• Sonuç bulunamadı

2. OKUMAYA HAZIR OLMA

2.4. Okumaya Hazır Olma Durumunu Belirten Kriterler

Yapılan literatür taramasında elde edilen bulgulara göre bir çok araştırmacı okul öncesi çocukların ilköğretime geçişleri sırasında bir takım özelliklere sahip olmaları gerekliliği konusunda hemfikirdirler. Bu özellikler, geliştirilen testlerle ölçülebileceği gibi gözlem yoluyla da tespit edilebilir niteliktedir. Binbaşıoğlu (2004)’e

göre çocuğun okula başlama olgunluğu 5 ayrı basamakta olgunluğa ulaşılması ile mümkündür. Bunlar;

2.4.1. Fiziksel Olgunluk

Okula başlayan çocuk, oynayacak, zıplayacak, okuyacak, yazacak, kısaca birtakım bedensel hareketler yapacaktır. Çocuğun, bedensel yönden, bunları yapabilecek bir durumda olması gerekir. Bu dönemde çocuğa özgü olan beden organları arasındaki uyumsuzluklar ortadan kalkar. Bacaklar ve kollar, bedenin diğer kısımları ile uygun bir hale gelir: Başın, bedene göre, büyüklük oranı azalır. Kaslar gelişir; süt dişleri değişmeye başlar. Yüzde ilk çocukluğa ait ifadeler kaybolur: Alında görülen çocukluğa özgü çıkıntı belirsiz hale gelir. Baş büyüklüğü, yetişkin olduğu zamanki büyüklüğünün % 90’ına ulaşır: Ayrıca çocuk, kolunu başının üzerinden geçirip kulağını tutabilir. Bunu da başını eğmeden yapabilir. Çocuğun bu olgunluğu kazanmasında ana-babanın bilgi düzeyi ile ekonomik durumunun da rolü büyüktür.

2.4.2. Duygusal Olgunluk

Çocuk, okul için heves göstermeli; okulu ister bir durumda olmalıdır. Çocuk, okul ile ilgili tutumlarında olumlu bir yaklaşımda bulunmalı, sakin görünmeli ve bir yerde bir süre sessizce oturabilmeli ya da bir iş yapabilmelidir. Bu belirtileri gösteren bir çocuğun, okula başlamak için duygusal olgunluk bakımından yeterli olduğu ileri sürülebilir.

2.4.3. Zihinsel Olgunluk

Okula başlama yaşında, çocukta zihinsel yönden oldukça önemli değişiklikler görülür. Çocuk, hayal dünyasından gerçekler dünyasına girmeye başlar. Bunun sonucu olarak, hayal kurma davranışları azalır. “Neden? Niçin, Nasıl” gibi sorular sorar. Daha doğrusu, 3. ve 4. yaşlarla başlayan bu tür sorular, artık yerini, eleştirel düşünmeye bırakır. Eskiden her şeyi kendi isteklerine göre yorumlarken, şimdi gerçekler dünyasının gereklerine göre yorumlamaya başlar. Henüz bilimsel düşünme yoktur; fakat, onu andıran, benzetmelerden yararlanan bil- düşünme süreci yavaş yavaş başlamıştır. Çocuğun dikkat yeteneği artmıştır. Karmaşık şeyler içinden aradığını bulup gösterebilir. Yalın 4 sayıyı, söylemenin hemen arkasından tekrar edebilir. Henüz kendi hareketlerini eleştiremez; fakat, kendi hareketlerinin de yanlış olabileceğinin farkına varmıştır.

2.4.4. Toplumsal Olgunluk

Çocuk başkaları ile iyi ilişkiler kurabilir; arkadaş grubuna uymada güçlük çekmez; eleştirileri, fazla kızgınlık belirtileri göstermeden kabul eder; öfke ve hoşnutsuzluklarını fazla açığa vurmadan denetim altında tutabilir; aile yaşamında doğal olan ana ve babaya sıkı bağlılık biraz gevşemiştir. Çocuk, artık başkaları ile birlikte çalışmanın, bunun için okula gitmekte olduğunun bilincine varmıştır. Çocuk, okula başlamak için gerekli olan toplumsal olgunluğa ulaştığında, okulda yeni arkadaşlar edineceğinin, yeni şeyler öğreneceğinin verdiği mutluluğu duyarak, yuvadan uçmak isteyen kuş örneği; anne ve babayı, kendisini okula kaydettirmek için adeta zorlar.

