• Sonuç bulunamadı

2.8. Yaratıcı Yazma ve Türkçe Öğretimi…

2.8.3. Yaratıcı Yazmanın Türk Halk Edebiyatındaki Yeri…

Bir insana anadilini; konuşma dilinin bütün incelikleriyle zenginleştirilmiş masallardan, destanlardan, manilerden, atasözlerinden, ikilemelerden, uyaklardan daha iyi ne öğretebilir (Pilancı, 1998)?

Pilancı’nın sorusu, Türk halk edebiyatının Türkçe dersindeki yeri ve önemini ortaya koyması bakımından önemlidir. Zira sadece ders kitabı metinlerinde yer alan halk edebiyatı ürünleri yine kitaptaki etkinlikler aracılığıyla yüzeysel bir şekilde geçmektedir. Oysa farklı etkinliklerle ders kitabının da dışına çıkarak Türk halk edebiyatının zengin örneklerini öğrencilerle tanıştırmalı ve onlara yeni soluklar kazandırılmalıdır.

Pilancı’nın da belirttiği gibi halk edebiyatının zengin dünyası içinde yetişen öğrenciler, Türkçenin temel dil becerilerini kazanmanın yanı sıra, kültürümüze ve insanlığa ait değerleri de bu metinler aracılığı ile elde edecektir. Öyleyse öğretmenler ders içinde halk edebiyatına ait eserleri yaratıcı yazmada nasıl kullanacaklar?

Bu sorunun cevabını Dilidüzgün (2003, s. 39)şu başlıklar altında açıklamaktadır:

Masalın Özünü Değiştirme

Masalı Devam Ettirme

Masalın Öncesi ve Sonrasına Ait Tahmin Etme

Masalı Parodileştirmek

 Alaylama

Yazılı ve Sözlü Anlatım Önerileri

Okumaya Özendirme Etkinlikleri

Dilidüzgün (2003), derslerin tekdüze çizgisini bir ölçüde kırmayı amaçlayan bu alıştırmalarda asıl işin öğretmenlere düştüğünü söyler. Öğrencilerin gerçekten etkin bir öğrenme ve düşünme sürecine girmesini amaçlayan öğretmenlerin hazırlayacakları benzer çalışmalarla öğrencilerinin daha yaratıcı olmasını sağlayabileceğinin altını çizer.

Dilidüzgün’ün masalların etkin işleniş örneklerinden yola çıkarak halk hikâyelerinin de Türkçe dersinde etkin kullanımına olanak sağlayan benzer alıştırmaları İnce ve Köklü (2009, s. 57-63), şu şekilde açıklar:

45

Birçok masalda olduğu gibi halk hikâyelerinin de belli bir kalıbı vardır. Bu kalıp içerisinde dinleyene değişik öğütler vermeyi ve yaşam deneyimleri kazandırmayı amaçlayan hikâyelerin, kahramanların yüklediği rollere verilen yanlı bakış açıları, bu görevi yerine getirmede kullanılan temel ögelerdir. Masalda olduğu gibi halk hikâyelerinde de bu özellikten yararlanarak öğrencilere farklı bakış açıları kazandırmak mümkündür. Öğrencilerin farklı çevrede yetişmiş olmasından, farklı dünya görüşlerine, bilgi birikimine ve kültüre sahip bireyler olmasından yararlanarak hikâyenin anlamına yönelik farklı açılarla yaklaşılabilmesi mümkündür.

 Hikâyeyi devam ettirme

Bu çalışma, öğrencilerin bilgi birikimlerine, hayat tecrübelerine, kültürel durumlarına bağlı olarak ve kendi alımlamaları doğrultusunda hikâyeyi yeniden yaratımlarına dayanmaktadır. Hikâyenin akışının belli bir yerden kesilerek, öğrencilerden hikâyeye dışarıdan bakmalarının ve hikâyenin devamının yazmalarının istenmesi; onları yaratıcı ve özgün düşünceleri ile baş başa kalmaya sevk edecektir. Şüphesiz özgür ve yaratıcı düşünebilmeyi öğrencilere kazandırmanın yolu onları aktif hale getirmekten geçer. Yapılacak böyle bir çalışma ise her şeyden önce öğrenciyi pasif bir dinleyici konumundan derse katılan, düşünen ve düşündüklerini uygulamaya koyan aktif bir üretici konumuna yükseltecektir.

