Divan şiirinde sevgilinin uzun saçları için kullanılan benzetmelerin başında gelen zünnâr papazların beline bağladığı uçları püsküllü örme kuşaktır. Bunu kullananlar uçlarını aşağıya doğru sarkıtırlar ve ucuna haç asarlar. Hristiyanlık alameti olan bu kuşak ekseriyetle sevgilinin büt, sanem, kâfir ve muğbeçe olarak tasvir edildiği beyitlerde geçer. Bununla beraber zünnâr-ı mahabbet, zünnâr-ı aşk gibi ifadelerde de sıkça kullanılır.
Baglamışlardır “Enel-hak” küfrünün zünnârını Berhemenler kim mukîm-i mâ’bed-i gîsûsudur
Şeyh Gâlip D. (G. 52/2) Ruhlarından gösterip zülfün o kâfir mug-beçe
Rişte-i zünnâr eder leb-beste-i îmâna ‘arz
120
Klasik Türk edebiyatında ilahi aşkın ve fenâfillah yolunun temsilcisi kabul edilen Hallâc-ı Mansûr “Enel-Hak” sözü ve küfre düştüğü gerekçesiyle feci şekilde öldürülüp aşk şehidi olmasıyla şiirlerde işlenir. Söylediği ünlü söz ve darağacı unsurlarıyla daha çok sevgili yolunda canından geçip onun zülüflerinde asılı duran aşığın durumunu anlatmak için kullanılan bu ifadeler bugün bile etkisini sürdürür.
Zünnâr-bendî-i gam-ı zülfiyle ol mihrün Çok zâhid itdi mezheb ü imâna elveda
Yenişehirli Avnî D. (G. 196/3) Medâr-i küfr ise zünnâr bend-i zülf-i yar olmak
Muhammed dini hakkı’çün cihânda bir Müselmân yok
Yenişehirli Avnî D. (G. 203/3) Sevgilinin saçının şekil itibariyle zünnâra benzetildiği beyitlerde sevgili daima ya kâfir ya da dinsiz olarak hayal edilir. Saçın zünnâr olduğu durumlarda aşığın durumu da sevgiliyle aynı olacak yani âşık da küfre girmek isteyecek buna talip olacaktır. Bu arzu öylesine şiddetlidir ki daima ham sofu olarak bilinen zahid bile imanından vazgeçecektir. Sevgiliye tabi’ olmak isteyen aşığın kâfir olmaktan başka bir şansı yoktur. Çünkü kişi sevdiğiyle beraberdir.
121
Tablo 2. Saçın Şekli Üzerine Kurulan Teşbih ve Mecazlar TEŞBİH MECAZ ME SÎH Î B ÂKÎ T .YAHY A NE F’Î Ş.YA HYA NÂBÎ NE DÎ M S.VE HB Î Ş.GA L ÎP Y. AVNÎ Perişan 3 15 1 6 5 4 5 6 6 - Rakam - - - - - 1 - - - - Resen - - - - 1 1 - 4 - - Rişte 2 1 - - 1 2 - -1 2 1 Risman 1 - - 1 - 1 - - - - Zencir 5 12 2 2 6 5 3 8 8 6 Zünnâr - - - - - - - - 1 5 Mar 4 1 - 2 1 - - 5 - - Ef’i - - - - - - 1 1 1 - Çeleng - - - - - - - 1 - - Çevgan - 1 - - 2 - 2 1 - - Çengel 1 - - - - - 1 - - - Kullab - 1 - 3 3 - - - - - Tul-i Emel - - - - 2 2 - 1 - - Ömr-iCavidan 1 - - - 1 - - - - - Hama’il - - - 1 - - - - - - Fetil - - - - 1 - - - - - Duhan - 2 - - - - - - - - Cim - - 1 - - - - - - - Dal 1 - - - - - - - - - Lâm - 1 - - 1 - - 2 - - Sin - 1 - - - - - - - -
122 Dar - - - - - - 1 - - 4 Kemend 1 5 -- - - 2 3 2 2 - Dam 1 5 - 4 6 1 - 1 1 6 Ağ 1 - - - 1 - - - - - Kayd - - - 1 - - - 2 - 1 Halka 1 5 - 2 1 1 - 3 - 1 Çenber 2 1 - - - - 1 4 - - Bend 1 11 1 5 1 - 2 3 2 1 Ukde 1 - - 1 - 1 1 -- 1 - Girdab - - - - 4 4 - - - - Sünbül 4 10 - 3 12 1 1 11 2 - Tuğra - 3 - - - 1 - - - - Micmer - 1 - - - - - - - - Ejderha - 1 - 1 - - - - 3 1 Tavus - 2 - - 1 - - - - - Akrep - - - - - - - 1 2 - Perde - - - - - 3 - 1 1 1 Kapı 1 - - - - - - - - Nikab 1 - - - 2 - - 2 - - Estar - - - - 1 - - - - - Burka - - - - 1 - - - - - Dâmen - - - 2 1 - - - - -
123
1.2. SAÇIN KOKUSUYLA İLGİLİ TASAVVURLAR
Divan şiiri geleneğinde sevgilinin saçları her daim güzel kokar. Sevgilinin saçlarının kokusunun anlatıldığı beyitlerde sünbül, reyhan, misk ve anber unsurlarından faydalanılır. Koku unsuruyla özdeşleşmiş bu kavramların saç için kullanılması ortaya mukayeseli bir anlatım çıkaracak fakat bu mukayese de üstünlük saça verilecektir.
