• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.2. Dini Şahsiyetler, Tarikatlar ve Temsilcileri

1.2.3. Tarikatlar Dönemi

1.2.3.2. Yeseviyye Tarikat

75 Kâdiriyye tarikatı şeyhlerinden olan mutasavvıf şair ve yazar Erzurumlu İbrahim Hakkı (ö. 1780), Erzurum’un Hasankale ilçesinde doğmuştur. Babası Osman Efendi tarafında henüz dokuz yaşındayken Siirt’e bağlı Tillo’da bulunan İsmail Fakirullah’ın yanına bırakılan İbrahim Hakkı, burada eğitimini tamamlayarak şeyhinden tasavvuf dersleri almıştır. Şeyhinin vefatından sonra da onun yerine geçmiştir. İbrahim Hakkı’nın çeşitli konularda kaleme aldığı Marifet-nâme adlı eseri ve tasavvufî şiirlerinden müteşekkil Türkçe divanı bulunmaktadır.384

Kâdiriyye tarikatının Hâlisiyye kolu şeyhi olan Abdülkâdir-i Gülâmî (ö. 1886), divan sahibi sûfî bir şairdir. Divanında Türkçe şiirlerin yanısıra Arapça ve Farsça şiirler de mevcuttur. 385 Bunlarla beraber divan şairlerinden olan Emin, Halet, Kâmî, Medhi, Lebîb ve Emin de tezkirelerde Kâdiriyye tarikatı müntesibi şairler olarak geçmektedir.

76 vefatından sonra Ahmed Yesevî posta oturmuştur. Bir müddet irşâd faaliyetlerine devam eden Yesevî, hocası Yusuf-i Hamedânî’nin önceden Türkistan bölgesinin İslamlaşması için kendisini göndermek istemesinden aldığı ilhamla yerini dördüncü halife Abdülhâlık-i Gücdüvânî’ye (ö. 1179) bırakarak YesAbdülhâlık-i şehrAbdülhâlık-ine gAbdülhâlık-itmAbdülhâlık-iş, orada bAbdülhâlık-ir tekke kurup Abdülhâlık-irşâd faaliyetlerine başlayarak binlerce mürid yetiştirmiştir. Ahmed Yesevî 63 yaşına varınca Hz. Muhammed’e olan hürmetinden ötürü yeryüzünde ondan daha fazla kalmanın uygun olmadığını düşünerek tekkesinin yanında, yer altında bir hücre yaptırmış ve riyâzete çekilmiştir. M. 1166 senesinde Yesî’de vefat etmiştir. Aksak Timur M. 1396’da mezarının üzerine bir türbe ve külliye yaptırmıştır. Risâle-i Tevârih-i Bulgariye adlı eserde geçtiğine göre Hoca Ahmed Yesevî, Aksak Timur’un rüyasına girerek ona zaferi müjdelemesi sonucu bu türbe yaptırılmıştır. Başka kaynaklarda ise Timur’un türbe yaptırmasındaki asıl neden Sir-Deryâ bölgesindeki halkın Yesevî sevgisini kullanarak onları yanına çekme isteği olduğu söylenmektedir 386

Hoca Ahmed Yesevî’nin hayatına dair menkıbeler ve kerâmetlerin kaynağı Divan-ı Hikmet’le beraber Yesevî dervişler tarafDivan-ından yazDivan-ılan eserler ve halkDivan-ın sözlü geleneğinden gelen menkıbelerdir. Bir Yesevî dervişi olan Hazinî’nin yazdığı, Yeseviyye tarikatının ahkâm ve esaslarının işlendiği temel eser olan Cevâhirül-Ebrâr,387 yazarı belli olmayan Hâkim Ata Kitabı, Bakırgan Kitabı, Ahir-zaman Kitabı, Bektâş Veli Velâyetnâmeleri, Hacim Sultan Velâyetnamesi, Gelibolulu Mustafa Ali’nin Künhü’l-Ahbar’ı, Evliyâ Çelebî Seyahatnamesi, Sarı Saltuk Menkâbesi 388 ve Risâle-i Tevârih-i Bulgâriye 389 Hoca Ahmed Yesevî’nin menkıbe ve kerâmetlerinin yer aldığı eserlerdir.

