• Sonuç bulunamadı

Yeni Zağra’nın düşman tarafından zabtı Rus’ların cenûbi Balkandan ricât-ı umûmîyyeleri.

Osman Paşa bir kere Rusları mükemmel sûrette mağlûb ettikten sonra bulunduğu mevkî müdâfaaya sulh bir hâle getirmek için çalıştı. Evvel ümerâ (Plevne)’den Rus dâr’ûl harbine daha yakın ve bu son mevkînin Şark-ı cenûbiyesinde bulunan (Lofça) şehrinin işgâlini behemehâl elzem gördü. Çünkü bu mevkî işgâl olunduğu zaman Ruslar’ın sağ cenâhı dâimâ tehdîd edilmiş, gerek cenûba gerekse garba doğru hareketleri tazyîk altına alınmış olacaktı.

Bu maksadın icrâsı için kumandan Paşa (Lofça) tarafına, süvârîden istikşâf kolu göndererek Ruslar’ın şehr-i mezkûrdaki kuvvetlerinin pek zayıf olduğunu anladı. Fi-l- hakîka o günde (Lofça)’nın muhâfazası (4) Kazak süvârî bölüğü ile iki toptan ibâret olub bu kuvve-i muhâfaza (seretekuf) nâmında bir Miralayın taht-ı kumandasındaydı.

(Lofça)’nın zabtı için Osman Paşa ( Plevne)’ye o günlerde ( Sofya) târîkiyle gelen (6) tabur piyâde (1) batarya top ve bir mikdar gönüllü Çerkes süvârîlerini tefrîk ederek bu fırkanın kumandanlığını Mirlivâ Rıfat Paşa’ya verdi. Bu Paşa’nın mâiyyetinde genç, fakat kendisinin pek ziyâde emniyet ettiği erkân-ı harb Miralayı Tevfik Bey’i kattı.

Rıfat Paşa Lofça’ya temmuzun onikisinde gece saat üçte hareketle fecrde (Lofça) ya muvâsalat edip vakît kaybetmeksizin Ruslar’a hücum etti. Ruslar , Türkler’in geleceğinden kat’îyen bîhaber bulundukları hâlde vukû bulan hücuma dayanamayarak kaçtılar. Şu sûretle Rıfat Paşa (Lofça)’yı sühûletle istirdâd eyledi.

Osman Paşa bu muvaffakiyete dâhi nâil olduktan sonra kendi hesâbınca Ruslar’ın yakında mêmûl bulunan taarruzlarına karşı iktizâ eden tedâbiri icrâ etti. Etrafta bulunan evkaf-ı aksâmı askeriyyeyi (Plevne)’ye celb ve bu şehrin etrafındaki tepelerde müteaddid istihkâmları vücûda getirerek Ruslar’ın hücumuna son derece mukavemet göstermek için hiçbir günü değil hiçbir saati bile kaybetmedi. Çalıştı.

Paşa’nın taarruz-u cedîd Hakkındaki fikr ve mêmûlunun doğruluğu ise derhâl meydana çıktı. Çünkü düşman kâfi kuvvet bulduğu gibi derhâl (Plevne)’nin üzerine yürüdü. Fakat bu ciheti izâh etmezden evvel birinci ( Plevne) mağlûbiyyeti gününden ikinci def’a

vukûa gelen taarruza kadar Rus ordusunda ve karargâhında vukûa gelen ahvâlden bahs etmek lâzımdır.

Ruslar, muhârebeyi kemâl-i muzafferiyyetle bitirdik fikrinde bulunub ordugâhta fevkalâde Surur ve şadumanı olduğu zaman (Plevne) hücumunda mağlûb oldukları haberini yukarıda söylemiştik. İkinci üçüncü günde tafsilâtı hâvî gelen haberler mağlûbiyyetin evvelce zann olunduğundan ziyâde olduğu anlaşıldı. Rus karargâhı telaşa düştü. İmparator dâhi telaşlı ve ızdırâblı bir hâlde erkân-ı harbi hey’etiyle beraber (Grandük)’ü bir meclise davet etti. Bu mecliste bir hayli gürültü oldu. (Grandük)’ün Rus ricâl ve umerâsı arasında pek çok düşmanları vardı. Bilhassa İmparatorun büyük oğlu (Sareviç) ikinci oğlu (Vladimir) umûmcalarının düşmanlarıydı. <<Plevne’ye kâfî bir kuvvetle hücum olunmadı. Bundan da (Grandük) mesûldur. >> diye başkumandanı sıkıştırdılar. Bu da müdâfaada bulundu.

