• Sonuç bulunamadı

B. RÂVÎLERE YÖNELTĠLEN TENKÎDLER

2. ZABT VASFINA YÖNELTĠLEN TENKÎDLER

Muhaddisler, râvîlerin zabtına yönelik; kesretü‟l-ğalat, fartu‟l-ğafle, vehm, muhâlefetü‟s-sikât ve sûu‟l-hıfz olmak üzere beĢ tane tenkîd yöneltmiĢlerdir.

531 Hatîb, a.g.e. III, 415. 532 Hatîb, a.g.e. III, 181. 533

Hatîb, a.g.e. III, 182. 534 Hatîb, a.g.e. III, 183. 535 Hatîb, a.g.e. III, 184. 536 Hatîb, a.g.e. III, 184.

121 a. Kesretü’l-Ğalat

FuhĢu‟l-ğalat olarak da kullanılan bu terim, râvînin yanlıĢı doğrusundan çok yahut yanlıĢı doğrusuna eĢit olacak Ģekilde çokça hata yapması anlamına gelmektedir.537 Bu durum, râvîyi cerh sebebidir.

Kesretü‟l-ğalat‟a, Yahya b. Maîn‟in Ebû Maʻmer‟i eleĢtirirken onun Rakka‟da rivâyet ettiği beĢ bin hadisten üç bininde hata ettiğini söyleyerek eleĢtirmesini örnek verebiliriz.538

Görüldüğü gibi yanlıĢı doğrusundan fazla olan râvîler cerh ve taʻdîl otoritelerince eleĢtirilmektedir. Bu eleĢtiriden sonra Ebû Maʻmer, Yahya b. Maîn vefat edene kadar hadis tahdîs edememiĢtir.539

Burada cerh ve taʻdîl ilminin hadis öğrenim ve öğretiminin kalitesini artırmadaki önemi açıkça görünmektedir. Bu ilmin otoritelerinden kabul edilen Yahya b. Maîn sayesinde hadisleri yanlıĢ rivâyet eden bir râvî hadis öğretimini bırakmakta ve hadislerin yanlıĢ nakledilmesinin önüne geçilmiĢ olmaktadır.

Kesret seviyesine ulaĢmayan hata muhaddislerce hoĢ görülmüĢ, bu tür hataları yapan râvîlerin hadisleri makbûl sayılmıĢtır. Meselâ, Ebû Mesûd Ahmed b. el-Furât (ö. 258/872)‟a, Isfahan‟dan bir mektup yazılarak Ebû Dâvûd et-Tayâlisî‟nin (ö. 204/819) orada dokuz yüz veya bin hadiste hata yaptığını söylenmiĢ; o da bu bilgiyi Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855)‟e aktarmıĢtır. Ahmed b. Hanbel ise ona Ebû Dâvûd gibi bir hadis otoritesi için bu kadarının hoĢ görüleceğini ifade etmiĢtir.540

Ebû Dâvûd‟un Isfahan‟da kırk bin hadîs serd ettiği söylenmektedir.541

Kırk bin hadiste bin hadis kesret seviyesine ulaĢmadığı için hoĢ görülmüĢtür. Buna rağmen hâfızasıyla ünlü bir muhaddis olan Ebû Dâvûd‟un Isfahan‟da bin hadiste hata yaptığı haberinin Bağdat‟ta hızla Ģuyû bulması ve yadırganması da dikkat çekici bir ayrıntıdır. Bu anekdotun ardından Ebû Dâvûd‟u savunma ihtiyacı duyan Hatîb el- Bağdâdî, onun sahîh olarak tahdîs ettiği hadislere oranla hatalı olarak rivâyet ettiklerinin çok az miktarda olduğunu söylemiĢtir.542

537 Aydınlı, a.g.e. s. 83. 538 Hatîb, a.g.e. VII, 252 539

Hatîb, a.g.e. VII, 252. 540 Hatîb, a.g.e. X, 34. 541 Hatîb, a.g.e. X, 36. 542 Hatîb, a.g.e. X, 34.

