣubḥ u yeŋi aḫşam yeŋi ḥāl 35r2.
῾āḳıbet “nihāyet, son”: ῾āşıḳ dünyeyi nėder ῾āḳıbet bir gün terk ėder 93r1; biregüyiçün ḳuyı ḳazup ῾āḳıbet kendü düşe 162r3; ῾ışḳ etegin ṭutmaḳ gerek ῾āḳıbet zevāl olmaya 59r5.
anda (2) “o zaman”: ῾ömrin anda berkitmiş yedilür bir ḳılıla 168r2; ṭopraġum anda çaġıra baŋa seni gerek seni 202v2.
andaḳ “hemen, o anda, derhal”: düzengile ṣafā andaḳ bozulmış 27r3; sözüŋ işiden ḳulaḳ kendüden gitdi andaḳ 178v5.
aŋsuzın “ansızın, birden bire”: ecel ėrer aŋsuzın ėremezüz ṣanumuza 172v1; göresin aŋsuzın ol çıḳagelür 21v4.
ardınca “arkasından”: evvel gele şol yuyucı ardınca şol ṣu ḳoyucı 175v7; yel gelüp ardınca debitdi anı 2r4.
biŋ yıl “bin yıl”: biŋ yıl eger vaṣfın dėyem bir ẕerresin düketmeyem 123r5; biŋ yıl ῾ömrüm olurısa ḫarc ėdem bu ḳapuda 142r3; biŋ yıl ṭopraḳda yatursam ben ḳomayam ene’l-ḥaḳḳ’ı
128r2.
bir dem “bir an, bir vakit”: bir dem perdesüz yüriseŋ iki cihān olur helāk 109v3; bir dem uṣluyısa her dem delidür 87r3; sebīl ol ḳamuya bir dem uṣanma 19v5.
bir gün “bir vakit; öbür gün”: bir gün ola sensüz ḳalam ḳurda ḳuşa öyün olam 205v5; işlerüme peşmān olup kendözüme gelem bir gün 147r1; ölüm evreni bir gün yuda seni 15v1.
bugün “bugün”: bugün yalan söyleyen erte utanasıdur 70r6; işüŋ bugün bitür gözleme ayruḳ 42r5; pīrüm yüzin gördüm bugün 146v2.
bu sā῾at “bu zaman”: henūz bir demdür ol vaḳt ü bu sā῾at 64v5. çābuk “çabuk”: key çābuk oynaġıl ütülmeyesin 16r2.
dāim “dāimā, devamlı”: daḫı nice bulam ṭanıḳ dāim senüŋle yār durur 94r6; ḳıblemüz dost yüzidür dāimdür ṣalāt 64r5; ṣabırlu devleti dāim olısar 28r5.
dāimā “dāimā, sürekli”: dāimā vīrāndadur genc-i nihān 160r2; geŋsüz söyleyesüm gelür dāimā anuŋ sözüni 189r3; ṭama῾ arturur dāimā ṣaf baġlamış fitne düzer 82v6.
dem-be-dem “vakit vakit, dāimā”: dem-be-dem arturur ῾ışḳı ulu yerden tīmārum var 73r2; göŋül yüksekde gezer dem-be-dem yoldan azar 164v6; ki dem-be-dem içüŋde fitne düzer
54v1.
dün gün “gece gündüz”: ῾āşıḳuŋ gözi yaşı dün gün ṭurmaz aḳar 101r1; dün gün öten bayḳuş durur ṣanma bütün dīvārı var 68v4; yavı ḳılındum ne çāre yürürem dün gün āvāra
127v7.
dün gündüz “gece gündüz”: ol durur ol gizlü söz ῾ārif söyler dün gündüz 170r2. düni güni “geceli gündüzlü”: ben yanaram düni güni baŋa seni gerek seni 202r3.
dün ü gün “gece gündüz”: dün ü gün göŋlüŋ ḥaḳḳ’a vėr 67v6; ölümini aŋubanı dün ü gün aġlamaḳ gerek 110r4; sensin dün ü gün endīşem baŋa seni gerek seni 202r6.
dün ü günin “gece gündüz”: dün ü günin çekerler ol ḳıl üzülsün dėyü 168r2. ėr “erken, erken zaman”: ṭaŋla ṭuran ṭā῾ate teŋri evine ėr gider 75v3.