Meclis Plevne’ye hücum eden General (Schuldner)i derhâl azl etmek istedi. (Grandük )ün << Eğer her mağlûbiyyette mağlûb olan Generalleri azl edecek olursak umerâdan hiçbir kimse hücuma cesâret edemez.>> diye itirazı üzerine meclis, Generali azl etmekten vaz’’geçti. Meclisin bir kısmı <<Bundan sonra Plevne’ye derhâl hücum edilmeyip biraz teenni ile hareket etsek daha iyi olur >> gibi fikirler sarf ettilerse de İmparator ve arkasından (Grandük) << Bu mağlûbiyyet, ordumuzun şân ve şerefini tenkîs etti. Zâten Osman Paşa’yı orada Tol müddet bırakmak tehlikelidir. Çünkü taarruz tehdîdiyle bizi başka istikâmetteki hareketlerimizden alıkoyar. >> demesi üzerine derhâl yani birkaç gün içinde (Plevne)’ye hücum edilmesine karar verilip meclis dağıldı. 77

Bundan sonra (Grandük) olanca kudretini sarf ederek (Plevne)’ye karşı külliyyetli bir kuvvet toplamaya gayret etti. Harbiyye nâzırıyla İmparatordan kırk bin askerin Rusya’dan celbini istedi. Harbiyye nâzırı lâzım gelenlere emir verildiğini ve üç haftaya kadar bu kuvvet yani iki piyâde fırkası, bir nişancı livâsı ki cem’an yekûn ( 40) taburun yetişeceğini beyân etti. Bundan sonra garb yani Plevne’ye karşı umûm aksâmının diğer hizmetten tahlîs için Romanya hükümdarı Prens Şarl’a telgraf çekerek (Niğbolu) ve o

civârdaki sâir mahâller ve Romanya askeriyle işgâl edilmesini ricâ etti. Prens (Şarl) Romanya hükümeti bu ricâyı kabul ile gönderdikleri münâsib mikdarda bataryalarla bir fırka piyâde Tuna’yı geçerek matlûb olan Kale ve mevkîleri işgâl etti.

Bu sûretle birkaç gün zarfında Plevne’ye doğru hareket etmek üzere (Krüdener) kumandasında (36) tabur piyâde (30) bölük süvârî (176) top ki cem’an yekûn kırk bin kuvvetinde bir ordu toplandı

Bu kuvvet toplanır toplanmaz (Grandük) General (Krüdener)’e derhâl hareket edip Plevne’ye hücum etmesini emr etti.(Grandük) bu işe o kadar acele ediyordu ki bu kuvvetle hareket eden General’e günde iki def’a telgraf çekerek ne güne ve hangi güne hücum edeceğini soruyordu. İmparatorun heyecanı dâhi bu merkezdeydi. (Grandük ) o günlerde muttasıl gönderdiği telgraflarda <<(Plevne)’den gelecek habere pek büyük sabırsızlıkla intizâr ettiğini >> beyân ediyordu. 78

General (Krüdener),(Plevne) civarına temmuz Rûmînin on dördüne doğru yürüdü. İki_üç gün etrafı istikşâf ile vakît geçirdi. Aldığı malûmat Generalin hiç de hoşuna gitmiyordu.(Plevne)’den gelen Bulgar casusları Osman Paşa’nın kırk bin askerle kendilerini beklemekte olduğunu haber vermekteydiler. Şüphesiz burada mübalağa vardı. Fakat Rus erkân-ı harb’lerinin keşfiyatı neticesinde verdikleri raporda dâhi (Plevne) mükemmel bir hâl-i müdâfaaya getirilip hemen hücumla almak mümkünsüz olduğunu ve böyle bir hareketin muvaffak olmayacağını gösterirlerdi. General (Krüdener) bu mülâhazâtı (Grandük)’e bildirdiyse de Rus karargâhı buna kulak asmayarak hücum emrini verdi.

General ( Krüdener) temmuzun on yedisinde (Grandük)’le (İmparator)’a bir telgraf çekerek yarın hücum edileceğini bildirdi. (Grandük) ve (İmparator) o geceyi ve ertesi günü pek büyük galeyân ve heyecan içinde geçirdikleri Rus tarihlerinde mestûrdur.