122

Kesret seviyesine ulaĢmayan hatanın cerhe sebep olmayacağının bir göstergesi de Vekî b. el-Cerrâh‟ın, “Alî b. Âsım‟ı hayırla biliriz.” demesinin ardından orada bulunanların, “Hadislerde hata [ğalat] yapıyor” sözüne, “Hatalı olanı bırakın, sahîh olanı alın” Ģeklinde mukâbele etmesidir.543

b. Fartu’l-Ğafle

Bu konuyu râvîde aranan Ģartları iĢlerken “Teyakkuz” baĢlığı altında ele aldığımız için burada tekrar etmeyeceğiz.

c. Vehim

Vehim, râvînin kasıtsız yaptığı hataları ifade eder. Hadisleri yazarken ve ezberlerken yaptığı ziyade, noksan, tahrif, tağyir gibi yanlıĢlıklar vehm olarak isimlendirilir.544

Çok vehme düĢen râvînin tek bâĢına rivâyet ettiği hadisler hüccet olarak kabûl edilmez.545

Ġtibar için de hadislerinin alınmayacağını söyleyen muhaddisler vardır. Meselâ, ed-Dârekutnî‟ye, Vekîʻin babası el-Cerrâh sorulmuĢ, o da, “Leyse bi Ģey [Hiçbir kıymeti yok]! Vehmi çoktur.” demiĢtir. Bu sefer “Ġtibar için hadisi alınır mı?” diye sorulunca, “Hayır!” demiĢtir.546

Vehmi çok olan râvîlerin rivâyetlerinin kabûl edilemeyeceğini ifâde eden bir baĢka görüĢ de Amr b. Ali Ebû Hafs‟a aittir. Amr b. Ali, el-Hasan b. Umâre‟nin sadûk ve sâlih bir adam olduğunu fakat hatası ve vehminin çok olması sebebiyle hadislerinin metrûk olduğunu söylemektedir.547

543 Hatîb, a.g.e. XIII, 409. 544

Erul, Bünyamin, “Vehim”, DİA, XXXXII, 616. 545 AĢıkkutlu, a.g.e. 136.

546 Hatîb, a.g.e. VIII, 184. 547 Hatîb, a.g.e. VIII, 330.

123 d. Muhâlefetü’s-Sikât

Zayıf bir râvînin sika bir râvîye yahut sika bir râvînin kendisinden daha sika bir râvîye aykırı rivâyet etmesi demek olan muhâlefetü‟s-sikât bu durumdaki râvîlerin cerhine sebep olan bir kusurdur.548

Muhaddisler hadis dünyasındaki büyük hâfızların kendilerine muhâlefet etmesinden çekinirlerdi. Zira bu durumda itibar kaybedecekler ve mecrûh duruma düĢeceklerdir. Meselâ, Hammâd b. Zeyd‟in, es-Sekafî veya Vuheyb‟in kendisine muhalefet etmesine aldırmadığı, fakat Ġsmail b. Uleyye‟nin kendisine muhalefet etmesinden korktuğu kaydedilmiĢtir.549 Bu bilgi, Hammâd b. Zeyd gibi ünlü bir muhaddisin bile bu durumdan çekindiğini göstermektedir. Cerh ve taʻdîl ilminin bu kıstâsı, hadis öğrenim ve öğretimi yapan râvîlerin daha dikkatli ve titiz olmalarını sağlamıĢtır. Hadisleri yanlıĢ ve kendilerinden daha sika olan kiĢilere muhâlif rivâyet etmemeye özen göstermelerini sağlamıĢtır. Dolayısıyla hadis öğrenim ve öğretiminde kaliteyi artırmada önemli rol oynamıĢtır.

Bu kıstâsın muhaddislerce uygulanmasına birkaç örnek vermekle yetineceğiz. Yahya b. Maîn, ġerîk b. Abdillah‟ın sadûk ve sika olduğunu söylemiĢ, fakat sika durumdaki herhangi bir râvî ona muhâlefet ederse tereddütsüz ona muhâlefet eden râvînin rivâyetinin makbûl olacağını ifâde etmiĢtir.550

Benzer bir değerlendirmeyi de Ahmed b. Hanbel, Abdülmelik b. Ebî Süleyman‟ın hadis hâfızlarından biri olduğunu; fakat bazı hadislerde Ġbn Cüreyc‟e muhalefet ettiğini, Ġbn Cüreyc‟in ise kendi nazarında Abdülmelik‟ten daha sağlam olduğunu ifâde ederek yapmaktadır.551

Hadis dünyasında hâfızası ve rivâyetteki titizliğiyle kendisini ispatlamıĢ bazı muhaddisler bu kıstâsta temel ölçü kabûl edilmiĢ, onlara muhâlefet edenler doğrudan mecrûh sayılmıĢtır. Meselâ, Yahya b. Maîn, Süfyân es-Sevrî‟ye kim muhâlefet ederse etsin, Süfyân‟ın rivâyetlerinin esas alınacağını belirtmiĢtir.552

548 AĢıkkutlu, a.g.e. s. 136. 549

Hatîb, a.g.e. VII, 203. 550 Hatîb, a.g.e. X, 388. 551 Hatîb, a.g.e. XII, 151. 552 Hatîb, a.g.e. X, 238.

