• Sonuç bulunamadı

2. Kavramsal Çerçeve

2.1. Kars ili , Kars Devlet Müzesi ve Ani Ören Yeri Hakkında Bilgiler

2.1.7 Selçukluların Ani’yi Feth

Sultan Alp Aslan, tahta geçtikten sonra yönetimde beli bir düzen oluşturma çabasına girmiştir. Bu düzeni sağladıktan sonra fetih politikasını belirlemeye başlamış Sultan Tuğrul dönemindeki Anadolu seferlerini sürdürmek istemiş ve bu planlar doğrultusunda Doğu Anadolu ve Gürcistan seferlerini başlatmıştır.1064’te başkent Rey’den Azerbaycan’a hareket eder burada Türkmen kuvvetleriyle ordusunu takviye ederek birçok şehri ve kaleyi fethederek Aras ırmağı havzasına kadar geliniştir.

Köymen’in (1972,s.32) aktardığına göre Ani’nin görünüşü bile korkunçtu. Surları yüksek dağlardan meydana geliyordu. Her dağın tepesinde bir kale vardı Şehrin üç tarafını nehir(Arpaçay)çeviriyor, dördüncü tarafında ise nehirden alınan su ile dolu bir hendek bulunuyordu. Şehre hendeğin üzerindeki bir köprüden giriliyordu.

Bizans askerleri karşı saldırı ile direnseler de, Selçuklu kuvvetleri lağımcı ve okçu birliklerinin çabası ve önemli savaş stratejileri ile ‘Asla Alınamaz’ denilen Ani kalesi fethedildi. Fetihten sonra sultan, şehir ve kalenin yönetimlerine Muhammed bin Mensur ve hadimi Şems’i atadı; çarpışmalar sırasında tahrip edilen şehrin onarılması hususunda onlara emirler verdi ve birde mescit yaptırdı(Sevim,1995,s.51).

Bu arada her iki tarafında savaş hilelerine başvurduğu görülüyor. Mesela Sultan saman ve toprak dolu çuvalları üst üste yığdırarak, bunların üzerinden kaleye sapan ve neft yağdırmıştır. Karşı taraf ise esirleri sultanın çadırının önüne göndererek bununla meşgul olmalarını düşünmüştür ( Köymen,1972,s.35).

Ani tamamıyla zapt edildikten sonra Alp Aslan, tutsaklardan bir takımını özellikle Ermeni Beğlerini İran’a gönderdi, kalanları şehrin imar edilip şenlenmesi için yerlerinde bıraktı(Kırzıoğlu,1953,s.341).

Ani’yi alan Alp Aslan, buradaki Surp Asdvadzadzin katedralini geçici minber ve mihrapla donatarak ‘Fethiye Camii’ ve oğlu Melikşah, veziri Nizam-ül-Mülk ve Selçuklu beyleri ile 20 Ağustos 1064’te burada Cuma namazı kıldı(Tuğlacı,1984,37).

Sultan Alp Aslan ağustos 1064’te şehri ele geçirdikten sonra Hıristiyan din adamlarını cizye karşılığında serbest kalmalarına izin vermiştir. Bu durum Hıristiyan aleminde üzüntüyle karşılanırken İslam aleminde sevinç ve cihad duygularını artırmıştır. Sefer tamamlandıktan sonra Sultan, Ermeni ve Gürcülerin oturdukları Bizans Memleketlerinin yönetimlerini beraberinde savaşa katılan emirlere bırakmıştır.

Van gölü havzası; Nahçivan Emiri Ebu Dulef’e, Ani ve yöresi Dübeyl amiri Manuçehr’e, Gürcistan’ın bir kısmını Gence valisi Fadlun’a, bir kısmı da Tiflis emirliğine verilmiştir( Sevim,1995,s.51).

Türk ve İslam tarihinde büyük bir hadise ve dönüm noktası olan Ani’nin fethi ile Bizanslıların 20 yıl önce yerleşip Selçuklu akınlarına karşı tutunarak korudukları büyük bir müstahkem şehir açılmış; bütün Ani vilayeti, o günden itibaren Selçuklu idaresine geçmiş;″Türkiye″mizin temelleri de sağlam olarak Eski–Oğuzların kutlu yurdu olan Kars ili topraklarında atılmıştır (Kırzıoğlu,1953,s.342).

