• Sonuç bulunamadı

İnsan tüketen bir varlıktır. Tüketen bir varlık olan insanın ihtiyaçlarının bir sınırı yoktur. Bu ihtiyaçların bazıları temel ihtiyaçlar olmakta, bazıları ise medya tarafından yaratılmaktadır. Teknoloji ve birey arasında birbirini etkileyen bir süreç yaşanmaktadır. Teknoloji hayatımızın her alanında kendini gösterirken, mesaj bombardımanı altında olan bireylere tüketim sürekli olarak aşılanmaktadır. Tüketimin artış göstermesinde dijital iletişim teknolojilerinin gelişimi önemli ölçüde etkili olmaktadır. Bilgi Toplumu, Enformasyon Çağı, Tüketim Toplumu da denilen bu dönemde ihtiyaçlar daha hızlı değişmekte ve gelişmektedir.

Baudrillard'ın da belirttiği gibi, günümüzde her yanımız ürünler ve hizmetlerle çevrelenmiştir. Bireyler maddi mallarla kuşatılmış ve inanılmaz derecede bir tüketim ve bolluk gerçekliği bulunmaktadır (Baudrillard, 2018: 15). Kuşatma altında bulunan birey, tüketim toplumundan hiper tüketime doğru bir evrilme gerçekleştirmektedir.

Şimdilerde belli başlı akıllı cihazlarla gerçekleştirilen satın alma işlemi, gelecekte diğer dayanıklı tüketim mallarıyla gerçekleştirilecektir. Dayanıklı tüketim malları, yapay zekalara dönüştürülerek, algoritmalar aracılığıyla ürünler satın alınabilecektir. Akıllı çamaşır makineleri geliştirilen sistemler sayesinde önceden ayarlanmış olan deterjan siparişini kendisi verebilecektir. Aynı şekilde akıllı buzdolabı ile neyin eksik olduğu anlaşılacak ve sipariş buzdolabı üzerinden verilecektir. IPTV sayesinde, televizyondan ürün satın alınabilecektir. Televizyon izlerken dizide veya filmde gördüğümüz ürünleri durdurup, beğendiğimiz bir ürüne dokunarak anlık sipariş verilebilecektir. E-ticaret sitelerinden satın alınan ürünler, yakın gelecekte ülkemizde de yaygınlık kazanacak olan drone aracılığıyla dakikalar içinde tüketiciye teslim edilecektir. Dayanıklı tüketim malları aracılığıyla alışveriş yapmak bireyleri harekete geçirecek, heyecan duygusu yaratılacak ve tüketime teşvik

94 edilecektir. Farklı ve yeni olan bu deneyim tüketicilerde haz duygusu yaratacaktır. Bireyler sırf yeni olan bir özelliği denemek için belki de bilinçsizce ihtiyaç dışı bir şeyi satın alıp tüketecektir.

Gelecek yıllarda binlerce akıllı ürün hayatımıza girecektir. Gelecekte tüketim daha da dijitalleşecek ve dijitalleşme hayatımızın her alanına entegre olacaktır. Tüm bu teknolojik gelişmeler insan yaşamını kolaylaştırdığı gibi, tüketimi de bambaşka bir noktaya taşıyacaktır. Geliştirilmiş akıllı elektronik eşyalar ve dijital asistanlar aracılığıyla yapılacak olan hiper bir tüketim bizleri beklemektedir. Günümüzde teknolojinin etkisiyle her şeyin dijitalleştiği dünyada yapay zeka teknolojileri, sadece insana özgü beceriyle yapıldığını düşündüğümüz birçok şeyi yapabilecektir.

95

V. KRİZ DÖNEMLERİNDE DİJİTAL TÜKETİMDE

TÜKETİCİNİN SATIN ALMA DAVRANIŞLARININ ANALİZİNE

İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA

Araştırmanın temeli kriz döneminde dijital tüketimde tüketicilerin satın alma davranış değişikliklerini ortaya koymaya yönelik olmasından dolayı bu bölümde kriz ve ekonomik kriz kavramlarına yer verilecektir.

Kriz kelimesi sıklıkla tehdit veya sıkıntı kavramıyla birlikte kullanılmaktadır. Kriz, tehditlerin anlaşıldığı ve sorunu çözmeye ilişkin önlemler alınmadığı durumlarda, olumsuz bir sonuçla karşı karşıya kalınması durumunu ifade etmektedir (Dutton, 1986: 503). Kriz kelimesi birçok alanda kullanılmaktadır. Her bilim dalı açısından farklı şekillerde kriz tanımlaması yapılmıştır. Kriz, sosyal bilimler bölümünde genel olarak aniden ortaya çıkan kötü bir duruma doğru giden gelişme, sıkıntı ve buhran gibi sözcüklerle eş değer olarak kullanılmaktadır. Sosyal bilimler bağlamında kriz kavramına yönelik genel bir tanımda bulunmak zordur (Aktan & Şen, 2001: 1225).