124 e. Sûu’l-Hıfz

Sûu‟l-hıfz, hadîs râvîsinin, hadîs rivâyetinde yanlıĢları doğrularından çok olacak derecede hâfızasının zayıf olması553

veya hâfıza fonksiyonlarını yitirmesi554 anlamlarına gelmektedir.

Muhaddisler, hadis öğrenim ve öğretimi faaliyetlerine katılan râvîlerin hâfızalarını test etmiĢler, ârızî sebeplerle mârûz kaldıkları akıl ve hâfıza kayıplarını yakından takip edip bunları kaydetmiĢlerdir. Kaydetmekle de kalmamıĢ aynı zamanda hem onları hadis rivâyetinden men etmiĢler, hem de hadis öğrenimi yapanlara onların bu durumunu duyurup bu kiĢilerden hadis almamalarını salık vermiĢlerdir. Böylece bu kıstâs hadis öğrenim ve öğretiminde yapılabilecek muhtemel hataların önüne geçmiĢ ve eğitimde kaliteyi artırmıĢtır.

Muhaddisler hadîs râvîlerinin hâfıza bozukluklarını târihleriyle birlikte kaydetmiĢlerdir. Meselâ, Yahya b. Saîd el-Kattân, Süfyân b. Uyeyne‟nin doksan yedi senesinde ihtilât ettiğini, yani zihinsel fonksiyonlarının bozulduğunu, bu sene ve sonrasında ondan hadis yazanların rivâyetlerinin kıymetsiz olduğunu söylemiĢtir.555

Muhaddislerin bu kıstâsı uygulamalarına birkaç örnek vereceğiz. Haccâc el- Aʻver Bağdat‟a son geliĢinde Yahya b. Maîn‟in de olduğu bir mecliste ihtilât yaĢamıĢtır. Bunu gören Yahya b. Maîn, Haccâc‟ın oğluna, babasının yanına kimseyi sokmamasını tembihlemiĢtir.556 Bu durumun bir benzerini de Ġbrahim b. Abbâs‟ın hâl tercemesinde görmekteyiz. Ġbrahim b. Abbâs, ömrünün sonlarına doğru ihtilât yaĢamıĢtır. Bu sebepten ötürü ailesi ölene kadar onu evine kapatmıĢtır.557

Ebû Dâvûd, Ġshâk b. Râhûye‟nin, vefât etmeden beĢ ay önce zihinsel fonksiyonlarının bozulduğunu, o günlerde Ġbn Râhûye‟den hadis dinlediğini, fakat ihtilât yaĢadığını fark edince dinlediği tüm hadisleri imha ettiğini söylemektedir.558

Bu tavrı onun, ihtilât yaĢayan kiĢilerden hadis alınamayacağı görüĢünde olduğunu ortaya koymaktadır. 553 Aydınlı, a.g.e. s. 289. 554 AĢıkkutlu, a.g.e. s. 138. 555 Hatîb, a.g.e. X, 255. 556 Hatîb, a.g.e. IX, 144. 557 Hatîb, a.g.e. VII, 30. 558 Hatîb, a.g.e. VII, 374.

125

IV. DEĞERLENDĠRME

Üçüncü bölüm hadis öğrenim ve öğretiminin teknik yönünü ele almaktadır. Bu bölümde hadis öğrenimi ve öğretimi için gerçekleĢtirilen yolculuklar, hadis öğrenim ve öğretim yöntemleri ile cerh-taʻdîl ilminin hadis öğrenim ve öğretiminin kalitesini artırmadaki rolü iĢlenmiĢtir.

Hadis öğrenimi için ilk rıhleler sahâbe zamanında gerçekleĢtirilmiĢtir. Sahâbeden sonra hadis öğrenimi ve öğretimi için yapılan yolculuklar ivme kazanarak artıĢ göstermiĢtir. Yapılan rıhlelerin çokluğu bir meziyet sayılmıĢ, rıhle yapmayanlar yadırganmıĢtır. Rıhleler, hadis dinleyip bu hadislerin rivâyet hakkını elde etmek, ricâl bilgisine ulaĢmak, âlî isnâd elde etmek, Ģeyhin sahip olduğu hadisleri yaymak istemesi, hadislerin içerdiği fıkhî bilgileri öğrenmek, kitapların icâzetini almak, müzâkere yapmak gibi amaçlarla gerçekleĢtirilmiĢtir.

