• Sonuç bulunamadı

Yurtdışında Yapılan Araştırmalar

2.5. İlgili Araştırmalar

2.5.2. Yurtdışında Yapılan Araştırmalar

Chi-Chin (1995) müze rehberlerinin müze ziyaretçileri ile müzedeki sergiler arasında köprü olarak önemli rol oynadığını ve rehberlerin becerilerinin özellikle müzedeki ziyaretçilerin öğrenmelerini etkilediğini belirterek, Tayvan’da bulunan Ulusal Doğa Bilim Müzesi’nde çalışan 16 rehberin görüşleri ışığında;

1. Bilim müzelerinin eğitimsel işlevleri ve amaçları nelerdir? 2. Rehberlerin Bilim Müzesi’ndeki fonksiyonları nelerdir? 3. Yetenekli rehber olmanın şartları nelerdir?

Araştırmanın sonuçları çerçevesinde, birçok stratejinin formal ve informal eğitim sistemi arasındaki akrabalığı işbirliğine dönüştürecek bir fırsat sağlayamadığını, sosyal eğitim kurumlarından biri olan ve hayati bir fonksiyonu olan bilim müzelerinin bu fırsatı sağlayabilecek çok önemli kaynaklar olduğunu dile getirmiştir. Sonuç olarak bilim müzelerinde sadece bilginin aktarılmasının (bilişsel öğrenme) söz konusu olmadığını, bunun yanında tutumların değişmesi ve ilgilerinin artması gibi duyuşsal alana da hitap ettiğini belirtmiştir. Bunun için bilim müzelerinin eğitimsel amaçlarının dikkatle uygulanması ve rehberlerin profesyonel olarak eğitilmesi gerekliliği ortaya konmuştur (Akt., Bozdoğan, 207, s.76).

Griffin ve Symington (1997) yaptıkları çalışmada öğretmenlerin informal eğitim ortamlarına yapılan okul gezisi sürecindeki görev ve sorumluluklarını ne derece yerine getirdiklerini incelemişlerdir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin müzeler ve bu gibi informal eğitim ortamlarını nasıl kullanacakları hakkında açık bir fikre sahip olmadıkları; müzedeki materyaller ve etkinlikler ile okul müfredatındaki gerekli konuları ilişkilendirmede çok fazla çaba sarf etmedikleri ortaya çıkmıştır. Araştırmanın sonuçları ışığında öğretmenlerin, müzelerde doğal öğrenme davranışlarını ortaya çıkaracak eğitim yönlü planlar yapmaları ve sınıf ortamlarında yapılandırmacı öğretim teorilerine yer vermeleri ile müzelere yapılacak okul gezilerinin daha etkili olabileceğini dile getirilmiş ve aşağıdaki önerilerde bulunulmuştur; Müze gezileri sınıfta öğrenilen konular ile bütünleştirilmeli ve okul müfredatındaki konuları tamamlayıcı bir rol üstlenmelidir. Öğrencilerin sorularına kendi kendilerine cevaplar bulacağı yaklaşımlar kullanılmalıdır. Öğrenciler müzelerde daha fazla soru sormaları için teşvik edilmelidir. Bu öğrencilerin müzelerdeki konulara karşı ilgilerini arttırmakta ve daha fazla sonuçlara ulaşmalarına yardımcı olmaktadır. İstenilen davranışların doğal olarak ortaya çıkması için uygun öğretim yöntemleri kullanılmalı ve sınıf gezilerinde kullanılmak üzere müze eğitim programları geliştirilmelidir. Sosyal etkileşimi sağlayan öğrenme stilleri, yaklaşımları ve stratejileri geliştirilmelidir. Öğrencilerin ihtiyaçları göz önüne alınmalı ve öğretmenlerin farklı öğretim ortamlarına adapte olmaları sağlanmalıdır (Akt: Bozdoğan, 207, s.78).

