• Sonuç bulunamadı

2. LİTERATÜR BİLDİRİŞLERİ

2.1. Yem ve Yem Teknolojisi

Su ürünleri yetiştiriciliği yapılan işletmelerde hedef en ekonomik şekilde en kaliteli ürün elde etmektir. Bu bakımdan yetiştiriciliği yapılan canlıdan bu ürün kalitesini alabilmek için değişik türdeki besin maddelerinin (protein, yağ, karbonhidrat, vitamin-mineral) hayvanlarca tüketilmesi gerekmektedir. Bu temel besin maddelerinin hayvanlara verilmesi ise yemlerle olmaktadır (Hoşsu vd.,2003).

Balık yemlerini karma yemler grubunda incelemek söz konusudur.

Çünkü yem olarak tek bir hammaddenin kullanılması ile besleme yapmak su ürünleri yetiştiriciliğinde mümkün değildir. Canlının ihtiyaç duyduğu bütün besin madde gereksinimlerinin karşılanması için birden fazla yem hammaddesi kullanılması gerekmektedir. Bu noktada karşımıza yem ve karma yem olgusu çıkmaktadır. Buna göre;

Yem; bünyesinde organik ve inorganik besin maddelerini bulunduran, belli oranlarda verildiğinde, yetiştiriciliği yapılan canlının

sağlık, gelişme, üreme, verim vb. özellikleri üzerinde herhangi bir olumsuz etki yapmayan besinlerdir denebilir ( Akyıldız,1984; Ergül, 1994).

Karma Yem ise; yetiştirilen canlının kaliteli ve fazla miktarda ürün vermesini sağlayan, yapısı garanti edilmiş, organik ve inorganik maddelerden oluşan ve birden fazla yem hammaddesinin karışımı ile elde edilen yemlerdir ( Akyıldız,1984; Ergül, 1994 ).

Yemlerin ve yem hammaddelerinin hayvan besleme sektöründeki tarihsel gelişimine baktığımızda ise; 1810 yılında Alman bilim adamı olan Thaer, diğer yemleri çayır kuru otu ile karşılaştırarak ilk yemleme standardını geliştirmiştir. Yemleme standartlarının belirlenmesinde Alman bilim adamları Henneberg ve Stohmann tarafından kurulan Weende Araştırma Enstitüsü yıllarca çalışmalar yapmış ve yemlerin temel 6 grup bileşenden oluştuğunu belirlemişlerdir. Bunlar; nem, kül, ham protein, ham yağ, ham selüloz ve nitrojensiz (azotsuz) öz maddelerdir ( Schoof, 1985 ).

Formüle dayalı yem endüstrisinin ilk temeli 19. yüzyılın sonlarında devlet ve ordu hizmetinde kullanılan at, eşek, katır gibi hayvanların beslenmesi ile atılmıştır. Kaliteli bir yem talebi ile karşılaşan o dönemin ilk yem üreticileri, basit bir şekilde yaptıkları bir formülasyon ve fabrikasyon işlemi ile günümüz yem üretiminin temelini atmışlardır. Zaman içinde yem üreten fabrikaların artması, yem formülasyonunda birtakım gelişmeler sağlanması gibi ilerlemeler olmuştur. 1980’li yılların başında premiks üreten fabrikalar artmaya başlamıştır. Bu yıllardan itibaren tam otomatikleşmiş sisteme geçilmeye başlanmıştır. Bol ve kaliteli hayvansal ürünler elde etmek için bilimsel ve hassas yem formülasyonlarının hazırlanması gereği beslenme üzerinde birçok araştırmayı teşvik etmiş doğrusal programlama ile

en ucuz formülasyonun yapılabilmesi yem endüstrisine sağlanan en büyük katkı olmuştur ( Schoof, 1985 ).

Yem hammaddelerinin kullanımı ve yeni yemlerin eklenmesi de zaman içinde gelişme göstermiştir. Karma yem kavramı ve bu endüstrinin gelişimi yan ürünlerin yeme dahil edilmesiyle oluşmuştur ve hala alternatif yem hammaddelerinin kullanımı ile günümüzde de devam etmektedir.

Amerikan Resmi Yem Kontrol Derneği’nin (AAFCO) ( American Association of Feed Control Officials) resmi yayın listesinde hayvan yemi olarak satılması öngörülen 540’tan fazla madde yer almaktadır.

