• Sonuç bulunamadı

5.TRAKYA BÖLGESİ DERİ SANAYİ 5.1.Tekirdağ İli Çorlu İlçesinde Deri Sanay

6. TÜRKİYE ve AB ÜLKELERİNDE UYGULANAN TARIM POLİTİKALAR

6.6 AB Ülkelerinde Uygulanan Tarım Politikaları

6.6.4 Ortak Tarım Politikasının İlkeler

6.6.5.2 Yardımlar

AB’de üretim açığı olan ürünlerin miktar ve kalitelerinin yükseltilmesi amacıyla desteklenmesi uygulaması 1992/93 pazarlama yılından itibaren önemli ölçüde azaltılmış da olsa devam etmektedir. Bu yardımlar konularına göre aşağıda açıklanmıştır.

Üretim yardımları; üretimi artırılmak istenen ürünün üreticilerine genellikle

hektar başına yapılan ödemeler şeklinde olmuştur. Makarnalık buğday, zeytinyağı, keten, kenevir, çiğit, tohumluklar, ipekböceği ve şerbetçiotu üretiminde ödenmişlerdir.

Değişen yardımlar; (fark giderici ödemeler) üreticinin piyasadaki fiyat

dalgalanmalarından olumsuz yönde etkilendiği durumlarda verilirler. Burada piyasa fiyatlarına bir müdahalede bulunulmamakta, çiftçi arz talep dengeleri içinde oluşan piyasa fiyatı (veya ithalatın tamamen serbest ve gümrük vergilerinde sıfır tarife

uygulanması halinde dünya fiyatı) üzerinden ürününü satmaktadır. Ama üretimini

sürdürebilmesi için eline geçmesi gereken makul bir fiyat düzeyine (bir hedef fiyata) ulaşılabilmesi için, bu fiyat ile piyasa satış fiyatı arasındaki fark kadar bir para miktarının kendisine ödenmesi, böylece düşük fiyatlardan etkilenerek üretimden kaçmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Piyasa fiyatları arttıkça fark ödemesi olarak verilen para miktarı azalır, piyasa fiyatı düştükçe daha fazla fark giderici ödeme yapılması gerekir. Bu piyasa fiyatı iç piyasalardaki fiyat düzeyini veya dünya fiyat düzeyini temsil edebilir (Eraktan, 2003).

İmalatçı yardımları; ödenmesi bazı ürünlerin yurtiçi fiyatlarının dünya

fiyatlarının üstünde olması halinde başvurulan bir yoldur. Ürün fiyatlarının üretici gelirini korumak için yüksek tutulmasının sürdürülmesi, buna karşılık bu ürünleri hammadde olarak kullanan imalatçıların hammaddelerini dünya fiyatlarından sağlayan diğer ülke imalatçılarına göre dezavantajlı duruma düşmelerini engellemek amacıyla verilirler.

Bu ürünleri işleyenlerin ucuz fiyatlarla gelen ithal malları karşısında rekabet gücüne kavuşmaları ve dünya piyasasına açılabilmeleri, hammadde maliyetlerinin düşürülmesine bağlıdır. Bu nedenle dünya fiyatları ile yurtiçi fiyat düzeyi arasındaki farkın imalatçıya yardım olarak verilmesi yoluna gidilebilir. Bu sayede hammaddelerin yurtiçi fiyatlarının dünya fiyatlarından daha yüksek olmasının rekabet gücünü olumsuz etkilemesi önlenecektir.

Tüketici yardımları; Bu yardımların amacı tüketiciyi korumaktır. Bunun için

ürün piyasada oluşan fiyatın altında bir fiyattan tüketiciye ulaştırılır. İki fiyat arasındaki fark devlet tarafından ya doğrudan tüketiciye ya da ürünü tüketiciye daha düşük fiyattan satacak olan üreticiye verilir. İkinci durumda üretici malı tüketiciye belirlenen bir fiyat üzerinden aktarır. Burada üretici piyasa fiyatı ile tüketici fiyatı arasındaki fark kadar bir yardım almaktadır.

Ekim yaptırmama yardımı; üretim döneminden önce üretimi azaltıcı

azaltmada doğrudan etkilidir. Üretim fazlası verilen ürünlerin yerine başka ürünlerin ekilmesi, arazinin boş veya nadasa bırakılması veya -gerekli izinler alınarak- arazinin tamamen tarım dışı amaçlar için kullanıma ayrılması halinde üreticiye bir tür tazminat ödenmektedir.

Üretim gerçekleştikten sonra ürün fazlalarının satın alınması ve stokların

eritilmesi için yapılacak harcamalar yerine ekim alanlarının azaltılması soruna daha köklü bir çözüm getirmektedir. Ekim alanlarını boş bırakma isteğe bağlı olmaktadır. Bununla beraber üretici yardımlarının ödenmesi de üreticinin arazisinin bir kısmını boş bırakması (veya diğer bazı ürünlerin ekimine ayırması) koşuluna bağlandığında, üretim fazlalarına engel olma yolunda daha büyük bir başarı elde edilebilmektedir.

Niteliğini değiştirme primi; ürün fazlalarını eritmek amacıyla ödenen

primlerdendir. Bunda amaç üretim fazlası verilen ürünlerde mevcut stokların kullanımını sağlamaktır. Eğer eldeki ürün talebin çok üstündeyse, ürünü esas kullanım amacının dışında da olsa, tüketerek stokları eritmek daha rasyonel bir yaklaşım olabilir. Ürünün fiyatının düşük olması halinde bu ürünü kullanabilecek olan diğer kesimlerin de bu ürüne karşı talebi karşılanmış olur.