Hadis öğrenim ve öğretimi semâ, kıraat, icâzet, münâvele, kitâbet, iʻlâm, vasiyet ve vicâde yöntemleriyle yapılmıĢtır. Bu usûllerin üstünlük sırası da bu Ģekildedir. Bir Ģeyhten iĢitilmeyen hadislerin rivâyet edilmesi asla kabul edilmemiĢ ve iĢitmediği hadisleri rivâyet edenler hadis hırsızlığıyla ve yalancılıkla itham edilmiĢtir. Semâ yöntemi en üstün görülmüĢ, fakat imlâ veya kitâbet yöntemiyle desteklendiğinde daha üstün olduğu dile getirilmiĢtir. Semâ yönteminin bu denli önemli görülmesi sebebiyle râvîlerin semâ iddiaları tetkîk edilmiĢ ve gerçekten iĢitip iĢitmedikleri belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. Bu tespit râvînin bizzat kendisinin bildirmesi, râvîlerin rıhle yaptıkları ve hadis öğrendikleri kiĢi ve yerlerin kaydedilmesi, doğum, seyahat, vefât gibi râvîlerin hayatındaki önemli olayların tarihleriyle birlikte kaydedilmesi, semâ edilerek tahammül edilen kitapların sonundaki semâ kayıtlarının incelenmesi gibi yöntemlerle yapılmıĢtır.

Semâ ve kıraat usûlü, hadis tahammül yollarının aslı kabûl edilmektedir. Ġncelediğimiz dönemde muhaddisler, kitâbet ve münâvele yoluyla aldıkları hadisleri semâ veya kıraat yoluyla tekrar tahammül etme yoluna gitmiĢlerdir. Bazen kitâbet ile münâvelenin eĢ anlamlı olarak kullanıldığı, daha doğrusu bu ikisinin aynı yöntem olarak görüldüğü tespit edilmiĢtir.

126

Vicâde yönteminin bazı muhaddislerce mûteber bir tahammül usûlü olmadığı söylense de Târîhu Bağdâd‟da bu yolla rivâyet edilen haberlerin çokluğuna baktığımızda bu usûlün yaygın olarak kullanıldığı görülmüĢtür.

Güvenilir ve güvenilmez olan râvîlerin tespit edilebilmesi için muhaddisler yoğun bir Ģekilde ricâle dâir bilgileri toplama çabasına giriĢmiĢlerdir. Hadis rivâyet ettiği bilinen kiĢilerin durumları incelenmiĢ, soruĢturulmuĢ ve elde edilen bilgiler ricâl kitaplarına kaydedilmiĢtir. Cerh ve taʻdîl ilminde otorite haline gelen bazı âlimlerin sözlerine itibar edilmiĢ ve onların cerh ettikleri râvîler hadis dünyasından dıĢlanmıĢlardır. Bu sebeple cerh-taʻdîl otoritelerinin tenkîdinden çekinen râvîler hadis öğrenimi ve öğretiminde daha titiz davranmaya çalıĢmıĢlardır.

127

SONUÇ

“Hatîb el-Bağdâdî‟nin Târîhu Bağdâd Adlı Eseri Çerçevesinde Bağdat‟ta Hadis Öğrenim ve Öğretimi (KuruluĢundan Hicrî 3. Asrın Sonuna Kadar)” baĢlıklı çalıĢmamız sırasında ulaĢılan sonuçlar maddeler halinde Ģu Ģekilde sıralanabilir:

 Hadis öğrenim ve öğretimine baĢlayacak bir öğrencinin güçlü bir hafızaya ve yazı kabiliyetine sahip olması gerekli görülmüĢtür.

 Hadis öğrencisinin, hadis tahammülüne baĢlamadan önce Kur‟ân‟ı ve temel fıkhî bilgileri öğrenmesi ve sağlam bir Arapça bilgisine sahip olması bazı muhaddisler tarafından gerekli görülmüĢtür.

 Sağlık problemlerinin, bedenî engellilik durumlarının ve psikolojik sorunların hadis öğrenimini olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiĢtir.  Hadis ilmine baĢlama yaĢı için bir alt sınır belirlenmemiĢ; fakat küçük yaĢtaki çocukların hadis meclislerinde bulunması hoĢ karĢılanmamıĢtır. Târîhu Bağdâd‟daki rivâyetler göz önüne alındığında hadis öğrenimine ortalama on beĢ yaĢlarında baĢlandığı görülmüĢtür.

 Hadis Ģeyhinin ihlâs, hadîse hürmet, tevâzu, hadisin yayılmasına karĢı arzu duymak, hadisi ehli olmayanlara tahdis etmemek, hatada ısrar etmemek, ilmiyle âmil olmak, cömertlik gibi ahlâkî vasıflara sahip olması gerektiği belirtilmiĢtir.