Hammaddelerin veya mamul maddenin daha kısa mesafelere taşınması amacıyla, fabrikalar müşterilere yakın yerlerde kurulmaya başlanmıştır. 1940- 1950’li yıllarda birçok yem bayii birden fazla markada ticari yem satışını yapmaya başlamışlardır. Bunun nedeni, fiyatların, kalitenin ve sunulan yem çeşidinin farklılığının yanı sıra arz-talep dengesi ni sağlmak ve kar elde etmektir ( Schoof, 1985 ).

Bu ilerlemelerin yanında, müşterilerin sadece bakarak yemin kalitesini anlayamamaları nedeniyle, kalitesiz mal almamaları açısından yem işini bir mevzuata bağlama gereği duyulmuş ve bu çalışmalara ABD’de 1900’lü yıllardan önce başlanmıştır. Mevzuatlar; fabrika kontrolü, hammaddelerin ve katkı maddelerinin kullanımı ve depolanması, yem üreticileri için yeni geliştirilen yöntemler, idare ve yönetim metodları, yeni ekipmanların dizaynı ve yapımı vb. gibi konuları içermektedir. Amerika’da 1909 yılında kurulan Amerikan Resmi Yem Kontrolörleri Derneği (AAFCO), beyan-tescil, tarif, tanım, tayin, kurallar, fabrikasyonla ilgili kanunların uygulanması, satış gibi konularda çalışmaktadır. 1963 yılında

Yem Katkı Maddeleri için geliştirilen mevzuat her yıl yenilenmeye alınmıştır. 1969’da tek yem terimine ek olarak ortak terimler geliştirilmiş ve yem öğeleri 7 kategoride toplanmıştır. Bunlar; hayvansal protein, yeşil ve özsulu yemler, daneler, bitkisel protein, dane işleme yan ürünleri, kaba yemler ve melas ürünleridir (Schoof, 1985).

Ülkemizde de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Müdürlüğü’ne bağlı olan ‘Yem ve Gıda Tescil Hizmetleri Daire Başkanlığı’

1734 sayılı Yem Kanunu ve bu çerçevede çıkarılan yönetmelik ve tebliğler doğrultusunda yem üretiminde bulunacak fabrikaların, fabrika kurma işlemlerini yaptırmak ve kuruluş aşamasından sonra yem üretimin izin belgelerini düzenlemek ve buna göre ithalat ve ihracatı düzenlemekle görevlendirilmiştir. Bu amaçla Başkanlık bünyesinde ‘Yem Tescil ve Ruhsat Şube Müdürlüğü’ ve ‘Yem Kontrol Şube Müdürlüğü’ bulunmaktadır ( www.kkgm.gov.tr).

Aynı zamanda TSE ( Türk Standartları Enstitüsü); hayvan yemleri (TS 9860 / 11.02.1960 ), balık yemleri üretim, depolama ve taşıma kuralları (TS 7668 / 28.11.1989 ) ve yem fabrikaları genel kurallarını ( TS 10899 / 22.04.1993 ) bir standarda bağlamıştır (www.tse.gov.tr).

Yetiştiriciliğin başarılı olması için yemin kaliteli olması gerekmektedir. Yetiştiriciliği yapılacak balık türüne ve yetiştiricilik yapılacak alana göre farklı yemlerin yapılması gerekliliği her geçen gün yem tiplerinde ve yem yapım tekniklerinde de gelişmelere neden olmaktadır. Amaç; kaliteli, temiz ve ekonomik üretim için uygun şartların sağlanmasıdır. Çünkü kaliteli yem, kaliteli ürün anlamına gelmektedir (Williams, 1993).

Kalitenin belirlenmesinde değişik metotlar uygulanmaktadır. Kalite;

Latince “Qualis” kelimesinden türemiş ve “Qualitas” kelimesiyle ifade edilmiştir (www.igeme.org.tr ). Kalitenin değişik tanımları bulunmaktadır:

Kalite: Bir ürünün kullanım uygunluğunu belirleyen özelliklerinin tümüdür (www.igeme.org.tr ).

Kalite: Bir ürünün veya hizmetin kalitesi tüketici gereksinmelerini mümkün olan en ekonomik düzeyde karşılamayı amaçlayan pazarlama, mühendislik, imalat ve kalitenin devamı özelliklerinin bileşkesidir (www.turkticaretrehberi.com).

Bu durumda Kalite Kontrol ise; kalite ile ilgili olarak belirlenmiş bir hedef, amaç veya standartlara ulaşmak için uygulanan teknikler ve yapılan faaliyetler olarak tanımlanabilir (www.igeme.org.tr ).

