• Sonuç bulunamadı

2. ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK İLE İLGİLİ KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.6. Çokkültürlülükle İlgili Yapılmış Çalışmalar

2.6.2. Yurt Dışında Yapılmış Çalışmalar

Wieviorka (1998) Is Multiculturalism A Solution? adlı makalesinde, çokkültürlülük söz konusu olduğu sürece sosyoloji, politik bilim ve politik felsefenin az ya da çok şekilde kafa karıştıran buluşma noktasında üç çeşit soruyu akla getirmekte olduğundan bahsetmiştir. Bunların, toplumlarımızda kültürel farklılıkların kaynaklarının ve araçlarının neler olduğu, bazı ülkelerde enstitülerin ve politika yapıcıların çokkültürlülüğü hangi yolla ele aldıkları, çokkültürlülüğün neden lehinde ya da aleyhinde olmamız gerektiği gibi sorular olduğunu belirtmiştir. Çalışmada bu sorular ele alınmış ve cevapları araştırılmıştır.

Chan (2002), iki farklı okulda çokkültürlü eğitim programı hazırlamış ve bu programda yer alan bireyleri gözlemlemiştir. Bu programda Karayip, Kore ve Afrika- Amerika dansları ile Tai Chi Chuan ve yogaya da yer verilmiştir. Araştırma kapsamında öncelikle öğretmenlere eğitim programı anlatılmış, haftalık toplantılar düzenlenmiş, ardından hem öğrenciler hem de öğretmenlerle çeşitli uygulamalar yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda elde edilen bulgularda kültürel değerlerin fark edildiği ve kültürel farklılıkların kabul gördüğü ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin proje sonunda olumlu tutum sergiledikleri görülmüş ve kültürel duyarlılık kazandırmada farklı kültürlerin sanat veya müziklerini takdir etmenin önemi üzerinde durulmuştur.

Crawford (2005) “An Exploration of the Influence of Cultural Variability on Members of Multicultural Student Groups As They Work Together Towards the Attainment of a Mutual Goal” adlı tez çalışmasında çift taraflı bir amacın kazanılmasında birlikte çalıştıkları için çokkültürlü öğrenci gruplarının üyeleri üzerinde kültürün etkisini araştırmıştır. Ayrıca çalışma, birbirleriyle etkileşim içerisinde oldukları

için bu çokkültürlü öğrencilerin gelişimine uyarlanması noktasındaki kişiler arası faktörlerin katkısını da içermektedir. Öğrencilerin birbirleriyle olan etkileşimlerini etkileyebilecek olan tavır ve değerler hakkında bilgi toplamak için etraflıca görüşler kullanılarak nitel bir yaklaşım izlenmiştir. Değişik kültürlerden 9 öğrenciyle iki aşamada görüşme yapılmıştır. İlk aşama, grup görevlerinin başında diğeri ise sonunda tamamlanmıştır. Bu öğrenciler görevleri gereği bir araya geldikleri için öğrencilerin ilk izlenimlerinde anlayış gelişmesini sağlamıştır ve ayrıca onların grup tecrübesi açısından geriye dönük bir muhasebe yapmalarını sağlamıştır. Araştırmadan elde edilen bilgiler kültürel çeşitliliğin öğrencilerin grup çalışmalarında değişik beklentilerinin olduğunu ve onların birlikte çalışma şekillerini etkilediğini göstermiştir. Dahası öğrenciler arasında çokkültürlü öğrenci grupları içerisinde kültürel çeşitlilik düşünüldüğünde kişilik ve durum gibi ek faktörlerin önemli olduğu açık olmasına rağmen kültürel boyutların öğrenciler arasındaki değişik tavır ve değerlerin tanımlanmasında bir bakıma yararlı olduğu görülmüştür.