Temmuzun on yedisinde General (Krüdener) hücum planının tertîbi için büyük bir meclis-i harb akd etti. Mecliste epey muhtelif fikirler sarf olundu.En sonra ordu şu sûretle tertîb olundu. Sağ kol bizzat General (Krüdener) kumandasında (17)tabur (78) top (Graviçe) istihkâmatına doğru hareket edecek ve bu mevkîyi zabt ettikten sonra (Plevne)’ye girecekti. Sol kol General Prens (Şahoski) kumandasında (11) tabur ve (40) top bulunduğu hâlde (Graviçe) istihkâmatının solundan ( Plevne)’ye hücum edeceklerdi.

Bu son kolun daha solunda General (Skobelev) kumandasında (1) tabur piyâde (10) top (12) Kazak süvârî bölüğü hareket ederek Osmanlıların Sofya yoluna vukû-u melhûz olan ricâtlarını kesecekti.

Bu umûm kollarının gerisinde (6) tabur piyâde (4) bölük süvârî ve(28) top ihtiyât-ı umûmî olmak üzere ordunun gerisinde (Karaağaç) nâm-ı mevkîye bırâkılmıştı.

Bu tertîbi aldıktan sonra General (Krüdener) asker’e yarın yani temmuzun on sekizinde Aliyy’ul sabah (Plevne)’ye hücum edileceğini emr ve îlân etti. Asker de ona göre hazırlandı.

Bu ordunun karşısında bulunan Osman Paşa’ya yapıyordu. Şimdi de o tarafa atf’ı nazar edelim.

Osman Paşa Ruslar’ın birinci mağlûbiyyetinden sonra tekrar (Plevne)’ye hücum edeceklerini bildiğini evvelce söylemiştik. Bunun için Ruslar’ın birinci hücumla ikinci hücum arasındaki on günlük müddet zarfında (Plevne)’yi müdâfaa hâline getirmekle uğraştı.

(Plevne)’nin şimâlinde bulunan ve Ruslar’ın evvelki hücumlarında hedef taarruzu olan (Bukova)mevkîne bir tabya vaz’’ etti. Oradaki tepelerin sırtların cenûbunda hendek ve siperler kazdırarak mükemmel bir hâl-i tedâfî’ye getirdi. (Plevne)’nin karbinde bulunan (Graviçe) köyünün şimâlindeki tepede meşhûr Graviçe tabyasını yaptırdı. Etrafında siper ve avcı hendekleri kazdırarak bu mevkîye hücumu gâyet müşekkel bir hâle getirdi. Bundan daha cenûb da (Plevne)’dir. (Radişevo) köyüne giden yolun üzerinde Ruslarca pek ziyâde şöhret kazanan ve Türklerce Hâfız Paşa tabyası nâmıyla maruf bulunan

tabyayı yaptırdı. Hafız Paşa tabyasından daha Garbte (Plevne)’den ( Lofça )’ya giden yollarda Ruslarca (Kirişin) nâmıyla maruf tabya’yı yaptırarak o tarafı dâhi mükemmel sûrette tahkîm etti. Elhâsıl burada ne yapılmak lâzım ise ânı îfâde kusur etmedi. Bu istihkâmların tertîb ve planlarında birkaç zâbıtân ve bilhassa o vakît erkân-ı harb Miralayı ve sonraları müşîr olan meşhûr Tevfik Bey’in pek çok hizmeti sebk etti.

Bu esnâda (Plevne) de bulunan Osmanlı kuvveti kısmen Redif ve kısmen nizâmiye ye mensûb olmak üzere (32) piyâde taburundan (7) nizâmiye süvârî bölüğündan ibâret olub tahminen üçyüz nefer gönüllü Çerkes süvârîsinden ve (58) kıt’a sahra topundan mürekkebti. Bu kuvvetin mecmû yirmibin neferden ziyâde değildi. Rus kuvvetinin hemen nısfı kadardı.

(Plevne) ordusu (12) tabur piyâde (2) bölük süvârî ve (2) batarya toptan mürekkeb iki fırka teşkîl ediyordu. Birinci fırka Ferik Adil Paşa ikinci fırka da Mirlivâ Hasan Sabri Paşa kumandasındaydı. Kalan taburlar ihtiyât-ı umûmî olmak üzere müctemian geride bulunuyordu. Diğer aksâm tabyalarda ve (Plevne) civârındaki sâir müdâfaa mevkîlerindeydi.