İyi bir kalite kontrol sistemi; ürünün sadece son aşamasında değil değişik işlem aşamalarında yer almalıdır. Bu şekilde, üretim hataları veya ilgili personel tarafından yapılan hatalar gibi hataların kaynağı tespit edilebilmekte ve sonuç olarak gerekli önlemler alınabilmektedir (www.igeme.org.tr ).

Balık yemlerinde kaliteli ürün elde edilmesi ise; hammaddenin seçiminden, yem yapım aşamaları arasındaki kriterlere, son ürünün sahip olduğu özelliklere ve daha sonraki taşınma, depolama işlemleri dahil pek çok aşamada gerçekleştirilen kontrollerle sağlanmaktadır (Winowski, 1994,1995).

Karma yemin üretim ve kalitesini etkileyen en önemli unsur hammaddedir. Yem yapımında kullanılan hammaddelerin çok çeşitli olmaları, değişik bölgelerden gelmeleri ve farklı işleme metotlarından elde edilmeleri nedeniyle, besin madde içerikleri ve kaliteleri farklılık gösterebilmektedir.

Yem hammaddelerinin taşıması gereken bazı özellikler vardır.

Bunlar çeşitli kuruluşlar tarafından belirlenmektedir. American Association of Feed Control Officials ( AAFCO ) bu kuruluşlardan biridir (McEllhiney, 1995 ).

Hayvansal üretimde kullanılan yem hammaddeleri çok çeşitli olmakla beraber balık üretiminde hepsinden yararlanmak mümkün değildir.

Aşağıda yem üretiminde kullanılan hammaddelerin sınıflandırılması Çizelge 2.1’de verilmiştir :

BİTKİSEL KÖKENLİ HAMMADDELER

HAYVANSAL KÖKENLİ HAMMADDELER

MİNERAL YEM HAM. ETKİCİL YEM MAD.

1.Çiftlik Yemleri ve hammaddeleri - Tohum ve dane yemler

- Yağlı tohumlar

- Baklagil ve buğdaygiller

2. Ticari Yem Hammaddeleri - Endüstri yan ürünleri

Değirmencilik yan ürünleri (Buğday,pirinç,mısır kepeği) - Nişasta sanayi yan ürünleri (Buğday ve mısır gluteni) - Yağ sanayi yan ürünleri (Pamuk tohumu küspesi,ayçiçeği küspesi,soya küspesi)

1.Mezbaha Artıkları - Et unu

- Kemik unu - Et-kemik unu - Kan unu vb.

2. Su Ürünlerinden elde edilen Ham.

- Balıklar - Balık unu - Balık yağı - Balık silajı - Kril

1.Makro Elementler Ca, P, Mg, S, Na tuzları

Çizelge 2.1. Yem Hammaddelerinin Sınıflandırılması ( Hoşsu vd., 2003)

Hammadde kalite kontrolünün amacı, karşılaşılacak sorunları minimuma indirmek, arz-talep dengesini sağlamak ve ödenen fiyata uygun hammadde satın almaktır. Hammaddenin içeriği hakkında bilgi verir ve toksik maddelerin ne durumda olduğunu bildirir. Böylece, gerekli besleyici değere sahip yem güvenli şekilde üretilebilir. Hammadde kaynağını bilmek, yem üreticisinin kaliteli yemi üretmesi için zorunluluktur.

Yetiştiricilikte kullanılan karma yemlerin yapımında farklı yöntemler kullanılması yem kalitesini etkileyen diğer önemli bir faktördür.

Balık yemi üretiminde pres ve extruder yöntemleri kullanılmaktadır.

Yöntemler arasındaki fark yemin şekillendirildiği aşamada ortaya çıkmakta, diğer aşamalar ve kullanılan ekipmanlar genelde tüm karma yem yapım tekniklerinde aynı olup şu şekildedir (Kop ve Korkut, 2002):

• Hammaddelerin fabrikaya alımı ve depolanması

• Tartım

• Öğütme

• Karıştırma

• Şekillendirme (işleme)

• Soğutma

• Yağlama

• Eleme

• Paketleme

Bu aşamalar Şekil 2.1 de görüldüğü gibidir.

Şekil 2.1. Yem Fabrikası Akış Şeması ( FAO,1980)

Öncelikle hangi tür canlı için yem yapılacağı planlandıktan sonra uygun ekipman seçimi yapılmalıdır. Çünkü; farklı yem tipleri farklı özellikteki makineleri gerektirir. Kalite kontrol üzerine; tartım sistemleri, değirmen, karıştırıcılar, peletleme sistemi, taşıma sistemleri, mıknatıs, bıçaklar ve diğer ekipmanların etkisi olmaktadır.

