• Sonuç bulunamadı

B. Geleneksel Medyadan Yeni Medyaya Geçiş

1. Yeni Medya Kavramı

Medya, iletişim ortamı ya da iletişim araçları olarak tanımlanmaktadır (Yengin, 2014: 40). Medya sürekli teknolojiyle ilişkili olarak gelişim göstermektedir. Teknik şeyleşme, günümüze dijitalleşmeyle birlikte yeni medya olarak bireylere sunulmaktadır. Mark Poster'a göre yeni sorusu, yeni iyi ütopyanın başlangıcı olarak, zirve veya eskinin yerine getirilmesi olarak oluşturma risklerinin olduğu tarihi bir problematik, geçici ve mekânsal bir çerçeve gerektirmektedir. Kavramsal sorun tümleyici bir anlatıyı başlatmadan eski ve yeninin tarihi olarak farklılaşmasını sağlamaktadır (Yengin, 2014: 86-87). Bu farklılık toplumun her katmanında kendini göstermektedir.

Dünyanın her alanında hızlı bir gelişim ve değişim yaşanmaktadır. Bunlar arasında uydu teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, dijital teknolojilerin gelişmesi ve sıradan hayatta kullanımının yaygınlaşması insanların hayatını değiştirmekle birlikte toplumsal değişmelere de neden olmaktadır. Günümüzde toplumun “bilgi toplumu” olarak tanımlanmasında bu teknolojik gelişmelerin önemli etkisi vardır. 0 ve 1 değerlerinden oluşan aritmetik sistem dijital dilin temellerini oluşturmaktadır. Bu dilde harflerin ve sembollerin bir kodu olup, gerçekleştirilen her işlem dijital dildeki kodlamalarla sağlanmaktadır (İspir, 2013: 3-5).

Lev Manovich çalışmalarında yeni medyanın ortaya çıkmasını 1830'lu tarihlere dayandırmaktadır. Charles Babbage’in “analitik makine” ve Louis Daguerre’in “dagerotip”i icad etmesiyle başlayan süreç, 20. yüzyılın ortalarında

23 dijital bilgisayarların gelişmesine kadar sürmüştür. Bir tarafta bilgisayar teknolojilerinde gelişmeler yaşanırken, diğer tarafta fotografik görüntünün geliştirilmesiyle medya teknolojilerinde hareketli görüntünün, sesin ve metnin farklı formlar kullanılarak kaydedilmesine sağlanmıştır. Yeni medya, bu iki tarihi gelişme ve tüm medyanın dijitalleşmesiyle ortaya çıkmıştır (Başlar, 2013: 823).

Manovich, “Yeni Medyanın Dili” adlı çalışmasında dijital sürecin gerçek yaşamda olan analog örneklemin üzerine temellendirilmiş şeyler olduğunu vurgulamaktadır. Dolayısıyla bilgisayar temelli iletişim ortamı, iletinin ikili sisteme göre zaman içinde değiştirilmiş hali olduğunu belirtmektedir. Manovich, yeni iletişim ortamı için beş ilke ortaya koymaktadır. Bunlar; sırasıyla sayısal temsil, modülerlik, otomasyon, değişkenlik ve kod çevrimi olmaktadır. Manovich'in bu prensiplerle ilgili görüşleri şu şekilde açıklanmıştır (Yengin, 2014: 95-99):

Sayısal temsil kodları temsil etmektedir. Ortam kodlardan oluşmaktadır. Yeni iletişim ortamının nesnesi, bilgisayarda oluşturulmuş ya da analog sistemden bilgisayara aktarılmış iletişim kaynaklarıdır. Veriler sayılabilmekte ve dijital kodlardan oluşmaktadır. Bilgisayar ortamında üretilen nesneler dijital biçimlidir. Birçok nesne analogtan dijitale dönüşmüş varyasyonlardır. Dijitalleşme; örnekleme ve ölçme işlemi gerçekleşen nesnenin analog dijitale dönüşümü olarak tanımlanmaktadır. Dijitalleşme sürecinde dönüşümün dijital olması zorunludur.

Modülerlik, farklı bileşenleri tek bir kapsam altında kullanırken herhangi birisinin üstünde değişiklik yapabilme özelliğine denilmektedir. Ayrıca internet ortamında kullanılan “www” (World Wide Web) ortamı da tam anlamıyla modüler bir yapıya sahiptir. Modüler yapı; nesneleri parçalar halinde işleyebilmekte ve kendini güncelleyebilmektedir.