Temmuz-u Rûmînin on sekizinci salı günü sisli bir gündü. fecr vakti (Plevne) etrafını duman basıp iki adım ötede hiçbir şey gözükmüyordu.

Me’a hâzâ Ruslar’ın geleceği târîkin üzerindeki (Graviçe) tabyasında bulunan Miralay Emin Bey Ruslar’ın külliyyetli mikdarda olarak ve nizâm-ı harb alarak gelmekte olduklarını merkeze haber verdi. Fi-l-hakîka alafranga saat yedide Ruslar’ın ( Sağ kol) (8) tabur ve birkaç bataryadan mürekkeb bir fırkası (Graviçe)köyünün karşısındaki tepelerde mevkî tutarak bir nizâm-ı harb alıyordu. Saat sekizde (Graviçe) tabyasından bunlara karşı bir top atıldı. Bunu müteâkib her iki taraftan ateş parladı.

(Plevne)’yi basan sis saat dokuza kadar devam ettiğinden mevkî-i mezkûrun önündeki istihkâmlar gözükmüyordu. O saatten itibâren hava açıldı. Tahminen iki bin metre uzakta bulunan ( Graviçe Tabyası) dehşetli bir sûrette Ruslar’ın önüne çıktı.

Düşman derhâl bu tabyayı etrafındaki tepeleri peyderpey sevk olunan ve mikdarı kırka varan topla dökmeye başladı. Bu esnâda hücum için dâhi geride hazırlık görmekten geri durmuyorlardı. Rus hatt-ı harbinin önünde sevk olunan taburlar. İse mezkûr tabyanın sağında, solunda,önünde yatan Osmanlı avcı bölüklerı ateş teâtî ediyorlardı. Muhârebe gittikçe kızışıyor fakat düşman Osmanlı tabyasında ve hatt-ı harbinde ne kadar asker olduğunu bir türlü tâyîn edemiyordu. Çünkü bunlar siper altında bulunduklarından mikdarı lâyık-ı vechle anlaşılamıyordu.

Muhârebenin ibtidâsında Ruslar’ın sağ kolundaki ahvâl bu merkezde iken General Prens (Şahoski) kumandasında bulunan sol koldaki ahvâl dâhi şu sûretle gidiyordu. : bu kol saat dokuzda hatt-ı harbe girerek (Radişevo) köyünün tepelerine birkaç batarya birleştirip Osmanlı mevâzi’sine dolu gibi dâne ve şarapneller yağdırmaya başladı. Buradaki kumandan erkân-ı harb livâsı Tâhir Paşa’ydı. Bunun idâresinde üç tabur ve birkaç batarya top vardı. Bu batarya kemâl-i şiddetle düşmana mukabelede bulunuyordu. Top muhârebesi birkaç saat kadar devam etti. Bu esnâda Ruslar’ın taburları hücuma hazırlanıyordu.

Ruslar’ın diğer bir kolu General (Skobelev) kumandasında olduğu hâlde (Plevne)’nin arka cihetini almak üzere (Şahoski) kolunun solunda (Kirişin) karyesine doğru ilerliyor fakat burada Miralay Yunus Bey’in kumandasında bulunan bir tabur düşmanın ilerlemesine şiddetle mukavemet gösteriyordu.

Umûm Rus kollarının ahvâli alafranga saat ikiye kadar bu merkezdeydi. Şu sırada Plevne ile civarı ateşler içinde kalmış. Top ve tüfenk gürültülerinden âdeta yer titriyor gibi bir hâlde bulunmuş idi. Yirmi kilometre uzannmış olan hatt-ı harbi barut dumanları kaplamış olduğundan hatt-ı harbde ne olduğu anlaşaılamıyordı. Fakat Ruslar’ın avcı hatları yavaş yavaş ilerlemekte olduğundan düşman biraz yer kazanıyor zann olunuyordu. Herkes hücuma muntazır fakat evvelce verilen karar üzerine hücum saat ikide başlayacaktı.

