• Sonuç bulunamadı

B. Çocuk Edebiyatının Tarihçesi

2.1. Çocuk Hikâyeleri

2.1.1.1. Yuvasız Çocuk

Hikâyede; annesinin babasının sözünü dinlemeyen, derslerine çalıĢmayan Suat‘ın, ceza almasının üzerine kardeĢiyle birlikte Konya‘dan Ġstanbul‘a kaçması ve orada iki kardeĢin baĢına gelenler anlatılmaktadır.

Hikâyede ―Anne baba mutlaka çocuklarının iyiliğini ister. Söz dinlemeyen çocuklar anne babanın verdiği cezanın kat kat fazlasıyla karĢılaĢırlar‖ fikirleri verilmiĢtir.

Suat derslerine çalıĢmayan, söz dinlemeyen, 10 yaĢında bir çocuktur. Karnesi zayıf gelmiĢtir, babası da onu odasına kapatıp aç bırakmıĢtır. KardeĢi Selma, anne ve babası uyuyunca ona yemek götürür. Suat Selma‘ya evde sürekli iĢ yaptıklarını, rahat olmadıklarını bu yüzden Ġstanbul‘a kaçmak istediğini söyler. ArkadaĢından duyduğuna göre Ġstanbul‘da çocuklar sinemaya gidiyor, güzel elbiseler giyiyor, rahat

yaĢıyorlardır. Ağabeyinin anlattıkları Selma‘yı da etkiler ve evden birlikte kaçarlar. Trenle Ġstanbul‘a giderler. Trenden iner inmez çocukların piĢmanlığı baĢlar fakat geri dönemezler. Orada kalacak yer de bulamazlar. Köprü altında buz gibi soğukta yatmak zorunda kalırlar. Paraları da azdır. Selma hastalanır. Kötü niyetli bir adam Selma‘yı alıp evine götürür. Suat‘ı kabul etmez. Suat kardeĢini ziyarete gittiğinde görüĢtürmezler ve ona dilenci muamelesi yaparlar. Günlerce kapının önünde sarı köpekle beklerler. Oradan geçen yaĢlı, merhametli kadın onu polise götürür. Suat durumu anlatır. Polisle kardeĢinin olduğu eve gelirler. Kötü niyetli adam ve karısı yakalanır. Suat, Selma‘ya kavuĢur. Polisler kardeĢleri trene bindirip Konya‘ya gönderirler. Annesi ve babası çocuklarını çok iyi karĢılarlar. Suat söz dinlememesinin ve tembelliğin cezasını fazlasıyla çekmiĢtir. Ġki kardeĢ için hayat yeniden baĢlamıĢtır okullarına devam ederler orada da çok baĢarılı olurlar. Karne günleri bayram havasında yaĢanır olur.

Suat: Hikâyenin baĢ figürüdür ve yazar Suat‘ı olumsuz örnek göstererek derslerine çalıĢmayan, yaramaz çocuklara ders vermeyi amaçlamıĢtır.

Suat; on yaĢına gelmiĢ, sabahtan akĢama kadar sokaklarda dolaĢan, mektebe gittiği zamanlarda dersi dinlemeyen, haylaz ve yaramaz bir oğlandır.(s.5). Karnesi kötü olduğundan babası onu odaya kapatıp, aç kalma cezası verir. Suat bir arkadaĢının anlattığı Ġstanbul‘da rahat yaĢayan, güzel giysiler giyen, sinemalara giden, iĢ yapmayan çocuklara özenmiĢ, babası da ona ceza verince oraya kaçıp rahat yaĢamayı düĢünmüĢtür. Bu fikrini Selma‘ya söyleyince Selma da kaçmak ister. Ve iki kardeĢ gece yarısı evden çıkarlar. Konya‘dan Ġstanbul‘a giderler. Orada baĢlarına gelen olaylardan ve umdukları hayatın hiçbirini bulamadıklarından dolayı piĢman olur, geri dönmek isterler. Fakat paraları kalmaz. Orada kalacak bir yer, yiyecek ekmek dahi bulamazlar. Suat büyük vicdan azabı çekmektedir. Yaptığı yanlıĢın farkına varmıĢtır. Üstelik kardeĢinin onun yüzünden hastalanması, kötü adamların eline düĢmesi, onu görememesi de Suat‘ı fazlasıyla yıpratmıĢtır. Onun ağladığını gören merhametli, yaĢlı bir kadın onu polise götürür. Polis önce Selma‘yı bulur. Onları Konya‘ya, evlerine gönderirler. Suat artık derslerine çok çalıĢan, annesinin babasının sözünü dinleyen bir çocuktur.

Selma: Sekiz yaĢında, abisini çok seven bir kız kardeĢtir. Onun ceza almasına razı olmamıĢ, anne babası uyuyunca ağabeyinin kapısını açmıĢ ve ona yemek vermiĢtir. Onun sözlerine inanıp onunla Ġstanbul‘a gitmiĢ, orda kalacak yer bulamadıkları için köprü altında kalınca hastalanmıĢtır. Kötü niyetli bir adam tarafından evine götürülmüĢ, abisiyle görüĢtürülmemiĢtir. Polisin eve gelmesiyle ağabey kardeĢ kavuĢmuĢ ve memleketlerine gönderilmiĢtir.