Özsoy 1997 yılında ABD’de “Sanat Eğitimi ve Sanat Öğretmeni Yetiştirme” konulu post-doktora araştırmasını, Arizona Eyaleti Arizona State Üniversitesi’nde

Müze Eğitimi amaçlı “Arizona Çocuk ve Gençlik Sanat Müzesi” üzerine nitel olarak, müzelerin eğitim amaçlı olarak ne zamandan beri oluşturulduğu, Arizona Çocuk ve Gençlik Sanat Müzesi’nin misyonunun ne olduğu ve müzede gerçekleştirilen eğitim etkinliklerinin neler olduğu üzerine yapmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre ABD’de sanat müzelerinin oluşumunun 19. yüzyılda başladığı, “Arizona Çocuk ve Gençlik Sanat Müzesi”nin eğitim geçmişinin ise 1970’li yıllara uzandığı görülmüştür. Müze benzersiz etkinlikler oluşturabilmek için eser kiralama, okul- müze işbirliği programlama, haftasonu workshoplar düzenleme, tematik sergiler ve kimi zaman da oyun etkinlikleri hazırlama gibi aktiviteler gerçekleştirmiştir. Müzenin misyonu, okulöncesi çocukları plastik sanatlarla tanıştırmak, onlara sanat eserleri hakkında yorumlama yaptırarak eğitmek ve sergiler aracılığıyla sanat tarihi disiplinini verebilmektir. Araştırma sonucunda şu saptamalar yapılmış ve öneriler geliştirilmiştir: Çocuk sanat müzeleri, bireylerin daha çocukluk yıllarında estetik davranışlar kazanması için birçok avantajlar sağlamaktadır. Duygulu ve nazik bireyler yetiştirmek sadece okulların değil, aynı zamanda müzelerin de görevidir. Bu nedenle bu tür müzelerin Türkiye’de de oluşturulması gerekmektedir (Akt., Mercin, 2006, s.82).

Lucas (2000) yaptığı çalışmada, öğretmenlerin hazırladıkları müze gezi planı ve uygulama çalışmaları ile öğrencilerinin gezi boyunca müzedeki sergilerle nasıl etkileşimde bulunduğunu incelemiştir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin hazırladığı gezi planının ve uygulamalarının, müzenin misyonu ile paralellik gösterdiğini, planların müfredatla ilişkilendirilmesi ile öğrencilerin daha bilinçli ve duyarlı bir şekilde bilim merkezini ziyaret ettiğini, bu şekilde planlanan gezilerin müzelerde nitelikli etkileşime olanak sağlayacağını ve öğrencilerin fen ile günlük yaşamda karşılaştıkları olaylar arasında ilişki kurmalarına ve bu olayları anlamalarına yardımcı olacağını dile getirmiştir (Akt., Bozdoğan, 2007, s.84).

Griffin (2004) yaptığı çalışmada, son 10 yılda müzelere yapılan okul gezilerini ve bu kapsamda yapılan bilimsel araştırmaları değerlendirmiştir. Özellikle son 30 yılda müze ve eğitim ilişkisi üzerine birçok araştırma yapıldığını belirterek, bunları “alan gezilerinin eğitim değerleri”, “alan gezisi çerçevesinde yapılan hazırlıkların etkisi” ve “alan gezilerinin öğrencilerin öğrenme düzeylerine etkisi” ile ilgili yapılan araştırmalar olarak 3 grupta incelemiştir. Öğrencilerin müzelerdeki

objelere ve sergilere karşı ilgi düzeyleri ile akademik başarıları arasındaki ilişkisinin tespit edilmesi üzerine, özellikle son 10 yılda ziyaretçilerin grup olarak değerlendirilmesi yönündeki araştırmalar yerine, bireysel olarak değerlendirilme yapılan araştırmalara öncelik verildiğini belirten araştırmacı, sosyo-kültürel özellikler ile eğitim ilişkileri, müze gezi programları, öğretmenlerin ve rehberlerin müze eğitimine etkileri ile ilgili de yoğun olarak araştırma yapıldığını dile getirmiştir. Araştırmada, müzenin okuldaki eğitimi destekleyen çok önemli unsur olduğunu ve okulda öğrenilen konuları tamamladığını; müze gezisi öncesi yapılan hazırlıkların gezilerin amaçlarına ulaşmasına katkılar sağladığını; müzelerin öğrencilerin ilgileri çerçevesinde çeşitli fırsatlar sağladığını ve öğrenmeyi kolaylaştırdığını vurgulamıştır (Akt., Bozdoğan, 207, s.92).