erte/ėrte “sabah”: bugün yalan söyleyen erte utanasıdur 70r6; ḳo erte olmasun seḥer gerekmez 95r1; ṭur erte namāzına 174r4, 174r5, 174v2; başuma dikeler hėce ne ėrte bilem ne gėce 147r5; ṭur ėrte namāzına 174r6, 174v1, 174v3.
erte gėce/ėrte gėce “sabah akşam, gece gündüz”: boz yapalaḳ devlingece emek yėme erte gėce 116r5; ėrte gėce söyleşürler ḥaḳḳ’ı bulalum dėyüben 81r6.
evvel “evvel”: dervīş olan kişiye evvel dirlik gerekdür 81v3; evvel benem āḫir benem cānlara cān olan benem 130v5; ḳamu sevgü dadın evvel göz alur 48r5.
fi’l-ḥāl “o anda, hemen, şimdi”: gėce ḳonuḳ olan kişi gine ṣabāḥ göçer fi’l-ḥāl 113r5. gėce “gece”: bize ḳadir gėcesidür bu gėce 95r1; gėce mi῾rāc gündüz münācātuŋ var 86r6; ṣaġır işitmez sözi gėce ṣanur gündüzi 165r2.
gėce gündüz “gece gündüz”: gėce gündüz biledür senüŋle her işde 169r1; gėce gündüz uyunmaz ῾aceb aḥvālüm vardur 87r6.
geh/gāh “bazen, ara sıra”: geh şāh geh sulṭān olam 139r1; geh yine maḥmūd olam geh cin olam geh cānn olam 140r4; ῾ışḳ şerbetin içen kişi geh esrük geh mestān ola 59r1; gāh birlik içre birlik eyleyem ol birile 138v1; gāh ola odlar yaḳam diller yıḳam cānlar yaḳam 138v6; gāh zindāndan çıḳam āzād olam ābād olam 140r2.
günde “her gün”: gökden inen dört kitābı günde biŋ kez oḳurısaŋ 198v5; günde iki kez çözerler başına aḳça dizerler 114r7; her ne ḥālde yürürisem mihrüm artadurur günde 176v3.
günden güne “günden güne”: rengi döner günden güne ṭopraġa dökilür gine 69v3.
gündüz “gündüz”: bayram ola gündüzi 183r2; dün gider gündüz gelür 66r4; gündüz ola gėcesi 183r4.
gündüzin “gündüz vakti”: gündüzin gün şu῾le vėrür bu gėce yanan nūr nedür 91r1; gündüzin gün şu῾le vėrür gėce yanan çıraḳ nedür 78v3.
ḫabersüzin “habersiz olarak, ansızın”: hīç oŋarmaz baġrı başın ḫabersüzin gelür ölüm
137r2.
hemān “hemen, dāimā, öylece”: bu ḫalḳ ögüt eşitmez ṣaġır hemān olısar 92r4; ḥarāmīler hemān yollarda ḳaldı 11r3; hemān ẓulmetdesin işbu ḫūyıla 23v4.
hemīşe “dāimā, her vakit”: ῾āşıḳ cānı hemīşe ser-mest ü ḫumār gerek 106r5; nefs düşmenin öldüresin nefs hemīşe ölse gerek 108v5; sulṭān hemīşe sulṭān ḳul hemīşe ḳulıdı 112v2.
henūz “şimdi, yeni; daha”: henūz ῾arşa ėremedük 71r5; severidük ma῾şūḳayı henūz gelmedin cihāna 162v6; söyledüŋ cümle ῾āleme henūz niḳāb içindesin 109v2.
hep “her zaman”: ḫalḳ hep ayaġın durur ben segirdüm oturdum 98r3; īmān ḳuşaġın berk ḳuşan dė hep eksüklik bendedür 77r4; ṣoya ṣayılmamaḳ ṣuçı hep erenüŋ himmetidür 74v1.
her dem “her vakit”: bī-derdleri ṣoḥbetden her dem süresim gelür 84v4; ḥaḳ nūrı ῾āşıḳlara her dem nüzūl degül mi 183v7; sen olduġuŋ göŋüller her dem cānın yeŋiler 160v7.
