• Sonuç bulunamadı

Zaîfî'nin hayatı bu bölüme kadar gerek kendi eserlerinde yer alan bilgi kırıntılarının gerek hakkındaki kaynak ve araştırmalarda yer verilen malumatın

derlenmesi ve belli bir tasnife tabi tutulması suretiyle ayrıntılı bir şekilde aktarılmıştır.

"Hayat Çizelgesi" başlığını taşıyan bu bölümde ise Zaîfî'nin hayatına dair bilgiler ana

hatlarıyla yaş-yıl ve sıra gözetilerek bir çizelge hâlinde sunulmaya; detaylar içinde

boğulmadan şairin hayatına kuşbakışı bakılmaya çalışılmıştır. Çizelgede herhangi bir

malumatın elde edilemediği yıl-yaş sütunları boş bırakılırken kaynakların üzerinde

müttefik olmadığı şüpheli veya kesinlik arz etmeyen tahminî kimi bilgiler de yanlarına

koyulan "(?)" simgesi ile bildirilmiştir. Şairin hayat serüveninin özeti mahiyetindeki bu

çizelge denemesi şöyledir:

Yaş Sene Olay Süre Malumat

0 900 (?) Doğduğu tahmin edilmektedir.

Çocukluk-Gençlik ve ilk eğitimle Rumeli'de geçen yaklaşık 20 yıl 1 901

Kratova'da geçen çocukluk yılları.

2 902

3 903

4 904 Tahsil hayatına âlim olan babasıyla başladığı, dört-beş yaşında okuma yazma

öğrendiği bilinmektedir. 5 905 6 906 7 907 8 908 9 909 10 910 11 911 12 912 13 913 14 914 15 915 16 916 17 917

18 918 (?) Kadı Bedreddin'den kelam, hikmet sarf ve On sekiz yaşında (?) Üsküp'e giderek nahiv dersleri aldığı; yaşı yirmiye gelince de metin, mantık, fıkıh ve fen okuduğu

bilinmektedir.

19 919

20 920

205

AKARSU, K.: Rumelili Za!îfî Dîvânı (Tenkîdli Metin): 9. s.; UYAR-AKALIN, B.: Ża!ífí: Gülşen-i Sí-Murġ:

42

21 921

Medrese tahsili için önce Edirneye, sonra Bursa'ya sonra da Đstanbul'a gelir. Bir

beyitinde 10 yıl Sahn-ı Seman medreselerinde eğitim gördüğünü bildirmiştir. Mülazemetini ünlü müftü

Zenbilli Ali'den almıştır. Đstanbul'da okurken dönemin başdefterdarının oğluna hatırı sayılır bir meblağ karşılığında üç yıl

özel ders verdiği de bilinmektedir.

Medrese eğitimiyle geçen 10 yıl 22 922 23 923 24 924 25 925 26 926 27 927 28 928

29 929 Sergüzeşt'ini bu yılda yazmaya başladığı

tahmin edilmektedir. (?)

30 930

31 931 Zenbilli Ali'nin ölümünden kısa bir süre önce mülazımlığa başladığı ve 7 yıl

Đstanbul'da mülazımlık yaptığı bilinmektedir. Zenbilli'nin ölümünden bir

süre sonra da tasavvufa meylederek Halvetiye'nin Sünbüliye koluna intisap etmiştir. Şeyhinin Sünbül Sinan olduğu bilinmektedir. Bu dönemlerde tasavvufî mahiyetteki Kıssa-ı Işkî vü Maşuk ile Fâl-ı

Murgân'ı yazmıştır. Ne kadar süre

tasavvufla ilgilendiği kesin olarak bilinmemekle birlikte Işkî hikâyesine

binaen 12 yıl şeyhine hizmet ettiği söylenmektedir.

Mülazımlıkla Đstanbul'da

geçen 7 yıl

32 932 Şaban 932'den biraz önce hocası Zenbilli Ali

Efendi vefat eder.

33 933

34 934

35 935

36 936 Muharrem 936'da Şeyhi Sünbül Sinan vefat eder.

37 937

38 938 Vardar Yenicesi'nde Musa Bey

Medresesi'nde iki yıl müderrislik yapar.

Đlk müderrislik görevinde geçen

2 yıl

39 939

40 940

Hamisi Sofu Muhammed Paşa'nın daveti üzerine müderrislik görevini bırakarak

Đstanbul'a dönüp oradan orduyla önce Sivas'a sonra Diyarbakır ve Tebriz'e geçer.

Seferlerde ve ikinci müderrislik görevinde geçen 5 yıl Irakeyn Seferi'ne (940-942) katılır. 41 941 42 942

43 943 müderrislik yapar. Hamisi Muhammed Diyarbakır Ziyaiyye Medresesi'nde Paşa

Rumeli Beylerbeyi olunca Đstanbul'a gelir. Kendisine mansıp ve makam verilmeyince Đstanbul'da kumaş ticaretine girer; ancak ortağı tarafından dolandırılarak tüm mal varlığını kaybeder. Bunun üzerine Korfu Seferi'ne katılır ve Frenk Arnavut illerine

doğru yol alır.