Ruslar’ın sağ kolu dört saat top muhârebesine devam etti. Taarruz saati geldiği gibi ileri hattâ bulunan General (Velyaminov) (9) taburla hücum etmek için ilerledi. Ruslar (Hora ) diye bağırarak muntazam hatlarla ilerliyor. Fakat Osmanlı hattında bulunan birkaç bölük piyâde, siperler ve çukurlar arkasından bunlara karşı dehşetli ateş yağdırıyorlardı. İleri hareket eden Rus taburları her dakikada külliyyetli telefât veriyor fakat düşman yine ilerliyordu. Nihâyet Osmanlı birinci hattında bulunan avcıları püskürterek bu hattı zabt ettiler şu kadar var ki bu sırada ikinci hattâ ricât eden Türkler’in ateşinden dehşetli telefât veriyor birkaç taburları mahv olub gidiyordu.

Ruslar bir kere birinci hattı aldıktan sonra ikinci hattâ hücum ettiler fakat bu hücumda daha ziyâde telefât vererek ricâta mecbûr oldular. Ruslar bir daha hücum ettilerse de muvaffak olamadılar Türk bölüklerı kemâl-i metânet ve sebâtla karşılıyor bir müddet Rusları kurşunla telef ettikten sonra yakın geldikleri gibi süngü ile terd , Ruslar tekrar hücum Osmanlılar tekrar def’ ediyorlardı. (Graviçe) tabyasının önü bir iki saat zarfında düşman cesedleriyle doldu. Ruslar sinek gibi düşüyorlardı. şu sırada çok telefât veren taburların yerine ihtiyâttan yeni taburlar geldi. Onlar da birkaç dakika zarfında mahvoldu. Gitti.

Saat dört sularında (Graviçe) tabyasının etrafına Ruslar’ın onbeş kadar taburu toplanmış idi ki General (Schuldner) bir taraftan General ( Vilyaminov) ile daha başka Generaller diğer taraftan bu tabyaya hücum edip duruyorlardı. Her hücumlarında mikdar-ı külli telefât vererek ricât ediyorlardı. Tabya ve bunun etrafında yatmış bulunan Osmanlı askeri harikulâde derecesinde mukavemet ve metânet gösteriyordu. Burada bulunan taburlar üçten ziyâde değildi. Tabyanın kumandanı bulunan Emin Bey ve diğer zâbıtlar yalın kılıç başları açık pek çoğu pek çoğu yaralı oldukları hâlde askeri teşbii metânete davet ediyorlar. Ve muvaffakta oluyorlardı. Bu zâbıtlardan birkaçı Rus süngüleriyle şehid oldular. Fakat bulundukları mevkîden bir adım bile ricât etmiyorlardı.79

Ruslar akşama kadar bu tabyanın etrafını sararak her on dakikada bir kere olanca kuvvetleriyle hücum ediyorlardı. Saat dörtte bu ahvâli geride bulunan ve bir tepe üzerinde seyreden ve her dakika gelmekte olan yâverlerden işin hakîkatni anlayan General ( Krüdener) imdâdta bulunan son iki taburu oaraya göndererek hücum etmesini emir verdi. Bu def’a General (Schuldner) bizzat ve ve diğer kumandanlar askerin başında oldukları hâlde tabyaya hücum ettiler. Ruslar’ın hücumları o kadar süratli idi ki bir vakît Ruslar (Graviçe) tabyasını zabt etmiş zann olundu. Lâkin orada bulunan Emin Bey son kuvvetini Bazoye verip dayandı.

Bu esnâda artık tüfennk patlamayarak her iki tarafın askeri süngü süngüye giriştiler tam bu sırada Adil Paşa tarafından gönderilen imdâd Rusları terd ve ricâta mecbûr etti. Artık akşam karanlığı çökmüştü. Fakat Ruslar binlerce telefât verdilkten sonra hücuma tâkatleri kalamamış yalnız bulundukları yerlerden ( hora ) diye bağırıp duruyorlardı.

O gün Ruslar’ın sağ kolundaki hücumları bu derece şiddetli olduğu hâlde bu esnâda sol kolda olan hücumlar dâhi pek ehemmiyetliydi.

Bu kolun kumandanı bulunan General (Şahoski) (Radişevo) tarafından taarruz ve bir müddet top muhârebesi icrâ ettikten sonra saat ikide önünde bulunan Rus askeri istihkâmlarına iki koldan yürüdü.