Minuçehr şehirde yaşayan ve başka şehirlere dağılan soylu ermeni ailelerini Ani’ye geri çağırmış. Bir yüzünde kendi diğer yüzünde ise bağlı olduğu Melikşah’ın adlarının olduğu sikkeler bastırmıştır. Kaleyi tamir ettirmiş, bir Ulu Cami olan Minuçehr Camisi, Saray ve Büyük Hamam da bu dönemde yaptırılmıştır.

Önyüzde orta kabartma irice noktalarla oluşturulan daire gibi bir alanda Menuçehr’in adı noktasız ve daha çok kufi’yi andıran bir nesih yazı ile iki satır halinde kabartma olarak yazılmıştır. Önyüzündeki çevre yazısından belirsiz bazı izler korunmuştur. Arka yüzde orta noktalarla belirlenen daire içinde Melikşah adı da kabartma, noktasız ve kufi’yi andıran bir nesih yazı ile iki satır olarak yazılmıştır(Alptekin,1971,s.486).

11932te Havariler Kilisesine bitişik bir Kervansaray inşa edilmiştir. Bu dönemde Ani’de ticaret gelişmiş, kentin İpek Yolu üzerinde olması, onu 13.yy ortalarına kadar ticaret merkezi yapmıştır. Daha sonraları öteki yolların gelişmesiyle ticaret önemini yitirmiştir

( Karamağralı,1998,s.102).

Menuçehr’den zamanımıza iki yazıt kalmıştır. Bunlardan biri, Ani’de orta kapının batısındaki burcun kuzeydoğuya bakan yüzünden görülen dört satırlık kufi yazılı kitabedir. Bunda Menuçehr’in unvanları ve babasının adı geçmekte ise de bir tarih bulunmamaktadır(Kırzıoğlu,1953,s.134).

Ani’li Samuel’in kronolojisine göre Menuçehr’in 1110 yılında öldüğü anlaşılmaktadır. Onun kırk altı yıl süren emirlik devresi içinde Alp Aslan’ın bir kısım hükümdarlık yılları ile Melikşah’ın 20 yıllık sultanlığı (1072- 1092) da girmektedir. Bu süre içinde Selçuklu İmparatorluğu’na tam anlamıyla bağlı bir emir olarak görev yapmıştır (Tuğlacı,1984,s.6).

Ani kentinin oldukça kalabalık bir şehir olduğu düşünülmektedir. Bu gün hepsi yıkılmış sivil mimari örneklerin yan yana ve art arda geniş alanı kaplaması, düzgün caddeleri büyük bir katedral, şapeller, bir cami ve kilisenin bulunması kentte kalabalık bir insan topluluğunu yaşadığını kanıtlamaktadır. Ayrıca kentte güvercinliklerin bulunması güvercin posta sisteminin bulunduğunun bir kanıtıdır.

IV.yy da Kamsaragan yöneticisi tarafından Ani’nin en yüksek kısmına yapılan İç kalenin yanı sıra,Vahram Pehlavuni tarafından 980-982’de yaptırılan Ebu Namrents yada Polatoğlu Klisesi,Büyük Katedral,Surp Gregor Kilisesi(1013),S.P’rkitch(1036)ve Havariler kiliseleri ,Ani’nin tarihsel yapılarındandır(Karamağralı,1998,s.103).

Görülüyor ki, Selçuklular Ani’yi fethettikten sonra bir kısım yıkılan mimari eserleri onarmış ve bunu yanı sıra yeni eserlerde kendi kültürleri ve inançları doğrultusunda inşa ettirilmiştir. Şehirdeki kilise cami halinde kullanıma devam ettirilmiştir.

XI. yy sonu ile XII. yy’da inşa edilmiş olan Selçuklu Sarayı kalker bir kayaya oturtulmuştur. Büyük eyvanı ve eyvan önündeki avlusu, tonozla örtülü odaları ve koridorlarıyla Merv deki Selçuklu Sarayı’na benzemektedir (Karamağralı,1998,s.103).

Benzer Belgeler