Snyder (2006) “Hollanda, Almanya, Baden-Wurttemberg ve İngiltere’de Yeni “Uyum” Testleri ve Materyalleri: Müslüman “Diğer” ve Çok Kültürlülükten Asimilasyona Değişim” adlı tez çalışmasında Hollanda, Almanya, ve Birleşik Krallıkta yeni uyum testleri ve materyallerinin yakın zamanda uygulamaya konulduğundan bahsetmektedir. Bu çalışma, söz konusu materyallerin amaçlarının ne olduğunu ve neden yakın zamanda ortaya çıktıklarını anlama çabasıyla gerçekleştirilmiştir. Özellikle, Hollanda ve Baden-Wurttemberg testlerinin Müslüman nüfusu hedeflediği görülmüştür. Bu testler, içerilerinde inşa edilen kimlikleri gözler önüne sermek için analiz edilmiş ve neden özellikle Müslümanlar ve bu kimliklerin hedef alındığını açıklama çabasına girilmiştir. “Uyum” materyalleri, liberalizmin, göçmenlere “Çekirdek” kültürü benimsemeleri üzerine isteklerde bulunmalarıyla güçlendirildiği, genel olarak ideoloji bazında çok kültürlülükten, kültürel etkileşimli asimilasyona doğru bütünsel bir değişim göstermekte olduğundan bahsedilmektedir. Akabinde, buna, kritik “Diğer” olarak liberal sistem anlayışının dışında tanımlanan, özellikle Müslümanlarla karşılaşmalardan doğan krizler tarafından ortaya konan liberalizmin doğasında olan düşmanlıkların sebep olduğu belirtilmiştir. “Uyum” testleri ve materyalleri, Batı liberal demokrasisi tarafında uyumsuzlukları çözme ve “Diğer’ini” liberalizmin “Çekirdek” kültürü ile daha uyumlu

hala getirecek isteklerde bulunmak üzere liberalizmi güçlendirerek tamir etme çabası olduğu sonuç olarak vurgulanmıştır.

Obaid (2009) yazdığı doktora tezinde Birleşik Arap Emirlikleri’nde Dubai şehrinin kültürel çeşitliliğini ve çok kültürlülüğünü araştırmayı amaçlamıştır. Dubai’yi kültürel çeşitliliğinden ve toplam nüfusun yüzde 15’ini oluşturduğundan dolayı seçtiğini ifade eden Obaid, çalışmalarının sonucu olarak Emirliklerde yaşayan çeşitli etnik gruplara atıfta bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki çokkültürlülük fikrinin insan hakları çerçevesi içerisinde tüm etnik grupların haklarını tanıdıklarını göstermiştir. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri’nin milletleri ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümeti karşılıklı saygı ve ondan kaynaklanan yararlardan karşılıklı olarak faydalanarak kültürel çeşitliliğin varlığını kabul ettiklerini ifade etmiştir. Bununla birlikte çokkültürlülüğün Birleşik Arap Emirlikleri’nin ulus olan ve olmayanların kültür ve dinlerini kutlamalarında haklarını korumak için tasarlanmış kural ve düzenlemelerine atıfta bulunduğunu sözlerine eklemiştir.

Doytcheva (2009) Çokkültürlülük adlı kitabında, farklı biçimlerde ve ölçeklerde, kültürel özelliklerin tanınması taleplerinin ve kimlik iddialarının arttığının gözlemlendiğini dile getirmiştir. Çokkültürlülüğün ise bu taleplerin tanınmasında modern toplumun selametini görenlerin bayrağı olduğunu söylemiştir. Kitapta ayrıca çokkültürlülüğün gelişimi ele alınarak kapsamlı bir tanımı yapılmıştır. Diğer bölümlerde ise birlik ve çoğulculuk arasındaki gerilim, kültürel çoğulculuk savunusu, çokkültürlülüğün çeşitleri ile neden olduğu eleştiri ve tartışmalar ele alınmıştır.

