• Sonuç bulunamadı

Yoksulluğun Hesaplanabilir Genel Denge modeliyle incelenmesi:

1998 YILI GİRDİ-ÇIKTI TABLOSUNA DAYALI BİR ÇALIŞMA

2. Yoksulluğun Hesaplanabilir Genel Denge modeliyle incelenmesi:

Hesaplanabilir Genel Denge (HGD) modelleri ekonomi içindeki ilişkileri ve birbirine bağlılıkları dikkate aldığı için genellikle ekonomideki politika değişikliklerinin etkilerini incelemek için kullanılır. HGD modelleri ilk olarak Johansen’in (1960) çalışmasından sonra dikkat çekmeye başlamıştır. Bunu Dervis, De Melo ve Robinson (1982); Robinson, Tyson (1983); Lewis ve Urata (1984); Michel ve Noel (1984); Condon, Corbo, De Melo (1985), Löfgren, Lee ve Robinson (2001) çalışmaları izlemiştir. HGD çalışmalarında yoksulluk ve gelir dağılımı kavramlarının daha çok yoksulluğun yaygın olduğu ülkeler için yapıldığı görülmektedir.

Thorbecke(1991) HGD modelini Endonezya’daki yapısal uyum programlarının gelir dağılımı üzerindeki etkilerini incelemek için kullanmıştır ve uyum programlarının dengeyi sağladığını ve gelir dağılımını iyileştirdiğini ortaya koymuştur. Lambert, Schneider ve Suwa (1991) Fildişi Sahili Cumhuriyeti için hazırladıkları HGD modelinde kamu harcamaları, ihracat vergileri ve devalüasyonun ülkedeki yoksulluk ve gelir dağılımı üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Yapılan simulasyonlarda kamu

çalışanlarının ücretlerinin azaltılması sonucu azaltılan kamu

harcamalarının gelir dağılımı eşitsizliğini azalttığı, ama yoksulluk için etkin olmadığı sonucuna varmışlardır. Çalışmada devalüasyonun ise ülkedeki hem gelir dağılımı eşitsizliğini hem de yoksulluğu azalttığı ortaya koyulmuştur.

Bazı HGD modelleri kullanılarak ticaret ve döviz kuru serbestleştirilmesinin gelir dağılımı ve yoksulluk üzerindeki etkileri de incelenmiştir. Dorosh ve Sahn (2000) 1989-93 dönemi için Kamerun, Gambiya, Madagaskar ve Nijerya için oluşturdukları sosyal hesaplar matrisleriyle ticaret ve döviz kuru serbestleştirilmesinin gelir dağılımı ve yoksulluk üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Çalışmanın sonuçları

ticaret ve döviz kuru serbestleştirilmesinin kır ve kentteki fakir hane halkının durumunu iyileştirdiğini ortaya koymaktadır. Bautista ve Thomas (1997) ithalatın liberalleştirilmesinin yoksulluk üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Filipinler için 1979 yılı için hazırladıkları sosyal hesaplar matrisinden hareketle gelir ve yoksulluğun ithalat liberalleştirilmesi ile iyileştirilebildiğini ortaya koymuşlardır.

Bunun dışında dışsal ve içsel şokların gelir dağılımı ve yoksulluk üzerindeki etkilerini inceleyen HGD modelleri de oluşturulmuştur. Bunlardan bazıları Löfgren, Chuku, Sichinga ve Simtowe (2001) ve Robilliard, Bourguignon ve Anderson (2001) çalışmalarıdır. Löfgren, Chuku, Sichinga ve Simtowe (2001) Malavi için 1998 sosyal hesaplar matrisini kullanarak uluslararası tütün ve petrol fiyatları ve reel döviz kurunu değiştirerek simulasyonlar yapmışlar ve daha düşük tütün fiyatları ile daha yüksek petrol fiyatlarının tarım dışı nüfus üzerinde olumsuz etki yarattığını ortaya koymuşlardır. Ayrıca paranın reel olarak değer kaybetmesi fakirleri çok az etkilerken, paranın reel olarak değer kazanmasının kent nüfusunun durumunun iyileşmesine yol açtığı çalışmada belirtilmiştir. Robilliard, Bourguignon ve Anderson (2001) ise Endonezya için 1995 yılı sosyal hesaplar matrisini kullanarak pek çok simulasyon yapmış ve El Nino kasırgasının hane halkı refahını, kredilerde meydana gelen kısıntıdan daha fazla kötüleştirdiğini ortaya koymuşlardır. Ayrıca çalışmalarında pek çok seçenek arasından yoksulluğu azaltmada en iyi yöntemin transferler olduğunu göstermişlerdir.