2.4.5. İş Olgunluğu

Bir amaçla, bir uğraşı yapmak alışkanlığı; yapılacak işle ilgili etkinlikleri sıraya koyma alışkanlığı; iş için gerekli araç ve gereçleri seçme alışkanlığı; bu araç ve gereçleri, yerine göre, temiz ve düzenli bir biçimde yerleştirme ya da yapma alışkanlığı, yaptığı işin doğru olup olmadığını denetleme ya da eleştirebilme alışkanlığı. Doğaldır ki, okula yeni başlan bir çocuktan, bu konuda böyle bir yetkinliği bekleyemeyiz; fakat, bunların birkaçının -yalın ölçüde de olsa- yapılması, çocuğun okula başlayabilmek için gerekli olan iş olgunluğuna ulaştığının bir belirtisi olarak kabul edilebilir (Binbaşıoğlu, 2004, ss. 355).

Çelenk (1999) araştırmasına Gray’in tespitlerini aktarmıştır. Gray’a göre; 1. Çocuk, ilkokuma-yazma devrinde kullanılacak bütün sözcükleri ve dersle ilgili bütün işlemleri yapabilecek bir sözcük dağarcığına sahip bulunmalıdır.

2. Düşüncesini açıkça ortaya koyabilecek olaylar zincirini veya basit bir öyküyü, gözlemlerini ve izlenimlerini anlatabilecek bir dil gelişim düzeyine sahip olmalıdır.

3. Sorulara cevap vermek, bir seçme yapmak ve basit sorunları çözebilmek için yeterli bilgi ve tecrübe birikimine sahip olmalıdır.

4. Dinlediği önemli olaylarla ilgili detayları belirleyerek, onları gerektiğinde hatırlayacak şekilde belleğinde tutabilmelidir.

5. Bir sözcüğü diğerinden ayırabilmek için, onun biçim ve seslerinin ayırabilecek düzeyde olmalı.

6. Toplu etkinliklere istekle katılabilecek sosyal ve duyuşsal olgunluk düzeyine ulaşmış olmalıdır.

7. Okuma-yazma öğretimi yöntem ve tekniklerine uyum sağlayacak ve bu konuda verilen görevleri yerine getirebilecek olgunluk düzeyinde bulunmalıdır.

8. İlkokuma-yazma öğrenme istek ve arzusuyla dolu olmalıdır (Çelenk, 1999, S. 15).

Gitmez’e göre. çocuğun gelişimi değerlendirilirken, okumaya hazır olması da sağlanmalıdır. İki gelişimin bir arada yürütülmesi gerekmektedir. Gitmez’in özellikle üzerinde durduğu noktalar şunlardır.

- Koşma, atlama ve oyun hareketlerinde, beden hareketleri geliştirilmelidir. - Baktığı şekilleri kopya edebilmelidir (üçgen, kare, daire).

- Öğeleri eksik insan resminin bir kısmını tamamlayabilmelidir. - İnsan resmini tam olarak çizebilmelidir.

- Renkleri tanı olarak ayırt edebilmelidir.

- Basit kelimeleri kalem ve tebeşir kullanarak kopya edebilmelidir. - Kelimelerin anlamını sorabilir.

- Paraları tanır ve alış-veriş yapabilir

Oktay’a göre ise çocuk, kendisine okunan hikayelerin sık sık tekrar edilmesini ister. Bunları adeta ezberlemeye çalışır, okuyan kişinin ağız hareketlerini, satırlar üzerindeki elini ilgiyle gözler. Kendisine okunan kitapları kendisine okuyan kişinin elinden alıp okuyormuş gibi yapar (Kılıçarslan, 1997, ss. 42-43).

Yukarıda belirtilen kriterler aile ve okulöncesi eğitim kurumlarında bu amaca yönelik programlarla çocuğa kazandırılabilir.