• Sonuç bulunamadı

2.1. Enflasyonla Mücadelede Kamu Harcamalarının Etkinliği

2.1.1. Reel Harcamalar

2.1.1.2. Yatırım Harcamaları

Yatırım harcamaları, üretimi artıran, üretkenliği olumlu yönde etkileyen, kaynakların daha etkin kullanımını sağlayan, üretim faktörlerinin verimliliğini çoğaltan, faydası birden fazla yıllarda da devam eden harcamalar olarak ifade edilebilir93.

Devletin ekonomide oynadığı rol arttıkça, yatırım harcamalarının devlet bütçesindeki payı da artmaktadır. İstihdam düzeyinin yükseltilmesi, ekonomik kalkınma ve büyüme çabaları, gelir dağılımı ve ekonomik dengenin sağlanması konularında devlet, diğer araçlar yanında kamu giderleri yoluyla da etkili olmak zorunda kalmıştır. Sözkonusu etkilerin sağlanması ve sürdürülmesi bakımından cari harcamaların etkisi büyük olmakla beraber, özellikle yatırım harcamaları bir taraftan kaynakların etkin ve verimli kullanılmaları, diğer taraftan dengeli kalkınma, istihdam düzeyinin yükseltilmesi bakımından büyük önem taşıdığı söylenebilir94.

Özel sektör yatırımlarının ekonomik gelişmede yetersiz kalması halinde, bunların kamu yatırımları ile tamamlanması ve bu bakımdan ekonomi ve maliye politikası çerçevesinde kamu sektörünün kalkınma planlarına göre yapacağı yatırımların üretim alanları ve miktarları bakımından saptanması gerekir95.

Özellikle kamu yatırımları daha çok ekonomi üzerinde dolaylı etkisi olan uzun vadeli altyapı yatırımlarından oluşmaktadır. Bu tür yatırımlar kısa dönemde toplam talepte bir artışa neden olacağından enflasyonist süreci hızlandıran harcamalar olarak kabul edilmektedir.

Kısa dönemde, kamu yatırım harcamalarında yapılacak kısıntı, toplam talebi daraltacağından anti enflasyonist bir etki yaratabilir. Kısa dönemde enflasyonla mücadele için yatırım harcamalarında yapılacak bir kısıntı, uzun dönemde ekonominin kapasitesini daraltıcı bir etki meydana getirebilir.

93 Gürsoy, a.g.e., s.122

94 Akdoğan, a.g.e., s..70

95 Akif Erginay, Kamu Maliyesi,9.Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara: 1983, s.158

Anti enflasyonist politikalar uygulandığında en büyük kısıntı kamu yatırımlarında olmaktadır. Çünkü bu tür harcamaların azaltılmasına gösterilen tepki son derece düşüktür.

Kamu yatırım harcamalarının etkisinin uzun dönemde ortaya çıkması, bu harcama kalemlerinde yapılacak indirime duyulan direncin az olmasının en önemli nedenidir96.

Enflasyonu önleme sürecinde özellikle uzun vadeli, yeni başlayan kamu yatırım programları durdurulabilecek ve belirli bir düzeye gelmiş yatırımlar ise, daha uzun vadeye yayılarak yavaşlatılabilecektır. Ayrıca yeni yatırım projelerinin uygulamaya konulması ertelenebilecektir. Yatırımların bu şekilde sekteye uğratılması, gelişme hamlesini tamamlayamayan ülkelerde, ekonomik kalkınma ve büyümeyi geciktirebilir. Aynı zamanda özel sektör faaliyetlerini teşvik eden ve tamamlayan alt yapı yatırımlarının aksaması, özel sektör yatırımlarını olumsuz etkileyerek, toplam üretime ( arza ) katkısını azaltabilir.