(Kayalıdere) vadisiyle orada bulunan değirmene kadar ilerledi. Oralarda Tâhir Paşa’nın kumandasında bulunan ve (Plevne) ile (Radişova) arasında yapılan istihkâmlara hücum etti.İkinci kol ise Hasan Sabri Paşa’nın bulunduğu mevkîye yürüdü Tâhir Paşa’nın bulunduğu mevkînin Ruslar tarafından kolayca çevrilmesi mümkün olduğundan bu zât ricât ederek Hasan Sabri Paşa’nın bulunduğu mevkî hizasına gelip orada yerleşti. Burada şiddetle ateş edip Ruslar’ın ilerlemesine sühûletle mânî oldu Ruslar Tâhir Paşa’nın bulunduğu istihkâmı elde ettikten sonra ileride bulunan tabyalara yürüdülerse de onların zabtına muvaffak olamadılar.Daha birkaç kere hücum ettilerse de yine destres olamayıp her hücumlarında külli telefât verdiler bu kolun daha solunda (Kirişin) köyünün civârında ( Sofya’ya giden yola yakın ) harekete mêmûr olan General (Skobelev) bir müddet hayli ilerlemiş ve orada bir taburla mukavemette bulunan Yunus

Bey’i bir müddet yerinden ricâta mecbûr etmiş idiyse de kahraman Yunus Bey aldığı iki bölük imdâd ile bunların üzerine hücum ve tekrar eski mevkîsine istirdâd etti.

Akşamdan yarım saat evvel Rus ordusunun ahvâli bu merkezdeydi. General (Krüdener) kumandasında bulunan sağ kol,hedef taarruz bulunan (Graviçe)tabyasını zabt edemeyerek pek büyük telefât verip tabyanın etrafında dolaşıyordu.

Düşmanın sol kolu bir müddet ilerlemiş gibi görünüyor idiyse de Ruslar o istikâmetteki Osmanlı istihkâmlarına hücum etmiş idiyse de muvaffak olamayarak dehşetli telefât vermiş ve bir de akşamüstü (Plevne)’den sevk olunan dört bölük piyâdenin bunlara hücumla General (Şahoski) kolu ricâta mecbûr olmuştu. Bu kolun solunda bulunan General (Skobelev) dâhi Yunus Bey’den gördüğü mukavemet üzerine ricât-ı tâmmeye devam ediyordu. Ruslar’ın diğer tarafa sevk olunan kolları dâhi pek çok telefât verip geriye çekiyordu.

Ortalığı karanlık bastıktan sonra General (Krüdener) mukaddeme söylediğimiz vechle daha bir kere (Graviçe) tabyasına hücum edip mağlûb olduktan sonra ricât-ı umûmîyyeye karar verdi. Livâ ve fırka kumandanları askeri ateş siperinden çıkarmaya mêmûr etti. Ve kendisi derhâl (Grandük)’e bir telgrafın tanzîmine girişti.

Ruslar’ın o günkü telefâtı pek dehşetliydi. (170) zâbıtâ sekizbinden ziyâde nefer telef olmuştu. Hakîkat hâlde ise bu yekûn dâhi doğru değildir. muhârebeden sonra neşr olunan eserlerde yevm-i mezkûrda düşmanın zâyiâtı on binden ziyâde olduğu rivâyet şehid olanlar üçyüzden ziyâde değildiyse bin iki yüzü geçmeyip olunmaktadır Osman Paşa’nın telefâtı ay. Ruslar o gün o gün vukûa gelen muhârebeden o kadar yılmıştı ki ki aksâm-ı askeriyye ricât emrini alır almaz ricât değil âdeta meydân-ı harbten kaçıyorlardı. Bu hâl az bir zamanda geride bulunan taburların nakliyat arabası muhâfızlarına sirâyet ederek << Türkler geliyor >> sedasıyla (Ziştovi )ye giden yoldan kaçmaya başladılar

Türkler’in gelişi şu sûretle (Plevne)’den pek uzak bulunan (Ziştovi)’ye dâhi sirâyet edeip ora ahâlisi Tuna’nın arka tarafına geçmek için geriye hücum eder ve burada birkaç adam telef olur (Krüdener)’in ordusu ise bu esnâda mahşerdi asker nereye gittiğini bilmeyerek karanlıktan bilistifâde her tarafa kaçıyor arabalar nakliyat hep bırâkılmış kimse kimseyi tanımıyordu. Eğer Osman Paşa o gece birkaç taburla Ruslar takîb etmiş olsaydı umûm ordunun taburlarıyla beraber esir ve derdest edileceğinde umûm muharririn müttefik ederler.80

