• Sonuç bulunamadı

Yeni Arayışlar Döneminde Yurttaşlığın Kültür Politikalarıyla

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE: TARTIŞMALI BİR KONSEPT

2.2. YURTTAŞLıKLA İLGİLİ YENİ ARAYıŞLAR

2.2.1. Yeni Arayışlar Döneminde Yurttaşlığın Kültür Politikalarıyla

Kültür politikaları ile yurttaşlık arasındaki karşılıklı ve çok boyutlu ilişkileri anlamak için, kültürün politikayla etkileşimi iyi bir başlangıç noktası olabilir. En başta, kültür, insan tarafından yaratılan her şeyin tamamını ifade eden geniş tanımıyla ele alınacak olursa, politika zaten kültürün kapsamı içinde kalan öğelerden birisidir. Dolayısıyla, tanımları gereği, bu ikisi arasında bir etkileşim olduğu açıktır. Tüm kurumlar ve tüm alanlar gibi, toplumların –politikaların, dahilinde oluşturulduğu- siyasal yapıları da toplumsal kültürün etkisiyle şekillenmektedir. Örneğin, Anıl Çeçen’in de

belirttiği gibi, bir toplumun demokratiklik düzeyi, söz konusu toplumun kültürüyle yakından ilişkilidir (1996, 37). Kültür ve politika arasındaki ilişkinin yalnızca bu yönüne bakmak elbette yetersiz olacaktır. Keza toplumun kültürünün şekillenmesinde de siyasal yapı ve politikalar önemli rol oynamaktadır. Kültürün, bir alanda izlenen yol, sergilenen tutum ve fikirleri hayata geçirme aracı olarak tanımlanabilecek politikaların kapsamı dışında kaldığının veya kalması gerektiğinin varsayılması gerçekçi olmadığı kadar anlamlı da değildir.

Kültürün politikaya dahil olması, birtakım çatışma ve problemlerin de önünü açmaktadır. Bu açıdan bakıldığında tüm alanlar için geçerli olan bir tehlike, kültür politikaları için de mevcuttur: Yalnızca iktidar tarafından belirlenen kültür politikaları, iktidarın ve adına yönetime geldiği egemen sınıfın ideolojisini yansıtır ve çıkarlarını gözetir. Kendi değerlerini yaygınlaştırma ve köklerini güçlendirme amacını güden kültür politikaları, kültürler arasında hiyerarşik ilişkileri oluşturmakta veya var olan hiyerarşiyi pekiştirmektedir. Çeçen, siyasal iktidarların kültürü kendi yapıları ve gelecekleri açısından ele almalarının yadırganmaması gerektiğini ve bunun her iktidar için geçerli olduğunu dile getirir (1996, 26). Bu durumun her iktidar özelinde aynı şekilde cereyan ettiği kanısına varmak iddialı bir genelleme olmakla beraber, Türkiye örneğine bakıldığında bahsedilen yaklaşım açıkça izlenebilmektedir. Tezin bir sonraki bölümünde, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının, özellikle 1980 sonrasının muhafazakar iktidarlarının ve Kürt hareketinin siyasi kanadının kültüre nasıl yaklaştıkları üzerinde kısaca durularak bu yaklaşım örneklendirilmeye çalışılacaktır.

Yukarıda bahsedildiği gibi bir grubun çıkarları doğrultusunda belirlenen kültür politikaları, kültürleri öncelik ve önem sırasına koymakta, birtakım gerçekdışı hikayelerle bazı toplulukların kültürlerini mitleştirmekte, yüceltmekte ve yükseltmekte, bazılarınınkisini ise aşağılama, görünmezleştirme veya yok etme yoluna gitmektedir. İktidarlara karşı gerek milli, etnik ve dini azınlıklar gerekse marjinalleştirilmiş grupların yürüttüğü mücadelelerin odaklandığı başlıca noktalardan birisi de,

