• Sonuç bulunamadı

5. SONUÇLAR, TARTIŞMA VE ÖNERİLER

5.2. Tartışma

Çokkültürlülükle ilgili olarak yapılmış olan bu çalışmanın Kültürel Çeşitlilik alt boyutunda Mardin ilindeki öğretmenlerin görüşlerinin cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermediği, bu alt boyuta ilişkin olarak, erkek ve kadın öğretmenlerin kesinlikle katılıyorum düzeyinde görüş bildirdikleri belirlenmiştir. Toprak (2008)’in yaptığı çalışmada da bu bulguyu destekler şekilde bir sonuca ulaşılmış ve Tokat ilindeki öğretmenlerin çokkültürlülük tutumlarının cinsiyet değişkenine göre farklılık göstermediğini tespit etmiştir. Karşılaştırılan bu iki sonuçtan iller farklı olsa dahi çokkültürlülükle ilgili öğretmen tutumlarında cinsiyet değişkeni bakımından farklılık görülmediği söylenebilir. Diğer yandan yapılan çalışmada öğretmenlerin branş değişkenine göre çokkültürlülük çerçevesinde tutumlarının farklılıklar gösterdiği belirlenmiş, Toprak (2008)’de yaptığı çalışmasında öğretmenlerin çokkültürlülük tutumlarında branşlara göre farklılıklar gösterdiğini, sosyal bilgiler öğretmenlerinin tutumlarının fen bilgisi ve sınıf öğretmenlerine göre daha olumlu olduğunu ifade etmiştir, fakat bu çalışmada Toprak’ın çalışmasından farklı olarak fen bilgisi öğretmenlerinin tutumları diğer branşlara göre daha olumlu bulunmuştur. Bu durum öğretmenlerin, bilim ve fen alanında ortak bir kültür bilinci oluşturmada, farklılıkları bir sorun olmaktan çok doğru değerlendirilerek zenginliğe dönüştürmeyi amaçladıkları şeklinde yorumlanabilir. Yürütülmüş olan bu çalışma sonucunda ayrıca çokkültürlülüğe ilişkin öğretmen görüşlerinde, 1-5 yıl kıdeme sahip öğretmen görüşlerinin daha yüksek ve olumlu sonuçlandığı görülmektedir. Toprak (2008)’in yaptığı çalışmada da mesleki kıdem değişkeninin öğretmenlerin çokkültürlülük algıları üzerinde farklılık gösterdiğini belirlemiştir. Mesleki kıdemi 1-5 yıl olan öğretmenlerin, kıdemi 26 ve üzeri olan

öğretmenlere göre çokkültürlülük konusunda daha olumlu tavır geliştirdiklerini ve ayrıca kıdem arttıkça çokkültürlü eğitime karşı olan tavırların da olumsuzlaştığını tespit etmiştir. Bu bulgu, çokkültürlü yapının hakim olduğu okullarda öğretmenlerin mesleğe yeni başlamalarının verdiği heyecanla, farklılıkları bir sorun olmaktan çok bir doğallık olarak görmeleri, mesleki kıdem arttıkça ise mesleki tükenmişlik etkisiyle sahip oldukları heyecandan uzaklaşma şeklinde yorumlanabilir.

Yürütülen çalışmanın sonuçları arasında yine Kültürel Çeşitlilik alt boyutunda çokkültürlü bir okulda görev yapıyor olmanın insanı önyargılarından kurtardığı görüşüne ulaşılmıştır.

“Çok Kültürlü Sınıfta Başarılı Olabilmeleri İçin Öğretmen Eğitimi” adlı çalışmasında Renee White-Clark (2005) ise bu bulgunun aksine öğretmenlerin; öğrencilerin aileleriyle ilgili sahip olduğu olumsuz yaklaşımlar ve yine öğretmenlerin basmakalıp terimlerle suçladıkları aile kültürlerinin, eğitimde “ riskli ” ve “ ulaşılması güç ” olduğuna karar vermiştir. Bu durum öğretmenlerin görev yaptıkları bölgeyle ilgili ön yargılarından her zaman nesnel bir şekilde kurtulamadığı, bazen hislerin aklın önüne geçebileceği şeklinde yorumlanabilir.