Otomasyon, ortamın kullanıcı olmadan üretebildiği sistemlerdir. Sayısal temsil ve modülerlik, yapı oluşturmak için bir sisteme gereksinim duymakta ve bu sistem; kullanıcı katkısının az olduğu, çoğunlukla işlemlerin otomatik olarak yapılmasını sağlamaktadır.

Değişkenlik, nesnenin birden çok biçimde karşımıza çıkabilmesini sağlayan bir prensiptir. Sayısal temsil ve modülerliğin bir ürünü olan nesne, sabit bir yapıda bulunmamakta ve farklı yapılara dönüşebilmektedir.

24 Kod çevrimi, kodlardan oluşan yapıların birbirleri arasında dönüşümünü kapsamaktadır. Yeni iletişim ortamı dilinde formatlar arası dönüşüm vurgulanmaktadır. Geleneksel iletişim ortamında esnek bir yapı söz konusu olmamaktadır. Yeni iletişim ortamında esnek bir yapı ve bu yapıya bağlı olarak farklı formatlar arasında geçiş sağlanabilmektedir.

Açıklanan ilkelerin ortak noktası dijitalleşmedir ve dijital bir evrenden bahsedilmektedir.

Yeni medya kavramı, cep telefonları, dijital kameralar, internet uygulamaları gibi dijital iletişim araçlarını kapsamaktadır. Yeni medya kavramı ile dijital bilgisayar teknolojileri birbirleriyle bağlantılıdır (Laughey, 2010: 158). Dijital bilgisayar teknolojileri ve birey arasında da ayrılmaz bir bağ oluşmuştur. İnternet, günümüzün artık vazgeçilmez bir aracı konumundadır ve bireylerin toplumsal yaşantısını, alışkanlıklarını ve davranışlarını derinden etkilemiştir.

Yakınsaklık kavramı yeni medya ile birlikte sözü edilen kavramlardan biridir. Yakınsaklık medya çalışmalarında birden çok anlama sahip olmaktadır. Yakınsaklık ve çoklu ortam kavramları hemen hemen aynı anlama gelmektedir. Her iki kavramda bilgisayar çipi teknolojilerinin yeni medya teknolojilerindeki daha karmaşık uygulamaları nasıl üstlendiğini açıklamaktadır (Laughey, 2010: 158-159).

Yeni medyanın geleneksel medyadan en önemli farkı dijital teknolojiyle çalışıyor olmasıdır. Dijitalleşmeyle birlikte hız sağlanmış, mekansal ve nüfussal anlamda alanını büyüten yeni medya, iletişimde uzak mesafe kavramını ortadan kaldırarak, kitlelerin mesajları seçip, ayıklayıp, adresleyebildiği bir iletişim şekli ortaya çıkarmıştır. Bu iletişim şeklinde sesler ve görüntüler aynı anda iletişim ortamına aktarılmaktadır. Böylece yeni medya, kullanıcılar arasındaki iletişim sürecinde etkileşimli iletişimi sağlamaktadır (Tekvar, 2016: 63).

Yeni medyanın en temel nitelikleri karşılıklı etkileşim, kitlesizleştirme ve eşzamansız olmasıdır. Birden çok birey arasında iletişim imkânı yaratılmakta ve bireyler düşüncelerini herkesle paylaşabilmektedir (Tekvar, 2016: 66). Böylece yeni medya içerisinde bulunan bireyler kullanıcı olarak adlandırılırlar ve geleneksel medyadaki konumlarına göre daha aktiftirler (İspir, 2013: 22). Böylece üreticiler ile tüketiciler arasındaki iletişim olanaklarını artırmayı başaran yirmi birinci yüzyıl

25 dijital medyası eski medyanın yerini almaktadır (Laughey, 2010: 157). Dijital medya içerisinde herkesi barındırmasının yanı sıra birbirimizle anında haberleşme sağlamakta, bireylerin hayatını kolaylaştırmakta, bilgiye daha hızlı erişim olanağı sunmaktadır. Dijital medya bunun gibi birçok faydayı beraberinde getirmektedir. Bu noktada eski medya, dijitalleşmenin başlattığı dönüşümle her geçen gün etkisini kaybetmektedir.