44 944 Korfu Seferi'ne (944) katılır.

45 945 Plevne'de Mihaloğlu Medresesi'nde müderrislik yapar ve burada Mihaloğlu

Vakfiyesi'ni Türkçeye çevirir, Sabrü'l-Mesâib'i kaleme alır.

Üçüncü müderrislik görevinde geçen

2 yıl

46 946

47 947 Vardar Yenicesi'ndeki Ahmed Bey Medresesi'nde müderrislik yapar.

Dördüncü müderrislik görevinde geçen 1 yıl Gülşen-i Mülûk'ı yazdığı tahmin edilmektedir. (?)

43

48 948 Kazaskere mülazım olur. Müderrisliğin dışında geçen 1 yıl

49 949

Bir ihtimale göre Edirne bir ihtimale göre de Đstanbul'da bulunan Hacı Hasan

Medresesi'nde müderrislik yapar. Beşinci müderrislik görevinde geçen 2 yıl 50 950 Bu görevinden azledildikten Bûstân-ı Nasayih'i (5 Muharrem 950) ve Nigaristan'ı (11 Şaban 950) Đstanbul'da yazar. 51 951

Vakfın rakabe ihtiyacından ötürü medreseden azledilir. Đşsiz kaldığı 2 yıl Gülşen-i Sîmurg'u (18 Cemaziyülevvel 951) Đstanbul'da yazar.

52 952 Risâle-i Cevâhirnâme'yi (7 Recep 952) yazar.

53 953

Đstanbul'da Davudpaşa Medresesi'nde müderrislik yapar. Altıncı müderrislik görevinde geçen 3 yıl 54 954 55 955

56 956 yine azledilir. Đşsiz geçen 7 aylık süreden Son görevinde 3 yıl çalıştıktan sonra sonra Đznik'e Orhan Gazi Medresesi'ne tayin edilir. Burada ne kadar çalıştığı tam

olarak bilinmemekle birlikte kaynaklar Zaîfî'nin bu medreseden emekli olduğunu

bildirmektedir.

Đşsiz kaldığı 7 ay

Bağ-ı Behişt'i azl

döneminde yazmaya başlasa da (13-15 Muharrem 956) Đznik'te tamamlar. 57 957 Süresi belli olmayan yedinci müderrislik görevi ve emekliliği Risâle-i Đmtihaniye'yi yazar. 58 958

T. nüshasında bulunan Münşeat'ta eşine yazdığı dördüncü mektup 13 Muharrem 958 tarihini taşımaktadır. Mektubun içeriğinden şairin bu yılda eşinden uzakta

bulunduğu ve hasret çektiği anlaşıl-maktadır. Kuvvetle muhtemeldir ki Zaîfî 958 yılında da Đznik'tedir ve Đstanbul'daki

eşine buradan mektup yazmıştır.

Sofu Muhammed Paşa Budin Beylerbeyi olmuş ve orada ölmüştür.

59 959

60 960

61 961

Topkapı Sarayı R. 822'de kayıtlı

Külliyat'ın

içindeki Bâğ-ı Behişt nüshasının temmet kaydında bu eseri 961 yılında Đstanbul'da

tamamladığını bildirmektedir.

Đstanbul'da emeklilik hayatı

62 962 962'de hatt-ı destiyle istinsah etmiştir. Topkapı Sarayı R. 822'deki Külliyat'ı

Đstanbul'da bulunduğu tahmin edilmektedir. Sergüzeşt'ini 7 Safer 962'de tamamlamıştır.

63

963 Külliyat'tını 963-964'te ikinci kez istinsah etmiştir. Zaîfî'nin hayatına dair izler bu yıla kadar sürülebilmektedir. Bu sebeple

şairin 964 yılına kadar yaşadığı bilinmekte; bu yılda veya sonrasında vefat

ettiği tahmin edilmektedir.

64 964 Risâle-i Vücudiye'yi bu yılda yazdığı tahmin

44

2. EDEBÎ KĐŞĐLĐĞĐ

Klasik Türk Edebiyatının en parlak ve velut çağı olarak kabul edilen 16.

yüzyılda yaşayan Zaîfî; Fuzûlî, Bâkî, Hayâlî, Yahya Bey gibi zirve şahsiyetlerin

arasında adını duyurarak tezkirelere girmeyi başarmıştır. Tezkire yazarları şairin

sanatından bahsederken genellikle onun ilmî kişiliğini öne çıkarmakta, onun şiirini

“sade” bulmaktadırlar.

Şairin, şiir ve inşada kudretli olduğuna, gazeliyatının sade ve külfetsiz olduğuna

Benzer Belgeler