• Sonuç bulunamadı

ARAŞTIRMANIN AMAC

2. KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİNİN OYUNCULAR

2.4. Yerel Halkın Katılımı

Katılım sözcüğü insanlık tarihinden bu yana politik ve idari literatürde kullanıla gelen ve çok tercih edilen bir kavramdır. Bu kavram siyasiler tarafından da hangi partiden olursa olsun adayların tercih ettiği ortak terminolojidir (Toprak, 2013: 7). Nitekim 1990′larda temsili demokrasinin yerini katılımcı demokrasi anlayışına bırakmaya başlaması ile gündemde sıkça tartışılmış bir yönetim çeşididir. Bu dönemle birlikte kentsel dönüşüme ilişkin alınan kararlarda bütün muhatapların dâhil olması önemli hale gelmiştir. Katılımcılığın uygulanmadığı durumlarda ise dönüşümün önünde birçok engelin olacağı anlayışı yaygınlık kazanmaya başlamıştır (Şehir Planlama, 2014).

Bununla birlikte katılım, demokrasinin getirdiği ortaklık ve dayanışmanın güçlü bir özelliği olması nedeniyle, toplumun ortak karar alma özelliğini geliştirmek,

39

sürdürebilmek ve demokratik ilişkileri geliştirmesine yönelik bir birlikteliktir (Toprak, 2013: 7). Bu nedenle kentlerin fiziksel, sosyal ve ekonomik sorunların çözümüne yönelik geliştirilen kararlarda, o bölgedeki yerel halkın, sivil toplum örgütlerinin ve yerel örgütlerin de aktif olarak katılımı sağlanmalıdır.

Atkinson ise katılımcılık konusunda, farklı topluluk yapılarından ve farklı ilişkilerden bahsetmiş ve tüketiciler, üreticiler, kentliler, alan sakinleri, oy verenler, vergi ödeyenler, baskı grupları, etnik gruplar ve dini grup gibi çok farklı toplulukların çıkarlarının da düşünülmesi gerekliliğine değinmiştir. Kentsel dönüşümün yerel halkın talepleri doğrultusunda olduğunu; ancak çıkar gruplarının da unutulmaması gerektiğini ve kimi çıkarların ya da mekânların yerel toplulukları biçimlendirmeyebileceğini ve kimi toplulukların dönüşüme katılmak istemeyebileceğine de işaret etmiştir. Bu durumda yerel halkın katılımını amaçlayan bir dönüşüm ortaklık rolünün, bireylere ortak çıkarlarını belirlemelerinde yardımcı olma ve toplumsal kapasitelerinin geliştirilmesini sağlayacak eylemlere teşvik etme ve bu yolla, yerel toplulukların biçimlendirilmesinde kritik öneme sahip olduğunu belirtmiştir. Atkinson, İngiltere’de edindiği deneyimler sonucunda özellikle bölgede gerçekleştirilen ilk araştırmalarda yerel grupların katılımının oldukça önemli olduğunu vurgulamış, böylece bölge sorunlarının en hızlı ve en az maliyetle çözülebileceğini ileri sürmüştür (Atkinson, 2004: 93, 96). Bu bağlamda kentsel dönüşüm, eğer topluma ait bir bölgeye yönelik çözümler üretiyorsa bu projelere bölgede yaşayanlarında dâhil olması gereklidir. Bölgede yaşayanlar, kentsel dönüşümün nasıl olacağını hangi hizmet ve sosyal donatılara ihtiyaçlarının olacağını, dönüşümün gelecekte hayatlarını nasıl etkileyeceğini bilmelidirler. Kısacası yerel halk, gelecekte hayatını biçimlendirecek olan mekâna istediği şekilde biçim verebilmelidir. Bu nedenle karar verici konumunda bulunan yöneticilerin veya siyasilerin halkın istek ve taleplerine gerekli cevabı vermeleri önemlidir.

Keleş’e göre Türkiye de katılımcılık konusunda, yerel halkın planlama sürecine aktif olarak katılmadığı görülmektedir. Her ne kadar yasalarda halkın katılımını engelleyen hükümler bulunmamasına karşın halkın planlama sürecine aktif olarak katılmasını zorunlu kılan hükümlerde bulunmamaktadır. Bu anlamda yerel halkın kent planlamasına katılım yolu kapalı olmamakla birlikte, bu yolun kullanılması, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve ilgili belediyelerin takdirlerine bırakılmıştır.

40

Bununla birlikte yerel halkın planlama sürecine katılması ise belediye meclisleri yoluyla olduğunu belirtmiştir (Keleş, 2010: 278).

Sonuç olarak, kent içindeki alanların dönüştürülmesi aşamasında yerel halkın etkili olmadığı durumlarda, kentsel dönüşüm alanları kent sakinleri tarafından yeni rant alanları olarak görülebilecektir. Aksine halkın katılımının tam olarak sağlandığı projelerin ise uygulanması kolay olabileceği gibi bu projeler bölgede yaşayanlarca da benimsenecek ve uygulama başarıyla sonuçlanacaktır. Bu nedenle bölgede yaşayanların bu sürece dâhil olması katılımı demokratik bir süreç olmanın yanında kaynakların ve hedeflerin daha doğru kullanılmasını, mülkiyetlerin kolay devrini ve halkın dönüşümü benimsemesini daha da kolaylaştıracaktır.