 Hikâyenin öncesi ve sonrasına ait tahmin etme

Diğer çalışmadan farklı olarak, masala bağımlı kalarak ve masalın kendi iç dinamiklerini göz önünde bulundurarak yapılacak olan bu çalışma yine öğrencilerin düş güçlerini kullanmalarına ve pasif halden aktif hale geçmelerine izin veren bir etkinlik niteliğindedir. Sözlü çalışma biçiminde yapılacak etkinliklerin sonucunda çocuk bir yandan kendi düş gücünün sınırlarını zorlarken diğer yandan gerçek yaşamda fark edilmesi zor olan bazı kavramlarla, olgularla ve olaylarla tanışma fırsatı bulacaktır. Bu tanışmanın ‘’gerçek’’ ten farklı olduğunun farkına vardığında ise ‘’kurmaca’’ dünyanın kapılarını aralamış olacaktır. Bugün modern eğitimbilim en iyi öğrenme metodunun bildiklerini başkasına anlatmaktan geçtiğini söylüyor. Şu durumda gerçekle kurmaca arasındaki ilişkiyi bizatihi yaşayan öğrenci, başka hiçbir araca ihtiyaç duymaksızın okuduğu hikâyenin aslında göründüğü gibi olmadığını ve farklı anlamlar içeren bir yanının olduğunu da anlayacaktır. Çocuk için heyecan ve serüven dolu bir keşif anlamı taşıyan bu etkinlik çocuğa belki de ilk kez sanatsal bir ürün koyma zevkini de tattıracaktır. Öğrenmek, eleştirilmek gibi kaygılardan uzak bir şekilde gerçekleştirilen böylesi bir etkinlik, çocuk açısından, bir bakıma kim olduğunu bulmasındaki en önemli etken olan özgür düşüncenin keşfine de yardımcı olacaktır.

 Hikâyeyi parodileştirmek

Parodi terimi, daha çok ciddi ve sanatsal değeri olan bir eseri, onu doğal konusundan kopararak hicveden, alaya alan ya da onun gülünç yanlarını ortaya koyan taklit çalışmaları için kullanılır. En genel anlamıyla metnin söyleminin taklit edilmesi ve bir başka biçime dönüştürülmesi ile metinden uzaklaşılmasıdır diyebiliriz. Parodi sayesinde öğrenci, hem metinde geçen bir konuya, olaya daha ciddi bir gözle bakmayı öğrenir hem de o konunun, olayın değerlendirilmesini, sorgulamasını yapma fırsatı bulur. Parodinin en önemli özelliği oynamaya ve oyuna dayalı olmasıdır. Dolayısıyla sınıftaki her öğrencinin parodileştirme çalışmasında etkin bir şekilde yer alması beklenmemelidir. Ama öğrencinin bu

46

yönde cesaretlendirilmesi şüphesiz öğrenciye yeni ufuklar kazandırması açısından etkili olacaktır. Bunun dışında eski hikâye ya da masalların yansıttığı dünya ile günümüz dünyası arasındaki büyük uçurum eserlerin parodileştirilmesini mecbur kılmaktadır.

 Alaylama

Bu çalışmanın neticesinde hikâyenin tahmin edilebilen sonunu alaya alarak; hikâyenin gerçekliği olduğu gibi yansıtmadığının altı çizilebilir. Aslında bildiğimiz anlamda içinde hem iyi hem de kötü olanı barındıran masal, destan ya da halk hikâyeleri, okuyana bir yaşam bilinci vermek için kurgulanmış eserlerdir. Doğal olarak bu eserlerin içeriğinde okuyanı iyi rol ile özdeşleştirmeye iten bir dayatmanın varlığı kaçınılmaz olarak bulunmaktadır. Hiçbir öğrenci Kırmızı Başlıklı Kız masalında kurt olmak, Külkedisi Sindirella’ da üvey anne olmak istemez. Buna karşılık metnin içinde açık bir şekilde duran ve okuyucunun zorlanmadan bulduğu bu mesajın etkisi en azından sanatsal açıdan istenildiği gibi olmaz. Kolayca bulunan mesajın günlük yaşamda da kolayca tüketilmesi zaman zaman kaçınılmaz olur. Oysa metnin içine bir takım alaylamalar (ironiler) ekleyerek gerçeğe vurgu yapmak okur üzerinde daha vurucu ve sarsıcı bir etki uyandıracaktır.

 Yazılı ve sözlü anlatım önerileri

Bu hikâyeden yola çıkarak günümüzde de güncelliğini koruyan bazı sorunları sözlü veya yazılı anlatım çalışması yaparak tartışmak mümkündür.

Yine bunun yanında; öğrencilerin hikâyenin çevirmenine eleştiri ve düşüncelerini içeren mektuplar yazmaları istenebilir.

Hikâyenin bölümlerinin, sınıf içinde öğrencilerce oluşturulacak farklı gruplar tarafından tiyatro oyununa dönüştürülmesi sağlanabilir.

Hikâyedeki değişik sahneleri betimleyen resim-boya çalışmalarının yapılarak bunların panolarda sunulması gerçekleştirilebilir.