Âşığın ömrü sevgilinin saçlarından yayılan bu hoş kokulara duyulan arzu içinde geçer. Fakat bu ulaşılması güç bir emeldir. Çünkü âşık gibi rakip de sevgilinin saçının peşindedir. Üstelik sevgili her konuda olduğu gibi bu konuda da aşığına zulmedecek, asla ihsan da bulunmayacaktır.
Ne gizlersin saçun bûyını bizden Şehâ umduğumuz bu mıydı sizden
Mesîhî D. (G. 172/1) Saçın misk ve anber kokulu olması sık rastlanan bir durumken saçın böyle kokması onun tabii hali gibi kabul edilmiş, koku unsurunun saça sonradan sürüldüğüne dair düşüncelere pek yer verilmemiştir. Fakat az da olsa kokunun saça sonradan sürüldüğüne dair birkaç örnek vardır.
Müşg ü ‘anber ezilürken göricek kâkülüni Yine anlar başuñ üstinde senüñ yir ideler
Bâkî D. (G. 177/2) Saçın koku yönünden ele alındığı beyitlerde koku ile olan sıkı münasebetinden dolayı hava ve rüzgâr unsurlarının da sıkça işlendiği bilinen bir durumdur. Kokunun âşıklar üzerindeki tesiri onun önemini artırırken onun âşıkların diyarına kadar ulaşması hava yani rüzgâr aracılığıyla olmaktadır. Bu nedenle de hava ve rüzgâr unsurlarının saç ile münasebeti ayrı bir önem kazanmaktadır.
Tâ sabâ sünbülüni kıldı perîşân-şekil Oldı her bir nefesi mürdelere cân-şekil
124
Didüm müşgîn saçun mıdur mu’attar iden âfâkı Perîşân eyleyüp kâküllerini didi kim budur
Bâkî D. (G. 170/4) Saçın ekseriyetle dağınık ve perişan olması saba rüzgârının bu saçlar arasında dolaşmasını sağlayacak misk ve anber kokuları etrafa saçılacaktır. Zincir gibi uzayıp giden bu örgülü saçlar açılınca etrafa hoş kokular yayılacak sevgilinin saçının kıvrımını anlatmak için kullanılan “çin” kelimesiyle miskin ana vatanı kabul edilen Çin ülkesi hatırlanacaktır.
1.2.1. Misk, Müşg, Misk- Hıta, Nâfe-i Çin, Nâfe-i Tatar
Misk, müşg; misk ahusunun göbeğinde oluşan içi kan dolu bir çeşit urdur. Hammadde olarak kullanılan bu ur çeşitli işlemlerden geçtikten sonra koku olarak kullanılır. Sahip olduğu siyah renk ve etrafa yaydığı hoş kokular sebebiyle ekseriyetle sevgilinin saçının anlatıldığı beyitlerde geçen miskin ana vatanı Çin kabul edildiğinden çok defa beraber kullanılır. Divan şiirinde sevgilinin zülfü, kaşı, beni ve hattı renk ve koku yönünden misk ve anber ile ilgili hususlarla zikredilir. Ayrıca kıvrım, büklüm manasına gelen çin ve çini kelimeleriyle birlikte tevriyeli kullanımlar dikkat çeker. Huten de daima misk münasebetiyle Çin ile tenasüplü kullanılır.