 Ayrıca hadis Ģeyhinin hıfzını ve aslını muhâfaza etmesi, yaĢı ilerleyince ihtilat korkusuyla tahdîsi bırakması, öğrencilerinin kitaplarındaki hatayı düzeltmesi, hadislerdeki lahnı düzeltmesi, talebesine her konuda rehberlik yapması, talebesinin ihtiyaçlarını gidermesi, talebesini takip edip ilgilenmesi, ibadete düĢkün ve takva ehli olması da gerekli görülmüĢtür.

 Hadis öğrencisinin ihlâslı, hocasına karĢı saygılı, hadis almak için gerekirse hocasına hizmet eden bir kiĢi olması gerekli görülmüĢtür.

128

 Hadis öğrencisinin, dinlediği hadisleri yazarak kendi kitabını oluĢturması, dinlediği her hadisi değil, en sahih hadisleri seçerek yazması, akranlarıyla müzâkere yapması, hadislerini sürekli tekrarlaması, hadis öğrenimi için baĢka hadis merkezlerine yolculuk yapması, ibadet ve takva ehli olması gibi bazı usûl ve âdâba riâyet etmesi tavsiye edilmiĢtir.

 KuruluĢundan hicrî 3. Asrın sonuna kadar Bağdat‟ta hadis öğrenim ve öğretimi için muayyen mekânlar bulunmadığı, evlerde, mescidlerde, sokaklarda, caddelerde, pazarlarda, kırlarda, mesîre alanlarında, dükkânlarda, saraylarda, hanlarda hadis öğrenim ve öğretimi yapıldığı görülmüĢtür.

 Hadis öğrenimi ve öğretiminin belirli zamanla sınırlanmadığı, hocanın ve öğrencilerin tercihine göre muhtelif zamanlarda hadis eğitim faaliyetleri yapıldığı görülmüĢtür.

 Ġncelediğimiz dönemde hadis öğrenim ve öğretiminde kalem, hokka, mürekkep, kâğıt, cüz, kitap gibi malzemelerin çok yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir.

 Rıhleler hadis öğrenim ve öğretiminde önemli iĢlevler gerçekleĢtirmiĢ, bu iĢlevleri sebebiyle hem hadis Ģeyhinin hem de hadis talibinin mutlaka rıhle yapması gerektiği genel kabul görmüĢtür.

 Rıhleler, hadis dinleyip bu hadislerin rivâyet hakkını elde etmek, ricâl bilgisine ulaĢmak, âlî isnâd elde etmek, Ģeyhin sahip olduğu hadisleri yaymak istemesi, hadislerin içerdiği fıkhî bilgileri öğrenmek, kitapların icâzetini almak, müzâkere yapmak gibi amaçlarla gerçekleĢtirilmiĢtir.

 Bir Ģeyhten iĢitilmeyen hadislerin rivâyet edilmesi asla kabul edilmemiĢ ve iĢitmediği hadisleri rivâyet edenler hadis hırsızlığıyla ve yalancılıkla itham edilmiĢtir.

 Semâ ve kıraat usûlü, hadis tahammül yollarının aslı kabûl edilmektedir. Ġncelediğimiz dönemde muhaddisler, kitâbet ve

129

münâvele yoluyla aldıkları hadisleri semâ veya kıraat yoluyla tekrar tahammül etme yoluna gitmiĢlerdir.

 Vicâde yönteminin bazı muhaddislerce mûteber bir tahammül usûlü olmadığı söylense de Târîhu Bağdâd‟da bu yolla rivâyet edilen haberlerin çokluğuna baktığımızda bu usûlün yaygın olarak kullanıldığı görülmüĢtür.

 Muhaddisler, cerh ve taʻdîl ilminde otorite haline gelen bazı âlimlerin sözlerine itibar etmiĢ ve onların cerh ettikleri râvîler hadis dünyasından dıĢlanmıĢlardır. Bu sebeple cerh-taʻdîl otoritelerinin tenkîdinden çekinen râvîler hadis öğrenimi ve öğretiminde daha titiz davranmaya çalıĢmıĢlardır.

Tezin hazırlanması sırasında tespit edilen ve daha sonra yapılacak çalıĢmalara katkı sağlayacağı düĢünülen bazı hususların maddeler halinde zikredilmesi uygun bulunmuĢtur:

 ġehir tarihleri, muhaddislerin ilim anlayıĢlarını, hadis öğrenim ve öğretim yöntemlerini, ders uslûbunu, hadis ilmindeki teknik konuların ve terminolojinin evrimini görmemizi sağlayan çok zengin bilgiler içermektedir. Bu sebeple diğer Ģehir tarihleri de hadis ilimleri açısından incelenmelidir.

