• Sonuç bulunamadı

2.2. DEMOKRAS İ VE YEREL YÖNET İ MLER

2.1.2. Yerel Demokrasi

Yerel siyaset ve yerel demokrasi birbirleriyle yakın ilişkiler içeren, birbirine bağlı kavramlardır. Hemen hemen her ülkede yerel siyaset ve yerel demokrasideki gelişmeler o ülkedeki gelişmeler ve genel siyasetteki gidişe paralel bir gelişim sergilemektedir. Bu açıdan bakıldığında bir ülkede demokrasi olmadan yerel demokrasiyi kurmak imkânsızdır. Ancak bir başka sav ise ülkelerin demokrasi ile yönetilmeleri yerel demokrasiyi

barındırmayabilir çünkü yerel yönetimler ve yerel ölçekte siyaset demokrasinin kurumlarından sadece bir tanesi ve sınırlı alanıdır.

Türkiye’de yerel yönetimler ve demokrasi tartışmalarının geçmişi pek eski değildir. Türkiye’de yakın zamana kadar yerel yönetimler etkinlik ve verimlilik temaları çerçevesinde tartışılmıştır. Görevler, yetkiler, merkezi hükümetle ilişkiler, personel, mali kaynaklar en fazla üzerinde durulan konular olurken demokrasi, temsil ve katılma boyutu ancak 1970’lerin ortalarından sonra tartışılmaya başlanmıştır (Çitçi, 1998: 240).

Coğrafi açıdan yerellik, ulusal ölçek içinde belirli bir fiziki alanı kapsamakta, belirlenmiş alan içindeki sorunlar ve çözüm önerileri yerel halkı ilgilendirmektedir. Ancak demokrasi ve siyasal katılım genel veya yerel ölçekte benzer faktörlerin etkisi altındadır. Ancak yerel siyaseti ve yerel demokrasiyi “yerel düzeyde insanların hayatlarını düzenleyen genel kuralları yapmak, korumak ve değiştirmek adına yapılan faaliyetler” (Görmez, 1997) olarak anlamak mümkündür.

Yerel siyaset ve yerel demokrasinin ulusal siyaset ile ilişkisi muğlâktır. Bu belirsizlik konu ile ilgilenen bilim insanları arasında düşünce birliğinin oluşturulamamasına neden olmuştur. Bazı bilim insanları, yerel yönetim geleneğini ve yerel yönetim demokrasisini, demokrasinin bir alışkanlığı ve temeli olarak görmekle birlikte, fiili siyasette durumun böyle olmadığını, yerel demokrasi olmazsa, demokrasinin yerleşememesi düşüncesinin yanlış olduğunu kanaatindedir (Ortaylı, 1998: 105). Almanya örneğinde olduğu gibi yerel yönetim geleneği çok güçlü olan ülkelerde demokrasi zaman zaman kesintiye uğrayabilmektedir. Ortaylı yerel demokrasinin en önemli unsurunu, çoğulcu toplum ilişkilerinde görmektedir. Yerel demokrasiye özgü olan bu nitelik insanların bir araya gelip tartışabilmeleri ve birilerini temsilci olarak seçebilme alışkanlıklarıdır. Yerel yönetimlerle demokrasi arasında tarihsel olgular bakımından herhangi bir mutlak pozitif ilişki olmasını reddeden Güler, yerel yönetimlerin demokratikleşme sürecinde ilerici bir rol oynayabileceği gibi son derece gerici bir rol de oynayabileceğini belirtmiştir. Merkezi olan ile yerel olan arasında

bir karşıtlık ilişkisi yoktur, devlet örgütlenmesinin farklı parçaları olarak bunlar birbirlerini tamamlayan iki unsurdur (Güler, 1998: 143)