Lemelin ve Bencze (2004), Ontario Bilim ve Teknoloji Müzesi (Ontario Science and Technology Museum) eğitim programının yeniden düzenlenmesi çerçevesinde yaklaşık 2 yıl süren bir proje gerçekleştirmişlerdir. Çalışma kapsamında ilk olarak bilim müzelerindeki bireysel eğitimin geliştirilmesi için okul gezisi ile ziyarete gelen öğrencilerin ihtiyaçları, ilgileri ve bakış açıları belirlenmiş, daha sonra yapılan projenin görülen etkileri incelenmiş ve tartışılmıştır. Çalışmaya müze eğitimcileri, üniversite yetkilileri, ilköğretim II. kademe öğretmenleri ile öğrencileri katılmıştır. Araştırmanın sonuçları yeniden yapılandırılan müze eğitim programlarının, okul müfredatıyla ilişkilendirilmesinin başarılı olduğunu göstermiştir. Bu kapsamda özellikle üniversiteler ile müzeler arasındaki işbirliğinin çok büyük bir sinerji oluşturduğu ve bu işbirliğinin, müze eğitim programlarının düzenlenmesinde ve özellikle öğrencilerin bilişsel ve sosyal eğitimlerine katkı sağladığı görülmüştür (Akt., Bozdoğan, 207, s.92).

Bowker (2004) yaptığı çalışmada, Cennet Bahçesi Projesi kapsamında hazırlanan geniş çaplı eğitim programının müze gezisi boyunca ilköğretim I. kademe öğrencilerinin eğitimine etkilerini araştırmıştır. 8 farklı ilköğretim okulunda öğrenim gören 72 öğrencinin katıldığı araştırmanın sonucunda, öğrencilerin geziden çok hoşlandıkları, bitkilere ve yaşama alanlarına olan ilgilerinin arttığı tespit edilmiştir. Gezi öncesi “Bitkiler çok sıkıcıdır.”, “Hiçbir şey yapmadan duruyorlar.”, “Tam kızlara göre bir konudur” gibi düşüncelerde olan öğrencilerin, gezi sonrası bitkiler ve günlük yasamdaki yeri ile ilgili algılarının değiştiği görülmüştür. Bunun yanında

yapılan etkinliklerde kullanılan duyu organı sayısı arttıkça, öğrencilerin hatırlama düzeylerinin de arttığı tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin birbirleri ile etkileşim içinde olduğu ve birbirlerine yaşadıkları deneyimleri anlattıkları gözlenmiştir. Bu da sosyal çevrelerin fen eğitiminde çok önemli etkilerinin olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmanın en önemli sonuçlarında biri de, öğretmenlerin proje kapsamında yapılan gezi için ön hazırlık yapmada ve müze eğitim programı ile okuldaki müfredat programındaki konuları ilişkilendirmede sıkıntı yasadıklarının görülmesidir. Araştırmanın sonuçları doğrultusunda; çocuklara bilişsel, duyuşsal ve sosyal öğrenme fırsatları sağlayan bu tip projelerin ve bu projeler kapsamında yapılacak olan eğitim etkinliklerinin, okul müfredatında işlenecek konularla ilişkilendirilmesi, çocukların o konuları daha iyi anlamalarında katalizör görevi göreceği vurgulanmıştır. Kısacası yapılan çalışma, müze gezileri çerçevesinde doğru etkinlikler ve yönlendirmeler yapılmasının, öğrencilerin algılarında olumlu değişikliklere yol açacağını göstermiştir (Akt., Bozdoğan, 207, s.99).