 Hadis merkezleri müstakil araĢtırmalarla derinlemesine incelenmeli ve hadis ilminin bu merkezlerdeki geliĢim seyri ortaya konmalıdır. Her biri önemli bir parçayı ele alan bu çalıĢmaların bir arada okunmasıyla hadis tarihi daha net olarak yazılabilecek ve henüz tespit edilemeyen önemli bulgular elde edilebilecektir.

 Hadis terimlerinin en son kazandıkları anlamlar bazen bizim ilk asırlarda yaĢayan muhaddisleri anlamamıza engel olabilmektedir. Terimlerin son kazandıkları anlamlar ile ilk asırdaki ulemâyı değerlendirmek yerine her terimin geçirdiği anlam farklılıkları ortaya konulmalıdır. Böylece farklı muhaddislerin terimlere yükledikleri

130

muhtelif mânâlar tespit edilebilecek ve hadîs terimleri daha iyi anlaĢılabilecektir. Bu konuda da Ģehir tarihleri ve tabakât eserleri zengin bilgiler içeren kaynaklar konumundadır.

131

BĠBLĠYOGRAFYA

Ahmed, Münîruddin, Târîhu‟t-Taʻlîm ʻİnde‟l-Müslimîn (Arapçaya çev. Sâmî es-Sakkâr), Riyâd 1981,

ÂĢık, Nevzat, “Tahammül”, DİA, XXX, 380-382

AĢıkkutlu, Emin, Hadiste Ricâl Tenkîdi, ĠFAV Yay., Ġstanbul 1997 Atan, A. Hikmet, “Daru‟l-Hadislerin Ortaya Çıkışı ve Hadis Öğretimine

Katkısı”, Uluslararası Katılımlı Sempozyum: Anadolu‟da Hadis Geleneği ve Daru‟l-Hadisler, 30 Nisan-1 Mayıs 2011 /Çankırı, s. 109-117

Avcı, Câsim, “Târîhu Bağdâd”, DİA, XXXX/88-89.

Aydınlı, Abdullah, “Ġcâzet Hakkındaki Bir Makalenin Ġcâzeti”, Hadis

Tetkikleri Dergisi, 2004, cilt: II, sayı: 2, s. 151-154,

---, “Ġmlâ”, DİA, XXII/225-226,

---, “Semâ”, DİA, XXXVI/457-458,

---, Hadis Istılahları Sözlüğü, 3. Baskı, ĠFAV Yay., Ġstanbul 2009,

Çakan, Ġsmail Lütfi, Hadis Usûlü, 23. Baskı, ĠFAV Yay., Ġstanbul 2010 Dâvûdî, ġemsüddîn Muhammed b. Alî b. Ahmed el-Mısrî (ö. 945/1539 [?]) Tabakâtü‟l-müfessirîn, Dâru‟l-kütübi‟l-ʻilmiyye, Beyrut 1983, I-II.

Doğanay, Süleyman, Hadis Rivayetinde Râvi Tasarrufları ve Doğurduğu

Problemler, ĠSAM Yay., Ġstanbul 2009

Eren, Mehmet, Hadis İlminde Rical Bilgisi ve Kaynakları, ĠSAM Yay., Ġstanbul 2012.

Erul, Bünyamin, “Vehim”, DİA, XXXXII/616-617.

Ğavrî, Seyyid Abdü‟l-Mâcid, “Medresetü‟l-Hadîs fî Bilâdi‟Ģ-ġâm fi‟l- karneyni‟l-evvel ve‟s-sâni‟l-hicriyeyn”, el-Hadîs Dergisi, 1435/2014, sayı: 7, s. 87-172.

132

Hatîb el-Bağdâdî (ö. 463/1071), Târîhu Medîneti‟s-Selâm ve ahbâru

muhaddisîhâ ve zikru kuttânihe‟l-ʻulemâ min ğayri ehlihâ ve vâridîhâ (thk.

BeĢĢâr Avvâd Maʻrûf), Dâru‟l-ğarbi‟l-Ġslâmî, Beyrut 2001, I-XVII.

---, el-Câmiʻ li ahlâkı‟r-râvî ve âdâbi‟s-sâmiʻ, 2. Baskı, Dâru‟l- kütübi‟lʻilmiyye, Beyrut 2003, s. 85

---, Hatîb, el-Câmiʻ li ahlâkı‟r-râvî ve âdâbi‟s-sâmiʻ, (thk. Mahmût et- Tahhân), Mektebetü‟l-meʻârif, Riyâd 1983, I-II,

---, er-Rıhle fî talebi‟l-hadîs (thk. Nûreddin ʻItr), 1. Baskı, 1985,

---, Takyîdu‟l-İlm, [thk. Ed-Dânî b. Münîr Âl-i Zehvâ], el-Mektebetü‟l- ʻAsriyye, Beyrut 2005,

Hatiboğlu, Ġbrahim, “Müzâkere”, DİA, XXXII/233234

Ġbn Asâkir, Ebu‟l-Kâsım Ali b. el-Hasan b. Hibetillah (ö. 571/1175),

Târîhu Dımeşk (thk. Amr b. Ğarâme el-Amrevî), Dâru‟l-fikr, [yy] 1995, I-

LXXX.