Aynı zamanda demokratikleşme ve yerel siyasetin bir alanı olan , tezimizin ana konusunu Oya Çitçi yerel yönetimlerin demokratikleşme sürecindeki gelişimi açısından incelemiştir. Tartışılması gereken öncelikli sorunun yerel yönetimlerin demokratikliği olduğunu söylemek olanaklıdır. Bu noktada bir ulusal sistem içinde bağımlı, ikincil nitelikteki birimlerin sistemin tümünü demokratikleştirip demokratikleştiremeyecekleri ya da tersinden yola çıkılacak olursa anti demokratik bir sistem içinde ikincil nitelikteki birimlerin ne ölçüde demokratik olabilecekleri önemlidir. Demokrasi ve yerel yönetimler arasında birebir bir ilişkiden söz etmek mümkün müdür? Temsil, Katılma ve Yerel demokrasi araştırmasında yerel yönetimlerin varlık ve demokratik gerekçelerini oluşturan ilkelerin uygulamaya yansıyışının demokratik açıdan sınırlı olduğunu belirtmiştir (Çitçi, 1996: 184).

Tekeli yerel yönetimlerin demokratikliğini ölçmek için iki grup ölçüt geliştirilebileceğini ifade etmektedir. Demokratiklik için ön koşulların oluşması içeriklerin uygulanması ile devam etmektedir. Önkoşullardan birincisi hukuk devletini kurallarına uygunluktur. Tekeli, hukuka uygun davranan yerel yöneticilerin, özellikle belediye başkanlarının başarısız olduğu inancının toplumda yaygın olduğunu belirtir. Hukuk dışı kalmak geniş destek bulan bir başarı haline gelmektedir. Bu durumun tarihsel ve toplumsal nedenleri olmakla beraber demokratik yönetimlerin önünde büyük bir engel olduğu açıktır. İkinci ön koşul olan karar alma süreçlerinin şeffaflığı ile ilgilidir. Belli grupların büyük halk kitlelerine karşı karar süreçleri ile korunması yerel demokrasinin en önemli sorunlarındandır. Halkın karar odaklarına ulaşabilmesi ve onu etkileyebilmesi yerel yönetimlerin varlık nedenidir. (Tekeli 1992: 113-114).

Demokrasi ile yerel yönetimler arasında doğrudan ilişki kurulması oldukça yaygındır. Yerel yönetimler, demokrasinin ehlileştirilmesi konusunda bir araç olarak görülmektedir. Yine son dönemde “doğrudan yönetim” ve “katılımlı yönetim” yaklaşımlarına yönelik artan ilgi, yerel yönetimleri güçlendirmektedir. Doğrudan yönetim ve katılımlı yönetim için yerel

yönetimlerin merkezi idareden daha işlevsel olduğuna yönelik genel bir kanı vardır. Küçük ölçekli olması yerel yönetimleri katılım konusunda daha işlevsel kılmaktadır. Ayrıca güçlü ve özerk yerel yönetimler, hizmetlerin farklılaştırılmasına imkân sağlayarak, hizmetten yararlananlara tercih imkânı sunmaktadır. Daha çok tercih ise daha çok özgürlük demektir (Bilgiç, 2009: 64-65) .

Halkın mahalleler düzeyinde kararlara katılması, demokratik taleplerin bir yaşam biçiminde dönüşmesi, yönetimin toplum tabanından yukarıya doğru

şekillenmesi yerel demokrasinin gelişmesini sağlayacaktır. Katılımın araçsal düzeyde olması yerel demokrasiyi etkilemektedir. Partilerin merkez kadrolarının mahalle düzeyinde katılımda yerel yöneticilere sağlayacağı güçten çekinmesi, örgütlenmenin gelişimini engellemektedir (Tekeli 1992: 114). Örneğin, Eryılmaz genel siyasetin işleyişinde parti sistemlerinde taşra örgütlerine güvenin olmayışını, kararların merkezden çevreye doğru sadece bilgi akışı için verildiğini, bunun Türk demokrasi geleneğinin eksikliğinden kaynaklandığını belirtir (Eryılmaz, 1997).