2.5. Değerlendirme

Bu bölümde kentsel dönüşümde rol alan merkezi yönetim, yerel yönetim, yapı sektörü ve yerel halktan oluşan oyuncuları tanımlamak ve dönüşüm uygulamalarında nasıl bir görev üstlendiğini irdelemektir. Çünkü kentsel dönüşümün en önemli esaslarından bir olan dönüşüm uygulamalarının hangi oyuncular tarafından yapılması gerektiği meselesi günümüzde büyük önem arz etmektedir.

Bu minvalde dönüşümde rol alabilecek oyuncular kısaca incelendiğinde, öncelikle merkezi yönetimin, Türkiye’de kentsel dönüşüm sürecinin en önemli oyuncusu olduğu görülmektedir. Merkezi yönetim dönüşümü ekonomik, yasal ve idari yönden kolayca destekleyebilecek kapasiteye sahiptir. Bununla birlikte dönüşümün hızlı ve pratik olmasının ve maliyetinin minimize edilmesini sağlamaktadır. Fakat halkın dönüşüme dâhil olmayışı ve projelerin merkezden yapılması dönüşümün anti - demokratik olmasına ve halkın taleplerini tam olarak karşılayamamasına neden olmaktadır. Ayrıca TOKİ özelinde incelendiğinde hızlı üretime bağlı olarak, tasarım eksiliği, bölgesel mimarinin göz ardı edilmesi, tek tipleşme, uygulamalarda yöresel ve iklimsel farklılıkların dikkate alınmaması ve bunun yanında maliyeti azaltma ve minimum ödeme kapasitesine sahip talepleri karşılama gayretleri TOKİ’nin kaliteye ve mimariye ilişkin bazı kriterlerden ödün vermesine neden olmaktadır.

Yerel yönetim ise, bulunduğu bölgeyi, yaşam şekliyle, bölgede yaşayanların özellikleriyle tanıyan ve bölgenin ihtiyaçlarını en iyi bilen oyuncu olması nedeniyle

41

önemlidir. Bu anlamda halkın ihtiyaç ve taleplerini bilen ve bunları en iyi şekilde karşılayabilecek oyuncudur. Böylece dönüşümün uygulanabilir olması ve ihtiyaca cevap verebilmesi bunun yanında yapılacak çalışmanın bölgede yaşayanlar tarafından sahiplenilmesi açısından önemlidir. Buna karşın bu oyuncunun ekonomik yönden kentsel dönüşümü gerçekleştirebilecek mali bütçeye, dönüşümü gerçekleştirecek ekipmana ve kentsel dönüşümle ilgili deneyime yeterince sahip olmaması da eksik olan yönleridir. Ayrıca bu oyuncunun yönetime seçimle gelmesi yapılacak kentsel dönüşümü siyasi ranta konu olmasına neden olabilmektedir.

Yapı sektörü ise, kentsel dönüşümde kârını maksimize etme ve en az girdi ile en çok çıktı sağlama mantığına göre hareket etmektedir. Ayrıca yaptığı konut itibarıyla üst sınıfa hitap etmekte dolayısıyla soylulaştırma sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu durumun sonucu olarak kentlerin değerli mekânlarında estetik görüntü açısından lüks konutlar inşa ederek yüksek kâr elde etmektedir. Dolayısıyla yapı sektörü açısından öncelikli olan işin ticari boyutu olmakta ve belirlenmiş bir çıkar ya da ticari kârın söz konusu olması gereklidir. Bunun yanında hızlı operasyon gücü ve tasarım yaratıcılığının yanında profesyonellik anlayışıyla da kentsel dönüşümün kalitesini arttırması da olumlu yönleridir.

Son olarak yerel halk ise kentsel dönüşümün asıl muhatabı olarak dönüşüme dâhil olması önemli bir gerekliliktir. Çünkü dönüşümüm nasıl olacağını hangi hizmet ve sosyal donatılara ihtiyaçlarının olacağını bilme açısından önemlidir. Yerel halkın kentle ilgili konularda karar alma surecine dâhil olması bu süreci demokratikleştiren bir yaklaşımdır. Dolayısıyla dönüşümün uzun vadeli olması, dönüşümün bölgede yaşayanlar tarafından sahiplenilmesi ve yaşayanlara rant kaygısının olmadığı izlenimini kazandırılması açısından yerel halkın katılımı sağlanmalıdır. Buna karşın yerel halkın kendi aralarında çıkar çatışması yaşanması ve sürece dâhil olacak katılımcıların kimler olacağı ve nasıl belirleneceği meselesi de yerel katılımının olumsuz yönleridir.

Sonuç olarak kentsel dönüşüm uygulamasını gerçekleştirecek oyuncunun belirlenmesi hiçte kolay olmayan bir süreçtir. Bu anlamda yapılacak dönüşüm bölge ihtiyaçlarına cevap veren, uygun maliyet, özgün tasarım ve yaşanabilir bir mekân oluşturma ve bu standartları sağlayabilecek oyuncuların sürece dâhil olması ile

42

olabilecektir. Bu bağlamda bahsedilen standartları gerçekleştirecek oyuncunun tek başına söz konusu olması zor olduğu ancak böyle bir dönüşümü sağlamanın ortaklık modellerinden geçtiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bir sonraki bölümde ortaklık modelleri ve çeşitleri ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

43

Benzer Belgeler