hergiz “hiçbir vakit”: ῾āşıḳ olanuŋ ma῾şūḳı hergiz öginden gitmeye 58r2; ma῾nā ṭuyan göŋüller hergiz ölesi degül 111v4; ṣoḥbetlerde yūnus’ı hergiz unutmayalar 92r1.
hīç “hiçbir vakit, asla”: ayrulıḳ ṣarp firāḳdur hīç varan gėrü gelmez 96v2; ῾ışḳdan da῾vā ḳılan kişi hīç aŋmaya ḥırṣ u hevā 57r3; senüŋ sevgüŋden özgeyi hīç ḳabūl ėtmeye 58r6.
imdi “şimdi”: imdi yūnus’a ne ġam ῾āşıḳ melāmet bed-nām 124v6; yūnus imdi avınur dostı gördi sevinür 191v6; yūnus imdi sen beniken ῾āşıḳlara ne sen ü ben 191r4.
indi “şimdi”: gel indi gel ḳanā῾ata uṣaŋ dutma tīz bin ata 82v7.
müdām/müdāmī “devamlı, dāimā; devamlı olarak ”: müdām āzād ėder yad u bilişi 28r4; müdām eyerlüdür bunlaruŋ atı 5v2; ṭaşum göyni içüm ḫām dirligüm budur müdām 76r3; müdāmī ḳāim olġıl ėşiginde 22v6.
niçe bir/nice bir “ne zamana kadar”: ben ol yari sevdügümi nice bir gizleyübilem 143r2; niçe bir nice bir dünyā işinde 14v3; ya nice bir başumı ṭop eyleyüp çevgān olam 138r6; niçe bir balçıḳda olam alçaḳda olam ḫār olam 139v3; niçe bir besleyesin bu ḳaddile ḳāmeti 199v5; niçe bir görmemek açġıl gözüŋi 47v6.
ol dem “o vakit”: iblīs aldadı ol dem uçmaḳda gezeriken 149r5; ol dem cānum ḫāk eyledüm ol sırrını duyan benem 129v3; şimdi adum yūnus durur ol demde ismā῾īl’idi 129v4
oloḳ dem “o anda, o vakit” çıḳageldi ṣabır aŋa oloḳ dem 27r5; kime buşarısam oloḳ dem ölür 20r3; oloḳ dem cümle mālın yaġmalatdı 39v4.
ol vaḳt/ol vaḳtin “o vakit, o vakitte”: henūz bir demdür ol vaḳt ü bu sā῾at 64v5; ṭoġurlıḳ ḫil῾atin ol vaḳt geyesin 53v6; biz ol vaḳtin dost idük ῾azrā’īl aġyāriken 149r2; ol vaḳtin ol dosta ėre unıda cümle teşvīşi 190v4; otuz biŋi sır olıcaḳ ol vaḳtin ben andayıdum 132v4
on iki ay “on iki ay”: yıl on iki ay anuŋ şādlıġı yoḳ 33v6.
öŋden ṣoŋa “baştan sona değin”: budur sözüm öŋden ṣoŋa ben bilürem kendözümi 181v4; evvel ḳadīm öŋden ṣoŋa zevāli yoḳ sulṭān benem 135r4; genc ü ḫazīnem ḳamusı sensin benüm öŋden ṣoŋa 60r3.
öŋdin “önceden, önden”: bu bizden öŋdin gelenler 120v6; dosta gidene öŋdin kendüsüz sefer gerek 106v4; öŋdin acısın vėrdiler 114r6.
pes “sonra, sonunda”: ḳorḳmaz issi ṣovuḳdan pes ne biliser odı 197r6; pes bu ῾āleme çıḳdum bir ῾aceb ḥāle geldüm 135v6; yalan da῾vā ḳılanuŋ pes cezāsı ῾aẕāb durur 85v2.
pes andan “ondan sonra”: pes andan sevgüyi göŋülde ḳalur 48r5.
ser-encām “sonunda”: ki ṣabrıla eyü olur ser-encām 30r4; ser-encām ῾āḳıbet kendüyi ṭuymış 52r1; ser-encām oldılar bunlar melāmet 44r4.
ṣoŋra “sonra”: lā-şerīke oḳursın ṣoŋra şerīk ḳatarsın 150r4; ṣırça ṣınduḳdan ṣoŋra bütün olası degül 112r1; ṣoŋra gelmek peşimāna saŋa aṣṣı ḳılmaz ola 175v6.
