• Sonuç bulunamadı

1.3. Yaratıcılık Açısından Önemli Görülen Bazı Faktörler

1.3.9. Yaratıcılık ve Aile

Çocuğun her gelişim alanında olduğu gibi toplumsal kurum olan aile içinde yaratıcı tutum ve davranışların kazanılmasında anne-babanın rolü büyüktür (Dinçer, 1993, S. 5).

Singer’e (1998) göre yaratıcı olan çocukların ebeveynleri de hayalci, yaratıcı ve maceracıdırlar. Bu ebeveynler aynı zamanda çocuklarını fiziksel olarak cezalandırma, disiplinin bir parçası olarak onlara katı kurallar koymak yerine öğretici yöntemler seçiyorlar. Ek olarak yaratıcı ebeveynlerin günlük işleri düzenli yaptığı, kültürel aktivitelerde bulunduğu görülmüştür. Aile teşviğinin yaratıcılıkla olan ilgisi çocuğun yaratıcı oyunlarını belirliyor.

Aileler teşvik etme kavramını sonucu ödüllendirmekle eşanlamlı olarak düşünüyor olabilirler. Örneğin şu genelde söylenen; “Sen harika bir çocuksun!” yerine, aile çocuğun belirli bir özelliğine dikkat çekebilir: “Ödevini televizyon seyretmeye başlamadan önce bitirdiğini fark ettim.”, “Yaptığın kolyeyi beğendim”, yerine “Mavi ve kırmızı boncukların karışımı güzel bir model olmuş diyebilir. Çocuğunuza destek olmak için kullandığınız cümlelerinize bir bakın. Övgüyü azaltıp teşviki artırmaya çalışın (Rein, Rein, 2000, S. 63).

Sungur (1997) birçok anne-baba, çok erken yaşlardaki çocuklarının fantezilerine müdahale ederler. Böylece de onların merakını söndürmek için ellerinden geleni yapmış olurlar. Onlar için fantezi müdahale edilmesi gereken sağlıksız bir durumdur. İmgesel rol oynama, fantastik hikayeler, alışılmamış resimler çocuk düşüncesinin normal ürünleridir. Bitip tükenmek bilmeyen değişkenlik düzeyi yüksek sorular, ardı arkası kesilmeyen deneyler pek yerinde olmayabilir. Üstelik ana-babalar çocuklarının kendi kendilerine gözlem yapmasını da pek uygun bulmazlar. Dayanılmaz sorular, onları çileden çıkarabilir.

Özellikle alt sosyo-ekonomik düzeyde olan ailelerin denetim ve baskıyı ön plana çıkararak, çocukların bağımsız, demokratik ve arkadaşça tutumlardan, iletişimden uzak ortamlarda yetiştirildiğine tanık oluyoruz.

Ailelerin çocuklarına karşı olan tutumlarının sosyo-ekonomik düzeye ve annenin eğitim durumuna göre farklılaştığı görülmüştür. Aşırı denetim, müdahalecilik

gibi konular daha çok sosyo-ekonomik durumu düşük ailelerde görülmüştür (Öztunç, 1999, S. 12).

Üst düzeyde bulunan yaratıcılar evde yakından denetlenmektedirler. Ancak genel görüntü, annenin ayartıcı ve kendine bağlayıcı olmadan sevgi verebilen ve çocuğun üstüne düşmeden, fazlasını istemeden yakın ilgi gösterebilen annelerden oluşmaktadır. Alt düzeydeki yaratıcıların anneleri, çocukları ayartan, kendine sımsıkı bağlayan aynı zamanda onları çok koruyan ve olağanüstü istekleri olan anneler olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu ikinci gruptaki anneler çocukların yaşamında zorbalık eden ve yönetimi elinde tutan, buna karşıt, üstün yaratıcıların yaşamında babanın gücü kendi belirtirken anneye bağımlılıktan uzaklaşma çabalarını gösteren çeşitli olaylar da izlenmiştir

(Yavuz, 1989, ss. 33-34).

O halde, anne ve babanın bazı tutum ve davranışlarıyla yaratıcılık geliştirilebilir yada öldürülebilir de. Yaptıkları şeyi doğru yapmaları için çocuklara karşı ısrarlı olma, çocukları hayal kurmayı bırakıp gerçekçi olmaya zorlamak, onları sürekli başkalarıyla karşılaştırmak ve meraklarını kırmak çocuklardaki yaratıcılığı köreltmektedir (Özden, 1998, S. 146).

Anne babanın yaşına göre çocukların yaratıcılıkları incelendiğinde, anne- babanın orta yaşta olması, çocuğun yaratıcılığında etkili olmaktadır. Bu dönemde, anne ve babanın çocuk eğitimi konusunda daha tecrübeli olduğu ve onlara daha esnek davrandığı bilinmektedir. Daha küçük yaştaki anne-babalar kendilerine ait gereken bilgiyi göstermekte zorlanabilmektedirler (Öztunç, 1999, S. 10).

Yaratıcılık ve aile ilişkisine bakıldığı zaman kimi ilginç yaklaşımlarla karşılaşılmaktadır:

Yaratıcı bireyler çoğunlukla ana-babalarından biri daha çok baba kaybı olan kişilerdir. Çağdaş bilim adamlarından %15’inin 10 yaşından önce babalarını kaybettiği ortaya konmuştur. Bu durum çocuğun klasik sosyalleşmesinin niteliğini değiştirmekte ve çocuğun dünyayı daha az klasik biçimde algılamasını sağlamaktadır (Yılmaz, 1997, S. 48).