söz konusu yaklaşım ve birtakım grupların kültürleri ve kültürel temsiliyetleri üzerindeki olumsuz etkileridir. Burada Stevenson’ın da aralarında bulunduğu yazarların yorumları tekrar hatırlanacak olursa, yeni toplumsal hareketler kültürel haklarını da talep etmekte ve bu talepler üzerinden eşit yurttaşlık ve yurttaşlık kavramının kendisi ve kapsamı sorgulanmaya açılmaktadır (2001). Kültürel hakların talebi, uzun süreli çatışmalara yol açabilmekte, bir yandan da Türkiye örneğinde olduğu gibi yurttaşlığın siyasal ve yasal boyutunu da olumlu anlamda etkileyen kazanımlara dönüşebilmektedir.4

Yukarıda bahsi geçen ve kültürle yurttaşlık arasında etkileşim yaratan toplumsal hareketlerden birisi de elbette kadın hareketidir. Bu tartışmalara kadın yurttaşlığı açısından bakılırken birkaç nokta özellikle öne çıkmaktadır. Bunlardan bir tanesi, kültür politikalarının kadın yurttaşlığıyla, diğerinin kapsamını belirleyecek şekilde etkileşim içinde olmasıdır. Bu karşılıklı iletişim, Türkiye örneği üzerinden, tezin sonraki bölümlerinde somutlaştırılacaktır. Bunun yanında, göz önünde bulundurulması gereken önemli bir nokta, Aysel Çelikel’in vurguladığı gibi, kadınların mücadele ettikleri sorunların temelde toplumsal kültürden kaynaklı olduğu; daha özele inilecek olursa, “kadınların kültür haklarının da toplumsal kültürün kadınlara tanıdığı haklarla sınırlı olmasıdır” (2006). Kadın yurttaşlığı ve kadınların kültürel haklara erişimi arasındaki bağa benzer şekilde, kadın ve kültür politikaları arasında da yadsınamayacak bir ilişki mevcuttur. Bölümün daha önceki kısımlarında vurgulandığı gibi, kadınlar ideolojilerin sınırlarının önemli belirleyicilerindendir. Bu açıdan düşünüldüğünde, kültür politikaları, “sınır muhafızları” olarak belirli kalıplara sokulmak istenen kadınlar ve bedenleri üzerinde kontrol sağlamak için yararlanılan araçlardandır. Dolayısıyla kadınlar ve kültür politikaları bir arada tartışmaya konu edildiğinde, iktidarın çift katmanlı araçsallaştırma eğiliminden bahsetmek mümkündür. Nitekim, bir yandan kültür politikalarının

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

4 Yurttaşlığa ve kültüre dair bu tartışmaların ve yeni arayışların bir ayağı da çokkültürlülük

ve devletin kültür ve sanata müdahalesinin sınırları meselelerine uzanmaktadır. Tartışmanın bu tarafına odaklanan yönüne dair Joseph Carens’ın Culture, Citizenship, and Community: A Contextual Exploration of Justice as Evenhandedness adlı kitabına başvurulabilir.

amaçlarından biri ideal kadın kimliğini şekillendirmekken diğer yandan da hem kadınlar hem de kültür politikaları pek çok açıdan egemen grubun çıkarlarına hizmet etmek amacıyla işlevsellendirilmektedir.

Tezin bir sonraki bölümünde, bu bölümde üzerinde durulan tartışmaların Türkiye örneği özelinde nasıl şekil aldığı Osmanlı’nın son döneminden başlanarak incelenecektir. Bu inceleme esnasında, kadın yurttaşlığının söz konusu dönem içinde geçirdiği dönüşüm, iktidarların inşa etmeye çalıştıkları ideal kadın kimlikleri ve bu kimlikleri oluşturmak için kültür politikalarından ne şekilde faydalandıkları ortaya konmaya çalışılacaktır.

3. TÜRKİYE’DE KADIN YURTTAŞLIĞI: TÜRKİYE