Genel olarak yem yapımında öncelikle dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekildedir (Kop ve Korkut, 2002):

1. Tüm hammaddeler kalite standartlarına uygun olmalıdır.

2. Hammaddeler ve yapılan yemler gereksiz veya yabancı maddeler içermemelidir.

3. İşlenmiş dane hammaddelerr ve diğer materyallerin tanecikleri uygun büyüklükte ve biçimde olmalıdır.

4. Yemler formülasyona uygun yapılmalıdır.

5. Peletler ve granüller uygun büyüklükte ve darbelere karşı dayanıklı olmalıdır.

6. Bir yem grubundan diğer bir yem grubuna ( özellikle ilaçlı yemlerde ) bulaşma olmamalıdır.

7. Depolama, taşıma veya yem yapım aşamalarında vitamin, mineral ve diğer mikro maddelerde kayıp olmamalı veya kayıp minimize edilecek şekilde üretim yapılmalıdır.

8. Yemlerde zararlı maddeler ya da zararlı mikroorganizmalar olmamalıdır.

9. Mikserdeki karışım sonrası yapılan taşıma esnasında hammaddelerin tekrar ayrışması minimum düzeyde tutulmalıdır.

10. Paketleme net ağırlık üzerinden yapılmalı ve miktar belirtilmelidir.

11. Paketler (çuvallar ) temiz, düzgün ve göze hoş görünür olmalıdır.

12. Müşterinin kalite anlayışını karşılayabilir olmalıdır.

Çizelge 2.1’de adı geçen hammaddelerden gerekli olanları kullanılarak elde edilen yemlerin kalitesinin kontrolü için çeşitli kontrol analizleri uygulanmaktadır ve besin değerleri saptanmaktadır. Bunun yanı sıra dış yüzey görünümü, rengi, kokusu, ebadı, uzunluğu, pelet dayanıklılığı, pelet sertliği, böcek ve mikroorganizmaların varlığı gibi fiziksel özellikler de kontrol edilir. Bu özellikler günümüzde yem kalitesini belirlemek amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca yemler taşınması esnasında da birtakım mekanik etkilere maruz kalmaktadır. Bunlar vurma, sıkıştırma ve kırılma şeklinde gerçekleşerek peletlerin şeklinde bir bozukluk oluşturmaktadır. Dayanıklılık pelet kalitesini belirleyen önemli bir kriterdir. Bu mekanik etkilere karşı peletlerin dayanıklılığının test edildiği bazı yöntemler geliştirilmiştir ( Kop ve Korkut, 2002).

Bu yöntemlerden biri Kansas Üniversitesi’nde geliştirilen bir yöntemdir ve pelet dayanıklılık indeksi (PDI) saptanmaktadır. Diğer yöntem Holmen Testidir. Burada peletler hem vurma hem de sıkıştırma işlemine aynı anda maruz bırakılmaktadır. Başka bir yöntem ise çevirme kutusu (ASAE) metodudur.

Tüm bu testlerin dışında elde edilen yemin kalitesinin kontrolü için çeşitli kontrol analizleri uygulanmaktadır (Bulgurlu, 1978). Bunlar;

1. Kimyasal Analizler 2. Biyolojik Analizler 3. Fiziksel Analizler’dir.

1. Kimyasal Analizler

Alınan örnekler üzerinde kimyasal maddelerin kullanılması sonucunda besin maddelerinin belirlenmesine yönelik analizlerdir. Bu amaçla yapılan analizler:

¾ Nem

¾ Ham protein

¾ Ham yağ

¾ Ham selüloz

¾ Tuz tayini

¾ Yemlerde toksik madde analizleri

¾ Üreaz

¾ Serbest Gossypol (Pamuk tohumu küspesi))

¾ Triglukozid

¾ Aflatoksin Analizi 2. Biyolojik Analizler

Bu analizler, fiziksel ve kimyasal analizlerin aksine doğrudan hayvan üzerinde uygulanır ve yemin kalitesine bağlı olarak organizma üzerindeki etkileri incelenir. Biyolojik analizlerin en iyi sonuç verenleri sindirim denemeleridir.

3. Fiziksel Analizler

Bu analizler 5 duyu organı ile yapılan gözlemlerdir. Tanecik büyüklüğü, yabancı maddelerin bulunup bulunmadığı, renk, küf veya diğer mikroorganizmaların varlığı ile koku ve tat, ağırlık testi vb. özelliklerin tespitine dayanmaktadır.

Bu amaçla çeşitli büyüklükte elekler, terazi, hektolitre kabı, mikroskop gibi aletlerden yararlanılır.

Benzer Belgeler