• Sonuç bulunamadı

2. Kavramsal Çerçeve

2.1. Kars ili , Kars Devlet Müzesi ve Ani Ören Yeri Hakkında Bilgiler

2.1.8 Ani’deki Yapılar

Ani’de sur içindeki yapıların çoğunun tarihi veya dönemi, kitabelerinden veya tarihi kaynaklardan bilinmektedir. Tarihi belli olmayan eserler de diğerlerinin malzeme ve teknik özellikleriyle karşılaştırılarak sağlıklı olarak tarihlendirilebilmektedir

( N.Karamağralı,2004,s.115).

Ani de yapılan kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılan ana caddesi, altında suyollarının ve rögarların bulunduğu, kaldırımlarında oturma şekillerinin yer aldığı hayvanlar için yalakların, aydınlanma ya da ısınma için ocakların bulunduğu sivil yapı merdivenlerinin caddeye kadar indiği, oldukça gelişmiş bir yol örneği ile karşılaşılmaktadır.

Yapılar; hem Hıristiyan hem İslam kültürlerinin etkileşimlerini çok güzel temsil etmektedir. Bunun dışında araştırmacılar içi çok geniş bir saha oluşturmaktadır. Gerek Selçuklu hamamı gerek katedral ve kiliseleri ile Ani’deki yapılar çok sanat tarihsel ve arkeolojik açıdan çok zengindir.

(FOTOĞRAF NO: 11)

Ani Surları’nın bugünkü durumu

(FOTOĞRAF NO: 12)

(Ani Kalesi)

Şehir surları: Ani surları sarımtırak renkteki sert taşlardan yapılmıştır. Kentin kuzeyini sarmaktadır. Kral Sımpad tarafından şehrin çevresine yaptırılan surların 2500m’den fazla boyu ,en az 8-10m yüksekliği ve 1 m kalınlığı vardır.

Ani Kalesi: Şehir için oldukça önemli stratejik bir konumda ve hükümet merkezi olarak da kullanıldığı söylenebilir.

Camiler: Şehirde iki cami vardır. Halkın Bozminare dediği Menuçehr Camii 6 mahzenlidir. Yazıtlı duvarı ve Alaca Minare’den yüksek olan Bozminare adlı sekiz köşeli minaresi 1907 kışında yıkılmıştır. İkinci cami ise Ebu’l Mu’ammeran Camii’nin Şeddadilerden kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir( Tuğlacı.1984,s.28).

Ani’nin bu gün hala ayakta kalmış en önemli anıtı olan Ebu Muammeran Camiidir. Bu bina XII.yy da yapılmıştır,sekiz köşeli minaresinin gövdesinde yıkılmış

olan şerefenin altında uzaktan görülebilecek şekilde ‘Bismillah’ yazılıdır.Cami içi büyükçe bir salon halindedir, pencereleri Arpaçay ırmağına bakar.Gerek esas bina gerekse şerefeden üst tarafı yıkık olan minare kırmızı taştan yapıldığından ‘Kızıl Minare’adı ile de anılır.Duvarlarında taşlar arsında kiremitte kullanılmıştır.Cami harap görünmesine rağmen temel ve duvarı oldukça sağlamdır.Burası N.Maar’ın Ani’de çalıştığı yıllarda müze olarak tanzim edilmiş ve kullanılmıştır( Balkan- Sümer,1967,s.104).

Cami’nin önünde sütunlara oturan revaklı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinden bir kapı ile girilen minare, taş, tuğla ve harçtan örülü kırmızı, siyah, kahverengi kesme taşlarla örülü gövdesi ile şerefeye kadar aynı kalınlıkta devam eder(Gündoğdu,1998,s.61).

Cami mimarisinde Selçuklulara özgü dikmeler yanı sıra minareli petek altındaki mukarnaslı çıkıntılar taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir.

Yazıtlar: 1.Orta Kapını batısındaki burçta bulunan ‘Menuçehr Yazıtı’nın son satırı bozulmuştur. 2.Menuçehr Camiindeki caminin 1072’de yapıldığını gösteren kufi yazıt bu gün yerinde yoktur, 3 Mıkdad Pehlivan Sandukasındaki yazıt, 4 Ebu’l Muammeran Mescidi yazıtı, halkın Alaca Minare dediği 95 basamaklı, sekiz köşeli Ebu’l Muammeran Minaresini petek altında 22 taş sırasında ve kuzeydeki ikiyüzlü kol kalınlığında ataşlardan yapılma 2km den uzun ‘Bismillah’yazısı vardır. Bulunan bazı kufi yazılı ve çiçekli kufi yazıt taşlarının kırıklarıda camiye konulmuştur(Tuğlacı,1984,s.28).