Ġbn Ebî Hâtim, Ebû Muhammed Abdurrahmân b. Muhammed b. Ġdrîs er- Râzî (ö. 327/938), el-Cerh ve‟t-taʻdîl, Dâru ihyâi‟t-türâsi‟l-ʻArabî, Beyrut 1952, I-IX.

Ġbn Ebî Yaʻlâ, Ebu‟l-Hüseyin Muhammed b. Ebî Yaʻlâ b. el-Ferrâ (ö. 526/1132), Tabakâtu‟l-Hanâbile (thk. Muhammed Hâmid el-Fakî), Dâru‟l- maʻrife, Beyrut [ty], I-II.

Ġbn Ferhûn, Ebü‟l-Vefâ Burhânüddîn Ġbrâhîm b. Alî b. Muhammed el- Ceyyânî el-Medenî (ö. 799/1397) ed-Dîbâcu‟l-müzheb fî maʻrifeti aʻyâni

ʻulemâi‟l-mezheb (thk. Muhammed el-Ahmedî Ebu‟n-Nûr), Dâru‟t-Türâs, Kâhire

[ty], I-II.

Ġbn Hacer, Ebü‟l-Fazl ġihâbüddîn Ahmed b. Alî b. Muhammed el- Askalânî (ö. 852/1449), Nüzhetü‟n-nazar fî tavdîhi Nuhbeti‟l-fiker fî mustalahi

133

---, Tehzîbu‟t-Tehzîb, Matbaatu Dâireti‟l-maʻârifi‟n-Nizâmiyye, Hindistan 1326 [1908], I-XII.

Ġbn Hallikân, Ebu‟l-Abbâs ġemsüddîn Ahmed b. Muhammed b. Ġbrahim (ö. 670/1271), Vefeyâtü‟l-aʻyân ve enbâu ebnâi‟z-zamân (thk. Ġhsân Abbâs), Dâru Sâdır, Beyrut, 1978, I-VIII.

Ġbn Mâkûlâ, Ebû Nasr Ali b. Hibetillah b. Câfer (ö. 475/1082), el-İkmâl,

fî rafʻi‟l-irtiyâb ʻani‟l-mü‟telif ve‟l-muhtelif fi‟l-esmâ ve‟l-künâ ve‟l-ensâb,

Dâru‟l-kütübi‟l-ʻilmiyye, Beyrut 1990, I-VII.

Ġbn Nukta, Ebû Bekr Muînüddîn Muhammed b. Abdilganî b. Ebî Bekr b. ġücâ„ el-Bağdâdî (ö. 629/1231), et-Takyîd li maʻrifeti ruvâti‟s-süneni ve‟l-

mesânîd (thk. Kemâl Yûsuf el-Hût), Dâru‟l-kütübi‟l-ʻilmiyye, [yy] 1988, I.

Ġbnü’l-Cevzî, Ebu‟l-Ferec Cemâleddîn Abdurrahmân b. Ali (ö. 597/1201), el-Muntazam fî târîhi‟l-mülûki ve‟l-ümem (thk. Muhammed Abdulkâdir Atâ ve Mustafa Abdülkâdir Atâ), Dâru‟l-kütübi‟l-ʻilmiyye, Beyrut 1992, I-XIX.

Ġbnü’l-Fuvatî, Kemâlüddîn Ebu‟l-Fadl Abdürrezzâk b. Ahmed (ö. 723/1323), Muʻcemü‟l-âdâb fî muʻcemi‟l-elkâb (thk. Muhammed el-Kâzım), Vizâretü‟s-sekâfeti ve‟l-irĢâd Îrân, Tahran 1416 [m. 1995], I-VI.

Ġbnü’s-Salâh eĢ-ġehrezûrî (ö. 643/1245), Mukaddimetü‟bni‟s-Salâh, Dâru‟l-kitâbi‟l-ʻArabî, Beyrut 2010

Kandemir, M. YaĢar, “Cüz”, DİA, VIII/147-148,

---, “Hatîb el-Bağdâdî”, DİA, XVI/452-460.

Kaya, Mahmut, “Beytülhikme”, DİA, VI, 88-90.