Öykündügiçün zülfüne cânâ yed-i kudret Miskün yüzine kara sürer Çîn ü Hutende
Mesîhî D. (G. 244/3) Sevgilinin saçının kokusunun anlatıldığı beyitlerde sıkça karşılaşılan bir durum olan koku unsurlarıyla(misk, nâfe) saçın mukayese halinde sunulması saçın üstünlüğünü belirginleştirmek için kurulan bir hayaldir. Saçın daima üstün tutulduğu bu tarz beyitlerde misk ve anber saça benzemeye çalışmalarıyla ele alınır fakat muvaffak olamazlar. Yukarıda bahsettiğimiz çin kelimesinin tevriyeli kullanımının bir benzeri de misk kelimesiyle yapılmakta “miskin” şeklindeki tevriyeli kullanım dikkat çekmektedir.
125
Didüm müşgîn saçun mıdur mu’attar iden âfâkı Perîşân eyleyüp kâküllerini didi kim budur
Bâkî D. (G. 170/4) Divan şiiri geleneğinde sevgilinin saçları daima hoş kokulu hayal edilir. Saçın kokulu oluşu daha önce de bahsettiğimiz gibi şekli görünüşü ile ilişkilidir. Saçın dağınık ve perişan olması hava ve rüzgâr ile münasebetini kolaylaştıracak, havaya karışan bu hoş kokular etrafa daha hızlı yayılacaktır. Etrafa yayılan hoş kokuların âşıkları üzerindeki tesiri ise baş döndürücü ve perişan edicidir.
Müşg ü ‘anber ezilürken göricek kâkülüni Yine anlar başun üstinde senün yir ideler
Bâkî D. (G. 177/2) Sevgilinin saçının daima misk kokulu hayal edildiği birçok beyitte bu hal saçın tabii hali olarak hayal edilmiş, kokunun sonradan sürüldüğüne dair hayaller pek kullanılmamıştır. Fakat az da olsa bu durumun aksi görülür. 16. Yüzyılın tartışmasız en büyük şairi kabul edilen Bâkî kurmuş olduğu hayalde misk ve anberîn ezilirken sevgilinin kâkülüni görüp başın üstünde yer etmelerini işler bir gazelinde.
Mu’attar zülf ü hâlün seyr idenler ey gözi âhû Dimişlerdür hakîkat misk odur ‘âlemde ‘anber bu
Bâkî D. (G. 402/2) Zülfün iki bükülüp kâkül-i miskînün ile
Dil-i âvâremi ol gamze-i câdûya çeker
Yahya Bey D. (G. 111/4) Saçın yüz ve alın üzerine sarkan kısmı olarak nitelendirilen kâkül ve perçem daima âşıkların asılmak ve salınmak istediği bir yer olarak tasavvur edilir. Can ve gönülleri esir eden bu misk kokulu kâküller sevgilinin diğer bir güzellik unsuru olan göze yakınlıkları sebebiyle de işlenir. Divan şiirinde göz, sevgilinin güzellik unsurları arasında büyücülükte bir numaradır. O süzgün bakışlarıyla kâkülünde asılı duran âşıklarının aklını başından alan bir cadıdır. Gamzenin yani süzgün yan bakışın
126
sıkça saç unsuruyla işlenmesi âşığın saçlar ucunda asılı olması hayaline dayanır. Bilindiği gibi zülüflerde asılı duran gönlün arzusu sevgilinin yüzüne erişmektir.
Bin nâfe mi var her ham-ı zülf-i siyehinde Bu bûy-ı dil-âvîz nedir hâk-i rehinde
Nef’î D. (G. 109/1) Nesîm-i nev-bahârî de haberdâr gibi zülfinden
Mu`attar kıldı âfâkı sehergeh müşg-bûy oldı
Şeyhülislâm Yahya D. (G. 447/2) Saçın misk kokulu halinin anlatıldığı birçok beyitte karşılaştığımız nesim ve saba rüzgârları sevgilinin yurdunda esen, onun saçları arasında dolanan, aşığa sevgilinin haberini ve kokusunu getiren postacı rüzgârlardır. Koku unsuruyla sıkı bir münasebet halinde olan bu rüzgârlar âşıklar tarafından yolu gözlenen habercilerdir.