Ekonomik krizler; mal, hizmet veya döviz piyasasındaki fiyatların, kabul edilebilir limitlerin ötesinde oluşan şiddetli dalgalanmalardır (Kibritçiğlu, 2001: 174). Ekonomide meydana gelen çeşitli dalgalanmalar sonucunda belirsizlik düzeyinde artış olmaktadır. Ekonomideki belirsizlikler ve enflasyondan dolayı artan fiyatlar tüketicilerin satın alma gücünü azaltmaktadır. Bunun sonucunda üretim maliyetlerinde de artış meydana gelmektedir ve bu durumlar ülkede kriz döneminin başlamasını tetiklemektedir (Titiz & Çarıkçı, 2001: 205).

2018 yılının son dönemlerinde döviz kurunda meydana gelen beklenmedik yükseliş Türkiye ekonomisinde ciddi hareketlilik yaşanmasına sebep olmuştur. 2018 yılının ilk aylarında 3,80 seviyesinde olan dolar/TL kuru, ağustos ayında 7,25 seviyesine yükselerek tarihi bir rekor kırmıştır. Daha sonra iç piyasadaki ekonomik veriler bozulmaya, işsizlik ve enflasyon oranları hızla artmaya başlayınca Türkiye

96 ekonomisinin olumsuz bir sürece girmesi kaçınılmaz olmuştur (Karacaer Ulusoy, 2019).

Şekil 19 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜİK, 2019)

Şekil 19'da Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan tüketici fiyat endekslerinin 2017, 2018 yılları ve 2019 yılı Nisan ayına ait değerlerin yıllık yüzde değişim oranları görülmektedir.

2017 yıl sonunda enflasyon rakamı %11,92 oranında iken, 2018 yıl sonunda %20,30 oranına yükseldiği gözlenmektedir. 2019 Nisan ayında ise 19,5 olmuştur. Enflasyondaki artışta USD/TL kurunun artması etkili olmuştur. Yaşanan bu gelişmelerin neticesi olarak yavaş yavaş TL'ye güven sarsılmaya başlamıştır. 2017 yılında GSYH büyüme oranı %7,4 iken, 2018 yılında %2,6'dır. Büyüme ivme kaybetmiştir. İşsizlik ise 2017 yılında %10,9 iken, 2018 yılında %13,5'e yükselerek artış göstermiştir. Bu oranlar ekonomide ortaya çıkan bozulmayı net bir şekilde ortaya koymaktadır (Eğilmez, 2019). Krizin tüketicilerde yaratmış olduğu en büyük olumsuzluklardan bir diğeri güven eksikliğidir. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan tüketici güven endekslerinin 2017, 2018 yılları ve 2019 yılı Nisan ayına ait değerlerin değişim oranları aşağıda görülmektedir. Tüketici güven endeksi, tüketicilerin harcamalarını, tasarruf etme eğilimlerini, genel ekonomiye dair görüşlerini ve beklentilerini ölçmektedir.

9,22 10,13 11,29 11,87 11,72 10,9 9,79 10,68 11,2 11,9 12,98 11,92 10,35 10,26 10,23 10,85 12,15 15,39 15,85 17,9 24,52 25,24 21,62 20,3 20,35 19,67 19,71 19,5 2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 26 Yıllık değişim oranı (%) 2017 2018 2019

97 Şekil 20 Tüketici Güven Endeksi (TÜİK, 2019)

Tüketici güven endeksi 2017 yılının yıl sonunda %65,1 oranında iken, 2018 yılı sonunda ise %58,2 olduğu görülmektedir. 2018 yılının Ağustos ayında ise %68,3 rakamına düşmüştür. Yıllara göre değişim göz önüne alındığında tüketici güven endeksinde görülen düşüş araştırmayı desteklemektedir. Ülkemizde, 2018'in ikinci çeyreğinde başlayan ekonomik dalgalanmalar etkisini halen devam ettirmektedir. Özellikle bu dönemde yeni nesiller her şeyin fiyatının bir günde nasıl artabileceğine ilk kez tanık olmuştur. Ekonomide meydana gelen değişiklikler tüketicilerin satın alma davranışlarında önemli rol oynamaktadır. Tüm bu dalgalanmaların tüketicileri nasıl etkilediğini anlamak için tüketicilerin ekonomik gelişmeler karşısında satın alma davranışlarındaki değişimlerini ele alan bir araştırma gerçekleştirilmektedir.