• Sonuç bulunamadı

Yatsı namazının ilk vakti ile ilgili önce fıkhî ihtilafları ve Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı takvimde hangi görüşü esas aldığına dair kısa bilgiler verdikten sonra Verkânisî’nin konu ile ilgili vetvâsını aktarmaya çalışacağız.

Yatsı namazının ilk vakti şafağın batması ile başladığına dair fakihler arasında ittifak vardır. Fakat yatsı namazı için söz konusu olan şafağın tanımında ihtilaf edilmiştir. Cumhura göre şafak, güneş battıktan sonra batı tarafında ufukta görünen kızıllıktır, Ebu Hanife ve Züfer’e göre ise ufuktaki kızıllıktan sonra meydana gelen beyazlıktır.59

Bütün vakitlerin olduğu gibi söz konusu şafağın batışının tayininde de esas olan müşahededir. Ancak devamlı gözlem yapma imkânı olmadığı için sağlıklı yapılan hesaba başvurma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

Dünyanın farklı bölgelerinde bazı teşkilatlar tarafından namaz vakitlerinin hesaplanması üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Ülkemizde de Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda bilimsel çalışmaları olan kurumların işbirliği ile namaz vakitlerini tespit etmiştir.

Astronomik hesaplara göre beyaz şafağın batışı, güneşin ufkun -19° altına inmesiyle, kızıl şafağın batışı ise -17° nin altına inmesi ile gerçekleşir.

Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı takvime göre yatsı vakti için batı ufkunda beyazlığın değil, Eimmei selasenin (İmam Malik, İmam Şafii ve Ahmed b.Hanbel) ve İmameynin (İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed) görüşleri doğrultusunda kızıllığın kaybolması esas alınmıştır. Bu sebeple akşam şafağının

kaybolması -17° olarak kabul edilmiştir. Yatsı namazının vakti hesaplanırken güneşin ufkun -17° altına inmesi, sabah namazının vakti için de ufka 18° yaklaşması esas alındığı takdirde, Ekvatordan yaklaşık 48° enlem dairesine kadar olan bölgelerde Sünnette belirlenen ve fıkıh kitaplarımızda açıklanan astronomik ve atmosferik alametlere uygun olarak namaz vakitleri oluşmaktadır.60

Yatsı namazı vaktinin müşahede ile mi yoksa hesap ile mi tespit edilebileceğini molla Tahir el-Olekî tarafından Verkânisî’ye sorulmuştur. Verkânisî bu sorunun cevabında şöyle demiştir:61

“Şerkâvî’nin ibaresinden anlaşılan hususu sormuşsunuz. Allah’tan başarı

dileyerek deriz ki, Büceyremî’nin vakitler konusundaki ibaresi şöyledir: ‘Bazen şafaku’l-ahmer’in (güneş battıktan sonra batı tarafında görülen kızıllık) vakit belirleyenlerin yatsı için tayin ettikleri 20° lik zaman dilimi geçmeden battığı görülmektedir. Vakit belirleyenlerin tayin ettikleri zamana mı yoksa gözle müşahede edilene mi itibar edilecektir? Konunun genel kaidesi ve aynı zamanda hadisler, ikinci görüşün yani gözle müşahede edilenin tercih edilmesini gerektirir. Fiilî icma’ ise birinci görüşü, yani belirlenen vakite itibar edilmesinin tercih edilmesini gerektirir. Belirlenen vakit geçtiği halde şafak batmadığı zaman da yine aynı şey söylenir. Mu’temed olan görüş ise derecelere değil şafağa itibar edilmesidir, vakit belirleyenlerin sözü ile amel edilmez.’62