Mümkün ise eserin çevirmeni ile söyleşi yapılması sağlanabilir.

Hikâyenin içinde ortaya çıkan sorunlara çözümler üretilmesi ve tartışılması gündeme getirilebilir.

Metnin dili ile günümüz dilinin benzer ve farklı yönlerinin tartışılması ve buradan hareketle son dönem yazarlarının daha iyi anlaşılacağı üstünde durulabilir. Öğrencilerin bu konudaki düşünceleri yazılı ve sözlü olarak alınabilir.

Çocuklardan hikâyeyi günümüz diline yeniden uyarlayarak yazmaları istenebilir. Bu, çocukların anlatım güçlerini ve sözcük dağarcıklarını zenginleştirici bir çalışma olacaktır.

 Okumaya özendirme etkinlikleri

Öncelikle hikâyenin isminin öğrencide çağrıştırdıkları, öğrenciler tarafından resim, boyama gibi değişik yollarla ifade edilebilir. Öğrencilerden hikâyenin başlığından hareketle zihinlerinde oluşan çağrışımlara uygun, internetten buldukları resimleri

47

getirmeleri istenebilir. Böylece çocukların merak uygularını harekete geçirmek mümkün olacaktır.

Sınıf okuması yapılırken zaman zaman hikâyenin en gerilimli yerinde okumanın kesilmesi öğrencilerin merak duygularını artırabileceği gibi bu metinden sonra yapılacak çalışmalara yönelik isteklendirmeyi arttıracak türden bir uygulama olacaktır.

Yukarıda anlatılan uygulama örnekleri ile halk hikâyeleri, sınıf içi uygulamalarında öğretmenin zengin içerikte ders işlemesine imkân verdiği gibi öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirecek şekilde kullanılabilir. Çalışmamızda bu etkinliklere yer vererek halk hikâyelerinin hem yaratıcı dramada hem de yaratıcı yazma becerisinin geliştirilmesinde önemli bir kaynak olduğunu söyleyebiliriz.

Dilidüzgün, bilgiyi değil de öğrenmeyi odak noktası yapan çağdaş eğitim anlayışında öğrencinin “bilgi yüklenen bir obje” olmadığını; bilginin öğrenci için var olduğunu savunur. Dolayısıyla amacın öğrenciye bilgi yığmak değil, öğrencinin bilgiyi anlayabilmesi, kavrayabilmesi, gerektiğinde kendi başına da bağlantılar kurarak bilgi üretebilmesini geliştirmek olduğunu belirtir (Dilidüzgün, 2003, s. 17).

Dilidüzgün’ ün bu görüşünden hareketle çağdaş yaklaşımlar ışığında halk edebiyatından da faydalanmak gerekir. Halk edebiyatını ve çağdaş yöntemleri harmanlayarak geçmiş ile bugünü buluşturup bunu da yaratıcı uygulamalar yoluyla çocuğa aktarabilmeliyiz.

İnce ve Köklü de çağdaş yöntemler eşliğinde halk hikâyelerinden yararlanmanın önemini şu sözlerle açıklar:

Ülkemiz çok köklü ve çok kültürlü bir geçmişe sahiptir. Köklerinden gelen kültür birikimlerini günümüz gençliğine ve çocuklarına aktarmak biz eğitimcilerin asıl görevidir diye düşünüyoruz. Bu noktada değişik disiplinler işbirliğine gidebilmeli, toplumumuzun geçmişinde yatan kültür hazinelerini ortaya koyabilmeli ve bununla da kalmayıp bu değerleri toplumun yeni filizlenen üyelerine çağdaş eğitbilimin ölçütlerini kullanarak ustaca aktarmayı bilmelidir (İnve ve Kçklü, 2009, s. 65).

Pilancı (1998), öğrencilerin erken çocukluk döneminde halk edebiyatı ürünleriyle tanışmasının onların hayal dünyalarının gelişmesine ve toplumun kültürüyle kaynaşmalarına katkı sağlayacağını belirmiştir. Hayal dünyası gelişmiş çocuk, halk edebiyatı ürünleriyle tanışarak kendini ifade etme becerisi kazanacaktır.

Çalışmamız amacı, halk edebiyatını yeni nesle anlayacakları en güzel şekilde anlatabilmektir. Nitekim İnce ve Köklü (2009, s. 65) de son dönemde çok sık bir şekilde telaffuz edilemeye başlanan “medeniyetler çatışmasını” engellemenin yolunun, temelinde

48

sevgi, saygı ve hoşgörünün olduğu halk edebiyatı ürünlerini genç nesle doğru bir şekilde aktarabilmekten ve öz kültürlerine sahip çıkmalarını sağlamaktan geçtiğini ifade ederek konunun önemine dikkat çekmişlerdir.