Kervansaray: Süslü bir kapıya sahip olan yapının sonradan kiliseye çevrildiği anlaşılmaktadır. Asıl büyük kervansaray Ani’nin kuzeydoğusunda ve Arpaçay boyundaki Çifte Manastır adlı yerde olup, rahipler için ‘sinod’olarak kullanılmıştır. Mihrap ve mukarnasları Selçuklu çağı yapısı olduğun gösterir(Tuğlacı,1984,s.30).

Sultan Sarayı ( Tacir’in Sarayı) : Şehrin kuzeybatısında yer alır. Altında hazine mahzenleri vardır. Doğuya açılan kapı üzerindeki pencereli duvar bir sıra

beyaz bir sıra koyu renkli kufeki taşından yapılmıştır. Selçuklu Sarayı diye de bilinen yapı Ani’deki sivil mimari örneklerinin en önemlisidir. Yapı şehir surlarının kuzey ucunda, Bostanlar deresine bakan sırt üzerinde, kısmen sur duvarları üzerine oturtulmuş tur.

Ani’nin fethinden sonra yerel yöneticilerin bu sarayda oturmuş olmaları ya da Tigran Honents gibi sengin ve nüfuzlu bir tüccarın da bu yapıyı yaptırmış olabileceği günümüzde tartışma konusudur (Gündoğdu,1998,s.62).

Sarayın Kültür Bakanlığı tarafından başarısız bir restorasyon geçirdiği ve bu yüzden orijinal özelliklerinin bazılarının kaybolduğu bilinmektedir. Sarayın kuzeye bakan giriş kapısı dikkat çekicidir. Kubad Abad, Aspendos Tiyatrosundaki Selçuklu Köşkü, Keykubadiye gibi XIII. Yy Anadolu Selçuklu saraylarındaki sekiz kollu yıldız biçimli çinilerle Ani’deki sarayın giriş kapısına işlenmiş, taşa oyulmuş, sekiz kollu bitkisel ve geometrik bezeme arasındaki ilişki dikkat çekicidir.

Altındaki bodrumla birlikte üç katlı olan yapının alt katı; depo, mahzen, sığınak, üst katlar oturma mekânları, taşlık, eyvan, seki biçimindeki planıyla Türk- Saray ve köşklerindeki konut mimarisi örneklerine benzer özellik göstermektedir.

İki Hamam: MEB ile Ankara Üniversitesi DTC Fakültesi Dekanlığı tarafından yaptırılan kazı çalışmaları sonucu, iki hamamdan birincisinin büyük bir bölümü ortaya çıkarılmıştır(Tuğlacı,1984,s.31).

Büyük bir kısmı 1966-1967 yıllarında kazılarak açığa çıkarılmış olan bu bina planı, su ve ısıtma tesisleri, iç süslemeleri ve diğer bir takım mimari özellikleri bakımından Anadolu Türk hamamlarının tam bir benzeridir (Balkan,1970,s.42).

Büyük hamam 4 eyvanlı ve 4 halvet odalıdır, yarısı toprak altına gömülü şekilde yapılmış olan Küçük Hamam’da 4 eyvanlı ve 4 halvetlidir.Sivri kemerli,mukarnaslı köşe trompları kurna ve küvetleriyle klasik bir hamam planındadır.

Yıkanma odalarının ve eyvanların önündeki orta mekanda, bu gün izleri dahi kalmamış, bir göbek taşı bulunduğu da tahmin edilebilir. Orta mekânın üzerini halen çökmüş olan bir kubbe örtmekte idi. Eyvanların birbirini dikey olarak kesen eksenleri hamama haç’a benzer bir görünüş vermektedir. Yıkanma odalarına ortak mekândan dikey eksenlere nazaran çapraz durumda kalan köşelerdeki kapılardan girilmektedir(Balkan,1970,s.45).

Ani’deki ikinci hamam sıcaklık kısımları, ölçüleri ve planı bakımından birinci hamamın tam bir benzeridir. Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde en çok rastlanan hamam tipidir.

(FOTOĞRAF NO :13)

Benzer Belgeler