(Grandük)muhârebenin ikinci günü öğle üstü General (Krüdener)’den mağlûbiyyet telgrafını aldı. Generalin telgrafı pek kısa idi. Meâli şu idi : << Hücum sabahtan akşama kadar devam etti. Düşmanın kuvveti bizimkinden birkaç misli ziyâdedir. (Bulgarani) târîkiyle ricât ediyorum. >> Generalin (Plevne)’de mevcûd Osmanlı kuvvetine aid fıkrasının külliyyen yalan olduğu mâlûm olub (Grandük)’e bir teselli vermek için yazıldığı muhakkaktır. Fakat Rus başkumandanı bu teselliyi bulamadı. Meyus oldu. Ve derhâl kardeşi bulunan (İmparator)’a şöyle bir telgraf çekti: << (Krüdener)den aldığım telgraf mağlûbiyyetini beyân ediyor. Ben bu dakikada oradan buradan asker topluyorum Şu günlerde bizzat (Plevne)’ye hücum edip bu mevkîyi alacağımdan emin olunuz. >> 81(Grandük)’ün bu niyeti hâlisti. Fakat o günlerde Rus ordularında vukûa gelen ahvâl bu niyetin icrâsına mânî olduğunu mahâlinde göreceğiz.

Osman Paşa muhârebenin ikinci günü harekât-ı harbiyyeye dâir cereyân eden ahvâli muhtasar bir telgrafla İstanbul’a bildirdikten sonra bu muhârebede fevkalâde cesâret ve yararlılıkları görülen zâbıtân ve umerânın nâil-i mükafât olmalarını ricâ etti. O gün Osmanlı ordusunun her zâbıt ve neferi kahraman olduklarını isbât etmişlerse de bilhassa ikinci ordunun ikinci alayının Miralayı Emin Bey’in (Graviçe) tabyasında gördüğü iş , tarih-i harbte nadiren görülen cesâretlerdendir. Emin Bey bu muhârebeden sonra mirlivâ oldu.

80 Bu muhârebe Hakkında Rus ve Fransız ve diğer Avrupa lisânlarında yazılmış eserlere mürâcaat 81 General Gazenkampf’ın hâtırâtı

Erkân-ı harb Miralayı Rıza Bey’in ikinci ordu seyyar topçu alayının Miralayı Ahmed Bey ikinci alayın ikinci taburunun kumandanı Abdullâtîf Efendi sağ kol ağası Muhammed Efendi gibi zevât o gün Osmanlı zâbıtânının nâmus ve şerefini bâlâya çıkaran zevâttandı. Erkân-ı harb Miralayı Tevfik Bey’in mahâret ve tedâbir-i mütenevvîsi pek büyük muvaffakiyetler istihsâline hizmet etmişti. Bu zâbıtânın cümlesi muhârebeden on dört gün sonra terfii-i rütbe ettiler. Ve başka türlü mükafâtlara nâil oldular. Birinci fırka kumandanı olan Adil Paşa’nın esnây-ı harbte kılıcı kırıldığından kendisine altın kılıç ihsân olundu. Muhârebenin ikinci günü Ruslar’ın esnây-ı ricâtta bıraktıkları hayli tüfenk ve eşya-ı sâire elde edildi.

Ruslar temmuzun ortalarında Osman Paşa’ya mağlûb olarak o taraftan ordularını geriye çekmeye mecbûr oldukları hâlde takarrüben bu zamanda Balkanın öte tarafında muzafferiyyetten muzafferiyyete nâil olarak (Eski Zağra) (Kazanlık) şehirlerini zabt etmekte olan General (Gurko) ordusu dâhi bu sırada ansızın önlerine çıkıveren Süleyman Paşa’dan gördüğü kat’î mağlûbiyyet üzerine oralarını terk ile Balkan’a doğru kemâl-i süratle ricât etmekteydi. Bu vak’anın tafsilâtı şudur.

Muhârebe îlân olunduğu zaman Süleyman Paşa Karadağ’ın karşısına hareket etmek üzere gönderilmişti. Burada şu Karadağ muhârebesinde diğer ümerânın görmedikleri muvaffakiyete nâil oldu Karadağlıları her muhârebede mağlûb ederek bu memleketin