Geçmişte fazla stokların azaltılması için buğday veya süttozu yem imalatında kullanılarak, bu ürünlerin yem maliyetlerini artırmaması için yem imalatçısına düşük fiyattan satılmaları bu tür ödemelerle sağlanmıştır.

İhracat sübvansiyonları; dışsatımda geri ödemeler şeklinde yapılmıştır. Yurtiçi

fiyatlarla daha düşük seyreden dünya fiyatları arasındaki farkın ödenmesi ile ihracata olanak tanınabilmektedir. İç piyasa fiyatları yükseldikçe ve dünya fiyatları düştükçe ödenen sübvansiyon miktarı artmakta, aksi durumlarda azalabilmektedir. Ama ihracat sübvansiyonu vermek de dış piyasalara açılabilmek için rasyonel bir çözüm değildir. İç fiyatların yüksekliği bu üretim dalının yüksek maliyetle çalışmasından kaynaklanıyorsa, bu sorunun ortadan kaldırılması gerekir. Eğer ülkede maliyetler düşük olmakla birlikte, dünya fiyatları yapay olarak, büyük ihracatçı ülkelerin dünya piyasalarına baskısı nedeniyle düşüyorsa, o zaman o ülkenin elinde ihracat sübvansiyonundan başka çare kalmaz. Yardımlara dayalı destekler de 1992 reformu ile şekil değiştirmişlerdir. Reform sonrası birçok yardım şekillerine son verilmiş veya yardımlar üretim artırıcı etki yapmayacak yönde uygulanmaya başlamıştır.

Yeni uygulamalar bazı ürünlerde ton başına yapılan ödemeler olmakla beraber, yardım miktarları bölgeler itibariyle ortalama verimlerden yola çıkılarak hektar olarak ekim alanı genişliğine dönüştürülerek ödenmektedir. Çoğu ürün için yardımdan yararlandırma ekim alanım/üretimi azaltma veya çevre kuralları ile bağlantı kurulma koşullarına bağlanmıştır. Ayrıca 1980'li yıllarda dünya piyasalarında ihracat sübvansiyonları nedeniyle yaşanan krize 8. GATT Görüşmeleri sonucu yapılan Tarım Anlaşması ile bir çözüm yolu getirilmesi yaklaşımı çerçevesinde ihracat sübvansiyonlarını azaltma taahhüdü ve Topluluk içi fiyatların düşürülmesi politikaları ihracat sübvansiyonlarının da önemini kaybetmesine neden olmuştur.

Yardımlar 1992 Mac Sherry Reformu sonucu genelde piyasalarda fiyatların düşürülmesi sonucu üretici gelirinde ortaya çıkan gerilemeyi telafi etme amacına yönelik olarak yapılmaya başlamıştır. Bu tür telafi edici ödemeler hububat, proteinli bitkiler, arazilerin boş bırakılması, lifi için üretilmeyen keten için bölgesel planlar dahilinde ödenirler. Ayrıca telafi edici ödemelerden farklı olarak bazı katsayılar dikkate alınarak maktu olarak yağlı tohumlar ve tane baklagiller üreticilerine ödenen referans ödemeleri olmaktadır. Gene suni ve güneşte kurutulmuş yemler, tohumluklar (tek

çenekli kenevir, keten lifi, yağlık keten, gramine familyasına dahil çim bitkileri vs., baklagiller), ananas konservesi, domates salçası, kuru incir, armut konservesi,

ipekböceği kozasına ödenen maktu yardımlar, lifi için yetiştirilen ketene hektar başı yardım, kenevir üreticilerine götürü yardım, balyalanmış tütün çeşitleri için farklı miktarlar şeklinde prim ödemeleri vardır.

Piyasada oluşan darboğaz nedeniyle satılamayan bazı meyve ve sebzelerin üretici örgütleri tarafından Topluluğun izniyle satıştan alıkonulması için yapılan Topluluk harcamaları (Topluluk geri çekme ödemeleri) söz konusudur. Şeftali ve erik konservesi üreten imalatçıya ödenen üretim yardımı, kuru urum üreticilerine hektar başı yardım, eskiden olduğu gibi Topluluk piyasa fiyatlarıyla dünya fiyatları arasındaki fark şeklinde ödenen dışsatımda geri ödemeler vardır.

6.6.5.3 Sınırlamalar

Sınırlamalar ve kısıtlamalar 1992 reformu öncesinde üretim kotası, garanti eşiği, ortak sorumluluk vergisi, ad valorem gümrük vergileri, prelevmanlar, fark giderici vergi, ek prelevman, dışsatım vergileri, telafi edici parasal tutar gibi farklı şekillerde

uygulanırken, reform sonrası değişiklikler olmuştur. Üretim kotası eski uygulamaların devamı şeklinde yürütülmektedir. Ortak sorumluluk vergisi aynı yöntemlerle alınmaktadır. Zeytinyağında eski uygulamaların yerini üretim vergisi almaktadır.

DTÖ Tarım Metni imzalandıktan sonra 1995’den başlayarak Topluluğun değişik şekillerdeki sınır korumaları yerine yalnız ya yüzde olarak ithalat değeri üzerinden ad valorem ve/veya spesifik gümrük vergileri adı altında, ithal edilen ürünün birim miktarı üzerinden uygulama bulan bir sınır korumacılığına dönüş olmuştur. Dışsatım vergileri eski amacına yönelik olarak uygulanacaktır. Bunun dışındaki uygulamalara son verilmektedir.

6.6.6 Tarımsal Yapıya Yönelik Politikalar ve Kırsal Kalkınma Politikaları