Kârbân-ı Çîne hâcet yok yayıldı `âleme Bûy-ı zülf-i müşgbâr-ı anber-efşânun senün
Şeyhülislâm Yahya D. (G. 198/3) Şikest itdi revâcın nâfe-i âhû-yı Tâtâr’un
O bûy-ı dil-güşâ kim zülf-i ‘anber-bârdan geldi
Nâbî D. (G. 882/2) Müşg-sây itdi dimâg-ı cânı gîsûlar yine
Nâfe-rîz oldı bu sevdâlarla âhûlar yine
Nâbî D. (G. 776/1) Nâfe, misk ahusunun göbeğinde kan toplayan bir çeşit urdur ki miskin ana maddesi olarak bilinir. Divan şiirinde çok defa sevgilinin saçlarının kokusunun anlatıldığı beyitlerde geçen bu kelime sevda unsuruyla da ele alınmaktadır. İnanışa göre ahu sevgiliyi kıskandığı için içine kan oturmuş ve göbeğindeki bu kandan da misk meydana gelmiştir. Beyitlerde sevda kelimesinin kullanılması bu nedenledir. Sevda kelimesinin tevriyeli kullanımıyla hem saçın rengi hem de âşıkların sevgiliye karşı hissettikleri şiddetli duygu anlatılır.
Sabâ ki dest ura ol zülfe müşk-i nâb kokar Açarsa ukde-i pîrâhenin gül-âb kokar
127
Nedîm D. (G. 16/1) Saba ve nesim rüzgârlarının sevgilinin saçının kokusunu yayması bu rüzgârların sevgilinin diyarında esen rüzgârlar olarak algılanmasına ve sevgilinin saçına âşık olmasına bağlıdır. Saçın rüzgâr ile sıkı münasebeti onun daima dağınık ve perişan halinden de kolayca anlaşılır. Zira sevgilinin saçını böylesine perişan eden saba rüzgârıdır.
Sanır idim ki anberi attârlar satar
Cânım şemîm-i zülf-i siyeh-fâmın almadan
Nedîm D. (G. 104/3) Hezârân kârvân-ı Çîn ile müşg-i Hoten gelse
Dimâgımdan çıkarmam ben o zülf-i ‘anberîn bûyu
Sünbülzâde Vehbî D. (G. 246/5) Saçın kokusunun hemen her zaman mukayeseli bir anlatımla sunulması üstünlüğün altını çizmek gayesiyle yapılan bilinçli bir davranıştır. Divan şiirinde insanüstü bir güzellik şaheseri olarak gösterilen sevgili her bakımdan çevresindeki her şeyden üstün tutulur.
O müşgîn zülfü koklatma kırılsın burnu agyârın Fesâd oldugunu bilmez misin cânâ dimâgında
Sünbülzâde Vehbî D. (G. 231/2) Mektebde ağzı misk kokar tıfl-ı turre kim
Zülfünden ilm-i sihr için âheng-i çîn eder
Şeyh Gâlip D. (G. 62/6) Sevgilinin saçının ekseriyetle cadı yahut sâhir ile birlikte anılması, âşıklarının adeta büyülenmişçesine zülüflerin ucuna asılı durması hayalinden kaynaklanır. Türlü hile ve büyülerle âşıklarının aklını başından alan sevgili, bu işte öylesine ustalaşmıştır ki çoğu zaman âşıklarının ruhu bile duymadan yapar sihrini. Onun büyü işlerindeki en büyük yardımcısı kuşkusuz kara zülüfleridir. Her bir kılında binlerce gönül bulunan bu saçlar âşıklar için en büyük tehlikedir.
Çîn çîn itse o büt ejder-i zülf-i siyehin Nâf-ı âhûya dolar havf ile kan nolsun bu
128
Şeyh Gâlip D. (G. 269/7) O Yusuf-çihreden Ya’kûb-dil bir şemme bûy ister
Şemîm-i zülf ile hoşnûd olur pirâhen olmazsa
Yenişehirli Avnî D. ( G. 363/2) Divan şiirinde güzellik timsali olmasıyla daima sevgiliyle birlikte anılan Hz. Yusuf birçok şair tarafından türlü hayal ve teşbihlerde işlenmiştir. Güzelliği ve başından geçen üzücü hadiseleriyle şiirimizde yer edinen bu isim ekseriyetle babasıyla birlikte anılmış, çektiği çileler yönünden âşıkla ilişkilendirilmiştir. Sevgilinin saçına duyduğu özlemle gözü yaşlı Yakup olarak hayal edilen âşık bir kerecik koklamak için o güzel dilberin saçının kokusunu ister.