Buyurgan (2004, s. 99-115) "Müzede Etkin Öğrenme" başlıklı çalışmasında, öğrenme potansiyeli yüksek olacağı düşünülen bir müze ziyareti programlamış, uygulamış ve sonuçlarını değerlendirmiştir. Araştırmada, müze ziyaretinde her öğrenci için, müze ziyaretinin öncesi ve sonrası etkinliklerini içeren bir müze rehberi geliştirilmiştir. İlköğretim I. kademe öğrencilerine yönelik geliştirilmiş olan müze rehberi ile birlikte, Beytepe İlköğretim Okulu 4/C sınıfı öğrencileri Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne götürülmüştür. Araştırmanın sonucunda; geliştirilen müze rehberi sayesinde, 35 öğrenci ile yapılan programlı müze ziyaretinde etkin öğrenmenin gerçekleşmiş olduğu, öğrencilerin müzede daha meraklı, heyecanlı ve ilgili davrandıkları ve edindikleri bilgilerin daha kalıcı olduğu belirlenmiştir.

Tal, Bamberger ve Morag (2005) yapmış oldukları çalışmada, doğa tarihi müzesini öğrencileri ile ziyaret eden öğretmenlerin algıları ve gezi öncesi, gezi esnası ve gezi sonrasındaki rollerini araştırmışlardır. Gerek müzelere gelen çocuklar gerekse öğretmenler ile yapılan görüşmeler sonucunda, elde edilen nitel veriler değerlendirildiğinde şu sonuçlara ulaşılmıştır: Öğrencilerin müzelere daha çok fen alanında zengin bir bilgiye sahip olma, eğlenme ve karmaşık konular ile ilgili somut deneyimler kazanma için geldikleri görülmüştür. Çalışma esnasında görüşme yapılan öğretmenler müzeye gelme sebeplerini belirtememişlerdir. Bunun en önemli

sebeplerinden biri, öğretmenlerin birçoğunun okul tarafından öğrencilerini izlemek amacıyla müzeye gönderilmiş olduğunu düşünmeleridir. Bir başka sebep ise, öğretmenlerin müze gezilerini sadece eğlenmek için yapılan bir etkinlik olarak görmesi ve eğitsel deneyimleri planlamaması olabileceği yönündedir. Çalışmanın en önemli bulgusu öğretmenlerin, hemen hemen hiçbiri müze ziyaretleri için planlama yapmamış ve bunu kâğıda dökmemişleridir. Çalışmaya katılan okullarda yaşanan bu sorunun İsrail’deki okulların müze ve benzeri gezilerde taşeron şirketler ile anlaştıkları ve bu şirketlerin planlamalarını kullanmalarından kaynaklandığı görülmüştür. Müze çalışanları okul müfredatı-öğrenme ile öğretmenler arasındaki uçurumu kabul etmektedir. Bunun yanında müzedeki eğitim çalışmalarının ciddi bir şekilde değiştirilmesi konusunda hem fikir olmuşlardır. Araştırmanın sonuçları çerçevesinde şu önerilerde bulunulmuştur; öğretmenlere mesleki gelişimlerine yardımcı olmak için hizmet içi eğitim kursları düzenlenmelidir. Bu kurslarda, müzedeki öğretim deneyimleri tartışılmalı, müze çalışanları ile beraber müze gezilerinin geliştirilmesi ile işbirliğine gidilmelidir. Öğretmenlerin öğrencilerini müze gezilerine aktif bir yaklaşımla hazırlamaları, müze rehberleri ile beraber takım öğretimi sağlamalıdır. Sonuç olarak, okulda olumlu etkinlikler kazanmalarını sağlayacak etkinlikleri geliştirmelidir. Üniversite öğrencilerine informal öğrenme ortamlarında öğretim konularını içeren seçmeli dersler ile ilgili bilgi verilmelidir. Bunu izleyen birkaç yıl sonra öğretmenlerin okul dışında öğretim ile ilgili tutumları, algıları ve performansları değerlendirilmelidir.