Hoca Ahmed Yesevî’nin menkıbe ve kerâmetleri genel olarak kendi dönemindeki ulemâ çevresinin onu kötülemelerine karşı verilen cevaplar üzerinedir.390

1.2.3.2.2. Yeseviyye Tarikatı Tarihçesi

İsmini Hoca Ahmed Yesevî’den alan Yeseviyye tarikatı; İslam âleminde Kâdiriyye tarikatından sonra kurulan ikinci, Türk coğrafyasında Türklerin kurduğu ilk tarikat olma

386 Bk. Kurnaz, Cemal, Tatçı Mustafa, Yesevilik Bilgisi, (1. Baskı), Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 2000, s. 99-104; Köprülü, Fuad, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, (7. Baskı), Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1991, s. 61-86; Eraslan, Kemâl, "Ahmed Yesevî", TDV İslam Ansiklopedisi, C. 2, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1989, ss. 159-161.

387 Azamat, Nihat, "Cevâhirü’l-Ebrâr", TDV İslam Ansiklopedisi, C. 7, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1993, s. 432; Köprülü, 1991, s. 42.

388 Bk. Köprülü, 1991, s. 48-57.

389 Bk. Kara, Mustafa, "Hâkim Ata", TDV İslam Ansiklopedisi, C. 15, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1997, s. 183-184.

390 Köprülü, 1991, s. 33.

77 özelliğine sahiptir. Günümüzde Türkistan olarak bilinen Yesi şehrinde Hoca Ahmed Yesevî tarafından kurulan tarikat; kısa zamanda göçebe Türk boylarının arasına karışan Yesevî müritleri sayesinde Türkistan, Horasan, Rum, Nişâbûr, Buhara, Semerkant, Fergânâ, Herat ve Azerbaycan bölgelerinde yayılmıştır. Hoca Ahmed Yesevî’nin müritleri bu coğrafyalarda sadece tarikat öğretilerini yaymamış, aynı zamanda halkın Müslümanlaşmasında da büyük rol oynamışlardır.391

Tarikat kurucusu Hoca Ahmed Yesevî’nin tek erkek çocuğu henüz küçük yaşlarda öldüğünden tarikat silsilesi Gevher Şehnaz adlı kızından doğma torunlarıyla devam etmiştir. Türkler arasında tarikat şeyhleri ve ulularına “baba“, “ata” unvanları verildiğinden392 Yeseviyye tarikatı haliflerine “ata” denilmiştir. Hoca Ahmed Yesevî’nin vefatından sonra irşâd postuna oturan ilk halifesi Arslan Baba’nın oğlu Mansur Ata olmuştur. (ö. 1197) Onun vefatından sonra sırasıyla Abdulmelik Ata, Tâc Hoca, oğlu Zengî Ata posta oturmuştur. Hoca Ahmed Yesevî’nin ikinci halifesi Hârezmli Sâid Ata (ö.1218), üçüncü halifesi ise Yesevî tarzı hikmetleri ve menkıbeleriyle tanınan Süleymân Hakîm Ata’dır. (ö. 1186) Süleyman Hâkim Ata’nın vefatından sonra yerine Zengî Ata (ö.

1258) halife olarak geçmiştir. Onun halifleri de Uzun Hasan Ata, Seyyid Ata, Sadr Ata ve Bedr Ata’dır.393

Hoca Ahmed Yesevî müritleri vasıtasıyla kısa sürede Türkistan’da yaygınlık kazanan tarikat Moğol istilasında sonra İran, Horasan ve Azerbaycan Türkleri arasında rağbet görmüştür.394 Müritler Moğollardan kaçan göçebe Türkmen obaları ve beylikleri arasına karışarak Orta Asya’nın dört bir tarafına yayılmış, böylece bölgenin İslamlaşmasına katkıda bulunmuşlardır.