Büceyremî’nin, "el-mu’temed" (Tercih edilen görüş) sözünden, Şerkâvî’nin ve

şâfiî âlimlerin tercih ettikleri birinci görüşün, konunun genel kaidesinde ilk olarak zikrettiği görüş (gözle müşahede edilenin tercih edilmesi) olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu görüş, hem fiilî icma’ın kabul ettiği görüşten önce hem de ‘bazen şafaku’l- ahmer’in vakit belirleyenlerin yatsı için tayin ettikleri 20° lik zaman dilimi geçmeden battığı görülmektedir’ sözünden de ilk olarak zikredilmiştir. Bu ilk görüş, molla Abdulhakim ed-Diknukî’nin de yanlış olarak anladığı gibi Büceyremî’nin ‘vakit belirleyenlerin tayin ettikleri zamana mı yoksa gözle müşahede edilene mi itibar edilecektir?’ sözünde geçen ilk görüş değildir. Bitlis’te yanımıza geldi ve onun

60 https://www.ditiblyon.fr/avrupa-takvimlerindeki-imsak-yatsi-vakitlerine-iliskin-aciklama/ 61 Verkânisî, Mektûbât, 13, s. 109-110

şüphesini bu söylediklerimizle giderdik. Bununla beraber, metin ve şerh sahibi bütün Şafiî âlimler, hatta İbn Hacer Tühfe’de ve Remlî de Nihâye’de, yatsı vaktini şafaku’l- ahmer’in batışına bağlamışlardır. Bu zamanda da bu iki kitap mu’temed olarak kabul edilir. Onlar da yatsı vaktinin derecelerle olduğu görüşünden hiç bahsetmemişler. Sözüne itimat ettiğimiz ve bu görüşü kabul eden hangi âlim vardır? Bunu iddia eden, yatsı vaktinin derecelerle olduğu görüşüne itimat eden âlimleri de açıklaması gerekir.

İbn Hacer Tühfe adlı kitabının cenâiz babında, vakıf olan kabristanda kabir üzerinde kubbenin yapılması konusunda, sahabe ve tabiîn döneminden sonra fiilî icma’a itibar edilemeyeceğini söylemektedir.

Takvim ve heyet ehline göre her bir derece dört dakikadır.”63

Verkânisî’nin bu fetvâsına binaen konu ile ilgili aşağıdaki hususları göz önünde bulundurmak faydalı olacaktır:

Namaz vakitleri ister gözlem ile tespit edilsin ister hesap ile tespit edilmiş olsun, diğer namaz vakitlerinden farklı olarak yatsı ve sabah namazlarının vakitlerinin başlangıcı kesin bir şekilde tespiti mümkün değildir. Çünkü yatsı namazı için şafağın batması, sabah namazı için ise fecrin doğuşu bir anda meydana gelmez, peyderpey oluşur. Buna bağlı olarak hava şartları ve gözlemcilerin görüş kabiliyetleri bu vakitlerin tespitinde etkili olabilmektedir.

Hesap ile tespit edilen vakit müşahede ile tespiti mümkün olmayabilir. Bu nedenle özellikle bu iki namaz ile ilgili şüpheden çıkmak için takvimin belirlediği vakti bir kaç dakika geciktirmenin gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Yatsı namazının vakti ile ilgili Büceyremî’nin zikrettiği -20° ilik zaman dilimi olsun, ebu Hanife ve Züfer’e göre beyaz şafağın batışı olan -19° olsun veya cumhura göre kızıl şafağın batışı -17° olsun bunun zamansal karşılığı mevsimlere göre farklı olmaktadır. Güneş ışığının dik geldiği yaz aylarında bu zaman uzanırken Güneş ışığının eğik geldiği kış aylarında bu zaman kısalmaktadır.

Bu sebeple akşam ile yatsı arasını muayyen süre ile sabit tutmak her mevsim için doğru olmayacağı anlaşılmaktadır. Ekvatora yakın olan bölgelerde bu açı fazla değişmeyebilir ama Türkiye gibi ekvatordan uzak olan bölgelerde açık bir farklılık göstermektedir. Bundan dolayı yatsı namazının vaktinde bu farklılığa dikkat edilmesinin gerekli olduğu kanaatindeyiz.