Guisasola, Morentin ve Zuza (2005) yaptıkları çalışmada, müzedeki eğitim materyallerinin bilgi verici ve ilgi-merak uyandırıcı olmasının önemini belirterek, eğitim materyallerinin nasıl düzenlenebileceğini açıklamışlardır. Bu çerçevede eğitim materyallerinin okuldaki eğitim ile müzedeki eğitimi birleştiren, öğrencilerin kendi fikirlerini karşılaştırmasına ve geliştirmesine rehberlik eden ve müze içeriklerini tanıtan, uygun stratejileri sağlayan özelliklerde olmasının altını çizmişlerdir. Bunun yanı sıra müzelere yapılan okul gezilerinin, öğrencilerin gelecekteki fikirlerine, fen kavramlarını anlamalarına ve tutumlarına etki ettiğini ve müze gezilerindeki eğitim öğretim sürecinde, burada bulunan eğitim içerikli materyallerin okuldaki eğitim ile birleştirilmesinin, öğrencilerin daha geniş ve daha

iyi fen eğitimi almasını sağlayacağını vurgulamışlardır (Akt., Bozdoğan, 2007, s.100).

Kisiel (2005) yaptığı çalışmada, bilim müzesi gibi informal eğitim ortamlarına yapılan ziyaretlerin, öğrencilere ne gibi katkıları olduğunu araştırmış ve bu kapsamda yaklaşık 400 ilköğretim II. kademe öğretmenin gerek yüz yüze, gerek mail gerekse posta yoluyla görüşlerini almıştır. Bunun yanında bu ortamlara yapılan ziyaretlerde, öğretmenlerin hazırladıkları gezi planlarının etkisi olduğunu ifade ederek, Doğa Tarihi Müzesi’ni ziyaret eden öğretmenler ile görüşmeler yapmış ve gezi planlarını incelemiştir. Nitel ve nicel metotların kullanıldığı araştırmanın birinci kısmında, Öğretmenlerin, müfredatla ilişkili olsun olmasın öğrencilerin bu tip gezilerden yeni bilgiler edindiklerine, müzelerde ilk elden kazanılan deneyimlerin öğrencilerin eğitimine önemli katkılar sağladığına, müze gezileri sayesinde öğrencilerin okulda kazandığı bilgileri daha da anlamlı hale getirdiklerine ve farklı bakış açıları kazandıklarına, müze gezilerinin öğrencilerine tamamen yeni deneyimler kazandırdığına ve bu deneyimlerin öğrencilerin gelişmesine ve gelecekteki eğitimlerine olumlu etki yaptığına, müze gezilerinin öğrencilerin bazı konu ve kavramlara ilgi duymasını sağladığına ve öğrencilerin daha fazla keşfetmeye; öğrenmeye motive olduklarına inandıklarını tespit etmiştir.

Öğretmenlerin gezi planlarının; okul müfredatıyla olan ilişki düzeyi, temel eğitim deneyimleri sağlama düzeyi, yaşam boyu eğitime teşvik etme düzeyi, ilgi ve motivasyonu geliştirme düzeyi, yeni deneyimler kazandırma düzeyi, analiz etme kapasitesinde değişiklik meydana getirme düzeyi, eğlenmeye fırsat sağlama düzeyi ve okul beklentilerini karşılaşma düzeyi ile ilişkisinin incelendiği araştırmanın ikinci kısmında, öğretmenlerin oldukça yetersiz olduklarını görmüştür. Bunun gezi planlarını müfredatla ilişkilendirmemelerinden, öğretmenlerin kişisel ve mesleki bilgi ve becerileri düzeylerinin farklı olmasından ve ziyaretçilerin farklı ilgi ve deneyimlere sahip olmalarından kaynaklandığı belirtilmiştir (Akt., Bozdoğan, 2007, s.101).

Benzer Belgeler