Kesin olmamakla birlikte Horasan’dan Rum diyarına gönderilen ilk Yesevî dervişlerinin Hoca Ahmed Yesevî’nin halifesi Lokman-ı Perende tarafından yetiştirilen Hacı Bektâş-ı Velî (ö. 1271) ve Sarı Saltuk (ö. 1297) oldukları yönündedir.395 Yesevîliğin Anadolu’ya ne zaman geldiğiyle ilgili eldeki tek yazılı kaynaklar X. yüzyılda oluşturulan Bektâşî ananelerinin yazılı olduğu Hacı Bektâş Velî Velâyetnâmeleri, Sarı Saltuk

391 Bk. Köprülü, 1991, s. 27-82.

392 Alptekin, Coşkun, "Ata", TDV İslam Ansiklopedisi, C. 4, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1991, s. 32-33.

393 Bk. Köprülü, 1991, s. 87-97.

394 Kurnaz, Cemal, Tatçı Mustafa, 2000, s. 117.

395 Bk. Öztürk, Mürsel, Doğu’nun Ortak Mirası, (1.Baskı), İlk Harf Yayınevi, İstanbul 2012, s. 91;

Köprülü, 1991, s. 48-59.

78 Menkâbesi, Hacim Sultan Velâyetnâmesi gibi eserlerdir. Bu eserlerde Hacı Bektâş Velî’nin Ahmed Yesevî halifesi olduğu ve onun izniyle Anadolu’ya geldiğine dair çok sayıda menkıbe bulunmaktadır. 396 Velâyetnâmelerdeki menkıbelerin aksine bazı kaynaklarda aralarındaki yaş farkları nedeniyle Hacı Bektâş-ı Velî’nin Hoca Ahmed Yesevî’yle doğrudan görüşmesinin mümkün olmadığı, Künhü’l-Ahbâr’daki kayıtlara bakarak onun ancak Lokman Perende vasıtasıyla Hoca Ahmed Yesevî ocağından feyiz alan biri olduğu belirtilmektedir. Hoca Ahmed Yesevî’nin Anadolu’daki diğer dervişleri şunlardır: Bugünkü İran’ın Horasan eyaletine bağlı Şirvan şehri sınırındaki Niyâzabâd’da türbesi olan Avşar Baba, Merzifon’da türbesi ve tekkesi bulunan Pîr Dede, Bugünkü Bulgaristan topraklarında Karadeniz kenarında Bat-ova’da tekkesi bulunan Akyazılı Sultan, Filibe yolu üzerinde Adatepe’de türbesi bulunan Kıdemli Baba Sultan, Bursa’da türbesi bulunan Geyikli Baba, Abdal Musa ve Pustinpuş Baba, İstanbul Unkapanı’nda türbesi bulunan Horoz Dede, Tokat Zile’de türbesi ve tekkesi bulunan Şeyh Nusret, Tokat merkezde türbesi bulunan Gajgaj (Gıjgıj) Dede, Antalya Elmalı ilçesinde türbesi bulunan Abdal Musa Sultan, Afyon’da Kütahya yolu üzerinde iki kardeş olan Bahşi ve Yahşi Baba, Amasya’da türbesi bulunan Koyun Baba, Eskişehir Seyitgazi ilçesinde türbesi bulunan Gizlice (Kutluca) Baba, Yozgat ili Osmanpaşa beldesinde türbesi bulunan Emir-i ÇEmir-in Osman ve NEmir-iğde’de TürbesEmir-i bulunan Sarı Saltuk. Bu dervEmir-işler kaynaklarda Hoca Ahmed Yesevî’nin dervişleri, halifeleri veya Ahmed Yesevî’den manen feyiz alan kişiler olarak geçmektedir. Bu şahsiyetlerden bir kısmı bizzat Hoca Ahmed Yesevî tarafından tahta kılıç kuşanıp halkı Müslümanlaştırmak için Rum diyarına gönderilmişlerdir.397 1.2.3.2.3. Yeseviyye Tarikatı Usul ve Erkânı

Yeseviyye tarikatında sülûk silsilesi Hz. Ali’ye dayandığından sesli zikir yapılmaktadır. Ancak zikir esnasında söylenen esmâlar zamanla bıçkı sesini andırır bir şekilde boğazdan hırıltılı bir sesle çıktığından tarikat erbâbınca Yesevî zikrine “zikr-i erre” denilmiştir. “zikr-i minşârî” olarak da anılan bu zikir şöyle yapılır: zikreden kimse karnını azıcık sıkarak nefesini göbeğinden yukarıya doğru çekerek “hâ” der. Ardından karnını azıcık gevşeterek nefesini göbeğine doğru uzatır ve “hay” sesi çıkarır. Bazı şeyhler “hu, hay” sözleriyle bazıları da lafzatuʾllâhla zikri ifâ eder. Zikr-i errenin kaynağıyla ilgili olarak menkıbede geçtiğine göre Hz. Hızır, bir gün Ahmed Yesevî ile

396 Bk. Köprülü, 1991, s. 46-59.

397 Bk. Kurnaz, Cemal, Tatçı, Mustafa, 2000, s. 476- 486.

79 sohbet etmeye giderken kendisini her zamanki gibi şen ve neşeli görmesi gerekirken sıkıntılı ve üzgün görür. Sebebini sorduğunda Ahmed Yesevî: “Rufekâ ve fukarânın batınlarını kasâvet kabzetmiş, izâlesini imkânsız gördüğüm için kederli ve sıkıntı içinde kalmışım.” der. Bunun üzerine Hz. Hızır, “âh, âh” diyerek Ahmed Yesevî’yle beraber zikre başlar. Zikrin sonunda üzüntü ve keder kaybolur. Böylece zikir Ahmed Yesevî emriyle tarikatın virdi olur.398

1.2.3.2.4. Yeseviyye Tarikatının Türk Edebiyatına Etkisi

Hoca Ahmed Yesevî’nin Hikmet adını verdiği şiirlerinin toplandığı eser Divân-ı Hikmet olarak bilinir. Ancak Hoca Ahmed Yesevî’ye mal edilen bu eserde Şems, Şâh-Meşreb, Hâkim Süleyman Ata gibi muhtelif şairlerin şiirlerinin de bulunması, manzumelerin birinde Ahmed Yesevî’yle kendisi arasında üç yüz yıllık zaman farkının olduğu mutasavvıf şair Nesimî’den bahsedilmesi ve şiirler arasındaki üslup farklılıkları gibi nedenlerden ötürü Divân-ı Hikmet’te yer alan şiirlerin tamamının Hoca Ahmed Yesevî’ye ait olduğu söylenemez. Zamanla Ahmed Yesevî’nin müritleri tarafından yazılan hikmet tarzı şiirlerin bir kısmının hocalarına hürmeten kendisine mal edildiği de kaynaklarda belirtilmektedir.399

Yeseviyye tarikatının kısa bir süre içerisinde orta Asya’daki Türk toplulukları arasında hızla yayılmasında Hoca Ahmet Yesevî’nin yapıcı ve îtidalli üslubunun yanı sıra bu üslubun yansıması olan hikmet ve öğüt içerikli şiirlerinin etkisi çok büyüktür. Hoca Ahmet Yesevî, “Hikmet” adını verdiği sade ve özlü şiirleriyle bozkırlarda yaşayan Türklere İslam’ın esasları, şerîatın hükümleri ve tasavvufun inceliklerini öğretmiştir.

Onun samimi ve dostça üslubu sayesinde Türkmen boyları arasında tarikat hızla yayılmıştır. 400

Hoca Ahmed Yesevî’den sonra Hikmetler tarzı şiirler Yesevî tarikatına mensup dervişler nezdinde adeta bir gelenek haline gelmiştir. Bu tarzı ilk başlatan Hoca Ahmed Yesevî’nin üçüncü halifesi Hâkim Süleyman (Bakırgânî) Ata’dır. Hoca Ahmed Yesevî’den sonra hayatı ve menkıbeleri hakkında en fazla malumat bulunan ve kendisinden çokça bahsedilen Yesevî takipçisidir. Bakıgan Kitabı, Ahir Zaman Kitabı, Hazret-i Meryem Kitabı ve Divân-ı Hikmet’te Mirâciyye gibi birtakım manzumeleri

