• Sonuç bulunamadı

Yeni Kurumsallaşma ( Kurumsallaşma Analizi ) Yaklaşımı

AİLE ŞİRKETLERİ VE KURUMSALLAŞMA 2.1 Aile Şirketi Kavramı

2.9. Örgütsel Kurumsallaşma Yaklaşımları

2.9.2. Yeni Kurumsallaşma ( Kurumsallaşma Analizi ) Yaklaşımı

Örgütlerin verimliliklerini arttırma ve varlıklarını devam ettirme konusu Frederick Taylor’dan bu yana yönetim biliminin temel konularından biridir. Örgütün iç çevresi ile ilişkisinin yönetimi kadar, dış çevresi ile ilişkilerinin yönetimi de başarı ve süreklilik için önemli bir konudur (Pfeffer, 1976: 36).

Örgütler açık sistemlerdir ve diğer örgütlerle kendileri arasında sürekli bir bilgi alışverişi söz konusudur. Tüketiciler, tedarikçiler, yasal otorite ve yerel düzenleyiciler iletişim içinde olunan başlıca örgütlerdir. Söz konusu alışveriş ve etkileşimin iki temel nedeni vardır (Pfeffer, 1976: 36):

Birincisi, örgütler belirsizlik ortamında yaşamaktadırlar. Örneğin, eğer örgütler klasik yönetim anlayışının savunduğu gibi kapalı sistemler olsalar idi tamamıyla kontrol ve tahmin edilebilir değişkenlerle yüz yüze olacaklar ve böylece kararlar rasyonel bir biçimde alınacak ve söz konusu kararların etkinlik düzeyi de maksimum düzeye ulaşacaktı. Fakat yukarıda da belirtildiği gibi örgütlerin açık sistem olması, faaliyetlerde etkili olan ancak kontrol edilemeyen değişkenleri beraberinde getirmekte, bu durum da belirsizliği arttırmaktadır (Pfeffer, 1976: 37).

İkinci sebep ise, örgütler diğer örgütlere bağımlı olarak yaşamaktadırlar. Söz konusu bağımlılık üretim faktörleri, bilgi ve işgücü bağımlılığıdır. Diğer bir deyişle, tüm bu kaynaklar örgütün çevresinden temin edilmektedir ve söz konusu kaynakların çeşitliliği örgüt için zaman zaman tehlike yaratabilmektedir. Söz konusu bağımlılığın derecesi örgütün ihtiyaç duyduğu ve talep ettiği kaynakların ne kadarının dış çevrenin kontrolünde olduğu sorusu ile ilgilidir. Örgütün kaynağa ihtiyacı var ve kaynağın kontrolü yüksek derecede dış çevreye ait ise bağımlılık yüksek demektir (Kotter, 1979: 87).

Kurumsallaşma analizi yaklaşımı olarak da adlandırılan bu teori, yukarıda belirtilen ancak rasyonel kurumsallaşma yaklaşımının değinmediği konular üzerine odaklanarak, örgütsel kurumsallaşmaya yeni bir boyut kazandırmaya çalışmıştır.

Yeni kurumsallaşma yaklaşımı biçimsel yapıyı yeniden tanımlamakta; örgütsel etkileşim, uyum, örgüt stratejileri ve gelecek ile ilgili tahminler ve süreçler gibi örgütsel unsurlara ağırlık vermektedir. Diğer bir deyişle yeni kurumsallaşma yaklaşımı, eski kurumsallaşma yaklaşımından farklı olarak içsel faktörler kadar dışsal faktörlere de önem vermektedir.

Bu açıklamalar ışığında yeni kurumsallaşma yaklaşımını bağımlılık ve belirsizliğin içerde ve dışarıda örgütsel düzeyde yönetilme prensibi şeklinde tanımlamak mümkündür (Pfeffer, 1976: 37). Bu yaklaşım, dış çevre faktörlerinin dikkatle ele alınması, örgütün devamlılığının sağlanması, belirsizliğin azaltılması ve örgütsel yaratıcılığın geliştirilerek uygulanabilir çözümler oluşturulması uygulanabilir hale getirmektedir (Holm, 1995: 399).