Anne: Bir yandan Suat‘ın karnesi kötü olduğu için babasından azar iĢiteceğine üzülürken bir yandan da fakir bir memur olan kocasının oğlunu okutmak için yaptığı fedakârlığı düĢünmektedir. Oğlu ve eĢi arasında gelgitler yaĢamaktadır.

Baba: (Bay Ali) Ġyi yürekli, çalıĢkan, fakir bir memurdur. Oğlunun iyi huylu ve çalıĢkan olmasını ister. Umduğunu bulamayınca oğluna ceza verir, aç bir Ģekilde onu odaya kilitler. Suat kardeĢini de alıp kaçınca çocukların kaybolduğunu her yere haber vermiĢtir.

Suat‘ın mektup arkadaĢı Cevat…(s.6). Suat‘ın mektup arkadaĢı Cevat‘ın çalıĢmadığı halde zengin olan, evinde güzel eĢyaları olan babası…(s.6).

Suat‘ın notlarının kötü olduğunu ve sınıfta kalacağını söyleyen öğretmeni…(s.7).

Konya garında bilet alırken Suat‘a iki bilet alıveren yaĢlı kadın…(s.12).

HaydarpaĢa Garı‘nda çocuklara Ġstanbul‘a gidecek vapurun kalkacağını söyleyen bir memur…(s.13).

Köprü üstündeki muhallebi yedikleri dükkânın sahibi…(s.14). Selma‘yı evine götüren kötü niyetli adam…(s.15).

Kötü niyetli adamın evinden çıkan ve Suat‘a dilenci muamelesi yapıp onu azarlayan hain yüzlü, fena gözlü kadın…(s.17).

Selma‘nın alıkonduğu evin önünde Suat ağlarken oradan geçen; onu polise götüren yaĢlı, merhametli kadın (s.18).

Suat ve kardeĢiyle ilgilenen polisler…(s.18–19).

Suat ve kardeĢi Konya‘dan Ġstanbul‘a kaçarken peĢlerine takılan, onlarla maceralara tanık olan, çocukların eve dönmelerinden sonra evde yaĢamaya baĢlayan, küçük sarı köpek de hikâyede geçen figürlerdendir.

Hikâyede olaylar gözlemci bakıĢ açısıyla ve üçüncü tekil kiĢi ağzından anlatılmıĢtır.

Zaman zaman diyalog tekniğinin kullanıldığı hikâyede daha çok anlatım tekniğine baĢvurulmuĢtur.

Belirli bir zaman olmamakla birlikte karne alındığına göre, soğuk, karlı, rüzgârlı hava, sıcak çorba gibi ifadelere bakılırsa yarıyıl tatilini akla getirmektedir. Üstelik kısa bir süre sonra okula yeniden baĢlıyorlar.

Gece vakti evden kaçan çocuklar, sabaha doğru trene binerler. Ġstanbul‘da köprü altında kaç gün-gece kaldıkları da bilinmemektedir. Yalnız çocuklar polise gittikten iki gün sonra Konya‘ya varabilmiĢlerdir.

Konya‘da ailenin yaĢadığı iki katlı ev; Konya Garı, yolculuğun yapıldığı tren; HaydarpaĢa Garı; vapur; Ġstanbul‘da çocukların kaldığı köprü altı; Selma‘nın götürüldüğü ev ve evin önleri, Polis karakolu ve tekrar Konya, hikâyemize konu olan olayların yaĢandığı mekânlardır.

Konusu son derece sıradan olan hikâye sade, anlaĢılır bir dille yazılmıĢtır. Hiçbir yabancı kelime kullanılmamıĢtır. Yirmi sayfalık bir hikâyedir. Üç baĢlığa ve konuyla alakalı dört resme de yer verilmiĢtir. Hikâyede zaman zaman yazım hataları yapılmıĢtır. Fakat bunlar eserin gidiĢatını zorlaĢtıracak boyutta değildir.

Çocuk edebiyatı açısından değerlendirme: Eser yazıldığı döneme göre oldukça sade olmakla birlikte dönem itibariyle çocuk ürünlerindeki kriterler belli olmadığından olsa gerek, hikâyede daha çok teknik problemler göze çarpmaktadır. Öncelikle eser görünüĢ itibariyle hiç albenili değildir. En çok da yazı puntoları çocuklara göre oldukça küçüktür. Ayrıca olay kurgusu açısından da sıkıntılıdır.

Konya- Ġstanbul arası eserin yazıldığı dönemde trenle en az 15 saat sürmektedir. On yaĢındaki çocuk ve kardeĢinin bu gidiĢ ve geliĢleri abartılı olmuĢtur.

Benzer Belgeler