Yapılmış olan çalışmada “Kültürel Etkileşim” alt boyutunda okul yöneticilerinin, farklı kültürlere sahip öğretmenlerin öğrenciler için modellik teşkil ediyor olması fikrine katılmadığını, öğretmenlerin ise bu fikri destekler şekilde görüş bildirdikleri ortaya çıkarılmıştır. Bell ve Thomas (2008) tarafından yapılan başka bir araştırmada ise öğretmen ve öğrencilerin farklı etnik ırka sahip olmalarının öğrencinin başarısını olumsuz yönde etkileyebileceği görüşü ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin, farklı etnik yapıya sahip öğretmenlerin akademik başarı potansiyellerini sürekli küçümsedikleri ve görülen bazı müfredat konularından çok sıkıldıkları saptanmıştır. Bu durum farklı ırklara sahip olan kişiler arasında olumsuz sonuçlar doğmasının istenen bir sonuç olmadığı, fakat elde edilen bulgulara göre, durumun böyle olumsuzluklara yol açıyor olduğu şeklinde yorumlanabilir.

Yapılan bu çalışmada yine “Kültürel Etkileşim” alt boyutunda çokkültürlü bir ortamda bulunulmasından dolayı bazı çatışmalar ortaya çıktığı, fakat bunun kısa sürede çözüldüğü sonucuna ulaşılmıştır. Crawford (2005) de yaptığı yüksek lisans tez çalışmasının sonuçları arasında farklı kültürlerle tanışan bireylerin başlangıçta zorluk, tartışma ortamı ve huzursuzluk gibi durumlarla karşılaşabildiklerini fakat zamanla bu

durumun düzelip bireylerin birbirlerini daha iyi ve açık şekilde anladıklarını belirlemiştir. Bu durum yeni bir gruba, ya da ait olunan gruptan farklı özelliklere sahip olan bir çevreye dahil olunduğunda kişinin sahip olduğu ön yargıların kendisini yönlendirdiği ve bireyin çevresiyle etkileşimi sonucunda bu ön yargıdan kurtulduğu ölçüde bu çatışma ortamından, daha uyumlu bir hale geldiği şekline yorumlanabilir.

Hemen her alanda olduğu gibi çokkültürlülük alanında da öğrencilerin öğretmen davranışlarından etkilenip etkilenmedikleri tespit edilmeye çalışılmış ve yapılan çalışmada “Kültürel Etkileşim” alt boyutunda farklı kültürlere sahip öğretmenlerin davranışlarının öğrencilere model olduğu fikrinin yöneticiler tarafından kabul görmediği belirlenirken, öğretmenlerin bu konuya katıldıkları belirlenmiştir. Bu konuyla alakalı olarak Rosen (1977) bir okul öncesi kurumunda yaptığı araştırma sonucunda farklı ırksal, etnik ve ekonomik gruplara sahip olan personelin tüm çocuklar için eşit şekilde değerli modeller sağladığı bilgisine ulaşmıştır. Bu durum insanların sosyal varlıklar olarak birbirlerinden etkilendikleri ve kendilerine diğer insanları model aldıkları şeklinde yorumlanabilir.

Yapılan çalışmanın yine “Kültürel Etkileşim” alt boyutundan elde edilen sonuçlar arasında çokkültürlü okullarda görev yapan öğretmenlerin ufkunun genişlediği ve kişisel-sosyal açıdan kendilerini geliştirme şansı buldukları yer almaktadır. Bu konuyla alakalı olarak Milner (2003) de çok kültürlü okullarda görev yapan öğretmenler üzerinde yaptığı bir araştırmasında, eğitimde kültürel açıdan yaşanan tüm zıtlıklara karsı azimle mücadele etmek için çok boyutlu düşünen öğretmenlere çok fazla ihtiyaç olduğu sonucuna varmıştır. Bu bulgulardan çokkültürlü yapıya sahip olunan bir okulda öğretmenlerin kendilerini kişisel ve sosyal açıdan daha fazla gelişme imkanı buldukları şeklinde yorumlanabilir.