ṣoŋ ucı “netice, sonunda”: dünyeyi kimse dutmaz ṣoŋ ucı ölüm vardur 87v3; ṣoŋ ucı bir göŋlek geymiş anuŋ da yoḳdur yeŋleri 194r3; ṣoŋ ucı bir nefesdür geç andan da ötdüŋ ṭut
63r5.
şimden gėrü “bundan sonra”: el götürem şimden gėrü nefsile ṣavaş eyleyem 134v4; söyleyin şimden gėrü gül-zāruma girdüm bugün 146v5; şimdiye dek bilmedise şimden gėrü ṭuş eyleyem 134v5.
şimdi “şimdi”: gel şimdi gör bilmeyesin beg ḳanḳıdur ya ḳulları 194v1; şimdi bir evde yaturlar ṭaşlar olmış üstünleri 194r4; şimdi üç buçuḳ oḳuyan deriŋ tānışman 89v1.
şol dem “o vakit”: küfrüm īmāna şol dem anda degişüp geldüm 125r1.
taŋla/daŋla “tan vaktinde, sabahleyin”: ṭaŋla ṭuran ṭā῾ate teŋri evine ėr gider 75v3; ṭaŋla ṭurup başuŋ ḳaldur ellerüŋi ṣuya daldur 108v4; ṭaŋla vėrilür rūzuŋuz 83v3; daŋla seḥer vaḳtinde ṭur 83v2.
yarın “yarın, ahiret günü”: bugün cānum yolda ḳodum yarın seni bulmaġiçün 145v6; bugün yarınıla ῾ömrüm düketdi 8r3; ṭoġru ḥālini yarına ḳoymaz 53r5.
1.3.5.5. Soru Zarfları:
ḳaçan “ne zaman; nasıl”: erenler sırrını ḳaçan ṭuyasın 155v4; ḳaçan genc bulasın yer ḳazmayınca 45v1; ḳaçan ṣunar ῾azrā’īl el ben seni cānlanurısam 131v5.
ḳanca “nereye”: ḳanca varduŋ ėy ῾āḳil bir aġızdan cümle dil 113r2; ölmek lāzımdur ḳamuya ben ölmedin ḳanca varam 143v1.
ḳancaru “nereye, ne tarafa”: bir ṣor aḫī sen bunlara ḳancarudur ῾azm-i sefer 69r6; ol dem ḳancaru ḳaçalar 111r5.
ḳanda “nerede, nereye”: çün cānumuŋ sensin dadı ḳanda bulam senden yėgrek 109v6; hergiz bilinmez mekānuŋ seni ḳanda arayayın 153r5; ḳanı ġayret ḥamiyyet ḳanda vardı 32v2
ḳandan “nereden”: bu söz ḳandan gelür 73r4; degme bir yol ḳandan baŋa ṭaġılmayam degme yaŋa 196r6; söz dėmek ḳandan saŋa 87v2.
neçün “ne için, niçin”: ḫalḳa fetvā vėrürsin neçün sen dutmazsın 150v5.
neden “neden”: bilürem ben neden ne istedügüm 48v5; sen bilme misin mūsā ben neden ayrılduġum 187v4.
neye “niye, niçin”: anda çıḳar benüm günüm bunda neye egleneyin 153r2; ne ser-māye var ne dükkān bāzāra neye varayın 152r1; sekiz uçmaḳ aldamaya bunda neye aldanayın 153r3.
neyiçün “niçin, ne için”: dostiçün balı yaġa neyiçün ḳatmayalar 91v3. nice “nasıl”: pes yanmadın nice olam 162v3.
niçün “niçin”: niçün ḳorsın seni düşvār sa῾ate 42v5; ölüm ḥaḳdur bilürsin niçün ġāfil olursın 172v4; ṣaġır mı ḳulaġuŋ niçün işitmez 14v5, 43r1.
nişe “niçin”: pür-῾ayıb nişe getürdüŋ ėy ġanī 208v4.
nite “nasıl”: dervīş olan kişiler ῾aceb nite dirile 167v3; göŋül nite dolana ma῾şūḳın bulmayınca 163v4; nite ġāfil olur ma῾şūḳı duyan 26r4.