Kudât, Emîn, Medresetü‟l-hadîs fi‟l-Basra hatte‟l-Karni‟s-sâlisi‟l-hicrî, Dâru Ġbn Hazm, Beyrut 1998.

Kudât, ġeref Mahmûd Muhammed Selmân, Medresetü‟l-hadîs fi‟l-Kûfe (BasılmamıĢ doktora tezi), Ezher Üniversitesi Usûlü‟d-dîn Fakültesi Hadis Bölümü, 1980.

134

Mizzî, Cemâleddin Yûsuf b. Abdirrahman b. Yûsuf (ö. 742/1341),

Tehzîbu‟l-Kemâl fî esmâi‟r-ricâl (thk. BeĢĢâr Avvâd Maʻrûf), Müessesetü‟r-

Risâle, Beyrut 1980, I-XXXV.

Muhammed b. Azzûz, Medresetü‟l-hadîs fî Bilâdi‟ş-Şâm hilâle‟l-

karni‟s-sâmini‟l-hicrî, Dâru‟l-beĢâiri‟l-Ġslâmiyye, Beyrut 2000.

Ömerî, Ekrem Ziyâ, Mevâridü‟l-Hatîbi‟l-Bağdâdî fî Târîhi Bağdâd, 2. Baskı, Dâru Taybe, Riyâd 1985,

Özpınar, Ömer, Hadis Edebiyatının Oluşumu, Ankara Okulu Yay., Ankara 2005

Polat, Selahattin, “Kıraat”, DİA, XXV/435.

Sehâvî, ġemseddin Muhammed b. Abdirrahmân (ö. 902/1497), Fethu‟l-

Muğîs bi Şerhi Elfiyyeti‟l-Hadîs (thk. Ali Hüseyin Ali), Mektebetü‟s-Sünne,

Mısır 2003, I-IV.

Semʻânî, Abdülkerim b. Muhammed b. Mansûr (ö. 562/1166), el-Ensâb, Haydarâbâd 1962, I-XIII.

Sezgin, Fuad, “Ġsnadın Arap Dili ve Ġslâmî Ġlimlerdeki Önemi” (çev. Hüseyin Kahraman), Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1993, cilt: V, sayı: 5, s. 301-310,

---, Buhârî‟nin Kaynakları, Otto Yay., 4. Baskı, Ankara 2015.

Suyûtî, Ebü‟l-Fazl Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed el-Hudayrî (ö. 911/1505), Tedrîbu‟r-râvî fî şerhi Takrîbi‟n-Nevâvî, Müessesetü‟- Reyyân, Beyrut 2009, I.

---, Buğyetü‟l-vuʻât fî tabakâti‟l-luğaviyyîne ve‟n-nuhât, el-Mektebetü‟l- ʻAsriyye, Saydâ [ty], I-II.

Sübkî, Tâcüddin Abdülvehhâb b. Takıyyüddin (ö. 771/1370),

Tabakâtü‟ş-Şâfiʻiyyeti‟l-Kübrâ (thk. Mahmud Muhammed et-Tanâhî/Abdülfettah

135

ġahyar, Ataullah, “Bid‟at Ehlinden Hadis Rivayeti Kapsamında Mihne Sürecinin Cerh ve Ta‟dile Etkisi”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013/1, cilt: XII, sayı: 24, s. 29-57

ġevât, el-Huseyn b. Muhammed, Medresetü‟l-Hadîs fi‟l-Kayrevân

mine‟l-fethi‟l-İslâmî ilâ muntasafi‟l-karni‟l-hâmisi‟l-hicrî, ed-Dâru‟l-ʻalemiyye

li‟l-kitâbi‟l-Ġslâmî, Riyâd 1411 [1990], I-II.

Tahhân, Mahmûd, el-Hâfızu‟l-Hatîbu‟l-Bağdâdî ve Eseruhû fî ʻUlûmi‟l-

Hadîs, Beyrut 1981.

Usmânî, Muhammed Taqı, Sünnetin Bağlayıcılığı, (Çev. Ġbrahim Kutluay), Rağbet Yay., Ġstanbul 2010.

UĢ, Yûsuf, Hatîbu‟l-Bağdâdî Müerrihu Bağdâd ve Muhaddisuhâ, el- Mektebetü‟l-Arabiyye, DımeĢk 1364

Yâkût el-Hamevî, ġihâbuddîn Ebû Abdillah (ö. 626/1229), Muʻcemü‟l-

büldân, Dâru Sâdır, Beyrut 1995, I-VII.

---, Muʻcemü‟l-üdebâ irşâdü‟l-erîb ilâ maʻrifeti‟l-edîb, Dâru‟l-ğarbi‟l-

Benzer Belgeler