Decaluwe, Patry, Savard ve Thorbecke (1999) ise Afrika’daki gelişmekte olan ekonomiler için ihraç malların fiyatlarındaki düşüşlerin ve ithalat gümrük vergilerinin yoksulluk ve gelir dağılımı üzerindeki etkilerini bir HGD modeli çerçevesinde incelemişlerdir. Çalışmanın bulgularına göre ithalat gümrük vergilerindeki azalış sosyal yoksulluğu hafifletmekte iken ülkenin ihraç malının dünya fiyatının düşmesi ise toplumdaki yoksulluğu fazlalaştırmaktadır.

Aka (2003) Fildişi Sahili Cumhuriyeti için Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (WAEMU) ülkelerindeki ortak gümrük vergisinin uyumu ve ticaretin liberalleştirilmesi sonucu mali gelirde oluşacak düşüşü karşılayacak mali uyarlamanın gelir dağılımı ve yoksulluk üzerindeki etkilerini incelemiştir. Tarımsal ihracat üzerindeki vergilerin kaldırılması, tarımsal ithalat üzerindeki vergilerin kaldırılmasının ve endüstriyel ithalat

üzerindeki vergilerin kaldırılmasının simulasyonlarının yapıldığı çalışmada tarımsal ihracat ve ithalat vergilerinin kaldırılması sonucu hane halkının daha da fakirleştiği görülmüştür. Endüstriyel ithalat üzerindeki vergilerin kaldırılması ise şoktan önce durumdaki fakir hane halkı sayısının azalmasıyla sonuçlanmıştır.

Siddiqui (2006) ve Siddiqui (2007) çalışmalarında Pakistan için bir genel denge modeli oluşturup ticaretin serbestleştirilmesi ve mali uyarlamanın etkilerini araştırmıştır. Bu çalışmalarda cinsiyet farklarını ortaya koymanın yanı sıra yoksulluk göstergesi olarak bebek ölüm oranı ve okuryazarlık oranları için eşitlikler tanımlamış böylelikle oluşturulan simulasyonların yoksulluk üzerindeki etkileri de gözlemlenebilmiştir. Çalışmada ekonomik reformların kadınların reel ücret gelirini daha fazla arttırmasına karşın zaman içinde kadınlar arasındaki yoksulluğu arttırdığı görülmektedir. Ticaretin serbestleşmesi zenginler için refah düzeyini iyileştirmesine karşın fakir hane halkının refah düzeyini kötüleştirmekte olduğu gözlemlenmiştir. Kamu harcamalarının kısılmasının ise parasal yoksulluğu azalttığı çalışmada vurgulanmıştır. Çalışmada kişilere sağlanan eğitim ve refahın, yeteneklerin gelişmesindeki cinsiyet farklılıklarını azaltmanın yanı sıra yoksulluğun da hafifletilmesinde önemli bir rol oynadığı vurgulanmıştır.

Sueccun (2007) ise dinamik bir genel denge modeli çerçevesine beşeri kalkınma ve sosyal gelişme göstergelerini dahil etmiştir. Modelde 15 Latin Amerika ülkesi için kamu harcamalarındaki artışların etkileri tartışılmıştır. Bu modelle politika belirleyicilerinin büyüme, refah, beşeri kalkınma ve sosyal gelişme gibi hedefleri karşısında kamu harcamaları ve finansmanı için kantitatif politika önermeleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Çalışmada altyapı yatırımlarının büyüme, refah, beşeri kalkınma ve sosyal gelişme açısından en belirgin katkıyı gösteren kamu harcaması olduğu ortaya koyulmuştur.