Yeni kurumsalcılar örgütlerin aynı zamanda sosyal birer varlık oldukları gerçeğine de vurgu yapmaktadırlar. Bireyler deneyimleri, algıları, hafızaları, çıkarları ve becerileri bakımından birbirinden farklılık göstermektedirler. Etkileşimin yoğun olarak yaşandığı örgütlerde çalışanlar alışkanlıklarını ve sahip oldukları değer ve inançları temel alarak sorunları çözme eğilimi göstermektedirler. Bu noktada

Yeni kurumsallaşma yaklaşımında ele alınan diğer bir konu ise: örgüt kültürüdür. Çalışanların değer yargıları, tutumları, inanç ve değerleri oldukça önemlidir.Zira örgüt kültürü çalışanların kültürü ile etkileşim içindedir ve örgüt içinde kullanılan lisan örgüt içinde kullanılan iş yapma biçimine teknoloji, araç ve gereçler kadar etki etmektedir (Powell vd., 1992: 64).

Yeni kurumsallaşma yaklaşımı dış çevrenin örgütün yapı ve davranışına yaptığı baskı sebebiyle değişime uğramasını ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında politik güçler, pazar baskısı, kaynak bağımlılığı ve belirsizlik söz konusu baskının ana kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu baskıya cevap verebilen örgütler faaliyetlerine ve varlıklarına devam ederken, diğerleri yok olmaktadır (Dacin, 1997: 47).

Yukarıda da açıklandığı üzere yeni kurumsallaşma yaklaşımı dış çevre kadar iç çevrenin önemine de atıf yapmaktadır. Örgüt ve çalışanların amaç uyumu içinde olması, ortak değerlerin yaratılması yeni kurumsallaşma yaklaşımı açısından hayati önem taşıyan konulardır. Bu açıdan bakıldığında eski kurumsallık yaklaşımı daha mikro bir bakış açısı çizerken, yeni kurumsallık yaklaşımı daha makro bir perspektif çizmektedir (Karpuzoğlu, 2001: 73).

Bu açıklamalar ışığında eski ve yeni kurumsallık yaklaşımlarının özelliklerini karşılıklı olarak belirtmek ve özetlemek yerinde olacaktır.

Tablo 2.8.Örgütsel Kurumsallaşma Yaklaşımları Eski Kurumsallaşma

Yaklaşımı

Yeni Kurumsallaşma Yaklaşımı

Çevre ile Etkileşim Çevre veri olarak kabul edilir.

Çevre koşulları dikkate alınır ve çevreye uyum sağlanır. Amaçların Odak Noktası Örgütsel amaçlar ön plandadır. Çalışan-örgüt amaç uyumu önemlidir. Dikkate Alınan Zaman Dilimi

O anki zaman dilimi Gelecek

Yapısal Unsurlar Kurallar, prosedür ve alışkanlıklar

İlişki ve kişiler

Organizasyon Yapısı

Biçimsel yapı Biçimsel olmayan yapı

Problem Çözüm Yöntemi

Geçici Kalıcı

Yöntem Bilimi Teorik Deneysel

Kaynak: Karpuzoğlu, 2001: 74

Görüldüğü gibi yeni kurumsallık yaklaşımı örgütün iç ve dış çevre uyumunu göz önüne alan bir yaklaşım olarak örgütlerin varlığını sürekli kılma çabasını da desteklemektedir.

Kurumsallaşma kavramını açıklarken değinilmesi gereken diğer bir husus da izomorfizm diğer bir deyişle eşbiçimsellik kavramıdır. Örgütlerin aynı çevre koşullarında, aynı baskı ve fırsatlar arasında var olmaya çalıştığı yukarıda da ifade edilmiştir. Böyle bir durumda aynı çevrede, aynı beklentiler karşısında faaliyetlerine devam etmeye çalışan örgütlerin belirli bir süre sonunda birbirine benzemeye başlaması kaçınılmaz olacaktır (Deephouse, 1996: 1025). Eşbiçimsellik olarak ifade edilen bu durum örgütlerin işleyiş olarak merkezde bulunan diğer bir deyişle başarılı

olan bir örgüte benzemesidir. Söz konusu kavramı ayrıntılı bir biçimde ele almak konuya açıklık getirmek açısından yerinde olacaktır.