Mangır, Çağatay Aral’ın (1990) 180 çocuk üzerinde yaptığı araştırmalarda, deneklerin baba yaşlarının, yaratıcılığın akıcılık, esneklik ve detaylara girme boyutları

üzerinde etkisinin önemli olduğunu bulmuşlardır. Elli yaşın üstünde ve yirmi dokuz yaşının altındaki babaların çocukları, yaratıcılık boyutlarından en düşük puanı alırken, otuz-otuz dokuz ve kırk-kırk dokuz yaş grubundaki babaların çocuklarının ise yüksek puan aldıkları belirlenmiştir.

Ailenin tutumları ile yaratıcılık arasındaki ilişkinin incelendiği bir araştırmada öğrenim seviyesi düşük olan annelerin çocuklarının Torrence Yaratıcı Düşünce testinden özgünlük puanlarının, yüksek öğrenim görmüş annelerin çocuklarınınkinden anlamlı olarak düşük olduğu belirlenmiştir. Anne baba tutumları arasında gereğinden fazla koruyucu olmanın yaratıcılığı engellediği sonucuna varılmıştır (Davaslıgil, 1994, S. 47).

Yaratıcı bireylerin ve ailelerin yaşadığı ev çevresi ve ortamını inceleyen bir araştırma, bu evlerin kesinlikle diğerlerinkinden farklı kimi çağdaş, kimi kayalıkların üzerine inşa edilmiş çoğu da XVIII.yy. ve XIX.yy.’dan kalma bugünkü tarza dönüştürülmüş evler, olduğunu ortaya koymuştur. Bu aileler orta ve ortanın üzerinde sosyoekonomik düzeye sahipler. Yaratıcı ve yoksul olan aileye rastlanmamıştır (Yılmaz, 1997, S. 50).

Yaratıcılık Eğitiminde Anne-Baba ve Eğitimcilerin Dikkat Etmesi Gereken Kurallar

1. Çocuklar oyunlarında serbest bırakılmalı, zaman ve hayal güçleri sınırlanmamalıdır.

2. Çocuklara hayal güçlerini artıran hediyeler verilmelidir.

3. Yaratıcı düşünmek için, fikirlerin içi dışına çıkarılmalı, ters çevrilmeli, yani fikirlerle oynamalıdır.

4. Çocukları baskı altına almamalı, değişik ve şaşırtıcı fikirlerinde engellemeyip, cesaret verilmelidir.

5. Çocuğun çevresinde oynayabileceği eşyaların olması ve evin ya da sınıfta çeşitli yer1erinde oynayabilmesi sağlanmalıdır. Yetersiz çevre koşullarının yaratıcılığı olumsuz etkilediği unutulmamalıdır.

6. Çocuğun heyecanı, hevesi ve yetişkinin sınırlamaları arasında denge kurulmalıdır.

7. Sorunların çözümünde çocukla “öyle olmaz, böyle olur” gibi kesin konuşmalar yapmak yerine, “başka türlü nasıl yapabilirdin” gibi açık uçlu öneriler getirilmeli, çözüm yolları tartışılmalıdır. Çocuğun özgür düşünmesine, deneme yanılma ile problemlere çözüm bulmasına , ezbercilikten uzaklaşmasına yardımcı olunmalıdır.

8. Bir işi gerçekleştirebilmesi için çocuğa cesaret verilmeli, imkan sağlanmalı, yardımcı olunmalıdır.

9. Çocuğa, çevresini algılaması, gözlemesi ve bu gözlemlerini değerlendirmesi öğretilmelidir.

10. Her şeye “evet” diyen bir çocuk yetiştirme anlayışına sahip eğitim sisteminin, çocuğun yaratıcılığını olumsuz yönde etkileyeceği unutulmamalıdır.

11. Her yerde ve her zaman “mükemmel olmak” duygusundan uzaklaşılmalıdır.

12. Eğer çocuk hazırsa, daha fazla şeyler öğrenmesine fırsat tanınmalıdır. 13. Cinsiyet rollerinin aşırı ya da yanlış vurgulanmasının yaratıcılığı olumsuz etkilediği unutulmamalıdır.

14. Çocuğun kendine güven duyması sağlanmalıdır.

15. Kalabalık sınıflar, aşırı yüklü sınıf çalışmaları ve katı disiplin anlayışının çocukların yaratıcılığını engellediği unutulmamalıdır.

16. Çocukta yaratıcılığın gelişmesi ve ortaya çıkması için çocuk kitaplarıyla daha çok etkileşimde bulunulmalıdır.

17. Bilhassa ilk ve orta dereceli okulların kuramsal derslerinde, gereğinde yaratıcı etkinliklere (yaratıcı drama gibi) ve sanatsal süreçlere yer verilmesi, resim ve müzik derslerinin oyun, dramatizasyon, tiyatro etkinliklerinin katılmasıyla zenginleştirilmesi sayesinde çocukların ilgi ve yeteneklerinin ortaya çıkması ve yönlendirilmesinin gerçekleşebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

18. Çocukları dinleyip fikirlerini uygulamaları kolaylaştırılmalıdır. Çünkü, çocuklar yaptıkları ve düşündükleri şeyler hakkında yetişkinlerin düşüncelerine ihtiyaç duyarlar.

19. Çocuğu yaratıcılığa yöneltmede ödül kullanmamalıdır, zira ödülü elde etmeye çalışmak çocuğun yaratıcılığını engelleyebilir.

20. Kişi kendi yaratıcılığı için; yeterli hayat tecrübesine sahip olmalı, okumalı, çeşitli insanlarla ilişki kurmalı, seyahat etmeli, çalışmalı ve bunları yapabilmek için kendine zaman ayırmalıdır.