Kamu yatırım harcamalarında başlanmış projelerin yarıda bırakılması ekonomik açıdan rasyonel değildir. Bu hem kaynak israfına yol açabilir, hem de üretim kapasitesinin genişlemesini önleyebilir. Planlanan yeni yatırım projelerini erteleyerek, kamu harcamalarını azaltmak mümkündür. Ancak, bu tip bir ayarlamanın kısa sürede gerçekleşmesine çoğu zaman imkan olmayabilir. Başlanmış projelerin tamamlanmasını beklemek gerekebilir. Bu durum enflasyon giderici önlem alınmasında da gecikmeye neden olabilir. Bu gibi anti- enflasyonist bir önlem sermaye birikimini yavaşlatabileceğinden, gelişme hızını olumsuz yönde etkiledigi söylenebilir97.

Büyük yatırımlar kısa dönemde tamamlanamayacaklarından, daha uzun dönemlere yayılabilirler. Projeleri hazır yatırımlarda uygulama geciktirilebilir. Özellikle üzerinde durulacak yatırım projeleri en kısa sürede üretime dönüşecek yatırımlar olmalıdır. Böylece toplam arz toplam talep arasındaki enflasyonist açık üretim artışıyla karşılanabilir. Yine, daha önce alınmış olan her türlü teçhizatlar, araç ve gereçlere yeterince ödenek ayrılarak bunların çürümeleri ve yerlerine yenisinin alınması önlenebilir.

Projeler içerisinde üretken olmayan: bazı büyük devlet binası inşaatları, kalkınmayı geciktirmeyecek nitelikteki bazı bayındırlık projeleri ertelenebilir niteliktedir. Nitekim bir

96 Ataç, a.g.e., s.121

97 Sevim Görgün, a.g.e., s.89

devlet dairesinin, polis karakolunun, cezaevi binası inşaatının milli gelirin artışını doğrudan etkileyen bir yanı olmadığı ifade edilebilir. Bu nedenle üretici yanı olmayan bu projelerin ertelenmesi, ekonomiye pek zarar vermeksizin enflasyonu önleyici olabilir98.

Diğer yandan, kamu yatırımlarında yapılacak bir sınırlama politik destek de bulabilecektir. Çünkü bazı alanlarda kamu- özel sektör yatırımları rakip olabilmektedir. Bir alandaki kamu yatırımlarının kısılması o alanda özel sektör lehine bir gelişmeye neden olacağından politik açıdan tercih edilebilecek bir uygulama olacaktır. Yatırım harcamalarındaki kısılma sonucu tepki almayan politikacılar cari harcamalara da dokunmayarak kamuoyu desteği alan bir politika uygulayabileceklerdir.

Kamu yatırım harcamalarında yapılacak bir kısıntının milli geliri azaltıcı etkisi, marjinal tüketim eğilimine bağlı olarak, mutlak harcama rakamından daha büyük bir olumsuz etki yapabilecektir. Kapalı bir ekonomide kamu yatırım harcamalarındaki azaltmanın daraltıcı etkisi çarpan 1/(1-c) katsayısı ile belirlenir.

Kamu yatırım harcamalarının azaltılması kısa dönemde toplam talebi azaltacağından anti enflasyonist etki yapacaktır. Fakat, uzun dönemde üretim kapasitesindeki azalışlara yol açacağı için enflasyonla mücadelede sakıncalı bir yol olarak görülmektedir. Uzun dönemde enflasyonla mücadelede en etkin yöntem, üretim kapasitelerini ( arzı) artırıcı politikalardır.

Türkiye’de çeşitli dönemlerde uygulanan anti enflasyonist istikrar tedbirleri, kısa dönemde istikrarsızlığı azaltma pahasına, uzun dönemde yeni istikrarsızlıkların tohumlarını ekmiştir. Bu nedenle, yıllardır istikrar tedbirleri uygulanmakta ve enflasyon sorunu bir türlü çözülememektedir. İstikrar tedbirleri adı altında alınan talep kısıcı tedbirler, uzun dönemde üretimin kısılmasını da beraberinde getirdiklerinden, toplam talep toplam arz arasındaki dengesizliğin devam ettiği söylenebilir. Sonuçta, Türk toplumunun uzun bir süreçte enflasyonla birlikte yaşamak zorunda kaldığı söylenilebilir.

98 İnce, a.g.e., s.113-114