Çötok (2010) yaptığı doktora tezi çalışmasında çokkültürlülük konusuyla alakalı olarak Almanya’nın, Bremen kenti örneğini çalışmıştır. Bremen eyaletine dair Türklerle ilgili herhangi bir çalışma yapılmamış olması nedeniyle seçmiş olduğu bu eyalet örnekleminde yapılan çalışmasında, çokkültürlülük, entegrasyon ve çokkültürlülükten kopan kültürlerarası kavramlarına bir çerçeve çizmekte, Almanya’nın çokkültürlülük noktasındaki perspektifini ortaya koymaktadır. Bu vurguların yanında Alman eğitimi ile Türk öğrencilerin kazandığı kimlik algısını betimleyen çalışmasında Çötok, Türk öğrencilerin kültürlerarası eğitim alıp almadıklarını da ortaya koyarak Almanya’da yetişen Türk öğrencilerin tanınması ve kültürel tavırlarının anlaşılması noktasında farkındalık kazandırmaya çalışmıştır. Araştırmasında teorik çerçeve çizerek hem nicel hem nitel yöntem kullanmış, öğrencilere uygulanan anketin yanında öğretmenlerle

mülakat yapmış, Bremen Eğitim Senatörlüğü bünyesindeki yetkili kişilerle görüşmelerde bulunmuş ve okullarda gözlem yaparak konu ile ilgili veriler toplamıştır. Çötok araştırmasında, Türk öğrencilerin farklı kültürlerin bir arada olduğu ortamda aldıkları eğitime rağmen Almanya’nın eğitimde çokkültürcü politika izlemediği sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca araştırmasında Almanyanın, farklı kültürlerin pratiklerini yaşatmalarına imkân tanımadığı, farklı kültüre mensup öğrencileri Alman kültürel formu ile sosyalleştirmekte olduğu, öğrencilere kültürlerarası bir eğitim sunmadığını sonucuna ulaşmıştır. Özellikle de anadilin engellenmesi ve Türk öğrencilerin göçmen psikolojisi dahilinde tutulması, yaşanan ayrımcılıklar, göçmenlerden çoğunluk kültürünü özümsemelerinin beklenmesi olarak ifade edilen Leitculture anlayışı ve etkileri araştırmada ortaya çıkarılan çarpıcı sonuçlardır.

Çınar (2010) yaptığı yüksek lisans çalışmasında dünyada ve Türkiye’de gittikçe karmaşık bir hal alan kimlik meselelerinin tarih ve öğretimini nasıl yönlendirdiğini göstermek amacıyla bir çalışma gerçekleştirmiştir. Aynı zamanda kimlik meselesinin tarih öğretimi yoluyla nasıl yönlendirilebileceğini ortaya koyan alternatif bir bakış açısı sunmaya çalışmıştır. Ve bu bakış açısını, günümüzde bir hayli tartışma konusu olan çokkültürlülük ve kültürlerarasıcılık terimleri baz alarak oluşturmuştur. Çalışmasında ulusların, farklı kültürlerin bir araya gelmelerinin çokkültürlülüğü ifade etmediğini; bu bir arada bulunma halini kontrollü olarak devam ettirebilmenin, yeni bir toplumsal form ortaya koyabilmenin çokkültürlülüğün kendisi olduğunu ana hatlarıyla ele almıştır. Ayrıca çalışmasında, çoğulculuk, liberalizm, asimilasyon, ulus, milliyetçilik, küreselleşme, kültür, çokkültürcülük olguları arasında kaybolmamak için bu kavramları özetlemeye çalışmış ve kavramların taraftar ve muhaliflerinin bakış açılarını sunmuştur. Nihayetinde Avrupa Birliği yolunda günümüz tarih öğretim programlarının içeriklerinin çokkültürcülüğe ne kadar meyilli olduğunu nicel bir çalışma ile ortaya koymuş, sonuç kısmında ise çokkültürcülüğün Türkiye’nin tarih öğretiminde nasıl uygulanabileceğine dair alternatif bir yaklaşım sunmaya çalışmıştır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM