• Sonuç bulunamadı

5. BULGULAR

5.2. İtici Göç (Yerlilerin Göçü)

5.2.2. Yerli Nüfusun Göç Etme Nedenleri

Bu çalışmanın problemini oluşturan ve belirgin bir demografik değişimin yaşanmasının temel sebeplerinden biri olan itici göç, yerlilerin göç/itici göç nedenleri, göçmenler hakkındaki görüşleri, iki kültür arasındaki farklılıklar ve yerlilerin toplumun düzelmesi adına beklentileri, yerlilerin kırsaldan Diyarbakır şehir merkezine doğru yaşanan göçten ne derece ve nasıl etkilendikleri gibi hususlar mülakata katılanların açıklamaları çerçevesinde izah edilmektedir. Diyarbakır yerlilerinin batı şehirlerine göç etmelerinin başlıca sebepleri olarak şu hususlar belirtilebilir:

5.2.2.1. Kültür Uyuşmazlığı

“İnsana ilişkin bir kavram olarak kültür, tarih içerisinde yaratılan bir anlam, önem ve bir grup insanın bireysel ve toplu yaşamlarını anlamada, düzenlemede ve yapılandırmada kullandıkları inançlar ve adetler sistemidir” (Parekh,2002). Sosyal bilimde kültür, insan toplumunda biyolojik olarak değil, toplumsal araçlarla aktarılıp iletilen (Marshall,1999:442)

bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünüdür (TDK).

Göç olgusu toplumlarda birçok değişime sebep olduğu gibi kültürlerin karışmasına da sebep olmuştur. Kırsaldan şehir merkezlerine doğru olan göçlerde bu kültür karışımını daha belirgin şekilde görmek mümkündür. Göçle gelenler kentlileşme sürecini yaşamaktadır. Doku kaynaşması henüz tamamlanamadığı için toplumsal ve kültürel değişiklikler yerli kültürün şekil değiştirmesine sebep olmuştur (Artun,2004:4). Dünyada bunun birçok örneğine rastlamak mümkündür. Bazı toplumlarda bu durum çok büyük sorunlara sebep olmazken bazı toplumlarda tam tersi bir durum yaşanabilmektedir. Diyarbakır’a doğru olan göç hareketinde toplumun kır ve kent kültürlerinin karışmasıyla farklı bir yapıya bürünerek kültür uyuşmazlığının en belirgin örneklerinden biri olarak karşımıza çıktığı ve bu kültür uyuşmazlığının toplumda birçok yeni durumun da yaşanmasına sebep olduğu söylenebilir. Bu bağlamda görüşülen kişiler iki kültürün uyuşmazlığının yerli halkın Diyarbakır’dan göçü ile sonuçlandığını ifade etmişlerdir.

Zorunlu göçün yaşandığı dönemde Diyarbakır yoğun bir göç aldı. Şehrin nüfusu bir anda iki katına çıktı. Gelenler şehre uyum sağlayamadılar. Giderek şehir değişmeye başladı. Bir sürü olumsuzluklar yaşandı. Diyarbakır’ın eski huzuru, güzelliği kalmadı. Yerli halk kendi memleketine yabancı olmaya başladı. Kültür değişti. Köyden gelen göçmenler şehri kültürüne uyum sağlamadılar. Kendi kültürlerini yaşamaya çalıştılar. Böyle olunca yerel kültür kaybolmaya başladı. Köy-kent kültürü karıştı. Kültürsüz bir toplum oluştu. Durum böyle olunca yerli halkın birçoğu İstanbul, Bursa gibi şehirlere göç etti (Zeynep, 53).

Zorunlu göç sonrası yerli halk azınlıkta kaldı. Üniversite de yapılan bir araştırmaya göre Diyarbakır’da nüfusun sadece yüzde beşini yerli halk oluşturuyor. Yüzde doksan beşi yabancı. Yerli halk asildir. Toplumda ki kültürsüzlük, ahlaki yozlaşma, kavga gürültü, karışıklık ve çatışmalı ortamla baş edemedi. Ve başka şehirlere göç etmek zorunda kaldı (Halil, 61). Maalesef 1990’lardan sonra Diyarbakır’ın dışardan almış olduğu göçlerle birlikte yerel halkın neredeyse yüzde 70 – yüzde 80’i göç etmek zorunda kaldılar. Malum 1990’lardaki olaylar, bizim kırsaldaki köylerin yakılışı, terörden zarar gören veya baskıyla köyünden zorla başka yerlere göç ettirilerek gelen insanlar geldikten sonra ortam iyice kızıştı ve yerel halk burada artık kendilerine sağlıklı bir ortam sağlayamadılar. Dolayısıyla birazda maddi durumu iyi olan insanların %80’i gitti buradan Göçten sonra toplumdaki sosyal ilişkilerde çarpıklıklar yaşanmaya başladı. Kırsaldan göç olunca şehirde değişik bir kültürü ortaya çıktı. Şehri kültürü ile köy kültürü karıştı. Sonuçta garip bir kültür oluştu. Yerlisine bu kültür yavan/anlamsız geliyordu. Yerli halk kendini şehrin gücü olarak görüyordu. Ancak göç aldıkça bu gücün kırılacağını tahmin edemediler. Neticede başka bir yapı geliyor ve bu yapı içinde ya

onlarla yaşama şartlarını oluşturacaktı. Oluşturamıyorsa da kendi göçüp gidecekti. Öyle de oldu (Hilmi, 60).

Göçten sonra Diyarbakır’da yerel kültürün ciddi şekilde etkisizleştiği ve değiştiği söylenebilir. Görüşmecilerin ifadelerine göre kırsaldan kente göç edenler şehir kültürüne uyum yerine kendi kültürlerini yaşamaya devam etmişlerdir. Bu durum toplumda sosyo- kültürel hayatın giderek değişim/dönüşüm geçirmesine ve yerlilere göre yerel kültürün kaybolmasına sebep olmuştur. Çünkü her ne kadar kırsaldan göç edenler şehirde önceki hayat tarzlarını yaşamaya çalışsalar da şehir ortamında bunu tam olarak gerçekleştirmeleri mümkün olmadığından toplumda kır-kent karışımı melez fakat anlamsız bir sosyal ve kültürel yaşam şekli oluşmuştur. Bu karmaşa hali ve kültürel uyumsuzluk başka toplumsal sorunlarla birleşince yerlilerin çoğu Diyarbakır’dan göç etmeyi bir çözüm olarak görmüşlerdir.

5.2.2.2. Güvenlik Sorunu

Can ve mal güvenliği toplumlar için önemlidir. Toplum güvenliği sağlanmadan yeterli bir eğitimin, etkili bir sağlık hizmetinin ve ticari ilişkilerin sürdürülmesinin zor olduğu söylenebilir (Keser,2011). Toplumlarda güvenlik endişesi ve problemleri göç başta olmak üzere bazı sosyal hareketliliklere sebebiyet verebilmektedir. Diyarbakır örneğinde incelenen her iki göç hareketinin de temel nedenleri arasında güvenlik problemi önceliklidir denebilir.

Konuyla ilgili görüşülen kişilerin birçoğu göç sonrası Diyarbakır’daki güvenlik problemleri nedeniyle maddi durumu iyi olanların İstanbul, Bursa, İzmir gibi büyük şehirlere göç ettiğini ifade etmiştir. Görüşmeciler şehirde yaşayan yerellerin Diyarbakır’dan göç etme sebebini, insanların can ve mal güvenliği konusunda endişe duymaları ve çocuklarını bu güvensiz ortamdan kurtarma istekleriyle ile ilişkilendirmişlerdir.

1990’larda yaşanan zorunlu göç ve onun ardından ortaya çıkan ve artan hırsızlık, fuhuş, uyuşturucu olayları ve Hizbullah, faili meçhul gibi olaylar yüzünden şehir yaşanmaz bir hal aldı. Yerli halk kendi memleketinde yabancı kaldı. Adeta görünmez oldu. Eski Diyarbakır’ı bulamayan ve kendini ve ailesini korumak isteyenler göçüp gitti. Daha çok ekonomik gücü olan insanlar gitti (Yusuf,53).

“Yerli halkın göçme sebebi partiler arası sürtüşmedir. Aslında PKK diyelim. Korkuyordu herkes. Esnaf sürekli iş yerini açıp kapamaktan iş yapamaz oldu. En son bırakıp gittiler” (Murat, 66).

“Durumu iyi olanlar bazı nedenlerle gittiler. Ne yazık ki o dönemde durumu iyi olanlar baskı altındaydı. PKK tarafından para isteniyordu. Biri zengin, dükkan veya fabrika sahibi ise ondan gidip zorla para alıyorlardı. Bundan dolayı durumu iyi olanlar göç etti” (Nevin, 52).

Yüzde sekseni gençlerini korumak için gitti. Doksandan sonra ikinci kuşak gitti. Yaşlılar kaldı. 90lı yıllarda 300 hane vardı. 2000 den sora bu sayı düştü. Gençler büyüdü. Tehlikenin farkına vardılar ve gittiler. Bu olaylardan sonra ekonomi düştü 2 yıl önce 200 TL’ye satacağın evi 120 TL’ye satar oldun. Mesela geçen bayram esnaf 9 gün kepenk kapatmak zorunda kaldı. 9 gün çalışmamak ne demek evine ekmek götürememek demek. Eski dönem değil ki bir lokma ekmekle çocuğu durdurabilesin. Giderler artı. Çocukların istekleri arttı. Dolayısıyla ekonomik sıkıntıdan dolayı gittiler. 1990’dan 2000 yılına kadar can korkusuyla 2000 den sonra mal korkusuyla göçler yaşandı. Mesela benim halamlar Diyarbakır’ın sayılı zenginlerindendi. Onları tehdit ettiler oteline bomba atacağız. Adam kendini düşünmüyor yedi oğlum var ya onlara bir şey olursa? Otelde müşteriler var ya o insanlara bir şey olursa? Adam kaçıp gitti. Ankara’ya gitti. Yatırımın oraya yaptı. Ama iki oğlu gözü karaydı. Kaldılar. Ama ceplerinde silahla duruyorlar (Canan, 45).

Benzer Belgeler