398 Bk. Köprülü, 1991, s. 105-107.

399 Bk. Köprülü, 1991, s. 122-125.

400 Kurnaz, Cemal, Tatçı Mustafa, 2000, s. 69.

80 bulunmaktadır.401 Hâkim Ata’nın dışında Orta-Asya’da Ahmed Yesevî’yi takip eden ve onun tarzında şiirler yazan mutasavvıf şairler Kul Şemseddin, Hudâdâd, İkânî, Kul Ubeydî, Fakirî, Beyzâ, Bihbûdî, Şuhûdî, Kul Şerefî, Gedâ, Gazzâlî, Tufeylî, Kâsım, Meşreb, Huveydî, 402 Azîm Hâce, Şiban Han, Ubeydullah Han, Şems, Muhlis, Halis, Eyyûb ve Abdülaziz Meczub Nemenganî’dir. Bunlardan Şiban Han, Ubeydullah Han, Abdülaziz Meczub Nemenganî’nin tespit edilmiş divanları bulunmaktadır. Geriye kalan Çağatay edebiyatının önemli temsilcileri olarak Yesevî tarzı hikmetler yazan diğer şairlerin çoğunun hayatı hakkında fazla malumat yoktur. Bu şairler hakkındaki bilgilere daha çok şiir ve hikmet mecmûalarının incelenmesi sonucu ulaşılabilmiştir.403

Hikmetlerin etkisi sadece Doğu Türkleriyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda Batı Türkleri içerisinde de büyük bir tesir bırakmıştır. Rum diyarında Yunus Emre, Eşrefoğlu Rûmî, Nizamoğlu, Himmet gibi tasavvufî halk şiiri temsilcileri; Hacı Bayram-ı Velî, Kaygusuz Vizeli Alâeddin, İdris-i Muhtefî, Muhyî, Oğlanlar Şeyhi İbrahim, Gaybî Sunullah gibi Melâmî-Hamzavî halk ozanları; Kaygusuz Abdal, Şâh İsmail-i Sâfevî, Pîr Sultan Abdal, Kul Himmet, Huseynî, Hasan Dede, Kazak Abdal, Seyrânî, Dertli, Celâlî Baba gibi Alevî-Bektâşî halk ozanları üzerinde de etki bırakmıştır.404

Yeseviyye tarikatı mensubu şairler Hikmetler tarzı didaktik şiirler yazarak hem tarikatın Türkmen boyları arasında yayılmasına önayak olmuş, hem de Türk halk şiir geleneğinin Fars ve Arap şiiri karşısında varlığını devam ettirmesini sağlamışlar.

Hikmetlerin halk nezdindeki nüfuzundan faydalanmak isteyen Bektâşiyye ve Nakşibendiyye müntesibi çok sayıda halk ozanı da fikirlerini yaymak için bu tarz şiirler yazmıştır.405 Hatta tamanen aruz ölçüsüyle şiir yazan birtakım tekke ozanları bile hece ölçüsüyle hikmet tarzı birtakım şiirler yazmaktan kendilerini alamamışlardır.406 Bu nedenle Yesevî şiirlerin Yunus Emre ve Bektâşî ozanları üzerinde biraktığı etki göz önünde bulundurulduğunda Anadolu’da tasavvufî halk ozanlarıyla tekke ozanlarının ilham kaynağının Divân-ı Hikmet olduğu söylenebilir.

401 Bk.Uludağ, Süleyman, " Hakîm Ata ", TDV İslam Ansiklopedisi, C. 15, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1997, s. 183-184.

402 Bk. Köprülü, 1991, s. 170-171.

403 Bk. Kurnaz, Cemal, Tatçı Mustafa, 2000, s. 353-432.

404 Gölpınarlı, Abdulbaki, Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi, Milliyet Yayınları, (1. Baskı), İstanbul 1972.

405 Bk. Köprülü, 1991, s. 119-180.

406 Bk. Köprülü, 1991, s. 164-165.

81